You are on page 1of 140

Arda DENKEL

Arda Denkel 1949'da Ankara'da dodu. Saint Benoit Lisesi'nden sonra


ODT Mimarlk Fakltesi'nde okudu. 1972 ylnda ehir Planlama
lisans derecesini ald. Ayn yl Oxford niversitesi'nde felsefe
renimine balad. 1977'de bu niversiteden felsefe dalnda doktora
derecesini kazandktan sonra, Boazii niversitesi'nde greve balad.
1988'de profesr nvann alan Denkel lmne kadar ayn kurumda
retim yelii grevini srdrd. 1985 ve 1989 yllarnda ABD
Wisconsin niversitesi Felsefe Blm'nde konuk retim yesi,
1994'te Uluda niversitesi'nde ve 1995-97 yllar arasnda da Ko
niversitesi'nde ek grevli olarak dersler vermitir. 1995'ten lmne
kadar Trkiye Bilimler Akademisi, Institut International de
Philosophie'nin, Avrupa Analitik Felsefe Kurumu yeliklerinde ve
ynetiminde bulundu. 1997'ye dein 45'in zerinde Trke yaz, 18'i
uluslararas dergilerde olmak zere 26 ngilizce makale yaymlamtr;
biri yazs Almancaya, ikisi de Yunancaya evrilerek bu lkelerde
yaymlanmtr. Ayrca Object and Property balkl kitab Cambridge
University Press'ten 1996'da km, Trke evirisi de yaknda Doruk
Yaymevi tarafndan yaymlanacaktr. The natural Background of
Meaning balkl kitabysa, Kluwer Academic Press tarafndan 1998'de
yaymlanmtr.
Arda Denkel'in Doruk Yaymclktaki kitaplar
Nesne ve Doas, 2003
Dnceler ve Gerekeler, 2003
Anlamn Kkenleri, 2003
Nesne ve zellik, 2008
lka'da Doa Felsefeleri, 2009

NDEKLER

NDEKLER
NSZ
I
GR
1. Modern Dnce ve Descartes
2. Aydnlanma ve Alg
II
KUKU VE GEREK
3. Genel Gr
4. Kukucu Uslamlamalar
5. Yaln Gerekiliin Kar k
6. Locke'un Gereki Deneycilii: Tasarmclk
7. Berkeley'in Eletirileri
8. Tasarmcln Yadsnmas
III
GRNG VE GEREK
9. Bilgi Kuramnda zdeksizcilik
10. Algnn Grngc zmlemesi
11. 'Duyu-Verileri' ve 'Yaplar'
12. Grngcln Eletirisi
13. zdeksel Varln Grngsel Bilgisi
IV
ZDEK VE ANLIK
14. Anlksal Olgular
15. Descartes ve Etkileimcilik
16. zdekilik
17. Anlksal Olaylarn Doas
V
K VE ZDEL
18. Kiinin zdelii Sorunu
19. Sreklilik Kuram
20. Sreklilik Yeterli midir?
21. Zorunlu Koul
KAYNAKLAR
SZLK

2
3
8
9
9
14
18
19
19
23
30
36
42
48
51
52
52
58
64
69
72
85
86
86
91
94
101
106
107
107
110
114
117
124
126

NSZ
Bu kitabn konusunun kapsam dnda kalsa bile, Trke'nin bir felsefe
dili olarak kullanm zerine sunacam birka grn hogryle
karlanacan umuyorum. Felsefe okuruna ulamken felsefeyi ne ile
yapp ne ile ilettiimizin tartmasna girmeden edemezdim. Bunun bir
nedeni de Trke felsefe terimlerinin zenginletirilmesi gerei
zerindeki gr alveriinin u sralar daha sklasm olmas.
nk u sralar, bir yandan durum deerlendirilerek zenginletirmenin
hangi ilkelere gre yaplmas gerektii zerine dnceler retilirken,
bir yandan da Trk Dil Kurumu Felsefe Terimleri Szl'ne ek olarak
yeni terimler nermeyi amalayan somut giriimler var. Pek oumuz,
bunu sevindirici bir gelime olarak karlyor ve Trke'ye nemli
katklar olabileceine inanyoruz. Ancak bu gelimenin getirecei
sonularn nemi dnlrse, felsefe terimleri zerine tartmalara
katlanlar ve somut neriler getirenlerin, ayn lde nemli
sorumluluklar
yklendikleri
sylenebilir.
Trke'nin
felsefe
terminolojisi ve ilgili soyut terimler daarcna katkda bulunacaklar
ulusal kltr ve bilim asndan tarihsel bir grev stlenmektedirler.
Temel olan, bu grevin baaryla yrtlmesi olduuna gre,
tartmalarn yapc olmasna zen gstermekte yarar bulunduu
dncesindeyiz.
Sorunumuz, baz teknik felsefe kavramlarnn veya felsefi dnce
iinde nemle yer almalarna karn, teknik nitelik tamayan kimi
soyut kavramlarn Trke terimlerle dile getirilmesinde kan glk
veya olanakszlklardan douyor. Bu durumun, Trke'de giderilmesi
gereken bir kavramsal yoksulluk biiminde ortaya atlmasna kar tepki
gsterilmi ve bunun Trke'nin bir eksiklii olmayp bir felsefe
terimleri eksiklii olduu ileri srlmtr. Hatta, daha da ileri
gidilerek, bir felsefe dili olamayaca ve yalnzca bir felsefe
terminolojisinden sz edilebilecei, nk 'felsefenin terimlerle
yapld' savunulmutur.
Tartmay bu noktalar zerinde younlatrmann, zellikle zm
zerinde zaten anlama bulunuyorsa, ne lde yararl olaca
kukuludur. nk felsefe terminolojisi bir dilin felsefe terminoiojisidir
ve bir dilde kullanlarak ilev bulur. Terimleri dilden soyutlamak, onlar
'yaam bulduklar' ortamdan ayrmak deil midir? Felsefe terimleri
daarcn zenginletirmekle sonuta yaplan, Trkeyi kavramsal
3

ynden zenginletirmek olmaz m? Kald ki, terimlerin yetersiz


olmasnn o terimlerin iinde bulunduu dili kullananlarda kavramsal
alanda bir snrlamaya neden olmas da kanlmaz gibi duran bir
vargdr. nk soyut kavramlar dzeyinde dnce dile bamldr.
Eer dil kimi ayrmlar veremiyor ve kimi kavramlar karlayamyorsa,
o dilde dnmek durumundaki birey de ayn ayrm ve kavramlar
dnemiyordur. Bunun o dilde retilecek felsefe dnn ve o dili
kullanma durumundaki felsefecileri kstlay biimi kmsenemez.
Giderilmesine aba gsterilmesi gereken de bu kstlamadr. Yoksa
Trkenin szdizimi veya mantksal yapsnn felsefe dncesini
engellemesi gibi ok daha ar nitelikte bir sorun bulunduunu bugn
ciddiyetle savunan herhalde pek kimse yoktur. Tersine, Trke
'mantksal' yap ve kurallar olan bir dildir. Ayrca yap olarak 'analitik'
olmak, bir dilin daha mantksal veya daha analitik bir dnce retimi
salayacan iermez. Dolaysyla Trke; analitik bir yapya sahip
olmamakla bir ey yitirmek durumunda da deildir.
Sorunu ister Trkenin sz daarcnda, ister felsefe terminolojisinde
grelim, asl nemli konu, eksiklii nasl gidermemiz gerektiidir.
Tutulabilecek yollardan biri, yabanc terimleri Trkenin ses yapsna
uydurarak kullanmak ve ylece benimsemektir. Bu yolla Bat felsefe
terminolojisinin nemli bir blm Trkeye aktarlmtr ve bu
aktarlan yabanc szcklerin kimi o denli uluslararas ve 'diller aras'dr
ki (rnein: a priori, idea), belki de Trkede de olduklar gibi
saklanmalar yelenmelidir. Ya geri kalanlar? inde bulunduumuz
evrede Trkeye yeni terimler kazandrmak iin almalar yaparken
yaygn olarak benimsediimiz amalara uygun olarak bu 'devirmeci'
yolu artk tutmuyor, hatta bu yolla Trkeye girmi yabanc terimlerin
byk bir blmn de Trke kkenli olanlarla deitirmeye aba
gsteriyoruz. Dolaysyla, abalar bu aamada bir z Trke felsefe ve
soyut terimler daarc ynnde younlamaktadr. Bu ise, deiik
yoldan yaplabilir ve bu yol da ayn tutarl sonuca gtrmediinden
bunlardan yalnz birinin seilerek terim retme abalarnn o yol
zerinde younlatrlmas, tutarl bir terminolojinin gerei olacaktr.
Gnlk dildeki szcklerin, bu doal anlamlarn yan sra teknik
anlamlar da kazanmalarn bekleyebilir ve felsefe yazlarnda
kullandmz terimleri bu geliim dorultusuna uygun olarak seer,
onu zendirebiliriz. Bu, felsefede nclk yapm dillerin felsefi
terimleri kazandklar (devirmeci yol yan sra) balca yoldur ve dilin
4

doal geliimi asndan belki de en salklsdr. (Felsefede nc


olmamak felsefede nemli varlk gstermemeyi iermez. rnein
Almanca Leibniz'in anda bile felsefi adan bugnk Trkemiz gibi
yetersizdi. Bu nedenle Leibniz yaptlarn Latince ve Franszca
yazmtr. Bu konuda, Profesr Nusret Hzr'n Felsefe Yazlar adl
kitabnn 194. ve 195. sayfalarnda da bilgi bulabiliriz.)
Bu yolun, bugnk evrede, Trkenin felsefe terimleri ve soyut
szcklerinin zenginlemesi ynnde pek de yeterli olamayaca
sylenebilir. nk bu, her eyden nce, daha yava bir geliimi ierir.
kinci olarak ise, bu yol yalnzca bir 'kavrama karlk bulma' yolu
deil, ayn zamanda bir 'kavram oluturma' yoludur. nk byle bir
gelimede, doal bir szck, anlamn bir ynde gelitirerek bir kavram
dourur. Bylece doan bir kavram baka dillerdekilerle
akmayabilecektir. Trkede bir yandan byle bir gelimenin
meydana gelmesi olumludur; ancak u sradaki koullar balamnda bu
gelime sorunumuzu tek bana zemez. Trkiye'deki felsefecilerin
sorunu, zgn felsefe rn veren baka dillerin zengin felsefe ve soyut
kavram daarcklarndan yararlanarak oluturduklar dn boyutlarn
Trkede anlatma dkmekle ilgilidir. Yani bu aamay, Trkiye'deki
felsefeciler iin kavramlarn terimlerden daha ok olduu bir durum
olarak belirleyebiliriz. Bir baka deyile, koullarmzn bizi zaten doal
gelimenin dna kaydrm olmasndan tr, aradmz zmn de
doal gelimeyi amas, ancak yine doal olacaktr. Yani bu aamada
dilin ilgili ynnn kendi devimseli alarak yapay yntemlerle
gelitirilmesi 'meru'dur. Trkenin felsefi dnceyi daha iyi bir
anlatmla verebilmesi iin bu dilin kurallarna uygun yeni terimler
nermek, ele aldmz sorunun balca zm yoludur. Sevindirici
olan, felsefecilerin nemli bir ounluu arasnda bu zm zerinde
gr birlii bulunmasdr.
Bu noktada baka bir seimle karlayoruz. Bat dillerinin felsefe
terimlerini Trkede karlamak iin yeni terimler retirken
tutulabilecek (en az) iki deiik yol sz konusu edilebilir:
Karlanan yabanc terimin kk bilimi (etimolojisi) temel alnarak,
terimin geirdii evreler ve yklendii armlar da gz nnde
tutulmak kouluyla, kknn anlamn Trkede karlayan bir szck
veya kkten, amalanan Trke terimi tretmek.
Karlanan terimin kk ne olursa olsun, u anda tad felsefi
anlamn bir zmlemesi yaplarak, amalanan terimi, bu anlam
5

Trkede veren bir kk veya szckten tretmek.


Bu iki yolun, karlanacak ayn terim iin deiik neriler getirmeleri
olaandr. Nedeni de bir szcn, zellikle Bat (Hint-Avrupa)
dillerinde, ileriki aamalarda kazand anlamn kknnkinden nemli
ayrlklar gsterebilmesidir. Dolaysyla, bir Bat dilindeki herhangi bir
terimin bu aamada kazand anlam, bu terimin kknn tarihsel
olarak tad anlamn glgesinde kalmayacaktr. Oysa, Trkede
kkler anlamlarn ok daha canl bir biimde korurlar. Bu nedenle, (b)
yoluyla tretilen bir terimi, kazand son anlamyla 'tutturmakta'
glk ekilebilecektir. Eer (b) ve (c) yollar ayn szck iin ayr
karlklar reteceklerse, bunlardan hangisi yelenmelidir?
(b) yoluyla tretilen Trke karlk ok daha 'renkli' olma ansn tar.
Karlad terimin semantik boyutlarn, mecaz ve arm
olanaklarn da koruyabilecek, ona yakn okanlamllk ve kaypaklk
zelliklerine sahip olacaktr. Baka bir deyile, bu yol izlenerek
tretilen szcn salayabilecei edebi boyutlar daha geni olacaktr.
te yandan, (c) yolu temel alnarak tretilecek bir karlk daha kuru ve
armlar daha az olan bir terim olacaktr. Anlamnn tek ve daha
keskin olmasnn yan sra kendine zg bir semantik nitelik
tayacaktr. Ksacas, bu ilkeye gre tretilen terimler mantksal
ynden daha saydam olacaklardr. Felsefede dncenin mantksal
salamlk ve keskinliini ne alan yaklam asndan (c) ilkesi
tutulmas gereken yolu belirlemektedir.
Yine de bir terimin kazanlp kazanamadn sonuta belirleyen,
nerilen szcn karlad kavram saydam ve keskin olarak
verebilmesi deil, terimi kullanacak olanlarn onu benimsemeleri, yani
terimin 'tutmas'dr. Buna bal olarak, felsefe terimlerine katkda
bulunanlarn sorumluluklar nerdikleri terimlerin kullanmnda onay
bulmamasyla kalkacak, tutmas durumunda ise srecektir.
Bu kitapta kullandm terimler iin TDK Felsefe Terimleri Szl'n
ve TDK Trke Szlk' temel aldm. Bu kaynaklarla tutarllk
salayamadm bir kullanm 'anlk' ve 'anlak' szckleriyle ilgili. TDK,
zihin (mind) iin 'an' szcn, zek (intelligence) iin 'anlak',
mdrike (understanding) ya da anlay gc iin 'anlk' szcklerini
neriyor. Zihin iin 'anlk' szc genel kullanmda 'an'a gre daha
ok yerleiklik kazandndan bu uygulamay izledim. 'Anlak'
szcn ise anlay gc (understanding) anlamnda kullanyorum.
Kitabn sonundaki szlk kimi terimlerin buradaki kullanmlarn genel
6

kullanm erevesinde belirlemeyi ve okura bylece yardmc olmay


amalyor.
Arda DEKKEL Erenky, 1984

GR
1. Modern Dnce ve Descartes
Descartes, 1637 ve 1641 yllarnda baslan iki kitabyla1 o gne dein
yirmi yzyldr grlmemi bir zgnlk ve gllk tayan
dnceler yayyordu. Kendisinden sonraki alarn felsefesini
derinden etkileyecek ve biimlendirecek olan bu dnceler balca iki
sorunla ilgilidir: Bilgi ve tz ya da daha zel bir nitelendirmeyle, alg
ve anlk... Bu iki sorundan biri ya da ikisi birden 17. ve 18. yy.
dnrlerinin hemen hepsinin, 19. ve 20. yy'nkilerin de birounun
felsefesine k noktas olmutur. Alg ve anlk konular zerindeki
anlaymz, aradan geen sre iinde ortaya konmu olan deiik
aklamalar sayesinde bugn ok daha derine gidebilmektedir. Ancak
yine bugn bu sorunlar canllklarn korumakta ve belki de felsefenin
bir zellii olarak kesin bir zme ulam grnmemektedir.
Descartes' bu sorunlar ele almaya ynelten koullar nelerdi ve ortaya
att zmler ne gibi tartmalara yol at?
Felsefede, deiik alarda zerinde durulan temel sorunlarn an
Koullarndan etkilenmediini sylemek yanl olur. rnein, 17. ve
18. yy'da bilgi, 19. yy'da toplum, 20. yy'da bunalm gibi konularn kimi
felsefe evrelerinde yaygnlk kazanmas, dnemin tarihsel ve
toplumsal gereklerinin rndr. Ancak felsefi dncenin de bir i
devimsele sahip olduunu gzden karmamak gerekir. Konular bir kez
tartlmaya balannca bu tartmalarn ne gibi zm nerilerine
gtrecei, bu i devimsele ve katkda bulunan dnrlerin znel
koullarna bal olmaktadr.
Yenia'da, Ortaa ile sreklilii en az olan kurumlarn banda bilim
gelir. Doa bilimleri Rnesans'ta hemen btnyle yap deitirmi,
aklama biimleri tersine dnm,2 olgunun gzleminden deiik
biimlerde yararlanlmaya balanmtr. Bylece ortaya kan yeni
bilimin baars da ok byk olmutur. Sanat ve felsefe ayn alar
arasnda ok daha belirgin sreklilikler gsterir. Yeni bilimin baars,
olguyu daha iyi aklamas ve gelecei kestirmede daha etkili oluundayd. Bu ise, ayn olguyu aklamada artk greli olarak baarsz kalan
eski bilimin 'yanln' ve 'geersizliini' ortaya koyuyordu. Eski bilimle
1
2

Discours de la methode, 1637; Meditationes de prima philosophia, 1641.


Ereksel aklamadan nedensel aklamaya.

birlikte, ona bal pek ok ey sarsnt geirmekteydi. rnein, eski


bilim, kilisenin hizmetinde, Platon ve Aristoteles'in eitli
dncelerinin Hristiyanlk ile yorulmasyla ortaya kan dinsel
retiyi destekleme ve dorulama grevini yklenmiti. Bundan tr,
aklamalar bu retinin dogmalar erevesi iinde kalmak
durumundayd. Bir aklamann doruluk ve geerliliini saptamak,
onun Platon ve Aristoteles'in Hristiyanlka benimsenmi
dncelerine uygunluunu aratrmaktan geiyordu. Dolaysyla, eski
bilimin yklmas, dncede yetkenin de bir doruluk lt olmaktan
kmas, dogmalarn gzden dp terk edilerek dnsel zgrln
filizlenmesine yol at. Artk aklamalarn doruluu yepyeni bir
lte gre saptanyordu: ussallk. Buna gre, doru bir aklamann
uymas gereken temel koul, insan usuna uygunluktur. Bu koul
amz iin de geerliliini korumaktadr. nsan usuna uygunluk lt
kiiyi n plana karm, onun mantksal bak asn bilginin temeline
koymutur. Descartes'ta ve onu izleyen birok dnrde grlen,
nesnel olguya znel gerek zerinden yaklama tutumu bunun bir
yanssdr.
Byle, bilimin yeni batan ve yeni yntemlerle dizgeletirildigi bir
ortamda ilginin bilgi zerine dnmesi doaldr. Yeni bilim, nedensel
aklamalarn matematiksel karmlarla balayarak, doa zerindeki
bilgiyi yeni bir yapya kavuturma abas iinde hzla yol almaktayd.
an filozoflar ise, ayn zamanda bilimle uraan kiiler olarak,
bilimin ierii ve amac olan bilginin kkeni, kayna ve gvenilirliini
aklamaya altlar.
Aklamalarn doruluuna koul olan ussallk hangi temellere
dayandrlmalyd ki gvenilir bilgi retilebilsindi? Bilginin gerektirdii
kesinlik hangi inanlar iin sz konusu olabiliyordu? Bilgi olarak kabul
edilebilecek inanlar bize nereden geliyordu? Bu sorular bilgi
balamnda iki odak sorun belirler. Bunlar, bilginin deeri, yani hangi
inanlarn bilgi saylaca ve bilginin kkeni, yani bilginin bize ne yolla
ve nereden geldiidir. Descartes her iki soruna da zm nermi ve bu
alanda kendisinden sonra gelen dnceyi derinine etkilemitir.
Descartes'n tz sorunuyla ilgilenmesinin nedeni de ayn koullara
balanabilir. Eski bilimin yeni gelimelerle yklyor olmas, onun
btnlk ve sreklilik iinde olduu kilisenin yetkesini sarsmaktayd.
Bundan dolay da 16. ve 17. yy'lar kilisenin yeni bilim adamlarna kar
at savaa sahne olmutur. nceleri idamlarla sonulanmak
10

lsnde amansz olan bu sava, Descartes'n yaad dnemde bir


lde yumuam olmasna karn, hl yldrcyd. Kilisenin gc
bilimsel alanda belki gerilemiti ama yetkesi dnemin okuryazarlar,
niversiteleri ve politik gleri zerinde arln srdrmekteydi. Bu
nedenle 17. yy'n birok dnr ve bilim adam bask altnda ve
toplum kurumlarndan yaltlm bir biimde yaadlar. Descartes'n
rn vermeye balad dnemlerde kilise iin sorun artk doabilimi
alannda eski gcn yeniden salamak deildi. Bu, bir daha geri
gelmemek zere yitirilmiti. imdiki endie, yeni bilimsel yaklamla
dinin alan iinde kalan ahlk, anlk ve Tanr gibi konularn
aklanmaya balanmasyla, kilisenin temel ilevinin tehdit edilebilme
olaslyd. Bu balamda, yeni bilimin zdeki yaklamyla dinin
tinselci tutumu tam bir kartlk iindeydi. Bylece yeniden ortaya
kan bir felsefe sorunu, varln doasnn temelde ne olduu, bir
baka deyile varln sonuta zdee mi, yoksa tine mi
indirgenebilecei olmutur. Descartes bu kartl kendi dncesi
iinde en belirgin biimde duymu olsa gerektir. nk bir yandan
Galileo'nun fiziinden etkilenen ve ereklere ya da doa d glere yer
vermeyen bir evren dncesi gelitiriyor, te yandan da inanl bir
Katolik yaam srdryordu. Bu konumuyla tutarl olarak, soruna
uzlatrc, eski inanlara ve saduyuya uygun bir zm nermitir.
'Descartes ikicilik' ad verilen bu zm, hem zdein hem de tinin
bamsz varlklar olarak birlikte var olduklarn kabul eder. Bu zme
gre varlk iki trldr; var olan her ey ya zdekseldir (fiziksel) ya da
tinseldir (anlksal). Bu iki tr varlk birbirine indirgenemez. Descartes
tz var olmak iin baka bir eye dayanmas gerekmeyen; kendi
bana, bamsz olarak var olan diye tanmlar. Tin ve zdek bu
anlamda tzdrler ve bu nedenle de btnyle bamszdrlar. zdein temel ve ayrlmaz nitelii (znitelii) uzamdr, tininki ise
dnmektir. zdek dnemeyecei gibi tinin de uzam olamaz. Bu
niteliksel ayrtrmayla Descartes, iki tz birbirinden btnyle
kopararak hem elimelerini hem de birinin brne indirgenebilmesini
olanak d brakmtr.
nsan denilen varln ikicilik iin sorun yaratmas, hem fiziksel bir
gvdeye hem de tinsel bir anla sahip olmasndandr. nsan bu gre
gre bir bileik varlksa, bir araya getirdii varlk trleri arasndaki
iliki nasl aklanacaktr? Bu sorun Descartes'tan sonra gelen
dnrleri de uratrm, saduyuya uygun den ikiciliin balca
11

