Professional Documents
Culture Documents
NDEKLER
NDEKLER
NSZ
I
GR
1. Modern Dnce ve Descartes
2. Aydnlanma ve Alg
II
KUKU VE GEREK
3. Genel Gr
4. Kukucu Uslamlamalar
5. Yaln Gerekiliin Kar k
6. Locke'un Gereki Deneycilii: Tasarmclk
7. Berkeley'in Eletirileri
8. Tasarmcln Yadsnmas
III
GRNG VE GEREK
9. Bilgi Kuramnda zdeksizcilik
10. Algnn Grngc zmlemesi
11. 'Duyu-Verileri' ve 'Yaplar'
12. Grngcln Eletirisi
13. zdeksel Varln Grngsel Bilgisi
IV
ZDEK VE ANLIK
14. Anlksal Olgular
15. Descartes ve Etkileimcilik
16. zdekilik
17. Anlksal Olaylarn Doas
V
K VE ZDEL
18. Kiinin zdelii Sorunu
19. Sreklilik Kuram
20. Sreklilik Yeterli midir?
21. Zorunlu Koul
KAYNAKLAR
SZLK
2
3
8
9
9
14
18
19
19
23
30
36
42
48
51
52
52
58
64
69
72
85
86
86
91
94
101
106
107
107
110
114
117
124
126
NSZ
Bu kitabn konusunun kapsam dnda kalsa bile, Trke'nin bir felsefe
dili olarak kullanm zerine sunacam birka grn hogryle
karlanacan umuyorum. Felsefe okuruna ulamken felsefeyi ne ile
yapp ne ile ilettiimizin tartmasna girmeden edemezdim. Bunun bir
nedeni de Trke felsefe terimlerinin zenginletirilmesi gerei
zerindeki gr alveriinin u sralar daha sklasm olmas.
nk u sralar, bir yandan durum deerlendirilerek zenginletirmenin
hangi ilkelere gre yaplmas gerektii zerine dnceler retilirken,
bir yandan da Trk Dil Kurumu Felsefe Terimleri Szl'ne ek olarak
yeni terimler nermeyi amalayan somut giriimler var. Pek oumuz,
bunu sevindirici bir gelime olarak karlyor ve Trke'ye nemli
katklar olabileceine inanyoruz. Ancak bu gelimenin getirecei
sonularn nemi dnlrse, felsefe terimleri zerine tartmalara
katlanlar ve somut neriler getirenlerin, ayn lde nemli
sorumluluklar
yklendikleri
sylenebilir.
Trke'nin
felsefe
terminolojisi ve ilgili soyut terimler daarcna katkda bulunacaklar
ulusal kltr ve bilim asndan tarihsel bir grev stlenmektedirler.
Temel olan, bu grevin baaryla yrtlmesi olduuna gre,
tartmalarn yapc olmasna zen gstermekte yarar bulunduu
dncesindeyiz.
Sorunumuz, baz teknik felsefe kavramlarnn veya felsefi dnce
iinde nemle yer almalarna karn, teknik nitelik tamayan kimi
soyut kavramlarn Trke terimlerle dile getirilmesinde kan glk
veya olanakszlklardan douyor. Bu durumun, Trke'de giderilmesi
gereken bir kavramsal yoksulluk biiminde ortaya atlmasna kar tepki
gsterilmi ve bunun Trke'nin bir eksiklii olmayp bir felsefe
terimleri eksiklii olduu ileri srlmtr. Hatta, daha da ileri
gidilerek, bir felsefe dili olamayaca ve yalnzca bir felsefe
terminolojisinden sz edilebilecei, nk 'felsefenin terimlerle
yapld' savunulmutur.
Tartmay bu noktalar zerinde younlatrmann, zellikle zm
zerinde zaten anlama bulunuyorsa, ne lde yararl olaca
kukuludur. nk felsefe terminolojisi bir dilin felsefe terminoiojisidir
ve bir dilde kullanlarak ilev bulur. Terimleri dilden soyutlamak, onlar
'yaam bulduklar' ortamdan ayrmak deil midir? Felsefe terimleri
daarcn zenginletirmekle sonuta yaplan, Trkeyi kavramsal
3
GR
1. Modern Dnce ve Descartes
Descartes, 1637 ve 1641 yllarnda baslan iki kitabyla1 o gne dein
yirmi yzyldr grlmemi bir zgnlk ve gllk tayan
dnceler yayyordu. Kendisinden sonraki alarn felsefesini
derinden etkileyecek ve biimlendirecek olan bu dnceler balca iki
sorunla ilgilidir: Bilgi ve tz ya da daha zel bir nitelendirmeyle, alg
ve anlk... Bu iki sorundan biri ya da ikisi birden 17. ve 18. yy.
dnrlerinin hemen hepsinin, 19. ve 20. yy'nkilerin de birounun
felsefesine k noktas olmutur. Alg ve anlk konular zerindeki
anlaymz, aradan geen sre iinde ortaya konmu olan deiik
aklamalar sayesinde bugn ok daha derine gidebilmektedir. Ancak
yine bugn bu sorunlar canllklarn korumakta ve belki de felsefenin
bir zellii olarak kesin bir zme ulam grnmemektedir.
Descartes' bu sorunlar ele almaya ynelten koullar nelerdi ve ortaya
att zmler ne gibi tartmalara yol at?
Felsefede, deiik alarda zerinde durulan temel sorunlarn an
Koullarndan etkilenmediini sylemek yanl olur. rnein, 17. ve
18. yy'da bilgi, 19. yy'da toplum, 20. yy'da bunalm gibi konularn kimi
felsefe evrelerinde yaygnlk kazanmas, dnemin tarihsel ve
toplumsal gereklerinin rndr. Ancak felsefi dncenin de bir i
devimsele sahip olduunu gzden karmamak gerekir. Konular bir kez
tartlmaya balannca bu tartmalarn ne gibi zm nerilerine
gtrecei, bu i devimsele ve katkda bulunan dnrlerin znel
koullarna bal olmaktadr.
Yenia'da, Ortaa ile sreklilii en az olan kurumlarn banda bilim
gelir. Doa bilimleri Rnesans'ta hemen btnyle yap deitirmi,
aklama biimleri tersine dnm,2 olgunun gzleminden deiik
biimlerde yararlanlmaya balanmtr. Bylece ortaya kan yeni
bilimin baars da ok byk olmutur. Sanat ve felsefe ayn alar
arasnda ok daha belirgin sreklilikler gsterir. Yeni bilimin baars,
olguyu daha iyi aklamas ve gelecei kestirmede daha etkili oluundayd. Bu ise, ayn olguyu aklamada artk greli olarak baarsz kalan
eski bilimin 'yanln' ve 'geersizliini' ortaya koyuyordu. Eski bilimle
1
2
gln oluturmutur.
Bilgi konusunda, Descartes, deer sorununu yantlarken kken
sorununa da zm getirir. Gvenilir bilgi nedir? Hangi inanlara bilgi
gzyle bakabiliriz? Bilgi kesinlik gerektirir. Kesin olann doruluu
ise ak ve seiktir. yle ise, bilgi dizgesinin yeni batan kurulduu bir
aamada yaplmas gereken, bu dizgenin en salam bilgiler, yani
herkes iin apak doru olan inanlar zerinde kurulmasn
salamaktr. Descartes'n bu anlamda gvenilir bilgileri bulmak iin
uygulad yntem kukudur. Kuku kesinlii dladna gre,
doruluundan kuku duyulmayacak bir inan bulunduunda, kesinlie
ulalm olacaktr. yle ise, tm inanlar kukunun szgecinden
geirmelidir ki, sonuta yanlabilirlikten arnm olanlar, yani ak ve
seik inanlar elde edilsin. Oysa, bu yntemi uygulamaya baladnda,
hibir inancn kuku gtrmez bir pekinlik tamadna tank olur.
Gemiten bize bilgi diye aktarlanlar kesin olamaz, der; nk her
konu zerinde, doru olduu savyla ortaya kan birden ok gr
bulabiliyoruz. Alg ya da deney yoluyla elde ettiimiz inanlar da
kukuludur, nk alg yanlabilir ve yanlg srasnda biz bunun farkna
varmayabiliriz. u halde her an iin farknda olmadan yanlyor
olabilmek durumundayz.
