You are on page 1of 106

Http://www.VazgectimSenden.

com/forum Ahmet Altan imizde Bir Yer

Bir Kadn, Bir Erkek... Nice a k yitirdim ben. K krtc bir bak yla lgna dnd m, bir dudak bk yle a ulu aclar ekti im, kahkahalaryla enlenip gzya laryla kederlendi im, bir tanra katna kartp tapnd m, kutsal mabetlerinin sunaklarna hayatm bir adak gibi brakmay arzulad m, memelerinde, kasklarnda, kalalarnda, bacaklannda, boyunlarnda adanm topraklarda dola an bir sofu gibi vecd iinde kendimden geerek dola t m, ayaklarna kapand m, g slerinde a lad m, sann bir teline halel gelmesin diye ftursuzca lme yryece imi hissetti im, bazen ldrmeyi iddetle istedi im, onda yok olup onla var oldu um, bana her defasnda a k, acy, sevinci, hayat ve lm yeniden reten kadnlar yitirdim ben. Kzl bir kor gibi rslerine brakt m ruhumu bazen sert darbelerle, bazen yumu ak dokunu larla ekillendiren, benden bir ba ka ben yaratan, onun her eyi, babas, o lu, karde i, kocas, sevgilisi oldu um, onu her eyim yapt m, varl yla her eyin tadn, kokusunu, grntsn de i tiren, sradan birok davran ola anst maceralara dn trp ola anst maceralar ola an-la tran kadnlar. Yitirmenin ne oldu unu biliyorum. Kendi hayatn hayatndan kartmay, kendi tanrann mabedinden uzakla may, bir kadn ldrp kendi cinayetinle lmeyi biliyorum. Niye ldrdm onlar? Onlar beni niye ldrdler? Neden hayatlarmza, ilerinde yaral bir l ta yan yabanclar olarak devam etmek zorunda kaldk? Onlar benden, beni onlardan alan neydi? ki yabancdan, hangisinin nerede bitip hangisinin nerede ba lad anla lamayan tek bir varlk yaratp, tek bir varl paralayp ondan iki kederli yabanc kartan korkun bynn bycs kimdi?

Tanr bir anl na yeryzne e ilip usulca fleyerek hafzamz silseydi ve biz ya anm her eyi unutarak, iki yabanc gibi yeniden kar la saydk ne olurdu? Birbirimize aldrmadan geer miydik? Ya adklarmz bir daha ya amak iin birbirimize do ru bir daha yrr mydk? Tuhaf maceralar var hayatta. Asla cevabn bulamayaca mz sand mz sorulara cevaplar bulmamza yardm eden tuhaf maceralar. Yzne karton bir maske takm bir kadn grdm geenlerde. Kar snda, ayn maskeden takm bir adam oturuyordu. Birbirlerinin yzlerini grmyorlard ama birbirlerinin yzlerini biliyorlard. Onlarn kim olduklarn bilmeyen bizdik. Birbirlerini sevmi ler, birbirlerine k olmu lar, evlenmi lerdi. Mutlu zamanlar geirmi lerdi. Sonra erkek uzun yolculuklara kmaya ba lam , kadn yalnzl n, ate siz ta odalar gibi insann iini ten so uklu unu hissetmi ti. Ayn yalnzlk erke i de esir alm t. Gerek hayatn so uklu undan ve yalnzl ndan kurtulabilmek iin "sanal" bir dnyann mehul kalabal na brakm lard kendilerini. Harfleri yan yana dizerek, madeni prltl bir ekranda kendilerine arkada lar aramaya ba lam lard. Kadn bir adam bulmu tu. Erkek de bir kadn. Erkek karsndan, kadn kocasndan uzakla rken ikisi de yeni bulduklar "arkada larna" yakla maya koyulmu tu. Yeni bulduklarna, oktandr hayatlarndan km ho luklarn, zeklarn, ekiciliklerini, azgn arzularn gsteriyorlar, grdkleri kadar gsterdiklerinden de etkileniyorlard.

kisinin hayatnda da yeni bir a k tomurcuklanm t. Sonunda, erkek tanmad yeni a knn yzn merak etmi , kadndan bir resmini gndermesini istemi ti. Ekranda, dekolte giysili uh bir kadn yz belirmi ti. Beliren yz, karsnn yzyd. Adam ayrlmaya karar vermi ti. Birbirlerini sevmi ler, birbirlerinden uzakla m lar, milyonlarca insann iinde dola t bir mehule dalm lar ve o milyonlarca insann iinde yeniden birbirlerini bulup yeniden birbirlerine k olmu lard. Erkek kendini ihanete u ram hissediyordu. Karsnn onu "aldatmak" iin seti i erkek yine kendisiydi. Nasl bir isim vermeliyiz sizce bu maceraya? Bu bir ihanet yks m yoksa, korkun bir a k yks m? ki insann ortak hafzas olan "ili kiyi" unutup o ili kiden ba msz bir macera aradklarnda gene birbirlerini buluyor, gene birbirlerine k oluyorlard. Her defasnda birbirlerine k olabileceklerini gryorlard. Niye yan yanayken birbirlerine k olmuyorlard da ancak hafzalar silindi inde, birbirlerini bir yabanc sandklarnda yeniden ortak sevgilerini yaratyorlard? Bir kadnla bir erkek yakla tklarnda, birbirlerini sevdiklerinde aralarnda yeni bir canl, "ili ki" dedi imiz yeni bir varlk do uyordu; birbirini seven her kadnla her erkek kanlmaz olarak iki insandan "canl" kartyorlard, kendileri ve ili kileri. nce, onlar birbirine yakla tran "ili ki" bydke sanki onlar iki yana do ru itiyor, mutlu anlardan ok mutsuz anlardan beslenerek irile iyor, ikisinin arasnda bir ba olmaktan kp onlarn arasnda bir duvara dn yordu. A lmas ok g bir duvara. li ki dedi imiz, iki insann ortak hafzas. Hafza, sahibini tehlikelerden korumak iin iyiliklerden ok ktlkleri biriktiriyor, aclarn, tehlikelerin, fkelerin altn koyu koyu iziyor, ku kulan arttryor, kzgnlklar krklyordu.

Biz ki iyiz. Ben, sevdi im ve ili kimiz. Beni sevdi ime ba layan ili ki, bir zaman sonra beni sevdi imden ayryor. li ki olmad nda ben sevdi imin ruhuna ula amyorum, onunla kayna p tek bir varlk haline dn emiyorum, ili ki oldu unda ortak hafzann lekelerinden sevgimi, kendimi, sevdi imi koruyamyorum. Sevgimiz ili kimizle lekeleniyor. Biz ili kimizle birbirimizden kopuyoruz. Bizi ba layan bizi ayryor. Nice a k yitirdim ben. Onda yok olup onla var oldu um, bana her defasnda a k, acy, sevinci, hayat ve lm yeniden reten kadnlar yitirdim. Sevdim. ok sevdim. Ama sevdi imi, sevgimi, aramzdaki nc canldan, ili kimizden koruyacak kadar gl olamadm. Birok insan da olamad. li kimiz d manmza dn t. Hafzamz olmasa birbirimize yeniden sevgiyle sarlrdk biliyorum, yeniden tanram olurdu, yeniden onun mabedindeki adak yerine hayatm yatrrdm. O kadnla o erkek bunu yapmay becermi lerdi ama ikinci anslarn bir arma an gibi de il, bir ihanet gibi grdler. Bir daha kaybettiler. Eski ili ki yenisini de ldrmeyi ba ard. Tanrya, bize, aclar kadar sevinleri, ktlkler kadar iyilikleri de ayn gte hatrlatacak bir hafza bah etmesi, bizi kendi hafzamzdan ve ili kimizden korumas iin yakarmaktan ba ka elimizden ne gelir?

O gne dek ayrl lar ve aclar ekmekten ba ka...

***

'Umurumda De il..." Adam uzun bir seyahat dn ne eyle eve girdi inde ieride birden tuhaf bir sessizlik olur, dostlar gzlerini karr, sevgilisi huzursuzca kprdanr, en yakn arkada yanndaki barda a uzanr. Sonra herkes gider. Sevgilisi, "Sana bir ey sylemeliyim" der. Adam sarlr sevgilisine, "Gerek yok" der, "hibir ey syleme." Kendilerine birer iki koyarlar ve adam, sanki olmas gerekenden biraz daha ne eli ve co kulu konu ur. Hadi evlenelim. Kadn a rr. Nasl? Gidip evlenelim. Adam gerekten evlenmek mi istiyordu, yoksa o sessizli in stesinden gelmek iin tutkulu ruhuna uygun bir co ku patlamasna m kaptrm t kendini, yoksa duymak istemedi i bir aklamay bir daha duymayaca ekilde gmmek iin byk bir olaya m s nmaya al m t bilmiyoruz. O ak am kadn, mstakbel kocasnn masaya koydu u buru uk bir bro r grr, arkasnda birka satr yazlm tr, "Bu ne?" diye sorar, "Bir iire ba lam tm" der adam, kadn sevinle ve sevginin kendisine verdi ine inand otoriteyle, "Bitir iiri" der. Evlenirler. Yeni bir eve ta nrlar. Kadn, kutular ap e yalar yerle tirmeye al rken ieri, kocasnn en yakn arkada olan, geti imiz yzyln en byk piyes yazarlarndan Eugene O'Neill girer.

Ad konmam , kaamak ve kaygan bir ili ki ya am insanlarn arasndaki o tuhaf huzursuzluk iinde kadn kutularla ilgilenir, O'Neill bir iki ister. Kadn iki i esini verir. O'Neill huysuzla r. Bardak da istiyorum! Kadn btn kutular tek tek aarak bardak ararken, kadnn tela n ve tedirginli ini yat tracak bir hareket yapmadan bekler barda . Kadn barda buldu unda sormak istedi i soruyu sorar. John'a syledin mi? Biz evlendik, der kadn. O'Neill, kadna mavi bir zarf uzatr. Senin iin bir iir yazdim. O'Neill gittikten sonra kadin, zarfi amadan bir kitabin iine koyar. Ve hayat, sanki grnenin altinda akip giden akintilardan habersizmi gibi akmaya devam eder. Kadinin kocasi, daha sonra Sovyet Devrimi'ni en iyi anlatan kitabi, Dnyayi Sarsan On Gn' yazacak olan, dneminin nl gazetecisi John Reed'dir. Sava kar iti, mcadeleci, tutkulu bir adamdir. Kadin erkek ili kilerinde "zgrlg ve e itligi" savunur. Bir ak am, bir kitap ararken, O'Neill'in karisina verdigi iiri bulur. Kadin, aiklamak ister. Dinlemez bile Reed. Umurumda de il, der, elbette istedi ini yapabilirsin, istedi inle yatabilirsin, ben de ok yattm. Gerekten kadnlarla yatt m bilinmez ama bu szler karsn ok yaralar, "Kiminle yattn?" diye sorar, "Kiminle yattn?" Sonra da e yalarn toplayp evi terk eder. Karsnn arkasndan Reed, merdivenlere oturup a lar. Ondan sonras bir karma adr.

Kadn, gazetecili e ba lar ve gerekten "zgr" bir hayata dalar, neredeyse yatmad adam kalmaz. Epeyce sonra Reed, karsnn, al t dergiden kovuldu unu renir. Onu yeniden bulur, birlikte Rusya'ya gidip gazeteci olarak "devrimi" izlemeyi nerir. Giderler. Aralarndaki a k yeniden canlanr. Dndklerinde Reed nl kitabn yazar. Ama ba arya, mutlu gzken hayatlarna ra men Re-ed'in iindeki yara hi kapanmaz, "umurunda bile olmad n" syleyen adam, karsnn O'Neill'le ili kisini hi unutamaz. Kars onu yazya ekmeye al tka o, politikaya do ru gider, Amerikan Komnist Partisi'nin iindeki hizip kavgalarna kar r. Ve, birgn Amerikan Komnist Partisi'nin i kavgalarn nihai bir zme kavu turmak ve Sovyet yneticilerinin, kendi hizibini asl parti olarak kabul etmesini sa lamak iin sahte bir pasaportla Sovyetler'e gider. Karsnn itirazlarn dinlemez. Zor bir yolculuktan sonra Rusya'ya varr ama bir daha oradan kamaz. Kamaya al rken Finlandiya'da hapse d er, hastalanr, Sovyetler'e iade edilir. Tek istedi i, karsna kavu maktr. Her gn mektup yazar. Cevap alamaz. Alamaz, nk kars kocasn bulabilmek iin o belal gnlerde hayatn ve gelece ini tehlikeye atarak Sovyetler'e do ru korkun bir yolculu a km tr. Haberle emezler bile. Reed, karsnn yeniden O'Neill'e dnd nden ku kulanr hep. Karsnn, kendisini bulabilmek iin ne aclara ve skntlara katland n bilmez. Birbirine kavu mak isteyen iki insan, bu amaca ula abilmek iin hayatlarn tehlikeye atmaya, buzlu bozkrlarda gnlerce sren yry lere, al a, hastal a raz olurlar. Sonunda birbirlerine kavu tuklarnda artk, Reed ok hastadr.

Bu insanlarn hayatn anlatan filmi izlerken kanlmaz bir ekilde kendinize soruyorsunuz, e er kav ak noktalarnda bu iki insan ba ka trl davranm olsayd, hayatlar da.ba ka trl olabilir miydi, diye. E er kadn, sevgilisi seyahatteyken O'Neill'le kr tr-masayd ve Reed eve dnd nde bunu fark etmeseydi hayatlar nasl olurdu ya da o mektubu buldu unda karsnn aklamasn bile beklemeden, "Umurumda de il" demeseydi de karsn dinleseydi, kskanl n saklamaya al mak yerine gsterebilseydi ne olurdu? ok byk bir yazar olan O'Neill'i o kadar kskanma-sayd, acaba yazdan ziyade politikaya a rlk verir miydi, yoksa kendi kitaplarn yazmay m tercih ederdi? Bu kadar "zgr", bu kadar "rahat", bu kadar "dost" olduklar halde neden her eyi aka ve dosta konu amadlar, yoksa a k o deh etli paras kskanlkla birlikte geldi inde o kadar "zgr, rahat ve dost" olamyor muydu insan? Bir yandan, onu bir kere daha grebilmek iin hayatn tehlikeye atmaya raz olurken bir yandan da hayatnn en nemli acsn ondan saklamak, gerek duygularn aklayamamak; kskanan k bir insann bir yanyla sevdi ine yaslanp bir yanyla ondan, onun asla ula amayaca kadar uzak oldu unu mu gsteriyordu? Neden btn hayatlarn etkileyecek hatalar yapm lard, insanlar k olduklarnda mutlaka bir hata m yapyorlard? Byk ve unutulmaz a klar, ylesine byk ve unutulmaz klan, yaplan hatalarn at ve asla sa almayan yaralar myd? Hi kapanmayacak yaralar amaya muktedir oldu umuz halde neden alan yaralar iyile tirmeye muktedir de ildik? Ya ad mz a klar hayatlarmz de i tiriyor. Yaplan hatalar da de i en hayat bir kere daha de i tiriyor. Savruluyoruz. O a klar olmasayd, o hatalar yaplmasayd, o hayatlar nasl olacakt hi bilemiyoruz. Bildi imiz, hayat ba kalarndan daha ba ka trl, daha tutkulu, daha unutulmaz ya adklar ama buna ra men ilerinde hep "bir eyin yarm kald " duygusunu ta dklar. Reed, bunaltc bir Sovyet hastanesindeki demir karyolada ok erken gelen bir lm beklerken, kars, ba ucundaki komodinin stnde yllar nce kocasnn cebinden kan buru uk bro r bulmu tu.

Arkasn evirip bakm t. Reed, o yarm iiri yazp tamamlam ama karsna sylememi ti. Onlarn, defalarca blnen, yolundan sapan eksik ili kilerinde tamama eren tek ey de o iir olmu tu herhalde. Bir de kadnn, bir lnn ba ucunda dkt gzya lar...

***

Sus Artk Sesim... Kendimizi oldu umuzdan ba ka biri sanarak ya arz hepimiz ama bir yanmz aslnda kim ve ne oldu umuzu hep bilir, btn hayatmz da, gerekleri syleyen iimizdeki o haini susturmaya u ra mak, onu yat trmaya abalamak ve kendimizden kamakla geer. Hayatn ne oldu unu bana sorarsanz, size uzun bir ka oldu unu sylerim. Btn o vnmelerimiz, kzgnlklarmz, ba kalarn sulamalarmz, kendimize acmalarmz, anla lmad mzdan yaknmalarmz, nedensiz kederlerimiz bir kalebendin imknsz ka abalarndan ba ka nedir ki? Bizi kendimizden karacak, zgrl e, bizsizli e gtrecek olan arabamza ko tu umuz iki muhte em ve gl at, unutu ve hatrlay tr. Kendimiz oldu umuz anlar unutmak, kendimizi ba kas sand mz anlar hatrlamak isteriz. Ama atlarmz ne yazk ki umdu umuz kadar uysal de ildir, beklenmedik anlarda ahlanarak, ki neyerek, istemedi imiz yollara saparak, birbirlerinin yerine geerek bizi, duvarlar bizim benli imizden rlm byk hapishanenin iinde dndrr dururlar. O hapishanenin d na kamazlar. Kendi gerek kimli ini anlatan kimseye, belki de o yzden, rastlamadm bugne dek. Bu, yalnzca yalanclklarndan, samimiyetsizliklerinden de ildi; gerek kimliklerini saklamak iin ylesine u ra yorlar, ldrd adamn cesedini gmen bir katil gibi onu ylesine derine gmyorlard ki, ortaya karmak istediklerinde bile stndeki toz topraktan onu arndramyorlar, onu

rlplak, apaydnlk gremiyor-lard; seziyorlard yalnzca, bu kadar bile onlar korkutup hayatlarn bir ka a evirmeye yetiyordu. Bir d nceyi, bir olay, bir bilgiyi unutabilirdiniz ama gl bir sezgiyi unutmak o kadar kolay olmuyordu. Ve, biz o sezginin yanl oldu unu kantlayacak hikyeler anlatyorduk. Bizim hep iyi kalpli bir kurban, ba kalarnn ise insafsz cellat oldu u hikyeler. Bunlar anlatrken kendi gere imizi unutuyor, kendi hapishanemizden kayor, zgrle iyorduk ama gzlerimizi yeniden at mzda kendimizi yeniden ayn hapishanenin iinde buluyorduk, stelik bizi bunaltan sezgilerimiz yeni yeni yalanlarla daha da glenmi , ruhumuzu yaralayan yalanlar daha da o alm oluyordu. Afyonu ve ehveti daha on sekiz ya ndayken Quar-tier Latin'deki kk bir orospunun koynunda ke feden ve btn hayatn bir i skntsyla geiren Baudelaire'in iirindeki gibi, "khne bir odaydk solmu gllerle dolu." Yalanlar, unutulmak istenenler, inkr edilenler, kokularn, renklerini yitirmi solgun iekler gibi o alyordu iimizde. Tanrnn, fkeli bir vaktinde yaratt bir cinstik biz, yaptklarmzn intikamn kendimizden kendimiz alyorduk, ryalarmzla, ani hatrlay larmzla, pi manlklarmzla kendimizi baklyor, yaralyor, kanatyorduk. Yazdklar yasaklanan, yarglanan, kendini ve insanlar lm gere ini yzlerine vurarak a a layan ve kendinden hi kurtulamayan o kederli afyonke in bir dizesini biraz serbest bir eviriyle neredeyse btn insanlk haykrabilirdi: "Haner benim, yara bende." Kendimizi, gerek kimli imizi, bununla ilgili gl sezgilerimizi affedemiyor, unutamamann fkesiyle han-erle erek kendi hapishanemizin duvarlar olan ruhumuzu yrtmaya u ra yorduk. Bilmiyorum, tanr kime kzp kimden intikam almak iin bizi byle yaratm t. Ne gere imizden memnunduk ne de gere imizi de- i tirebiliyorduk. nkr etmeye u ra arak, unutmaya abalayarak ve imknsz bir ka iin ko arak kendimize bir hayat in a ediyorduk. Bir ba kas oldu unu sanarak ya amann ve kendini buna bir yanyla inandrrken bir yanyla da gere i bilmenin zorlu u iindeki deh etli mucize ise zaman zaman bir ba kas olmay ba ararak hayattan mutluluk damlalar sa makt.

fkelerimizi, aclarmz, vicdan azaplarmz, intikam isteklerimizi, marklklarmz unuttu umuz anlard bunlar ve bu muhte em unutu u srekli hatrlamak istiyorduk. Ama unutmann zorlu u gibi hatrlamann da zorlu u vard; bir ses, bir ark, ryalarmza kar an bir kbus, bir resim, bir bak bize hatrlamak istedi imizi unutturuyor, kendi gere imizi sezgilerin puslar arasndan ekip kartyor, bizi kendi gerek varl mzn yansmalaryla yz yze brakyordu. Baudelaire, yalnz ocuklu unun, alkantl genli inin, bitmez i skntlarnn arasnda bu hatrlay n gl n, bunu becermenin neredeyse bir sanat oldu unu da ke fetmi ti: "Bende mutlu anlar yd etme sanat var." Mutlu anlar sk sk "yd edemiyorduk", istiyorduk bunu yapmay ama o anlar, o gzel hatralar bizim sahip olmad mz bir hakka, sk sk hapishanemizin d na, zgrl ne kama hakkna sahipti, onlar kolayca ya-kalayamyorduk. Onlar bizi brakp gitti inde biz onlarn pe inden gidemiyor, kendi iimizde kapal kalyorduk. Kendimizi bir ba kas sanarak ya asak da seziyorduk kim oldu umuzu. Hangimiz kendimiz olarak mutluyduk ki? Onun iin de il miydi zaten bize kendimizi unuttu-ranlara, a ka ve sanata hayran olmamz, onun iin de il miydi zaten k olduklarmz bir tanr ya da tanra gibi grmemiz, onlarn bir mucizeyi gerekle tirdiklerine, bizi de i tirdiklerine inanmamz? Uzun ve imknsz ka mzda bize yardmc olan herkese minnettardk. Ama kanlmaz olarak kendi gere imize dnd mzde, kzd mz da kendimiz de il, bir zamanlar bizi mutlu etmi olanlar oluyordu, fkeleniyorduk onlara, bizi kandrdklarn d nyorduk, o mutlulu un sonsuza kadar srmemesinin nedeninin onlar oldu una inanyorduk, o mutlulu u bozann bizim gerek varl mz oldu unu itiraf etmemiz imknszd, bunu yapan biz olamazdk, nk biz, bizden ba kasydk. O mutluluk nn atlatan sz syleyen biz de ildik, o muhte em unutu u, sahip oldu umuz her eyi de ersiz buldu umuz gibi, de ersiz bulup yere alan biz de ildik, biz de ildik bize yaknla an herkesi kendimizi a a lad mz iin a a layan. O uzun ve imknsz ka ta, kendimize srekli anlatmak istedi imiz, iimizdeki yargcy ikna edebilmek iin srekli syledi imiz hep aynyd: "Benim hayatm mahveden ben de ilim, onlar mahvetti benim hayatm." Hayatmza girmi ve oradan "sulu ilan edilmeden" kmay ba arm ka ki i vard?

Bu kadar ok sulunun hayatmzda birikmesi bizi ku kulandrmyor muydu, bunca sulunun ancak bir hapishanede bir araya gelebilece ini hi d nmyor muyduk? Ku kulanmasak ve d nmesek bile seziyorduk. Sisli bir sahrann dibinde ba da kurmu Khne bir sfenksin llerde unutulmu , Yapn vah i, ak amlar ykselir sesin arkn batan gne lere sylersin. Unutu un ve hatrlay n atlarn batan gne lere do ru sryor, arkmz batan gne lere sylyorduk. Atlarmz kendi hapishanemizin duvarlar iinde, o duvarlara arpa arpa, kendilerini ve bizi yaralaya yara-laya ko uyorlard. Kendimizi bir ba kas sanarak ya yor ve aslnda kim oldu umuzu asla tmden unutamyorduk, kendimize do ru srkleniyor, en hayati anda birden kendimiz gibi davranarak varl mzdan intikam alyorduk. Bunun nedenini hep merak ediyor ama hibir zaman da tam anlayamyorduk. Bir kiliseyi gezerken fel geiren ve hayat gibi lme gidi i de skntl olan "Ktlk iekleri"nin airiyle birlikte yalvaryorduk o vakit. Hadi imdi nedenini aramay brakn Merakl, gzel, tatl sesim, ne olur, sus artk. Sussun diye iimizdeki o ses nasl hasretle bekliyor, nasl s nmaya al yorduk unutu lara ve hatrlay lara. Ama susmuyordu. Sand mzdan ba ka biri oldu umuzu zehir solur gibi fsldyordu kula mza.

***

Yanl Bir Gn... Yolunu a rm bir yolcu gibi k ba nda geliveren bahar gnleri, lk ve gne li lenleriyle birlikte kanatlar sar benekli s rcklar da getirdi balkonuma, ince parmaklklarn stne konup araya kesik notalarn kar t uzun t lerle dem ekiyorlar.

Sonra aniden kaybolup gecenin bir vakti yeniden geri dnyorlar, sislerin iinde yzlercesi birden tmeye ba lad nda bir fskiyeden f kran cam bilyelerin birbirine arpmasn andran seslerle doluyor hava. Bazen susuyorlar, aralarndan biri uzun bir arkya ba lyor, duru lar, nakaratlar, helezonlar halinde birbirine dolanarak o alan notalaryla insann iinde sebepsiz sevinler yaratan bir bahar konertosuyla geceyi ne elendiriyor. Bir imen kokusu duyuluyor seslerinde. Parlak gne i, lk lenleri, birden bastran sisleri, ku sesleriyle k ba nda bahar gnleri ya anyor. Btn gzelli ine ra men byle zamansz mevsimlerin iinden kan yanl gnler, derinlerde bir hzn de kprdatyor. Terk etmeye hazrlanan sevgilinin son p gibi gemi teki gzel gnleri insafszca hatrlatp gelece in yal-nzl yla insan korkutan bir yan da var bu yanl gnlerin. Zamann ak nda aniden meydana gelen bu yrtl lar, altndan ne kadar renkli ve ne eli bir grnt kartp sunsa da zamann gei ini, dzenli mevsimlerle gnlerden daha fazla hissettiriyor. Gemi bir mevsimin unutulmas gereken tatlarn kaprisli bir glckle ba layan sahnelerin ya and byle gnlerde, gelecek daha fazla rpertiyor beni. aman byclerin ktlklere kar omuzlarndan geriye attklar tuz paracklar gibi maziye do ru frlatp att mz hatralar, bir hayaletler panayrnda canlanveri-yorlar, tek tek btn gnleri buluyorsunuz o panayrda, u ok sevindi im gnd, u, beni acyla kvrandran gn, hangisinin ne zaman gelece ini bilmiyordum ve hepsi geldiler, binlerce siyah balon gibi utular semalarmda, her biri patlayp iinden bir ba ka renk, bir ba ka hayat, bir ba ka yz, bir ba ka duygu kartt. Gelecek o siyah balonlarla dolu. ilerinden neler kacak? Karanlk bir k gecesi beklerken s rcklarn keyifle akd bir bahar sabah m bulaca m, bir yaz gn beklerken k gnlerinin azgn boralarndan biri mi arpacak yzme? Nasl ba edece im hayatn beklenmedik de i iklikleriyle? plak bir ingene ocu u gibi gnlerin arasnda e inip neyi arayaca m, huzur mu isteyece im, heyecan m, eytan uurtmalar gibi uup gidece im gnler mi isteyece im, unutulmu bir verandaya braklm eski bir koltuk gibi durdu um yerde durmay m?

Ne isteyece im ve ne bulaca m? Kanatlar sar benekli s rcklar aniden tverecekler mi bir gece? Yoksa bir kar sessizli i mi hkim olacak hayata? On iki ya ndayken bir pazar ak am bo bir tramvayn arka sahanl nda yapayalnz hayaller kurarken, "on yl sonra ne olacak acaba" diye d nd m hatrlyorum, on yl sonra baba olaca m aklma bile gelmemi ti o srada, gelmesi de mmkn de ildi. Aradan yllar geti. Gelece ini merak ederek izledim kendi hayatm. Mutluluk ve ba ar bekledim hep. ikisini de buldu um zamanlar oldu, ikisini de kaybetti im zamanlar. Hayatn benle dalga geti i ve benim hayatla dalga geti im zamanlar oldu. Hayal kurmaktan bile korktu um gnler grdm. Hayallerimi bile a an gnler bazen. Gemi i unutmay rendim, gelece i merak etmemeyi. Gelece i merak etti im anlar d nyorum da imdi, hep yalnzdm o anlarda, gelecekle yalnzlk arasnda bir ba var gibi geliyor bana, insan yalnzken gelece i d nyor ve gelece i d nmek insan yalnzla tryor. Biraz sonra da lacak bir kalabal a bakmak gibi gelece e bakmak. insanlar ekleniyor hayatna, insanlar eksiliyor, sen bir kalabalktan bir ba ka kalabal a ok da fark etmeden geiyorsun, birileri senin hayatndan kyor, sen birilerinin hayatndan kyorsun. Teninin paras olmu niceleri uzakla yorlar, bir zamanlar adn bile bilmediklerin ise daha sonra en mahrem gl lerinin sahibi oluyorlar. ileriye bakt nda, gemi in glgeleri kanlmaz olarak d yor gelece in stne, gitmi olanlar hatrlad nda gidecek olanlar da d nyorsun, en yaknndan bile uzakla trabiliyor insan bu d nceler, o da eksile-cek mi hayatmdan diye soruyorsun kendine.