gln oluturmutur.
Bilgi konusunda, Descartes, deer sorununu yantlarken kken
sorununa da zm getirir. Gvenilir bilgi nedir? Hangi inanlara bilgi
gzyle bakabiliriz? Bilgi kesinlik gerektirir. Kesin olann doruluu
ise ak ve seiktir. yle ise, bilgi dizgesinin yeni batan kurulduu bir
aamada yaplmas gereken, bu dizgenin en salam bilgiler, yani
herkes iin apak doru olan inanlar zerinde kurulmasn
salamaktr. Descartes'n bu anlamda gvenilir bilgileri bulmak iin
uygulad yntem kukudur. Kuku kesinlii dladna gre,
doruluundan kuku duyulmayacak bir inan bulunduunda, kesinlie
ulalm olacaktr. yle ise, tm inanlar kukunun szgecinden
geirmelidir ki, sonuta yanlabilirlikten arnm olanlar, yani ak ve
seik inanlar elde edilsin. Oysa, bu yntemi uygulamaya baladnda,
hibir inancn kuku gtrmez bir pekinlik tamadna tank olur.
Gemiten bize bilgi diye aktarlanlar kesin olamaz, der; nk her
konu zerinde, doru olduu savyla ortaya kan birden ok gr
bulabiliyoruz. Alg ya da deney yoluyla elde ettiimiz inanlar da
kukuludur, nk alg yanlabilir ve yanlg srasnda biz bunun farkna
varmayabiliriz. u halde her an iin farknda olmadan yanlyor
olabilmek durumundayz.
Burada Descartes, 4. Blm'de ayrntl greceimiz kukucu
uslamlamay kullanmtr. Tpk kendisinden iki bin yl nce Platon'un
yapt gibi, bu uslamlamann gcnn kstlanamayacan dnm
ve dolaysyla deneyin bilgi veremeyecei sonucuna varmtr. Ancak
Descartes da kukuyu ama deil, ara olarak kullanyordu. Bundan
bilginin olanaksz olduu sonucunu deil, deneysel bilginin
olanakszln karsad. Bir baka deyile, onun gznde kukuya
gtren, bilginin deneysel olduunu, yani algdan geldiini dnmekti.
Eer bilgi olanakl olacaksa; te yandan da deneysel bilgiye olanak
yoksa, bilginin deneyden baka bir kkeni olmaldr. Bu kken de anlk
ya da anln en byk yetisi olan ustur. Bu noktaya dek Descartes yine
Platon'la gr birlii iindedir. Bilginin kkeninin anlk olduu
sonucuna, kuku yntemini srdrerek gider. Deneyle edindiimiz
inanlar gibi matematiksel inanlarmz da kukulu olabilir; beni
etkileyen bir d gcn, beni tm inanlarmda yanltt bile
dnlebilir, der. yleyse, her inancm yanlgya aksa, her inancm
kukuludur: Her inantan kuku duymak iin bir neden vardr. Oysa,
her inantan kuku duymak bir kesinlii ierir, o da kuku duyuyor
12

olduumdur. Kuku duyduumdan bile kukulanacak olsam, yine de


kuku duyuyor olurum. Kuku duyduum kesin olduu lde
dnyor olduum da kesindir; nk kuku duymak dnmektir ve
dnmeden kuku duyulamaz. Ancak dndm kesinse, der
Descartes, dnen bir varlk olarak var olduum da kesindir.
"Dnyorum, yle ise varm." Bylece znel olarak, anln varln
tm kukudan arnm biimde kantlam olur. Dnen bir varlk
olarak var olduum ak seik ve kesin bir bilgidir. Tm bilgimizin
temelinde bu yatar.
Descartes, bu ve bir kez bu bulunduktan sonra uslamlamalarla ortaya
karlabilecek kimi baka apak dorularn, algdan kaynaklanmadklar halde anlmzda bulunmalarn 'doutan dnceler
(bilgiler)' olarak niteliyor. Her anlk, ortak olan bu doutan dnceleri
tar. Bilgi, bunlardan, tpk matematikte yapld gibi, tmdengelimsel
karmlarla retilir: Doutan dnceler ilk bata (ocuklukta) anlkta
belirgin deildir. ocuk evresini algladka bunlar belirginleir;
bilinli duruma dnrler. Algnn grevlerinden biri, bu
belirginletirmedir. Bir baka grevi de bize d dnyadan bilgi
vermektir. Ancak bilinen nedenlerle, alg yalnz bana bunu
gerekletiremez. Usun algya katks zorunludur. Ancak usun,
doutan bilgiler yoluyla yourduu alg bilgiye gtrebilir. Bu da
ancak tikel nesnelerin bilgisidir: Kalc, genel bilgi, anlkta doutan
bilgilerden karsanr. Ulat bu sonularla Descartes modern
usuluu kurmu olmaktadr. Usuluk, ok genel bir nitelendirmeyle,
bilginin kaynann deneyle snrl olmad, usun (anln) da bilgi
rettii felsefe savdr. Bu, tm bilginin usa retildii gibi bir u
tutumdan (rnein Platon), "Ancak snrl saydaki kimi bilgiler
deneyden bamszdr" dile getiriliindeki yumuak tutuma dek
(rnein Kant) deiik yorumlar kapsar.
Descartes, algnn rettii bilginin usa yorulmadan gvenilir olmad
grn, Platon'daki gibi alglanan d dnyann tam anlamda gerek
olmamasna balamaz. Evet, Descartes'n da bu gereklikten kukuya
dt olur: "zdek kavramnda onun var olmamasyla elien hibir
ey yoktur" der. Ancak sonuta, bizden bamsz zdeksel (fiziksel) bir
d dnyann bulunduunu ve algmzn bunun yetkin olamayan bir
yanss olduunu dnr. Kant olarak da "Eer tm iyiliklerin
kayna yetkin Tanr, anlmza, algladmzn karl olan bir d
dnya bulunduu inancn yerletirmise, bizi aldatyor olamaz" der.
13

2. Aydnlanma ve Alg
17. yy'da usulukla akacak lde birlikte giden ussallk, 18. yy'da
yeni ltler, yeni temeller kazanr. 17. yy'da bilgi ve bilim kurmaya
rnek ya da model yaplan matematik, nemini korumakla birlikte 18.
yy.'da artk dnce iin bir 'rnek' deildir. Bundan tr de felsefede
kurgu, yerini artk deneysellik temeline, 'yere basan' ulam ve
aklamalara brakr. 18. yzyl deneyin, uzun bir aradan sonra 'geri
dnn' simgeler. Aydnlanma, bir byk atlm ve ilerleme adr.
17. yy.'da toplum kurumlarndan yaltlm olan nc dnrlerin
grleri 18. yy'da kitlelerin mal olmutur. Burjuva kitleleri 'uyanm',
kendilerine sayglar artm, zgrlkler ve yeni haklar aramaya
balamtr. Fransz devrimi, hzla yaanan aydnlanmann doruu ve
sonucu olmutur.
ngiltere, Aydnlanma'nn balad yerdir. Avrupa'dan yarm yzyl
nce, Locke ve Newton gibi byk dnrlerin nderliinde bu
oluum hz kazanmtr. ngiliz dnce geleneinin temellerinde
Ortaa'dan beri filizlenmekte olan deneycilik artk Locke'da bir genel
felsefe dizgesi olmaktadr. Doal olarak, Locke, usuluu ve zellikle
doutan bilgiler retisini yadsr, ancak Descartes'n alg ve anlk
kuramn hemen hemen olduu gibi benimser. Alg konusunda
karlat en byk sorun Descartes bir alg kuramnn usuluk
dnda, Kukuculua kar nasl savunulabileceidir. Locke bunu
kukucu uslamlamay snrlayarak yapar. Bunu yaparken, Galileo'da,
Descartes'ta ve Gassendi'de bulduu bir nitelikler aras ayrm kullanr.
Berkeley, deneyciliin snrlarn ekerek Locke'un saduyu uruna
bunlar ne kadar atn gsteren dnrdr. Ortaya koymaya
alt, Descartes'tan 18. yy'a sarkan d dnya zdekiliinin
deneycilikle elitiidir. Hume ise bu eletiriyi iyi deerlendirerek
deneycilik asndan ok daha tutarl bir sonuca varr: "Bir d dnyann
var olup olmad bilinemez" der. Hume'a gre, byle bir dnya varsa
bile bilinemez. Dolaysyla deneysel bilgi zerindeki kuku, Hume'un
dncesinde d dnyaya evrilir ve deneysel bilgi byle bir dnyann
bilgisi olmak durumundan karlr.
Aydnlanma Fransa'ya, ngiliz hayranl ve deneycilik gibi, bu
kltrn geleneksel olarak pek de benimsemedii nitelikleri (geici
olarak) sokmutur. Voltaire bu alanda nclk etmi, ansiklopedi
14

yazarlar evresi de bu akm zenginletirerek yaymtr. Fransz


Aydnlanma filozoflar arasnda Condillac, Locke gibi, zdeki bir d
dnya gryle deneyci bir bilgi kuramn badatrmaya almtr.
Condillac'n yorumundaki deneycilik, bir d deney duyumculuuna
dnr.
Almanya'da Aydnlanma, ngiltere'den yaklak bir yzyl sonra
balamtr. Fransa'da olduu gibi, Almancaya da evrilen Locke ve
Hume gibi filozoflarn yaptlar, o dnemlere dein etkisini srdrm
olan Leibniz-Wolff kurgucu geleneini sarsyor, artk bu gelenei,
usuluu deneycilik ile semeci bir biimde kartran bir saduyu
felsefesi izliyordu. Byk Alman filozofu Kant 35 yana dein
Leibniz-Wolff felsefesinin etkisi altndayd. Bundan sonraki on yl
ngiliz deneycilerini benimsedi. Bu akm, dncesi zerinde derin izler
brakt. 45 yandan sonra artk kendi zgn dncelerini
gelitiriyordu. 57 yana girdiinde (1781) bayapt olan Salt Usun
Eletirisi'ni yaymlad. Kant'n bu kitapta ortaya att alg kuram,
Hume'un grlerinin usu bir yorumu olarak deerlendirilebilir. Ancak
bu yorum, alg zerine anlaymz derinletiren birok zgn
aklamalar da getirir.
D dnyann bilinemeyecei grnde Kant, Hume'u izler.
Kendiliindeki nesne bilinemez; bilinen, duyumlanann berisinde
kalanla snrldr. Kant, bu duyumlar dnyasn 'fenomenler'
(grngler), d dnyay da 'noumenler' diye adlandrr. Terim
deiiklikleri dnda bu, Locke ve Hume'un Kant'a ilettikleri,
Descartes'n ayrmdr. Kant'n deneycileri izledii ikinci bir temel sav
deneycilii tanmlayan, "Tm bilgi deneyle balar" dile getiriidir.
Kant'n bunu benimsemekle deneycilii de benimsedii ve en azndan
deneycilii zmleyen bir sentez yaratt ne srlmtr. Bu
deerlendirme yanltr, nk deneyciliin temel sav gibi grnen bu
dile getiri, deneyci retinin ancak bir boyutudur. retiye gre,
bilginin deneyle balamas yetimez, onun deneyle dorulanabilir
olmas gereklidir, nitekim Descartes, usuluu temellendirirken, iki sav
kullanr. Bunlardan biri bilgi dizgesinin k noktalar olan apak
dorularn deneyden gelmeyip, 'doutan' olduklar; br de algnn
bize kendi bana verdiklerinin bilgi olamayaca, bu ieriin yine
doutan dncelerden yararlanlarak usa dzeltilip yetkinletirildiidir. Kant, usuluunu sonraki sava dayandrr; nceki sav -belki
15

de Aydnlanma a'nn bir gerei olarak- yadsr. 3 Ona gre tm bilgi


deneyle balar, ancak tmyle deneysel olan hibir bilgi de yoktur.
Bilginin ancak ierii deneyseldir. Bilgi olabilmesi iin anln ya da
usun alg ieriine yapmas zorunlu olan bir katk sz konusudur. Bu
katk olmadan alg olamaz; duyumlarda kalnr. Duyum ise bilgi
deildir. Hume'da bulunan izlenim kavram (impressions-ideas) ayrm,
Kant'n duyum-alg ayrmn ancak bir lde verir. Kant duyumun
ancak ilk girdilerden olutuunu, bunun kendi bana alg
saylamayacan ve alg olabilmek iin birtakm yapsal, biimsel
dzenlemelerin gerektiini ileri srerken zgn ve felsefi adan ok
nemli bir adm atyordu. Bu nokta deneyci ya da usu, her alg
zmlemesinin benimseyebilecei nemli bir katkdr. Ancak Kant bu
noktada durmamtr. Usu eilimlerinin gdsnde, bu yapsal,
biimsel dzenlemelerin usta doutan bulunan bir kalp olduunu ve
algnn bu kalbn duyumlara uygulanmasyla gerekletiini
dnmtr. Ona gre, algnn bylece tad biim ya da yapnn
kayna d dnya deildir. Bir baka deyile, us, duyumu 'kalba
sokarken' d dnyada bulunan kavranabilir kimi yaplar uygulamak
yerine, btnyle kendi doasnda bulunan eleri kullanmaktadr.
Usun bu kk kendinde olan katksn, alg ve dolaysyla bilgi iin
zorunlu grmek, usuluun benimsenmi olmasn gerektirir. Kant'a
gre algnn ierii deneyselken biimi 'doutan'dr. Dolaysyla, usun
verdii biimler arasndaki uzay ve zaman, d dnyaya zg olmak
anlamnda 'nesnel' deildir. Hume'un deneyci aklamalarla
betimlemeye alt tz ve neden gibi kavramlar da nesnel deildir.
Bunlar anln duyuma uygulad kalplar olarak alg iin doru iken,
bu doruluun temeli anlk dnda deildir. Bundan dolay da usun
uygulad bu kalplar hakknda sylenecekler deneysel deil, fakat
analitik de deildir. Bir baka deyile, Kant'a gre, usuluun son
kaleleri olan sentetik a priori nermeler vardr. Usuluk, gnmzde
bile, bu kalelerde son birka neferiyle direnmektedir.
Birtakm davran ve dnme biimi eilimlerinin insanda kaltmsal
olduu ya da doutan bulunduu sav, gerekte, deneycilikle
badaabilen bir dncedir. rnein, her olayn bir nedeni bulunduu
inancmzn byle bir eilimi yanstt ne srlebilir. Deneycilikle
3

Doutan bilgiler savnn btnyle terk edildii dnlmemelidir. Gnmzde, rnein Chomsky gibi
dnrler bu gr benimsiyorlar.

16

badamayacak olan, Kant'n yapt gibi, bu eilimlerin zorunlu alg


kalplar olduklarn savunarak, bunlar alglanan her ey iin geerli
zorunlu dorular konumuna getirmektir.
Bilim hem deneycidir, hem de zdeki anlamda gerekidir. Bilime
gre deney, insann kendisinden bamsz bir varlk olan evren ile
ilikisini salad ortamdr: Yani deney, evrenin insan etkileyi
biimidir. Deneyciliin kurucusu olan Locke'un, tpk Descartes gibi,
bir de zdeksel evrenin varln benimsemi olmasnn ondan sonra
gelen deneyciler tarafndan tutarsz bulunduuna deindik. Bunun
sonucunda, deneycilikte tutarllk uruna zdeki gerekilik
braklm, rnein Berkeley zdeksizcilie kaym, Hume ise, d
evren hakknda kukuculua sarlmtr. Hume, Eski Yunan sofistleri
zamanndan beri deneye kar kullanlan kukuyu, d evrenin varlna
ynelterek bylece deneysel bilgiyi olanakl klmaya almtr.
Bilimin Lockeu kalmasna karn; deneyci gelenekte zdekilii
dlama eilimi, Mill grngcl, Mach ve mantk pozitivizmle,
bugnlere dein srmtr. Gerekten de tutarl deneyciliin zdeki
bir gerekilii dlayc nitelikler tad sylenebilir. Bilimin bunun
skntsn ekmemesi, konuya felsefi olarak yaklamamas ve temelde
kimi varsaymlarla yetinmesindendir.
Bu kitaptaki amacmz, tutarl deneycilii srdrerek; zdeki bir evren
grn bununla birlikte temellendirmek olacak. Bir baka deyile,
bilimin temelindeki felsefi varsaymlarla uyum salayacak bir gr
gelitirmeye alacaz. Bu adan Locke'un, deneycilii zdekilikle
badatrma yol ve ynteminin dna kacaz. zdeksel bir d
dnyann var olduunu deneycilikle tutarl olarak ne srmekten te,
ayn zamanda kapsaml ve tutarl bir zdekilik elde etmeyi
amalyoruz. Var olduu sylenen her eye zdeksel bir aklama
getirmeye alacaz. Bu dorultuda anl bir zdeksel varlk olarak
aklayacaz. Kii kavramn ele alarak ayn dorultuda
deerlendireceiz.

17

II

18

KUKU VE GEREK
3. Genel Gr
Yaayan varlklar olarak iinde bulunduumuz evrenle srekli bir
karlkl etkileim durumundayz. Yaammz srdrebilmemiz bu
srekli etkileimin srebilmesine baldr. Evrenin yaam ilevlerimiz
iin uygun ortamlar salad yerlerde, gereksinimlerimizi onun birok
deiik ynleri ve blmlerinden karlarz. Bu ama dorultusunda,
evrenin deiik durum ve blmleri zerinde etkili olur, onlar deitiririz de.
Varlmz bu ereve iinde bir sre olarak betimlediimizde, onun
iki temel esini, insan ve insan evreleyen bir d dnya olarak
ayrtrabiliriz.
Yaayan bir varlk olarak insan yalnzca bir organizma olmaktan te,
anla ve buna bal olarak da bilince sahiptir. nsan, kimi
gereksinimlerini bilincinden bamsz bir biimde, baka birok canl
trnn yaam ilevleri gibi, yar otomatik igdleriyle salayabilir.
Yine de onun en belirgin zelliklerinden biri, eylemlerinin byk bir
blmn bilerek ve istenle, yani bilinli olmak kouluyla yapyor
olmasdr.
nsan bilinli eylemleriyle, igdsel olarak yapabileceklerinden pek
ounu ve ok daha etkili olanlarn gerekletirir. Bu yolla doay
yaam asndan en uygun koullara doru deitirebilir.
D dnya ile insan arasndaki karlkl etkileimin 'bilinli' olduunu
sylediimizde insan anlndaki 'bilin ierikleri'nden de sz etmek
durumuna geliyoruz. D dnyada 'bilinli' eylemlerde bulunabilmek bir
bilin ieriine sahip olmaya baldr. Bu bilin ieriklerini, kabaca, d
dnyann tasarmlar olarak nitelendirebiliriz. rnein, nmdeki
kitabn kapan bilinli olarak atm sylenecekse, bu kitapla
yaptm eylemimin bilincimde bir tasarm bulunduunun (bu
tasarmn doasn imdilik belirlememiz gerekmeden) kabul edilmesi
gerekecektir. 'Bilinli olma' deyimi 'bilinte tasarm olarak
bulundurma'y iermektedir. Sz konusu tasarm bir istek, inan, imge,
vb. biimde olabilir. Tasarmlarmz byk bir ounlukla (ve bir
gre gre, tmyle) duyu organlarmz ve alg yolu ile kazanrz.
Alg, d dnyadan duyu organlaryla edindii girdileri anlkta
tasarmlar biiminde kurar. Bu tasarmlar bilincimizin ieriini ve d
19

dnyaya degin deneysel bilgimizin temelini oluturur.


Doa zerinde etkili olabilmesini bilinli eylemine borlu olan insann
igdleri varln srdrmesine yetecek lde gl deildir.
Bylece, bilinli davrana temel oluturan deneysel bilginin insan
yaam iin bir gerekli koul oluturduu ne srlebilir.
Bir canl olarak insann varln koruyu ve srdr biimini ele
aldmzda, bu olguyu insan ve onu evreleyen d dnya eleriyle
zetleyebileceimizi belirttik. imdi bu emaya, bir de insann zerinde
d dnya hakkndaki tasarmlarn ve bilgisini oluturduu anlk (ve
buna bal olarak bilin) ierii esini katabiliriz. Bu eyi tasarmlar
dnyas veya tasarmlar ortam diye adlandrabiliriz. Tasarmlar ortam,
ierik ynnden, d dnyann kimi blmlerinin (zellikle insan
evreleyen blmnn) bir yanss, onun bir anlksal kopyasdr.
Deneysel bilgi de tasarmlarda temellendiine gre, o da bir anlamda
d dnyann bir yanssdr.
Yukardaki aklamalar iin, insann yaam etkinlii ve bilgisi
arasndaki ilikiyi zetleyen ve klasik bilimce de onaylanan bir 'genel
gr' diyebiliriz. Genel gr yalnzca bilimce kabul edilmi olma
niteliini tamaz; o, ayn zamanda, bilimin temelini ve kkenini de
aklamak durumundadr. Bilim bir deneysel bilgi ve aklamalar
dizgesi ise, deneysel bilginin kkenini betimleyen genel gr, bilimin
de kkenini betimlemektedir. Bir baka deyile, genel gr, ayn
zamanda bilimin de kendi kkeni ve varlk nedeni hakkndaki felsefi
grdr. imdiden, genel grn nemli kimi doruluklar
yakalad ve ortaya koyduunu kabul edebiliriz. Ancak yine genel
gr, birok kavram ve olguyu varsaymakta ve bunlar, aklamadan,
'aklayc' olarak kullanmaktadr. rnein, tasarm, anlak, bilin, alg,
deney, d dnya, anlk, vb. kavramlarn her biri felsefi adan
karmaktr ve aklama gerektirmektedir: Bu, 'aklayc' grevde
kullanlan kavramlarn kendilerini ele alp ne lde belirgin ve
gvenilir olduklarn sorguladmzda ise, genel grn kavramsal
dzeyde zmesi gereken nemli sorunlar bulunduu ortaya
kmaktadr. Bu sorunlarn kimisi, bilimin gerekten bir bilim olduu
inancn bile tehlikeye drecek arlktadr.
rnein, deneysel bilginin d dnyann yanss olan tasarmlarda temel
bulduu grne bakalm. Nedir bu yansmak, nedir bu baka bir eyi
simgelemek (onun tasarm olmak)? u nemli gerei ortaya
koymamz gerekiyor: Bir kez anlk ierikleri d dnyadan ayrt
20

edildikten sonra, insann tasarmlarndan, yani anlk ieriklerinden


bamsz olarak d dnyaya dorudan almas ve onu bylece
dorudan tanmas deneysel adan olanak d kalmaktadr. nsan, d
dnyann deneysel bilgisi konusunda duyu deneyleri ve algs ile kesin
olarak snrlanm bir varlktr. D dnyada bir deiiklik meydana
geldiinde veya byle bir deiiklii biz oluturduumuzda (rnein
masann zerinde duran kitab iterek onun yerini deitirdiimizde)
farkna vardmz deiiklik, aslnda tasarmlarmzda, yani alg
ieriimizde, meydana gelen bir deiikliktir. D dnyadaki deiiklii
ancak anlmza yansdg biimiyle kavrayabiliyoruz. Bu snrllk
olgusunun ierdii nemli bir sonu ise udur: D dnyada meydana
gelen bir deiiklii, algmn ieriinde farkna vardm deiiklikle
karlatrmam olanak ddr. Bunun nedeni, yukarda akland gibi
d dnyay dorudan ve algdan bamsz olarak tanma olanann
bulunmaydr. Alg ieriim ve tasarmlarm kavrayabildiim
anlamda d dnyay kavrayamam. yle ki, rnein elimle ittiim
kitabn devimini, algmda fark ettiim kitabn yer degitiriiyle
karlatrmaya abaladm her durumda, d dnyadaki bir olguyla
algm karlatrmak yerine, ayn olgunun iki algsn karlatrmaktan
baka bir ey yapabilmi olmuyorum.
D dnyay tanma abamzda alg ile snrl oluumuzun ikinci bir
nemli sonucu ise, az nce akladmz karlatrma olanakszl
yznden algmzn doru olup olmadn deneysel olarak bilmemizin
olanak dnda kaldr. Bu demek ki, bir d dnya ve anlk ayrm
yaptktan sonra, eer alg ieriimizi, onun tasarm olduu d dnya
blm ile karlatrma olanamz bulunmad ortaya kyorsa,
algmzn d dnyay bize doru olarak yansttnn bir deneysel bilgi
olduu da sylenemeyecektir. Karlatrabilme olanann deneysel
bilgi ile ok sk olan ilikisini vurgulamalyz. Bilgi olduu sylenenin
'deneysel' olabilmesi iin, onu doru veya yanl yapan olgu (yani genel
gre gre d dnya) ile karlatrabilir durumda olmas zorunludur.
Bir rnekle anlatacak olursak, doru veya yanl olabilen bir
nermenin, onu doru veya yanl yapabilecek (yani dile getirdii)
durum veya olgu ile karlatrlabilir olmas, nermenin deneysel
olarak doru veya yanl olabilmesine olanak verir. Eer nerme
bylece doru ise, 'deneysel bilgi' olabilmenin bir gerekli koulunu
yerine getirmi olur. "Bugn hava gneli" nermesinin deneysel olarak
doru olup olmadn bilmek iin pencereden dar bakarz:
21

nermenin doruluu darda gerekten gneli bir hava gryor


olmamza baldr. te bylece doru olan bir nerme deneysel
bilgidir. Demek ki doruluu deneysel olarak gstermenin yolu, bir
karlatrmadan geer.
Oysa d dnyaya degin deneysel bilgi olma iddias tayan her
nerme gibi, yukardaki rnekteki nermenin de deneysel adan
doruluu (yani deneysel bilgi oluu), hi de deneysel olmayan ve
doruluu deneysel olarak tantlanamayacak bir varsayma
dayanmaktadr. Pencereden dar baktmda edindiim alg ierii,
gereklii (yani d dnyay) olduu gibi ya da doru olarak yanstyor
olmaldr. te bu varsaymn doruluunu, nermeyle algmz
karlatrarak gsterebilmi olduumuz biimde, yani deneysel olarak
tantlayamyoruz; nk algmz gereklikle karlatrabilme
olanandan yoksunuz. Elinde tuttuu kitaba bakarak, "te grdm
ayn tutarllkla elimle kavryorum. Bylece grsel algm gerek
nesneyle karlatrabiliyorum" diyen kii, grsel duyu deneylerini
dokunma duyu deneyleriyle, yani bir algsn bir bakasyla
karlatrmaktan teye geememektedir.
Yukarda vardmz sonulara ek olarak karsayabilecegimiz bir
nc nemli sonu, deneysel bilginin ve buna bal olarak bilimin,
bir d dnyaya ilikin olma iddiasn srdrd lde, deneysel
olmayan bir varsaym zerinde temellendiriliyor olduudur. Deneysel
olan bilimin her bir nermesi, doruluunu, d dnyay yanstan
tasarmlarmzn d dnyay doru olarak yansttklar varsaymna
borludur. Oysa deneysel bilim, bu ilk varsaymnn doruluunu
deneysel olarak tantlamaktan, henz ilkesel bir dzeyde bile
yoksundur.
Bilimsel ve deneysel adan bu konuda pek yaplabilecek bir ey
olmadna gre, yukarda karsanan felsefi sonulardan daha 'iyimser'
olanlarn karsayamadmz srece d dnya, bir varsaym olmak
tesinde bir arlk tamayacaktr. Deneysel bilginin, bilimin kabul
ettii gibi, d dnyann bilgisi olduu da bir varsaym olma niteliini
aamayacak ve deneysel bilginin gerekte ancak d dnyay
yansttklarna inandmz tasarmlarmzn bilgisi olduu ortaya
km olacaktr. te bu, 'genel gr' diye nitelendirdiimizin karsna
kan felsefi glklerden yalnz biridir.