Burada Descartes, 4. Blm'de ayrntl greceimiz kukucu
uslamlamay kullanmtr. Tpk kendisinden iki bin yl nce Platon'un
yapt gibi, bu uslamlamann gcnn kstlanamayacan dnm
ve dolaysyla deneyin bilgi veremeyecei sonucuna varmtr. Ancak
Descartes da kukuyu ama deil, ara olarak kullanyordu. Bundan
bilginin olanaksz olduu sonucunu deil, deneysel bilginin
olanakszln karsad. Bir baka deyile, onun gznde kukuya
gtren, bilginin deneysel olduunu, yani algdan geldiini dnmekti.
Eer bilgi olanakl olacaksa; te yandan da deneysel bilgiye olanak
yoksa, bilginin deneyden baka bir kkeni olmaldr. Bu kken de anlk
ya da anln en byk yetisi olan ustur. Bu noktaya dek Descartes yine
Platon'la gr birlii iindedir. Bilginin kkeninin anlk olduu
sonucuna, kuku yntemini srdrerek gider. Deneyle edindiimiz
inanlar gibi matematiksel inanlarmz da kukulu olabilir; beni
etkileyen bir d gcn, beni tm inanlarmda yanltt bile
dnlebilir, der. yleyse, her inancm yanlgya aksa, her inancm
kukuludur: Her inantan kuku duymak iin bir neden vardr. Oysa,
her inantan kuku duymak bir kesinlii ierir, o da kuku duyuyor
12
2. Aydnlanma ve Alg
17. yy'da usulukla akacak lde birlikte giden ussallk, 18. yy'da
yeni ltler, yeni temeller kazanr. 17. yy'da bilgi ve bilim kurmaya
rnek ya da model yaplan matematik, nemini korumakla birlikte 18.
yy.'da artk dnce iin bir 'rnek' deildir. Bundan tr de felsefede
kurgu, yerini artk deneysellik temeline, 'yere basan' ulam ve
aklamalara brakr. 18. yzyl deneyin, uzun bir aradan sonra 'geri
dnn' simgeler. Aydnlanma, bir byk atlm ve ilerleme adr.
17. yy.'da toplum kurumlarndan yaltlm olan nc dnrlerin
grleri 18. yy'da kitlelerin mal olmutur. Burjuva kitleleri 'uyanm',
kendilerine sayglar artm, zgrlkler ve yeni haklar aramaya
balamtr. Fransz devrimi, hzla yaanan aydnlanmann doruu ve
sonucu olmutur.
ngiltere, Aydnlanma'nn balad yerdir. Avrupa'dan yarm yzyl
nce, Locke ve Newton gibi byk dnrlerin nderliinde bu
oluum hz kazanmtr. ngiliz dnce geleneinin temellerinde
Ortaa'dan beri filizlenmekte olan deneycilik artk Locke'da bir genel
felsefe dizgesi olmaktadr. Doal olarak, Locke, usuluu ve zellikle
doutan bilgiler retisini yadsr, ancak Descartes'n alg ve anlk
kuramn hemen hemen olduu gibi benimser. Alg konusunda
karlat en byk sorun Descartes bir alg kuramnn usuluk
dnda, Kukuculua kar nasl savunulabileceidir. Locke bunu
kukucu uslamlamay snrlayarak yapar. Bunu yaparken, Galileo'da,
Descartes'ta ve Gassendi'de bulduu bir nitelikler aras ayrm kullanr.
Berkeley, deneyciliin snrlarn ekerek Locke'un saduyu uruna
bunlar ne kadar atn gsteren dnrdr. Ortaya koymaya
alt, Descartes'tan 18. yy'a sarkan d dnya zdekiliinin
deneycilikle elitiidir. Hume ise bu eletiriyi iyi deerlendirerek
deneycilik asndan ok daha tutarl bir sonuca varr: "Bir d dnyann
var olup olmad bilinemez" der. Hume'a gre, byle bir dnya varsa
bile bilinemez. Dolaysyla deneysel bilgi zerindeki kuku, Hume'un
dncesinde d dnyaya evrilir ve deneysel bilgi byle bir dnyann
bilgisi olmak durumundan karlr.
Aydnlanma Fransa'ya, ngiliz hayranl ve deneycilik gibi, bu
kltrn geleneksel olarak pek de benimsemedii nitelikleri (geici
olarak) sokmutur. Voltaire bu alanda nclk etmi, ansiklopedi
14
Doutan bilgiler savnn btnyle terk edildii dnlmemelidir. Gnmzde, rnein Chomsky gibi
dnrler bu gr benimsiyorlar.
16
17
II
18
KUKU VE GEREK
3. Genel Gr
Yaayan varlklar olarak iinde bulunduumuz evrenle srekli bir
karlkl etkileim durumundayz. Yaammz srdrebilmemiz bu
srekli etkileimin srebilmesine baldr. Evrenin yaam ilevlerimiz
iin uygun ortamlar salad yerlerde, gereksinimlerimizi onun birok
deiik ynleri ve blmlerinden karlarz. Bu ama dorultusunda,
evrenin deiik durum ve blmleri zerinde etkili olur, onlar deitiririz de.
Varlmz bu ereve iinde bir sre olarak betimlediimizde, onun
iki temel esini, insan ve insan evreleyen bir d dnya olarak
ayrtrabiliriz.
Yaayan bir varlk olarak insan yalnzca bir organizma olmaktan te,
anla ve buna bal olarak da bilince sahiptir. nsan, kimi
gereksinimlerini bilincinden bamsz bir biimde, baka birok canl
trnn yaam ilevleri gibi, yar otomatik igdleriyle salayabilir.
Yine de onun en belirgin zelliklerinden biri, eylemlerinin byk bir
blmn bilerek ve istenle, yani bilinli olmak kouluyla yapyor
olmasdr.
nsan bilinli eylemleriyle, igdsel olarak yapabileceklerinden pek
ounu ve ok daha etkili olanlarn gerekletirir. Bu yolla doay
yaam asndan en uygun koullara doru deitirebilir.
D dnya ile insan arasndaki karlkl etkileimin 'bilinli' olduunu
sylediimizde insan anlndaki 'bilin ierikleri'nden de sz etmek
durumuna geliyoruz. D dnyada 'bilinli' eylemlerde bulunabilmek bir
bilin ieriine sahip olmaya baldr. Bu bilin ieriklerini, kabaca, d
dnyann tasarmlar olarak nitelendirebiliriz. rnein, nmdeki
kitabn kapan bilinli olarak atm sylenecekse, bu kitapla
yaptm eylemimin bilincimde bir tasarm bulunduunun (bu
tasarmn doasn imdilik belirlememiz gerekmeden) kabul edilmesi
gerekecektir. 'Bilinli olma' deyimi 'bilinte tasarm olarak
bulundurma'y iermektedir. Sz konusu tasarm bir istek, inan, imge,
vb. biimde olabilir. Tasarmlarmz byk bir ounlukla (ve bir
gre gre, tmyle) duyu organlarmz ve alg yolu ile kazanrz.
Alg, d dnyadan duyu organlaryla edindii girdileri anlkta
tasarmlar biiminde kurar. Bu tasarmlar bilincimizin ieriini ve d
19
22
4. Kukucu Uslamlamalar
Deneysel bilginin, genel grte, hi de deneysel olmayan bir varsaym
zerinde temellendirildiini grdk. Algmzn bize d dnyay doru
olarak
yanstt
inancnn
doruluunu
deneysel
olarak
saptayamyoruz; bunu yalnzca, varsayyoruz. imdi, bu temel
varsaymn doruluundan kukulanmaya ne gerek olduu sorulabilir.
Evet, deneysel bilgi belki doruluu deneysel olarak gsterilemeyen bir
varsaym zerine kurulmaktadr, ama bu, sz konusu varsaymn yanl
olduunu iermez. Ayrca, varsaymn doruluunu destekleyen deneysel olmasa da- olgular bulunmaktadr. rnein alg ieriimiz
tutarl bir btn oluturur. Algmz o lde tutarldr ki, d dnyada
bir deiiklik yaptmzda, bunun sonularn nceden kestirebiliyoruz.
Algnn bu denli tutarl olmasndan onun, keyfi olmak yerine bizden
bamz bir d gereklii doru olarak yanstt, yani deneysel bilginin
temel varsaymnn doru olduu sonucu karsanamaz m? Evet, byle
bir gereki' uslamlama verilebilir; bu tr bir uslamlamann gcn
daha ileride tartacaz. Fakat bunun yan sra, belki gereki
uslamlamadan ok daha gl olarak, algmzn her an yanlabilir
olduunu ileri srme olana da vardr. Gerekiliin karsndaki bu
tutuma kukuculuk' diyoruz. Kukuculuk yaln gerekilie kar o
denli gl uslamlamalar karmtr ki, deneysel bilginin olanakl
olduunu gsterebilme abas iinde birok deiik felsefi tutum ve
aklama domu ve hatta bunlardan kimi, deneysel bilginin olanakl
olduunu gstermek uruna, d dnyann varln yadsmak
durumunda kalmtr.