"O gitmez" dedi in ka ki i gitti, asla kopamayaca n sand n ka ki iden koptun, hafzanda birer soluk hayalet imdi onlar ve sen onlarn hafzasnda soluk bir hayaletsin, gelecek, hayatndan kimleri soluk hayaletlere evirecek. Gemi in anlar, gelece in sorular... Binlerce yldan bu yana insano lu bu ikisinden kurtulamyor. Cevab renilen her soru anlarn arasna katlyor, yerine yeni sorular kyor. K ba ndaki bahar gnlerinde, birden bastran sislerin, lk gne lerin ve cam bilyeleri andrarak birbirine vuru an notalardan olu an ku t lerinin ya and zamansz mevsimlerde hatralar da sorular da birden o a-lyorlar, s rcklar gibi. Balkon parmakl nn ince demirlerine sralanyorlar. Her birinin sesini duyabiliyorum. Yalnz bir gece duruyor urada, mitli bir soru yannda, berisinde sevinli bir gn var, tesinde duran endi eli bir ba ka soru. Bu k gecesindeki bahar sisinin iinde ylesine kalabalklar ve ylesine hzl uu uyorlar ki gelece e mi yoksa gemi e mi gitti imi bile anlayamyorum. O andan uzakla yorum sadece. Bu zamansz bahar, bu yanl gece, bu lk sis, bu ku sesleri gzelli iyle beni iine ekip, beni bulundu um yerden ve zamandan alp gtryor. Hem uuyorum, hem d yorum. Bu sebepsiz memnuniyet, bu kksz sevin, kendileri gibi sebepsiz ve kksz endi eler yaratyor. Gelece i bilmek ister miydim? Hayr, gelece i bilmek istemezdim. Sevinler kadar aclar da getirece ini daha ya amadan biliyorum. Bunlarn bir sras olmad n da... Beklenmedik zamanlarda, beklenmedik biimlerde ortaya kacaklarn da... Gelece in kendi kendine bir gemi e dnmesini, yzme do ru yakla an her siyah balonun patlayaca n bir ocuk gibi gzlerimi ksarak bekleyip, patlad nda iinden kann tenime de i ini hissetmeyi tercih ederim.

Ama bu ku sesleri btn o sorular uyandryorlar. Zamann yrtld anlarda zaman daha ok hissediliyor. Hatralarla, en alaryla bile ba a kabiliyorum, gelecekle ilgili sorularla da ba a karm, en tehlikeli, en korkutucu, en yakc olanlaryla bile. Bir k gecesinde bir bahar gnn yaratan kudret bununla e lenebiliyorsa ben de bana ya atlanla e lenebilirim. Koca bir ehrin, sisin ardnda tmyle yok olmasna glmseyebilirim. Sisin iinden tek ba na kp geliveren o yalnz s rc n kanatlarndaki beneklerin ieriden vuran kla parlamasndan kendime bir sevin kartabilirim. K gecelerinde baharlarn ya and bir hayatn sahibiyim. Ve bazen, anlar da, sorular da, kendimi de unutup sadece ku lar dinleyebiliyorum. Sislerin iinde gzel tyorlar...

***

Hazzn Haritas... Ben onu tand mda artk neredeyse ya ll n bile geride brakacak a lardayd, ya n kimse bilmezdi, ssz bir peronda son treni beklerken ayaklarnn dibindeki bir karnca yuvasn seyrederek oyalanmaya al an gamsz bir yolcu gibi hayata da, insanlara da aldrmaz bir ilgi gstererek ya ard. ri gvdesini, koca memelerini rahata ta yarak hep dik tutar, ilgimi ekecek bir i tahla yemek yerdi. Artk hibir ya la tanmlanamayacak kadar ya l olmasna kar n garip bir cinsellik rayihasn hep kendisiyle birlikte dola trrd, a k hikyelerini, kk kaamaklara ait dedikodular yemeklere gsterdi i i tahla renmek isterdi, duyduklarn bizim bilmedi imiz gizli bir tarihin ona brakt anlarla kyaslar gibi elindeki altnn de erini di ine vurarak anlayan bir sarrafn dikkatiyle gzlerini ksarak dinler, sonra da izgilerin arasnda kaybolmu dudaklarnda beliren alayc bir glmsemeyle "hh" derdi. Herkesi ve her eyi kmserdi.

Bir kez bile kendisinden ya da gemi inden sz etti ini duymam tm, dillere destan gzelli ini ba kalar anlatrd. Bazen, ikimiz yalnz oldu umuzda inanlmaz derecede ak sak hikyeler anlatr, sonra da sanki anlatt hikyeyle beni bir oyunda mat etmi gibi ne eli bir kahkaha atard. t verdi ini, akl retti ini, ba kalarnn i ine kar t n, ya ll n kendisine verdi i haklan ba kalarna kendi gr lerini kabul ettirmek iin kulland n hi grmemi tim, ciddi konulardan konu maktan, dertle mekten, aclarndan, hastalklarndan, tecrbelerinden bahsetmekten ho lanmazd. Yalnz bir keresinde, bir konu mann ortasnda, "Herkes hazza ko ar" demi ti, sonra ba n sallayp, "ok az onun ba nda beklemeyi bilir" diye eklemi ti. Ne dedi ini anlamam tm. Do rusu pek aldrmam tm da. Bu iki cmle zihnimin karanlklarnda, kendisine anlam kazandracak hibir tecrbeye rastlamadan denize braklm iki balk gibi kaybolup gitmi ti. Hazz ondan daha iyi bildi imi, daha ok tadna vard m ve hazzn keyfini kartmak iin kimsenin klavuzlu una ihtiyacm olmad n sanyordum. Bir define avcs gibi hazz aryordum, buldu umda ba nda beklemek aklma bile gelmiyordu, genli in o inanlmaz agzll yle hemen tketmeye u ra yordum, dkp saarak, buldu um hazdan alabilece im zevkten ok daha azn alarak sarlyordum hazza. A birinin iyi bir yeme in tadn almasnn neredeyse imknsz oldu unu, yeme in gerek lezzetini fark edebilmek iin biraz doymu luk gerekti ini ok sonralar renecektim. Rastlad m birka define sand n ya malarken kavrayamyordum henz. Aradan yllar geti. acelecili imle neler kaybetti imi

Hazz, aceleyle ganimet antasna dolduran tela l bir korsan gibi davranmak yerine daha tela sz hareketlerle hazzn sahibi olabilece imi fark etmeye ba ladm. Hazzn ba nda beklemeyi rendim. nmde bir mcevher kutusunun kapa ald nda, grdklerimi kapp kamaya al myordum, duruyor, o rengrenk lty seyrediyor, parlak ta lara teker teker dokunuyor, onlarn de erini tartyor, ok uyor sonra kutunun kapa n kapatyordum. indekinin ne oldu unu bilerek kapa kapal bir mcevher kutusunun ba nda durmann yaratt o sancl zevki hissediyordum. Onunla aramda duran yasaklar, gnahlar, cezalar gryor, sadece ta larn ltsn de il, o yasaklara ba kaldrmann tadn da tadyordum. Tuhaf, anla lmas zor bir sihri vard hazzn, kutunun kapa n kapatp bekledike kutu byyor, iindeki de erli ta larn miktar artyordu.

Bazen kutuyu ayor, iinden bir zmrt, bir yakut, bir prlanta alyor, sonra kapa kapatp elimdeki o kk paraya bakarak kutunun iindeki hazineyi hayal ediyordum. Hazz o altan byy ke fetmi tim. Kendi arzusuyla dv en sabrn yaratt muhte em hayal gcyd dokunulmam hazz her an biraz daha bytp o altan. Hazzn sahip oldu u parlaklktan daha byk bir parlakl , getirdi i zevkten daha byk bir zevki, verdi i heyecandan daha byk bir heyecan hayal gcm yaratabiliyor, hibir hazzn tek ba na sahip olamayaca bir zenginli i ona hayal gcm katyordu. Kaybolmu iki cmle ortaya km , yalnz bir yolcuyu kutsanm kylara gtren denizkzlar gibi bana klavuzluk etmeye ba lam t. Hazzn ba nda beklemeyi, ona dokunmay ertelemeyi renmi tim. O ya l kadnn bana ne anlatmak istedi ini, aceleci insanlar niye kmsedi ini, hazza, hayatn bana gsterdi i yoldan de il, sabrmla in a etti im bamba ka bir yoldan ula mann lezzetini anlam tm. Hazz ertelemek, o hazza sahip olmak iin rpnan bedeninle zihnini o hazdan uzak tutmak sanki kendi varl n inkr etmek gibiydi, kendinden, benli inden, snrlarndan kopup uzakla yor, kendini neredeyse tmyle unutuyor ve hayal gcnn geni letti i hazzn iine, uzun bir bekleyi ten sonra dald nda artk orada kayboluyordun. Hazzn senin zerrelerine yaylmasna engel olacak hibir snrn kalmyordu, haz kendisini engelleyebilecek hibir barikata arpmadan seni kendi iinde eriterek btn hayatn kaplyor, sen hazzn kendisine dn yordun. Kendini ve gemi ini yok ediyordun. Hazzn iinde yok olmay rendi inde arlyordun, neden btn dinlerin hazz yasaklad n; bu menzilde kendi dnyan yaratp kendi tanrn haline geliyor, hazza tapnyordun nk. rktcyd. Ve ldrtc. Byk bir sihrin gcn eline geiriyor, bir sihirbazn tav ann bir apkada kaybetmesi gibi kendini hazdan bir dnyann iinde kaybediyor, onu her seferinde bamba ka lemlerde, bamba ka gnahlarda, bamba ka biri olarak gezdiriyordun, gitti in yerlerde grdklerini kimseye anlatmyor, her seferinde oraya yeniden dnmek iste iyle geri geliyordun. O ya l kadnn neden hi kendi hayatndan sz etmedi ini, neden kendi haz yolculuklarndan rnekler verme-

di ini, neden her dinledi i hikyeden sonra yle glm-sedi ini, sradan iki cmleyle aslnda kar sndaki gen ocu a gnahlarla ve zevklerle dolu bir dnya ba lad n anlyordum. Kendi gezdi i topraklarn haritasn iki cmleyle izmi ti. O haritay insanlarn nne brakyordun. Bazlar onun pe inden gidiyordu, o yolculu un neler vaat etti ini sezen bazlar da korkuyla kayor, hazz reddediyor, kendilerini kurallarla yasaklardan olu an kalelere hapsediyor, manastrlara kapanyorlard. Korkmakta haklydlar belki. Kaybolmak ve geriye bir daha dnmemek de mmknd. Bazlar kaybolmu tu. Ama o ya l kadn gibi olanlar, gidiyorlar ve dnyorlard. E er hazz sadece kendin iin de il de, o hazz seninle payla acak olan insan iin de erteler, onun hayal gcn de hareketlendirir ve onu zengin bir sofrada a tutarsan, o zaman bir ba ka insann, hazzn yan sra sana da ba lanmasna, byk bir ba mll a tutsak olmasna yol ayordun. Hayal gcnn her an biraz daha bytt o hazdan tatmadan, beklemenin yaratt vaatlerin kar l n grmeden yanndan ayrlamyorlard. Kendi hayal glerinin esiri oluyorlard. Beklemek, bir yay germek gibiydi, ne kadar beklersen yay o kadar geriliyor ve sen kendinden o kadar uza a d yor, hazzn o kadar derinine giriyordun. Ah, ne lgn yolculuklardan geer byle frlatlan bir ok. Bir filmde Romy Schneider, tan tktan ksa sre sonra sevi ti i erke e, "Ben kendimi abuk teslim etti im erkeklere k olmam" diyordu. nsan da abuk teslim oldu u hazlara esir olmuyordu sanrm. Onlar, hayallerimizin bereketli topraklarnda byye-memi , serpilememi , glenememi hazlar oluyorlard, hzla tadyor, hzla unutuyordun. "Hazzn ba nda beklemeyi ok az insan bilir." yle demi ti. Sanrm ok beklemi , dln alm t.

Hayata ve lme omuz silkecek, kendisini almaya gelecek son trene aldrmayacak kadar byk dllerle dllendirilmi olmalyd, ya adklarnn gc o ya l bedenine son na kadar bir tazelik katm t. Ba kalarnn hikyelerini dinlerken onlar hep kendi yolculuklaryla, kendi ya adklaryla kyaslam , kendi geti i yollardan geen olup olmad n anlamak istemi , belki de son gnlerinde bunlar payla abilecek, bunlar bilen biri olsun istemi ti. yle birilerine rastlad m bilmiyorum. Bana haritasn brakt sadece. iki cmlelik bir harita. Geti im yollarda onun alayc tebessmn greyim diye. Onunla, birgn onun gitti i yerde bulu tu umuzda, ona, "Neler yapt n, neler ya ad n biliyorum" diyece im. Ve, ekleyece im, "Senin bana verdi in haritay onlara braktm." Sanrm glmseyecektir.

***

Eski ehirde... ehirler de eskiyor. Ne eli klarn yitiriyor, soluyor, genli i andran a ltl hayatlarndan yorgun bir ya ll a geiyorlar. Bir zamanlar " klar kenti" olarak anlan, klarn, stlerinde p t sevimli kprleri, albenili vitrinleri, sokak aralarnda kar nza kveren minicik meydanla-ryla arpc bir ztlk yaratarak geni bulvarlarn sonunda beliren devasa meydanlar, dzgn binalar, kaldrmlarna insan scakl yla yaylan kafeleri, okola ve konyak kokulan, yoldan geenlere ayakst istiridye servisi yapan lokantalar, seyyar tezghlarnda patates kzartmas satan zencileri, sinemalar, kitaplar, mzeleri, kon-serleriyle dnyann mcevherlerinden biri olan Paris de sanki ya adklarndan yorulup ya lanm . Yollar biraz sszla p sessizle mi , kentte hayat, geceleri biraz erken durur olmu , vitrinler solukla m , klar azalm .

Bu eskimi haliyle insanda, kentin bir tozunu alma iste i uyandryor. Gzelli i orada duruyor ama bu, bir kenarda braklm ve oktandr dokunulmam de erli bir biblonun tozlu gzelli i. Parlakl sezilse de ilk bak ta fark edilmiyor artk, bakann gzlerini kama trmyor. Belki de bu yorgunluk, bakann gzlerindeki ya llktan yansyor ehre. Sokaklarda, kaybolmu bir genli in izlerini arayarak yalnz ba ma dola rken, belki tandk bir ize rastlarm diye bir sinemaya girdim. drt ki ilik kk seyirci grubuyla neredeyse bombo salonda oturup klarn kararmasn bekledim. Philip Roth'un bir romanndan uyarlanan film, yetmi ya larna gelmi ba arl bir edebiyat profesrnn hayatn anlatyordu. Anthony Hopkins'in oynad profesr bir zamanlar dekanlk da yapm ve epeyce d man kazanm t. Bir ders srasnda farkna varmadan syledi i bir szle zenci rencilere hakaret etti ini iddia ederek profesr disiplin kurulunun nne karyorlard. Byle bir a a lanmadan ho lanmayan profesr istifa etmeye karar veriyor ama bu kararn syledi i kars, "Bir ey oluyor" dedikten sonra kocasnn kollarnda lyordu. Ayn gn, i ini ve ok sevdi i karsn kaybediyordu ya l adam. Gidip, niversiteye yakn bir gln kysnda inzivaya ekilmi , oktandr roman yazamayan bir yazar bularak ondan, ba na gelen hakszl n romann yazmasn istiyordu. "Kendi hikyeni kendin yaz" diyordu yazar. Dost oluyorlard ve profesr kitabn yazmaya ba lyordu. Ama edebiyat bilmenin roman yazmaya yetmedi ini abucak anlayp brakyordu kitab. Hayatla arasndaki son kpr de daha kurulamadan yklyordu bylece. Ya ll yla ve yalnzl yla yz yze kalyordu. Ve postanede al an gen bir kadnla tan yordu. O tuhaf kadnlardan biriyle. Kadn, ak amlan da bir ahr temizliyor ve ahrn stndeki odada kalyordu.

Nicole Kidman'n oynad gen kadn, kendisini yolda arzal arabasnn yannda bulup ahrdaki odasna brakan profesre, "Benle yukar gel" diyordu. Profesr, yznn izgilerinde krlp paralanan bir glmsemeyle, "Ben uzun zamandr bir kadnla birlikte olmadm" deyince gen kadn, "Sen bilirsin" diyerek arabadan kyor ama kald odann kapsn da ieri girdikten sonra ardna kadar ak brakyordu. Uzun uzun o kapya bakyordu ya l profesr. Son zamanlarda ya ad hrpalanmalara bir de ba arsz bir yatak macerasnn katlmasndan, ya ll nn bir kez daha yzne vurulmasndan korkar gibi ama vaat edilenin hazzn da bilerek bakyordu. Epeyce d ndkten sonra arabadan inip ieri giriyordu profesr ve bylece ba lyordu ili kileri. Kendi zel tarihlerinin kaplar, kimseye sylemedikleri bir srla kapanm iki insann tuhaf ili kilerini izliyorduk. Gen kadn, byk aclar ya am insanlarn, bu acnn kendilerine her trl kabal yapma hakkn tand na inanarak benimsedi i o yaralayc hoyratlkla zaman zaman ya l adam incitiyordu. Kadnn, Vietnam'da sava m ve orada ldrm eski kocas kyordu ortaya. Sava ta ldrm koca, profesre gen kadnnn srrn, onun da cann yakmak iin, bak saplar gibi sylyordu: "Sen, onun bir herifle dz rken iki ocu unun mutfakta yanarak ld n biliyor musun?" Sonra profesrn btn hayatn kaplayan srr da reniyorduk... Profesr, aslnda zenci bir ailenin, bir zamanlar kanlarna kar m bir beyazn izlerini ta yarak beyaz do mu ocu uydu. k olup evlenmek istedi i ilk kz, onun zenci olan annesini grdkten sonra onu terk etmi ti. niversiteler ona zenci oldu u iin burs vermemi lerdi. Ve, profesr yeniden, sevdi i bir kadn buldu unda ona annesiyle babasnn ld n sylemi , zenci oldu undan sz etmemi ve beyazlara ait bir niversiteye girmi ti... Yeni bir hayat kurabilmek iin gemi ini ldren profesr, srrnn ortaya kmasndan korktu undan ocuk da yapmamaya karar vermi , srrn korkun glgesi gelece ine de el koymu tu. Hem gemi ini hem de gelece ini ayn srra teslim etmi , neredeyse btn hayatn srr belirlemi ti.

O sr, o adamn hayatnn sahibi olmu tu. Btn ya am boyunca bu srrn, kars da dahil hi kimseye sylememi , bunu tek ba na ta m t. imdi, srr, ya ll ve yalnzl yla kendini, hayatnn bitiminde tand gen kadna ve ona duydu u a ka brakyordu. Yazar dostu ve avukat ona bu kadndan vazgemesini, ba nn derde girebilece ini, deli koca tarafndan l-drlebilece ini ve kadnn btn bunlara de meyece ini sylyorlard. "O benim ilk a km de il" diyordu ya l profesr, "en byk a km da de il ama o benim son a km, bunun ne demek oldu unu anlamyorsunuz de il mi?" Sevdi i kadn iin gzn krpmadan hayatndan vazgemeye, bir skandala kar maya, bir cinayete kurban gitmeye raz oluyordu. Bir a kn gcn, bu davran n kantlad n d nyordunuz. Ama a kn, insan hayatndan vazgemenin tesine ta yabilece ini renmeniz iin bir iki sahne daha beklemeniz gerekiyordu. En iyi okullarda okumu , en parlak ba arlar elde etmi , sayg ve n kazanm bu ya l adam, hi kimseye ama hi kimseye sylemedi i srrn, ahrlar temizleyen tuhaf ve kaba kadna sylyordu sonunda. Verebilece i en de erli eyi, srrn veriyordu ona. Ya ad bu son a k, bu son sevinci demeye hayatnn yetmeyece ini d nyordu. Hayatnn son gnlerinde onu bir utancn, yalanla lekelenmenin, a a lanmann korkun acsyla vurabilecek silah eliyle teslim ediyordu kadna. Kimsenin gvenmedi i kadna gveniyor, herkesin a a lad kadn, ona kendi a a lanma ihtimalini ba layarak yceltiyordu. Sinemadan kt mda sokaklar daha bo , ehir daha ssz ve daha ya lyd. Birini sevdi imizde, sevebilme imknn bize ba lad iin duydu umuz minneti hayatmzdan da fazla bir eyle deyebilece imiz, hatt dememiz gerekti i d ncesi dola yordu aklmda. Kendimizi tmyle korumasz brakmak... Vazgeebilmeyi hi d nmedi imiz eylerden bile vazgemek.

Nehrin stndeki o gzel, ta kemerli kprlerden birinin ortasnda durdum. Akp giden suyun serinli iyle rperiyordum. ehir ya lanm t, ben ya lanm tm. nsan sevdi inde hayatndan fazla bir ey verebilme-liydi. Hayatnn tam ortasnda duran, en gizli, en dokunulmam , en tehlikeli eyi... Senin sahip oldu unu de il, sana sahip olan vermeliydin. Btn varl n, hayatn belirleyen, ruhuna sahip olan o dokunulmaz z. Kendini bile vermekten zor olan buydu... ehir klar de il, ehrin ortasndan geen karanlk su rpertiyordu beni.

***

ehvet, Tutku, Kskanlk... insanlarda ola anst yeteneklerin ve glerin, a rtc zaaflarla birlikte var olmas herkes gibi benim de her zaman ilgimi ekti. Belki de edebiyat bu yzden sevdim. Yzlerce hayat yaratabilecek kadar gl ve yetenekli insanlarn kendi zel hayatlarn cehenneme eviren birok zaaf bnyelerinde barndrmalanndaki a rtc-lk... Ve kuvvetli eli kilerle zedelenmi bu insanlarn zihinlerinin rn olarak hayat bulan zaaflarla dolu gl kahramanlar. Rengrenk flamalar, iri siyah atlan olan tuhaf svarilerin resmi geidi. Ben de nce kitaplar ve beni o kitaplarn iine, yanlarna eken kahramanlar ke fettim. Epeyce dola tm onlarn yannda, sava larda kllarn ta dm, terk edildiklerinde dertlerini dinledim, onlarla kadnlar ve kaleleri fethettim, karma k ruhlarnn verdi i tepkilere onlarla birlikte a tm, zaferlerine sevindim, yenilgilerine zldm. Sonra, beni maceradan maceraya srkleyen bu byk kalabal n ardnda yzleri glgeli birilerinin durdu unu fark ettim. Yazarlar yazyordu bunlar.

insan yaratan insanlar. Hayat, duygulan, aclar, zaaflar herkesten daha iyi bilen, herkesten daha iyi anlatan birileri vard. Kitaplarn olu turdu u dikkat ekici sahnenin kulislerinde onlar geziniyordu ve onlarn hayatlar romanlarndan, hikyelerinden daha karma kt. Birok gizli kaps olan gl duvarlarla evrilmi kaleler gibiydiler; kaplarnn anahtarlar onlarn zaaflarndan yaplm t ve bana ula lmaz gibi grnen bu insanlarn hayatlar, zaaflarnn at kaplardan ieri szan aclarla doluydu. Kahramanlarnn duygularn ok iyi tanyorlar, onlarn hayatlarn ynetiyorlar, btn zaaflarn en ince ayrntlarna kadar anlatabiliyorlard ama kendi zaaflarna ve hayatlarna yn veremiyorlard. Binlerce kristal parasndan olu an grkemli avizeler gibiydiler, klar yetenekleri ve gleri yakyor, zaaflar o klar paralayp bin bir de i ik renge ve parltya dn tryordu. Belki de yaratabilmek iin insann byk bir g kadar byk bir gszl e de ihtiyac bulunuyordu, belki onlarn gsz yanlan onlar insanlarn ruhlarna kar bylesine hassas klyordu. Yaratclkla hastalk arasnda u ursuz bir ili ki oldu unu herkesin sezmesine ra men kimse bu yaratclarn srrn zemedi ve onlar da garip bir igdyle kendi hastalklarn tedavi etmekten kandlar, hatt onlara sk skya sarldlar. Hayat yaratan tanrnn, yaratt bu hayat de erli klabilmek iin lme muhta olmas gibi belki onlar da yarattklarn de erli klabilmek iin kendi ruhlarnn zaaflarna, hatt lmne muhtatlar. Bazlarnn yzne bakt nzda, hastal n i aretlerini izgilerinde grebiliyordunuz. Ama bazlar ok a rtcyd. Onlarn hastalklarn yzlerinden okuyamyordunuz. nce yzl, tel ereveli gzlkler takan, mtevaz bir entelektelin bak larna sahip o zayf, naif James Joy-ce'un ehvetle dolu, kskanlkla kanayan bir ayya oldu unu anlayabilmeniz iin birinin size onun hikyesini anlatmas gerekiyordu. Onun hikyesini, Dublinliler'i yazd genlik dnemini anlatan bir filmde izledim. Cinsellik mabedinin kapsndan henz girmemi gen bir yazar adayyken bu mabedi iyi tanyan bir otel hizmetisine rastlayp k olmu tu.

Onunla ehvetle, tutkuyla sevi mi , onunla birlikte Trieste'ye g etmi , onunla evlenmi ti. Seti i kadn, kendisi kadar huzursuzdu. Neredeyse hastalkl bir tutkuyla, zevkten kvranarak ehvetle sevi iyorlar ve her sevi meden sonra Joyce'un kskanl biraz daha artyordu. Karsnn kendisinden nce tan t erkeklerle nasl sevi ti ini merak ediyordu, bazen sevi menin ortasnda, "Onlar da sana byle mi yaptlar?" diye soruyor, srarla cevab duymak istiyordu. ehvet ve zevk onu karsna ba lyor ama ayn ehvet ve zevk byk bir kskanlk yaratarak onu karsndan uzakla tryor, hatt ona d man ediyordu. Sanki karsna her dokundu unda, onun vcudunun kvrmlarnda ba ka erkeklerin izlerini gryordu. Kskanl n yaratt o hastalkl merak iini yiyordu, "br erkeklerle nasl sevi iyordu", nasl ba ryordu, nasl inliyordu, neler yapyordu onlarla, onlarn neler yapmasndan ho lanyordu. Tutkuyla ba l oldu u o vcudun ba ka vcutlara da dokundu unu biliyor, onu tmyle sahiplenmek istemesine ra men sahiplenemiyor ve sadece kendisine ait olan bir yer, bir dokunu aryordu. Tutkunun kanlmaz sonucu olan mutlaklk talebi cevapsz kald ndan, hi olmazsa mutlak olarak kendisinin oldu una inand kk bir alan bulmaya u ra yordu. ehvet ve tutku bydke kskanlk da byyor, karsnn gemi ini silemeyece i iin korkun bir aresizli in iine kslyordu. Mutlak bir sahipli e ula amam , ba ka insanlarn gl-gesiyle yaralanm tutkusundan vazgeemiyor, hayatndaki glgelerle kendisine ac ektiren karsn brakamyor, hibir zaman dinmeyecek bir ac ekti i iin de utanyordu. Karsn, "Bu adam senden ho lanyor" diye ba ka adamlarla ba ba a brakyor, daha sonra, "Sevi tiniz mi?" diye soruyor, kendi acsn kendi davran laryla arttryor, byle utandrc bir ac ekti i iin kendisini bu davran larla hem cezalandryor hem de gizliden gizliye acnn dayanlmaz bir noktaya ula p kendili inden yok olmasn bekliyordu. Ama btn bu karmakar k davran lara, duygulara ra men aralarndaki ba kopmuyor, aksine hastalkl bir ekilde gleniyordu. Karsn, ya brakmas, ya gere i kabul etmesi gerekti ini bildi i halde ikisini de yapamyordu. Karsnn bedenini hi dokunulmam bir beden olarak sahiplenmek istedi inden, karsn kendisi iin asla ula lamayacak bir hedef haline getirmi ti. Bunun imknsz oldu unu bilmesine ra men gemi i dzeltmeye abalyordu.