22

4. Kukucu Uslamlamalar
Deneysel bilginin, genel grte, hi de deneysel olmayan bir varsaym
zerinde temellendirildiini grdk. Algmzn bize d dnyay doru
olarak
yanstt
inancnn
doruluunu
deneysel
olarak
saptayamyoruz; bunu yalnzca, varsayyoruz. imdi, bu temel
varsaymn doruluundan kukulanmaya ne gerek olduu sorulabilir.
Evet, deneysel bilgi belki doruluu deneysel olarak gsterilemeyen bir
varsaym zerine kurulmaktadr, ama bu, sz konusu varsaymn yanl
olduunu iermez. Ayrca, varsaymn doruluunu destekleyen deneysel olmasa da- olgular bulunmaktadr. rnein alg ieriimiz
tutarl bir btn oluturur. Algmz o lde tutarldr ki, d dnyada
bir deiiklik yaptmzda, bunun sonularn nceden kestirebiliyoruz.
Algnn bu denli tutarl olmasndan onun, keyfi olmak yerine bizden
bamz bir d gereklii doru olarak yanstt, yani deneysel bilginin
temel varsaymnn doru olduu sonucu karsanamaz m? Evet, byle
bir gereki' uslamlama verilebilir; bu tr bir uslamlamann gcn
daha ileride tartacaz. Fakat bunun yan sra, belki gereki
uslamlamadan ok daha gl olarak, algmzn her an yanlabilir
olduunu ileri srme olana da vardr. Gerekiliin karsndaki bu
tutuma kukuculuk' diyoruz. Kukuculuk yaln gerekilie kar o
denli gl uslamlamalar karmtr ki, deneysel bilginin olanakl
olduunu gsterebilme abas iinde birok deiik felsefi tutum ve
aklama domu ve hatta bunlardan kimi, deneysel bilginin olanakl
olduunu gstermek uruna, d dnyann varln yadsmak
durumunda kalmtr.
Kukuculuun uslamlamasn ele almadan nce 'genel gr' olarak
nitelendirdiimiz aklama erevesinde birka kavramsal ayrm
yapacaz: D dnya hakknda anlmzda oluan tasarmlarn kayna
duyum ve bunun zerine kurulan algmzdr. Tasarmlarn kkenini d
dnyann kendisi olutursa bile, onlarn kayna, bu kkenden etkilenen
duyumdur. Bu aamada alg ve duyum ierikleri arasnda bir ayrm
gzetmeden bunlarn renkler, biimler, sesler, kokular, dokunum ve
tatlar gibi tasarmlardan olutuunu syleyeceiz. Anlkta oluan her
bir alg tasarmn bir 'alg inanc'nda verebiliriz. nmdeki kitaba
baktmda anlmda oluan tasarmlarn bilincine varmam, bir kitap
grdm ve onun belirli bir renk ve boyuta sahip olduu alg inancn
tayor olmam demektir. Bylece her algy bir inan olarak
dnebildiimiz gibi, her alg inan ieriini de bir nerme ile dile
23

getirebiliriz. Baka bir deyile, her algy dilsel anlatma, yani bir alg
nermesine dkebiliriz.
Alg nermeleri "Karmda bir kitap gryorum", "nmdeki kitaba
dokunuyorum", "Sayfalarn evrili sesini duyuyorum" biimindedir.
Yalnz, bu biimdeki her nerme bir gerek alg nermesi deildir.
nmzde bir kitap bulunmad ve dolaysyla alglanacak bir ey
olmad kimi durumlarda sanki nmzde bir kitap gryormu gibi
bir alg ierii tadmz olur. rnein, serap, sanr (halsinasyon)
veya d grme gibi durumlarda gryormu gibi olduumuz ierik
gerekten algladklarmzdan ayrt edilemeyecek lde canldr.
Aslnda, her zaman yaptmz bir ey, gerekten alglyor olsak da
olmasak da X'i gryormu gibi olduumuz bir durumda X'i
grdmze inanmak ve "X'i gryorum" demektir. Yani aslnda
deney asndan elimizdeki veri, X'i gryormu gibi olduumuzdur.
Bu nedenle, X'i gryormu gibi olmak X'i alglamann bilgisel temeli
olarak deerlendirilebilir. Ancak X'i gryormu gibi olmaktan "X'i
gryorum"un doruluu karsanamaz, nk yukarda anlatld
zere, X'i gryormu gibi olduumuz kimi durumlarda karmzda
gerekten grlebilecek bir X bulunmayabilir. u halde, "X'i
gryorum" ya da "Karmda bir kitap gryorum" gibi nermeler eer
gerek alg nermeleri deilseler, yalnzca "Karmda bir kitap
gryormu gibi oluyorum" anlam tarlar ve karda bir kitap
bulunmas veya gerekten (bir alg nermesi olarak) bir kitap gryor
olduumun yanl olmas bu nermelerin doruluunu etkilemez. Bu
alg nermelerine temel olan nermelerin doruluunu, deneysel olarak
saptamak olanakldr. Anlmda gerekten bir kitap tasarm
oluuyorsa, "Karmda bir kitap gryorum" (gryormu gibi
oluyorum anlamnda) deneysel olarak dorudur: nk burada, nerme
ile onun dile getirdii tasarmlar karlatrabiliyorum. Bu her ne kadar
herkesin gzlemine ak olmayan bir karlatrma ise de deneyseldir ve
de karlatrmay yapan kiinin itenlii kouluyla, doruluu kesindir.
Buna karlk, az nce de belirtildii gibi, algya temel olan bir nerme
olarak "Karmda bir kitap gryorum" (gryormu gibi oluyorum) un
doruluundan, gerek bir alg nermesi olarak "Karmda bir kitap
gryorum" (karmda bir kitap var)'n doruluunu karsayamayz:
Algmz d dnya ile karlatrma olanandan yoksunuz. Kitab
gryormu gibi oluumuz gerekten bir kitabn grld ve grlen
bir kitap bulunduunun kant olamaz, nk anlmzdaki kitap
24

tasarm d dnyadaki kitapla (eer var olsa bile) karlatrlamaz.


Demek ki, d dnyaya ilikin nermelerimizin doruluu, algya temel
olan nermelerin doruluu gibi kesin olamamakta ve her eyden nce,
deneysel olmalar da algmzn gvenilir ve doru olduu varsaymnn
doruluuna bal kalmaktadr. Herhangi bir nermenin yalnzca bilii
deil de bilgi verebilmesi, onun doru olmasna baldr. Doruluk ve
bilgi ise kesinlii gerektirir. Kesinlik kukunun kartdr. Deneysel
bilginin temelindeki varsaymn doruluu deneysel olarak kesin
olamadndan deneysel bilginin gerekten bilgi olduu konusu da
kukuya ak kalmaktadr. te bu kukuyu felsefesine temel yapana
'kukucu' diyoruz, Kukuculuk felsefe tarihinde Antika'n
derinliklerine kadar gider. Gnmze kalan yazl kaynaklar arasnda
ise, kukucu uslamlamalar dizgeli bir biimde ortaya koyan balca
filozoflar, Platon, Sextus Empiricus ve Descartes'tr. Bunlardan
zellikle ilki ve sonuncusu kesin bilgi olabileceine inandklar halde,
bunun deneyden kaynaklanamayacan gsterme abas iindeydiler.
Algmzn gvenilirliinden kuku duymak iin bir neden var mdr?
rnein uzaktaki bir karalty tandk bir kimse olarak grdmzde,
grdmzn gerekten o kimse olduundan kuku duymaya gerek
var mdr? Byle bir kukuya yer olmadn savunan tek gr 'yaln
gerekilik'tir. Kukuculuk dahil, deneysel bilgiye ilikin br
grlerin hepsi, algmzn her zaman gvenilir olmadn kabul
ederler. Bu, yaln gerekilik dndaki grlerin; kukucunun savn
bir lde kabul etmek zorunda kaldklarn gsteriyor. Gerek
kukuculuu bu grlerden ayran ise, hepsinin birlikte kabul ettikleri
algnn yanlabilirlii olgusunun dzeltmeye ak olup olmad
noktasdr. Kukuculuk dndaki grler yanlgl alglarmzn
dzeltilebileceini savunurlar. Bunlarn birbirlerinden ayrldklar nokta
dzeltmenin nasl yaplacadr. Kukucu ise, algy bilgiye temel
yapabilecek salamlkta bir dzeltmeye olanak bulunmadn savunur.
Tutarl olarak sonuna dek gtrldnde ykc olan bu yaklam,
hibir alg inancmzn gvenilir olamayacan ve dolaysyla deneysel
olarak hibir eyi bildiimizi ne sremeyeceimizi savunur. Duyu
deneylerimiz ve algmzn gvenilir olmadn gstermek amacyla
kukucu, u grlere yer vermektedir:
Algmz bizi sk sk yanltr. Birok durumda, algmzn bir karl
(yani tasarm olduu bir nesne) bulunmad gibi, byle bir karlk
bulunduu birok baka durumda da algladmz nesneyi yanl
25

alglarz. rnein, kardan geleni tandk bir kimse sanarak


selamladmz, sonra yaklatnda hi tanmadmz biri olduunu
grp mahcup olduumuz durumlar olur. Alg, optik veya ruhsal
kkenli yanlglarn, yanlsamalarn da kurban olur. rnein bir bardak
suya yarsna kadar batrdmz bir kalem, krlm gibi grnecektir.
Drtgen prizma biimindeki bir kule uzaktan silindir biiminde
grnecektir. Kimi koullarda insanlarn serap grdkleri veya bir
hastalk ya da uyuturucu etkisi altnda var olmayan nesneler (sanr)
grdkleri veya duyumladklar bir gerektir. Savata veya herhangi bir
nedenle, bacan yitirmi kiilerin, artk var olmayan organlarn
duyurlamaya devam ettikleri olur.
Bir d grdmzde; ou kez grdmz gerek sanrz. yle ki,
bu nedenle korkarak veya glerek uyandmz veya uykuda
bardmz olur. D srdke onu gerekmi gibi yaarz. imdi,
btn bu durumlarda deneyimizin (yani algmzn) ieriinde, bu
algnn yanlgl olduunu bize fark ettirecek hibir zellik
bulunmayabilir. rnein dte zerimize geliyor gibi grdmz
araba gerek bir arabann algsndan daha silik veya daha renksiz
olmayabilecei gibi, bu grntnn bir yerinde onun d olduunu
belirtecek bir im de bulunmayacaktr. Yanlgl alg durumu sona
ermeden, iinde bulunulan alg durumunun yanlgl olduu, byk bir
ounlukla bilinemeyecektir. Kukucu yle bir usavurma kullanr:
Eer kimi zaman sanr veya d gryorsak ya da algmz yanlyor ve
bu durumlar iindeyken yanlgnn farkna varabilme olana
bulamayabiliyorsak, u anda da byle bir yanlg durumu iinde
olmadmzn gvencesi bulunmad gibi, belki de her an yanlyor
olabiliriz. Bir saniye sonra uykudan uyanarak, u ana dein yaadmz
bu ortamn bir d olduunu anlayacamz bir durumun ortaya
kmayacana kim gvence verebilir?
Algmzn yanlp bize var olmayan eyler gsterdii, veya var olanlar
da olduklarndan farkl biimde yanstt olaand durumlar bir an
iin dncemizden karalm. Dzgl alg durumlarnda bile, znel
ve bizi evreleyen nesnel koullarn gsterdikleri deiikliklere gre,
ayn nesneyi deien biimlerde alglarz. rnein, nmdeki kitab bir
adan kare, bir baka adan ekenar, bir adan yamuksu ve dik
yukardan da dikdrtgen olarak grrm: Baktm her deiik adan
deiik bir biimle karlarm. Deiik k durumlarna ve bak
alarna gre ayn kitab deiik renk tonlarnda grrm. Sarlk
26

hastalna yakalandysam kitabn sayfalarn sarms grecek, elimi


nce scak suya soktuysam dokunduumda kitap bana serin gelecek, te
yandan nce bir buz parasn tuttuysam ayn kitap bana lk gelecektir.
Eer 'genel gr'n ileri srd gibi algmz nesnel bir d dnyay
yanstyorsa, o zaman, bu d dnyadaki nesnelerin kendileri bu deien
(znel) koullara gre deiiyor olamayacaklarna gre, grdmz bu
birok renk ve biimin biri dnda hepsi, bize gerei olduundan
farkl gsteriyor olmaldr. nk ayn nesne, kendinde bir deiiklie
uramad srece, bir tek biim ve renge sahip olarak kalyor
olmaldr. Durum byle ise, 'dzgl' olarak nitelendirdiimiz
durumlarda bile, algnn d dnyay bize olduu gibi ve tutarl olarak
yanstt sylenemez.
Yukardaki iki uslamlamay daha ak seik grebilmek iin onlar
ncl ve sonular olarak kuralm.
Algnn Deimesinden Uslamlama
'X nesnenin algs' olarak adlandrdmz duyu deneyleri
deien koullara gre deiiklik gsterirler.
X nesnenin kendisi; bu koullara gre deimez.
u halde, X'in algs her zaman X'in kendiliinde olduu gibi
deildir (yani gerek ve grnts arasnda bir farkllk
vardr).
X'in hangi algsnn X'i kendiliinde olduu gibi yansttn
bilemeyiz.
u halde, X'in hibir algs iin onun X'i kendiliinde olduu
gibi yansttn kesinlikle savunma olana yoktur.
Algnn Yanlsamasndan Uslamlama
Algmz kimi durumlarda yanlr (yanlglar, yanlsamalar,
sanr ve dler).
Bu durumlarda algnn yanlgl olduunu anlayamayabiliriz
(yanlgl algy yanlgszdan ayrt edemeyebiliriz).
u halde, her an iin (hatta srekli olarak) algmz, biz
anlayama-mamza karn, yanlgl olabilir.
u halde, hibir algnn kesinlikle gvenilir olduu
savunulamaz.
27

Kukucunun bu uslamlamalar, nce grntnn (algnn) gerei


olduu gibi yanstmayabileceini ortaya koyduktan sonra, bunu
genelleyerek, hibir algnn gerei olduu gibi verdiinin kesinlikle
ileri srlemeyeceine gtryor. Dikkat edilmesi gereken nokta,
burada 'hibir algnn doru olmad' gibi bir sav bulunmaddr. leri
srlen, kukuculuun gerei olarak (ve uslamlamadan tutarl olarak
karsanabilen) 'hibir algnn doruluunun kesin olarak
bilinemeyecei' sonucudur. Yani her bir duyu deneyimiz, her bir
algmz, yanlgl ya da gerein kendisinden farkl olabilir. Bunun
ierdii ise, algy kendine kaynak alan her bilgi iddiasnn kukulu
olduudur. Bu da demektir ki d dnyaya ilikin bilgi olduu ne
srlen her inan ya doru ya da yanl olabilir ve biz bunlardan
hangisinin doru ya da yanl olduunu kesinlikle bilemeyebiliriz. yle
ise, bu noktaya dek kukucunun ortaya koymu olduu, deneysel olarak
herhangi bir eyi bildiimizi bilmemizin olanaksz olduudur.
Doruluun, bilgi iddialar iin bir zorunlu koul olduu dnlrse,
doru olduu bilinemeyenin bilgi olamayaca apak olsa gerektir.
Bylece, kukucunun byk bir gle ne srd sav udur:
Eer bir d dnya (gereklik) varsa, bunun deneysel bilgisi yoktur.
imdi bu kukucu sonula ilgili olarak u sylenebilir: Evet, verilen bu
uslamlamalarla kuku btn alg (yani deneysel) inanlarmza yaylm
ve deneysel bilgi iddias, daha temelinden, ciddi bir biimde sarslm
olabilir. Fakat bu hibir deneysel bilgi iddiasn, gerekirse yalnzca
gemiteki deneylerimize zg olmak zere, kesinletiremeyeceimiz
anlamnda deildir. Yani yanlgl alglar dorulara gre ayrtrp
dzeltmek ve bylece bilgiye varmak olanaksz olmasa gerektir. te
deneysel bilgiyi kukuculua kar savunan felsefi yaklamlar, u ya da
bu yntemle, gvenilir algnn yanlgl olanndan ayrt edilebileceini
gstermeye almlardr. Kukucu ise, ykc tutumunu sonuna dek
gtrmekte ve bir ek uslamlama ile alg inanlarmzn d dnyaya
degin deneysel bilgi kesinlii tamad savn da aarak, byle bir
deneysel bilginin bizim iin olanaksz olduunu tantlama ura
iindedir. Dncesini yle zetleyebiliriz: Deneysel bilginin olanakl
olduunun deneysel olarak tantlanamayacag ortaya km olduuna
gre, bu sonu olsa olsa bir uslamlama yoluyla elde edilmeye
allacaktr. Bu nasl bir uslamlama olabilir ki? Bu, olsa olsa belirli bir
alg inanc hakkndaki ncllerden kalkarak bu algnn nesnesi zerine
bir bilgi sonucuna gtren bir uslamlama olabilir. Yani bu, duyu
28

deneylerine ilikin ncllerden, d dnya zerine bilgi niteliinde bir


sonu karsayan bir uslamlama olabilir. Oysa byle bir ey yapmak
apak bir biimde olanakszdr: nclleri d dnyaya ilikin olmayan
hibir uslamlama, d dnya zerine bir sonucu geerli olarak
karsayamaz; nk geerli bir uslamlama, ncllerinde bulunan
biliiye yenisini ekleyemez. 4 Geerli bir uslamlama, ncllerde bulunan
biliiyi yeniden rgtlemekten te bir ey yapmaz; sonucun
doruluunun
ncllerin
doruluundan
zorunlu
olarak
karsanabilmesi de bundan dolay olanakldr. yle ise, mantksal
adan geerli bir uslamlamann nclleri tasarmlar zerineyse, sonucu
da onlar zerine olacaktr. Dolaysyla, d dnyaya ilikin deneysel
bilgiyi tasarmlarn bilgisi olan algdan karsamak olanakszdr. Bu da
demektir ki, gerek ve grnts arasndaki uurum, kapatlmas
olanaksz bir uurumdur. Bylece, kukucunun karsad genel sonu
artk daha kesindir: Eer bir d dnya varsa, bunun deneysel bilgisi
olanakszdr. Buna gre, bilimin de nesnellik iddias olamayacaktr,
nk o, bir nesnel d dnya gerekliinin bilimi olmak yerine, olsa
olsa anlmzdaki tasarmlar dnyasnn bilimidir.
Kukuculuun bu gerekten arlkl savna kar nesnel bir deneysel
bilginin olanakl olduunu savunan felsefi grlerin bir blm,
kuramlarn kukucunun savn kabul ederek gelitirme yolunu
tutmulardr. Bunlarn balcalar idealizm ve grngclktr. te
yandan, deneysel bilginin olanakl olduunu Kukucunun vard
sonucu kabul etmeden savunan balca felsefi gr gerekilik, yani
realizmdir. Bu nedenle gerekilik, bu sonucu neden kabul etmediini
de aklamak durumundadr. Kukucunun uslamlamasn yadsdklar
deiik aamalara gre iki ayr gereki yaklamdan sz edilebilir.
Bunlardan 'yaln gerekilik', kukuculuun uslamlamasndaki
ncllerin; onlardan karsanan sonular gerektirmediini savunarak
kukuculuu btnyle yadsr. 'Tasarmc gerekilik' ise kukucunun
vard ilk sonucu (yani iii') kabul etmesine karn, bunun kukucunun
ileri srd gibi deneysel bilgiyi sarsc bir nitelii olmadn
gstermeye alr. Bylece kukuculuun yine en etkili eletirisi,
kukuculuun kendisinin eletirme durumunda olduu gerekilikten
gelmitir. imdi bu kar eletirileri ele alacaz.
4

Bkz. A. J. Ayer, The Central Questions of Philosophy, Wiedenfeld and Micholson, 1973, s. 63.