Kukuculuun uslamlamasn ele almadan nce 'genel gr' olarak
nitelendirdiimiz aklama erevesinde birka kavramsal ayrm
yapacaz: D dnya hakknda anlmzda oluan tasarmlarn kayna
duyum ve bunun zerine kurulan algmzdr. Tasarmlarn kkenini d
dnyann kendisi olutursa bile, onlarn kayna, bu kkenden etkilenen
duyumdur. Bu aamada alg ve duyum ierikleri arasnda bir ayrm
gzetmeden bunlarn renkler, biimler, sesler, kokular, dokunum ve
tatlar gibi tasarmlardan olutuunu syleyeceiz. Anlkta oluan her
bir alg tasarmn bir 'alg inanc'nda verebiliriz. nmdeki kitaba
baktmda anlmda oluan tasarmlarn bilincine varmam, bir kitap
grdm ve onun belirli bir renk ve boyuta sahip olduu alg inancn
tayor olmam demektir. Bylece her algy bir inan olarak
dnebildiimiz gibi, her alg inan ieriini de bir nerme ile dile
23
getirebiliriz. Baka bir deyile, her algy dilsel anlatma, yani bir alg
nermesine dkebiliriz.
Alg nermeleri "Karmda bir kitap gryorum", "nmdeki kitaba
dokunuyorum", "Sayfalarn evrili sesini duyuyorum" biimindedir.
Yalnz, bu biimdeki her nerme bir gerek alg nermesi deildir.
nmzde bir kitap bulunmad ve dolaysyla alglanacak bir ey
olmad kimi durumlarda sanki nmzde bir kitap gryormu gibi
bir alg ierii tadmz olur. rnein, serap, sanr (halsinasyon)
veya d grme gibi durumlarda gryormu gibi olduumuz ierik
gerekten algladklarmzdan ayrt edilemeyecek lde canldr.
Aslnda, her zaman yaptmz bir ey, gerekten alglyor olsak da
olmasak da X'i gryormu gibi olduumuz bir durumda X'i
grdmze inanmak ve "X'i gryorum" demektir. Yani aslnda
deney asndan elimizdeki veri, X'i gryormu gibi olduumuzdur.
Bu nedenle, X'i gryormu gibi olmak X'i alglamann bilgisel temeli
olarak deerlendirilebilir. Ancak X'i gryormu gibi olmaktan "X'i
gryorum"un doruluu karsanamaz, nk yukarda anlatld
zere, X'i gryormu gibi olduumuz kimi durumlarda karmzda
gerekten grlebilecek bir X bulunmayabilir. u halde, "X'i
gryorum" ya da "Karmda bir kitap gryorum" gibi nermeler eer
gerek alg nermeleri deilseler, yalnzca "Karmda bir kitap
gryormu gibi oluyorum" anlam tarlar ve karda bir kitap
bulunmas veya gerekten (bir alg nermesi olarak) bir kitap gryor
olduumun yanl olmas bu nermelerin doruluunu etkilemez. Bu
alg nermelerine temel olan nermelerin doruluunu, deneysel olarak
saptamak olanakldr. Anlmda gerekten bir kitap tasarm
oluuyorsa, "Karmda bir kitap gryorum" (gryormu gibi
oluyorum anlamnda) deneysel olarak dorudur: nk burada, nerme
ile onun dile getirdii tasarmlar karlatrabiliyorum. Bu her ne kadar
herkesin gzlemine ak olmayan bir karlatrma ise de deneyseldir ve
de karlatrmay yapan kiinin itenlii kouluyla, doruluu kesindir.
Buna karlk, az nce de belirtildii gibi, algya temel olan bir nerme
olarak "Karmda bir kitap gryorum" (gryormu gibi oluyorum) un
doruluundan, gerek bir alg nermesi olarak "Karmda bir kitap
gryorum" (karmda bir kitap var)'n doruluunu karsayamayz:
Algmz d dnya ile karlatrma olanandan yoksunuz. Kitab
gryormu gibi oluumuz gerekten bir kitabn grld ve grlen
bir kitap bulunduunun kant olamaz, nk anlmzdaki kitap
24
Bkz. A. J. Ayer, The Central Questions of Philosophy, Wiedenfeld and Micholson, 1973, s. 63.
29
Bu usavurma, Antika yaln gerekilii tarafndan deil, bu grn amzdaki savunucular tarafndan
gelitirilmitir. rnein bkz. J. L. Austin, Sense and Sensibilia, Oxford: Clarendon Ptess, 1962.
30
33
34
Bu noktay A. M. Quinton'in The nature of Things, Routledge, 1973, s. 180-1'de 'appearance' szcnn deiik
anlamlar zerine syledikleriyle karlatrabiliriz.
35
37
42
45
46
gsterilebilmi olmamaktadr.
Gerekten, ikincil nitelik olarak adlandrdklarmzn alglayan bireye
daha baml ve dolaysyla daha znel olup, birincillerin de daha
bamsz ve nesnel olduklarn tantlamay salayacak hibir ipucu
bulunamayacak mdr? Locke'un ayrmnn gerek bir ayrm olduunu,
Jonathan Bennett'in kulland bir rnekle tantlayabiliyoruz. 13
Karmzda ayr renklerde (rnein biri yeil, biri krmz) iki bayrak ve
iki ayr byklkte de su barda olduunu dnelim. (rnein, biri
kk bir likr kadehi, br de byk bir su barda olsun.) imdi de
renk kr olan bir gzlemcimiz bulunduunu varsayalm. Bu krlk
nedeniyle gzlemci karsndaki renkleri ayrt edememektedir. Ne
yaparsak yapalm, rnein ister yeil ve krmznn baka rnek ve
tonlarn, isterse de byte veya prizma gibi optik aralar kullanalm,
bu gzlemciye karsndaki iki renk arasnda bulunan fark, alg iinde
gsterebilme olanana sahip olamayacaz.
Alg ieriinde grecei fark yalnzca grinin iki deiik koyuluk dzeyi
arasndaki olacaktr. Bu ise iki deiik renk arasndaki farkn ne
olduunu grm olmaktan uzaktr. u halde bir renk krne iki deiik
renk arasndaki ayrm kantlayabilme abasnda elimiz kolumuz bal
kalyoruz. yle biri, bize kantsz olarak inanmad srece, ayrm
kendisine doyum verici bir biimde gstermeye olanak yoktur. Kald ki,
bu kii yaamn bu ayrm fark etmeden de tamamlayabilir.
Ayrmn kendisine 'deiik dalga boyundaki nlar' fizii yoluyla
betimlenmesi de ancak nce bir ayrm bulunduuna inanmasndan
sonra (bu ayrmn aklamas olarak) bir anlam tayabilecektir. Bir
renk krne, iki renk arasndaki ayrm kantlama olana
bulunmadna gre, renklerin onlar alglayan bireye baml
olduklarn ileri srebiliriz.
imdi, yukardaki rnei birincil niteliklere uyarlamaya alalm. Bu
kez rnek olarak deiik byklkteki bardaklarmz kullanacaz.
Uyarlamamzdaki gzlemci de 'byklk kr', yani deiik byklkleri ayrt edemiyor olsun. imdi gzlemcimiz, bu varsaymmza gre,
nne konan iki bardan byklk farklarn ayrt edemeyecek
durumda olacaktr. Sorumuz, renk krlne kout olan bu koulu, bir
birincil nitelik olarak uzama uyguladmzda, ayn kantlama
13
47
50
III
51
GRNG VE GEREK
9. Bilgi Kuramnda zdeksizcilik
Deneysel bilginin olanakll zerindeki kukuyu snrlamak amacyla
ortaya atlm olan tasarmc gerekiliin, savunmaya alt
deneycilik asndan tutarsz kaldn grdk. Bu durum, tasarmclk
biimindeki zdeki bir gerekiliin, saf d kalmas demektir.
zdeki gerekilii tasarmclktan baka bir biimde kurabilmek
durumunda deilsek, kukuculuun vard sonula yeniden kar
karya kalyoruz:
Eer (zdeksel) bir d dnya varsa, bunun deneysel bilgisi olanakszdr.
Bilgi kuramndaki zdeksizci akm, kukucunun gl bir biimde
ortaya koyduu bu koullu nermeyi doru olarak onaylar. 'Gereki'
veya nesnel idealizm adyla andmz felsefi yaklam bundan kalkarak
gerek bilginin deneysel olmad 'rasyonalist' sonucuna varrken, dn
vermez bir biimde deneyci olan znel idealizm ve grngclk gibi
yaklamlar da koullu nermenin nbileenini (antecedent) yadsyarak
deneysel bilginin olanaklln korumaya alrlar.