Arad na ula mann imknszl n kavrad nda uzaklara kayor ama zlemden kurtulamayp geri dnyordu. Kars, ona kimsenin tattrmad bir acy tattryor ama kimsenin veremedi i zevki ve mutlulu u da verebiliyordu. Ne kaabildi i, ne yenebildi i vah i bir hayvanla ya ar gibi her gn, her an ruhunda vah i srklarla dayanlmaz straplar hissederek ya yordu. iiyordu. Yazyordu. Kendisini ve karsn a a lyordu. Bir keresinde kars ona, "Yazdklarndan ve ikiden ba n kaldrsan gerekleri greceksin" dedi inde, "Sen benim yazdklarm okusan benim btn ayrntlar, btn davran lar, btn duygular grd m anlardn" diyordu. Ba kalaryla ilgili duygulan gryor, nedenlerini anla-yabiliyordu. Gremedi i ve tedavi edemedi i kendisiydi. Kendisinin bylesine byk bir a kla ba land bedenin di er insanlarn ula amayaca kadar yce, kymetli, dokunulmaz olmasn isterken aslnda yceltmek istedi i eyin kendisi ve kendi bencilli i oldu unu gremiyor, kendi tutkusu, mutlak olarak kendisinin oldu una inand bir vcuda duydu u zlemi, kskanl , ehveti ve i elerce ikisiyle sarho la yordu. Zevkin ve acnn kayna aynyd. Birinden kopamadan brnden kopamyordu. Karsndan hep kamaya al t ve hibir zaman kaamad, ya ad gere i de i tiremedi ama yeryznn roman anlay n ve ingiliz dilinin kullanl biimini de i tirdi. Yeryz edebiyatn de i tirmeye yeten gc, kendini de i tirmeye hibir zaman yetmedi.

***

Bir Sabah Uyand nda... Sakin, sradan, kl bir gnd. Gngrm narlarn glgesi suya vuruyor, sevecen bir meltemle kprdayan sularda dantelli oyna malar yaratyordu.

Arada bir, pasl, eskimi Kar tepeler yemye ildi.

ilepler geiyordu.

Rumelihisar'nn burlar gzkyordu. Yorgun bir vapur yana t iskeleye, bir iki yolcu indi. Gne suya vuruyordu, k, parlak ta lar gibi sekiyordu dalgalarn stnde. Yosun, midye, yaprak kokularyla, glgelerle, klarla zaman eski bir vapur gibi sknetle akyor, beni de kendi sknetiyle sarmalayp ya l bir yolcu gibi yan sra gtryordu. insann, menziline varm bir at gibi btn ykn indirdi i, gemi ini unuttu u, gelece ine aldrmad o huzurlu anlardan biriydi. Gzm, sularda kprdayan bir k yansmasna takld. Nasl oldu anlayamadm, o k bir an ylesine gl bir biimde beni iine ekti ki, sanki her ey gerekli ini kaybetti, bir nn iinde o sedef parltl leden sonra paraland, ku kulu, sisli, belirsiz bir hale dn t. Hayatmz, hayattan daha byk gereklerle, evrenin sonsuzlu uyla, milyarlarca yldan beri akp giden zamanla kyaslad mzda hissetti imiz manaszl , yetersizli i hissettim. Gerekle ili kim koptu. Ksa bir baygnlktan kar gibi o n iinden kt mda, zihnimde yllarca nce okudu um bir cmle vard. "Hayat, tanrnn grd bir rya m yalnzca?" Eve dnd mde, toz ve k t kokulu bir sahaf dkknndan ald m, mavi kapakl kitab aradm, ktphanedeki raflardan birinde unutulmu olarak duruyordu. Miguel Unomuno'nun Sis roman. Tela l bir ekilde sayfalar kar trarak o cmlenin bulundu u yeri aradm. "Benim ba mdan geenler, etrafmdakilerin ba larndan geenler hakikat mi, hayal mi, yoksa tanrnn bir ryas m sadece? O uyand zaman kaybolacak bir rya olmasn bunlar, e er ona dualar ediyor, ezgilerde onu yceltiyorsak, bu, onu uyutmak, sallayarak ryalara dalmasn sa lamak iste inden do amaz m?" Bir ba kasnn ryas myd bizim ya ad mz?

Kaderimizin bir ba kasnn zihnindeki bulank grntlerle belirlendi i bir rya myd bu? E er yle de il de, hayat ok belirgin, ok net, ok gerekse, o zaman, bazen btn gelece imizi belirleyen tesadfler neydi? Benim bir le vakti Bo az'a gitmem, orada etrafma bakarken bir k yalaznn iine ekilerek bir anda gereklerden ve hayattan ku kuya d mem bir tesadf de il miydi? Bir keresinde gen bir dostuma, "Sence tesadf nedir?" diye sormu tum. O, gzlerini ksm , dudaklarn i irmi , parmaklarnn ucuyla enesini ovaladktan sonra hi unutmad m o cevab vermi ti: "Tesadf, bilinaltmzdr." Tesadf dedi imiz, hayatmzn beklenmedik, tahmin edilmedik olaylarla ve insanlarla olan kesi melerine bizi bilinaltmzn hazrlayp srkledi ini, bilinaltmzda yle bir hazrlk olmasa, rastlad mz olaylarn ve insanlarn da yanndan, onlar fark etmeden geip gidebilece imizi d nyordu. Bazen kaderimizi belirleyen tesadfler aslnda bizim bulmak istedi imiz ama bunun farknda olmad mz olaylar ve insanlard. Tesadfleri, onlar ok yadrgamadan hayatmza almamz, onlar kendi gelece imize katmamz, onlar zaten istememizdendi. Tesadflerin kaderimizi belirlemekteki gcn kabul edersek ve bu tesadflerin bilinaltmzn hazrl sonucunda ortaya kt na inanrsak, hayatmza bilincimiz kadar, hatt belki de ondan ok, bilinaltmzn yn verdi ine de iman etmemiz gerekiyordu. Byle bakt mzda hayat sadece tanrnn ryas de ildi. Biraz da bizim bulank ve bizi bile a rtan kendi r-yamzd. Tanrnn ve bizim bilinaltmzn olu turdu u bir sisin iinde, o sisin arasnda gzkenleri asla bilinli bir ekilde kavrayamadan ya yorduk. Kaderimizi de i tirmeye muktedir de ildik ama onunla tan m gibi ya yorduk, kendini aldatmann en vah i ve en besleyici yanlarndan biri olan bu yanlg belki de kendi bilinaltmzn bulankl nn, tanrnn belirsiz ryalaryla denk gelmesindendi. Hayat, Unamuno'nun dedi i gibi bir "sisti" belki. Ve Unamuno, yle bir grd Eugenia isimli bir kadnn siluetine k olan adamn d ncelerini anlatrken benim gen dostumun gr lerine hak veriyordu:

"Hayat bir sistir. Bugn bu sisin iinden Eugenia kt. Kim bu Eugenia? Sanrm, ben onu oktan aryordum. Ben onu arayaduraym, i te o kendisi kageldi kar ma." Ne ba langcn ne de sonunu bilebildi imiz zamann iinde kk susinekleri gibi ksack hayatmz srp, kendimize ve ya adklarmza ykledi imiz o ola anst ve biraz komik ciddiyetle ya arken, ihtiraslarmz, aclarmz, kskanlklarmz ve kzgnlklarmzla tanry ryasnda gldryor muyduk? Tanr glmseyerek birgn uyand nda yok mu olacaktk? Biz birgn, bilincimiz kadar bilinaltmz da berraklkla kavrad mzda m uyanacakt tanr? " nsan yalnz kalr da gzlerini gelecek zamana kaparsa, ryasnda ebediyetin korkun uurumu alr nnde" diyordu Unamuno. Gelece e bakmak, hep ona bakmak kurtaryordu belki de bizi, bu sisin iinde yolumuzu bulabilmemiz, kendimizi ve hayatmz nemsememiz, hayata bir mana katmamz belki de gelece e bakmakla mmknd. Bu n manal klan, ona bir derinlik katan gelece e bakmamzd. Ya gemi ? Gemi bize, gelece e bakmay ve sislerin arasndan grmeyi retiyordu. Tanr glmseyerek uyuyor ve ryasnda bizleri gryordu. Biz, tanrnn ryasnda dola rken bilinaltmzdaki milyonlarca belirsiz grnt, isimsiz duygu, anla lmayan istek, tesadfleri ve kaderi mi olu turuyordu? Kaderimizi ekillendirmekte, bilincimizin, aydnlk d ncelerimizin, keskin duygularmzn gcn yceltmeye al rken tanrsal bir akann kurban m oluyorduk? Sislerin iinde ya yorduk. Gerekle ba mz, bazen sularn stnde gezinen minicik bir k huzmesi koparabiliyor, bizi phenin belirsizli ine frlatp atabiliyordu. O sakin, sradan, kl leden sonra kendimi yknden kurtulmu bir at gibi hissederken, derinlerimde bir ey beni bir kla sarslmaya, gerekten kopmaya, hayattan ku kulanmaya hazrlyordu ama ben, o k paras beni iine ekmeden daha bir an nce neye hazrland m, ne tr duygular ya ayaca m bilmiyordum. Ama tek bir anda btn duygularm de i ebiliyor, huzurum yok olabiliyordu.

Bir sisin iinde kendime arpyordum. Bu arp ma paralyordu beni. "Ne byk aclar ne de byk sevinler ldrr insan, bu yzden bu ac ve sevinler, kk kk de ersiz eylerden olu mu muazzam bir sisle sarl gzkrler. Evet, i te hayat dedi in bir sis olup olaca ." Hayat bir sis mi, olup olaca . Peki ya glgeleri sularda salnan nar a alan, o gemiler, iimdeki o huzur, o huzurun altna saklanm zlem, zlemin yannda duran keder, onlarn arasndan aniden kopuveren kahkaha, umutlarm?.. Tanrnn ryas m btn bunlar? yleyse e er tanrm, brak beni ryanda dola aym. Sen de benim ryamda dola yorsun nk.

***

Eleni ve Kk Gelin Bu size anlataca m gerek bir hikye. A alarn kendi glgeleriyle yalnzla t , gkyznn eflatuniye dnd bir ak am vakti, sessiz bir ormann kysnda gzel bir byc gibi hi ya lanmadan ya ayan mavi gzl bir kadndan dinledim. Babas, daha do du unda kzna duydu u hayranlktan olsa gerek adn inci koymu . ocuklu u, yazarlarn, sanatlarn, airlerin; genli i, evresinde kmelenen hayran bir erkek kalabal nn arasnda gemi nci Hanm'n. Yirmi ya larnda eski bir Osmanl ailesinin o luyla evlenmi . Kaynpederi, Cumhuriyet'in nl "vekillerinden" biriymi , o sralarda seksen ya n sryormu , garip tabiatl, insanlara biraz yabanc bir adamm , her ar amba ak am evden kar, kimsenin bilmedi i birileriyle bulu- urmu . Evlendiklerinden yakla k iki yl sonra birgn telefon alm . Kaynpederi krk bir sesle, "Kk gelin" demi . Ben Beyo lu'nda Markiz'deyim, buraya gelebilir misin? Tabii efendim. Ama seni arad m kimseye, kocana bile syleme. Peki efendim. Hazrlanp Beyo lu'na gitmi . O gitti inde, kaynpederi, duvarlarnda drt mevsimi

resmeden byk tablolarn bulundu u Markiz'in kk yuvarlak masalarndan birinde oturmu , konyak iiyor-mu . Kederli bir hali varm . Bir zaman sessizce oturmu lar, nci Hanm, kaynpederinin ne syleyece ini tedirgin bir ekilde bekliyormu . Bu anlatacaklarm tamamiyle aramzda kalacak, nci Hanm ba n sallam . Ve kaynpederi anlatmaya ba lam . Genli inde bir Rum kz sevmi , ad Ele-ni'ymi . Kz da onu ok sevmi . Uzun sren bir a k ya am lar. Ama daha sonra, o ullarnn bir Rum kzyla olmasn istemeyen ailenin basks ba lam . Basklara dayanamayp ayrlm lar. Kaynpeder, bir ba ka kzla evlenmi . Eleni'yi unutmaya al m . Aradan yllar gemi . Birgn al t yere bir kadn gelmi , odasna girip kar snda durmu . Gelen Eleni'ymi . Heyecanla, pi manlkla, unutmaya al tklar acy yeniden hatrlayarak bakm lar birbirlerine. Ben evlendim, demi Eleni. Kayinpeder sesini ikarmami . Eleni devam etmi . Ama seni unutamadm. Kaynpeder, ne syleyece ini bilememi . Seni grmeden ya ayamayacagim, demi Eleni, seni grmek zorundayim. Hikyenin burasinda, kayinpeder, "kk gelin" dedigi Inci Hanim'in yzne bakmadan kendine bir konyak daha sylemi , konu madan beklemi ler. Konyagi geldikten sonra kayinpeder devam etmi . Ondan sonra her ar amba ak ami Eleni'nin evine gitmeye ba ladim. Eleni, kocasi ve kayinpeder ar amba ak amlari birlikte oturup iki iiyorlarmi . Sohbet ediyorlarmi . Ba ka hibir ey yapmiyorlarmi . Bir kez bile gizlice bulu mami lar. Birbirlerine dokunmami lar. Sadece konu mu lar. Birbirlerine bakmi lar. Karisinin, bu erkegi grmeden ya ayamayacagini anlayan Ele-ni'nin kocasi, bu bitmeyen a kin bir tanigi, hatt yardimcisi olmayi kabul etmi . Kayinpeder ise karisina hibir ey anlatmami . Yalnizca, ar amba ak amlari gidecegini ve arkada lariyla bulu acagini sylemi ve bu konuda hibir itirazi kabul etmemi . Yillarca devam etmi ar amba bulu malari, iki ki ilik bir a ki, ki ilik bir sir olarak ya ami lar. Kayinpeder, Markiz'in pencerelerine arpan yagmura bakarak, "Dn gece gene gittim" demi . Evde kimse yoktu, kapy kimse amad. Sonra kederle eklemi . Eleni pazartesi gn lm .

Orman kararmaya ba lami , agalarin tepelerinde, ekilmekte olan gne in solgun yaldizlari kalmi ti. Ben de o zaman kendime bir konyak istedim, dedi Inci Hanim. Sonra agalara bakarak ekledi: A ladm, ok a ladm. Bunu syledikten sonra sustu. Gzlerinden yaylan mavi n iinde sessizce kayboldu. Ben bir ey sylemedim. Kararan a alara baktm. Gece, orman ve bizi yalnzla trarak kt.

***

Bir Orman Gl Gibi nsan... "Annesinin topra a verildi i 29 Haziran gnnn ak am, bo evinin yalnzl na daha fazla katlanamayarak d ar kt ve igdsel olarak Toulouse Kona 'nn evresinde gezinmeye ba lad. Sk sk yapt gibi. Pencerelerde k vard. Msy Foucher e lence dzenlemi ti, evde bir balo veriliyordu. Victor insanlar tanyordu, ikinci kata kt, vasistas balo salonuna bakan bo bir odaya girdi ve oradan dans eden ve glen Adele'i grebildi. "Daha sonra Adele, gere in kendisinden saklanm oldu unu kantlad Victor'a ve e er varl ndan haberi olmu olsayd, her eyi hie sayp hibir eye aldrmadan, onunla a lamak iin yanna ko aca n belirtti. Ama o an iin, bu yeni darbe Victor'u ykt. Gerek miydi bu? Mmkn olabilir miydi? Adele onu bylesine unutmu tu ha... Adele artk kendisini sevmiyordu demek ki." Gen Victor'un, annesinin ld gece sevgilisi Adele'i dans ederken grd n anlatan satrlar bir romanda okudu unuzda, bu ili kinin nasl geli ece ini d nrsnz; mutlu bir birlikteli in bir i areti olarak m, yoksa bir mutsuzlu un ilk i areti olarak m grrsnz olanlar? Ben, kk bir buluta bakarak gelmekte olan frtnay sezen ihtiyar bir denizci gibi bu satrlarda talihsiz bir hayatn belirtilerini grrdm. Belki de, Victor Hugo'nun sevgilisi Adele'e ok gen ya larda yazd mektuplarn topland Ni anlya Mektuplar kitabndan alnan bu satrlarn bana frtnay sezdirmesinin nedeni, hikyenin devamn bilmemdendir. ok gen ya larda hrete ula an, iirleri, piyesleri, romanlar ve siyasi kavgalaryla edebiyatn tanrlar katna yerle en Victor Hugo, henz ocukken k oldu u ve neredeyse lgnca kskand ola anst gzel Adele'le evlendi daha sonra.

lmle e lencenin, acyla aldrmazl n, kederle ne enin bir arada ortaya kt o gecenin u ursuz bulutu, ne yazk ki onlarn hayatnda uzun srecek bir karanl n ba langc oldu. Evlendikten sekiz yl sonra, Adele, Hugo'nun en yakn arkada ve Pazartesi Yazlar'yla Fransz edebiyatnda kendine ok nemli bir yer kazanan ele tirmen Sainte-Beuve'le ili ki kurdu. Victor, zor durumda olan arkada na evini am , ona bir oda vermi ti. Birgn eve geldi inde karsn en yakn arkada yla sevi irken buldu. Karsndan ayrlmad. Ama iki yl sonra, "L'ucrece Borgia" isimli piyesinde oynayan Juliette Drouet'ye k oldu ve Juliette'in lmne kadar ok uzun yllar srecek bir ili ki ba lad aralarnda. Victoria Adele'in, byk bir a kn stne bina edilmi evlilikleri de aclar iinde geti. Hugo, piyeslerini sevgilisi iin yazd. Bana, Victor'un annesinin ld gece Adele'in baloda dans etmesinin, kskanlklarla, ba kalarna duyulan a klarla, yasak sevi melerle paralanm bir ili kinin i areti olarak grnmesi, kk bir bulutun gerekten byk bir frtnay tecrbeli gzlere haber vermesinden mi, benim byk sarsntlara giden yoldaki macerann haritasn izen kk i aretlere inanmamdan m, yoksa biri lm d e inde yatan annesinin ba nda kederle beklerken di eri e lenebilen iki insann ili kisinden mutlulu un kmasnn gerekten imknsz olmasndan m? Do rusunu isterseniz, bana en do ru ihtimal, nc-sym gibi geliyor. Bencilliklerden, fkelerden, kskanlklardan, tutkulardan olu an a kn yaratt kasrgann iinden geerken evremizi sarp, bizi rgalayan o kabarm dalgalarn arasna d p kaybolma korkusuyla herkes bir yere, bir eye tutunma ihtiyac duyuyor; tutunabilece imiz iki direk var, biri kendimiz, biri sevdi imiz. Kamz, endi elerle, korkularla, ku kularla, kskanlklarla, mutluluk hayalleri ve mutsuzluk ihtimalleriyle alkalanrken kendimize, kamz sevdi imize tutunuruz. Sanrm ok azmz sevdi imize, o umuz ise kendimize sarlrz. Niye kendimize sanld mzn cevabn az ok biliyoruz. A ktan ne kadar ok sz edersek edelim, ayn lm gibi, a ka da hibirimiz hazr olamyoruz, onunla kar la t mzda ilk byk titreyi ve co kuyla birlikte tedirginli i, a knl , zaman zaman deh eti, acy, endi eyi, incinmeyi, bir ba kasn kendisinden ok sevmeyi iddetle yadrgayp ayaklanan gururu da hissediyoruz, o depremde en iyi tand mz, en gvendi imiz ve kaybetmekten en ok korktu umuza, kendimize sarlyoruz. Hugo'nun, hayatla, a kla, acyla rlm bir krbala krbalandktan sonra yazd "Ormanda Uyuyan Gllerde Oldu u Gibi" isimli bir iiri var.

Ormanda uyuyan gllerde oldu u gibi ki eyle doludur o u insann kalbi: Gkyz ve onun bulutlar, klar, Trl renklerle boyar kpr kpr sular, Ve amur, derin karanlk, uyu uk, kasvetli, Kirli srngenlerin sinsice gezindi i. Ormanda uyuyan gller gibi ruhumuz dipten gelen dalgalarla kabard nda gkyznn klar, karanlk, kasvetli, iinde srngenlerin dola t amurla kar r, kendimize sarldka, bir gl yata gibi kendi karanlk amurlarmza da bulanr, hatt bazen irkinle ebiliriz, bencille ebiliriz, kendimizi ve duygularmz lekeleyebiliriz. Bir a kn iinden, kendine sarlp da rselenmeden, lekelenmeden, daha sonra pi man olaca eyler yapmadan kabilen ok az insan vardr. Peki, o iddetli altst olu ta kendine de il de sevdi ine sarlanlar, kendi yata n sakin tutup karanlk amur-laryla srngelerini olduklar yerde, derinliklerde tutabilenler bunu nasl yapyorlar? Bunu gerekle tirmek iin ne yapmal? Birok insan, "Sevdi ine gvenmek" diyecek sanrm, "Ona korkmadan sarlacak kadar gvenebilmek." O sarsntnn, sarsl n, kasrgal depremin tam da orta yerinde, btn bunlar yaratan insana gvenebilmek mmkn m, sevildi inden ku kuya d mez misin, ku kuya d t nde bunun yaratt atlaktan gvensizlikler, tela lar, kayglar gelmez mi? Hem k oldu umuz hem de gvenemedi imiz biriyle iine girdi imiz o mah erden nasl ona sarlarak kaca z, bunu sa layacak mucize ne? Galiba, onu ne olursa olsun kaybetmeye dayanama-mak, bazen kendimizi kaybetmek pahasna ona sahip olmay isteyecek kadar onu de erli bulmak; karanlklarmz kar tran a k, sevdi imize duydu umuz hayranlkla, be eniyle, sevgiyle, onun biricikli ine olan inanla sarp sarmalamak, a kn bazen s la an vah etini a kn iinde her zaman bulunmayan duygularla zenginle tirmek. Ama bunun iin, sevdi imizin, kadn ve erkek olmaktan te ba ka de erler ta d na inanmak, onu kadn ve erkek olmaktan daha kymetli grmek gerekiyor; k da olsak bir kadnn ya da bir erke in bo lu u doldurulabilir birgn ama sevdi imizin bo lu unu dolduracak ba ka hi kimse olmad na gerekten inand mzda, a kmz bu inanla btnle ti inde ve bu inan gerek oldu unda, o zaman kendimize de il de sevdi imize sarlmak her eye ra men mmkn olur sanrm. Birini bu kadar de erli buldu unda, o ac ekerken e -lenemezsin; o, hayatnn en nemli dnemelerini gemeye al rken ba n eviremezsin, byle davranmak iinden gelmez; bunu yapmamak gerekti ini bildi inden de il, ba ka trlsn beceremedi inden yle davranrsn.

Onun annesinin ld nden haberdar olmasan bile, onun annesinin ba nda bekledi ini bilirken baloda glerek dans edemezsin. Dans edebiliyorsan, bu bir mutsuzlu un ve kaybedi in i areti olur. Herkes birine k olabilir. Hepimiz k olabiliriz. Ama kamz, asla kaybetmeye dayanamayaca mz, hayran oldu umuz, be endi imiz, eksikli inin hayatmz a k bitti inde bile eksik brakaca n hissetti imiz, sadece onu sevmeyi ve onun tarafndan sevilmeyi de il, onun hayatnn bir paras olup onu hayatmzn bir paras yapmak istedi imiz, btn hayat onun varl yla tartabilece imize inand mz birine k olabiliriz, kamz bu muhte em ansa ula abilir? Ne yazk ki bunun ackl bir cevab var: ok azmz. Ben, hayranl n, be eninin, hayat pahasna istemenin eksikli ini sezdiren minicik i aretlere ve onlarn bir u ursuzlu u haber verdi ine inanrm. O gece dans eden Adele'le, annesinin lmne ve sevdi inin ne esine a layan Victor mutlu olamazd. Dalgalar kabard nda, karanlk ve kasvetli amurlar gkyznn klarna kanlmaz olarak kar acakt. Kar t da.

***

Hayatn Yzne Bak... Hayat, bir zaman sonra, bizim iin bildik, ezberlenmi , hatt btn ekicili ine ra men kendini tekrarlama-syla skcla m , bulank bir sergze te dn r; elimizdeki bu eskimi , eprimi , parlakl n yitirmi zaman parasndan yeni bir macera yaratamayaca mza inanrz, gemi teki hayal krklklarmz gelecekle ilgili hayallerimizi de kreltip soldurur, gizlice kseriz. Duvara aslm eski bir foto raf olur hayat.

Onda yeni bir ey bulmayaca mza o kadar eminiz-dir ki artk dnp de bakmayz bile ona. Hayatla ili kimizin byle donukla t n, beklentilerimizin, umutlarmzn kayboldu unu sezen Virginia Woolf o yzden, "Hayatn yzne tekrar tekrar bakmamz" syler bize. Kendisini sarsalayan hastalklar nedeniyle hayata gcenik ve dargn gzlerle de baksa, iyile emeyece ine inanp sessizce kendini sulara brakp hayat terk etse de, kendisini gcendiren hayattan romanlar, hikyeler ve yeni hayatlar yaratmay ba arm tr. Kendisi hayata kserken, insanlara hayatn bir gnnden, hatt bir nndan unutulmaz bir hatra, binlerce kez okunacak bir roman kartlabilece ini gstermi tir. O bizi darltan, gcendiren, kstren hayatn iinde ne sahneler, ne cmleler, ne duygular kprdar; de erini kavrayamad mz nice an, bize bir ans daha verecek olan gelece in iinde sakl nice ihtimal bir kez daha onlara bakmamz iin bizi bekler. Hayatn bizim de erimizi bilmedi inden yaknrken aslnda hayatn de erini bilmeyenin biz oldu umuzu anlamamz her zaman mmkndr. Virginia Woolf'un hayatn, onun yazd Mrs. Dallo-way isimli romanla birle tirerek Saatler isimli bir roman yazan Cunningham'n kahramanlarndan biri, o de erini bilmedi imiz anlardan birini daha sonra hatrlad nda kederle, o n "mutlulu un ba langc sand n ama o nn aslnda mutlulu un kendisi oldu unu" d nr. O ba lang nnn devamnn gelmemesinden do an hayal krkl , yllarca sonra, mutlulu un aslnda o an ya and n anlamann yaratt bir minnettarl a ve sevince dn r. Kadn, ya ad nn adn yanl koymu , o n ok umursamayp ondan sonra gelecek anlarla ilgilenmi ve epeyce zaman sonra bekledi i nn aslnda ona gelmi an oldu unu anlam tr. Hayata tekrar bakmak, ona kaybolmu bir n, kymeti bilinmemi bir mutlulu u ve ok az insann sahip olabildi i bir duyguyu ya am oldu unu fark etmenin sevincini getirmi tir. Mutsuz, skntl, kezzapl bir hayatn iinde bile bazen ylesine lmsz bir an vardr ki btn bir hayat o anla geirebilirsiniz. Zamann bize ba lad anlar iinde en de ersiz buldu umuz an genellikle ya ad mz andr, kymeti en az bilinen, btn anlar iinde en "vey" olan, kendimize en uzak tuttu umuz an tam da avucumuzda bulunan o andr. Onun de erini anlamak iin hayata tekrar tekrar bakp, onu kendine benzer birok nn arasndan yeniden bulup karmamz gerekir bazen. Hayata bakn.

Belki de kymetini bilmedi iniz bir hazine sakl, bir k esinde. Belki de size verilenin ne oldu unu, size verildi inde anlamadnz. Belki de size verilecek olann ne oldu unu, hayata iyi bakmad nz iin gremiyorsunuz. Saatler romannn hasta airi, kendisini bir pencere pervazndan a a ya, kaldrmda kendisini bekleyen lme brakmadan nce btn hayatn bir daha de erlendirirken kendisine kuca nda bir demet iekle bakan kadna: Hayata neyle ba larsan ba la elinde ok az ey kaliyor. Gurur ve aptallik. Halbuki her eyi istemi tik, yle degil mi, der. Gurur ve aptallik. Hayattan elimizde kalan bu mu? Bazen, evet... Her eyi isteyen bir kibirle hayata yakla ip bize verilenleri imarika reddettigimizde, evet, elimizde kalan budur, gurur ve aptallik. Hayati solduran, bizi kederlendiren hep ayni ey, kendi agzl imarikligimiz. Kendi aldirmazligimiz. Ya adigimiz nin bir ba langi oldugunu, daha iyilerinin de gelecegini d nmek, daha iyileri iin elimizdekini arsiz bir ocuk gibi yerlere atmak, onu toza topraga bulayip yok etmek. Zamanin karma ik bir yumak gibi elimizde oldugunu, onu ya adigimiz her nin ipligini ekerek ya ayabilecegimizi, kiymetini bilmedigimiz bir nin daha sonraki anlari karmakari ik edecegini bilmemek. Ama hayata tekrar tekrar bakmak gerekir. Hep yeni bir an gelecektir. Gemi te kayboldugu iin zldgnz na benzer bir tane daha ikacaktir belki yumaktan. Kaybedilmi duygular, btn bir hayata rengini verebilecek anlar, mutlulukla mutsuzluk arasinda gidip gelen o ciliz, incecik baglar belki de yumagin iinde hl saklidir. Ka kez, ya adigimiz nin degerini bilmedigimiz iin gelecegi reddetmi izdir, ka kez kiymetini anlayamadigimiz bir anda ya adigimizdan ok parlak olabilecek bir gelecegi elimizden kairmi izdir.