29

5. Yaln Gerekiliin Kar k


Yaln gerekilii baka grlerden ayrt eden en belirgin bilgibilimsel
zellik algya tam bir gven duygusunu ieriyor oluudur. Bu gr
asndan, olaand koullar bir yana braklrsa, duyu deneyi bize d
dnyann biliisini doru olarak verir. Yani bu gre gre, d dnyay
olduu gibi alglarz. Dolaysyla, olaand koullarn geerli olmad
durumlarda alg inanlarmz dorudur ve felsefi anlamda bilgi
salayabilecek gvenilirliktedir. Varlkbilim alannda ise, yaln
gerekilii bir 'gereki' gr olarak belirleyen sav, d dnyann
varlnn zellikle alglanyor oluundan bamsz olduudur. Evrende
hibir canl bulunmasayd bile gereklik varln srdryor olacakt.
Yaln gereki iin 'd dnya' kavram da bir adan, anlamn
yitirmektedir. nk bu gre gre gereklii i ve d dnya olarak
ikiye ayrmann bir gerekesi bulunmamakta, i dnya d dnyaya
katlmaktadr.
Yaln gerekiliin bu noktaya dek ortaya koyduumuz savlar, gerek
ve grnt arasnda izilen ayrm yadsyor oluuyla balantldr. Eer
gereklik ile grnts arasnda bir ayrm izmeye gerek
bulunmuyorsa, algmzn ieriini gereklikten ayrt etmek iin de bir
neden kalmamaktadr. Yani algmzn ierii gerein ta kendisidir ve
bu nedenle de kukusuz dorudur. Dahas, eer algmz bize bir
grnty deil de gerein kendisini olduu gibi veriyorsa, kendisini
alglayabilmeniz iin bu gerekliin var olmas gerekir. Ancak gerek
ve grnts arasndaki ayrm yadsmak, gerekliin algdan bamsz
olarak var olduu savn temellendirmede yeterli olmayacandan ele
aldmz grn bunu ayrca gsterebilmesi gerekecektir. Yaln
gerekilik bunu felsefi olarak kantlamak yerine, yaklamnn k
noktas olarak varsayar.
Yaln gerekiliin gerek ve grnts arasndaki ayrm hangi
gerekelerle yadsdna bakalm. 5 Eer, diyor yaln gerekilik,
gerei olduu gibi deil de bir grnts araclyla alglamak
durumundaysak gerei 'dorudan' deil, 'dolayl olarak' alglyoruz
demektir. Oysa 'gerei dolayl olarak alglyor olduumuz' dile
getiriine, bunu oluturan szcklerin doal anlamlar erevesinde bir
dayanak bulmak olanakszdr. Nesneleri dolayl olarak alglyor
5

Bu usavurma, Antika yaln gerekilii tarafndan deil, bu grn amzdaki savunucular tarafndan
gelitirilmitir. rnein bkz. J. L. Austin, Sense and Sensibilia, Oxford: Clarendon Ptess, 1962.

30

olmaktan ne kastediliyor olabilir? Bir nesneyi dolayl olarak


grdmn doru olduunu syleyebilmek iin bu nesneyi bir
mercek, ayna, drbn, periskop, prizma vb. gibi ortamlar araclyla
gryor olmam gerekmez mi? Bir nesneyi dolayl olarak grmem,
grme organmla, yani benimle, nesne arasnda bir yabanc ortam,
rnein bir aygt bulunmas anlamnda deil midir? te yandan,
kukucu herhalde nesneleri zorunlu olarak yabanc ortamlar araclyla
algladmz ne sryor olmamaldr. Byle bir gr aka yanl
olurdu, nk byk bir ounlukla ve gzlk takan kiiler dnda,
kendilerine baktmz nesneleri arada bir yabanc ortam bulunmadan,
yani dorudan grrz. yle ise, kukucunun ileri srd ya
anlamszdr ya da anlaml ise aka yanltr.
Kukucu bir yaklam asndan yaln gerekinin bu kar knn,
'dolayl grme' deyiminin yalnzca gnlk dildeki anlamna
dayandrld belirtilebilir. Oysa bu, ileri srlenin, deyime
verilebilecek bir teknik anlamda da yanl olacan iermez. rnein,
kukucuya gre, bu balamda 'nesneleri dolayl olarak grmek' deyimi,
nesneyi her zaman olduu gibi deil de deiebilen bir grntler
tutam olarak grmek teknik anlamndadr. nmzde duran bir
nesneyi her deiik bak asndan deiik bir biimde grrz. Bir
madeni paraya stten bakarsak onu yuvarlak, apraz bakarsak elips ve
tam yandan bakarsak da dikdrtgen olarak grrz. Bu grntler
deiirken gerek nesnenin kendisinin de deitiini ileri
srmeyeceksek, grdmzn gerein kendisi olmadn
onaylamaktan baka hangi are var? te bu anlamda, gerein
kendisini deil de bir grntsn alglyorsak, gerei dorudan
grmyoruz, demektir.
Yaln gerekilik iin bu hi de doyum veren bir savunma saylamaz.
Eer, diyecektir yaln gerekilik, kukucu yaklam asndan 'dolayl',
'gerek deil fakat yalnzca onun grnts' teknik anlamnda
anlalacaksa, bu daha balangtan sakat bir yoldur. nk
kukucunun ileri srd uslamlamalar, elde etmeyi mit ettii sonucu
gerektirmemektedir. Baka bir deyile, gerek ve grnt arasnda bir
ayrm bulunduu veya alg ieriimizin koullara gre deiiklik
gstermesinden tr bu ieriin yalnzca bir grnt olduu sonular
doru deildir. Tersine, herhangi bir eye baktmzda, grdmz,
gerein ta kendisidir. Ancak grdmzn gerein 'ta kendisi'
olduunu savunmak, nesneleri her zaman olduklar gibi grmemiz
31

gerektiini de iermez. nk nesnelerin olduklar gibi grnebilmeleri


koullarn olaan ve dzgl olmasna baldr. Olaand koullar
algmz etkilerse, nesneleri olduklarndan farkl, yani biim, ses veya
renkleri arptlm olarak grmemiz doaldr. Anormal olan bu alglar,
anormal olan koullardan kaynaklanr; yoksa algmzn gerein
yalnzca bir grnts oluundan deil. Yaln gerekiliin bu
deerlendirmesini daha ayrntl olarak grebilmek iin, kukucu
tarafndan ne srlm olan 'algnn deimesinden' uslamlamay bir
kez daha ksaca ele alalm:
Buradaki ilk ncl, herhangi bir nesne ile ilgili duyu deneylerinin
deien koullarla birlikte deitikleri idi. Nesnenin kendisinin
koullarla birlikte deimeyecei ncl buna eklenince, nesnelerin
duyu deneylerinin, nesnelerin kendilerinden farkl olabilecekleri ilk
sonucu karsanyordu. imdi, yaln gereki, uslamlamann bu ilk
blmn, birinci ncl zerine yapt bir gzlem ile birlikte
onaylyor: Duyu deneylerimiz koullarla birlikte deiir, ama burada
dzgl ve dzgl (ya da olaan) olmayan koullar ayrt etmelidir.
Baka bir deyile, algmz sk sk deil de kimi kez deiiklik gsterir.
Dolaysyla uslamlamadan bylece karsanacak sonu, algmzn
nesneleri ancak kimi kez (sk sk deil) olduklar gibi gstermiyor
olduudur. Bunlar, koullarn dzgl olmadklar durumlardr. Bu,
koullar olaan ve dzgl iken algnn gerei olduu gibi gsterdii
olgusunu deitirmeyecei gibi, herhangi bir nesnenin kendisi (gerek
durumu) ve onun grnts arasnda bir ayrm yaplmas gerektii
sonucuna da gtrmez. nk, algmzn kimi kez nesneleri olduklar
gibi gstermiyor oluu sonucundan nesnelerin gerek durumu ve
grnts arasnda bir ayrm bulunduu ikinci sonucu karsayabilmek
iin, arada doru olmas gerekecek bir ncl daha bulunmas
gerekmektedir. Bu da, "Alg kimi kez geree uymadna gre; gerei
deil onun bir grntsn veriyor olmaldr" nermesidir. Oysa, yaln
gerekilik iin bu nerme yanltr. Algnn gerekten kimi durumlarda
sapabiliyor olmas, algnn gerein yalnzca bir grnts olduunu
mantksal olarak iermez. Eer bir sapma durumu varsa bu, koullarn
olaand olmasyla aklanabilir.
Yaln gerekilik, 'algnn yanlmasndan' yola kan kukucu
uslamlamay da benzeri bir itirazla karlar. Bu gr asndan, algnn
yanld durumlar da olaand koullarn neden olduu yanlgl duyu
deneyleri olarak grlebilir. Eer sanr, d ve benzeri durumlar
32

algnn gereklik hakknda yanlgya dt durumlar olarak


grebiliyorsak, bundan, btn algmzn yanlgl olabilecei sonucunu
karsayamamalyz. nk algnn 'yanlgl olduu' durumlardan sz
edebilmek iin, algnn 'yanlgl olmad' durumlar bilebiliyor olmak
gerekir. 6 Aksi halde yanlgl olmak yargsna neye gre varyor
olabiliriz? Oysa eer algnn yanlgl olmad durumlar, yani dzgl
alg durumlarmz varsa, kukucunun karsad "Belki btn algmz
yanlgldr" sonucu daha balangtan yadsnm olmaktadr. Eer
btn alg yanlgl olabilseydi, bu kez 'yanlgl olmak' anlamn
yitirmi olacak, yani yanlgy gsterebilecek bir kart durum
braklmam olacakt. yle ise, yanlgl alg durumlar da olaand
(ve dzgl olmayan) durumlardr ve bunlara da olaand koullar
neden olur.
Algnn yanlabilirliine balanan kukuculuk karsnda, yanlg
durumlarnn dzgl olmadklarn ve ancak olaand saylabileceklerini ve de btn algdan kuku duyulabilecei sonucunun
bylece karsanamayacan sylemenin bir felsefi arl bulunduu
onaylanabilir. te yandan yaln gereki, kukuculuk karsnda,
algnn deiebilirliine balanan uslamlamada da ayn lde gl
mdr? rnein, alg ieriinin yanlgl sayld durumlar dnda da
koullara gre deiiyor oluu, eer nesnelerin kendilerinin deitikleri
kabul edilmeyecekse, dzgl olmayan veya olaand bir durum
olarak deerlendirilebilir mi? Bunun iin nce, bu durumlarn 'aznlkta
kaldklar' gsterilebilmelidir. nk 'dzgl' ve 'olaan' kavramlar
ounluu ierir. kinci olarak ise, yaln gerekiliin kendi kulland
bir uslamlama asndan doyum verici yantlar bulabilmesi
gerekecektir: Nesnelerin algs koullara gre deiiyorsa ve bu
deiimde meydana gelen 'sapmalar', 'dzgl olmayan durumlar'
olarak yorumlanabiliyorsa, yaln gerekinin dzgl ve olaan olan
durumlar gsterebilmesi ve en azndan onlar dzgl olmayanlardan
ayrt edebilmesi gerekir. Oysa ayn nesnenin algsnn, rnein bak
asna gre deitii durumlarda hangi algnn sapmal olduunu,
hangisinin olmadn veya sapmal olanlarn brlerine oranla aznlkta
kalp kalmadklarn syleyebilmek olanana sahip miyiz? Bunlarn
hangisinde nesneyi 'olduu gibi', hangisinde 'olduundan farkl'
grdmz nasl bilebiliriz? Bir kt parasnn, deien k
6

Bkz. G. Ryle, Dilemmas, Cambridge U. P., 1954, s. 95.

33

durumuna gre brnd renklerden hangisinin 'dzgl' olduunu ve


bu dzgllgn ounluu oluturduunu gsterebilecek yntemlerimiz var mdr?
rnein u anda beni evreleyen koullar dzgl ise ve ben de
'olaan', ayk ve uyank bir durumdaysam, zerinde yaz yazdm u
masann gerek rengini grebiliyor olmam gerekir. yle ise, masaya
baktmda onun yzeyinde grdm renklerden hangisi onun gerek
rengidir? Masaya baktm her deiik adan onun rengini deiik
tonlarda grmez miyim? Masa iin 'kahverengi' desek bile bunun 'hangi
kahverengi' olduunu belirtebilmek gerekir. Oysa masa bir tek
kahverengi tonunda grnmemektedir: Yakndan baktmda
koyulaan, bir eimle baknca ak ve parlak, glgede ise siyaha yakn
grnen bir kahverengi bu. Felsefe Sorunlar 7 adl kitabnda Russell
yle diyor (s. 9): "Masann veya onun belirli bir blmnn rengi
olarak gsterebileceimiz hibir belirgin renk bulunmad apaktr.
Masa deiik bak alarndan deiik renklerde grndnden,
bunlar arasndan kimilerini onun daha gerek renkleri olarak
deerlendirmemiz iin de bir neden yoktur." Yani masaya baktmzda
grdmz her bir deiik renk masann gerek rengi olabilir. Oysa,
masann gerek rengi tek olduuna gre; o bunlardan hangisi olmaldr?
Grdmz renkler arasndan birini seebilmek iin Russell'n da
belirttii gibi hibir neden yok mudur? Yaln gerekilik, saduyunun
byle bir seim yapmaya yeterli olaca grndedir. Saduyunun
byle bir seime varabilmek iin yapaca, nce kk renk
farkllklarn nemsememek (ya da hepsini ayn renk olarak
deerlendirmek), sonra da rnein sz konusu masann rengini
karlatrmal olarak saptamaktr. Belki bir tek masa iin yargmz
deiik k durumlarndan etkilenebilir; ancak szgelimi, iki
kahverengi masamz olsa, k durumlar nasl deiirse deisin,
hangisinin daha koyu renkli olduunu ya da ikisinin de ayn renkte
olduunu, yanlgya yer brakmadan syleyebiliriz. yle ise, herhangi
bir nesnenin gerek rengini veya biimini saptamak veya algmzn
dzgl olup olmadn anlayabilmek iin, yaln gerekiliin nerisi,
algy kendi bana deil, br alglar balamnda, onlarla
karlatrarak deerlendirmektir. Alglanan bir nesneyi olduu gibi
grp grmediimizi anlamak iin, onun baka nesnelerle olan
7

The Problems of Philosophy, Oxford University Press, 1912.

34

ilikilerinin tutarl olup olmadna ve doa yasalar olarak


yorumladmz dzenliliklere uyup uymadna bakmalyz.
Yaln gerekilik gerek ve onun grnts arasnda izilen ayrm
ortadan kaldrabilmi midir? Bu amala yapt kar klarda ne
lde baarldr? Kukunun btn algya yaylmasna, yani uyank
olduumuz zamanki algnn da belki d olabilecei savna kar yaln
gerekinin ortaya koyduu kar k biimi byk lde baarldr.
Yaln gerekilik ayrca alg yanllarnn, her zaman var olan bir
gerek grnt ikiliinden deil, koullarn etkisinden kaynaklandn
gstermede de salam admlar atmtr. Ancak, gerek nesnenin
deimemesine karn; onun algsnn srekli deien koullarda srekli
olarak deiiyor oluunun nedenini aklama yolunda, yaln
gerekiliin karsnda nemli glkler vardr. nk alg ierii
bizim znel deneyimiz deil de gerein kendisi olsayd, bu deiimin
gerekten olaand durumlar dnda meydana gelmiyor olmas
gerekirdi: Yaln gerekilik buna karlk yle bir aklama yapar:
Evet, alg ierii deiir, ancak bu onun 'gerein bir znel grnts'
olduunu iermez. Deimeyen gerek nesnenin, deiik koullarda,
deien 'grnleri' olabilecektir. Fakat bu deiik grnleri
'grnt'den ayrt etmelidir. Grn, nesnenin kendine zg olan,
nesnel bir niteliktir ve grntnn znellii veya anlksalln tamaz.
Unutulmamas gereken bir nokta, algdan edindiimiz inanlarn (alg
inanlarnn) alg ierikleri zerine deil, nesneler zerine olduklardr.
Bir nesneyi deiik alardan deiik biim ve renklerde
grdmzde, nesnenin grnnn deitiini syleriz. Bu ise,
nesnel bir deiimdir. Nesnenin deiik grnlerine sahip olabilmesi
bu grnlerin nesneden ayr, yani onun anlksal tasarmlar olmalarn
iermez. 8
Grnn grntden bamsz olduu sav, her grn iin bir
alglayan birey bulunmasnn zorunlu olduu dnlrse, ayrca
tantlama gerektirecektir. Dahas, alglayan birey, kendi dndaki bir
varl alglyorsa, algladnn gerek olduunu sylemenin hangi
anlama geldiinin de belirlenmesi gereklidir. nk bir bireyin
herhangi bir nesneyi alglyor olduunu sylemek, her eyden nce, o
bireyin bilincinde, alglad sylenen nesnenin bulunuyor olduunu
8

Bu noktay A. M. Quinton'in The nature of Things, Routledge, 1973, s. 180-1'de 'appearance' szcnn deiik
anlamlar zerine syledikleriyle karlatrabiliriz.

35

sylemektir. Bu koul yerine gelmeden alg da yerine gelemez. Oysa


yaln gerekilik "Alglanan, gerek nesnenin kendisidir" dediinde
bundan ne kastediyor olabilir? 'Alglanan'n bir anlam 'alglanan
nesne'dir ve bu adan yaln gerekinin syledii dorudur. Bunu zaten
hibir gr yadsmayacaktr. Deiik yaklamlar deiik 'nesne'
tanmlar verebilirken, algnn konusunu, hemen hepsi, nesne olarak
belirlemitir. Yani eer yaln gerekiliin "Alglanan, gerek nesnenin
kendisidir" savn bu anlamda yorumlarsak elde edilecek gr, doru
olmasna karn, yaln gerekilii baka yaklamlardan ayrt
edemeyecektir. Ancak 'alglanan'n bir baka anlam daha vardr ve o da
'algnn bilinteki ierii'dir: ite bu anlamdaki 'alglanan', yukarda alg
iin gerekli olduunu belirttiimiz; alglanann bilinte bulunmas
kouludur. Eer kardaki aac alglyorsam, bu aacn bilincimde
olmas zorunludur. Yaln gerekinin sav alglanann bu anlamnda ne
sonu verecektir? Bilin ierii 'gerek nesnenin kendisi' olabilir mi?
Nesnenin kendisi gelip bilincin iine yerleemeyeceine gre, bundan
anlalmas gereken 'gerek nesnenin kendisine tpatp uyan bir bilin
ierii' olabilir mi? Yaln gerekinin bunu kabul edebilmesi biraz g.
nk kabul ederse, alg iin zorunlu olan ve gerek nesneden ayr
olmasna karn ona benzeyen bir bilin ieriini de kabul ediyor
olacaktr ki, bu da gerein grnts kavramn kabul etmekten pek
farkl bir ey deildir. Sonu olarak, yaln gerekilik kuramnn bu
ynde geerli bir yorumu verilemiyorsa, bir alg kuram olarak yaln
gerekilik algnn zorunlu bir boyutunu aklayamyor, bir temel
gereini yerine getiremiyor demektir. Fakat bu byle ise, onun bir alg
kuram olarak onaylanabilir olduu da sylenemeyecektir.
Yaln gerekilik, "Gerei olduu gibi alglyoruz" derken her grn
onaylad, "Algmzn konusu nesnelerdir (olaylardr)" savndan daha
ounu ileri srd noktadan balayarak algy olanaksz
brakmaktadr. nk alg zorunlu olarak znel bir boyutu ierir.
Alglamak her eyden nce anlkta bulundurmaktr. Yaln gerekinin
bu boyutu kendi grn amadan aklamasna olanak yoksa, baarl
alg kuramlar arasnda da ona yer yoktur.
6. Locke'un Gereki Deneycilii: Tasarmclk
Yaln gerekiliin kukuculuk karsnda baarsz kal, bu
baarszln gerekilie yklenmesine temel yaplamaz. nk yaln
36

gerekilik, gereki yorumlardan ancak biridir. Gerekiliin en ar


yorumunda baarl olunamyorsa, kukucunun hakl kt noktada bir
dn verilerek, yeni bilge gereki kuram oluturulabilir. Baka bir
deyile yaln gerekinin ykamad gerek ve grnt ayrm kabul
edilip, alg ieriinin yalnzca bir grnt olduu noktasndan yola
karak bir baka gereki kuram elde edilebilir. Elde edilecek kuram,
yukarda 'genel gr' diye adlandrdmz ve bilimi de yanna alan
aklamann ana izgilerini oluturacaktr. Son yzyllarda, bilimin
etkisi altnda kalan saduyu da (yani okumu kiinin saduyusu) yaln
gerekilikten genel gre kaymtr.
Nedir genel grn temelinde yatan felsefi kuram? Bunun bir gereki
kuram olduunu belirttik. Kimi kez 'eletirici gerekilik' olarak da
anlan bu yaklam iin, daha uygun olan 'tasarmc gerekilik' veya
ksaca 'tasarmclk' adlarn kullanacaz. nk bu yaklamn
bilgibilimsel adan en nemli zellii, bilgiyi ve bilinci gerek
dnyadan ayr bir grnt veya tasarmlar dnyas iinde kuruyor
olmasdr.
Az nce belirtildii gibi, tasarmclk her eyden, nce gereki bir
kuramdr. Varlkbilim alannda, yaln gerekilikte grdmz ve bir
d dnyann bizden ve onu alglyor oluumuzdan bamsz olarak
varolduu savn ayn gle benimser. Tasarmcln yaln gerekilikten ayrld nokta bilgibilim alanndadr; bu yine yukarda
belirtilmi olduu gibi, alg ieriinin gerein ancak bir grnts,
yani bir tasarm olduunu kabul etmesinden doar. Dolaysyla, yaln
gerekilikteki teki aklama burada bir ikicilie dnmekte, alg ve
konusu, bilgibilimsel ve varlkbilimsel alanlarla akan iki ayr kuram
erevesinde aklanmaktadr. Algnn dzenei i ve d olmak zere
iki ayr dnyay kapsamaktadr. Tasarmc gerekilii ortaya atan
filozof 1. Blm'de deinildii gibi Descartes, kuram olarak gelitiren
de Locke'tur. 9 Her iki filozofun da alg aklamalarndaki ikicilik, anlk
felsefelerindeki (yine 1. Blm'de deinildii gibi Descartes'n zgn
olarak ileri srd) ikicilik ile tutarl ve birbirini tamamlaycdr.
Anlk felsefelerindeki ikicilik, var olan her eyin ya zdeksel (fiziksel)
ya da anlksal olmas gerektii savndan trer. Bu savla, anlksal ya da
fiziksel varlk biimleri dnda kalan bir nc biime olanak
braklmamaktadr: Algnn konusu olan d dnya fiziksel, algnn
9

An Essay Concerning Human Understanding, 1690.