Nesnel idealizm asndan zdeksel bir d dnyann varl nem
tamaz, nk byle bir dnya varsa bile bilgiye kken olacak nitelikte
deildir. Bu nedenle, nesnel idealizmin yukarki sonuca, kukucunun
bizim burada ele aldmz uslamlamas yoluyla gitmedii
belirtilmelidir. Kukucunun 4. Blm'de grdmz uslamlamas
zetle, alg koullara gre deitii ve zdeksel d dnya da bylece
deiemeyecei iin gerek ve grnts arasnda bir ayrm bulunmas
gerekecei biimindedir. Oysa nesnel idealist buradaki ikinci ncl
kabul etmediinden, gerei grntsnden bu anlamda ayrt etmez: u
halde, ona gre, alg ne lde deiime giriyor ve tutarszlklar
gsteriyorsa zdeksel d dnya da o lde tutarsz ve deikendir.
Zaten byle bir dnyann bilgisinin olanakl olamamas da bu
yzdendir: Bilgi deimez, saltk ve kalcdr; oysa d dnya deiken
olduuna gre, bilgiye kaynak olamamaldr. Bilginin gerek kayna
d dnya deilse, bu kaynak anlk olmaldr. Bu gre gre, bilginin
kken ve temelini doutan tadmz kavramlar oluturur. Nesnel
idealizm ayn zamanda 'gereki' bir grtr. Bunun nedeni, gereki
bir doruluk lt olan karlkllk kavramn temel almas, yani bu
52
Bu Konunun tartmas iin bkz. Arda Denkel, "Locke ve Berkeley'de D Dnya", Yazko Felsefe Yazlar, 4.
Kitap, 1982, s, 67-76.
53
Berkeley.
zdeksel bir d dnyann varln yadsmak, nesneleri de yadsmak
anlamna gelmez; nk Berkeley'e gre nesneler d dnyann eleri
arasnda deil, ideler ya da tasarmlar dnyamzn ieriindedirler. yle
ise Berkeley'in, nesnelerin doasnn zdeksel deil anlksal olduunu
gstermesi, temel felsefi amac olan d dnyay yadsmaya yetecektir.
Descartes ve Locke geleneinde varln kesin ve keskin bir biimde
zdeksel ve anlksal olarak ikiye ayrldna deinilmiti. 15. Blm'de
daha ayrntl grlecei gibi, bu gelenee gre; zdeksel varlk
yalnzca d dnyay meydana getirirken, anlksal varlk da yalnzca
tasarmlar dnyasn meydana getirir. Bu varlk trleri birbirlerine
indirgenemezler. te yandan, yine ayn gelenee gre, d dnyay
nesneler oluturur. imdi, Berkeley nesnelerin doasnn anlksal
olduunu, yani nesnelerin anlksal varlklar olduklarn gsterebilirse,
d dnyay oluturduu sylenebilecek fiziksel ya da zdeksel bir ilke,
bir e, braklmam olacak, yani d dnyann varl tketilmi
olacaktr. Bu da Berkeley'in kuramsal olarak elde etmeyi amalad
sonutur.
Berkeley'in, nesnelerin varlnn anlksal olup, bir nesne iin var
olmann, alg ieriinde bulunmaktan baka bir ey olmadn
gstermek iin gelitirdii uslamlama, felsefe tarihinde byk n
yapmtr. A Treatise Concerning The Principles of Human Knowledge
adl bayaptnn ilk blmnde verdii bu uslamlama, herkesin ve
zellikle tasarmclgn da onaylayabilecei u grle balar: Bilginin
ierii idelerden oluur. Grme duyusuyla renk ve biimleri, iitme
duyusuyla sesleri, dokunma duyusuyla da dokunumlar alglarz. Bu
renk, biim, ses, dokunum vb. idelerden dzenli olarak bir arada
grdklerimize 'elma', 'aa' gibi ayr ayr adlar verir, onlar nesneler
olarak nitelendiririz. te yandan, ideler anlksaldr ve onlar iin var
olmak, anlka alglanmaktan baka bir ey olamaz: deler, anlmzda,
onlar dndmz srece yer alrlar. Buna gre, 'nesne' denilenler
kimi idelerin dzenli olarak bir arada bulunmasndan baka bir ey
olmadklarna gre, nesneler de anlksaldr ve onlar iin de var olmak
alglanyor olmaktr (esse est percipi). Bu uslamlamann gerek gcn
grebilmek iin ncllerini ve sonucunu ak olarak yeniden yazalm.
Duyumlanabilir nesneler kimi idelerin dzenli olarak bir arada
bulunmasdr.
54
56
An Examination of Sir William Hamilton's Philosophy, 5. basm, XI. Blm (Longman), s. 229.
59
63
C. D. Broad, Scientific Thought, Routledge (Londra), 1923 ve H. H. Price, Perception, Methuen (Londra), 1932.
64
grdm ey kalem olamaz; grdm ey yalnzca kalemin duyuverisidir ve kalem dmdzken onun duyu-verisi krk bir biim tar.
Karmda bulunan yuvarlak bir paray elips biiminde grdmde,
grdm para deil onun duyu-verisidir: nk para yuvarlak iken,
onu elips biiminde grdme gre, olsa olsa elips biiminde bir
duyu-verisi gryor olabilirim... Bu gl krmzdr. Oysa ben u anda
pembe bir grnt gryorum. Demek ki, grdm, krmz olan
gln kendisi olamayacana gre, olsa olsa pembe renkte olan duyuverisidir. Bu dnce, gerek ve grnts arasndaki ayrm bsbtn
derinletirmekte, hatta algmzn konusunu bile gerekten grntye
indirgemektedir. 'Duyu deneyleri' kavramn ele aldmzda, gereklii
dorudan alglayamadmz ve rnein bu kitaba bakp onu
algladmzda alg ieriimizin duyu deneylerinden olutuunu
syledik. 'Duyu-verileri' sz konusu olduunda ise, kitaba baknca
algladmzn kitap deil, onun duyu-verileri olduu dnlmekte ve
deta alg ieriimiz olarak, duyu-verilerinin deneyi olan duyu
deneyleri bile konu edilebilmektedir. 'Duyu-verileri', bir grnt'
alannn felsefi dnce iinde 'nesneletirilmesi' ve 'somutlatrlmas'
ile elde edilen bu aldatc kavramdr. Bu kavram duyu deneylerini bir
soyut ierik olarak deil de bir nesne olarak yorumlayarak elde
edilmitir.
Ne tr nesnelerdir bu duyu-verileri? Fiziksel nitelikler (biim, renk vb.)
tadklarna gre anlksal olamazlar. te yandan, d dnyada
bulunmadklarna gre, fiziksel de olamazlar. Buna dayanarak 'ntr'
olduklar ve bu sayede de grngcln, ne gerekilie ne de
idealizme indirgenebilen nc bir orta yol olduu ne srlmtr.
Somut ve belirgin nitelikler gsterilerek temellendirilebilseydi, anlksal
ve fiziksel ulamlar dnda kalan bir varlk tr bulunduu savnn
onaylanmamas iin bir neden bulunmazd. Ancak uslamlama sonucu
elde edilen bir varsaymdan ortaya kan duyu-verileri kavram iin
bilinenin dnda bir varlk tr ne srmek, yeterince salam bir
temele dayanmaktan uzaktr. Kald ki, soyut ieriin niteliklerini
kullanp bunu somut bir varlk olarak yorumlamak sakattr. Bylece
elde edilen bir kavram kullanlarak verilecek aklamalar da temelden
yoksun olacaktr. Bu nedenle, bundan nce yaptmz gibi, ister
grngclk balamnda ister baka balamlarda olsun, 'duyuverileri'nden yalnzca duyu deneylerini anlayacak ve onlar anlksal
olarak yorumlayacaz.
65
I. Kant, Kritik der reinen Vernunft (1783); F. Brentano, Psychologie vom empirischen Standpunkte, 1874; W.
James, The Principles of Psychology (1890); H. Bergson, Essai sur ies donnees immediates de la conscience
(1889).
21
J. Bruner, Beyond the Information Given, Allen and Unwin 1973; ayrca bkz. U. Meisser, Cognitive
Psychology, Prentice Hail, 1967.
67
deinmeyeceiz.