Degerini bilmedigimiz her an bizi bir ba ka hayati ya amaya mahkm eder. Hayata iyi bakmad mz iin o anlarn ne anlama geldi ini fark edememi izdir. Sonra da kaybetti imize yand mz iin gemi e ve gelece e krle mi , hayat eski bir resim gibi duvara asm , onu ldrp soldurmu ve ona ksm zdr. Zamann altn ilmekleri kurumu avularmzda tozlanp kflenerek rm tr. Romanda Woolf, kocasna, "Hayatn yzne bak Le-onard" der, "Her zaman hayatn yzne bak. Ne oldu unu bilebilmek iin, sonunu bilebilmek iin, onu oldu u gibi sevebilmek iin hayatn yzne bak." Hayatn yzne bak. Hayatn yz, ya ad n anda sakl. Hayatn yz, gemi teki o unutulmu anda sakl. Hayatn yz, gelecekteki srda sakl. "Mkemmelli ini, vaat etti i gelece e" borlu anlar vardr ama asl mkemmel olan anlar size gelece i unutturacak kadar muhte em olanlardr ve onlarn mkemmelli ini kavramak iin onlara iyi bakmanz, o nn yzn grmeniz gerekir. ki ki inin iine birlikte girip btn varlklarn payla abildikleri tek bir an bile btn hayat boyunca hatrlanmaya de ecek kadar parlaklk katar ya adklarnza. O anlar atmayn. Belli olmaz, de erini bilmedi iniz bir anla kaybetti iniz bir gelecek, belki de de erini bilece iniz bir ba ka anla size ba lanacaktr. Bir tanr kadar zalim olabildi i gibi bir tanr kadar da ba layc olabilir hayat, bir tanr kadar hoyrat olabildi i gibi bir tanr kadar da cmert olabilir. Woolf, intihara giderken kocasna yazd mektubu yle bitirir: "Bizden daha fazla mutlu olabilecek iki insan yoktur." Bunun kymetini bilemedi i iin ekmi tir belki onca acy. Ama bunu bir kez bile syleyebilece iniz birini bul-mu sanz, bunu bir kere bile hissedebilmi seniz, zamann altn ilmeklerinden birini tutmu sunuz demektir. Onu soldurmayn. Ve gcenmeyin hayata.

Yzne bakn. Orada belki de "kaybolmu gelece i" yeniden yaratacak olan o unutulmaz cmleyi greceksiniz. "Bizden daha fazla mutlu olabilecek iki insan yoktur."

***

Tanr, Kumandanlar ve Memeler Ben bir tanrya iman edeceksem, kiraz a alarn ve kadn memelerini yaratt iin iman ederim. Ben bir memleketi seveceksem, generalleriyle dalga geilebildi i iin severim. Kendi yaratt kadnlar rtlere ve evlere hapseden tanrlarla, sava lar ok ciddiye alan memleketlerle pek ilgim yok benim. "Bak ocu um, u benim yaratt m memelere, bacaklara, kalalara bak, u salntl yry lere bak evladm" diyen bir tanryla dostum. Arada bir ba m ok amal benim tanrm, " ini elinden geldi ince iyi yap, sonra da hayatn alabildi ine tadn kar" demeli, dosta uyarmal beni, " yi ya a, br tarafta neler olaca hi belli de il." Byle bir tanr var. Ben al rken ba m ok uyor. Ben gezerken, nme sahiller dolusu bronzla m memeler, biimli bacaklar, scak glmsemeler kartyor, "Bak" diyor, "bak neler yaratmaya kadirim." Tapyorum ben o tanrya. Sonra memleketler var. Generalleriyle dalga geen memleketler. Bir karikatr iziyorlar, karelik bir karikatr. Kahkahalarla gldryorlar beni. Birinci karede, siperde yatm askerler grlyor, ba larnda generalleriyle bekliyorlar.

ikinci karede komutanlar, elinde klcyla siperden frlayp, "Hcum!" diye ba ryor. nc karede, ileri frlam komutanlarn siperdeki yerlerinden bir milim bile kprdamayan askerler, "Bravo!" diye ba rarak alk lyorlar. Drdnc karede ben glyorum. Kiraz a alarnn ve kadn memelerinin arasnda geziyor ve tanrya tapyorum. Generalleriyle dalga geen memleketlerde dola yor ve o memleketleri seviyorum. Bir kiraz a acyla bir kadn memesine, onlarn de erini bilmeyen her memleketi satmaya hazrm. Sat diyor zaten benim tanrm, "Kadn memelerine bakmayan ve generallerini ok ciddiye alan memleketleri sat gitsin, ilgilenme onlarla, ben sana yalnzca bir memleket de il, koca bir dnya verdim, onu sev, ben sana senin zevklerini, kahkahan payla an yeryznn her yanna da lm karde ler verdim, onlarla e len." iyi bir tanr benim tanrm. ok geni bir memleket benim memleketim. Kiraz a alan ve kadn memeleri bizim iman etti imiz mucizeler. Generaller bizim gld mz karikatrler. Ve Praksiteles, tanrmzn bize verdi i en muhte em heykeltra . Onun yapt heykeli, Romal Plinius, "dnyann en gzel heykeli" ilan etmi ti. Praksiteles, Atinal bir hey-keltra t. Birgn ressam bir arkada yla Data yaknlarndaki Knidos'ta bir ak am vakti, sahilin kuytu bir yerinde ikisini iip sanattan konu uyordu. Tepedeki manastrdan rahibelerin indi ini grdler. Rahibeler sahile gelip elbiseleriyle denize girdiler, biraz serinlemek iin. Aralarndan yalnzca biri rlplak soyundu. Gen kadnn vcudunu gren Praksiteles hemen o anda o vcudun heykelini yapmadan ya ayamayaca n hissetti. Ertesi gn manastra gidip ba rahibeden gen rahibenin heykelini yapmak iin izin istedi. "Biz kar mayz" dedi ba rahibe, "Kendisine bir sorun, kabul ederse heykelini yapabilirsiniz." Heyecanl heykeltra , gen rahibeyi plak heykeli iin poz vermeye ikna etti. Heykeli yaparken kzn hikyesini de rendi. Gen kz, bir adam ldrm t. Mahkeme gen kz lme mahkm etmi ti.

Yarglar idam kararn okuduklar srada, gen kzn artk yaplacak hibir ey kalmad n gren avukat birden ortaya frlam , gen kzn yanna gidip, stndeki elbiseleri yrtp, kzn plak bedenini yarglara gstermi ti. "Bu memeleri yok etmeye raz olacak msnz?" Gen kzn memelerini gren yarglar yeniden toplantya ekilmi ler ve o gzel memelere kyamadklar iin idam kararn de i tirip kz bir manastrda ya amaya mahkm etmi lerdi. Praksiteles, "hayat kurtaran" o vcudun heykelini yapt. Adn, "Knidos Afroditi" koydu. Heykeli daha sonra Bizansllar istanbul'a getirip Beyazt'ta kzlar saraynn nne diktiler ama byk bir yangnda heykel paraland. Allahtan bu heykelin yzlerce kopyas yaplm t ve tanrnn yaratt en gzel memelerden birinin mermere d en izi gnmze kadar geldi. E er o heykeli grmediyseniz, tanry ve onun neler yaratabilece ini ok ciddiye almyorsunuz demektir ve benim tanrm kendisinin ve yarattklarnn ciddiye alnmamasndan ho lanmaz. Bilir ki, kendisini ve yarattklarn nemsemeyenler, generalleri ok ciddiye alrlar ve onun yaratt memelere de il, generallerin szlerine bakarlar. Ben onlardan de ilim. Ben, "Hcum!" diye ba ran generallerini yerlerinden kprdamadan alk layan askerlere gler, kiraz a alaryla kadn memelerini yaratan tanrya tapar, Praksiteles'in heykelini uzun uzun seyrederim. E lenirim ben, hayattan ve al maktan zevk alrm. Sizin ciddiye aldklarnza gler, sizin sakladklarnza hi doymayan bir agzllkle bakarm. Bana ve benim gibi olanlara ho grl davranan iyi bir tanrm, adna dnya dedikleri byk bir memleketim, kahkahalarm ve e lencelerim var. Bizim memleketimizde Praksiteles'ler, Knidoslu Afro-dit'ler, gzel memeli kadnlar affeden yarglar, "Hcum!" diye ba ran generalleri alk layan askerler ya ar. Kiraz a alarn ve kadn memelerini yaratan tanr, al rken bizim ba mz ok ar. Ve, biz ona iman edip, "Hcum!" diye ba ran kumandanlara gleriz.

***

A k ksiri... Gne battktan sonra byc, kentin d nda dola maya km , ssz yollarda dola rken bir a lama sesi duymu . evresine baknm ama kimseyi grememi . A lama sesi biraz daha ykselince, "Kim var orada?" diye ba rm . Sesin sahilden geldi ini anlaynca deniz kysna inmi , orada "yldzlarn solgun altnda yatan" ola anst gzellikte bir denizkz bulmu . Denizkz, "Sen o sar sokakta oturan byc de il misin?" deyince, "Evet, o benim" demi , "Bir ey mi istiyorsun?" Bunun zerine denizkz, sevdi i gence kavu abilmesi iin bir "a k iksiri" hazrlasn diye yalvarm bycye. "Sana bir inci kolye veririm e er bu iksiri hazrlarsan" demi , "O kadar uzun bir kolye olur ki, sekiz defa boynuna dolayabilirsin." Byc bu teklifi kabul etmi . Ko arak evine gitmi , hemen iksiri hazrlam , onu kk bir i eye koymu . Gece yars sahile dnp orada kendisini bekleyen denizkzna iksiri vermi . Denizkz, "Yarn gece buraya gel dln almaya" demi . Ertesi gece ayn yere gitmi byc. Oturup beklemeye ba lam . Biraz sonra denizkz glerek gelmi , a r bir inci kolyeyi bycnn nne brakm . Denizkznn kollarnda, "salar dalgalarn etkisiyle suda yzen" ok yak kl l bir denizci varm , denizkz denizcinin cesedini g sne bastrp bir ocuk gibi sallyormu . Byc kendini lanetleyerek a larken denizkz, sevdi i denizciyle birlikte dalgalarn arasnda kaybolmu . Bu, nl Alman yazar Hermann Hesse'nin ok bilinen "Cce" hikyesinde anlatlan masallardan biri. Beni, hikyenin kendisinden daha ok etkileyen bir masal.

Neden birok edebiyat parasnda a k gibi neredeyse sihirli bir anlam kazanm bir duygu anlatlrken, o duygunun ekicili ine ilk bak ta hi de uygun d meyen byle a rtc davran lardan sz edilir? Niye Oscar Wilde, "insan sevdi ini ldrr" der? Wilde'a gre bunu bazen klla yaparz, bazen bir szle. ki nl yazarn "a k"la ba layan anlatm da bir yoko-lu la tamamlanyor. Ama insan her zaman sevdi ini yok etmiyor, bazen de sevdi i iin kendini yok ediyor. Bunu anlatan hikyeler de var. Nedir bu, a kla yokolu arasndaki ili ki? Do a iin deprem neyse a k da bizim iin o mu acaba? A k denilen o iddetli duygu ortaya kt nda, yaratt muhte em arzuyla btn dnyamz sarsarak, bu arzuya uymayan, kar kan her eyi ykyor mu? Tek ki iden olu an do amz iki ki ilik yeni bir yapya evirmeye al rken, varl mz bir ba ka insann ruhuyla ve bedeniyle o altmak isterken ba layan byk sarsnt, bir kere ba ladktan sonra artk, btn engelleri ortadan kaldrmadan durmuyor mu? E er istedi imiz aheser uyumu, o ola anst mutlulu u ve birlikteli i yaratmaya engel olann sevdi imiz insan oldu una, sevdi imizin bizi mutlu etmeye, bizimle tek bir arzu iinde erimeye raz gelmedi ine inand mzda, onu ykp paralayarak arzularmza uygun bir hale mi getirmek istiyoruz? Onu ykamad mzda, yklacak tek engel olarak kendimizi mi gryoruz? Ykmak iin kendimize mi saldryoruz o zaman? A k, iinde Zmrdanka ku larnn, tuba a alarnn, define adalarnn, baldran zehirlerinin, baharat gemilerinin, parlak renkli mcevherlerin, sarho edici meyvelerin, fkeli volkanlarn, altn renkli kpklerinde tanrlarn ykand denizlerin bulundu u esrarl, bilinmezliklerle dolu, ekici ve rktc bir lem. Orada oldu unu biliyoruz ama ne oldu unu bilmiyoruz. stedi imiz ve istemedi imiz her ey var orada.

Sanrm, a kla ilgili kesin olarak syleyebilece imiz tek gerek, bu sihirli alana girdikten sonra byk bir sarsntdan geece imiz. Bu sarsntdan sonra bizim iin yeni bir dnya olu aca . Kanlmaz olarak bu sarsntda bir eyler yklacak, bir ki ilik bir dnyadan iki ki ilik bir dnyaya geerken, bu yeni dnyaya uyamayacak birok al kanlklarmz, bencilliklerimizi, isteklerimizi yok edecek. Byle byk bir altst olu u ya arken yok etmediy-sek ve yok olmadysak e er, elimizde kalanlarla yepyeni, varl ndan haberdar bile olmad mz, heyecanl oldu u kadar sakin, tedirgin etti i kadar gven veren, korkuttu u kadar yat tran mutlu bir lem yaratabilece iz. O leme geenler, gemeyenlerin bilemeyece i duygular ya ayacak. O kadar mutlu olacaklar ki bazen birok eyi kendi istekleriyle feda edecekler. Hesse'nin masal kadar gerekst bir dizi izlemi tim bir keresinde. ok kat, bencil, karc, zengin bir i adam, hayatnda karsndan, ocu undan ve parasndan ba ka hibir eyi sevmeden ya arken birgn bir kaza geirir, ba na arpan bir vin onun btn beyin salglarn de i tirir. Mutlu ve iyiliksever bir adam olur. ocu u, fazla iyiliksever oldu u iin irketi iyi ynetemedi ini iddia etti i babasn mahkemeye verir ama bu bile adam zmez. Paralarn kaybeder, buna da aldrmaz. Kars kanser olur, o gene glmser. Yeniden i leri dzeltmesi, irketin ynetimini ele geirmesi iin ameliyat olmas nerilerini hep reddeder. Hibir eyin bozamad mutlulu undan vazgemez. ok sevdi i kars lr birgn. Adam, beynindeki de i iklikten dolay bunu bile glmseyerek kar lar. Bir odaya girer tek ba na, orada d nr. Ve beyin ameliyat olmaya karar verir. "Niye?" diye sorarlar. "Karmn lmne a layamyorum, onun acsn hissedemiyorum" der. "Ama ben karm iin a lamak istiyorum, ameliyat olup o acy ya ayaca m." Karsnn lmne a layabilmek iin mutlulu unu bir kenara iter. ok sevdi inde, ac ekmemekten bile yaralanabilir insan. k oldu umuzda, o byk duygusal deprem ruhumuzu antik Yunan kentleri gibi sallamaya ba layp stunlarmz, kubbelerimizi, kemerlerimizi ykarak, o ykntlardan sevdi imizi de iine alacak yeni bir kent yaratmak iin geldi inde, mutlu bir varolu la kederli bir ykl ayn anda dikilir nmze.

Gcmz snar. Bir a k ta yacak gce ve sa laml a ula amadysak, deprem, vaktinden nce geldiyse bizi ya da sevdi imizi yok eder. Denizkz gibi bir "a k iksiri" isteyip onunla sevdi imizi ldrrz. Da larn devrildi i, ovalarn yer de i tirdi i, denizlerin kabard bu sarsl tan geebildiysek e er, birken iki olabildiysek, bir ba kas ruhumuza katldysa ve biz bir ba kasnn ruhuna katlabildiysek, o zaman, sevdi imiz iin ac ekebilmek u runa mutlulu umuzdan bile vazgeebiliriz. A kta gerekst bir eyler var. Gere i yok edip yeni bir gerek yaratan bir eyler. Masala benzeyen kendi gere inden ba ka bir gere e tahamml etmez a k. O deprem ba lad nda gereklere sarlanlar, sarldklar gereklerle birlikte yokolu a kayar, gereklerden kopmay gze alanlar "eldoroda"ya, altn kente ula r. A k geldi inde, ellerinizi ap, avularnzdaki, sk skya tuttu unuz gereklerin akp gitmesine izin verin. O, size daha iyisini verecektir. Ellerinizi amazsanz yok eder sizi.

***

aklta lar Ayr bir dnyadr o... Ter, sperm, patiska ar af, ucuz parfm kokularnn kar mna belli belirsiz bir p kokusunun da kar t , yazlar tozlu, k lar amurlu sokaklarnda erkeklerin, saldrganlklarn ve utangalklarn, bazen arsz glmsemelerin bazen de ask suratlarn arkasna saklamaya al arak hayvan srleri gibi dola tklar, yar plak kadnlarn, kendilerini pencerelerin d ndan seyreden erkeklere edepsizce laf attklar, her an bir l n, bir cinayetin beklendi i kerhane mahallelerinden, yaldzlar, aynalar, mermerler, hallarla d enmi otel lobilerinin f-sltl konu malarla artan sessizli inde usulca yaplan pazarlklara kadar ok de i ik mekanlardaki

parayla ehvet takasnda hep toplumun d na kmann, izilmi snrlar a mann, makbul olamayann paras haline gelmenin heyecan ve gerginli i vardr. Herkesin birbirine muhta oldu u ve kimsenin kimseye gvenmedi i tuhaf bir pazar yeridir oras ve orada amalar, kadn erkek ili kisinin hibir biiminde olmad kadar ak bir ekilde ifade edilir. Kadn vcudunu, erkek parasn koyar ortaya. Kendilerini saklayan bir karanl n iinden kar, sevi ir ve yeniden karanlklarna dnp kaybolurlar, birbirlerinin duygularn, d ncelerini, hayatlarn bilmezler. Yzlerini bile hatrlamazlar belki. Ben bunun, u karmakar k hayatta insan aklnn buldu u bir zm oldu unu sanrdm. Ama geenlerde okudu um fevkalade e lenceli bir haber, bunu insanlarn de il tanrnn yaratt n gsterdi bana. Bir ngiliz bilimkadn, penguenlerin hayatlarn incelemi . Penguenlerin ya ad blgede en zor bulunan ey aklta . Ve, yuvalarn yapmak iin bu aklta larn kullanyorlar. Di i penguenler gidip erkeklere kur yapyorlarm , ayarttklar erkeklerle sevi ip kar l nda aklta alyorlarm . Erkekler, sevi tikleri di ilere verebilmek iin aklta larn bulup biriktiriyorlarm . Baz di i penguenler ise pek yosmaym . Gidip erke i azdryorlarm , erkek ylesine etkileni-yormu ki bundan, daha sevi meden, nasl olsa sevi ece iz diye kartp aklta n veriyormu , di i de aklta- n alp sevi meden uzakla yormu . Bilimkadn, bir di i penguenin hibir erkekle sevi meden tam altm iki aklta toplad n grm . Bir erkekle birlikte ya ayan baz di i penguenler de e lerini brakp, gizlice ba ka erkeklerle sevi ip onlardan aklta alyormu . nsanlarn al veri inin ayns, bizde kymetli olan para, onlarda aklta . Roller de ayn. aklta larn toplayan erkek, vcudu kar l nda o aklta larn erke in elinden alan di i. Bu tanrsal rol da lm, do ann her parasnda di i

bedeninin daha kymetli oldu unu, erkeklerin bir di iyle sevi ebilmek iin paralarn, ta larn, yiyeceklerini verdi ini gsteriyor, yi ama neden? Kadnlarn buna, "nk erkekler aptal" diye cevap verece ini tahmin edebiliyorum, do rusu erkeklerin pek akll oldu u da sylenemez. Ellerindekini di ilere kaptran erkekler grndkleri kadar aptal olsalar o paralar, aklta larn, yiyecekleri bulup biriktiremezlerdi, demek tek neden bu de il. Erkeklerin sevi meyi kadnlardan daha ok sevmesi mi? Belli bir ya a gelen her erkek bunun da gere i yanstmad n bilir. Ne o zaman? Niye bir erkek sevi mek iin bir kadna para vermeye hazrdr da kadn sevi mek iin para vermedi i gibi bir de stne para alr? Tanr nasl bir denge kurdu da aptallk erkeklerde orospuluk kadnlarda kald? Acaba hayattan talepleri birbirinden farkl oldu u iin mi, rolleri de byle farkl? Bir erkek bir kadndan sadece vcudunu isterken, kadn bir erkekten vcudunun yan sra a k, efkat, gven, g istedi i ve erkek bunlar vermek yerine para ya da aklta vermeyi tercih etti i iin mi? Bunda bir do ruluk pay vardr herhalde ama o vakit, kendisine, gven, g, efkat veren bir erke i varken gidip gizlice ba ka erkeklerle sevi erek aklta alan penguenleri nasl aklayaca z? Erkek, istediklerini istedi i miktarda veremedi inde mi, di i gidip ba ka erkek buluyor? Di i sadece a k, efkat, g, gven istemiyor, bunlar hep ok miktarda istiyor, bunlar azalnca aklta turlarna kyor. Ya da... Di i, ne olursa olsun asla erke e gvenmiyor, her artta kendisini, gelece ini ve yavrusunu gvence altna alacak kadar ok aklta biriktirmeyi amalyor. Bu mmkn olabilir mi? Her eyden daha fazla istedi i ey aklta m? A kn kavurucu girdaplarnda kendini kaybedip aklta larn unutan di i, o girdaptan ba n kard anda yeniden gvenli ini, yalnzl n ve aklta larn m hatrlyor, onu o sarho lu un iinde daha fazla tutamad nzda bu eksikli i aklta laryla m kapatmak zorundasnz?

Btn bu payeler, ba arlar, iktidarlar, gler, kavgalar, sonunda aklta na evirip di ilere vermek iin erkeklerin biriktirdikleri mi? aklta yoksa, sevi me de yok mu? Tanr, yarattklarna bah etti i o muhte em hazz bir avu aklta na evirerek e leniyor mu acaba yarattklaryla? inden ba ka canly kartma yetene ine sahip olan di inin igdleri yalnzca yavrusunun gvenli ini sa lamay m hedefliyor, bunun iin mi kendisini her zaman hayatn iinde ylesine yalnz, gvencesiz ve kimsesiz hissediyor, yanndaki erke ine inanmyor, varl n ve bedenini erke ine de il de do urabilece i yavrularna m arma an etmek istiyor? Bir erkek btn ruhunu, btn bedenini verse de kadnn ruhunun bir parasyla, bedeninin bir paras hep gelece e, beklenen bir yavruya m ait olacak; bir kadn kendini asla tamamyla bir erke e veremeyecek mi, kadnn hibir zaman o n tam ya ayamayp hep gelecekle ilgilenmesi, gvence aramas, hep erke inden gizli bir dnyas olmas, onun, gelece e ba l bir zincirin paras olmasndan m? Yavrusu olsun ya da olmasn, igdleri ve ruhu hep erke e biraz uzak ve yabanc m? Aslnda o aklta laryla, bir ba kasna, do acak yavruya ait bir bedeni mi satn alyor erkek? Bir yavruya adanm olmak gibi bir kutsallkla sarmalanm kadn bedeni, tam da o kutsal adanmadan dolay m orospulu u ke fediyor? Kutsallk m orospulu u yaratyor? Ne garip bir aka bu! Kadn bedenini bu kadar kymetli klan, onun ya ad na hibir zaman btnyle ait olamamasndan m kaynaklanyor? E er yleyse, hibir erkek hibir kadna, btn varl n o kadna ba lasa da, tmyle sahip olamayacak, onu gelecekle, gelece e ait endi elerle payla mak zorunda kalacak, onun srlarna ula amayacak, onun btn d ncelerini bilemeyecek, duygularn tam olarak renemeyecek. Sadece sarlacak ona. Sevi ecek. Zamann karma asn ruhunda ve bedeninde ta yan kadnn yannda o nn derinlikten yoksun s l n temsil edecek. Ve aklta larn verecek.

***

Huysuz Dhi... pek dokuyan zehirli bir rmcektir, bence bir yazar. Btn mr, kendine de erli besinler yaratacak olan hayat, insanlar, duygular, ruhlar yakalayacak a lar rmekle geer ve bunu bir rmcek gibi amacnn farknda bile olmadan sadece do ann kendine verdi i yetenek ve arzuyla srekli yapar; muhte em mimarisine ra men dayankszl nedeniyle kirlenip de ersizle en bir a ren rmcekten bir yazar farkl klan, onun, dayankl, renkli, de erli bir ipekten rmesidir a larn. Uzaktan bakanlar iin yazar, her ilmi inde insan ruhundan renkler ta yan bir a ren, hayranlk uyandrc bir byc, gizemi anla lamayan bir tabiat aheseridir, yaknna sokulanlar iinse o, a larna taklan herkesin ve her eyin ili ini kendi vazgeilemeyen amac iin emen, o parlak a a dolananlar a nn bir paras haline getiren, kendinden ve rdklerinden ba ka hibir eye aldrmayan zehirli bir yaratktr. Uzaktan bakanlar ondaki yaratcl n ekici kutsall n, yaknna sokulanlar o yaratcnn rktcl n ve zehirindeki grkemi fark ederler. Gerek bir yazar, kendisine uzaktan bakanlarda da, yaknana sokulanlarda da ayn ilgiyi yaratr, ama yak-nndakiler kendi hayatlarnn kendilerinden ekilip alnmasnn acsyla birlikte, parlak ve kalc bir a n paras haline dn menin tuhaf lezzetini de tadarlar. Herhalde en ilginci, arkalarnda parparl ipliklerden dokunmu grkemli a lar ta yan iki zehirli rmce in, iki yazarn kar la mas, birbirlerinin yaknna sokulmas, birbirlerini izlemesi, dokuduklarnn parlakl n kyaslamalar ve birbirleri hakknda yarglara varmalardr. Yazarlar, yazarl kutsal bulmazlar, onlar eken, yazarl n rktcl ve zehiridir. Ne gariptir ki, zehri en fazla olan, en parlak a dokur. Bunu bilirler. Onun iin genellikle bir yazarn byk bir yazar hakkndaki yarglar eli kilidir, hayranlkla kmsemeyi, ba llkla fkeyi, yceltmekle a a lamay bir arada bulabilirsiniz. Zweig'n, hakknda bir kitap yazabilmek iin neredeyse on yln feda etti i Balzac'la zaman zaman alay etmesi, onun zaaflaryla e lenmesi gibi, bir vakit Tolstoy'la yakn olan ve onunla oldu u gnlerin notlarn yaymlayan Gorki, "Tanr gibi bir adam" dedi i bu ola anst dhiden bazen "tiksindi ini", "i rendi ini" de syler. Bir aristokrat, bir "barin" olan Tolstoy hakknda bir kyl, bir "mujik" olan Gorki'nin bylesine eli kili duygular beslemesinin belki birok nedeni vardr ama Gorki, yazlarndaki o tanrsal

grd yazarn yakc zehirini, bir ss gibi ta d kabal n, yaralayc kendini be enmi li ini de grm tr. Dnya edebiyatnn en byklerinden biri, bazlarna gre birincisi olan Tolstoy, kendi yazdklarn Home-ros'la kyaslarken Shakespeare, Ibsen, Dostoyevski gibi yazarlar bile kmserdi, kendini be enmi li inden dolay yazarlkla bile yetinmez, bir peygamber olmaya al r, Gorki'nin dedi ine gre Tanr'ya bile direnirdi. "Onu her eyden daha ok u ra tran, aktan a a kemiren d nce, Tanr d ncesi. Gerekte bir d nce de il de, kendisinden daha yukarlarda duydu u bir eye kar lgnca bir direnme gibi bir ey bu zaman zaman." O parlak a dokuyabilmek iin her yazarn muhta oldu u o kendini be enmi lik zehirinden, en parlak ipe i dokuyan, en fazla pay alm t, kendinden ba ka her canly neredeyse yok sayarken, elinde "lm" gibi amansz bir gc tutan, bununla kendisine ba e diren "Tanr'y" ve onun yce silah olan lm belki de tek rakibi olarak grrd. "Demir ark, demir asa yeryzn dola an, bir manastrdan tekine, bir ermi ten tekine ko an" yersiz yurtsuz gezginlere benzetiyor Gorki, Tolstoy'u: "Ne yeryz onlar iindir ne de Tanr, Tanr'ya yalvar lar al kanlktandr, iin iin bir fke duyarlar O'na." Tanryla eki en, insanlar Tanrdan bile iyi tanyp ondan bile iyi anlatmaya u ra an, Anna Karenina romanyla kadn ruhunun en derinlerine inanlmaz bir incelikle nfuz edebilen Tolstoy'un kadnlar hakkndaki konu malar ise Gorki'yi "i rendirecek" kadar kabadr, genli inde ok uar oldu unu sylerken, bir kyly bile irkiltecek ak sak szckleri kullanmaktan hi ekinmez. Kendi yceli inden emin olanlarn o aldrmaz kabal dr onunki, kar sndakileri a rtmak, ba kasnn de di inde kirlenece i szcklerin ona dokunamayaca n, kirletemeyece ini gstermek, belki de yz yze oldu u insanlar, yceli i kar snda ezilmekten kurtarmak iin kullanr bunu. Ama buna kanmamak gerekir, e er onun konu ma slbunu onun kar snda benimsemek gafletine d erseniz, kar nzda bir "barinin" so uk ve yaralayc yzn grrsnz. Tolstoy'un zellikle kadnlar hakkndaki konu malar rahatsz etmi ti Gorki'yi, "A za alnmayacak kaba eylerdi syledikleri, szlerinde bir yapmacklk, itenlikten yoksunluk sezilirdi, ok da ki isel eylerdi stelik. Bir kez incinmi ti de sanki, ne unutabiliyor, ne ba layabiliyordu." Gorki'nin belki o zamanlar bilmedi i, Tolstoy'un bir kereden de fazla incindi iydi, karsyla bir "erkek-kadn cehenneminde" ya am t, birbirlerini defalarca yaralam lard, Kontes Tolstoy, kznn piyano hocasna k olup onunla ili kiye girmi ti ama birbirlerinden kopama-m lard, zaman zaman birbirlerinden nefret de etmi lerdi ama Anna Karenina'nn yazl nda Kontes'in,

kocasna yardm etti ini d nm t herkes, zaten Tolstoy'un yazdklarn temize eken de her zaman karsyd. Kocasnn yazarkenki inceli iyle ya arkenki kabal kar snda a ran, rmce in zehiriyle zehirlenen ama bu arada rmce i de zehirleyip yaralayan kadn sonunda kocasnn "yazarken bildiklerini ya arken bilmedi ine" karar vermi ti. Birok yazar gibi Tolstoy da kendisine yakla anlar, a larna dolananlar a rtyordu; ona, Tolstoy'u bulmak, onunla konu mak iin geliyorlar, onun yerine kendini be enmi , kaba, kmseyici bir "barin" buluyorlard; Kont Tolstoy, yazar Tolstoy'u, de erli, rmce ini neredeyse herkesten, hatt belki kendinden bile kskanlkla gizliyor, kimsenin onu grmesine izin vermiyor, onun tanrsal sesini lml kulaklara duyurmuyordu. Bir aristokrat oldu unu saklayan basit kyl giysileriyle dola mas gibi, bir dehy iinde ta yan ruhunu da sradan, kaba konu malarla saklyordu. Ama nasl basit giysiler onun 'barin"li ini yok etmiyorsa, basit konu malar da onun dehsn yok edemiyor, o basitli in iinden zaman zaman dinleyenin btn zihnini, hatt hayatn altst edecek cmleler ve yarglar kyordu. Ta d a r yk hafifletmeye al an, onu ta masna yardm eden garip bir ocuksulu u da vard, bir keresinde Gorki'yle ormanda dola rken bir tav an hzla fr-layvermi ti ayaklarnn arasndan, "Lev Nikolayevi birden heyecanland, yz d, gerek bir eski sporcu gibi sevinle haykrd. Sonra garip, kk bir glmseyi le bana bakt, duygulu, insancl bir kahkaha koyverdi. O anda ola anst bir sevimlili i vard." Gorki, onun, pis sularn iine devrilmi sarho bir kadnn yannda durup onu ayltmak iin, "Anne, anne!" diye ba ran bir ocu u anlatrken a lad n da grm t; Tolstoy utanp, "Ya l bir adamm ben. Korkun bir eyi anmsamak yre ime i liyor" dedikten sonra eklemi ti, "Sen de birgn kendi ya amn srm , tketmi olacaksn, her ey tpk eskisi gibi duracak, i te o zaman sen de benim gibi, benden daha kt a layacaksn." Btn hayat ipekler dokuyan zehirli bir rmcek gibi geti, kimse, hatt belki kendisi bile gerek yzn gremedi, a lad n, gld n, kabala t n, inceli ini, evresindekileri zaman zaman umarsz mutsuzluklara srkledi ini, bazen bir cmleyle mutluluklar yaratt n, ola anst kitaplar yazd n ve btn bunlarn altndan gl bir n saklanamaz bir biimde d n grdler ama onun btnne ula p onun btnne sahip olamadlar. Gorki kk bulutlarn oldu u gne li birgn Tols-toylarn evine do ru yrrken ona, tek ba na deniz kenarnda oturmu , denize bakarken rastlam t; grnmnde etkileyici, tanrsal bir sezmi ti. eyler