37

ieriini oluturan tasarmlar veya grntler dnyas da anlksal


varla sahiptir. Bylece, tasarmclk kukuculua bir lde yaklam
olmaktadr. Yalnz bu, algmzn bir tasarm olduunu kabul ederken,
tasarmc gerekiliin kukuculuu da onaylamas anlamna gelmez.
Tasarmcln temel felsefi amac, grntler dnyasnn d dnyayla
ilikisinin bir aklamasn verip bu yolla kukuculua snr ekmek ve
hangi alg inanlarmzn d dnyay doru olarak yansttklarn
bularak bilgiye temel oluturmaktr.
Az nce tasarmcln getirdii ikicilie gre alg ieriinin anlksal
olduunu belirttik. Buna gre, tasarmclk duyu deneylerimiz iinde
fiziksel nesnelerin bize hibir zaman dorudan verilemeyeceklerini ne
srer. nk anlksal varlk biiminin en birincil zellii 'fiziksel
olmamak'tr. Anlksal varlk, anlklar ve ieriklerini kapsar. Bu
ierikler, tasarmlardan, ya da 17. ve 18. yzyllardaki adyla 'ideler'den
oluur. Anla ve dolaysyla anlak veya bilince ierik olabilecek her
ey idedir. Descartes ve Locke anln iinde kendi idelerinden baka
hibir ey bulunduramayacan belirtiyorlar. Dolaysyla buna gre
anlktaki idelerin ana kayna olan algnn ierii, yani duyu deneyleri
de anlksaldr ve idelerden oluur.
imdi de d dnyann fiziksel nesnelerinin nasl yorumlandna
bakalm. Fiziksel nesnelerin kendilerine zg birok, belki de sonsuz
sayda, yn ve zellii olmaldr. Bunlarn bir blm bizce
bilinmiyor, hatta bilinemez olabilir. Bir blmn yalnzca anlmzda
kavrayabilir, bir blmn de alglayabiliriz. Buna gre, nesnelerin alg
yoluyla kavradmz zelliklerine 'duyumlanabilir nitelikler' denmitir.
Locke, Galileo, Gassendi ve Descartes' izleyerek, nesnelerin niteliklerinin hepsinin ayn trden olmadn ve eitli nitelikler arasnda nemli
bir ayrm bulunduunu ileri srmtr. Bu ayrmn, tasarmc
gerekilik iin deneysel bilginin olanakll asndan kukuculua
snr ekmenin balca yolu olduunu greceiz. Duyumlanabilir
nitelikler, Locke'un terimleriyle 'birincil' ve 'ikincil' olmak zere iki
bee ayrlr. Locke'un bu ayrm yaparken, hangi zelliklere
dayandna bakalm:
Bir nesnenin birincil nitelikleri her trl algdan bamsz olarak
nesnenin kendiliinde tad ve onu alglayan hi kimse bulunmam
olsa bile tayor olaca nitelikleridir. Birincil nitelikler, nesnelerin,
hangi durumda olurlarsa olsunlar, kendilerinden ayrlmaz nitelikleridir.
Girilmezlik, uzam, biim, devim ve say gibi nitelikler birincildir:
38

Bunlar klasik bilimin lp kulland niteliklerdir. Bunlarn yan sra,


kendilerini nesnelere yklememize karn, gerekte nesnelerin
nitelikleri olmayan 'ikincil nitelikler' de vardr. Locke, ikincil
niteliklerin, nitelik olarak nesnelerde bulunmak yerine, bu nesnelerin
'birincil nitelikleri yoluyla bizde birok deiik duyum meydana
getirebilme gleri olduunu sylyor. Bunlar, nesnelere zgym
gibi dndmz renk, koku, tat, ses ve dokunumlar, yani duyu
organlarmzn ilk elden aldklar etkilenimlerdir. Ksacas; birincil
nitelikler nesnel iken, ikincil olanlar arlkl bir znel boyut tarlar.
kincil nitelikleri yakndan incelediimizde, bunlarn alglayan bireyin
durum ve koullarndaki deiimlere gre nemli llerde deiiklik
gsterdiklerini anlarz. nmdeki kitabn rengi, ona baktm aya,
onu aydnlatan n rengine ve gcne gre veya benim renk krl
ya da sarlk gibi znel koullarma gre deiebilecektir. br ikincil
nitelikler de ayn lde deikendirler. ok ekerli bir bardak ay, bal
yedikten sonra her zaman olduundan daha az tatl gelecektir.
Koullara bal olarak deiim gstermek, ikincil niteliklerin en
belirgin zellikierindense, kukuculuun uslamlamas bu niteliklere tam
olarak uygulanabiliyor demektir: Nesnelerin kendileri de her deien
koulla deimediklerine gre, deiken ikincil nitelikler -nesnelerden
kaynaklanyor olsalar bile- nesnelerin tayor olduklar sylenebilecek
niteliklerinden olamazlar. yle ise, "kincil nitelikler alglayandadrlar".
Yani bunlarn nesnelerin nitelii olarak alglanmalar, alglayann
anlnn etkileni biiminden baka bir ey olamaz. Locke'un vard
sonu, d dnyada renkler, sesler vb. niteliklerin bulunmad, yani bir
nesnenin 'gerek rengi'nden sz edilemeyeceidir. Daha ileri gitmeden
bir iki noktay aklamamz gerekiyor. Locke, ikincil nitelikler
nesnelerde deil, alglayandadr derken, bu niteliklerin alglayann
anlndan kaynaklandn, orada yaratldn sylemiyor: kincil
niteliklerin nedeni nesnelerdir; onlar nesnelerden kaynaklanrlar. Bu
anlamda, yani kimi gler olarak nesnelere zgdrler. Ancak
nesnelere nitelik olarak zg deildirler. Nesneler bizi etkiler ve
anlmzda ikincil niteliklerin idelerini oluturur. Baka bir deyile,
ikincil nitelikler, nitelik olarak alglayann idelerinde varlk bulurlar.
te bu anlamda alglayandadrlar. Duyu deneylerimiz d dnyay
olduu gibi yanstmazlar, nk renkler, sesler ve kokulardan oluan
bir d dnya zaten yoktur. Nesnelerin gerek nitelikleri bakadr. Kimi
duyu deneylerinin karlklar nitelikler deil yalnzca gler
39

olduklarndan, grntnn, yani ide tasarm dnyamzn, geree tam


olarak uymamas da doaldr. Gerek d dnyada renk, grlt, tat vb.
nitelikler yoktur. Bu adan, renkler, grltler, kokular ve tatlarla dolu
olan ideler dnyamz d dnyann 'olduu gibi deil, ancak dolayl' bir
tasarmdr. Locke'un bu aklamas fiziksel olgu asndan
temellendirilebilir mi? Grme duyumuzun girdileri renkler, duyma
duyumuzunki ise seslerdir, deriz. Bu duyu deneylerine nesneler neden
olurlar; yani bizi algda renkler ve sesler yoluyla etkilerler. imdi, bu
byle olduuna gre, nesnelerin bize renkler ve sesler gnderdiklerini,
zerlerindeki renk ve ses niteliklerini bize yolladklarn m
syleyeceiz? Byle syleyeceksek, renk ve seslerin bize ulaana dek
hava iinde yol aldklarn m ileri sreceiz? Bu ilkel bir gr olurdu.
Bilimin bize rettii, nesnelerin yansttklar veya meydana
getirdikleri titreimlerin havada yaylarak bize ulatdr. Gne veya
baka bir kaynaktan gelen n bir blm, nesne tarafndan emilir ve
gerisi yanstlr. Nesne, yzeyinin molekl yapsna gre belirli dalga
boyundaki emme ve gerisini yanstma zelliine (yetisine)
sahiptir: Nesnenin yanstt belirli dalga boylarndaki nlardr. Bu
nlar gz sinirine arptklarnda bir tepi (impulse) beynin grme
merkezine aktarlr ve bu aamada bir renk deneyi dediimiz olgu
meydana gelir. Renk deneyi veya renk dediimiz anln (ve beynin)
ktan etkileni biimi veya belirli dalga boyundaki nlar yorumlay
biimidir. Yani renkler (ve sesler) yalnzca anlkta var olurlar. Onlar
tasarmlar dnyasna zgdrler. D dnyada ise deiik dalga
boyundaki deiik nlar ve bunlar emme yetisi olan ve olmayan
yzeyler vardr. u halde, fizik asndan renkler nesnelerin nitelikleri
olarak grlebilirler mi? Grlmemelidirler, nk dalga boylar renk
deildir. Belirli dalga boylarndaki nlar renklere neden olurlar.
Nesnelerin renklerle olan nedensel ilikileri, kimi dalga boylarndaki
emme ve gerisini yanstma yetileriyle ilgilidir. te Locke bu yetiyi
(capacity) 'g' olarak adlandrmtr. Bir nesnenin sahip olduu bir g
ise, o nesnenin bir zellii olmasna karn o nesnenin bir nitelii
deildir.
Yanstlm n olarak renkler, varlk bulmu durumda deildirler. Bir
rengin var olabilmesi iin, beyni ve anlyla, alglayan bir birey
bulunmas gerekir. nk renk, anln ktan etkileni biimidir. te
bu anlamda da renkler (ve kout bir aklamayla br duyumlar)
alglayan bireydedir. Burada unu gzden karmamalyz: Bunlar ileri
40

srerken Locke, rnein bir renk duyumunun bir ikincil nitelik


olduunu ileri srmemektedir. Renk duyumlar (veya deneyleri)
anlksaldr; yani birer idedirler. Oysa ideler nitelik deildir. Bir renk
duyu deneyi, bir ikincil nitelik idesidir. Baka bir deyile, bir nesnenin
belirli bir trdeki gcnn anlk zerindeki etkisidir.
Locke'un nitelik trleri arasndaki ayrmnn en nemli sonucu, ikincil
nitelik idelerimizin karl olarak d dnyada nitelikler bulunduu
sylenemezken, birincil nitelik idelerimizin karl olarak d dnyada
gerek nitelikler bulunduunun ierilmesidir. Nesneler, alglayan
bireylerden bamsz olarak renge ve dokunuma sahip deildirler; fakat
biime, uzama, sayya, devime sahiptirler. Ayrca yine algdan bamsz
olarak, bir nesnenin yer ald uzay-zaman kesitinde baka bir nesne
bulunamaz. u halde, birincil nitelik idelerinin doru olup olmadklar
gerek nitelie gre saptanabilir olmaldr.
Locke adna verdiimiz bu aklamalar Locke'un ayrmn tantlama
durumunda deildir. Tersine, ancak ayrm doru bir ayrmsa, bunlar
ona gre olgunun nasl aklanabiliyor olduunu gstermektedir. imdi
unu soralm: Byle bir ayrm bulunduu ynnde Locke'un verdii
kantlar hangileridir? Bunlardan biri, ikincil nitelik idelerinin durum ve
koullara gre deiken olularnn yan sra birincil niteliklerinkilerin
deimez oluudur. Birincil niteliklerin ikincillere gre nesnel olduklarn gstermek amacyla Locke'un verdii ikinci bir kant ise,
ikincil nitelik idelerinin yalnzca bir duyu organ yoluyla elde
edilmelerine karlk, birincil nitelik idelerinin birden ok duyu organ
yoluyla elde edilebilmeleridir. rnein, bir rengi grp bir sesi
iittiimiz gibi, mecazi olmayan bir anlamda, hibir zaman bir rengi
iitmemiz veya bir sesi grmemiz sz konusu olamaz. Sesin etkilerini
grebilir veya rengin nedenini iitebiliriz, ama rengi hibir durumda
iitemez, sesi de asla gremeyiz. Oysa bir nesnenin rnein biimini ve
devinimini hem grr hem de elimizle yoklayarak anlarz.
Locke'un birincil ve ikincil nitelikler arasnda kurmaya alt ayrmn
amac artk ak olsa gerek. Bu ama, kukuculua snr ekmek, bunu
da kukucunun uslamlamasnn ikincil niteliklere uygulanabilirken
birincillere uygulanamayacan gstererek yapmaktr. kincil nitelik
ideleri, d dnyada karlklar zaten 'bo' olan tasarmlardr. Bunlar
hakknda kuku duymak iin nedenler bulunduunun gsterilebilmesi
zaten doaldr. Ancak byle bir kuku deneysel bilgiyi sarsacak
deerde deildir, nk ikincil nitelik ideleri, aklanan doalar gerei,
41

zaten bilgi verme iddias tayamazlar. te yandan kukucu uslamlama


birincil niteliklerin idelerinde uygulama bulamaz; nk birincil
nitelikler bilimsel olarak llebilir ve onlarn ideleri deiim
gstermez. rnein, bir kitabn rengi deitii gibi uzam, yani
boyutlar deimez; bu boyutlar bilimsel olarak lp saptayabiliriz.
Dolaysyla, sonu olarak Locke deneysel bilginin gvenilir temelini
birincil nitelik idelerinde bulmaktadr. Birincil nitelik ideleri, birincil
niteliklerin bilgisine temel olabilirler, nk tasarmlar olduklar
nitelikleri doru olarak yanslarlar: Birincil nitelikler anlmz
etkileyerek orada kendi izleri olan ideleri brakrlar. Yani Locke'a gre
nitelikler idelerin nedeni iken, ideler de niteliklerin benzeridirler.
Tasarmclk kukuyu ilgin bir yntemle snrlamaktadr: Kukucu
uslamlamay kabul ettikten sonra, bu uslamlamann, zaten bilgiye temel
olma iddias bulunmayan bir tasarmlar trne uygulandn gstererek, onu etkisiz brakmaktadr.
7. Berkeley'in Eletirileri
Gerekilik ve bilginin kkeninin yalnzca deneyde olabilecei
grn savunan deneycilik, biri brn kendiliklerinden ieren
grler deildirler. Tersine, deneycilik, kendi i tutarll iinde
gerekilii dlama eilimindedir. Bunun nedeni, deneycilik iin
bilgiye ve dolaysyla dorulua, deney ieriinin; yani bir anlksal olay
olan duyu deneyinin temel olmasdr. Gerekilik asndansa,
doruluu, d dnya ile bire bir karlkllk belirler. Deneycilik, d
dnyaya deneyden bamsz bir eriebilirlii kabul edemeyeceinden,
gerekiliin doruluk ltyle bir kartlk durumuna girmektedir. Bu
kartln, Locke'unki gibi, hem deneycilii hem de gerekilii bir
arada benimseyen felsefi tutumlarda bir i gerilim yaratmas doaldr.
gerilimin eliki boyutuna erimemesi, ya gerekilik ya da
deneycilikte tam tutarllktan vazgemeye veya ek uslamlamalarla bu
kartl gidermeye baldr. Locke, kendi kuramnda dn, tutarl
deneycilikten vermitir. Berkeley ise kendine tutarl deneycilii lt
alarak, bu lt doyurmayan her aklamay en az kukucununki
lsnde bir gle yadsmtr. 10 Bu onu Locke'un gerekiliini
yadsmaya ve gerekilik yerine, deneycilikle tutarl olacana inand
10

Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge, 1710.

42

bir znel idealizmi benimseme yoluna gtrmtr. Fakat sonuta


Berkeley de znel idealizmin saduyuyla att her yerde, yine
deneyciliinin tutarllndan dn vermek durumuna dmtr.
Berkeley tutarl deneycilik asndan yalnzca Locke'un varlkbilimsel
gerekiliini deil, ayn zamanda Locke'un bilgibilimindeki
tasarmcl da eletirmitir. Locke'un kukuyu snrlamak amacyla
Descartes'tan esinlenerek benimsedii tasarmclk, bu amac ancak
gvenilir tasarmlar gvenilir olmayanlardan ayrt edebildii srece
salayabilir. Bu ise birincil ve ikincil nitelikler arasndaki ayrmn
'gerek' bir ayrm olmasna baldr. te Berkeley, Locke'un izmeye
alt bu ayrm ykmaya uram, bylece ie yaramazln
gstermeyi umduu tasarmcl gerekilie balayan benzerlik ve
nedensellik ilikilerini de yine tutarl deneycilik adna, byk bir gle
eletirmitir.
Birincil ve ikincil nitelikler arasnda bir ayrm bulunduu savna kar
Berkeley tarafndan ortaya konan iki uslamlama vardr. Bunlardan biri,
bu iki tr niteliin 'ayrlamaz' olduklarn, br ise 'ayrt edilemez'
olduklarn gstermeyi amalar. Bu uslamlamalar geerli ise iki tr
nitelik arasnda fark kalmayacak ve sonu olarak da birincil niteliklerin
nesnel olma ve bunlarn idelerinin de bilgiye temel olma ayrcalklar
ortadan kaldrlm olacaktr. nce, nitelik trlerinin ayrlamaz
olduunu gstermeyi amalayan uslamlamaya bakalm. Berkeley yle
diyor: Eer Locke'un dnd ayrm geerliyse bu, fiziksel
nesnelerin uzama, yani biim ve genlie sahip olmalarnn yan sra,
renge sahip olmadklarn iermektedir (kincil nitelikler nesnelerin
kendiliklerinde deildirler). Oysa bu bir mantksal olanakszlktr.
nk uzam ve renk, mantksal olarak ayrlmaz bir biimde baldrlar.
rnein, rengi olup da uzam olmayan bir eyi dnebilmeye,
imgeleyebilmeye olanak yoktur, nk her renkli yzeyin bir uzam
olmas zorunludur. Dolaysyla renk ve uzam, yani birincil ve ikincil
nitelikler ayrlamazlar. Berkeley bundan, birincil niteliklerin de
ikinciller gibi znel olduklar sonucunu karr. Bu son sonucun kabul
edilmesi ilk bakta zorunlu gibi grnmese bile, nitelik trlerinin
ayrlamaz olduklar dorultusundaki bir nceki sonu ilk bakta
zorunlu gibi durmaktadr.
Gerekte byle bir zorunluluk olmadn tantlamak iin bu
uslamlamann, ya geersiz olma ya da ncllerinden birinin yanl
olmas ikilemiyle kar karya bulunduunu gstermeye alacaz.
43

Bunun iin nce u nermeleri ele alalm:


Uzama sahip olan her eyin zorunlu olarak rengi de vardr.
Rengi olan her eyin zorunlu olarak uzam da vardr.
Zorunlu ilikiler bildiren bu iki nermeden yalnzca (2)
dorudur.
Uzam olmayan bir renk yaylmn dndn ne srmek kesi
olmayan bir gen dndn ortaya atmak lsnde eliiktir. Bu
eliki, uzam olmayan bir renk yaylmnn mantksal olanakszlndan kaynaklanmaktadr. Byle ise (2) her zaman dorudur. te
yandan (1) hi de zorunlu bir doruluk gibi durmamaktadr. Evet,
tandmz fiziksel (yani uzama sahip) nesnelerin byk bir ounluu
ayn zamanda u ya da bu rengi olan nesnelerdir. Ancak bunun yan
sra, uzam olup rengi olmayan nesneler de dnp imgeleyebilmek
durumundayz. Yani uzam olup da renksiz olan bir nesne dnmek
eliki dourmamakta, bu dnce, zorunlu olarak (ya da her zaman)
yanl olmamaktadr. rnein, tam bir saydamla sahip olan nesneler
dnebiliriz. Bu tr nesneleri dnmekten te, gerekletirebiliyoruz
da. Kimi kez maazalarn cam kap veya vitrinlerini grmeyerek onlara
arpabiliyor oluumuz bu gr destekleyecektir. Doallkla, burada
asl gereken deneysel deil mantksal kanttr ve mantksal olarak, bir
grnmez adam veya grnmez hayalet kavramnn eliik olmamas,
(1) nermesinin yanllna yeterli kant oluturur.
Berkeley'in yukarda verdiimiz uslamlamasn ylece belirginletirebiliriz:
Locke'a gre fiziksel nesneler uzama sahipken renge sahip deildir.
(1) veya (2) Birincil ve ikincil niteliklerin ayrm (i)'e dayanr.
Demek ki, birincil ve ikincil nitelikler ayrlamadklarndan tr farkl
deildirler.
kincil nitelikler alglayan kiidedir.
Demek ki, birincil nitelikler de alglayan kiidedir.
Bu uslamlamada iki blm gryoruz. kinci blm, yani (iv), (v) ve
(vi) nermelerinden oluan uslamlama keyfidir. nk bu uslamlama,
(iv) nermesini doru olarak varsaydktan sonra, bu doruluun bilinii
ncesinde geerli saylan bir ayrmn sonucunu, yani (v)'i kullanarak,
(vi)'y gerektirmektedir. Oysa (iv) doruysa, artk (v) doru
olamamaldr. Eer (iv) yan sra (v) de doru olabilseydi, o zaman ayn
44

ayrmn baka bir sonucu olan, Birincil nitelikler nesnelerdedir,


nermesi (v) ile birlikte doru olacak ve (vi)'nn doruluunu dlayan.
Demek ki, ikincil nitelikler de nesnelerdedir, nermesini de ayn
tutarllkla gerektirecekti.
Bizim amzdan daha nemli olan; uslamlamann ilk blmdr.
Burada ise, bata belirttiimiz ikilem aka grlyor. (iv) nermesini
karsayabilmek iin (ii) yerine yerletirilecek (2), doru bir nerme
olmasna karn, uslamlamay geersiz yapyor. nk (i) nermesi
uzama sahip nesnelerin renkli olup olmadklar zerinedir; yoksa renkli
nesneler zerine deil. Aka, (i), (ii), (iii) nermelerinden (iv)'
geerli olarak karsayabilmek iin (ii) yerine (l)'i yerletirmek
gerekmektedir. Fakat, yukarda grlm olduu gibi, (1) yanl bir
nermedir. Sonu olarak, nitelik trlerinin ayrlamaz olularn
gstererek birincil ve ikincil nitelikler ayrmn yadsmaya alan bu
ilk uslamlamann baarsz olduunu bildirebiliriz.
Geen blmde, birincil ve ikincil nitelikleri ayran temel zelliin,
ikincillerde bulunup birincillerde bulunmad belirtilen 'koul ve
duruma gre deikenlik' olduunu grmtk. Locke, birincil
nitelikleri deiken olmadklar iin, nesnel olarak deerlendiriyordu.
Bir baka deyile, kukucunun, algnn deimesinden trettii
uslamlamann yalnzca ikincil niteliklere uygulanabildiini gsterme
abasndayd Locke. Berkeley 11 ise u noktalara dayanarak bu ayn
kukucu uslamlamann birincil niteliklere de uygulanabilir olduunu ve
dolaysyla iki nitelik tr arasnda ayrm bulunduu savnn bo
olduunu ileri srmtr: inde bulunduumuz koullara gre,
algladmz nesnelerin renkleri, dokunumlar, s, ses veya kokular
nasl deiiyorsa, birincil nitelikleri de aynen deiir. Siste, yaplar ve
aalar ak havada grdmzden daha byk grrz. Uzaktaki bir
uak yakndakine gre daha yava uuyormu gibi grnr. Gzmz
alatrarak nesneleri ift grebiliriz. Deiik alardan baktmz bir
madeni para, yuvarlak, elips ve dikdrtgen biimlerde grnr. Devim
durumundayken yaptmz alglamada perspektif nedeniyle her nesne
srekli biim deitiriyormu gibi grnrken, bize gre devimdeymi
gibi de alglanr. Uzaktaki nesneler kk, yakndakiler byk grnr.
yle ise uzam, biim, devim, say gibi nitelikler de koullara ve
alglayan bireyin durumlarna gre deiirler. Baka bir deyile, nitelik
11

Bkz. G. Warnock, Berkeley, Penguin, 1953, s. 98.

45

trleri arasnda istenilen trden bir ayrm yoktur.


Berkeley'in alg ierii zerinden yapt bu karlatrmaya gre,
ikincil niteliklerin koullara olan grecelii aka birincil niteliklerde
de bulunabilmektedir. Yani nitelik trlerini nesnellik ve znellik
asndan ayrt edebilmek ynnde Locke'un deindii grecelik
yetersiz kalmaktadr. Yine de belki alg ieriinde kendini aka
gstermemesine karn, birincil niteliklerde ikincillerde olmayan bir
nesnellik boyutu bulunduu sylenebilir.
Locke'un ayrm yle savunulabilir: Koullara gre nesneler deiik
boy, biim ve devimde grnebilirler. Fakat bu, onlarn da ikincil
nitelikler gibi alglayan bireyde olduklar anlamna gelemez. nk
uzam, biim, say, devim gibi zellikler lm yoluyla saptanabilir.
Hangi deiik biimlerde grnrlerse grnsnler, nesnelerin gerek
boyut ve devimlerini lm yoluyla bulma olanana sahibiz. Ayn
lek ve birim uygulandnda, nesnelerin sis ya da uzakla gre boyut
ve devimlerinin deimedii anlalacaktr. Kullanlan lm aracnn
da (rnein cetvel) koullara gre biim deitiriyor gibi grnmesi
nemli olamaz; kullanlan lek yine de deimeyecek, cetvel,
perspektife gre gzmz nnde uzayp ksalyor gibi grnmesine
karn, daha nce lt bir boyutu her zaman ayn lecektir. nk
lm aralar da dahil olmak zere, algda nesnelerin biim ve boylar
koullara gre nasl deiirse deisin birbirlerine greceli olarak
boyutlar ayn kalmaktadr. rnein cetvelle nmdeki kitab ltm
dnlrse, hem cetvel hem de kitap, deiik bak alarndan uzayp
ksalyor gibi grnseler bile, boylarnn birbirine orannn her adan
ayn kald da gzlemlenebilecektir. Demek ki, bilimsel lm
yntemleri birincil niteliklerin deimez ynlerini bulmamza olanak
salayabilmektedir.
Bu dzeyde sunulmaya allan ayrma Berkeley asndan yine kar
klabilir. Denebilir ki, birincil niteliklerin deimez ynlerini
bamsz denebilecek yollarla saptayabildiimizi nasl sylyorsak,
ikincil niteliklere ilikin olarak da deimez ynler bulabiliriz.
rnein, ayn koullar gerekletirildiinde, ayn nesne ayn renkte
grnecektir. Bu kitap mor kta mavi grnrken, gne nda yeil
grnecektir. Dolaysyla, koullar saptandnda, nesnelerin ikincil
nitelikleri de, biri brne greceli olarak, deimezliklerini
koruyacaklardr, 12 u halde nitelik trleri arasnda bir ayrm
12

Bkz. G. Wamock, a. g. y., s. 98-99.