12. Grngcln Eletirisi
Grngclk ok sayda eletiri almtr. Bu, varlkbilimsel adan
saduyuya ters dmesine balanabilecei lde, olumlu niteliklerine
de yani ada ve byk aklama gcne sahip bir gr oluuna da
balanabilir. Eletiriler, eitli ynlerden, grngcln aklayclk
snrlarn ortaya koymutur. Burada bunlardan, grngcln kimi
kstl ynlerini gsteren ancak birkana deinecek ve deerlendirmemizi bu balamda yapacaz.
Grngcln ileri srd ve fiziksel (zdeksel) nesneleri duyum
olanaklaryla zdeletiren kaypak aklamann daha kesin ve seik dile
getiriliinin dilsel dzeyde olduunu grdk. Grngc sav, dilsel
dzeyde, fiziksel nesnelere degin her bir nermenin tad anlamn,
duyu deneylerini konu eden kategorik veya koullu bir nermede dile
geldiidir. Bir baka deyile, grngcln doru olmas, bir anlam
edeerliliinin bulunmasna baldr. te yandan, grngcln
doru olup olmadn snayabilmek iin, bize verilecek herhangi bir
fiziksel nesne tmcesini, karl olan duyu deneyi tmcesine
evirebilmek durumunda olmalyz. Oysa denilmektedir, bunu yapmak
pek g, bazen ise hemen hemen olanaksz olabilir. Eer bu hakl bir
eletiriyse, ierdii sonu, grngcln temel savnn doru ya da
yanlln gstermenin her zaman olanakl olmad ve bylece, en
azndan bu durumlarda, savn bir anlam tamaddr.
Eletiriyi bir rnekle aklayabilmek iin yaln saylabilecek bir nesne
tmcesi alalm: "Bu kutunun iinde bir yzk var." Eletiri, bu yaln
tmcenin bile, duyu deneyi diline gereince evrilmeye alldnda,
baa klamayacak lde karmak ve uzun bir anlatma yol aacan
vurguluyor. Biz bu noktaya dek, grngc sav rneklendirdiimiz
yerlerde, duyu deneylerini ksaca, '... olarak adlandrdmz trden
duyu deneyleri' dile getiriinde zetledik. Oysa bu, nesnenin duyu
deneyleriyle nasl karlanacan rneklendirmede yeterli olamaz.
rnein, yukardaki nermenin evirisi olarak "Eer biri bu kutuyu
aarsa, onda yzk olarak adlandrdmz duyu deneyleri meydana
gelecektir" tmcesini verirsek, bu yaptmza kar, kullandmz
tmcenin gerek bir duyu deneyi tmcesi olmayp, duyu deneylerini
bildirmek yerine, bu ii yine nesnenin adna ykledii ynnde hakl bir
69
Isaiah Berlin, "Empirical Propositions and Hypothetical Statements", Mind, 1950, s. 300.
71
78
H. F. Grice, "The Causal Theory of Perception", Proceedings of the Aristoteiean Society, Supp, cilt 35, 1961.
80
81
84
IV
85
ZDEK VE ANLIK
14. Anlksal Olgular
Anlk dendiinde, gerekte, anlksal olaylar veya durumlar dnlr.
Anlk, ya bu durumlarn tmne ya da bu durumlar iinde barndran
ortama verilen addr. Anl anlksal olay veya durumlarla aklamak,
ancak bu olay veya durumlarn ne olduklarnn uygun bir betimlemesi
verilebildiinde anlam kazanacaktr. Bu betimlemenin verili
balamnda ise varlk ve anlk felsefesi asndan nemli sorunlar
domaktadr.
Hangi olay ve durumlarn 'anlksal' olarak snfland, dil ve kavramsal
yapmz iinde kkl ve kesindir. Bilgiye ierik olan deney ve deneyi
meydana getiren olaylarn, yani duyum ve algnn ierii anlksaldr.
rnein grme olaynn ieriini oluturan grnt, dokunma olaynn
ieriini oluturan dokunum, anlkta meydana gelir. D dnyann
deneyi yan sra i dnyamz konu alan deneylerimiz de vardr
(introspection): Bbrekteki bir agr, duyulan bir sevin, bir znt,
holanma veya coku, sanclar, kantlar ve benzeri olay ve durumlar
hep anlk eleridir. Deney verisine dayanlarak yrtlen iki nemli
stdzey anlksal ilev, anlak ve eylemin anlksal boyutunu oluturur:
nanmak ve istemek. Dnmekten sz ettiimizde ierii inan ve
isteklerden oluan bilinli bir anlksal olaylar dizisini anlyoruz. eitli
karmaklk dzeylerindeki inanlar ve yine deiik dzey ve mantksal
yaplar tayan (rnein niyet, dilek gibi) istekler tpk br anlk
ierikleri gibi bilinli veya bilinsiz olabilirler. Bilinli anlak ilevleri
arasnda anmsama ve imgelemeyi de sayabiliriz. Anlak dnda kalan
anlk ieriklerinden kin duymak, sevmek, kskanmak gibi durumlar da
yine i deney kapsamnda dnlebilir. Ksaca toplayacak olursak, d
ve i deney ierikleri ve bunlar veri alan inan ve istek biimleri
anlksal olgu trlerini oluturur.
Anlksal olay ve durumlar, i ve d deneyden olutuklar veya bunlar
ierik aldklarndan, onlarn farknda oluumuz temelde deneyseldir.
Ayn deneysellikle, anlksal olay ve durumlar iinde bulunduran bir
ortamn farknda olamyoruz. Eger anlktan sz etmenin dayana
deneysel ise, anln varln, deneyin iinde olutuu, fakat kendi
deneye konu olmayan bir ortama balamak yerine, bir aradaki
deneylerin tm olarak zmlemenin tek geerli yol olaca ileri
86
Fiziksel olaylar anlksal olaylardan ayrt eden bir ikinci nitelik anlksal
olaylarn irek olulardr, denir. Fiziksel olaylar, nesneler ve durumlar
herkese gzlemlenebilir olma zelliini tar. Meydana gelen bir
fiziksel olay, orada bulunan herkes alglayabilir. Buna karlk
duyduum bir ac, bir holanma, bir istek, yalnzca benim yaadm ve
ancak benim yaayabileceim bir deneydir. Aklmdan geenler, sevgim,
kinim, inan ve niyetlerim yalnzca benim gzlemime ak ve benden
baka herkese kapal olan olay ve durumlardr. Bunlardan aa vurmak
istediklerimi iletiimle herkese gzlemlenebilir bir duruma getiririm.
Ancak bylece sze ve eyleme dktmn gerekten duygu ve
dncelerimi yanstp yanstmad da btnyle benim iletiimdeki
itenliime kalmtr. Duygularmz da vurmay dizginleyebildiimiz
srece, kendi i dnyamzla ilgili yalanlar sylemek konusunda tam bir
ayrcala sahibiz.
Bir mzik parasn dinlerken yaadm haz yalnzca benimdir. Benim
duyduum hazz baka kimse duyamaz. Doal olarak, bu ayn mzik
parasn dinleyen birok kii haz duyacaktr. Ancak herkesin duyduu
haz kendinindir. Ne benim bir bakasnn duyduu hazz duymama ne
de bir bakasnn benim duyduum hazz duymasna olanak vardr. Bu
nedenle, ayn mzikten duyulan hazlar karlatrmaya da olanak
yoktur. ki kiiye ayn elektrik oku verilebilir veya ikisinin de ayn
deniz grntsn grmeleri salanabilir. Her ikisi de ya ac duyacak
ya da denizin mavisini duyumlayacaklardr. Ancak ikisi de ayn acy
veya ayn duyumu yaamayacaklardr. Her ikisi de ayn adan denizi
grecekler, fakat birinin duyumlad mavilik deneyini br
duyumlamayacaktr.
Deneyin irekliini yenme olanamzn bulunmad sylenir. Bir
adamn kafatasn ap beynini inceleyerek deneylerine ortak olamayz.
Beyinde gzlemlenecek olaylar kimyasal veya elektriksel deiimler
olacaktr. Bunlarn hibiri adamn deneyindeki maviyi grmek, adamn
duyduu coku veya acy duymak, yaamak deildir. lerleyen
teknolojinin yle bir aygta olanak verdiini dnelim: Ucundaki
'alc', bir insann bana dedirilen aygt, ekrannda o insann iinden
geirdii dnceleri yanstsn. imdi, byle bir aygt gerekletirilmi
olsa, ekrandakini gren biri, dncesi ekrana yanstlan kiinin
dncesini mi dnyor olacaktr? Hayr. Bu dncenin ieriinde
neler olduunu aygt araclyla byk lde biliyor olmasna karn,
dnd yine kendi dncesi olacak, tpk ayn deniz manzarasn
89
gren iki ayr kii gibi, her ikisi de yalnzca kendi dncelerini tayor
olacaklardr. Aygt daha da gelitirip, bir kiiye 'alc', bir bakasna da
'uyarc' takarak, birinde oluan dnceyi bylece brnn
dncesinde yanstmak da durumu pek deitirmeyecektir. Byle bir
'telepati' aygt, iki ayr kiide ierikleri zde olan iki ayr dncenin
bulunmasn salamak tesinde bir ey gerekletirmi olamayacaktr.