"Birden lgnca bir duygulanmayla, aya a kalkarak el sallayaca n, sallar sallamaz da denizin cam gibi kaskat kesilece ini, ta larn kmldamaya, ba rmaya ba layaca n, evresindeki her

eyin canlanp bir ses kazanaca n d ndm. O anda d ndklerimi de il ama duyduklarm szle anlatamam, ruhumda kvanla korku vard, bylece her ey tek bir mutlu d ncede kayna m t: Bu adam ya ad srece ksz saylmam yeryznde. " Sanrm btn byk yazarlar, zehirlerine, ktlklerine, bencilliklerine, melanetlerine ra men sonunda herkese Gorki'nin hissetti i mutlulu u duyumsatrlar: O ya ad srece ben ksz saylmam.

Http://www.VazgectimSenden.com/forum

Suyun Ta a Dn t An... Kar, hayatn yzne rtlen ipek bir duvak gibi usulca beni sarmalayp iine alyor, yrd m sahil boyu gibi beni de sszla tryordu. Sessizdi. Sakindi. Yzme dokunan kk taneler byklarmda, sakallarmda birikiyordu. Her admda biraz daha beyazla arak, her admda biraz daha hayatn da da asndan uzakla arak, her admda biraz daha unutarak yryordum. Sknet efkatliydi. Beni yat tryor, sakinle tiriyor, hep kendimle gezdirdi im huzursuzlu umu dindiriyordu. Karlara kar t m hissediyordum. insanlara ait bende ne varsa onlar insanlara brakp, geldi im yere, o mehul sszl a dnyordum, iim karlar gibi sessizdi, hi susmayacak sand m nice duygu aniden susmu , sanki uzun bir yolculuk beyaz bir sahilde son bulmu tu. Kendi bedenimden bile uzakla yordum. lm "asude bir bahar lkesine" benzeten rindin lm gibiydi ya ad m, lmle hayat arasndaki o karanlk uurum kapanm , ikisinin yerini ikisine de benzemeyen ama ikisinden de iinde bir eyler ta yan ba ka bir lem alm t.

Hayatta anlaml ne varsa anlamn yitirmi ti. Hissetti im sadece var olmann kendi hazzyd. Bir de varl mn hazzna daima e lik eden, srf ben ben oldu um iin sahip oldu um o kra keder. Derinden, ok uzaktan gelen bir ney sesi gibi hep iimde duydu um, o al kn oldu um duygu. O anda ne haz bir kahkahaya benziyordu ne de keder bir gzya na, her ikisi de kendini ifade etmeye ihtiya duymayan bir mu lakl a ve gce sahipti. Sahildeki ters evrilmi , omurgasnda karn incecik beyaz bir izgi gibi birikti i sandaln kenarnda siyah bir kedi duruyordu. Gzlerini krp trarak bana bakyordu. Islanm t, yordu. Yumu ak, nefti bulutlar sularn stne kadar inmi , ufuk izgisini hemen yanmza kadar ta m t, deniz durgun, kk bir gl gibiydi, kprdamyordu. Sanki istesem stnde yryebilecektim. Hayatn sadece gereklerden ibaret olmad n, gereklerin de tesinde bir ba ka hakikatin bulundu unu, duygularmzdan, d ncelerimizden, ihtiraslarmzdan karl bir kav akta ayrld mzda her eyin oldu undan ba ka bir biimde grlebildi ini, denizin gle, suyun ta a, insann ruha dn t n hissedebiliyordum. Gvdeleri donup parlak buzdan billur kselere ben-zemi a mazdm. Hatt, her eyin sustu u o anda konu malarn bile bekledim. Karlarn arasndan gzlerim etrafmda olanlar grrken, iimde birbiri ardna gemi grntler alp kapanyordu, annemin yz, a layan bir kz ocu u, kimsesiz bir lokantada birbirine dokunan iki el, buzlu steplerin ortasnda Doktor Jivago'nun s nd cam k k ve gzlerini ocuklu unun gzleriyle de i tirmi kendi yzm... Kendisini kendisiyle saklayan yzm. Yzm, benim yalnzl m. Birgn al ma odasna kendisinin girdi ini gren Maupassant gibi kendi yzm gryordum. Ve, buzlu bir stepin ortasndaki cam k kte saklanan Doktor Jivago... Ve, gerekleri yazd iin gerek hayattan kovulan, lanetlenen, yapayalnz braklan Pasternak'n, izgilen-mi air yz... iri a alar dile gelip konu sa

E er, Pasternak' bir evde tek ba na lme brakanlar bu ssz sahilde karlarn iinden geirseydim, ta a dnm suyu, konu masn umdu um a alar, m siyah kediyi, denizlere inmi nefti bulutlan ve kendi ilerindeki yzleri grselerdi, o ya l yazar gene de lanetlerler miydi bir roman yazd iin? Kar ya arken, bulutlar bir yerinden alverdi, o ince izgiden parlak bir k huzmesi saten bir kuma gibi parlayan karlarn stne d t, kristal tozlarnn prlts bir anl na btn sahile yayld. iri, a kargalar incecik bacaklarnn stnde srayarak yiyecek bir eyler bulabilmek iin kafalarn o kristal tozlarnn iine soktular. Hayatn iinden bir anl na da olsa syrlp hayatn biraz tesinde duran, o skneti, o sszl , o sonsuz sessizli i, o ihtiraslardan soyunmu lu u, o "asude bahar lkesini" grmeden hayat anlayabilmek, o hayat gerekten ya ayabilmek pek mmkn olmuyordu, gerekleri anlayabilmek iin bazen gerekleri terk etmek, onlardan uzakla mak, sszla mak gerekiyordu. Sahildeki aycnn derme atma bfesinin tahta kepenkleri indirilmi ti, yazn kk bir s dn glgeledi i bahesindeki masalarn stne ters evrilip konmu sandalyeler, kar y nlarnn altnda, unutulmu ller gibi duruyordu. K gnleri kapatlm sayfiye yerlerinin yalnzl . Hzlanyorum biraz. Gzlerim yanyor. Karlarn altnda yeniden canlanaca , glgesinde oynayan ocuklarn sesini i itece i gnleri bekleyen kk s t a ac gibi kendini yapayalnz hissederken, birazdan dnece in hayatn tadn ve kymetini daha ok bilece ini sezmenin lezzetini de alttan alta duyuyorsun. Benden ba ka yryen kimse yok. Yalnzl n, hayat terk etmenin, ihtiraslardan uzakla mann, sessizli e kar mann, karlarn altnda sszla mann, bir bo lukla evrelenip o bo lu un paras olmann sakin ama yakc bir ehveti var, insann ruhuna i leyen. Bir yanm eve dnmek, scak bir odada eski romanlarn kahramanlarna kavu mak, onlarn maceralarn demli bir ay ierek ya amak istiyor; bir yanm burada, kar tanelerinin uu tu u, suyun ta a dnd , a alarn billur kadehleri andran gvdeleriyle dile gelecek gibi durdu u kimsesiz sahilde kalmak, iindeki grntlere ula mak, onlar grmek, onlarn sesini duymak, gereklerin gerekliklerini kaybetti ine tanklk etmek, btn duygularn unutarak kendi varl yla ba ba a kalmak istiyor. Byk bir gle mzi in zirvesine do ru ykselecek orkestrann, o muhte em patlamadan nceki bir anlk sessizli ine benziyor bu sahil. Beni yeniden hayata hazrlyor, hayattan kopararak. Ba ka hibir eyi de il, yalnzca kendi varl m hissediyorum. Hayatla lm birbirine de iyor. Annemi hatrlyorum, her yalnzl mda hatrlad m gibi.

Onun szlerini, glmsemesini... Onun lmn... Kendi lmm hatrlyorum. Btn korkularm terk etti beni. Genli imde muhta oldu um, bytt m, tenimde ta d m korkular, artk onlara ihtiyacm olmad n bildiklerinde gittiler. Annemle gittiler, benle gittiler. Kar ya yor. Sahil sakin ve sessiz. Kristal tozlan uu uyor. Gvdeleri buzla parlayan a alar suskun. Artk dnmeliyim...

***

l Sevi meleri Baz sevi melerden yeniden do arak karz, baz sevi melerden bir para lerek. Her sevi mede bir ba ka insann tenine, terine, kokusuna kar arak kendi varl mzdan soyunur, bir ba ka bedene da lrz; alacakaranlk bir kaybolu tan kp yeniden paralarmz bir araya toplad mzda iimizde ya bir zenginlik, bir o alma ya da bir eksiklik, bir yoksulla ma hissederiz. Niye baz sevi melerden, bir krmz karnca yuvasna girmi iz gibi ruhumuzu kemiren minik canavarlarla ayrld mz, neden baz sevi melerden kevser imi gibi mutlu sarho luklarla kalkt mz da tam bilemeyiz. Bazen bedenimiz mesutken ruhumuz muzdarip de olabilir. Bedenimiz al ndan tam kurtulamad halde ruhumuzun az rastlanr bir saadete eri ti i de...

Bir l gecesi kerken, kumlarn henz scakl n yitirmedi i ama nereden geldi i bilinmeyen l rzgrlarnn serinlikler ta d saatlerde, geni bir adrn iinde, yere serilmi ipek halnn altndaki kumun scakl yla, byk bir yelken gibi rzgrla dalga dalga kabararak rpnan adrn giri ine aslm deri rtden ieri szan serinli in plak bedenlerimize dokundu unu hissederek, arap, hurma, tarn kokular arasnda soluk solu a, ter iinde, lklarla, her dokunu la kendimizden geerek saatlerce lgnca sevi tikten sonra o lden nasl ayrlaca mz hibirimiz kestiremeyiz. Byle bir sevi menin arzuyla bu ulanm hayalinde istedi imiz her ey vardr ama gere inde neyin eksik olabilece ini ba tan d nemeyiz. Ya murlarla slanm bir ehrin so uk ve ssz sokaklarnda, bir apartmann giri indeki kuytulukta sadece birka dakika srecek bir sevi menin ruhumuza ve bedenimize neler kataca n ya da onlardan neleri eksiltece ini de ya amadan tahmin edemeyiz. Nedir bunca de i ik sevi menin bizi bazen yeniden do urup bazen ldrmesinin nedeni? Neden baz sevi melerde ruhumuzla bedenimizi denk getiremeyiz? Herkesin buna de i ik bir cevab olabilir. Belki yanlyorum ama ben bir sevi mede yeniden do makla lmek arasndaki fark, "sarl n" yaratt n d nyorum. Bir sevi menin neredeyse btn yakc ayrntlar bedenle ilgiliyken, sanrm bir insann bir insana sarlma iste i ve biimi ruhumuza hitap ediyor. Bir sevi menin ehvetle, arzuyla, ldrmayla, zaman zaman acyla, kendinden gei le ykl zenginli ine, tek bir sarl kendi iinde ta d duygularla, efkatle, sevgiyle, huzurla, yaknlkla ula abilirse, yle bir sevi meden yeniden do arak, zenginle erek, saadeti btnyle hissederek kabiliriz. Sevi melerin taklitleri olabildi i, bu taklitlerle kendimizi bile kandrabildi imiz halde sarl larn taklidi olmuyor, en azndan byle bir sanl la kendimizi kandramyoruz. imizi huzurlu klacak, iste in efkatle kar t bir sarl n bizi ikna edebilecek bir taklidi yok. Hollanda'da Avusturyal bir ailenin ocu u olarak do an ve kendine ait bir slpla edebiyat leminde kendilerine zel bir yer kazanan yazarlar arasna katlan Tho-mas Bernhard'n, "nc sayfa haberlerini" andran, hemen hemen bir gazete diliyle yazlm ve iinde neredeyse tek satrlk bir ironi ta yan hikyelerini toplad bir kitab var. Bu hikyelerin lezzetinin benim edebiyat zevkime ok hitap etti ini syleyemem ama bunlar arasnda, kitaba adn veren "Ses Taklitisi" diye ksack bir hikye var ki, son satr gerekten insan arpyor.

nl insanlarn seslerini taklit eden bir komedyeni bir toplantya gsteri yapmas iin davet ediyorlar ve diyorlar ki, "Biz sizin daha nceki gsterilerinizi de izledik, bize daha nce yapmad nz, bizim dinlemedi imiz ses taklitleri yapar msnz?" Adam, "Olur" diyor. Birok de i ik insann sesini taklit ediyor. Sonunda ondan zel bir istekte bulunuyorlar. Bize bir de kendi sesinizi taklit eder misiniz? Ve, "ses taklitisi" bunu yapamayaca n sylyor. Herkesin sesini taklit edebiliyor, bir ki inin sesi hari. Kendi sesi. ok basit, ok yaln, ok sade ama ok arpc bir gerek. Kendimizi taklit edemiyoruz. Kendi sesimizi taklit edemiyoruz. Bence kendi sarl mz da taklit edemiyoruz. Sesimiz gibi sarl mz da ok derinimizden, iimizden geliyor ve taklit edemeyece imiz kadar bize ait. Sesimizin, bizim btn duygularmz, kelimelerimizle onlar ne kadar saklamaya al rsak al alm, ele vermesi gibi sarl mz da, sevi melerimiz nasl olursa olsun, o sevi meden ruhumuzun nasl kt n ele veriyor. Sevi ti iniz insana, sevi meden bir mddet sonra, belki be dakika, belki be gn, belki be hafta sonra bakt nzda ona sarlmak isteyip istemedi inizi, bir kadnsanz ba nz onun enesinin altna sokma, bir erkekseniz onu belinden kavrayp g snze do ru ekme arzusuna sahip olup olmad nz grmek, ya ad nz sevi meden ruhunuzda bir eksilme mi, bir zenginle me mi kald n da gsterir sanyorum. Sevi meler bazen o korkun ehvetle sizi sarp sarma-lasa, sizi bir zevk volkannn iinde savursa da her zaman gerek varl nzn paras olmayabiliyor; ama sarl lar, onlar, sanrm ruhumuzun bedenimize yansd yer. Sevi melerin taklidini yapabiliriz.

Sarl larn taklidini yapamayz. Bedenimizin her zerresine dokunan, zihnimizi arzu dolu karanlk alevleriyle karartp bizi yalnzca bedenimizden ibaret bir hale getirerek sevi irken bizi paha biilmez zevklere salan ehvetin, bizim iin her zaman hem istenen, hem ku kulanlan bir duygu olmas, sanrm onun sarl lardan yoksun olabilece ini bilmemizden. Aslnda her ehvet saldrsnda, her sevi mede, her zevkte onun ardndan gelecek sarl bekliyoruz, bedenimizle birlikte ruhumuzu da doyuracak, mutlu ve huzurlu klacak olan o benzersiz sarl . Bir l adrnda, bir apartman kuytusunda, bir yatak odasnda, bir mutfakta, bir parkta, bir tekne gezintisinde, bir ormanda, bir sahilde, bir koltukta, nerede olursa olsun, nasl olursa olsun, sevi melerimiz farkna varmadan ruhumuzun hazinesine dokunuyor. Ya oraya yeni ziynetler brakyor ya da orada biriktirdiklerimizden bazlarn insafsz bir hrsz gibi bizden alyor. Bu sevi meleri seviyoruz, hayal ediyoruz, zlyoruz, istiyoruz; stelik bunlar isteyip hayal etti imizi de biliyoruz; bilmedi imiz, sarl lar da gizlice arzulad mz. Belki de bu sarl lar arzulad mz kendimize ok itiraf etmememiz, sevi meler kadar hayalini kurmamamz, onun sevi meler kadar kolay bulunamayaca n hissetmemizden, eksikli inin yarataca hayal krkl nn sarsc olabilece inden endi elenmemizden. Sevi meler, zevk dolu bir araf, kapsnn cennete mi, cehenneme mi alaca n bilemiyoruz. O kapy aan ise sarl larmz. Sesimizi taklit edemiyoruz. Sarl larmz da taklit edemiyoruz. Ve, baz sevi melerimiz bizi yeniden do ururken baz sevi melerimiz bizim bir paramz ldryor. Hayallerimizde ve hakikatlerimizde, bir gezgin gibi sevi melerden sevi melere dola arak ruhumuzla bedenimizi bar tracak bir mucizeyi aryoruz biz de.

***

Gizli Dil Ben ne zaman bu konuyu d nsem aklma hep Amarcord filmindeki o sahne gelir. Koca memeli bakkal kadn, kyn ufak o lanlarndan birini bakkal dkknnn arka tarafna eker.

Hayatnda hi plak kadn grmemi o lann meraktan ve heyecandan falta gibi alm gzleri nnde o inanlmaz byklkteki memelerini kartr. Kendisine bakan kk o lann a zna verir memelerinden birini. Ve fkeyle azarlar sonra o lan. liflemeyeceksin salak, emeceksin. Kadnlarla erkeklerin konu malarnn bir yerinde hep, "flemeyeceksin salak, emeceksin" tuhafl nn ya and n d nrm. Kadnlarn bir ey sylediklerinde aslnda ba ka bir ey sylemek istemi olabileceklerini kendim mi fark ettim, yoksa bunu bana bazen usulca, bazen sabrszca szleriyle kadnlar m retti, imdi tam kartamyorum. Ama bir kadn, "Ben yorum" dedi inde, bunun cevabnn, "stne bir ey al", "istersen bir taksiye binelim", "eve geldik zaten" trnden bir sz olmad n, " yorum" dedi inde kadnn, "bana sarlsana" demek istedi ini ve ona sarlmak gerekti ini renmek epey zamanm ald. Sanrm binlerce yl boyunca isteklerini aka sylemelerine izin verilmedi i iin "gizli bir dil" geli tirmek zorunda kalan kadnlar, bu kadar basit bir eyin erkekler tarafndan niye anla lamad n, niye "emeceklerine flediklerini" hi anlayamazlar. Erkeklerin, bakkal dkknnn arka tarafndaki salak kk o lana benzedi ini d nrler: "Anlay sz ve beceriksiz salaklar." Sevgi ve efkat eksikli ine hi tahamml edemeyen, bunlarn "aka" sylenerek elde edilmesinin ise elde edilenin de erini d rece ine inanan kadnlarn, niye isteklerini dpedz sylemedikleri ise erkekler iin hep bir srdr. Duygularn gstermenin kadnlara zg bir davran oldu unu sanan erkekler, aka sevgilerini ve efkatlerini gstermekten hep utanrlar. Farknda olmadan, onlar, bu duygularn gsterilece i tek yerin yatak odas oldu una inandklarndan, kalabalklarn iinde sevgi ve efkat gsterdiklerinde, herkesin seyretti i bir yerde sevi iyorlarm hissine kaplp tedirgin olurlar. Erkekler iin duygular, kapal yerlerde ya anmas gereken "mahrem" eylerdir, kadnlar ise bunun, hayatn her nnda ya anmas gereken bir ey oldu unu d nrler. Hemen hemen hepsi gizli bir "derebeyi" olan erkekler, kadnlarn her iste inde, her talebinde bir isyan, bir ba kaldr, hatt bir hakaret grrler. Erkeklerin bekledikleri, kadnlarn " meleri" ya da "ackmalar" de il, erke in yannda so u u ve al hissetmeyecek kadar kendinden gemi bir a ka kaplmalar ve bu a k, taleplerini dile getirmeyerek gstermeleridir. Galiba o yzden, erke in biraz kadnsla t ve duy-

gularn alabildi ine zgr brakt a kn ilk gnleri getikten ve erkek yeniden erkekli ine dnd nde, kadnlar " meye" ba larlar. "Benim uykum geldi" dedi inde erke in onla beraber yatmamasn, perhize ba lad srada aniden bir ho luk yapma iste i duyan erke in ona sevdi i yemekleri almasn "d manca" bulmaya koyulurlar. Artk, erke in her davran ince eleklerden geirilip, onun szlerinde ve davran larnda "sevgisizlik" i aretleri tek tek saptanr. Ve o gizli dil daha sk ortaya kar. Kendilerinden yaknrlar nce, "ok i manladm," "ok ya landm", "ok irkinle tim" diye; bunlar syledikten sonra erkeklerin ne syleyeceklerine, ne yapacaklarna bakarlar. Kendilerine byk bir ilgi eksikli i olarak gzken o anlay szlklarn, artk eskisi kadar be enilmemelerinden ya da sevilmemelerinden mi kaynakland n anlamaya u ra rlar. Ba tan savma verilecek her cevap, bakkal kadnn fkeli tepkisini hak eder. Liflemeyeceksin salak, emeceksin. Ama erkekler bu durumlarda genellikle flerler. Yoo, hi de i manlamadin, iyisin, biraz kilo aldin belki ama nemli degil. Bu yakinmalar onlara manasiz ve ocuka gelir nk. Kadinlar ise sinirlenmeye ba larlar. Sen beni eskisi kadar sevmiyorsun. Bunun cevab elbette, "Nerden kardn bunu, tabii ki seviyorum" de il, sk bir sarl ve iyi bir p medir. Bir eylerin yanl gitmeye ba lad n gren erkek ise, gzel bir hediye almann ya da daha kestirmesi "biraz para vermenin" zaman geldi ini d nr. Onun iin sorunun tedavisi p mede de il, paradadr. Kabul etmeli ki, kendi de erini, gizliden gizliye kendine verilen parayla lmeye yatkn kadn iin yaplacak "fedakrl n" miktar bir zaman i e yarar; kadn, "sala n" duygularn byle ifade etmeye al t n anlar. Erkek ise, o dz vah eti ve insafszl ile, "a lyorsa biraz para ver" zmlemesini benimser. Ama hediyelere ve paralara abuk al lr, sarl larn ve p melerin zlemi yeniden ba lar.

Kadn " r". Son bir iki deneme daha yapar, bazen gzelli i ve cinselli iyle, bazen sinirli k malaryla, erke e " d nde ona sarlnmas gerekti ini" bir daha retmeye u ra r. Ama erkek hl, emece ine flyorsa, o tehlikeli sapak yakla t demektir. Ya kadn kadere rza gsterip teselliyi hediyelerde, parada, ocuklarnda, kendisine sa lanan gvende aramaya raz olur ve arada srada tutan "ben ok yalnzm" yaknmalan ve a lama nbetleriyle hayatn srdrr ya da " meye" fazla dayanamayp "sarlmasn bilen" biri var m diye etrafa baknmaya koyulur. "Sarlmasn bilenler", bu sapaktaki kadnlar keskin-le mi radarlaryla hemen bulurlar. Bir vakit i ler iyi gider. Ama sarlmasn bilenler de bir sre sonra kanlmaz erkekliklerine geri dnp yen kadna, stne bir hrka almasn sylerler. Ve bu hem ackl, hem e lenceli sreci ba latan ilk uyar da her kadnn kendi zel lisannda hemen sylenir. Liflemeyeceksin salak, emeceksin.

***

imizde Bir Yer... Bu syledi imin do ru olup olmad ndan hi emin de ilim ama bana yle geliyor ki sanki hepimiz, iimizde bir ba kas iin ayrlm bir yerle do uyoruz. Bir paras kayp bir bulmaca gibi... Hayatmzn nemli blmn garip bir eksiklik duygusu ile geirmemiz, baz sabahlar anla lmaz skntlarla uyanmamz, bazen isimsiz umutlarla ne elenmemiz, sanrm o bo lu un iimizde yaratt girdaptan kaynaklanyor. Kar la t mz her kadna ve erke e, belki de hi farknda olmadan, girinti kntlar o bo lu un kesiklerine uyacak diye mi bakyoruz? Elinde Sinderalla'nn ayakkabsyla dola an biri var sanki iimizde, herkese, "Acaba ayakkabnn sahibi bu mu?" diyerek bakyor. Tam olarak neyi ya da kimi arad mz bilmiyoruz.

Bize retilen bilgilerden yola karak arad mz insanla ilgili birok olumlu zellik sralyoruz ama genellikle sylediklerimiz gere e ok uymuyor. Sonra birden birisi hayatmza giriveriyor. Onun sahip oldu u bir ey, belki kokusu, belki dokunu u, belki gl , belki zeks, belki hayata bak tarz, belki zevki, belki aldrmazl , belki ihtiras, belki de ktl , iimizdeki bo lu un btn girinti kntlarn dolduruyor. lk d nd mz, onunla mutlu ve huzurlu olaca mz. imizdeki bo lu un ancak "iyi eylere" sahip biri tarafndan doldurulabilece ini sanyoruz. Ama gerek, her zaman byle de il. o unlukla iimizdeki bo lu a uyan "para", ktlk oluyor. Bir keresinde gzel bir kadnla tan m tm. Rahat, zgr, zengin bir kadnd. Paralarn yiyen, olanaklarndan insafszca yararlanan, yalan syleyen, ba ka kadnlarla kr tran, onu brakp brakp giden bir adama tutulmu tu. Adam ok yak kl de ildi. Ba arl de ildi. Sk sk ayrlyorlard. Kadn, ba ka erkeklerle de oluyordu, hatt bir iki defa da evlenmi ti. Ama adam ne zaman a rsa ko arak ona gidiyordu. Byle tuhaf bir ba , insann aklna kanlmaz olarak "cinselli i" getiriyordu, aralarnda garip bir uyum oldu unu d nyordu insan. Benim aklmdan bunun geti ini anlayan kadn, ben bir ey sylemeden, sorulmayan soruya cevap vermi ti. Di er erkeklerle sevi memden daha da de i ik de il onunla sevi melerimiz... Geri onla birlikteyken sabah ak am sevi iyoruz ama ona bakt mda ilk aklma gelen ey sevi mek de il... Ama onu uzaktan bile grd mde titremeye ba lyorum... Onu grebilmek iin para harcamaya raz oluyorum, a a land m bile bile onun arszca istedi i hediyeleri alyorum... Bunun ne oldu unu da bir trl zemiyorum.