46

gsterilebilmi olmamaktadr.
Gerekten, ikincil nitelik olarak adlandrdklarmzn alglayan bireye
daha baml ve dolaysyla daha znel olup, birincillerin de daha
bamsz ve nesnel olduklarn tantlamay salayacak hibir ipucu
bulunamayacak mdr? Locke'un ayrmnn gerek bir ayrm olduunu,
Jonathan Bennett'in kulland bir rnekle tantlayabiliyoruz. 13
Karmzda ayr renklerde (rnein biri yeil, biri krmz) iki bayrak ve
iki ayr byklkte de su barda olduunu dnelim. (rnein, biri
kk bir likr kadehi, br de byk bir su barda olsun.) imdi de
renk kr olan bir gzlemcimiz bulunduunu varsayalm. Bu krlk
nedeniyle gzlemci karsndaki renkleri ayrt edememektedir. Ne
yaparsak yapalm, rnein ister yeil ve krmznn baka rnek ve
tonlarn, isterse de byte veya prizma gibi optik aralar kullanalm,
bu gzlemciye karsndaki iki renk arasnda bulunan fark, alg iinde
gsterebilme olanana sahip olamayacaz.
Alg ieriinde grecei fark yalnzca grinin iki deiik koyuluk dzeyi
arasndaki olacaktr. Bu ise iki deiik renk arasndaki farkn ne
olduunu grm olmaktan uzaktr. u halde bir renk krne iki deiik
renk arasndaki ayrm kantlayabilme abasnda elimiz kolumuz bal
kalyoruz. yle biri, bize kantsz olarak inanmad srece, ayrm
kendisine doyum verici bir biimde gstermeye olanak yoktur. Kald ki,
bu kii yaamn bu ayrm fark etmeden de tamamlayabilir.
Ayrmn kendisine 'deiik dalga boyundaki nlar' fizii yoluyla
betimlenmesi de ancak nce bir ayrm bulunduuna inanmasndan
sonra (bu ayrmn aklamas olarak) bir anlam tayabilecektir. Bir
renk krne, iki renk arasndaki ayrm kantlama olana
bulunmadna gre, renklerin onlar alglayan bireye baml
olduklarn ileri srebiliriz.
imdi, yukardaki rnei birincil niteliklere uyarlamaya alalm. Bu
kez rnek olarak deiik byklkteki bardaklarmz kullanacaz.
Uyarlamamzdaki gzlemci de 'byklk kr', yani deiik byklkleri ayrt edemiyor olsun. imdi gzlemcimiz, bu varsaymmza gre,
nne konan iki bardan byklk farklarn ayrt edemeyecek
durumda olacaktr. Sorumuz, renk krlne kout olan bu koulu, bir
birincil nitelik olarak uzama uyguladmzda, ayn kantlama
13

Jonathan Bennett, Locke Berkeley Hume: Central Themes, Oxford, 1971.

47

olanakszlnn doup domayacadr. Gzlemcimize bardaklardan


birinin brnden daha kk olduunu kantlayamamak durumunda
myz, yoksa algsnda ayn gibi grd byklklerin gerekte farkl
olduklarn, ona yine alg ieriindeki verilerle gsterebilir miyiz?
Byklklerin farkl olduunu yine alg iinde tantlamann en az iki
yolu var: Kk bardan byn iine sdn gstermek veya
bardaklardan birini azna kadar su ile doldurup bu suyu br bardaa
dkmek. Artan veya eksik gelen su, byklk farkn kantlayacaktr.
Gzlemcimiz yalnzca byklk kr' ise, bu yntemler ona farkll
aka gsterebilecektir. nk bu yntemler bir byklk
deerlendirmesini nden varsayan yntemler deildirler. Yok eer
gzlemcimiz farkll kavramaktan yine de geri kalyorsa bu kez ortaya
kan, gzlemcimizin alg dzeneiyle ilgili zel koulunun, yani
'krlnn', bir 'byklk krl'nden daha fazlasn ierdiidir; bu
lde zengin bir koul ise rneimiz asndan bizi ilgilendirmemektedir.
Krlk trlerini karlatrmamz sonucunda ortaya kan, birincil
niteliklerin ikincillere gre daha az znel (yani alglayan bireye daha az
baml) olduklar, bir baka deyile de nitelik trleri arasnda gerekten
bir ayrmn bulunduudur. Locke'un kullanm olduu uslamlamalar
bunu tantlayamasalar bile, belirli bir dzeyde byle bir ayrmn
bulunduuna iaret ediyorlar. rnein, bir nitelik iki deiik duyu
organyla birden alglanabiliyorsa, bunun gsterdii, en azndan, bu
niteliin bir tek duyuya baml olmaddr.
8. Tasarmcln Yadsnmas
Birincil ve ikincil nitelikler arasnda gerek bir ayrm bulunduunu
kabul etmek, tasarmcl gereki bir varlkbilime uygun bir bilgibilim
olarak grmeye yeterli mi? Yani Locke'unki gibi bir gerekiliin
deneysel bilgimizin aklamasn baaryla verdii sylenebilir mi?
Eer byle bir gerekilie gre, deneysel bilginin temelini birincil
niteliklerin tasarmlar oluturacaksa ve birincil nitelikler de d
dnyadaysalar, bu tasarm ya da idelerin d gereklikteki nitelikleri
doru olarak verdiklerinin de bilinmesi gerekir. Yani tasarmlar dnyas
ile d dnya arasnda salam bir iliki bulunduu gsterilebilmelidir.
Locke'un ileri srd nedensel iliki, idelerin d dnyadaki
niteliklerin ideleri olduklarn aklayan bir ilkedir. Bu ilikiye gre
48

tasarmlarmz sahipsiz kalmamakta ve bizim dmzda bir nedene


balanmaktadr. Yaln gerekilik dndaki her trl gerekiliin bu
nedensel ilikiye gereksinimi olacaktr. Ancak nedensel iliki, idelerin
nereden kaynaklandn aklayabilirken, bunlarn kaynaklarn doru
olarak yanstp yanstamadklarn aklamaz; nk neden sonu
ilikisi, kendi bana, sonula neden arasnda bir benzerlik gerektirmez.
Oysa bilgiye temel olduklar kabul edilecek idelerin, yansc bir kuram
olan tasarmclkta, nitelikleri doru olarak verebilmelerinin koulu,
idelerle niteliklerin benzer olmalardr. Doruluu salayabilmek iin
gereki varlkbilimi temel alan her bilgi kuramnda d dnya ve alg
arasnda bir tr benzerlik, bir tr karlkllk gereklidir. Ancak
tasarmclk, anl d dnyay yanstan bir ortam olarak grdnden,
bu benzerlii k noktas olarak ele almakta, yani nsel (a priori)
olarak ileri srmektedir. Nitekim Locke; idelerin nesnelere benzedikleri
ilkesine kuramnda a priori biimde yer verir. Bu ise onun grn,
daha ilk blmde ele aldmz ve deneysel bilginin olanakllnn,
temelindeki hi de deneysel olmayan bir varsaymn doruluuna bal
klnd noktasna getirmektedir. Eer deneysel bilginin ve dolaysyla
bilimsel bilginin temelleri Locke'un tasarmcln kabul eden 'genel
gr' erevesinde aklanacaksa, buna gre bilginin kendi varl, bir
benzerlik varsaymna baldr. Kukucu bir gr asndan bu
varsaymn doruluu hibir zaman bilinemeyeceinden, bilgi olduuna
inandmzn gerekten bilgi olup olmad da hibir zaman bilinemez.
Tutarl bir deneycilik asmdansa, benzerlii a priori olarak ileri srmek
yetkisinde olamayz. nk bir benzerlik bulunduunu sylemek,
benzer olduklar sylenenleri karlatrm olmay gerektirir ki, 3.
Blm'de aklanan nedenlerden tr bu olanakszdr. Berkeley bu
noktay Locke tasarmclna kar ustalkla kullanarak, tasarmcln
geerli bir deneyci bilgi kuram oluturamadn gz nne sermitir.
Gerekiliin, ele aldmz her iki bilgibilimsel yaklamda da
deneysel bilgiye gvenilir bir temel salamaktan geri kaldn
gstermeye altk. Bylece, deneysel bilgiye temel salamak
amacyla kurulan ve arkasna ald varlkbilim gereki olan bir bilgi
kuramnn neleri darda brakmas gerekecei ortaya kartlmak
istendi. Gereki varlkbilim, yaln gerekilikte bilgi kuramyla tam
olarak rtr. Tasarmclkta ise bu varlkbilim bilgi kuramyla ksmen
rtr. te bu rtme alan iinde tasarmlar d dnyann yanslar
olarak dnlmekte ve benzerlikleri kuram asndan gerektirilmekte49

dir. Gereki bir yaklamn, deneycilik erevesinde baarl


olabilmesi iin, gerekiliini btnyle varlkbilim alanna snrlayarak bilgi kuramn bundan bamsz olarak kurmas gerekecektir.
Deneysel bilgiyi deneysel olmayan bir temel zerine yerletirmekten
ancak bu yolla kurtulabilir. Byle bir tutumun ortaya karaca ve
zm bekleyecek sorun ise unlardr: Bir d dnyann varlnn
deneysel bilgi kuram dnda tantlanmas, d dnyann deneysel
bilginin kkeni olduunun tantlanmas ve bilgiye temel olacak algnn
doruluunun hangi ilkeye gre saptanaca... Bunlar zm hi de
kolay olmayan sorunlardr. Ancak varlkbilimsel temeli gereki veya
zdeki olacak bir bilgibilim kurmak istiyorsak bu sorunlara zm
salamay en azndan denemek durumundayz.

50

III

51

GRNG VE GEREK
9. Bilgi Kuramnda zdeksizcilik
Deneysel bilginin olanakll zerindeki kukuyu snrlamak amacyla
ortaya atlm olan tasarmc gerekiliin, savunmaya alt
deneycilik asndan tutarsz kaldn grdk. Bu durum, tasarmclk
biimindeki zdeki bir gerekiliin, saf d kalmas demektir.
zdeki gerekilii tasarmclktan baka bir biimde kurabilmek
durumunda deilsek, kukuculuun vard sonula yeniden kar
karya kalyoruz:
Eer (zdeksel) bir d dnya varsa, bunun deneysel bilgisi olanakszdr.
Bilgi kuramndaki zdeksizci akm, kukucunun gl bir biimde
ortaya koyduu bu koullu nermeyi doru olarak onaylar. 'Gereki'
veya nesnel idealizm adyla andmz felsefi yaklam bundan kalkarak
gerek bilginin deneysel olmad 'rasyonalist' sonucuna varrken, dn
vermez bir biimde deneyci olan znel idealizm ve grngclk gibi
yaklamlar da koullu nermenin nbileenini (antecedent) yadsyarak
deneysel bilginin olanaklln korumaya alrlar.
Nesnel idealizm asndan zdeksel bir d dnyann varl nem
tamaz, nk byle bir dnya varsa bile bilgiye kken olacak nitelikte
deildir. Bu nedenle, nesnel idealizmin yukarki sonuca, kukucunun
bizim burada ele aldmz uslamlamas yoluyla gitmedii
belirtilmelidir. Kukucunun 4. Blm'de grdmz uslamlamas
zetle, alg koullara gre deitii ve zdeksel d dnya da bylece
deiemeyecei iin gerek ve grnts arasnda bir ayrm bulunmas
gerekecei biimindedir. Oysa nesnel idealist buradaki ikinci ncl
kabul etmediinden, gerei grntsnden bu anlamda ayrt etmez: u
halde, ona gre, alg ne lde deiime giriyor ve tutarszlklar
gsteriyorsa zdeksel d dnya da o lde tutarsz ve deikendir.
Zaten byle bir dnyann bilgisinin olanakl olamamas da bu
yzdendir: Bilgi deimez, saltk ve kalcdr; oysa d dnya deiken
olduuna gre, bilgiye kaynak olamamaldr. Bilginin gerek kayna
d dnya deilse, bu kaynak anlk olmaldr. Bu gre gre, bilginin
kken ve temelini doutan tadmz kavramlar oluturur. Nesnel
idealizm ayn zamanda 'gereki' bir grtr. Bunun nedeni, gereki
bir doruluk lt olan karlkllk kavramn temel almas, yani bu
52

yaklama gre, herhangi bir inan ya da nermenin doru olmasnn


bir 'gerek' ile akyor olmasna balanmasdr. 'Gerek' denilenin
zorunlu olarak zdeksel olmas gerekmez. Nesnel idealizm de
kavramlar nesnelletirerek bir nesnel idealar dnyas bulunduunu ne
srm ve 'gerei' bu dnyann meydana getirdii grne varmtr.
Algmzda yansyan zdeksel d dnya ise idealar dnyasnn silik ve
yetkin olmayan bir kopyasndan baka bir ey deildir. Yani modern
anlamdaki kukuculuun varlkbilim ve bilgibilim arasnda grd
gerek ve grnt ayrm, nesnel idealizmde btnyle varlkbilime
mal edilmekte ve iki d dnya arasndaki bir ayrm durumuna
dntrlmektedir.
Amacmz deneysel bilgi ile snrlandndan nesnel idealizm ile daha
ayrntl olarak ilgilenmeyeceiz.
znel idealizmi bir kuram durumuna getiren, tasarmcl deneycilik
adna eletirmi olan Berkeley'dir. Berkeley, Descartes ve Locke
geleneinin, bilginin idelerden (yani tasarmlardan) meydana geldii ve
bu idelerin anlksal olduklar savlarn koulsuz olarak onaylar. Ancak
bilindii gibi, Descartes ve Locke geleneinin baka savlar da vardr:
Tasarmclk asndan, anlksal olan bilgi dnyamz bir zdeksel d
dnyay yanslamakta ve bu d dnya bilgiye neden olmaktadr.
delerimiz d dnyann yetkin olmayan kopyalardr ve d dnyann
bilgisi ancak dolayldr. te Berkeley, bilgisinin ancak dolayl olduu
sylenen bu d dnyay yadsr. Bu yadsma yolunu hangi kuramsal
gerekler sonucunda benimsediini burada ele almadan 14 bylece elde
edilen kuramsal yalnl vurgulayacaz. Bilgimiz yalnzca idelerden
oluuyorsa ve yalnzca ideleri biliyorsak, bunlarn ardnda, onlara neden
olup onlarca yanslanan ikinci bir dnyay varsaymaya ne gerek var?
Dorudan ulamamza hibir zaman olanak olmayan, bilgisi belirsiz,
karanlk bir dnyann kurammzdaki ilevi ve yarar ne olabilir ki?
Duyumlarmzda grnt, ses, koku, tat ve dokunum olarak tandmz
nesnelerin ardnda bir baka dnya daha bulunduunu sylemek bize ne
kazandracaktr? Bu ikinci dnyann, varlnn bilinemeyecei gerei
bir yana, kurammzda gereksiz bir yineleme meydana getirmekten
baka bir ilevi de yoktur. nk bu d dnyay yadsmakla deneysel
bilgi olduu sylenen hibir eyi yadsm olmayz, diye dnmtr
14

Bu Konunun tartmas iin bkz. Arda Denkel, "Locke ve Berkeley'de D Dnya", Yazko Felsefe Yazlar, 4.
Kitap, 1982, s, 67-76.

53

Berkeley.
zdeksel bir d dnyann varln yadsmak, nesneleri de yadsmak
anlamna gelmez; nk Berkeley'e gre nesneler d dnyann eleri
arasnda deil, ideler ya da tasarmlar dnyamzn ieriindedirler. yle
ise Berkeley'in, nesnelerin doasnn zdeksel deil anlksal olduunu
gstermesi, temel felsefi amac olan d dnyay yadsmaya yetecektir.
Descartes ve Locke geleneinde varln kesin ve keskin bir biimde
zdeksel ve anlksal olarak ikiye ayrldna deinilmiti. 15. Blm'de
daha ayrntl grlecei gibi, bu gelenee gre; zdeksel varlk
yalnzca d dnyay meydana getirirken, anlksal varlk da yalnzca
tasarmlar dnyasn meydana getirir. Bu varlk trleri birbirlerine
indirgenemezler. te yandan, yine ayn gelenee gre, d dnyay
nesneler oluturur. imdi, Berkeley nesnelerin doasnn anlksal
olduunu, yani nesnelerin anlksal varlklar olduklarn gsterebilirse,
d dnyay oluturduu sylenebilecek fiziksel ya da zdeksel bir ilke,
bir e, braklmam olacak, yani d dnyann varl tketilmi
olacaktr. Bu da Berkeley'in kuramsal olarak elde etmeyi amalad
sonutur.
Berkeley'in, nesnelerin varlnn anlksal olup, bir nesne iin var
olmann, alg ieriinde bulunmaktan baka bir ey olmadn
gstermek iin gelitirdii uslamlama, felsefe tarihinde byk n
yapmtr. A Treatise Concerning The Principles of Human Knowledge
adl bayaptnn ilk blmnde verdii bu uslamlama, herkesin ve
zellikle tasarmclgn da onaylayabilecei u grle balar: Bilginin
ierii idelerden oluur. Grme duyusuyla renk ve biimleri, iitme
duyusuyla sesleri, dokunma duyusuyla da dokunumlar alglarz. Bu
renk, biim, ses, dokunum vb. idelerden dzenli olarak bir arada
grdklerimize 'elma', 'aa' gibi ayr ayr adlar verir, onlar nesneler
olarak nitelendiririz. te yandan, ideler anlksaldr ve onlar iin var
olmak, anlka alglanmaktan baka bir ey olamaz: deler, anlmzda,
onlar dndmz srece yer alrlar. Buna gre, 'nesne' denilenler
kimi idelerin dzenli olarak bir arada bulunmasndan baka bir ey
olmadklarna gre, nesneler de anlksaldr ve onlar iin de var olmak
alglanyor olmaktr (esse est percipi). Bu uslamlamann gerek gcn
grebilmek iin ncllerini ve sonucunu ak olarak yeniden yazalm.
Duyumlanabilir nesneler kimi idelerin dzenli olarak bir arada
bulunmasdr.
54

deler anlksaldr ve onlar iin var olmak alglanyor olmaktr.


Demek ki nesneler de anlksaldr ve onlar iin de var olmak
alglanyor olmaktr.
(a = b ise, ve de Fa ise, zorunlu olarak Fb olacaktr).
Alglamak kavram, Berkeley tarafndan geni bir anlamda, yani
'dncede olmak' anlamnda kullanldna gre (ii) ncl dorudur,
(ii)'nin doruluunu tasarmcnn herkesten nce onaylamas gerekir.
Uslamlama yapsal adan geerli olduundan, eer (i) ncl doru
ise, Berkeley'in amalad sonu, yani (iii) zorunlu olarak dorudur.
Ancak (i)'in anlam zmlendiinde, buradaki 'nesne' (veya
'duyumlanabilir nesne') szcnn ift anlaml olduu ve bu ift
anlamllk giderilerek okunduunda uslamlamann ya yanl bir sonu
ierdii ya da idealizmi kantlayamad ortaya kmaktadr: 'Nesne'
szc (i) nclnde hangi anlamda kullanlmtr? Eer 'nesne',
fiziksel ya da zdeksel varl olan bir nesne (ksacas fiziksel nesne)
anlamndaysa, kimi idelerin dzenli olarak bir araya gelmesiyle zde
tutulamaz, nk bir fiziksel nesne olarak o, idelerden meydana gelmek
yerine ideleri meydana getirendir. u halde 'nesne' fiziksel (yani algnn
konusu olan nesne) anlamnda kullanlyorsa (i) ya yanltr ya da
doruluu henz gsterilmi olmaktan uzaktr. Buna gre, (i) yanl
veya doruluu gsterilmemi ise, (iii) de yanl veya doruluu
gsterilmemi demektir. te yandan, 'nesne' szc algnn konusu
yerine algnn ieriini dile getiriyor olabilir. Bu durumda doal olarak,
nesne bir bileik ide olacandan, kimi idelerin dzenli olarak bir arada
bulunmasndan baka bir ey olamaz. Yani 'nesne'nin bu anlamnda, (i)
dorudur. Oysa, uslamlamann geerli olabilmesi iin 'nesne'yi tutarl
olarak yorumlamal ve (iii) nermesini, yani sonucu da bu tutarl
anlamda okumaldr. Eer byle yaplmazsa, mantksal olarak (iii)
karsanamayacak ve Berkeley de tantn elde edemeyecektir. 'Nesne'yi
(iii)'te de 'alg ierii' anlamnda yorumlarsak geerli bir uslamlama
elde ederiz. Ancak bu uslamlama da d dnyadaki fiziksel nesneler
zerine deil, bunlarn grntlerine degin olacandan ne Locke'u
yadsyabilecek ne de idealizmi tantlayabilecektir. Berkeley'in
uslamlamasnn ilk baktaki gc, 'nesne' szcn (i)'de 'alg ierii',
(iii)'te ise 'fiziksel nesne/algnn konusu' anlamnda tutarsz olarak
yorumlayndan kaynaklanmaktadr. zmleme sonucunda ise,
uslamlama olarak pek bir yere varamad ortaya kmaktadr.
55

Berkeley, ileri srm olduu zdeksizci felsefeyi temellendirmek ve


felsefi kart olan (zdeki anlamdaki) gerekilii yadsyabilmek
amacyla bir uslamlama daha gelitirmitir. Bu uslamlamann amac,
varl alglanyor olmaya, yani anlksal bir ileve bal klarak, bu
ilevin ierii durumuna indirgemektir. Berkeley'in yukardaki
uslamlamada yapmaya alt, olumlu bir sav olarak bir nesne iin var
olmann alglanyor olmak olduunu gstermekti. imdi greceimiz
bu ikinci uslamlamada ise olumsuz bir sav olarak, varlk iin
alglanyor olmann zorunlu olduunu ortaya koyma abasndadr.
Berkeley, 'alglanmayan varlk' eliiktir, dnlemez bile, der. Buna
gre, alglanmayan varlk bir mantksal olanakszlktr; 15 dolaysyla da
hibir ey, alglanmad srece var olamaz. Bu uslamlamann can alc
noktas olan "Alglanmayan varlk bir elikidir" savnn nasl ileri
srldne biraz daha ayrntyla bakalm. Berkeley yle der:
"Kimsenin u anda alglamad kimi nesneleri, rnein kapal bir dolap
iindeki bir kitab veya parktaki aalar imgelemekten kolay bir ey
olmadn sanabilirsiniz. Oysa bu, anlmzda kitap ve aa adn
verdiimiz kimi ideleri, onlar alglayabilecek birinin idesini kurmay
ihmal ederek kurmaktan baka nedir? Bunu yaparken siz de bu (ideleri)
alglamak ya da dnmek durumunda deil misiniz?" Bu alnt iinde,
birbirinden farkl iki uslamlama bulunmaktadr ve genellikle Berkeley'e
atfedilen bunlardan daha gsz ve kaba olandr. nce bu daha gsz
uslamlamay aarak deerlendirelim:
Alglanmayan bir nesne imgelemeye aln.
Alglanmayan bir nesne imgelediinizi sandnz her durumda
onu zaten alglamak durumundasnz.
nk, imgelemek ve dnmek, alglamaktr.
Demek ki, alglanmayan bir nesne imgelemek eliiktir
(mantksal olarak olanakszdr).
Demek ki alglanmayan bir nesne mantksal olarak
olanakszdr.
ncllerden (iii), Berkeley iin bir tanmsal dorudur. Burada
vurgulayacamz nokta, eer (ii) doru ise, doru olarak karsanacak
(iv)'ten, (v)'in karsanamayacadr. imdi, (ii) doru ise, bir bireyin
imgeleme eyleminin, yani (iii)'e gre alg eyleminin, ierii
15

A Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge, Blm 23.