Btn bu belirttiklerimize kar u denebilir: Byle bir aygt bir kiiye
bir bakasnn dncesine sahip olma olanan veremese bile, ona
br kiinin deney veya dnce ieriini bilebilme olanan
salamaktadr. Bu ise, irekliin en nemli ynn, yani gizlilii
yenmi olmaktr. Evet, fakat irekliin bu en nemli yn bylece
yenildiyse, bunun byle bir aygt yapabilmeye olanak salayan bilgi
birikiminin baars olduu da aktr. Bu birikim iinde fiziksel
olgudan deney ieriinin nasl tretildiinin bilgisi de bulunuyor
olmaldr. Oysa balangta ortaya atlm olan sorun, byle bir
trerimin yaplabilmesi ynnde beliren ilkesel glkten baka bir ey
deildi: Yinelersek, bir ballam kurulmasna izin verecek fizikselanlksal olaylar bir aradaln beyni aarak gzlemlemeye olanak
yoktur. Dolaysyla 'telepati aygt' rnei ilk bakta grnd lde
bir anlam tamamaktadr. te btn bu dncelere dayanlarak
anlksal olaylarn, fiziksellerde bulunmayan bir ireklie sahip olduklar
kabul edilmitir.
Fiziksel ve anlksal olaylar arasnda bir nc nitelik ayrl, bu
olaylarn bilini biimlerinde gsterilir. Anlksal olaylar dolaysz ve
dorudan bir biimde kavrarz. Fiziksel olaylar ise dolayl olarak
kavrarz. Dzgl durumlarda deneylerimiz hakknda yanlmamz sz
konusu deilken fiziksel nesne veya olaylarn gereklii ile ilgili olarak
her zaman yanlabilme durumundayz. Bir baka deyile, alg d dnya
hakknda yanlabilirken bu algya veri olan duyumun ierii hakknda
ayn yanlg olasl sz konusu deildir. 4. Blm'de belirtildii gibi,
"Odann ortasnda bir at gryormu gibi oluyorum" nermesi, "Odann
ortasnda bir at var" nermesi yanl olsa bile, doru olabilir. lk
nermenin doruluu byle bir duyumun bulunup bulunmadna
baldr. Bu nermenin doru olup olmadn bilebilecek tek kii de
nermeyi syleyendir. Bu nedenle; kendi deneylerimiz hakknda
itenlikle sylediimiz her nerme, eer ruhsal durumumuzda bir
olaandlk yoksa, dorudur. te yandan, bakalarnn anlksal
durumlar hakkndaki bilgimiz ise; bir ifte dolayllk gsterir. Byle
90
Descartes, R., "Meditation IV", Philosophical Works of Descartes, Dover, 1955, s. 185-199.
91
Spinoza, B., Ethics, Everyman's Library, Dent: Londra, 1967, s. 3 (1. Blm, nerme 3).
92
Shaffer, J., Philosophy of Mind, Prentice-Hall, Englewood Cliffs: M. J., 1968, s. 66-67:
94
Bkz. Wittgenstein, L., Philosophical Investigations, Blackwell: Oxford, 1953; Ryle, G., The Concept of Mind,
Hutchinson, 1949.
96
97
zdelik savnn en nemli temsilcisi J. J. C. Smart'tr. Bkz. "Sensations and Brain Processes", Philosophical
Review, LXVIII, 1959, s. 141-156.
32
Feigl, H., "Mind-Body: Mot a Pseudoproblem", Dimensions of Mind, Hook, S. (der.), Mew York: Collier
Books, 1961.
98
zdelik savnn balca eletirileri Malcolm, M., "Scientific Materialism and the Identity Theory", Dialogue,
cilt 3 (1964), s. 115-25'te ve Shaffer, J., "Could Mental States be Brain Processes?", The Journal of Philosophy,
LVII1, Mo. 26 (1961), s. 813-22'de bulunabilir.
99
100
105
106
K VE ZDEL
18. Kiinin zdelii Sorunu
Buraya dek deneyci bir bilgibilimin evren ve anln zdeki
yorumuyla nasl badatrlabileceini aratrdk. nsan, salt zdekten
oluan bir evren iinde yaayan, yine salt zdeksel bir varlk olarak ele
aldk. nsann algy, evreni kavrama abasndaki ilk basamak olarak,
d dnyadan etkilenen duyu organlar yoluyla, beyni iinde nasl
kurabildiini betimledik. Beyinde kurulan alg ve onu konu eden baka
ieriklerin zdek d bir varlklar olmadn, ancak zel konumlar
dolaysyla kimi zel nitelikler tadn ileri srdk. imdi, ele
aldmz konular ve bunlar zerinde vardmz sonularla yakndan
ilgili bir felsefe sorununu tartacaz. Bu, kiinin zdelii ya da 'ben'
sorunudur. Kii ya da 'ben' kavramnn anlk ve gvde kavramlaryla
dorudan ilikili olduu aktr. Burada anlk zerine gelitirdiimiz
gr, kii balamnda tartmadan doru olarak varsaymak, kii
sorununa gz yummak olurdu. Bu nedenle, kii kavramn bamsz bir
sorun olarak ele alacak, zerinde yrtlm tartmalar
deerlendirerek bu balamda bir gr retmeyi amalayacaz. Ortaya
kacak grn bu noktaya dek vardmz sonularla tutarl olup
olmadn, bylece genel tutumumuzun tutarl olarak savunulabilip
savunulamayacan gstermi olacak.
Kiisel zdelii tin ve anlk gibi komu kavram ve sorunlardan ayrt
edip ilk kez belirleyen Locke'tur. 35 Bu filozoftan nce sorun, anlk ve
tin gibi kavramlarn tinsel ve zdeksel terimlerle aklanabilirlikleri ve
zdek ya da gvdeyle ilikileri zerine kurulmutu. Anlk ve ilevleri
tin kavramyla aklanrken kiisel zdelik tinden ayrt edilmiyor, te
yandan anlk ve ilevlerini zdee, yani gvdeye indirgeyenler de
kiinin zdeliini gvdenin zdelii olarak gryorlard. Bu
eilimler, Locke'un ne srecei grn karsna, iki rakip kuram
daha sorun belirlenir belirlenmez karm oluyordu. Kiisel zdelik
bunlardan birine gre tinin zdelii olarak anlalrken, brne gre
gvdenin zdeliine indirgenmeliydi. Locke'un bu grleri neden
benimsemediine deinmeden nce, kiinin zdelii sorununu ak ve
35
Locke, J., An Essay Concerning human Understanding, Blm 27, Dent and Dutton: Londra, New York, 1961.
107
109
Butler, J., The Analogy of Religion (1736); The Works of Bishop Butler, Bernard, J. H. (der.), Londra, 1900.
38
Reid, T., Essays on the Intellectual Powers of Men, "Essay III", Woozley, A. D. (der.), Macmillan: Londra,
1941.
39
110
Locke, J., a. g. y., s. 287. Burada belirtilmesi gereken bir nokta 'kiilik' kavramnn 'kii' kavramndan fark ve
onu belirlemedeki yetersizliidir. Ayn kiilie sahip olma ayn kii olmay belirleseydi, ocukluk ve genliim
boyunca deien karakterime gre deiik kiiler olmu olmam gerekirdi. Ayn lte gre kiilikleri ok benzer
kiiler (rnein ikizler) ayr bedenlerde ayn kii olarak saylm olurlard. Kiilik, kiiyi oluturan bir e
olmasna karn onu belirlemede ne yeterli ne de gerekli saylabilir.
111
Shoemaker, S., "Personal Identity and Memory", Personal Identity, Perry, J., (der.), University of California
Press: Londra, 1975. Perry, J., "Personal Identity, Memory, and the Problem of Circularity", ayn antolojide.
112
Quinton, A., "The Soul", The Journal of Philosophy, cilt 59, 1962.
113
oluyor.