Bana, iimizde ba ka bir insana ait bir bo lukla do du umuzu d ndren ilk, bu kadnn anlattklar olmu tu. Zamanla, bu tr ba mllklarn, korkun denilebilecek tutkularn genellikle esrarengiz zaaflarla birlikte ortaya kt n fark etmi tim. Bunun, ktlklerle doldurulmas iin ruhumuza yerle tirilmi " eytann bo lu u" oldu unu d nm tm. nk bu tr ili kiler genellikle byk sorunlarla boy atyordu. Bulmak iin yllarmz harcad mz insandan kaabilmeye, ondan kurtulmaya al yorduk. A k, mutluluk, gven, dostluk, yaknlk yerine gvensizlik, tedirginlik, mutsuzluk, hatt bazen d manlk ve kzgnlk vard. Bir ba ka insan, neredeyse hayat boyu bitmeyecek bir sorun haline gelebiliyordu bizim iin. Ama onunla ya ad mz huzursuzluklar, ba kalaryla ya ad mz sknetten daha ekiciydi. O insanla birlikte, o insann yaratt soruna da tutuluyorduk. E er biri aniden o sorunu zmlese, hayatmzdan bize ac veren sorun karlsa hissedece imiz duygu, bir rahatlamadan ok, bir bo alma ve eksilme olacakt. Belki yanlyorum ama bazen bir insandan ziyade bir soruna tutuldu umuzu bile d nyorum; o insan di erlerinden farkl klan, onun yaratt sorunlarn di erlerinin yaratt sorunlardan daha fazla ilgimizi ekmesi, ba kalaryla ya ad mz sorunlarla bir zaman u ra tktan sonra onlardan rahata vazgeerken o insann yaratt sorunlarla u ra maktan asla vazgeemeyi imiz, hatt bu sorunlarla u ra maktan hastalkl bir zevk bile al-mamzd. Elbette, o insanla ya ad mz sorun, sevi melerle, ortak zevklerle, ne eli konu malarla, e lenceli tart malarla da ssleniyordu ama ili kinin asl ekirde i hep o sorun oluyordu. Belki de, iimizdeki o bo lu u dolduracak olan, bizim en ok ilgimizi ekecek sorunu yaratacak olan insand. Bir adm daha teye giderek belki unu bile sylemek mmkn, sorun zlemez hale geldike, hatt yava yava bir imknszl a dn tke ba mll mz ve ilgimiz de artyordu. Bazen, o insanla ya ad mz sorunlardan yorulup kat mzda, sadece o insan de il, o insanla ya ad mz dertleri zmlemek iin harcad mz zamanlar da z-lyorduk. Zihnimizin bir parasnn hep ayn sorunu d nmeye, areler bulmak iin kvranmaya al t n, bu olmad nda byk can skntlar ve yalnzlklar ya ad n gryorduk. Niye onca insan arasnda yalnzca birinin yaratt sorunlar o kadar ilgimizi ekiyor, bunun cevabn bilmiyorum.

Tek aklma gelen, o insann birok zelli inin bir a-raya toplanarak " eytann bo lu unu" dolduracak zel biimi olu turmas. E er bu sylediklerim do ruysa, o zaman, biro umuz kendini mutlu edecek insan de il, kendi eksikli ine denk gelecek sorunu yaratacak insan aryor ncelikle. Mutluluk, sorunun yaratt karma ann arasnda, frtnaya yakalanan bir insann s nacak bir kulbe buldu unda hissetti i sevince benzer bir ekilde zaman zaman ortaya kyor. Bu ksa mutluluk zamanlar, ortasnda var oldu u dertlerin ve aclarn boyutlarna uygun bir parlaklkta oluyor ve asla unutulamayacak bir haz veriyor. Sorunlarn karma kl na ve bykl ne uygun mutluluk patlamalar ya anyor. Birbirine hi benzemeyen iki duyguyu, iki zt ucu ayn anda tutabilen biri de neredeyse hayatn btn enerjisini, bazen olumlu bazen de olumsuz bir biimde, btn bedeninde ve ruhunda hissediyor. Ba mll yaratan da bu olmal. Hepimizin iinde bu ba mll yaratacak insann gelmesini bekleyen bir bo luk var, eksik bir para. Bizi en ok u ra tracak olan aryoruz belki de. O insandan daha gzelini, daha yak klsn, daha zekisini, daha glsn, daha gvenilirini bulsak da sonunda gene bizim arad mz sorunu ve mutlulu u bize ya atacak olana dnyoruz. O gzel kadnn dedi i gibi, "Onu grnce titriyoruz." eytann bizim iin hazrlad o zehirli kar m imek istiyoruz. Bizi sarho edip bu dnyann gereklerinden kopararak cehennemde ve cennette dola tran, o yakc kar m nk.

***

Sevdi iniz Kayboldu unda. Bazen, sevdi iniz insan kendi iine girip gzden kaybolur.

Kapsz bir katedralin nnde duran biare bir dindar gibi, ieri girenin yeniden d ar kaca bir geit bulabilmek iin sevdi iniz insann etrafnda dola maya ba larsnz. Durumunuz korkuntur. Sevdi iniz kar nzdadr, i te onun salar, onun dudaklar, onun gzleri, onun sesi, onun glmseyi i, onun bak , onun duru u ama btn bunlar onu, sizin sevdi iniz "o" yapmaya yetmemektedir, "o" kendi iinde kaybolmu tur. E er tmyle ortadan yok olmu olsa, btn dnyay gezip onu aramaya razsnzdr ama arad nz, nnzde durmaktadr ve o, sizin arad nz de ildir. Onu arayabilece iniz ba ka bir yer de yoktur. Sevdi iniz insan, sevmedi iniz insann iindedir. aresizliklerin en insafszdr bu. Kaybolan bulabilmek iin, onun iinde kayboldu u insana sarlrsnz. O bir seraptr, a znza kumlar dolar. Tanrlarn lanetine u ram bir matematiki gibi btn rakamlar alt alta yazp toplarsnz, sonu yanl tr, birisi rakamlarn de erlerini, size haber vermeden de i tirmi tir, gittike daha ok ldrarak yanl rakamlarla do ru bir sonu bulabilmek iin bo u ursunuz. Sevdi inize ula abilmek iin lgnlklar yaparsnz, onunla deliler gibi sevi irsiniz, a larsnz, ba rrsnz, yalvarrsnz, tehdit edersiniz, sokulursunuz, kaarsnz, hibir ey de i mez, katedralin kaplar duvarlarla rlm tr. ocukken, byk kadnlara k olurdum. ocuktum ama imknszl n farkndaydm. Dudaklarm i irerek oturur, ya larmz hesap ederdim, ben ka ya na geldi imde o ka ya nda olacak, birlikte olmamz sa layacak zamana ne kadar srede ula abiliriz. Byk bir ciddiyetle ve inanla yapardm bunu. Bir ksmn gerekten de buldum daha sonra. Ve ilk o zaman rendim, bazen sevdi im kadnn sevdi im kadn olmad n. ocukken k oldu um kadnlard ama ocukken k oldu um kadnlar de illerdi artk. Gl leri solmu , hareketleri a rla m , kvraklklar kaybolmu tu.

Zaman, benim sevdiklerimi, sevdiklerimin iinde kaybetmi ti. ocuklu umun en unutulmaz kitaplarndan biri olan Gog'un yazar Papini'nin "denmeyen Gn" isimli hikyesine rastladm geenlerde. ok gen ve gzel bir kadna birgn bir adam geliyordu, "Kzm hasta, lecek" diyordu, "Siz hayatnzdan bir yl verin benim kzma, imdi o kadar gensiniz ki, bu bir yl fark etmezsiniz bile, daha sonra bu bir yl ben size gn gn deyece im, bana verdi iniz yz altm be gn aynen geri alacaksnz." Gen kadn raz oluyordu. Yirmi ya ndan yirmi be ya na atlyor ve gerekten de arada kaybolan yl fark etmiyordu. Sonra yllar gemeye ba lyordu, ilk izgiler beliriyor-du, ilk beyazlar salarn arasnda, daha yorgun kalklan sabahlar, ba lad yln gnlerini adamdan geri almaya koyuluyordu. O gnleri geri ald nda yeniden yirmi ya na geri dnyor, o yllarda oldu u gibi herkesi kendine hayran brakyordu. nceleri o yz altm be gn hi bitmeyecekmi gibi kullanyordu. Sonra, gnlerin azald n fark ediyordu. Bir atoya saklanyor, orada ya lanmay ya yor, arada bir de adamdan bir gn alp yirmi ya nda bir gen kz olarak ortaya kyordu. Onun yirmi ya ndaki halini grenler ona k olup pe ine d yorlard ama onu bir daha bulamyorlard; nk o, ertesi gn ya l bir kadna dn yordu. Ayn kadn, hem ya l, hem genti nk. Yirmi ya ndaki kadn arad nzda onu bulabilece iniz tek yer, o ya l kadnd ve o ya l kadn artk yirmi ya nda de ildi. Ve o yirmi ya ndaki kadn bulabilece in ba ka bir yer de yoktu. Papini, zamann yok etti i bir kadn ve gzelli i anlatyordu. Onun sihirli anlatmyla gen kadn ya l kadnn iine girip kayboluyordu. Benim ocuklu umda oldu u gibi. Yllarca ben bunu d ndm, istedi in kadn, zamann tesiriyle de i ti inde ve buldu un kadn artk arad n kadn olmad nda ne yaparsn diye.

Zamann yaratt aresizlik, ocuklu umda ve genli imde aklm ok kurcalad, btn aresizlikler gibi iimi ok rseledi. Ama daha beter bir aresizlik oldu unu renmem iin biraz daha bymem gerekti. Zaman her eye ra men do aya ve al kanlklara uygun bir biimde de i tiriyordu insan, kaybolan kadn uzun bir srede usulca kayboluyordu kendi iinde. Bir de zamana ba l olmayan ani kaybolu lar vard. Daha bir gn nce kaplar olan katedralin bir sabah kaplar ortadan kayboluyor, sevdi in, sonsuza dek kapsz bir katedralde hapis kalyordu. yle bir ey yapyor, yle bir ey sylyor, yle bir bakyordu ki bu, senin sevdi in kadn son gr n, son duyu un oluyordu. O davran tan ya da szden sonra kendi iinde kayboluyordu. te o zaman aresizli i daha iyi reniyordun. Yapt n yapmam , syledi ini sylememi olmas iin yalvaryordun kadere, sabahlar sevdi inin kayboldu u gnn bir gn ncesinde uyanmay diliyordun. Bir sz ya da bir davran , katedralin kaplarn sonsuza dek yok ediyordu. Belki yeniden kaplar alr diye bekliyordun. O zaman bir ey daha reniyordun, katedralin kaplarn bir anda kapatacak szler ve davran lar vard ama onlar ayn sratle aabilecek bir sz ve davran yoktu. Bir katedralin iine girip kaplar kapamak kolayd, bunu herkes yapabiliyordu, herkese en azndan bir kere bunu yapabilme ans veriliyordu ama kapanan kaplar amaya kimsenin gc yetmiyordu. Sevdi in, nnde duruyordu ve ona ula amyordun. Bazen o da kayboldu u yerden kmak istiyor, yeniden eski gnlere dnmeyi arzuluyordu ama kaplar d- arda kalan kadar ieri giren iin de almas imknsz hale geliyordu. Byle zamanlarda bir vakit birlikte yaknyor, birbirinizi suluyor, sylenen szlere, yaplan davran lara hakllk kazandracak nedenler aryordunuz. Ve korkun gerek, sislerin arasndan beliriyordu. Ruhunuzun kilitlenip mhrlendi ini fark ediyordunuz. Bu laneti zmek iin adaklar adyordunuz.

Kar mda duran sevdi ime eski gnlerde oldu u gibi dokunabileyim, sevdi im kendi iinden kabilsin diye yalvaryor, hayaller kuruyordunuz. lkesinden ok uzakta kazaya u ram bir kazazedenin, d t ssz adann sahiline devrilmi geminin enkazna bakt gibi bakyordunuz sevdi inize. Sizi sevdi inize ula tracak gemi oydu ama artk bir enkaz halindeydi. Ve bir yere gitmiyordu. Ba ka bir gemi de yoktu. Zaten siz bir ba ka gemiye de binmek istemiyordunuz. Orada, o ssz sahilde durup acyla beklerken son gere i de reniyordunuz. Sizi ya buradan bir ba ka geminin alp gtrmesini bekleyecek ya da o enkaz yeniden tamir edip yzdrmek iin u ra acaktnz. Ruhunuzun mhrlerini zmek, sevdi inizi sevdi inizin iinden karmak iin uzun ve me akkatli bir abaya giri ecektiniz. Hasar ne kadar oksa, tamir o kadar uzun srecekti. Ve, efsaneler diyordu ki, byle mucizeler varm , baz gemiler yzer, baz mhrl ruhlar alr, baz sevilenler kendi ilerinden karm . Issz bir sahilde, sevdi inizin yannda sevdi inizi z-leyerek, yapayalnz, o mucizeyi bekliyordunuz. Yeterince sabrla ve inanla beklersem olur diyerek.

***

Gel ve Al... Baz sahneler, baz cmleler vardr ki, okyanuslarn en karanlklarnda yzen fosforlu balklar gibi hafzanzn derinliklerinde klar saarak yalnz ba larna dola rlar. Kendi iinize kapandka, yalnzla tka, hayatn grnen yznden kap diplere katka, o sahnelerle cmlelerin daha keskinle ir, renkleri daha canlanr, onlara dokunmak istersiniz.

Tuhaftr, bu tr cmlelerle sahneler, siz onlara yeniden dokundu unuzda sizi ilk rastla t nz ya larnza geri gtrrler. Ve, siz onlar hayatnzn bugnne ekmeye, onlar ya amaya abalarsnz. ocuklu unuzla ya ll nz arasnda kl kelimelerden bir kpr kurulur ve siz o cmleyi ilk kez duymu olan ocu un heyecanyla o kprden geecek birini beklersiniz. Ben, ehov'un Mart piyesini Kenterlerin o yllarda yeni alm olan Harbiye'deki tiyatrosunda seyretti imde herhalde on iki on ya ndaydm. Piyesi ok iyi anlamam tm. Ama orada bir sahne ve bir cmle vard. Gen kz, k oldu u ya l yazara bir madalyon hediye ediyordu. Madalyonun arkasnda, yazarn kitabnn ad ve bir sayfa numaras kazlyd. Yazar, kendi kitabn ap o sayfay bularak benim asla unutamad m o cmleyi okuyordu: E er birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu. Cmlenin gc ocuk zihnimi da lam t. Bir insan, kendi hayatn sunacak kadar ok seviyordu birisini. Cmle, bir hayal sahnesi yaratm t iimde. Bir gece trenindeyim. Piyesteki yazar gibi ya lym. D arda ya mur ya yor. Tren pencerelerinin klar, raylarn yanndaki slak a alara, ta lara, tarlalara yansyarak parlak izler olu turuyor. Ba n, trenin hafife bu ulanm penceresine dayam , bana bakan bir gen kadn, pencereye vuran glgesinden ya mur damlalar akarken, krk, biraz kederli ama ok kararl bir sesle bana bu cmleyi sylyor. E er birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu. Ben ona glmsyorum. aresizli i saklamaya al an bir glmseme bu. Gen kadn, syledi i cmlenin kmsendi ini d nyor ama o kadar ok seviyor ki, bu yanlg bile onu cmlesinden ve duygularndan vazgeirmiyor. Bir zaman sonra ben lyorum.

Gen kadn bir adamla evleniyor. Aradan yllar geiyor. Ve bir ak am, kocasna bu sahneyi anlatyor. Bana glmsedi, diyor, nce bunun bir kmseme oldu unu sandm ama yllar getike onun o andaki bak larnda hissedilen tutkuyu daha ok fark ettim, onun iin her eyden, btn hayatmdan vazgemeye hazrdm. Bilmem neden, o istemedi. Yllarca bu hayali kurdum. Byle bir cmleyi syleyebilecek, "Hayatma ihtiyacn olursa gel ve al" diyecek birine ylesine ihtiya duyuyordum ki, bana hayatn sunacak bir kadnn varl n hayalimde hissedebilmek iin ayn hayalin iinde lmeye raz oluyordum. Neden, hayalimde, bana o cmleyi syleyen kadnn elini tutup ilk istasyonda inmiyordum, bilmiyorum. Belki, ehov'un aresiz kederi bu cmleyle ruhuma szm t. Belki, bu cmlenin devamnda ya anacaklar d nmeye ocuk hayalim msait de ildi. Belki de bu cmleyi dokunulmam , denenmemi bir halde brakmak istiyordum. Nedenlerini bilmiyordum ama beni bu kadar sevecek ve bana bu cmleyi syleyecek bir kadn olsun istiyordum. Byle bir cmlenin hayatta ancak bir kez ve ancak bir insana sylenebilece ini, insann hayatnda bu sahnenin ikincisi olmayaca n da hissediyordum. nceleri, kendini ya l yazarla zde le tiren ocuk ruhum, kendini bu cmlenin sylendi i insann yerine koyarken sonralar kendimi bu cmleyi syleyen bir erke in yerine koymaya ba ladm. Sadece beni seven, bana hayatn sunan bir kadn de il, sevdi im ve hayatm verecek kadar sevece im bir kadn da zlyordum. Ben de sylemek istiyordum o cmleyi. E er birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu. Bu, cmle okyanuslarn derinlerindeki fosforlu balklar gibi gcn ve n hi yitirmeden hafzamn ve hayallerimin derinliklerinde dola t yllarca. A k denildi inde aklma hep bu cmle geldi. Ne zaman k olsam, bu cmleye yakalanp ocuklu uma geri dndm.

Ne kendi sevgimde ne de kar mdakinin sevgisinde bu cmleden daha azna raz olmad m iin huysuzlan-dm, ac ektim, kederlendim. Bu cmle, ben ne kadar ya lanrsam ya lanaym, beni hep krlgan bir ocuk gibi tuttu. "E er" diye ba layan bu cmleye dokunan bir yanm, en abuk krlan yanm oldu. Kendi hayatnda biraz so uk ve kibirli olan, byk a klardan ve tutkulardan kaan, kadnlarla ne eli ve yzeysel oyna malar ye leyen, bir dostunun deyimiyle, "Sevmeden iyi ve cmert, ba llk duymadan m fik ve dikkatli olabilen", bir ba ka dostunun tarifine gre de, "Kalbinin derinliklerinde olup bitenleri yaknlarndan hibirinin tamamen anlayamad " ama btn bunlara ra men tutkuyu, ihtiras, a k bilen, belki de ruhundaki bu ikili in sk kl n ya ayan ehov'un hznl aresizli i, tek bir cmleyle benim ocuk ruhuma szm , beni bu cmlenin gcyle damgalam ve beni bu cmlenin pe ine d rm t. Yllar geti, o piyesi seyretti im gnden bu yana. Ya landm. Yazar oldum. Gece trenleri geti. Ya murlar ya d. Kadnlar oldu. Hayalimdeki her ey hayatn iinde vard. Ama bir araya gelip bir trenin penceresine ba n dayayan bir kadna dn emedi. Mart piyesini okudu unda, bu piyesi sevmeyip, "Sen dantelac kzlar gibi yazyorsun" diyerek alay eden Tolstoy'un alaycl ndan yaraland iin belki de piyeslerin-deki cmleleri gerek hayatta sylemekten utanan, byle bir cmledeki en ufak bir yalan krntsnn, syleyeni de, dinleyeni de glnle tirece ini hissedip bu cmlelerden korkan ehov'un korkusu bana da geti. Hem bu cmleyi arayp, hem bu cmleden ekindim. Bu cmlenin sahte bir sesle sylenmesinin hepimizi "bir dantelac kz" haline sokmasndan korktum belki. Byle bir cmlenin gere ine inanmakta zorlandm. Sadece hayallerimde ve istedi im ses tonuyla syleyip sylettim o cmleyi.

Artk ya landm. Kitaplar yazdm. lm de artk ba kalarna ait bir masal de il benim iin. Ve, bu cmleyi, bu cmlenin btn gerekli ini ve gcn hissederek sylemek, byklerin korkularna esir olan ocukluk hayallerimi kurtarmak istiyorum artk. E er birgn hayatma ihtiyacn olursa gel ve al onu.

***

Huzursuz Ruhlar... O k iinde btn renkler ayn heyecanl parlakl payla arak birbirine de iyor, dokunuyor, p yor, kh masum bir orjiye, kh ahlaksz bir ayine benzer bir kayna mayla birbirlerinden bir eyler alarak o alyor, mum beyaz bilekli bir mele in gergefindeki ipek ibri imler gibi birbirine dolanarak ekilden ekle giriyor. Kvrck tyleri altn yldzl bir kuzu gibi oradan oraya seken gne , erguvan a alarna dokunup kendi aydnl nn bir parasn o a acn ieklerine brakrken, o ieklerden ald glgeli bir eflatunu denizin mavili ine yanstyor, Bo az tepelerinin koyu ye il koruluklar, tebessmn zor zapt eden olgun bir kadn gibi, bu kl e lenceye katlmakla bigne kalmak arasnda tuhaf bir kararszlk geiriyor. stanbul'da bir bahar gn ya yoruz. Geen yl da bu sahiller byleydi. Yzlerce, binlerce yldan beri bu sahiller renklerle klarn ahenkli co kusuna tanklk ediyor. Tabiatn o muhte em ve mkemmel tekdzeli i, her bahar ayn eri ilmez gzelli i bu sahillere serpiyor. Renklerle klarn, geen kk bir bulutla ya da esen hafif bir rzgrla anbean de i mesine kar lk her yl bu mevsim, tanrsal bir aheserin tekrarlanmasndaki kararllk da bizi grd mz gzelli in kendisi kadar a rtyor. Tabiat, mkemmelli ini ve a rtclgn, hibir a r-tcl a yer vermeyen bu ola anst tekdzeli ine, kendini tekrarlamasndaki dokunulmaz ve de i tirilmez iradesine borlu. Kurallar belli.

Geceyle gndzn yer de i tirmesi, bir mevsimden sonra di erinin gelmesi, ya murlarn bulutlardan bo almas, srtlanlarn bizonlar paralamas hep ayn ekilde, de i tirilemez bir kanuna uygun olarak gerekle iyor. Tanr, yaratt tabiatn mkemmel dzeninden memnun. Onu asla de i tirmiyor. Bu tabiat, hataszl yla muhte em ve mkemmel ama a rtc ve e lenceli de il. Tanry kim e lendirecek? Kim a rtp gldrecek onu, kim yapt hatalarla onu zecek? Gkyznn derinliklerinden semavi bir merakla e ilip bakt nda, yanndaki meleklere, " una bak, una bak" diye kimi gsterecek? Bizi elbet. Tanry gldren ve zen bizi. Biziz onu e lendiren. Gecesinden sonra gndz gelmeyen, ayn gnn iinde e itli mevsimler ya ayan, kaprisleri, marklklar, heyecanlar, arzular, fkeleriyle, birbirine benzemez eli kili istekleri, kararszlklar, korkularyla, de i mek ve de i tirmek ihtirasyla tabiatn tekdzeli ini bozan, beklenmedik i ler yapan biz insanlarz, tanrnn sonsuz e lencesi. Tabiatn mkemmel tekdzeli ini biz bozarz. Mkemmel olmad mz iin e lenceli, mkemmel olmadi imiz iin irkin, mkemmel olmad mz iin yaratcyz. Tek anar isti biziz bu tabiatn. Depremler, sel felaketleri, kasrgalar, frtnalar bile o tekdzeli in paralar olarak kyor ortaya. Hepsinin bir kural ve kanunu var. Kaplanlar ot yemiyor, zrafalar ceylanlar kovalamyor. Biz yle de iliz. Biz, iine do du u tabiat de i tirmek isteyen tek canlyz. isyan bilen, ba kaldran, korkuyla diz ken biziz, tanrnn zeki, sivri dilli, isyankr soytarsyz, onun saraynn kahkahas ve gzya yz biz. Can skntsn, a k, kskanl , ihtiras sadece biz biliriz.

Mum bilekli meleklerin dokudu u rengrenk ipekten yorganlara sarnp, do an gne lerin, erguvan a alarnn, ye il koruluklarn, kpkleriyle oyna an denizlerin ortasnda huzursuzla an, hrnla an, huysuzla an biziz, tanrnn yaratt mutluluk resimlerine bakarken orada kendi yaratt mz bir mutlulu un parasna rastlamad mzda mutsuz olan da biziz. En byk felaketlerin ortasnda beklenmedik a klara d p glveren de bizleriz. Tanrnn evirdi i bir mkemmellik emberini biz insanlar krabiliyoruz ancak, onun iin, ba ka hibir canlnn sahip olmad bir hakka, hayatn ak n de i tirme hakkna sahibiz ve sanrm bu byk hakkn bedeli olarak btn tabiatta mutsuzlu un dokunabildi i tek canl tryz. Tekdze bir mkemmeliyetin d na kabildi imiz iin o mkemmelli in bir anlamda en eksik paras biz oluyoruz, bu eksiklikle hep yenilikler aryor, bu eksikli in yaratt yetersizlik duygusunu yenebilmek iin srekli, tabiatta daha nce grlmemi de i imler yaratyor, tabiatn yaramaz ocuklar olarak onu didikliyor, mkemmelli i reddetmenin huzursuzlu unu da hep ruhumuzda ya yoruz. Tabiatn sundu u hibir ey yetmez bize. Tanrnn, tabiat yaratrken hissetti i huzursuzlu u, tanrnn, eline yaratlacak yeni bir hayat verilen ocuklar olarak kendi kk hayatlarmzda ya yoruz. Hepimiz kendi hayatlarmzn tanrsyz. Kk, huzursuz tanrlar. Yeni eyler isteriz biz. Sanrm, tanr yaratt tabiattan tatmin olmad iin insanlar, mkemmeliyeti bozan bizleri yaratt. Huzursuz yanyz biz tanrnn. Onun iin, bizim hayatmzda hibir zaman srekli bir huzur olmayacak, "babalarnn" ahenk yaratacak kudretini de il, yaratt ahenkten ku kuya d en huzursuz yann tevars eden ocuklar oldu umuz iin en mkemmel anlar bile biraz uzun srd nde bizi bunaltacak ve bizim ellerimizle bozulacak. Zihnimizde ve ruhumuzda esip duran huzursuzluk rzgrlar, mkemmel bir tekdzeli i bozma greviyle yaratld mz iin hi dinmeyecek. En gzel zamanlarda bile daha gzeli olup olmad n merak edece iz, yetinmeyece iz, arayaca z, "tekdzelik" bizim iin byk bir lanet olacak, tabiata hayran olaca z ama paras oldu umuz o tabiata benzemeyi iddetle reddedece iz. Tanr, ruhundaki dengeyi; ahengini tabiata, huzursuzlu unu bize vererek sa lad. Tabiat, tanrnn zanaatkrl n, insanlar ise onun sanatkrl n gsteriyor. Onun iin sanat, btn tabiatta yalnzca bize ba lanm bir ayrcalk.

Sanrm bu yzden, u mkemmel ve muhte em bahar gnnde, erguvanlarn, koruluklarn, denizlerin, sulara de en ku larn, srma saakl gne klarnn ortasnda huzursuz bir ruh gezdiriyor, grdklerimize hayran olmamza, gzelli inin tadna varmamza ra men hep bir alk hissediyoruz. Bize kendi yaratcl ndan ve huzursuzlu undan bir para verdi i, bizi yeryzndeki yansmalar haline getirdi i iin tanrya minnettar m olmalyz, yoksa bizi ahenginin sessiz ve itaatkr bir paras klmad iin sitem mi etmeliyiz bilemiyoruz. Gzlerimiz, tabiatn uyumlu bir paras. Gryor ve hayran oluyoruz. Ruhumuz, tanrnn ruhu. Grd yle yetinmiyor ve hep yenisini yaratmak istiyoruz. Her sabah, hayat yeniden yaratacak bir tanr gibi uyanyoruz. Hayallerle, umutlarla, ku kularla dolu ama o ahengi hi yaratamyoruz. Ahengi bozmak iin yaratldk biz, hayatmzda ahengi nasl bulabiliriz. Tekdzeli in mkemmeliyeti yok bizde. Tabiat, tekdzeli iyle muhte em, biz tekdzeli e ba -kaldr mzla muhte emiz. I klar erguvanlarn rengini sulara ta yor. Ne kadar gzel bu ahenkli ayin... Ve biz, tanrnn bu ahenge hayran olan huzursuz ruhuyuz.

***

Affedememek Gz alabildi ine uzanan ehirde tek bir k bile yan-myor, dev beyaz bir kaplumba a gibi ba n iine ekip kabu unun karanl na kapanm . Kar, gkyznn derinliklerinden yklendi i gizli bir kla usulca ya yor.