56

'alglanmayan bir nesne'dir. Oysa bireyin eylemi imgelemek, yani


alglamak olduuna gre, imgelem ieriindeki nesne de ayn zamanda
imgelenme yani alglanma durumundadr. u halde 'alglanmayan bir
nesne imgelemek' algland halde o nesnenin alglanmadn
dnmektir. Yani yaplan imgeleme eyleminin kendisi eliiktir ve
eliik olan her ey mantk asndan olanaksz olduuna gre
alglanmayan bir nesne imgelemek eylemi bir mantksal olanakszlktr.
Oysa, bundan (v) karsanamaz; nk, p gibi bir eyi dnrken
elikili bir dnce eylemi iine giriyorsam bu, dndm p'nin de
elikili olmasn gerektirmez. rnein, "Bu nerme yanltr" tmcesi
elikili olmad halde, onu kendi zerine imi gibi yorumlamak
eylemi bir paradoks oluturur. yle ise, Berkeley'e atfedilen bu
uslamlama, amalanan sonu olan (v)'i gerektirmekten geri
kalmaktadr.
Berkeley'den verdiimiz alntda deta skm durumda olan, ikinci bir
uslamlama vardr. Bu ikinci uslamlama hem (v)'i gerektirmektedir hem
de daha gldr. Berkeley'in syledikleri yle yorumlanabilir:
Alglanmayan bir nesneyi imgelemeye altmz her durumda,
zorunlu olarak kendimizi, o nesneyi alglyormu gibi imgeleriz.
Herhangi bir nesneyi imgelemek, onun daha nce algyla edindiimiz
idesini, anlmza getirmekten baka bir ey deildir. Deneyci olarak
anlmzdaki her idenin algdan geldiini doru varsaydmzda
anlmza getirdiimiz her ide, aslnda bizim o ideyi daha nce
alglaymzn yeni batan anmsanmas, yeniden kurulmasdr.
Dolaysyla, rnein alglanmayan bir aa imgelediimiz her durumda,
bu aac alglayan bireyin (yani kendimizin) idesini sonradan
maskelesek de aac imgeleyebilmek iin zorunlu olarak nden
kendimizi onu alglyor olarak imgelememiz gerekir. imdi elde edilen
uslamlama udur:
Alglanmayan bir nesne imgelemeye aln.
Alglanmayan bir nesne imgelediinizi sandnz her zaman
kendinizi onu alglyor olarak imgelersiniz.
Demek ki, imge ieriindeki alglanmayan nesne aslnda yine
ayn ierikte alglanmaktadr ve dolaysyla bu imge ierii
eliiktir.
Demek ki, alglanmayan bir nesne mantksal bir olanakszlktr
(bir elikidir).
57

Bu uslamlama, eer nclleri doruysa, zdeki gerekilii olanak d


brakacaktr. mgelem yetimizin nceki alg ieriklerimize baml
olduunu, deneycilik asndan onaylamamak olanakszdr. Hi
alglamadmz bir eyi imgelememiz olanakszdr. rnein 'uan at'
gibi kurgusal bir nesneyi imgeleyebiliyorsak, bunu daha nce atlar ve
kanatl yaratklar alglam olmamza borluyuz. Bu adan, hibir
esini alglamam olduumuz bir eyi dnemeyeceimizi kabul
etmek durumundayz. Ancak bundan kalkarak (ii) nclnn de doru
olduunu kabul etmek gerekecek midir? u ayrma gz atalm: Bir
aac imgeleyecek olsak bunu nasl imgeleriz?
Kendimizi, aac alglyor olarak imgeleriz.
Aac, onu alglyor olsak, bize grnecei gibi imgeleriz, (ii)
nclnn doruluu, hibir esini alglamam olduumuz bir eyi
imgeleyemeyeceimizi kabul etmemizin, (b)'yi dlayarak (a)'y
gerektirmesi durumunda zorunlu olurdu. Oysa, (b)'nin dlanmas bir
yana, (a)'y yapmadan da (b)'yi yapabilmek durumundayz. yle ise, (ii)
deneycilik asndan fazla skdr ve Berkeley'in sonucunu
gerektirebilecek biimde doru deildir. Deneycilik asndan zorunlu
olan (a) deil (b)'dir: (b)'nin zorunlu kld koul ise, imgelenebilen her
nesnenin o anda alglanyor olmas deil alglanabilir olmasdr.
Ancak byle bir koul da ne znel idealizmi gerektirir ne de
gerekilii dlar. Yani Berkeley tr bir zdeksizcilik kurma abalar
sonusuz kalmaktadr.
10. Algnn Grngc zmlemesi
Berkeley idealizminin, fiziksel dnyann varln 'alglanyor olmaya'
indirgediinde, kendisi iin nemli bir sorun yaratt iyi bilinir. Eer
varlk alglanyor olmak ise (veya buna baml ise), herhangi bir
fiziksel nesne iin onu o anda alglayan biri olmadnda, var olmak da
sz konusu olmamaldr. Oysa gereklik usuz bucaksz olduuna ve
alglayabilir durumda olan insanlar da snrl bir sayda olduklarna
gre, evrenin byk bir blm hi alglanmyor, bir baka blm de
ancak arada bir alglanyor durumdadr. rnein, ie veya tatile
giderken kapsn kilitleyerek arkada braktmz evimiz ve eitli
eyalarmz, eer anslysak, yokluumuzda, baka kimse tarafndan
alglanmayacaktr. Berkeley'in kuram, bu tr alglanmayan nesnelere,
58

u ya da bu yolla varlk atfedebilmelidir. Yoksa, evreni srekli olarak


varlkla yokluk arasnda gidip gelen nesnelerden meydana geliyor
olarak dnmek durumunda kalarak, d dnya hakkndaki temel
inanlarmzdan biri olan nesnelerin kalcln aklayamayacak, bu
inanla eliecektir. Berkeley, sorununu, her varl her an alglyor
olan yetkin bir Tanr kavramyla zm ve bylece kendisi iin
deneyci yaklam asndan, en az zdeksel d dnya kadar ar olan
baka bir sorun yaratmtr. Varl alglanyor olmaya indirgeyen bir
zdeksizcilik, ya nesnelerin kalclk ve srekliliini aklayamamak
durumunda kalacak ya da onlarn srekli alglanyor olmalarn
gvenceye alacak bir kuramsal dzenei zorunlu klacaktr,
Berkeley'den hemen sonra filizlenmeye balayan bir gr, Hume ve
Kant'ta ilk biimleriyle belirmi, sonra 19. yy'da da kimi filozoflarn
katklaryla J. S. Mill'de ilk kesin dile getiriliini bularak, 20. yy'n
birinci yarsnda yaygn bir onay kazanmtr. Bu gre gre; bir
nesnenin varl onun alglanyor olmasyla deil, alglanabilir
olmasyla aklanabilir. J. S. Mill, zdeksel bir d dnyann bizden
bamsz olarak var olduu grnn, bu varln bir alglanabilirle
olana olarak grlmesiyle tutarl olduunu aklayarak, "zdek...
kalc bir duyum olanadr" 16 zmne ulamtr. Gerekten de insan
asndan nesnelerin alglanmasnn sreklilii olanakszken, onlarn
alglanma olana sreklidir. rnein gzm krpmak, baka yerlere
de bakmak ve uyumak gereklerinden tr, herhangi bir nesneyi srekli
olarak alglayamam. Oysa, eer byle bir nesnenin var olduu
sylenecekse, deneycilik asndan nesne, o srada hi kimse tarafndan
alglanyor olmasa bile, alglanabilir durumdadr. Yani nesne bir
alglanma olana salamaktadr. yle ise, nesnelerin kalclk ve
sreklilikleri, onlarn alglanma olanaklarnn kalclk ve srekliliiyle
aklanabilecektir. Bu da deneycilikle elien bamsz bir d dnya
varsaymnn, deneyci adan onaylanabilir ilkelerle verilecek bir
aklamasna olanak salayacak ve 'eriilmez' zdei, 'eriilir' deney
olanaklarna indirgeyecektir. Grngclk ad verilen bu gr,
Berkeley tr bir zdeksizciliin zdeki gerekilie uyum
salanabilecek en u noktaya dek itilmesiyle elde edilmekte ve
deneycilikle tam bir tutarllk iinde olmas yan sra; zdeksizci
niteliini de korumaktadr. Grngclk, aslnda Berkeley'in znel
16

An Examination of Sir William Hamilton's Philosophy, 5. basm, XI. Blm (Longman), s. 229.

59

idealizminin sakat yanlar temizlenince ortaya kan en doal sonutur.


Nitekim, geen blmn sonunda, algdan bamsz bir varln
elikili olduu uslamlamasn incelerken, yanl olan bir ncln
dzeltilmesiyle Berkeley asndan varlacak sonucun, var olmann
'alglanabilir olmak' olacan belirtmitik.
20. yy'da ald biime gre grngcl tanyp deerlendirelim.
Bilgimizin anlk ieriklerinden olutuu ve zellikle alg inanlarmzn
temelini de (17. ve 18. yy'lardaki adlaryla) ide veya izlenimler
(impressions) veya (daha ada bir terimle) duyu-deneylerinin
oluturduu, Descartes'n andan beri kabul edilir. Bu nedenle anlk
ieriklerinin varlksal adan ne gibi bir statye sahip olduklar sorunu
bir yana, bilgi anla zg bir olgudur. Hakknda olduu d dnya
elerinin varlkbilimsel yaps ne olursa olsun bilginin bu nitelii
deimez. Deneysel bilginin konusu olan fiziksel nesnelere, hibir
zaman, algdan bamsz olarak eriilemez. yle ise, deneysel adan,
zdeksel nesneler yalnzca bir varsaymdr ve eer bir kesin bilgi sz
konusu ise bu, duyu deneylerinin bilgisi olmaldr. nk ancak bunlar
hakkndaki inan ve nermelerimiz kesin olarak doru saylabilir. te
grngc kuram, Berkeley idealizminin kmazna girmeden, deneysel
bilginin bu anlksal zelliini vurgulayabilmekte ve aklamalar iinde,
varsaymdan te bir bilgi arl tamayan zdeksel nesneleri
kullanmak zorunda da kalmamaktadr.
Grngclk, deneysel bilgi niteliindeki nermelerin bilgisel deeri,
algnn ileyi biimi ve d dnyann doas zerine toplu ve tutarl bir
gr getirir. D dnyaya degin doru nermelerimiz, deneysel bilgi
olabilme durumundakilerdir. Grngcle gre hem bir d dnyann
deneysel bilgisinden sz edilebiliyor hem de d dnyadaki nesnelerin
alg olanaklar olmaktan te bir varlklar bulunmad syleniyorsa, bu
iki eliik gibi duran nermeyi birbiri ile badatracak kuramsal
balant nasl kurulacaktr? ada grngcln ana izgilerini
oluturan yntem udur: D dnya zerine deneysel bilgi veren her
nerme, anlam olarak (zdeksel nesneler varsaymak yerine) btnyle
duyu deneylerine degin bir nermeye evrilebilir. Yani d dnyadaki
nesnelere ilikin her nerme, grngcle gre, duyu deneyleri
zerine bir nermeyle anlamca edeerdir. znel idealizm de bunu
sylemiyor muydu? znel idealizm de "Karda yeil bir aa var"
nermesinin anlamnn, eer bu nerme anlaml ve doru olacaksa,
"Aa adn verdiim bir duyu deneyleri (ideler) demeti alglyorum"
60

olmasn gerektirmiyor muydu? te bu nedenle, yukardaki


nermelerden ikincisinin yanl olduu her durumda (yani
alglamadm zamanlar) birinci nermenin doruluu da yitirileceinden, Berkeley akladmz u glkle karlamtr: dealizm
iin d dnyadaki nesneler hakkndaki her nerme, aktel olarak, u
anda edinilen duyu deneylerine indirgenebilmeli, yani bu nesnelerin var
olduu sylenecekse; onlar u anda alglayan biri bulunmaldr.
Grngcle gre ise d dnyaya degin herhangi bir nermenin
anlaml ve doru olabilmesi, onun ya u anda edinilen (aktel) duyu
deneyleri olarak dile getiriliinin veya kimi koullar yerine geldiinde
elde edilecek olanakl duyu deneyleri asndan verilecek dile
getiriliinin doru olmasna baldr. Yani "Karda bir aa var"
nermesinin doru olabilmesi, ya "Aga ad verilen duyu deneyleri
alglanmaktadr" ya da "Kimi koullar yerine geldiinde (yani ona
bakldnda) 'aga' ad verilen duyu deneyleri alglanacaktr"
nermesinin doru olmasna baldr. Burada, grngcln d
dnya nesnelerini alg olanaklar olarak yorumlay aka beliriyor.
rnein, d dnyaya ilikin olup insanlarca alglanmas olanaksz bir
nermeyi ele alalm: "lk canl varlklar suda olutular." dealizm
asndan bu bilimsel nermenin doruluu ancak Tanr sayesinde
olanakldr. Oysa grngclk bunu, "Eer orada bulunulup durum
gzlemlenebilseydi 'yaayan varlk' ad verilen duyu deneylerinin ilk
olarak 'su' ad verilen duyu deneyi ortamnda belirdikleri alglanrd"
gibi bir nermenin dogruluuyla, kolayca aklayabiliyor.
Karlatrmay ikinci bir rnekle yeniden ele alalm: Elimizde u
nermeler olsun:
"Ar'nn tepesinde bir bayrak dalgalanyor."
"Ar adn verdiim duyu deneyleri zerinde 'bayrak' adn
verdiklerimi alglyorum."
"Eer Ar'ya gidersem orada, 'Ar' adn verdiim duyu deneyleri
zerinde 'bayrak' adn verdiim duyu deneylerini alglarm."
"Eer Ar Da'nda olsaydm, 'Ar' adn verdiim duyu deneyleri
zerinde 'bayrak' adn verdiim duyu deneylerini alglardm."
Yukardakilerden (c) ve (d) koullu nermelerdir, (c) gelecei de
kapsayan geni zamandaki, (d) ise gemiteki kimi koullar dile
getirmektedir; (c)'nin koullar gerekletirilebilir iken, (d)'ninkiler
gemite kaldklar iin artk gerekletirilemezler (rnein, "Eer II.
Mehmet anda yaasaydm stanbul'un alnn grrdm" nermesi).
61

Ancak olguya evrilmeleri olanaksz bile olsa, bu nermeler gemie


ynelik olanaklar bildirirler, (d) gibi koullu nermelere 'olgu-kart'
(counter factual) diyoruz. imdi, idealizme gre (a) nermesinin anlam
(b)'ninki tarafndan verilmektedir. Yani (a)'nn doruluu (b)'nin doru
olmasna baldr. Grngcle gre ise, (a)'nn anlam (ya da
doruluk koullar), (b), (c) ve (d)'nin tikel evetlemesinde (disjunction)
verilmektedir. Yani (a)'nn doru olmas iin (b), (c) ve (d)'den birinin
doru olmas grngclk iin yeterli olurken, idealizm iin bu
doruluk (b)'nin doruluunca belirlenir. Grld gibi grngclk,
idealizme gre daha esnek olmas sayesinde, zaman veya uzay iinde
ne lde uzakta bulunurlarsa bulunsunlar, fiziksel nesnelerin varln
alg asndan aklayabilmektedir. Grngclk (ve znel idealizm)
asndan fiziksel nesnelere ilikin nermelerin anlam tamalarnn, bu
nermelerin yukarda anlatlan biimlerde, algya ilikin nermelere
evrilebilir olularna balandn akladk. Peki, grngcle gre
bilgi olmak iddiasndaki nermelerin doruluk veya yanllklarn ne
belirleyecektir?
Benimsediimiz alg kuram hangisi olursa olsun, kimi alg
ieriklerimizi doru kabul ederken, kimilerini de yanl veya yanlgl
olarak niteliyoruz. Algnn yanlg ve aldanmalarn burada yeniden
uzun uzadya ele almaya gerek yok. Hepimiz bir aamada d grm,
serap grm, bir hastalk veya evre koullar nedeniyle nesneleri
olduklarndan deiik alglam ya da yalnzca yanlmzdr. Bu
aldatc durumlar, algnn bizi aldatmad durumlardan farkl
olduklarna ve bir alg ieriinin aldatc olup olmad, d dnyaya
degin deneysel bilgimiz ynnden byk bir nem tadna gre,
elimizdeki alg zmlemesinin bu ayrm aklayabilmesi gerekir.
rnein zdeki gerekilik, algnn bizi aldatt durumlar alg
ieriinin d dnyay olduu gibi yanstmad durumlar olarak
deerlendirir. Buna karlk, bu konuda idealizm ve grngclk
adna, ne gibi bir aklama verilebilir? D gereklik diye bir ey kabul
etmediklerine gre, bu grler asndan doruyu yanltan ayrmann
yntemi gerek ile akma, gerek ile bire bir karlkllk ya da uyum
olamaz. yle ise doru bir alg nermesi yanl olanndan nasl ayrt
edilecektir? Tutarllk ilkesi bu tr zmlemelerin bavurabilecekleri
tek doruluk lt olmaktadr. Eer bir alg nermesi ayn konudaki
br alg nermeleriyle yalnzca elikisiz deil ayn zamanda da tutarl
ise, bu nerme dorudur. Yanlgl alglar (yani yanl alg nermeleri)
62

ayn konudaki br alg nermelerinin tutarll dnda kalanlardr.


rnein bir sanr grdmde algm hem kendi baka alglarmla hem
de bakalarnn alglaryla tutarsz olacaktr. Tutarllk lt; kolektif
ya da toplu sanr durumlarn doru algdan kesin izgilerle ayrt edemeyecektir. Ancak dorunun snanmas asndan, grngc de olsak,
gereki de olsak, uygulamada uzun bir sanry doru ve gvenilir
algdan pek kesin olarak zaten ayrt edemeyeceimiz sylenebilir. Uzun
sren bir toplu sanr durumu, bu deneyden pay alanlar asndan gerek
bir mucizeden kolayca ayrt edilebilir mi? Tutarll lt alan
doruluk kavram, karlkll lt alandan daha gevektir (yani
kaplam daha genitir). Ancak algnn snanmasnda, gerekilik dahil
her gr iin tutarllk ltnden daha kesinine sahip deiliz.
Doruluk konusuna ileride yine deineceiz.
Fiziksel nesnelerin var olmalarnn koulu, grngcle gre,
alglanmalarnn olanakl oluu veya kimi koullar yerine geldiinde
alglanacak olduklar ise; bu zmleme asndan nesnelerin doas
nedir? Yaygn olarak kullanlan bir formle gre "Fiziksel nesneler
duyu verilerinden kurulan mantksal yaplardr (logical constructions
out of sense-data)." 17
Niye 'mantksal yap' da dorudan 'duyu deneyi' deil? "Nesnelerden
sz ederken kullandmz adlar, gerekte her zaman bir arada bulunan
duyu deneyi (ide) beklerini adlandrr" diyor Berkeley. Oysa az daha
derinine dndmzde, belirli bir adla andmz bir 'nesneyi' birok
kez yeniden grebilmemize karn, bu 'nesneyi' u anki algmzda
oluturan duyu deneyi bileim rneini bir kez daha grmemiz
olaslnn, onu bir daha hi grmememiz olaslndan dk
olduunu anlyoruz. rnein 'aa' adn verdiimiz duyu deneyleri
bileimi, her aa grdmz durumda karmza ancak kimi genel
noktalarda ortak, ayrntda ise farkl niteliklerden oluan bek aileleri
biiminde kar. Berkeley'in dile getirii bu incelii kavramann
gerisinde kalyor. "zdeksel bir nesne belirli duyu verileriyle zde
deildir. O, bir duyu deneyi bei, snf ya da dizgesidir ve yapsnda
duyu verilerinden baka bir ey bulunmaz." 18
te grngclk, fiziksel nesneleri bu aklanan anlamda 'duyu
verilerinden oluan yaplar' olarak zmlemektedir. Grngcl
daha iyi anlayabilmek iin; incelediimiz formlle ilgili iki soruyu
17
18

Bkz. A. J. Ayer, 'Phenomenalism', Proceedings of the Aristotelean Society, 1947-48.


C. H. Whiteley, An Introduction to Metaphysics, Methuen & Co. (Londra), 1950.

63

yantlamaya alacaz: (1) Sz edilen algsal 'yaplar' nasl kurulup


(ina edilip) algda nasl kullanlmaktadr? Yani algladmzda alg
ieriimizdeki duyu deneylerini bylece yaplar olarak yorumlamann
koullar nedir? (2) 'Duyu-verileri' (sense-data) dediklerimizden ne
anlyoruz?
11. 'Duyu-Verileri' ve 'Yaplar'
nce ikinci soruya eilelim. Bu yzyln balarnda Russell ve
Moore'un 'duyu-verileri' terimini kullanmaya balamalarndan bu yana
bu terim yaygnlam, fakat herkesin kullanmnda ayn anlam
tamamtr. Gerekte 'duyu-verileri', Descartes, Locke ve
Berkeley'deki 'idea', Hume'daki 'impression', Kant'taki 'Vorstellungen'
ve Mill gibi 19. yy. filozoflarnn kulland 'sensation' (duyum)
terimlerinin daha ada bir karl olarak nerilmitir. Algnn ilk
verilerini, yani ilk girdilerini dile getirir. Bu kavram, Descartes'tan
Mill'e dek bir ilk 'taban' ierir. Bu bakmdan szn ettiimiz
terimlerden 20. yy'n bana kadar, bir anlksal olgu anlalmtr. 20.
yy'n ortalarndan beri kullanlmaya balanan 'duyu deneyleri' terimi de
buna kout olarak, anlksal bir olguyu dile getirir. Ancak 'duyu-verileri'
her zaman 'duyu deneyi' anlamn tamamtr. Duyu deneyi, ncelikle
anlksal bir olgudur ve ieriini bir nesnel durum ya da olay oluturur.
rnein bir kitab alglyorsam algmn ierii, yani duyu deneyim, bir
kitaptr. Bu, duyu deneyimin bir kitap biiminde olmasn gerektirmez.
Yani bir kitab algladmda bende meydana gelen duyu deneyinin bir
kitap duyu deneyi olmasna karlk, bu duyu deneyinin kendi biiminin
bir kitap biiminde olmas gerekmez. Buna kout bir rnek olarak
tmcelerin, dile getirdikleri olay veya durumlarn biimini almaylarn
gsterebiliriz. erii olan 'nesneleri' ieriklerinden ayrt etmeliyiz.
Oysa, duyu-verileri kavramna ilikin olarak bu ayrm pek de zenle
izilmemitir. erik, soyut olarak dnlmek yerine duyu-verisinde
somutlamtr. rnein C. D. Broad ve H. H. Price 19 gibi yazarlarda da
bu eilimi aka izleyebiliyoruz. Bu eilimi douran dnce biimi,
kukucu uslamlamann bir uygulamas sonucunda ortaya kmaktadr.
Denmektedir ki, rnein karmda yarsna kadar suya batrlm olan
bir kalem, krk olmamasna karn, bana krk gibi grndne gre,
19

C. D. Broad, Scientific Thought, Routledge (Londra), 1923 ve H. H. Price, Perception, Methuen (Londra), 1932.

64

grdm ey kalem olamaz; grdm ey yalnzca kalemin duyuverisidir ve kalem dmdzken onun duyu-verisi krk bir biim tar.
Karmda bulunan yuvarlak bir paray elips biiminde grdmde,
grdm para deil onun duyu-verisidir: nk para yuvarlak iken,
onu elips biiminde grdme gre, olsa olsa elips biiminde bir
duyu-verisi gryor olabilirim... Bu gl krmzdr. Oysa ben u anda
pembe bir grnt gryorum. Demek ki, grdm, krmz olan
gln kendisi olamayacana gre, olsa olsa pembe renkte olan duyuverisidir. Bu dnce, gerek ve grnts arasndaki ayrm bsbtn
derinletirmekte, hatta algmzn konusunu bile gerekten grntye
indirgemektedir. 'Duyu deneyleri' kavramn ele aldmzda, gereklii
dorudan alglayamadmz ve rnein bu kitaba bakp onu
algladmzda alg ieriimizin duyu deneylerinden olutuunu
syledik. 'Duyu-verileri' sz konusu olduunda ise, kitaba baknca
algladmzn kitap deil, onun duyu-verileri olduu dnlmekte ve
deta alg ieriimiz olarak, duyu-verilerinin deneyi olan duyu
deneyleri bile konu edilebilmektedir. 'Duyu-verileri', bir grnt'
alannn felsefi dnce iinde 'nesneletirilmesi' ve 'somutlatrlmas'
ile elde edilen bu aldatc kavramdr. Bu kavram duyu deneylerini bir
soyut ierik olarak deil de bir nesne olarak yorumlayarak elde
edilmitir.
Ne tr nesnelerdir bu duyu-verileri? Fiziksel nitelikler (biim, renk vb.)
tadklarna gre anlksal olamazlar. te yandan, d dnyada
bulunmadklarna gre, fiziksel de olamazlar. Buna dayanarak 'ntr'
olduklar ve bu sayede de grngcln, ne gerekilie ne de
idealizme indirgenebilen nc bir orta yol olduu ne srlmtr.
Somut ve belirgin nitelikler gsterilerek temellendirilebilseydi, anlksal
ve fiziksel ulamlar dnda kalan bir varlk tr bulunduu savnn
onaylanmamas iin bir neden bulunmazd. Ancak uslamlama sonucu
elde edilen bir varsaymdan ortaya kan duyu-verileri kavram iin
bilinenin dnda bir varlk tr ne srmek, yeterince salam bir
temele dayanmaktan uzaktr. Kald ki, soyut ieriin niteliklerini
kullanp bunu somut bir varlk olarak yorumlamak sakattr. Bylece
elde edilen bir kavram kullanlarak verilecek aklamalar da temelden
yoksun olacaktr. Bu nedenle, bundan nce yaptmz gibi, ister
grngclk balamnda ister baka balamlarda olsun, 'duyuverileri'nden yalnzca duyu deneylerini anlayacak ve onlar anlksal
olarak yorumlayacaz.
65