Grice, bu durumu da kapsayabilecek yumuaklkta bir sreklilik ilikisi
nermitir. 43 Bu neriye gre iki devre, eer birincisi ikincideki bir
deneyin ansn bulundurabiliyor veya ikincisi birinciye zg bir
deneyin ansn bulundurabiliyorsa, ayn kiinin devrelerinden saylrlar.
Btn yaplmas gereken, bylece belirlenen bir dorudan ilikiyi
Quinton'da grdmz trden bir sreklilie yaymak olacaktr. Buna
gre kii kesitleri, aralarnda bir tarihsel sra gerekmeden, dorudan
veya baka bir kesit aracl ile, yukarki anlamda bantl durumdaysalar ayn kiinin kesitleridirler. General ve gen subay arasnda
Grice'n verdii trden dorudan bir iliki grlmemesine karn, her
ikisi de ocuun deneylerinin ansn bulundurabildiklerinden, bu
nc kesit araclyla ayn kiinin kesitlerinden saylacaklardr.
indeki 'veya' sayesinde, Grice'n gelitirdii ilikinin, her iki ynde de
kurulabileceini gzden karmayalm. Belirli bir devre, kendi
anmsanmasa bile, kiiye ait bir baka devreyi anmsyorsa, kiiye
katlacaktr.
Sreklilik kuram bylece yumuatlarak kendinden beklenileni yerine
getirebilecek duruma geliyor mu? Sreklilik kuramnn kii kavram
asndan yalnzca 'yaamn yaylmas' konusuna lt salayabildiini
ve kiinin zdeliini aklayamadn savunacaz.
20. Sreklilik Yeterli midir?
Bir ltn felsefi adan geerli saylabilmesi iin yalnzca deneysel
olanakllk iinde kalan olgular aklayabilmesi yetmez, felsefi adan
salanan lt, her eyden nce bir mantksal lttr. Bir kavram
aklarken deneysel bir aratrma deil, mantksal bir inceleme
yapyoruz. Deneysel alanda biri brnden bamsz gzlemlenmeyen
iki kavramn ayn olguyu gsterdikleri ya da dile getirdiklerini ne
srmek sakncal olabilir. Bunun nedeni, deneysel olann olumsall,
yani baka trl olabilirliidir. Bir kavram bir bakas ile
aklayabilmek, ite bu olumsallk boyutundan tr deneysellikten te,
bir mantksal snama gerektirmektedir. Aklayc kavramn aklad
ile ilikisi zorunlu olmaldr. Zorunlu ilikiyi ortaya karacak mantksal
snama, eldeki kavramla, aklanmas beklenen kavramn uyguland
43
114
45
Williams, B "The Self and the Future", The Philosophical Review, cilt 79, 1970.
Wiggins, D identity and Spatio-Temporal Continuity, Blackwell: Oxford, 1967.
118
Sperry, R. W., "The Great Cerebral Commissure", Scientific American, 210, 1964; Gazzaniga, M., "The Split
Brain in Man", Scientific American, 217, 1967.
47
Wiggins, D., Identity and Spatio-Temporal Continuity, Blackwells: Oxford, 1967; Parfit, D., "Personal
Identity", The Philosophical Review, cilt 80, 1971.
119
Hume, D., Treatise of human nature, I: Kitap, IV. Blm, 6. Altblm Selby-Bigge, A. (der.), Oxford U. P.,
1888.
49
Lewis, D., "Survival and Identity", The Identities of Persons, Oksenberq-Rorty, A. (der.), University of
California Press: Londra, 1976.
120
Bkz. Wiggins, D., Sameness and Substance, VI. Blm, Basil Blackwell: Oxford, 1980.
121
123
KAYNAKLAR
Armstrong, D. M., The Materialist Theory of the Mind, Routledge ve Kegan Paul,
Londra, 1968.
Austin, J. L Sense and Sensibilia, Oxford, Clarendon Press, 1962. Ayer, A. J.,
The Problem of Knowledge, Penquin Londra, 1956.
The Central Questions of Philosophy, Wiedenfeld and Micholson, Londra, 1973.
'Phenomenalism', Proceedings of the Aristotelean Society 1947-48.
J Bennett, J., Locke, Berkeley, Hume: Centra1 Themes, Oxford U. P.,1971.
Bergson, H., Essai sur les donnees immediates de la conscience, 1889. Berkeley,
Q 4 Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge, 1710.
Three Dialogues between hylas and Philonous, 1713.
Berlin, I., "Empirical Propositions and Hypothetical Statements", Mind, 1950.
Brentano, F Psychoiogie vom empirischen Standpunkte 1874.
Broad, C. D Scientific Thought, Routledge, Londra, 1923.
Bruner, J., Beyond the Information Given, Allen and Unwin Londra, 1973.
Butler, J., The Analogy of Religion, 1936.
Denkel, A., "Locke ve Berkeley'de D Dnya", Yazko Felsefe Yazlar, 4. Kitap,
1982.
Descartes; R., Discours de la methode, 1637.
Meditationes de prima philosophia, 1641.
Feigl, M., "Mind-Body: Mot a Pseudoproblem", Dimensions of Mind, Hook, S.
(der.), Collier Books, Dew York, 1961.
Qrice, H. P., "Personal Identity", Mind, 50,1941.
"The Causal Theory of Perception", Proceedings of the Aristotelean Society,
supp. cilt. 35,1961.
Hume, D., A Treatise of Human nature, 1739.
Inquiry Concerning Human Understanding, 1748.
James, W., The Principles of Psychology, 1890;
Kant, I., Kritik der reinen Vemunft, 1781.
Lewis, D., "Survival and Identity", The Identities of Persons, Rorty (der.), U.C.P.,
Los Angeles, 1976.
Locke, J., An Essay Concerning Human Understanding, Londra, 1690. Malcolm,
n, "Scientific Materialism and the Identity Theory", Dialogue, 3, 1964.
Mill, J. S., An Examination of Sir William Hamilton's Philosophy, 1865. 1964.
Neisser, U., Cognitive Psychology, Prentice-Hall, New Jersey, 1967.
Parfit, D., "Personal Identity", The Philosophical Review, 80,1971.
Perry, J. (der.), Personal Identity, University of California Press, Londra, 1975.
Platon, Theaetetus, 10 369 (?).
Price, H. H., Perception, Methuen, Londra, 1932.
Quinton, A., "The Soul", The Journal of Philosophy, 59,1962.
Quinton, A. M., The nature of Things, Routledge, Londra, 1973.
Reid, T., Essays on the Intellectual Powers of Man, 1785.
124
125
SZLK
adclk (nominalism): Evrende yalnzca tikel varlklar bulunduunu, tmellerin
ise birer addan ya da anlktaki kavramdan baka bir ey olmadn savunan gr
(bkz. gerekilik, tanm 2).
alg (perception): (1) Alglama (2) Alg ierii. Her iki anlamda da algy
duyumdan ayrabiliriz. Duyum gerek (doruyu veren) alg iin gerekli, fakat
yeterli deildir. Duyu organlarnn etkilenmesi duyu deneylerini oluturur.
Algnn ierii deneyler deil, nesneler, olaylar ve durumlardr. Alg ierii duyu
deneylerinin nesne, olay ve durum biiminde yorumlanmasdr. Alg, bilgi
kaynadr. Deneycilie gre alg bilginin tek kayna, usulua gre onun
kaynaklarndan biridir (bkz. alglama).
alg dzenegi: (1) Alglamann meydana gelmesinde iler olan dzenek,
mekanizma. Alglamann gereklemesi iin gerekli fizyolojik yap ve bu yapnn
ileyi biimi. Alg fizyolojisine ek ve onun sonucu olarak dnlen anlksal
olaylar dizisi. (2) Belirli bir alg kuram ya da aklamasnn alg dzenei olarak
betimledii olay ve durumlar dizisi.
alg olanakll (possibility of perception): Grngclk iin fiziksel nesne bir
alg olanakllndan baka bir ey deildir.
alglama: Pek ok hayvan trnn (ve bu arada insann) evre koullar zerine
bilii alma ve retme yolu. Alg duyuma, dolaysyla da be duyuya dayanr.
evreden edinilen duyu deneyleri anlkta evre zerine bir inan ya da inanlar
dizisine temel olabilecek biimde rgtlenir, yorumlanr.
algnn degiebilirliinden uslamlama: Kukucu uslamlama. Algnn, deien
bak as, k koullar gibi farkl znel ve nesnel durumlarda ierike
deimesinin, ayn anlamda deimeyen gereklii doru ve gvenilir olarak
vermesini olanakszlatrdn kantlamaya alan uslamlama.
algnn yanlabilirliinden uslamlama: Kukucu uslamlama. Yanlsama, sanr
vb. alg yanlmalarnn, yanlg srasnda fark edilmemesi ve doru saylmasnn,
doru saylan her alg iin geerli olabileceini vurgulayan uslamlama. Sonu
olarak, algya dayanan bilginin olanakszl dncesini getirir.
analitik: (1) Felsefi yaklam olarak: zmsel; zmlemeyi, analizi ne alan.