Yumu ak kar tanelerinin fsltsndan ba ka ses yok. Pencerelerin k eleri buz tutmu . So uk, bir kesi e de en tuz gibi, dokundu u yeri yakyor. Ellerim yor. Yllarca evvel bu eve ta nd mda, ssz apartmann en stndeki yalnz at katnda, pencerelerden giren rzgrla yen ellerim uyu ur, daktilonun tu larna dokunduka parmak ularm acrd. Yazabilmek iin eldiven giyerdim. Tek bir yata m, bir asker battaniyem, kk bir radyom ve babamn kmrl nden bulup kard m eski bir al ma masam vard. iskemlem olmad iin, masann ekmecelerinden birini, dikine yere koyup kendime bir al ma iskemlesi yapm tm. Gentim ve gelecekten korkuyordum. Dar yata mdan kbuslarla uyanrdm. Hayatn, beni brakp gidece ini, ona yeti emeyece i-mi d nrdm. Kaaca n sand m hayat yakalayabilmek iin geceler boyu, daktilo tu larnn sesiyle nlayan o yapayalnz bo evde yaz yazardm. Geyik derisinden, ii krkl izmelerim vard. Bazen, ocukluk hayallerimi gerekle tiremeyece imden, ba arsz olaca mdan o kadar ok korkardm ki, al ma masasnn ba nda fkeyle a lardm. Korktuka daha ok al rdm. So uk, bir zalimin ba gibi yrtyor zaman, gemi e do ru d yorum. Sevmem gemi i. Bir daha ya amak istemem o gnleri, o korkular. Genli in a r bedelini dedim ben, bir daha demek istemem. Benimle birlikte btn ehir gemi e d yor. Her an bir a dan bir a a geiyoruz sanki.

Benim genli imi, babamn genli ini, dedemin genli ini getik, gerilere, daha gerilere gidiyoruz. A r ini sobalarn yand , alevli mum klarnda kitap okundu u, bahelerinde a alarn a r u ultularla sarsld k klerin ah ap kokulu kuytuluklarnda dola yoruz. Suikast planlarnn yapld , Be ikta karakolunun nezarethanesinden i kence lklarnn ykseldi i, Balkan ehirlerinde faili mehul cinayetlerin i lendi i gecelerdeyiz. Bu topraklarn rtsn kaldrd mda cinayetleri, lklar bulaca m biliyorum. yen ellerimle bir sigara yakyorum. Yan ba mdaki mum, ani bir rzgrla titriyor. Kendi genli ime dnyorum yeniden. Belki de kendi genli imi hi unutmad mdan, hep bir efkat duyarm genlere, syleyemedikleri korkularn bilirim onlarn, henz bir umut haline bile dn eme-mi hayallerinin kendilerini nasl rktt n, hayatn kalabal nda kaybolmaktan nasl endi e ettiklerini, en kk ba arszl n onlarn tedirgin ruhlarn nasl da lad n, hak ettiklerine inandklar zeni gremediklerinde nasl krldklarn, nasl ocuka bir acelecilikle kendilerini kantlamak iin u ra tklarn, "ben ne olaca m" sorusunun ilerinde nasl nlad n, ne kadar abuk umutsuzlu a kapldklarn bilirim. Ve, ilk ba arda yzlerinin nasl d n. A klarn bilirim, aclarn, krlganlklarn bilirim. Ya adm bunlarn hepsini. ehir, terk edilmi bir da ky gibi sessiz. Kimse bir yerden bir yere gidemiyor. Yollar, buz tutmu . Zifiri bir karanlk, duygularn iyice kabarp yaylabilmesi iin evrenin duvarlarn geriye do ru itiyor, iimin byd n, geni ledi ini, duygularmn kardan harma-niyeler giymi "muse"ler gibi ehrin stnde utuklarn hissediyorum. Birok duygumun, genli imin duygularna benzemesi ne tuhaf. Hep ayn gle zledim. zlemeyi hep iyi bildim. Kavu makta ise hep acemiyim. Genli imin beceriksizli ini kutsal bir emanet gibi ta yorum. Bu korkun karanlk, zaman Shakespeare'in mezarcs gibi kazp bulduklarn bana gsteriyor, neler kyor oradan, ba lamad m ama unuttu um nice ihanet, beni acyla kavurmu nice an, st kapanm nice fke; sevdiklerimi ba lamay hi bilmedim ben, ruhuma u ursuz bir dvme gibi dvlm genli in bencil kibri ba lamama hi izin vermedi, hi affetmedim, hep ba lamak zorunda kalmayaca m birini aradm, kendim hep ba lanmay bekleyerek, ba lanmak iin yalvararak.

Bencildim, hl yleyim. Vah iydim, hl yleyim. Cinayetler ehrinin ocu uyum ben. Baklara d knl m hi de i medi. Arkamdaki pencere, buzdan bir rmce in a laryla buzlanyor, karanl bile grmekte zorlanyorum. Konyak kadehini kaldrp mum na tutuyorum, camn iindeki kehribar rengi ikiyi seyrediyorum. Hazreti Musa gibi Tanr'yla konu mak isterdim. "Genleri affet" derdim ona. Sonra usulca eklerdim. "Beni de affet." "Affedemememi affet benim." Vah etim iin, ahlakszl m iin, bir ba n kadn tenine de i ini grmekten ald m haz iin, ihtiraslarma kendimi delice bir arzuyla brakt m iin, gnahlardan ho land m iin affedilmemi istemezdim. Affedemememi affetmesini isterdim sadece. Ve, genlere iyi davranmasn. Onlarn gvenle yaslanacaklar bir gemi leri yoktur, de erlerini kabul ettirecek, bir kant isteyen kalabalklara gsterecek bir kantlar yoktur, onlar parlak bir gelece e gtrecek haritalar yoktur. Co kular, heyecanlar, arzulan, endi eleri, korkular vardr. Krlgandrlar. abuk alnrlar. efkatle bakarm onlara. "Korkmayn" demek isterim, "en korkusuzlarmz bile korkuyordu sizin ya larnzda." Elimde olsa onlara, ba arl insanlarn hayat hikyelerini okutmak isterdim, korkularnn, endi elerinin, gvensizliklerinin nasl benze ti ini grp biraz ileri rahatlasn diye. Kar usulca ya yor. Ellerim yor. Genli imdeki gibi. Btn pencereler teker teker buzlanyor, karla kapl damlardan beyaz bir k yansyor buzlara. Buzdan bir krenin iindeyim. Kehribar rengi konyak kadehini a tutuyorum. So uk, zaman yrtyor. yorum. Ama sadece so uktan de il mem.

Niye byle d m Tanr biliyor.

***

Bir Sergiden Tablolar... Kaybolmal bazen insan. Kendi tenhal na ekilmeli. O ssz karma ann iinde gizlice yeniden o almal, nadasa braklm bir toprak gibi kendi karanl nda be-reketlenmeli. Sanatn ve hayatn tedirgin patikalarnda gezinmeli. Eski dostlara rastlamal orada, hi kar la mad dostlara, genli ini bl t dostlara; alevli bir magma gibi, zaman yakan tuhaf bir kzll n iinde fildi i tu lar parlayan piyanonun sesine e lik eden seslerini duymal onlarn, hkrklarn duymal, yalnzlklarn, glmsemelerini duymal, ate i eliyle tutup onu bir elmasa eviren cehennem bycleriyle elleri yanarak yrmeli. Mussorgski'yi hatrlamal bir daha. ok ierdi. ok yalnzd. plak Da da Bir Gece'yi dinlerdim ben. Zengin bir aristokrat olarak do mu tu, yle lmedi ama... nl dostlar vard, Borodin iyi ahbabyd, Rimski-Korsakov'la ayn evi payla acak kadar yaknd. Sonra herkes brakm t onu. Geceleri kimsesiz odalarda ierdi. Ressam arkada Viktor Gartman'n sergisinden ok etkilenince Bir Sergiden Tablolar isimli piyano suitini yazm t, Ravel daha sonra orkestra dzenlemesini yapm t o parann.

Kayboldum ben geenlerde. Bir resim sergisinde kayboldum. Mor halkalarla evrelenmi gzleriyle deli deli bakan, salar da nk Rus besteciye rastladm, kendi kimsesiz patikalarmda, bir de krmz yele i, beyaz gmle i, siyah uzun atksyla, yapt tablolarn yannda duran Mehmet Greli vard. Krlla m sakal, yumu ack gzleriyle bir ermi e benziyordu. Eski dostlarm onlar, cehennemden iek toplardk birlikte. Bir piyano bile alamyorum. Ben de Mehmet'in resimleri iin bir beste yapmak isterdim. Bir senfoniye yetecek kadar renk ve anlam var tablolarda, siyahlarn iinde duran u ehla gzl kadn, ben tanrdm o kadn, pencerenin kenarndaki u yalnz adam, ne eyle umaya hazrlanan u ku lar, karanl n iinde bekle en kargalar, rlplak u ahlaksz kadn. Geceleri ok uzun yrrdk biz. Herkes uyurdu, biz yrrdk. Adm ba biri katlrd bize, arklaryla, iirleriyle, ro-manlaryla, hikayeleriyle gelirlerdi. Mehmet bazlarnn arklarna e lik ederdi. Ben dinlerdim. Kaybolurduk ve kaybolmay severdik. Ama kimse Mehmet kadar kaybolamaz, kimse Mehmet kadar kendisi olamaz, kimse var olmay Mehmet kadar kmseyemezdi. Mussorgski'nin yalnz ld , Edgar Alan Poe'nun sefalete srklendi i, Modigliani'nin bir bilardo masasnda can verdi i, Knut Hamsun'un alk ekti i, Stendhal'in okunmad , Chopin'in lkesinden kat , Liszt'in manastra kapanmak zorunda kald bir hayat, ona gre de ildi. Hayat be enmez ve yeniden biimlendirmek isterdi. Yeniden de biimlendirdi hayat. ereveletip duvarlara ast.

Kaybolmu lar yceldi. Piyano konertolar dinlerdik. Rahmaninov'un nc Piyano Konertosu dostlu umuzun kilit noktalarndand. Uzun bir seyahatten dnd m bir gece Mehmet aniden bu konertoyu dinlemek istemi ti, gece yans Rahmaninov'un konertosunu bulmu tuk. Dost olmay sevmi tik. Rahmaninov'la ilgili hikyeler anlatm tk. Gentik ve kaybolmu tuk. Kayboldu umuz yerlerden memnunduk. Mehmet yllar sonra kaybolmu her n tutup yeniden yapt, renklere, ekillere brndrd onlar, kayp zamanlarn, kayp insanlarn tanrs oldu, yeniden can verdi onlara, renkli ku lar, yalnz kadnlar, hznl erkeklerden olu an mutlu bir hayat yaratt. Duvarlara ast onlar. Bir piyano sesi duyuluyor. Mussorgski yalnz ld. ok ierdi. ok yalnzd. Bir arkada nn sergisi iin bir mzik besteledi. Her tablo iin bir ba ka ses, her tablo iin ba ka anlatm. Ve srf benim bildi im, srf benim dinledi im bir ba ka beste yapt geen ak am, benim dostumun tablolar iin ve ben duydum onu, dinledim. Bu mzi i ba kalarna duyuracak bir yetenekten yoksun oldu um iin hayflandm. plak kadn iin aldklarn duymalydnz, ya o siyahlar iindeki kadn... Bir sergide kayboldum ben. Tuhaf patikalardan getim, eski dostlarma rast geldim, mzikler dinledim, ku larn kondu u tellerde zamann emberini evirdim, Mussorgski'yi teselli ettim, Courbet'yi grdm, "Bonjour

Msy Courbet" tablosunu yapm t hani, sakall adamn Mehmet'e ok benzedi ini syledi bana, ben de benzettim. Krmz yele i vard Mehmet'in, krl sakallan, yumu ak bak lar vard, hrn sesli bir ermi e benziyordu. Kaybolmu larn ermi i. Onlar bir daha yaratt. Var etti kaybolmu lar. Mussorgski ldkten sonra Bir Sergiden Tablolar' Ra-vel bir daha dzenlemi ti, RimskiKorsakov da Boris Go-dunov operasn elden geirmi ti. Ben o sergi iin bir eyler yazabilseydim, ben ldkten sonra onlar kim yeniden dzenlerdi acaba? Mehmet herhalde ya da Alev. Kaybolmay bilen dostlarm var. Var olabilmek iin kaybolabilmek gerekti ini bilen insanlar. ok kaybolduk biz. Geenlerde bir sergide kayboldum. Yalnz kadnlar, hznl erkekler, ne eli ku lar grdm. Sanatn ve hayatn tedirgin patikalarnda gezindim. Mussorgski yalnz ld. Ba ucunda plak bir kadn a lyor, mavi bir ku tyor imdi. Krmz yelekli bir adam glmsyor. Ate , plak ellerinde elmasa dn yor onlarn. Zaman yakan tuhaf kzll n iinde fildi i tu lar parlayan bir piyano alyor. Ve, defalarca kayboluyoruz.

***

de Kokular Gece, damlalar i deie i kokan lacivert bir nehir gibi sakin bir vakarla akyor, kzl sardunyalarn arasndan. Mahzun bir gen kz gibi duran limon a ac, bir trl i-eklenemeyen hanmeli, annesinin all n srm bir kz ocu una benzeyen, at zaman bile boyu bir tomurcu un boyunu gemeyen minik iekleriyle gl fidan uzun bir uykuya dalm lar. nsanlarn, seslerin, klarn ekildi i bir zamandayz. Kokular imparatorlu unun bendeleriyiz artk, ruhumuz bir buhurdan gibi tten kokularla dalgalanyor. Ne kadar kalabalk bir yalnzl a sahibiz. Ne yana dnsek kendimize arpyoruz. Kendi yldzlaryla o alan karanlk kainat gibi uzak imdi dnya, i de, limon, hanmeli ve gl kokularyla bezenmi tehlikeli yalnzl mzda gemi imiz de gelece imiz kadar mu lak ve mehul gzkyor. Hatalarmz ve pi manlklarmz, karsak bizden geriye ne kalr. Hayatmza alevli galaksiler gibi klar iinde giren nice insan, arpt yeri kanatan, ate ini kaybetmi bir ta a dnmedi mi? ledi imiz gnahlar de il mi, bizi ba kalarnn gnahkrl na inandran? Kendimizi affetmemizdeki bu korkun ho gr de il mi, ba kalarn affetmemizi bu kadar zorla tran? Kendimizle her kar la t mzda sevimsiz bir yabanc grm gibi ba mz eviriyoruz, kendi yzmze yerle tirece imiz bir ba ka yz aryoruz. "Bu de il benim yzm" diyoruz, "bu olmamal." Kendimizin ocu u gibiyiz, her gece kendimize kendimizle ilgili bir masal anlatyoruz, bir prens oluyoruz, bir prenses, drst, iten, cesur oluyoruz, iyiliklerle do-nanyor, sevecenliklerle yceliyoruz. En ok yalan en yaknlarmza sylyoruz.

nce kendimize, sonra en sevdi imize. hanetin zamann biliyorum. Sizi vuran haneri, size en yakn olan tutacak, size en yakn olan ona en ok sokuldu unuzda vuracak. Ve, siz iinizdeki haneri kartp vurmak iin onun size sokuldu u zaman bekleyeceksiniz. ihanet hanerini sokmak iin, dokunabilecek kadar yakn olmak gerekti ini sezeceksiniz. yle haykrmay reneceksiniz: "Yaralanm lardan korkun." Yaralanmam kim var peki? Ve, yaralanmam kimse yoksa siz kime sarlacaksnz? de kokularnn iine incecik limon ie i kokular szyor, minicik bir gl var, koyu karanl n iinde, ieksiz bir hanmeli. Sessiz ve mkemmel gece. Ve, biri eksik. Biri her zaman eksik. Biri, geldi inde bile eksik. yle eksildik ki ya arken, bize dokunan herkesi eksiltiyoruz. Yalnzl mzla o alp kalabal mzla eksiliyoruz ve ylesine kalabalk ki yalnzl mz. Ne yana dnsek kendimize arpyoruz. Hayat bize hep ayn eyi retiyor, "Mkemmel biri yok." Ve, en maceraperest olanlarmz, en gz karalarmz, en lgnlarmz yle diyor: "Biri var ve ben onu bulaca m." Ve, o zaman bir ses bize diyor ki: "Sen mkemmel de ilsen ba kas niye olsun?"

Ve, o zaman biz diyoruz ki: "Ben mkemmel olsaydm, mkemmel birini niye arayacaktm?" Hepimiz kendimizde olmayan aryoruz. Ve, hepimiz ancak kendimizde olan buluyoruz. Yaralanyor ve yaralyoruz. Gkyz karanlk ve yldzlar parlyor. Ruhumuz karanlk ve iyiliklerimiz mi parlyor, yoksa geni bir iyili in iinde kristal i neler gibi parldayanlar ktlklerimiz mi? Sonsuz, sessiz ve geni bir iyili in iine mi yerle tirilmi ktlklerimiz, yoksa sonsuz ktl n iinde parlayan k vahalar m iyiliklerimiz? Ve biz bunlardan hangisini isteriz? yiliklerimizin parldamasn m, yoksa ktlklerimizin parldamasn m? Niye hepimiz biribirimize benziyoruz? Nasl oluyor da bir vakit ya adktan sonra insanlarn ne zaman, ne yapaca n reniyoruz, nasl oluyor da birbirine hi benzemeyen insanlar bile birbirine benzer eyler yapyor? Ba kalarnn da bize benzedi ini grmekten bir teselli mi bulmalyz, yoksa ba kalarna bu kadar benzemek bizi utandrmal m? Zehirin panzehirini de zehirden yaptklar gibi acnn panzehirini de acdan m yapyorlar? Canmz actann cann actmak geiriyor mu acmz? Yaralandka yaralyoruz. Yaraladka yaralanyoruz. Bu kadar basit mi gerekten ya adklarmz? Bylesine ufuksuz bir gere i grd mzde btn gere i grm m oluyoruz? Ve, biz bu kadar s myz? Peki, ya kendimize ve sevdiklerimize anlatt mz o oymal masallar, iimizi serinleten o, "ben farklym" inanc.

yle mi demeliyiz: "Ben farkl de ilim ve kimse farkl de il." Acaba onun iin mi filmleri ve romanlar seviyoruz, bize farkl olanlar anlattklar ve bizi farkl birilerinin de olabilece ine inandrdklar iin mi? Yeryznde drst birilerinin de olabilece ine inanp onu mu aramalyz, yoksa acnn ba lad her yerde drstl n bitti ini kabul edip drstl istemekten vaz m gemeliyiz? Herkes yalan sylyorsa en drstmz, "Ben yalancym" diyenler mi? Drst oldu unu syleyenlerden mi korkmalyz, yoksa yalanc oldu unu syleyenlerden mi? Kendimizi kimden saknmalyz? Ve, kendimizi saknmal myz? Neden drst birine, gvenebilece imiz birine bu kadar ihtiyacmz var, kendimize ve drstl mze gve-nemedi imiz iin mi? Bizi, drstl n gerekten var oldu una inandrmas, bizi de drstl n gvenilir sularna ekmesi iin mi insanlara drst olmalar iin yalvaryoruz? Niye kendimizde olmayan ba kasndan istiyoruz? Kendimizde olmad iin mi? Yalandan en ok yalanclar, gnahtan en ok gnahkrlar, ihanetten en ok hainler mi korkuyor? Yalann, gnahn ve ihanetin izgisini ne kadar abuk ve kolay geti imizi bildi imizden mi ba kalarnn da o kadar kolay ve abuk o izgileri geece ine inanyoruz? Gnahn ve ihanetin o muhte em lezzetini tatt mz iin mi ba kalarnn da onu tatmak isteyece ini d nyoruz? Hi yalan sylemeyen, belki de ba kasnn yalan syleyebilece ini hi d nmez. haneti aklndan geirmeyen, ba kasnn da ihanetinden o kadar ku kulanmaz. Bu sorularla ne kadar yalnzz. Ve ne kadar kalabalk yalnzl mz. Herkeste kendimize arpyoruz. Ve, bir ses bize diyor ki:

"Sen mkemmel de ilsen, ba kasnn mkemmel olmasn niye istiyorsun?" Ve, biz diyoruz ki: "Ben mkemmel olsam, ba kasnn mkemmel olmasn niye isteyeyim?" Kara ipekten bir yorgan gibi stm rtyor, i de kokular, limon ieklerinin incecik kokusu, kzll karanl n iinde bile sezilen sardunyalar, minicik saplarnn ucunda sessizce duran minicik gller, ieklenmemi bir hanmeli. Sessiz, sakin ve mkemmel gece. Kokular imparatorlu unun bendeleriyiz bu saatlerde, ruhumuz kokularla dalgalanyor. Ne kadar kalabalk yalnzl mz. Hepimiz yaralanmay biliyoruz. Yaralamamay bilen birisini aryoruz hepimiz.

***

Generalin Kz. Aradan uzun yllar geti, birok olay oldu ama ben hep ayn gn hatrlarm; defalarca ya anan, o sradan, sakin gn. K kn ak balkon kaplarndan, uzaktaki durgun yaz denizi grnyor. Vakit, sabahtan leye dnmeye hazrlanyor, meyve bahesindeki a alarn yapraklarnda scak bir gnn taze bu usu, a alarn kkleri hl glgeli ve serin, incir kokusu di er meyvelerin kokularn bastryor, sol yandaki geni ba da sararmaya hazrlanan zmler, bahenin giri ini, iki yandan birbirlerine kavu an dallaryla bir tnele eviren bodur vi ne a alar yan yana dizilmi ler, k kn nndeki iek tarhnda hercaimenek eler sar mor menevi leriyle hemen seiliyor, oymal demirden uzun ayaklan stnde duran i lemeli camlaryla havagaz fenerleri, dallarn geni e am atkestanesi. Ortalk o kadar sessiz ki, arka bahedeki dut a acndan d en iri bir dutun yere arpt nda kard ses duyuluyor. Salona alan odalarn kaplar kapal.

Kaplardan biri alyor, bana etekleri kendinden rzgrl gibi grnen iri kahverengi benekli bej emprimeden elbisesiyle o, mutfa a do ru hzla yryor, sinirli bir enerjisi, fkeli bir tela var, len yeme i iin hazrlk yaplyor, dereotu kokuyor mutfak. Onun her gei inde ben eteklerindeki rzgr hissediyorum. K edeki sedirde, ba na rtt ipek rtnn iki ucunu koyu nefti elbisesinin omuzlarna brakm cicianne her zamanki gibi elindeki Kuran' okuyor sessizce, dudaklarnn kprdad n gryorum. Kuran okuyan ya l kadn, generalin kars. Salonu tela la geen kadn, generalin kz. Generalin kz, benim babaannem. O zamanlar, benim bugnk ya mdan daha gen. ld ak am gene o sakin gn ve onun yry n hatrladm. Yanl bir hayat ya yormu gibi mutsuz bir hali vard hep. Genli inde at binmi , keman alm , sanrm okudu u romanlardakine benzer bir hayatn hayallerini kurmu ama umdu u hayat ya ayamam t. iirler yazard. O gece, onun birka saat nce ld odann biraz tesindeki salonda toplanp gemi ten konu tu umuzda birden, anlatt hatralarn hep babasyla ilgili oldu unu, annesinden, kocasndan, karde inden pek bahsetmemi oldu unu fark ettim. Babasna hayrand. Generalin kzyd o, emirberlere, seyislere, u aklara, a-yaklanmalara, at malara, sava lara al knd; Atatrk'n, evlerine nasl geldi ini, babasna mstakbel terfiini, "Pa a yeni yldzn hazrla" diye nasl haber verdi ini, anakkale Sava 'nda emrindeki topulara bir tepeye kp nasl hedef ayar yaptrd n anlatmaktan ho lanrd. "Dedem apka devriminde bir de kadn astrm galiba babaanne, yle mi?" sorusuna sinirlenir, "Hadi oradan koca kafa" diye terslenirdi. Anlatt hatralar "pa alarla" doluydu, kom u k kler bile "filanca pa ann" k k olarak anlr, kom ular "filanca pa ann refikas, kerimesi, mahdumu" olarak tan-tlrd.

Prusya e itimi alm , fkesi burnunda, sert ve disiplinli babasndan sonra bir daha, genli indeki frtnal ve grkemli hayat ya ayamam t. Kocas, Galatasaray mezunu bir hukukuydu, ok yak klyd ve karsndan ziyade, kendisini bin bir mihnetle yeti tirmi olan annesine ba lyd. Genli inde aml-ca'daki evinden Anadolu'ya adam karp idama mahkm olmu tu ama evlendi inde bir brokratn durgun hayatn ya amaya ba lam t. Galiba babaannem de genlik hayallerine s nm t. iinde bir oyunculuk vard. Bir duygudan bir duyguya ok abuk geer, aslnda o duygulardan hibirini tam hissetmedi ini, onlar oynad n, evresindekileri de nemsiz seyirciler olarak grd n d ndrrd bana. Btn evresini o ynetir, hayatn her nn denetlemek ister, itirazla kar la t nda sertle irdi, insanlarn ondan ekindiklerini grm tm; o ise sadece, aile iindeki babasna benzeyen dikba l fkeli erkekler kar snda geriler, birden otoriter halini terk edip, "Ben nereden bileyim evladm" diyerek ya l bir kadna dn rd. K k kadnlarnn o u gibi evreye kar ok sert, yalnzca "pa a"ya kar ok yumu ak ve ba e ikti, "pa ann" d ndakiler nemli insanlar de illerdi, onlara, gerekirse yardm edilir ama onlarn istekleri, arzulan, duygular pek kaale alnmazd. Sahnenin ortasnda daima "pa a" ve onun sevgili kz dururdu. Pa a, sahneyi terk etti inde geriye yalnzlk, mutsuzluk ve krk hayaller kalm t. Hi kahkaha att n grmemi tim. Bir eylerden yaknrd, eksik bir hayatn getirdi i bir mutsuzlu u, kk yaknmalaryla paralayarak tahamml edilebilir bir hale dn trd n d nm tm daha sonralar. General babann disiplinli e itimi ve mutsuz bir kadnl n alaryla namusa ok nem verirdi, kz torunlar, "generalin" glgesini kendi hayatlarndaki baskyla ya am lard ve ya land yllarda birgn, "generalin kznn" bir zamanlar "bir genelevde al m bir fahi e oldu unu" yazan pankartlar siyasi miting meydanlarna aslm , bu afi ler haber olarak gazetelere yazlm t. O lunun fikirlerine d man olanlar intikamlarn artk ya lanm olan o kadndan alm lard. Ya ad lkenin utan verici gere ini belki de ilk kez o zaman fark etmi , iktidarn paras bir generalin kz olmak ile nl bir muhalifin annesi olmann iki ayr hayat biimi yaratt n, can gerekten yanarak renmi ti. Pek sk yapmad bir eyi yapm , a lam t.

Sonra a r a r ya lanm t. iirlerindeki tutkulu, ihtirasl msralarn yerini tanr sevgisi almaya ba lam t. Anlatt hatralarda general babasnn yan sra eyh olan dedesine de yer am t. Ya lanyordu ama ihtiyarlamyordu. Seksen be ya ndayken birgn onun yalnz ba na yry ten dnd n grm tm, gene hayata ve evresine hkimdi, sahne belki biraz daralm t ama o kendi sahnesinde hl tek ba na bir yldzd. Kendi iktidarn ya l bir kralie gibi korur, hkmedip ynetirdi. O, kendi hayatnn Sarah Bernhardt'yd. Hayat, kendi yazd bir piyes gibi olmal, onun istendi i gibi oy-nanmalyd, oyunda onun istemedi i bir aksaklk olmamal, ba ka artistler sahnenin nne fazla gememeliydi. Zaten kolay kolay da kimse onun oldu u yerde pek ne kamazd. "Pa a dedeye" benzeyenler ancak bu ayrcal a zaman zaman layk grlebilirdi. Sonra birgn onu zor bela hastaneye yeti tirdik, durumu ciddiydi ama onu gtrd mz hastanede yer bulamyorduk, ba ka bir yere ta mamz mmkn de ildi, u ra sava bin bir glkle ona, pek de kendine uygun grmedi i bir yatak sa layabilmi tik. Kendisine gelir gelmez evine dnmek istemi ti. Kendi hayatna, kendi sahnesine, kendi gere ine. Evine getirdik. Kendi gemi inin kokusunu ta yan odasnda, kendi yata na yatt. Uzun yolculu una kendi odasnda hazrland. Bir ak amst acl kadn bir sesi, "Annemi kaybettik biraz nce" dedi. Generalin kz lm t. stendi i gibi ya anlmam bir hayat bitmi ti. Koyu ye il bir mezarlkta, dedemin yanna braktk onu. O eski k k yok artk, o meyve bahesi, a alar, ba , geni glgeli atkestanesi yok.

Her ey geti.