(2) nermelere zg bir zellik olarak: Yklemin zneyi btnyle ya da ksmen
yineledii nermeler; deillemesi mantksal eliki olan nermeler; doruluklar
deney gerektirmeden, yalnzca iindeki terimlerin anlamlarnn zmlemesiyle
bulunabilen nermeler (bkz. sentetik).
anlak (understanding, cognition): Anlay gc. Anln duygular dnda kalan
ve alg, inan, ussal ilemler gibi dnce yetilerini ieren yn. Kavray.
anlk (mind): Zihin. nsann dnsel ve duygulanmsal ilevlerinin tm.
Gvdesel olgudan, yalnzca kiinin kendi gzlemine ak oluuyla ayrlr; anlkta
olup bitenler bakalarnca gzlemlenemez. Kimi kuramlar anl dnce, inan,
istekler, duygulanmlar, duyu ierikleri gibi olgularn, yani bilin ieriklerinin
toplamyla zdeletirirken, bakalar anl bu olgular iinde barndran bir tz
126
olarak deerlendirir.
anlksal varlk (mental existence): Anlk olarak var olan. Anlksal nitelikler
tayan varlk. Anlksal, tinsel tz.
anlksalclk (mentalism): Aklamalarda, anlksal kavramlar kullanma,
aklamay bunlarla temellendirme eilimi. Dolaysyla, anlksalc aklamalar,
herkese gzlemlenebilir olmayan olgulara dayandrlan aklamalardr.
a priori: Deneytesi, nsel. Bilgi niteliinde ya da bilgiye temel olacak nitelikte,
ancak deneyden gelmeyen, duyum ya da alg kkenli olmayan anlk ierikleri.
Deneysel olmayan nerme ya da bilgi. Doruluk ya da yanll deneyden
bamsz olarak bulunan nerme. Deneyden bamsz, ona biim veren anlk
kalplar.
a posteriori: Sonsal. Anlam olarak deneysel (empirical) ile zdetir. Deneyden
gelen kkeni, kayna deney olan nerme ya da bilgi. Doruluk veya yanll
ancak deney yoluyla bulunabilen nerme.
aranedencilik (occasionalism): Etkileimciligi yadsyan ikici koutu, yorum.
Eer anlk ve zdek birbirinden bamsz tzler iseler, aralarnda nedensel iliki
sz konusu olamamaldr. Oysa grnrde byle bir iliki var gibi durmaktadr.
Aranedencilie gre gerekte iliki yledir: nsanda her istek beliriinde, eyleme
bu istek dorudan neden olmak yerine 'araneden' olmakta, yani Tanr'nn ie kararak gvdeye eylemi yaptrmasna ortam hazrlamaktadr. Dolaysyla, tzler
arasndaki ba ancak Tanr kurabilir. Gerek nedensel ilikiyi ancak Tanr
oluturabilir.
artbileen (consequent): Koullu bir nermenin ikinci ya da sonu bildiren alt
tmcesi. Koullu nermede ierilen 'p q' nermesinde 'q' artbileendir.
ballam (correlation): Birlikte gzlemlenme durumu. Karlkl iliki iinde
olma.
bellek (memory): Hafza. Gemi deneyleri anmsayabilme yetisi.
bileik ide (complex idea): Locke'un bilgi kuramnda, yaln idelerin bir araya
gelmesiyle kurulan bileik ide yaps. rnein, aa idesi (bkz. ide).
bilgi (knowledge): Anlakta kavranan ve doru olup, doruluu gsterilebilir olan
inan.
bilgibilim (epistemology): Bilgi felsefesi, bilgi kuram. Bilginin kayna, kkeni,
deeri ve tanm gibi konular ele alan felsefi aratrma alan.
bilgibilimsel (epistemological): Bilgiye ilikin, bilgi kuramn, bilgi felsefesini
ilgilendiren. Nesnenin, olgunun, varln kendisi deil, onun bilgisine zg olan.
Nesnenin bilini biimiyle ilgili olan. D dnyann kendisi zerine deil, onun
algs, bilgisi, anlksal yanss zerine olan.
bilgisel (epistemic): Bilgiye ilikin, bilgi nitelii olan. Bilgiyle ilgili.
bilin (consciousness): Anlkta nde olan, dolaysz ieriklerinin toplam. Anln
kendi ieriklerinin farknda olduu blm. Uyanklk. Uyankln kapsad,
kapsamna ald anlksal ierikler.
bilin ierikleri (objects of consciousness): Bilinte olan, bilince giren her trl
deney, inan, istek, duygulanm ya da yaant ierii. Bilin ieriklerinin konusu
d gereklik olabildii gibi baka bilin ierikleri de olabilir. Anln tm
127
glgeolgudur.
grng (phenomenon, fenomen): 'Noumenon' ile balantl olarak kullanlr.
Grng, d dnyadan gelen duyumlarn anln uygulad a priori kalplarla
(sezgi biimleri ve anlay biimleri) biimlendirilmeleri yoluyla kurulan nesne ve
olaylarn algsdr. 'Grngler dnyas', alglanabilir dnya, alglanabilirlerin
oluturduu evren anlamnda kullanlr. Algnn ierii, onun konusu.
grngclk (phenomenalism): Alglanan nesnelerin duyu verilerinden
kurulan mantksal yaplar olduunu savunan gr. Salt bilgibilimsel anlamda
yorumlanrsa, algnn ieriinin kuruluunu aklar. Yaygn yorumu olan
varlkbilimsel anlamda ise zdeksizci bir tutumdur: Algnn konusu olan 'd
nesne'yi alg verilerine indirger.
grngsel ballam (phenomenal correlation): Grng yaplarnn bir
aradal. Birlikte gzlemlenenin gerek deil, grngler oluu.
grn (appearance): Gereklikteki nesnenin, deiik nesnel koullara gre,
yine nesnel olan, deiik grnleri. Anlktan ve zneden bamsz bir anlamda
nesnenin koullara gre deiebilen alglanabilirlii. Yaln gerekilik, grn
grntden zenle ayrt eder.
grnt (appearence): Tasarmc gerekilik ve kukuculuk asndan 'gerek'in
kart. Gerein anlktaki yanss. Tasarmlar, ideler, duyu deneyleri, alg
ierikleri bu anlamda grnt olarak yorumlanr. Grnt, gerekliin yanssdr,
ancak yetkin bir yans deildir; onu olduu gibi vermekten eksindir. Grnt,
alglayan znenin durumuna, evre koullarna gre gereklii daha iyi ya da daha
kt yanstr. Hibir gereklik yanstmayan, sanr ya da d gibi, grntler de
sz konusudur.
g (power): Locke'a gre, nesnelerde ikincil nitelik idelerini oluturma yetisi.
rnein, nesnelerin belirli dalga boyundaki nlar emip brlerini yanstma
zellii.
ireklik (privacy): Birden ok kiinin deneyine, gzlemine ak olmamak.
znenin, kiinin, yalnzca kendinin bilincine ak olgular. rnein anlksal
olgular.
i dnya: Bkz. tasarmlar ortam.
i deney: Bkz. deney.
ide (idea): (1) Descartes ve Locke'ta: Tasarm. Alg veya duyum ierii; bunun
yan sra kavram. Dolaysyla zellikle Locke'ta kavramlar ierik olarak, algya
yakn bir biimde imgeseldirler. (2) Hume'da: Kavram. Alg ierii; izlenimlerden
anlan kard kopyalar. zlenimler daha canl fakat geici iken, ideler daha
silik fakat kalcdrlar. Her iki anlamda da ideler anlksal yani zneldirler.
idea (idea, form): Platoncu felsefe: Kavramlarn karl olan soyut fakat nesnel
(objektif), tmel varlklar. Gerek bilginin konusu. Somut nesnelerin ortak
zelliklerinin varlksal bir gereklik olarak varsaym.
idealizm: Varln gerekte fiziksel nitelik tamadn savunan felsefi tutum.
Her trl zdeksel varln tinsel ya da anlksal bir temele indirgenebilecei
gr. znel idealizm: Gereklii znenin anlk ieriklerine indirgeyen gr.
nesnel idealizm: Gerekliin zneden bamsz nesnel idealardan olutuu dn132
139