***

Tanr Srgnde... Usulca kaybolmaya hazrlanan, bir kenarndan krlm turuncu mehtabn yeryzne serpti i altn tozlaryla bezenmi hlamurlarn, gllerin, limonlarn arasnda ate -bceklerinin kzl akntlarla uu tu u mavimsi gecede, sabah yalnz d ncelerle beklerken dingin bir hznle sarmalanrsnz. Hissedersiniz, tanr srgne gitmi tir. Ardnda byk bir yalnzlk ve a lmaz bir bo luk brakm tr. Masals grntler, yalnzl ve bo lu u o altr yalnzca. Payla lamayan her gzelli in bir acya dnebilece ini fark edersiniz. Masalnz payla mak istedikleriniz, tanryla birlikte gitmi tir. Yzyln belki de en fazla hakk yenmi yazarlarndan Lawrence Durrell'n bir kahraman, "Tanrnn srld ve yerine ktl n geti ini kabul etmeliyiz" der. o u zaman, insan dv meye k krtan saldrgan ve vah i ktlkleri, mcadele imkn bile brakmayan aresiz bo luklara tercih edersiniz. Tanr gitti inde ardnda ktlkleri de il, payla lamayan gzellikleri brakr asl. Gzellikler kederlendirir insan... yle zamanlar olur ki, bir gzellik grmekten, gm l gecelerden, parlak yaprakl a alardan, geceye szan iek kokularndan, arklardan korkarsnz. De dikleri yeri yakarlar. Hayat, kezzabn gzelli in imbiklerinden szer. Tanr gitmi tir.

O gitti inde hep ona e lik eden, onunla birlikte giden birileri vardr. Yalnz gitmez tanr srgnne. Kendi imknszlklaryla solmu hayal krntlar, her dokundu u gzellikle biraz daha a rla m bir gemi , cansz bir huzursuzluk, kanatc yaz geceleri brakm tr ardnda. "Gelecekteki olaylarn tohumlarn iimizde ta yoruz. Onlar iimizde kapal olarak varlar ve kendi do alarnn yasalarna gre alyorlar" der Durrell, o kendine zg bir tlsm ta yan kitaplarnda. Tanr srgne gitti inde bir gelecek var m? Bir ses, "var" dese de hi inanmaz iimiz o sese. Dahas, yle zamanlarda gelece i de il de daha ziyade gemi i ister, tanrnn srgne gitmedi i gnleri, grd gzellikleri payla t vakitleri, imknszlklarn varl nn bile bilinmedi i kl sabahlar, hlamur kokularnn insan eksiltmedi i aksine o altt anlar. Kapal tohumlar var iimizde. Onlar kendi do alarna gre atklarnda ve tanr srgnden dnd nde elde edece imiz, unutmann ferah-l yla yeni gnlerin ba lamasnn yaratt heyecansa, bu unutu ihtimalini d nmek bile kalbimizi krar. Bu mudur bize ba lanacak olan? Unutabilmek midir tek s na mz? Ne ackldr, acnn sa almasn unutu ta aramak, gemi i btn parlakl ve strabyla ruhumuzdan karp o solgun unutulu lar bahesine brakmak, gemi te ya amak istediklerimizin asla ya anmayaca n kabullenmek, aresizli e boyun e mek. Gemi te patlam tohumlardan bir gelecek karta-madysak, gelece in tohumlarndan o gelece i nasl kartaca z? Srgne gitmi tanrmzn yoklu unda ekti imiz aclardan kard mz derslerle mi, mutsuzlu unu mutlulu undan daha fazla hatrlamak zorunda kal mzn bizde brakt izlerle mi, yayndan braklm bir ok gibi o sonsuz bo luktan bizi kucaklamaya hazr herkese sarlmak arzusuyla frlayarak m? Glecek miyiz kendi gemi imize, alayc tebessmlerle mi anlataca z ya adklarmz, tanrya, dnd ve unutmamza izin verdi i iin kr m edece iz? Bunu beklemek, bunu ummak, bunun iin yakarmak, gemi i tmden gzden karmak, gelece i bir hilikten, bir vazgei ten, bir yenilmi likten yaratmak de il mi? Kavafis gibi yle mi diyece iz:

"Sylemek isterdim o any... Ama ylesine silindi ki artk... hibir ey kalmam gibi..." Ah, elbette hepimiz biliyoruz, o gnler gelecek, her ey kumsaldaki zavall izler gibi hayatn dalgalaryla silinecek, iimizdeki tohumlar aacak. Yalnz d ncelere dalmayaca z, hlamur kokan gecelerde. Sar kl turuncu bir mehtabn uzakla p kaybolu unda ba ka kaybolu larn izini grmeyece iz. Bo luk yeniden seslerle, kokularla dolacak. "Tanr srgnden dnd" diyece iz. Ama kendisiyle gtrdklerini, gtrd yerde brakp bizim u anda tanmadklarmzla dnecek, "Unut ocu um gemi i, bak sana bir ba ka gelecek getirdim" diyecek. "Gtrdklerini ne yaptn tanrm?" diye sormayacak myz, "Onlar kimlere yeni bir gelece in arma an olarak ba ladn?" Silinecek mi her ey? Biz onlarn silinmesini hi istemezken? Birbiri ardna gelen dalgalarn stnde skarmozlar krlm dola aca z? Tek tesellimiz, dalgalarn stnde kalmak m olacak? Rotamz biz kendimiz izemeyecek miyiz, gitmek istedi imiz yerlere de il de gtrld mz yerlere mi gidece iz, iimizdeki tohumlarn yasas bizim isteklerimize gre de il de hayatn isteklerine gre mi belirlenecek? Biliyorum, tanrnn gl eli bu d nceleri de silecek, hatrlamayaca z bile belki bunlar, unutturacak bize unutmak istemediklerimizi, unutmak istemediklerimizi unuttu umuz iin sevinece iz. Gzellikleri yeniden payla abilece iz. Payla amamann, bir gzelli i nasl derin bir kedere dn trebildi ini silece iz hafzamzdan. Altn hlamurlar, beyaz limon iekleri, katmerli gller yeni bir yzn sevilen izgilerini andracak. kk bir sandal gibi mi

Gzellikleri sevinle, ktlkleri fkeyle fark edece iz. De erli harabeler gibi ta yaca z gemi i iimizde, krk mermer stunlar, km kubbeleri, yklm ta duvarlaryla o grkemli kent, iinde dola t mz, ya ad mz, gld mz o byl diyar, masal haritalarmzdan silinecek. "Sylemek isterdim o any" diyece iz, "ama ylesine silindi ki artk..." Sakin yaz gecelerinde, kokularla do acak sabah beklerken yalnz d ncelerle bakmayacaksnz gllerin solgun glgelerine. Ama bu mu srgne giden tanrdan istedi imiz? Neden tanr srgnden gtrdkleriyle birlikte dnmez hi? Yok mudur bir mucizesi? Dn n kutlayan byk lenlere, gtrdklerine sarlarak katlamaz m? Baz geceler, sizi kederlendiren gzelliklerin arasnda dingin bir hznle sarmaland nzda bilirsiniz, tanr srgne gitmi tir. Geni bir bo luk brakm tr size. Turuncudan kzla dnen bir mehtap usulca biter. Ve, beklersiniz gitti i yerden dnsn diye. Ve, beklersiniz hi olmazsa bu sefer gtrdklerini de geri getirsin diye. O yokken hep beklersiniz dn n, gzelliklerden ve unutmaktan korkarak beklersiniz.

***

Kendini Do urmak Btn bu de i ik iklimlerde, de i ik co rafyalarda ya ayan, kayalk tepelere, kzgn llere, buzlu steplere, byk ehirlere, skntl kasabalara, tozlu kylere yaylm , binlerce de i ik dil konu an, de i ik tanrlara tapan, her birinin peygamberi ayr, ibadeti ba ka trl, bahelerinde yeti en meyveleri bile farkl bunca insann arasna dalp, ktl mn ahland birgn onlarn her birini, tek bir cmleyle, deh etin cehennemine frlatp ruhlarn korkuyla da layabilirim.

u bir tek cmle yeter buna: Gizledi in her eyi biliyorum. Bu cmleyi duydu unda, bir da kartalnn penelerine yakalanm zavall bir saka ku u gibi titremeyecek kimse yoktur, u koskoca yeryznn stnde. Gizledi in her eyi bildi ine inand n biriyle kar la t nda, ondan kurtulabilmek iin onun yok olmasn, lmesini bile isteyebilirsin. Cinayet bile geebilir bir an aklndan. Ve, korkun gerek udur. Gizledi in her eyi bilen biri var. O, sensin. Seni lesiye korkutan, geceleri ryalarnda, kbuslarnda ortaya kan, btn srlarn bilen ve lmesini diledi in biri var, ruhunun derinliklerindeki o karanlklarn iinde. Varl nn z ve en byk d mann, orada duruyor. "Ben drstm" dedi inde syledi in yalanlar hatrlayarak sana alayc bir glmsemeyle bakan o iindeki karanlk. "Ben glym" dedi inde yalnzlk kar snda nasl solup canlanmak iin insanlarn pe inde ko tu unu hatrlayarak seni kmseyen o. Bir "soylu" oldu una inanmak istedi inde, srf seni yeterince istemedikleri iin ruhunda yaralar aan ve seni, acyla anaca n zavall davran lara itenleri hatrlayarak seni a a layan da o. Gizledi in her eyi bilen biri o. Ve sen, onu kimseye gsteremeyece ini, sakat ocu unu saklayan bir anne gibi onu yabanc gzlerden saklayaca n, ondan kurtulmaya al aca n ve ondan kurtulamayaca n biliyorsun. Kimseye o gizlediklerini syleyemeyeceksin. Hibir zaman yeterince iten olamayacaksn. Hep di er insanlarla aranda bir sr olacak. Ondan kurtulmak, onu unutmak isteyeceksin.

Ya anmaya al lan a klar, kendini sevi menin ihtirasna terk etmek iin duyulan arzular, klan yolculuklar, binlerce yldr yazlan sayfalar dolusu yazlar, gne le sararm meyvelerden yaplm ikiler, bunlarn hepsi, o karanl n a a layc fsltlarn duymamak iin. iimizde ta d mz o korkun d man, saklad mz her eyi iine att mz o glgeli uurum, o a a layc karanlk, i te o bizim ve belki de btn insanl n ana rahmi, kendimizi defalarca o karanlktan do uruyor, o srlarla dolu uurumdan her seferinde bir ba ka insan olarak trmanyor ve her seferinde birisine, bize elini uzatp kendimizden bir ba kas olarak do mamza yardm etmesi iin yalvaryoruz. A k nedir, diye soruyorsunuz, a k budur bence, bir insana, kendimizi kendi karanl mzdan bir ba kas olarak do urmamza yardm etmesi iin yalvarmaktr. Edebiyat budur, kendimizi kendi karanl mzdan bir daha do urmak iin binlerce sayfa yazmak ve her sayfada bir do um nnn muhte em acsn ve zevkini hissetmektir. Sanat budur. Bilim budur. yi olan ne varsa, o lmcl karanlktan do ar. Kendimizi yeniden yeniden do ururuz. Yeni birinin, iimizden, iimizi paralayarak k n hissederiz. Ya amak, bir ba ka biri olmaya al maktr. Syleyemedi imiz srlarmz unutmaya abalamak ve kendimizi defalarca do urmaktr. Kendinden korkmaktr ya amak. Kendi karanl ndan saklanmak iin bir ba ka karanlk aramaktr. Kendini srekli yeniden do urmak ve her do uru ta gizlenmesi gereken yeni srlarla karanl mz biraz daha bytmektir. u korkun cmleden kamak iin rpnmaktr. Gizledi in her eyi biliyorum. Yeryzndeki btn insanlar bu tek cmleyle korkutabilirim. nsano lu ne sa arsa bu korkudan ve karanlktan sa ar. Ve, herkesin sylenmeyecek srlar vardr.

Ve, kimse yeterince iten olamaz. Kimsenin kimseyi tam olarak tanyamamas, iinde korkun yalanlarn, utandrc hayallerin, a a lanmayla lekelenmi ya anm lklarn, krlm gururlarn, sevgiyle bym nefretlerin sakl oldu u karanl herkesin herkesten saklamasndandr. Kendimizden bile saklamaya u ra rz o karanl . O yzden kendimizi bile tam olarak tanyamayz. Ve, o karanlk, iyilikler kadar ktlkler de yaratr. Bir memesiyle iyili i, bir memesiyle ktl emziren canavardr o. Her sr yeni bir srr do urur, her yalan yeni bir yalan, her aldat yeni bir aldat , her nefret yeni bir nefreti, en yaknmz vurmak iin iimizde bilenen her bak yeni bir ba , her yara yeni bir yaray... Btn bunlardan kurtulmak iin kendimizi yeniden yeniden kendi karanl mzdan do ururuz. A k oradan do ar. Sanat oradan do ar. Ve, do du umuz yerden yaralarz kendimizi. Do du umuz yerden ldrrz. Btn insanlar korkutan cmle udur: Gizledi in her eyi biliyorum. Ve, gerek udur... Gizledi in her eyi bilen biri var. Ve sen onu ldrmeye u ra tka o, seni do uracaktr. Tek bir cmleyle hep lp, hep do acaksn. nk, gizledi in her eyi bilen biri var. Ve, o sensin...

***

lk Gnah ve lk Yalnzlk... Hristiyanlarn, insann gnahkr bir soydan geldi i iin daha do arken sahip oldu una inandklar "ilk gnah" gibi do u tan iimizde ta d mz bir "ilk yalnzlk" var bence. Ne yaparsanz yapn kurtulamayaca nz "ilk gnah" gibi ne yaparsanz kurtulamayaca nz, hayatnz boyunca iinizde ta yaca nz bir "ilk yalnzlk." Ruhunuzun bir k esi btn insanl a kapal, btn insanlardan uzak. Ne kadar ya arsanz ya ayn, ne yaparsanz yapn, ne kadar ok dostunuz olursa olsun, kimsenin ieri kabul edilmeyece i, kimseyle payla lmayacak bir k e oras. Oras, hayatn d manlarla dolu oldu u, her an bir tehlikeyle kar la abilece imiz varsaymyla ruhumuza yerle tirilmi bir gzetleme kulesi, oradan herkesi seyrediyor, grdklerimizin kaytlarn tutuyor ve bizim gzcmz a rtmasn, kandrmasn diye kimseyi oraya sokmuyoruz. Bu yalnz k e, ruhumuzdaki vazgeilmez ku kunun da bekisi. Her eyden ve herkesten ku kulanyor. O yalnzlk iimizde oldu u srece herkesten ku kulanaca z, o ku ku iimizde oldu u srece hep iimizde bir yerde mutlak bir yalnzlk olacak. O yalnz k e, o do arken iimize yerle tirilmi ikilemlerinden birini, in"ilk yalnzlk" hayatmzn en byk yapn

san olmann huzursuzlu unu, hatt zaman zaman aresizli ini de hayatmza sokuyor. Bir yandan, o mutlak yalnzlk, btn yalnzlar gibi yalnzl ndan kurtulmak istiyor, bir yandan da tamamen korunmasz kalaca ndan korkan ruhumuz, o k enin ba kalarna almasn engelliyor. Bitmez tkenmez bir eki me ya yoruz, daha do du umuz andan itibaren. Hem bizi o yalnz k eden kurtaracak, varl mzdaki yalnzl silecek birini aryoruz hem de o k eye en ok yakla andan, oraya girmesi en muhtemel olandan, bizi fethedip tmden korunmasz brakacak diye ku kulanp onu, farkna varmadan kimi zaman zihnimizde bir d mana eviriyoruz.

Farkna varmadan bir yanmz k olaca , btnle ece i, kendisini iindeki o "ilk yalnzlktan" kurtaracak birini ararken, ba ka bir yanmz bizi byle bir "tehlikeye" kar bizi uyaryor. k oldu umuzda, neredeyse tm ku kudan kaynaklanan kskanlklarla, fkelerle, intikam istekleriyle, btn varl mz, hayatmz, ruhumuzu, bedenimizi sevdi imize ba lama arzusunun bir arada ve bylesine kuvvetli bir ekilde ortaya kmas, belki de bizi bir lgna eviren. Teslim olmak, yalnzl ndan kurtulmak isteyen yanmzla, kendini korumak, gzetlemek isteyen yanmzn, di er btn duygularmz etkilemek iin ruhumuzda verdi i korkun bir sava bu. k oldu umuzda, bir ba ka insan, onunla tmyle kayna mak isteyecek kadar sevdi imizde, ruhumuz, zaferleri, yenilgileri, casuslar, istihbaratlar, at malar, lleri, kahramanlaryla byk bir sava alanna dn yor. k oldu umuz insann yalnzca tezahrlerini grebildi i ama asla esas kayna n ve nedenini ke fedemedi i byk karma a kyor ortaya. En gl a k cmlelerini fsldarken neden aniden huzursuzlanp huysuzla t mz, gelecekle ilgili hayaller kurarken birden neden kskanlk krizleri geirdi imizi, neden byle dengesiz davrand mz, sevdi imiz insan belki de hibir zaman anlayamyor. stelik, ayn sava o da kendi iinde ya ad ndan, bizden ziyade kendisiyle u ra mak zorunda kalyor. Btn duygularn ayaklanp "ilk yalnzl n" basksndan kurtulmak iin isyan etti i, bu u urda arp malara girdi i zamanlarda, iimizdeki dokunulmaz "yalnzlk", daha sonra kullanaca , kendisini hakl gsterece i duygular, bilgileri, gzlemleri tela la biriktirmeye koyuluyor. Sevdi imizin sesindeki bir anlk duraksama, bir dil srmesi, ba ka yana kayan bir bak , nemsiz minicik bir yalan, btn bunlar, u ursuz bir sismograf tarafndan kaydediliyor, kk krgnlklar, ku kular, kzgnlklar orada birikiyor. O "ilk yalnzlk", teslim olmak isteyen yanmz, iinde biriktirdi i duygular keskin bir ba a evirerek yaralamaya, kanatmaya, zayflatmaya ba lyor. Sana en yakn olann sana en byk d man oldu una seni inandrmak iin u ra yor. o unlukla bunu ba aryor. O, seni, sana yakla an herkesten korumak isteyen muhafzn. Seni, sana ra men savunan efendin. Seni koruyor ve seni di erlerinden koparp ayryor.

Huzursuzlu unun dinmesine izin vermiyor, huzur, teslimiyetin ba langc ona gre, ancak etrafta bir tehlike olmad nda, kimse "ilk yalnzl n" tehdit etmedi inde huzura kavu abilirsin. Ve o huzura kavu tu unda ancak, iindeki "yalnzlk", o yalnzlktan kurtulmak iin kendi huzursuzlu unu yaratp bunu ya amana izin verebilir. En k oldu umuzda huzursuzlanmamz, en huzurlu oldu umuzda anla lmaz bir ekilde skntlarla sarslmamz, gerek btnle meyi bir trl ba aramamamzdan. Herkes, kendi ruhunun derinli ine gre de i ik aclarla ve sarslmalarla ya yor bu trajediyi. Hristiyanlarn "ilk gnah"tan kurtulamamalar gibi biz de bu "ilk yalnzlk"tan kurtulamyoruz. Ne kadar teslim olmak istesek de teslim olamyoruz. En ok sevdi imizi, en ok kayna t mz bile neredeyse d manca bir dikkatle gzetleyen bir yanmz hep varl n srdryor. Belki de o pheci yalnzl mz tatmin edebilmek, onu yat trabilmek, hakl gerekelerle susturabilmek iin sevdi imizden, szler, garantiler, vaatler istiyoruz. "Benim ol" diyoruz. Tam bilemesek de, onun iinde de bize teslim olmayacak, bizi gzetleyecek, bizden uzak bir "yalnzlk" oldu unu, o "yalnzl n" onu bizden uzakla traca n, bize teslim olmasn engelleyece ini, olmadk bir anda bizi terk etmeye onu zorlayaca n seziyoruz, biz sezme-sek bile bizim "yalnzl mz", onun da iinde bir yalnzlk oldu una dair bizi uyaryor. O "dokunulmaz" ve mutlak yalnzlk yznden yalnzlktan kurtulamyoruz. Teslim olmaya en yakn oldu umuzda, en ok sevdi imizde, ya yoruz en byk ku kuyu. Sevdi imize d man bir yan var iimizde. Bizi brakmayan bir yan. Bizi gece yarlar uykularmzdan uyandrp sevdi imizin syledi i bir sz fsldayan, o sz e itli biimlerde yorumlayan, ku kularmz ayaklandran, sevgiyle yatt mz bir uykudan neredeyse nefretle ve d manca kalkmamza yol aan bir yan. Herhalde bazen kendimiz bile a yoruz kendi gelgitlerimize. Sevgi szckleri sylemeye hazrlanrken birden neden fkeli cmleler sarf etti imize. O "ilk yalnzlk" birgn ku kularndan, d manlklarndan, savunmalarndan vazgeer mi, birgn bir ba ka insana gven duyar m, usul bir uykuya dalp bizi rahat brakr m, bir ba ka insanla ruhen ve bedenen mutlak bir btnle me sa lamamza izin verir mi? Bunu bilmiyorum.

Kar lkl olarak birbirimizin ilk yalnzlklarn, her de i te ellerimizin kanamasna, iimizin acmasna aldrmadan uzun uzun ok amamz gerekir belki. Vah i bir at terbiye eder gibi... Bu kadar sabrl, bu kadar bilge, bu kadar fedakr, bu kadar ho grl, bu kadar arzulu olabilir miyiz? Bir ba ka insan, tanry bile "ilk gnah" affetmeye, bizi soyumuzun lanetinden kurtarmaya, evremizdekile-ri ilk gnahla lekelenmi d manlar yerine, gnahtan arnabilecek faniler olarak grmemize yardm etmeye, iimizdeki "ilk yalnzl n" korkularn ve ku kularn yat trmaya raz edecek kadar ok sevdi imizde belki... Ama u soruyu kim soracak: lk gnahla ve ilk yalnzlkla yaralanm bu insanlar bu kadar sevebilir mi?

***

Durdum ve Bekledim Gece yars, ormann ortasnda kamyoneti durdurup btn klarn sndrdkten sonra indim. Saf, kat ksz, lekesiz, dokunulmam karanl grmek istiyordum. Simsiyaht. Bir yaz orman, yzlerce yldan beri al t bir geceyi kendi sesleriyle ya yordu, birbirine dokunan yapraklarla dallarn h rtlar, tuhaf bceklerin kesik kesik, ince cayrdamalan, gece ku larnn arada duyulan t leri, topra n bir sese dn en derin sessizli i. O karanl n bir paras olana kadar durdum. Sonra ba m gkyzne kaldrdm. Bylesine terk edilmi ve bylesine kalabalk bir gkyz grmemi tim. Onun sonsuza ald n hissedebiliyordum. Her biri bir ba ka dnya olan milyonlarca yldz, gm i akntlanyla biraz sonra bana do ru ko maya hazrlanr gibiydiler.

O kadar oktular ki, bakana bir hili i hatrlatyorlard. Yolda telefon alm t. "Bir kaza" olmu tu. Gazetenin nnde bir otobs arpm t. nemli bir kazaya benzemiyordu. Ama sezgilerim, nemsiz bir kazay bana haber vermeyeceklerini sylyordu. kinci telefon, durumun "ciddi hatt mitsiz" oldu unu sylyordu. nc telefon tek kelimelikti. "ld." im kaslm t. Bedenim, bir zaman sonra kendisinin de paras olaca sonsuz bir gere i duygularmdan nce kavram t. Olay, duygularla akln hemen kavrayamayaca kadar tuhaft. Gazete binasndan km ve lm t. Kazann akl almaz basitli i, lmn korkun yzn daha fazla ortaya kartyor, lmn hep bizimle birlikte ya ad n hepimize hatrlatyordu. Her zaman orada olmasna al t nz biri, artk orada de ildi. Daha sonra onunla ilgili yazlar, anlar okuyacaktm. Hepimiz, ba kalarn kendi aynasna yansd kadar gryordu. Bir insan, ancak bize de di i yerinden tutabiliyorduk. Bizim aynamza yansmayan, bize de meyen yerlerini bilmiyorduk. lm, bir denizin dibindeki kumlara daldrlan demirden dev bir kepe gibi duygularm karmakar k bir biimde yerinden kmldatm t. Anlar, glmsemeler, kzgnlklar, acmalar, fkeler etrafa salm , bir kederin iinde yeniden birbirine girmi ti.

Sinemaya yalnz ba na gidermi ! O kadar ok arkada olan biri neden sinemaya yalnz gider? Yalnz olmak istedi inde bile etrafnda ona dokunmayan birileri bulunsun diye mi, karanl n iinde yapayalnz kalabilmek iin mi, seyrettiklerini payla abilece i kimse olmad na inand ndan m, hayattan kamak istedi inde s nabilecek tek yer olarak, klar sndrlm bir sinema salonunu bulabildi inden mi? Neden bir insan sinemaya yalnz gider? Belki de hi akla gelmeyecek basit ve sradan bir nedeni vard. Ama, trajedisini sradanl a borlu bir lmle bu dnyadan ayrlan ve herkesin, "ne esi, kibarl , akalaryla" and bu adamn gemi inde yle trajediler vard ki onun hayatndaki her harekete insan kanlmaz olarak neredeyse trajik bir neden aryordu. ki ocu unu birden ayn gnde kaybetmi ti. Gndelik hayatn grmyordunuz. iinde kar la t nz glmseyen yznde bu trajedinin izlerini

Nerede ta yordu o izleri? Birok insana dostlu u, iyili i dokundu u halde insanlara kar her zaman sevgi dolu oldu u sylenemezdi; zd , hayatn zorla trd , hakszlk etti i insanlar vard, bir gazete patronu olmann kanlmaz lekelerini ruhunda ta rd ama ocuklar severdi. Onun ynetti i dergiler, bir ocuk cenneti olarak anlrd. ocuklarn her hareketini, yaramazl n ho grl bir glmsemeyle kar lar, byklere her zaman gstermedi i sevecenli i ocuklara snrsz bir cmertlikle arma an ederdi. ocuklar lm t. Ve, sinemaya yalnz giderdi. I ksz salonlarda tek ba na otururdu. Aclarn gstermez ve i ledi i gnahlarn bedelinin bu acyla denmesini umar gibi hep anlay la kar lanmay beklerdi. Teselli kabul etmez yo un bir acy sonsuz bir glmsemeye evirirken sanki btn snrlar ykp gemek zorunda kalm t.

Onu benden daha iyi tanyanlar, ondan dmdz ve e lenceli bir ovadan sz eder gibi sz ediyorlar. Her gn tekrarlanan tavla partileri, bildik taklmalar, dergi toplantlar, daha iyi haber talepleri, yeni dergi projeleri, evresine toplad gen gazeteciler, akalar... Dz bir ova gibi mi ya am t gerekten? Her an herkese her yann gsterir gibi ak bir glmsemeyle kar t hayatn iinden hibir gizlisi olmayan bir ova gibi mi gemi ti? Aclarn nerede saklam t? fkelerini? Bir gazete yneticisi olmann getirdi i karmakar k ili kilerin, kalabalklara yansmam konu malarn, bir haber iin feda edilen dostluklarn izleri nerede gizliydi? Ya ad byk sarsntlarn yaratt kraterler neredeydi, o kraterler hangi ya murlarn sularyla dolmu tu? Niye insanlar ona sinema kaplarnda yapayalnz bilet alrken rastlam lard? Ben onun sesinin uysall n hatrlyorum. Bir de o uysal sese e lik eden biraz mahcup glmsemesini. Kar sndaki sertle ti inde bile neden uysald sesi, artk hibir eye aldrmyor muydu, sertle meye gerek duymayacak kadar anlamsz m buluyordu her eyi, kendi hakszlklarn kabul edecek bir olgunlu a m eri mi ti, szlerin asla aamayaca kadar derin yaralar oldu undan m keskin seslere uysal glmsemelerle kar lk veriyordu? Hak inaslklarn da grm tm, hakszlklarn da... Telefonda tek kelime duymu tum. ld! im kaslm t. Sonra btn duygular kucaklayan, saran bir keder. O, lm haberlerini nasl kar lyordu acaba, diye d nm tm. lmlerin en korkuncunu lmeden nce ya am t.

lmden de il, ya lanmaktan, elden ayaktan d mekten korktu unu anlatm t dostlar. lmden o kadar da korkmuyordu herhalde. yilikleri ve ktlkleri, hak inaslklar ve hakszlklar, yardm ettikleri ve hayatn zorla trdklar vard. Sanki btn gcyle derinlerini saklamaya, hatt belki de yok etmeye u ra m t. Byk bir acy grm , sarslm , bir uuruma d memek iin sradanl n dallarna tutunmu , her hakszl n ba lanmasn farkna varmadan beklemi ti. Sinemaya yalnz giderdi. imdi lm, bir kumsaldaki ayak izlerini siler gibi hayata ait ini li k l duygular siliyor, onun uysal sesi, yumu ak glmsemesi ve kekremsi bir keder kalyor. Bir gece yars, bir yaz ormannn ortasnda durdum. Dokunulmam , saf ve lekesiz karanl a baktm. Ercan'n yapayalnz girdi i o sonsuz sinemann karanl n grmek, bir an olsun o karanl onunla payla mak ve onun o uysal sesiyle ona, "Geti artk, hepsi geti" demek iin bekledim. Yldzlar, stme ko acak gibi duruyorlard. Ve al kn oldu u o karanlkta sesimi duymasn diledim.

B TT Http://www.VazgectimSenden.com/forum En gncel Mp3, Flash, E Kart, Resim, iir, ark Sz. Nette arad nz her ey tek adreste

You might also like