Grngcln alg dzeneini zmleyi biimini iyi anlayabilmek


iin, onu baka zmlemelerle ve zellikle de tasarmc gerekiliin
nerdii dzenekle karlatrarak ele almalyz. Tasarmclk, alg
ieriklerini d dnyann bir dorudan yanss olarak grr. Evet, bu
yans tam olarak d dnyay vermez, nk ieriinde' ikincil
niteliklerin idelerini de bulundurur. Ancak yine de d dnyay
yanstt sylenebilecek ideler asndan bu yansma, tasarmcla
gre bir benzerlik oluturur. Ksaca yinelersek, bu yaklama gre, d
dnyadaki nesneler bizi etkiler ve anlmzda, kendilerini byk
lde olduklar gibi yanstan izlerini brakrlar. Dolaysyla 'bir
nesneyi alglamak' adn verdiimiz srete anlk, bir 'alc ortam' olarak
edilgindir ve gereklikteki nesneler anlktaki izlerini kendi
etkinlikleriyle meydana getirirler. Tasarmclk asndan rnein
nmdeki kitaba baktmda, bu kitab, bir kitap olarak tanm olmam
gerekmeden, olduu gibi (yani bir kitap olarak) alglayabilirim. nk
benim alglama iimi (bir etken olarak) d dnyadaki kitap bana
yapmaktadr. Bu nedenle, alglanan nesnenin tannmas, tasarmclk
asndan, algdan ayr ve anln katksn gerektiren bir ilevdir. Kitab
algladmda anlmda oluan izlenimin ona neden olan kitaba
benzedii belirtilmiti. zlenimin bir kitaba benzediinin benim
tarafmdan anlalmas, benim alg ieriimi bir kitap olarak
tanmamdr. Bu benzerlik, tasarmcln grnde, algdaki izlenimi
bellekteki bir genel kitap kavram (veya idesi) ile karlatrarak,
bunlarn aktklarn anlamak yoluyla saptanr. Yani alg ieriimi
tanmam, bu ierii belleimden setiim bir genel kavramla
karlatrmama baldr. Fakat belirtilmi olduu gibi, bu alg ieriini
tanm olmam, onu alglam olmamn bir zorunlu koulu saylmaz.
Ayrca algnn gereklemesi asndan alg ieriini oluturan yaln
eler (yaln ideler) ile bunlarn bir araya gelmesinden oluan nesne
ideleri (bileik ideler) arasnda nemli bir ilev ve aama fark da
gzetilmez. nk bu gre gre nesne ideleri duyu deneylerine
dorudan ierik olabilmektedir.
Grngclk asndan, nesnelerin, duyu deney veya verilerinden
kurduumuz mantksal yaplar olduklar belirtilmiti. Dolaysyla,
grngclk tarafndan verilecek bir alg zmlemesinin, hem alg
ile kurma (bina etme) eyleminin ilikisini hem de duyu deneyleri ile
algnn sonucu olan mantksal yapnn balantsn aklamas
gerekecektir. Grngcl bir alg kuram olarak gelitirmi
66

olanlarn, alg srecinin betimlenmesi konusuna katklar az ve ancak


dolayl olmutur. Bu konuda yaplan temel felsefi katklar daha ok
Kant, Brentano, James ve Bergson'un gelitirdikleri dnceler yoluyla
olmu 20 ve 20. yy'n ortalarnda deneysel ruhbilimin bulgularyla
zenginlemitir.
Grngclk iin alg dzeneinin aklamas olarak verilebilecek en
tutarl gr 'kurucu yaklam' diyebileceimiz ve yukarda felsefi
kkenlerini saydmz aklamadr. Buna gre bir nesneyi alglamak,
duyu-verileri (deneyleri) girdilerinden bu nesneyi kurmaktr. Bylece
alglanan ile duyumlanan arasnda nemli bir ayrm getirilmi
olmaktadr: Her duyumlanan alglanm olmayabilir, nk duyumladmz her veriden alg yaplar, yani nesneler kurmak durumunda
deiliz. Duyu deneylerinin 'alglandklar' sylenemeyecei gibi,
nesnelerin 'duyumlandklarndan' da sz edilemez. nk duyumun
ierii ve konusu yalnzca duyu deneyleridir ve bunlardan kurulan
mantksal yaplar algnn ierii ve konusu olan nesneleri oluturur.
evremize baktmz halde, oradaki nesneleri alglamadmz
durumlarla sk sk karlarz. Dalgnlktan ya da dncemizi bir
konu zerine younlatrdmz iin, baktmz yerdeki nesneleri
grmez, anlamayz. Buna benzer bir baka durum ise, algmz bir
nesne zerinde younlatrdmzda, onun evresindeki baka
nesneleri, bak amz iinde kalmalarna karn alglayamaymzdr.
Grngcln deerlendirmesine gre, bu durumlarda edindiimiz
duyumu anlkta nesneler ve olaylar olarak kurmamzdr. Alglamak,
alglanann kurulmasna bu lde dayanyorsa, grngclk bu
'kurma srecini' nasl aklamaktadr?
Gnmzn tannm deneysel ruhbilimcilerinden J. Bruner21 bu sreci
drt zellikte belirtiyor. Bruner'a gre, alglamak her eyden nce bir
ulamlamay, yani tanmay zorunlu klar. Her alglama durumu, bir eyi
bir ulamda (bu ulamn erevesinde) tanmak, onu o ulam olarak
alglamaktr. Edindiim kark duyu deneylerini algda yle kurarm ki,
bu kurduum mantksal yapy rnein 'kitap' ulam veya kavramnda
20

I. Kant, Kritik der reinen Vernunft (1783); F. Brentano, Psychologie vom empirischen Standpunkte, 1874; W.
James, The Principles of Psychology (1890); H. Bergson, Essai sur ies donnees immediates de la conscience
(1889).
21

J. Bruner, Beyond the Information Given, Allen and Unwin 1973; ayrca bkz. U. Meisser, Cognitive
Psychology, Prentice Hail, 1967.

67

tanm olurum. Tanmak, duyu deneylerini bir ulamn ana izgilerinde


kurabilmek demektir ve alg iin zorunludur. Bu noktada, tasarmclk
ile nemli kartlklar beliriyor: Tanmann alg sreci iinde
bulunmas, algnn anln edilgin bir alm olmayp bir etkinlii
oluu, duyu deneyleri ve alg arasndaki ayrm, bu kartlklar
arasndadr. Bruner, alg ileyiinde belirledii ikinci zellii
'bireimsel gei' (veya 'karsama' szcnn zel bir anlamnda
kullanld 'bireimsel karsama') kavramnda veriyor. Bruner'a gre,
duyu deneylerinden ilgili ulama yaplan bireimsel gei, duyu
deneylerini ilgili ulamda toplama, dzenleme ve kurma etkinliidir ve
belirtildii gibi bu, alglanan nesnenin tannmas, yani zbelirlenmesini (identification) de kapsar. Doal olarak, her duyu deneyleri
girdisinden her istenen ulama bireimsel gei yapabilmek diye bir ey
sz konusu deildir. Girdilerin ulamlara gei iin uygun olmas
gerekir. Ancak ayn duyu deney girdilerinden birden ok ulama 'gei'
yaplabilir. rnein masann zerine baktmda bende oluan duyu
deneylerinden hem 'kitap' hem de 'kutu' algsn kurma olana
bulunabilir. Bu olanak bize alg yanlglarnn nasl olutuu konusunda
da k tutar. te yandan, ayn duyu deneylerinden rnein bir top
algsn kurmak beklenebilecek bir sonu deildir.
Alg dzeneinin nc nemli nitelii, sz konusu bireimsel geiin
ilgili ulam renmi olmay gerektirmesidir.
rnein eer anlmda henz bir kitap kavram (ulam) oluturmam,
bu kavram henz renmemisem duyumladm bir kitab 'kitap
olarak' alglayamayacam demektir. lk kez karlatmz birok
yenilii olduu gibi deil de ondan farkl, fakat bize tandk kalplar
iinde algladmz bir gerektir. ok kk yataki ocuklarn
evrelerini duyumlayabildikleri halde bunun ancak pek azn
alglayabildikleri ve ilk alglarn, bakclarnn gz ve azlar olduu,
artk deneysel ruhbilim asndan bir 'olgu' niteliinde deerlendirilmektedir. Bunun, Bruner'in belirlediklerinden yalnz nc zellii
deil ilk ikisini de destekledii sylenebilir. Drdnc bir zellik ise
yaplar bireimsel geiin duyu deneyleri balamnda srekli olarak
snanmas ve duyu deneyleriyle tutarllk lt yoluyla alg yanlglarnn dzeltilmesidir. Btn bu sre bilince gemeden ve hzla
gereklemekte, farknda olunmayan birok deiik aama ve nitelik
ancak laboratuvar ortamnda ve duyarl aygtlar araclyla saptanabilmektedir. Bu zmlemeyi temellendiren deneysel bulgulara burada
68

deinmeyeceiz.
12. Grngcln Eletirisi
Grngclk ok sayda eletiri almtr. Bu, varlkbilimsel adan
saduyuya ters dmesine balanabilecei lde, olumlu niteliklerine
de yani ada ve byk aklama gcne sahip bir gr oluuna da
balanabilir. Eletiriler, eitli ynlerden, grngcln aklayclk
snrlarn ortaya koymutur. Burada bunlardan, grngcln kimi
kstl ynlerini gsteren ancak birkana deinecek ve deerlendirmemizi bu balamda yapacaz.
Grngcln ileri srd ve fiziksel (zdeksel) nesneleri duyum
olanaklaryla zdeletiren kaypak aklamann daha kesin ve seik dile
getiriliinin dilsel dzeyde olduunu grdk. Grngc sav, dilsel
dzeyde, fiziksel nesnelere degin her bir nermenin tad anlamn,
duyu deneylerini konu eden kategorik veya koullu bir nermede dile
geldiidir. Bir baka deyile, grngcln doru olmas, bir anlam
edeerliliinin bulunmasna baldr. te yandan, grngcln
doru olup olmadn snayabilmek iin, bize verilecek herhangi bir
fiziksel nesne tmcesini, karl olan duyu deneyi tmcesine
evirebilmek durumunda olmalyz. Oysa denilmektedir, bunu yapmak
pek g, bazen ise hemen hemen olanaksz olabilir. Eer bu hakl bir
eletiriyse, ierdii sonu, grngcln temel savnn doru ya da
yanlln gstermenin her zaman olanakl olmad ve bylece, en
azndan bu durumlarda, savn bir anlam tamaddr.
Eletiriyi bir rnekle aklayabilmek iin yaln saylabilecek bir nesne
tmcesi alalm: "Bu kutunun iinde bir yzk var." Eletiri, bu yaln
tmcenin bile, duyu deneyi diline gereince evrilmeye alldnda,
baa klamayacak lde karmak ve uzun bir anlatma yol aacan
vurguluyor. Biz bu noktaya dek, grngc sav rneklendirdiimiz
yerlerde, duyu deneylerini ksaca, '... olarak adlandrdmz trden
duyu deneyleri' dile getiriinde zetledik. Oysa bu, nesnenin duyu
deneyleriyle nasl karlanacan rneklendirmede yeterli olamaz.
rnein, yukardaki nermenin evirisi olarak "Eer biri bu kutuyu
aarsa, onda yzk olarak adlandrdmz duyu deneyleri meydana
gelecektir" tmcesini verirsek, bu yaptmza kar, kullandmz
tmcenin gerek bir duyu deneyi tmcesi olmayp, duyu deneylerini
bildirmek yerine, bu ii yine nesnenin adna ykledii ynnde hakl bir
69

kar k yaplabilecektir. nk diye srdrlebilecektir bu kar


k, "Yzk olarak adlandrdmz hangi duyu deneyleridir?" sorusu
gerektii gibi yantlanmadan, 'yzk' adyla anlan nesnenin duyu
deneylerince verilen bir karl, gerektii gibi retilmi saylamayacaktr. Bir baka deyile, grngc evirinin 'gerektii gibi' olmas;
yani dngsellii tam olarak dlamas, nesne tmcesinin, zete
kamayan ve nesnenin adn kullanmayp yalnzca duyu deneylerini
betimleyen bir tmceye evrilmesine baldr. Byle bir eviri de
yzn duyu deneylerinden oluan tam kapsaml bir betimlemesini
ierir. Byle bir betimlemenin tam kapsaml olabilmesi ise nesnenin
grnmnn her adan betimlenmesini gerektirecek ve eviriyi ba
edilmez boyutlara ulatracaktr.
Bu eletirinin hakl bir yan var. O da bir fiziksel nesne ad altnda
topladmz duyu deneylerinin gerekten geni bir bekten meydana
gelen bir aile oluturduu. Zaten, nesneleri ayr ayr adlar ve bylece
kavramlar altnda toplamann, deneyi (yani algy) dzenli olarak
kavramaya olanak veren hemen tek yol olduu dnldnde, bunun
nemi ve yarar da aka ortaya kyor. Oysa, bu olgunun
grngclk iin bir sorun yaratt savnn pek bir arlk tadn
syleyemeyeceiz.
Nesnelerin
duyu
deneylerinden
oluan
betimlemelerinin sonsuz olmas durumunda grngclk gerekten
'samaya indirgenmi' olurdu. Fakat geni bekler oluturduklar bir
yana, bu betimlemelerin sonsuz olduklarnn inandrc bir kant yoktur.
Daha nemli olarak, nesne ve duyu deneyi tmcelerinin eanlaml
olmalar gereini ne srerken, grngcln; bir nesne tmcesini
anlayabilmek iin nce onun evirisi olan duyu deneyi tmcesini
anlamak gerektii gibi bir koul getirmediine de deinmeliyiz.
Grngcln savunduu anlam edeerlii ilkeseldir ve ilkece,
nesne dilinin her bir nermesinin duyu deneyi dilinin bir nermesine
evrilebilecei savnn tesine amaz. Bu nedenle, evirilerdeki pratik
glklerin, kuram sarsan bir arlk tamadn syleyebiliyoruz.
kinci bir kar k olarak nesneler arasndaki uzaysal ilikileri
bildiren nermelerin duyu deneyi diline evrilmelerinin eliki
douraca ne srlmtr. Bu eletiriye gre "Kalem kitabn 30 cm
solundadr" gibi bir tmce, duyu deneyi olarak dile getirilmek istenince,
'kalem' ve 'kitap' szcklerinin karl olan uzun duyu deneyi listeleri
karlabildii dnlse bile, bu listelerin oluturduu duyu deneyi
bekleri arasndaki uzaysal ilikinin anlatm sorun douracaktr.
70

rnein, iki bek arasnda 30 cm bulunduunu sylemek, bir anlamda,


bu duyu deneylerinin 'kafamzdan tayor' olduklarn ierir. Daha
teknik bir anlamda ise, bu sylenen, anlksal olduunu ne srdmz
duyu deneylerinin uzayda yer aldklarn, yani fiziksel nitelikler
tadklarn ierecektir. Duyu deneyleri anlksal iseler, aralarnda
uzaysal yani fiziksel bir iliki bulunmamaldr.
Bu eletiride gzden karlan, grngcln nemle izdii duyum
ve alg ayrmdr. Algnn konusu nesnelerdir ve bunlar kendi aralarnda
uzaysal ilikiler iindedir. Ancak nesneler nasl duyu deneylerinden
oluan mantksal yaplar iseler, uzaysal ilikiler de salt ve temel deil,
anlksal yorumda oluan ve zmlenebilir ilikilerdir. ki nesnenin
arasnda 30 cm bulunduunu sylemek bu iki duyu deneyi bei
arasnda baka duyu deneyleri bulunduunu sylemektir.
Berlin, 22 nesneler hakknda, yaanlan zamana degin bir nermenin
grngsel evirisinin, kimi koullarn yerine gelmesiyle gerekleecek
bir olanakllk biiminde veriliini eletirmitir. Aktel varlklara
degin bir dile getiriin, anlamca, kimi koullar ve olanakllklarla
edeer saylamayacan belirtmitir. Kutunun iindeki yzn kimse
tarafndan grlmemesine karn u anda orada var olduunu
sylyoruz. Bu sylediimizin anlam aktel bir varlk bildirimi ise,
ayn anda nasl olur da kimi koullarn yerine gelmesiyle gerekleecek
bir olanaklln bildirimi de olabilir? Bu eletiriye kar, aktel varlk
bildiriminin 'gerek' anlamnn, aktel bir fiziksel varlk deil de bir
duyu deneyi olanakll bildirimi olduu sylenebilir. Berlin ise, bunu
yantlarken, yzn kutuda bulunduu dile getirii ile ilgili olarak, dile
getirilenin 'koullu' olduunu, yani bir olanakll amadn
sylemenin, u anda kutuda gerekten bir ey bulunmadn
bildirmekten baka bir ey olmayacan vurgulamtr. Bu eletiri,
grngcnn 'fiziksel nesne' kavramnn gerekininki ile her noktada
akmadn ve gerekininkinden (doas gerei) ok daha yumuak
kaldn gsteriyor. Ancak sorun, bilindii gibi, sk anlamdaki
gereki 'fiziksel nesne' kavramnn deneysel bilgiye felsefi adan
doyum veren bir temel oluturamamasdr. Acaba, diye sorabiliriz,
grngcnn yumuak anlamdaki 'fiziksel nesne' kavramn bilgibilim
iin geer'i saysak; daha sk bir 'fiziksel nesne' kavramn, onu bilgiye
temel yapma kaygs olmadan, varlkbilimde kullanabilir miyiz? Bu
22

Isaiah Berlin, "Empirical Propositions and Hypothetical Statements", Mind, 1950, s. 300.

71

durumda varlkbilim, bilgibilimden bir anlamda kesin snrlarla


ayrld halde, bir baka anlamda da onu aklamakta kullanlabilir.
Deneysel bilginin 'fiziksel nesne'si ile varlkbilimin 'fiziksel nesne'sinin
tam olarak ayn anlam tamayp ayr dzeylere zg olduklar ve
ancak kuramsal balamda akyor olarak yorumlanabilecekleri
grn, Berlin'in eletirisini bir baka ynde gelitirerek de
destekleyebiliriz. "Banyodaki musluk su damlatyor" tmcesini alalm.
Grngclk asndan bunun anlam, eer banyoya giden olursa
orada, gnlk yaamda, 'musluun su aktt' biiminde dile
getirdiimiz trden duyu deneyleri edineceidir. Belirli bir basnla
gelen suyun biraz yalama olmu bir musluktan sznt yaparak
damlamas, doa yasalarna uygun olarak meydana gelen bamsz bir
doa olay, yani 'gerek' bir fiziksel olay olarak dnlrse, yukarki
tmcenin anlamnn kimi koullar yerine geldiinde kimi kiilerin
edinebilecei duyu deneyleriyle verilemeyecei gr arlk kazanr.
Musluktan su szmas bu anlamda gerek bir olay olarak
dnldnde, grngcnn evirisindeki duyu deney olanaklaryla
zde tutulabilmek bir yana, bu deney olanaklarn yaratan ve bu
olanaklarn var olmasnn zorunlu koulu olmak niteliinde bir ilke
grnmn verir. Gnlk anlamdaki fiziksel nesne kavram bu yorum
dorultusunda gerekidir. Eer doru olduklar sylenebilecek duyu
deney olanaklar varsa, bunlar gereki anlamda bir fiziksel nesne var
olduu iin vardr. 13. Blm'de, fiziksel nesne ve duyu deneyi
kavramlar arasndaki mantksal ilikiyi daha salkl bir biimde
belirlemeye alacaz. Bu yolla, gereki ve grngc yaklamlar
birbirleriyle tutarl ynlerinden badatrp birletiren bir aklamaya
temel oluturmay amalyoruz.
13. zdeksel Varln Grngsel Bilgisi
Grngcln ele alm olduumuz eletirileri, bu grn deneysel
bilgiyi oluturan anlk ieriklerini aklay ve zmleyi biimini
etkilemiyor. Gsterilebilmi olan glk, grngcln varlkbilim
boyutundaki savlarndadr.
u grn deneycilik asndan en baarl yan, bilgi ieriklerinin
deneyin ilk girdilerinden balayarak nasl kurulduklarn d dnyaya
degin varsaymlar yapmak zorunda kalmadan aklayabilmesidir.
Grngclk bunu yaparken fiziksel nesne kavramnn sreklilik
72

boyutunu da baaryla ve idealizmde olduu gibi Tanr kavramn


kullanmaya gerek olmadan verebilmektedir. Ancak fiziksel nesnelerin
doasn onlarn bilgisi asndan tutarl bir biimde kavrayabilen
grngclk, fiziksel nesnelerin doasn kendiliklerindeki durumlar
asndan doyurucu olarak aklayamamtr. nk, 'bilindikleri gibi
fiziksel nesneleri', 'olduklar gibi fiziksel nesnelerle' zde tutmutur.
Oysa, kendiliklerinde olduklar gibi fiziksel nesnelere, bunlarn bizce
bilindikleri biimde tadklarndan daha ok nitelik ykleriz.
Grngcln, deneysel bilginin oluumunu ve yapsn, deneycilikle
tutarl olarak, baaryla aklad sylenebilir: Bunu fiziksel d dnya
varsaymn bilgi kuramndan dlamasna, yani zdeksizci tutumuna
borludur. znel idealizmin aklarn kapayan bir zdeksizci bilgi
kuram olarak salanan bu baar, bilginin anlksal olmas ile de
tutarldr. Ancak bu baar, zdeki dnya grnn, yani varln
temelde zdek ilkesine indirgenebilecei savnn yanll veya
yenilgisi anlamna gelmez. nk grngcln kavramaktan geri
kald bir anlamda bir fiziksel d dnya kavram bulunmaktadr ve
eer bu kavram temellendirilebiliyorsa, bilginin konusu olan ortamn
zdeksel bir nitelik tad, bilginin kendi doasnn anlksal oluuyla
tutarl olarak ileri srlebilecektir. Ayrca 'anlksal' olarak nitelenen ve
bilgiyi de kapsayan olgularn doyum veren bir zmlemeyle zdee
indirgenebilecei de belirtilmelidir. 14. Blm'den balayarak byle bir
zmlemeyi dorulamaya alacaz.
Deneycilik asndan en tutarl ve baarl bir alg zmlemesi ortaya
koyan grngclk, kimi nemli felsefi sorular yantsz
brakmaktadr. rnein, yaammz boyunca srekli olarak bir duyu
deneyi 'bombardman' altndayz. Bu duyu deneyleri nereden
gelmektedir? Duyu deneylerinin nedeni nedir? Duyu deneylerini ve
onlarn olanaklln salayan nedir? Alg ierii (en azndan, yanlgl
olmayan alg) neden tutarl mantksal yaplar kurabilmemize olanak
veren bir lde dzenli bekler halinde gelir? Bu sorular felsefe
asndan byk nem tar. Ancak, bunlarn dorudan doruya bir
bilgi
kuramnn
yantlamas
gereken
sorular
olmadklar
vurgulanmaldr. te yandan, bu sorulara bilgi kuram dnda baarl
yantlar verilebilirse, bu yantlarn bilgi kuramna aklayc bir temel
getirecekleri de ak olmaldr. 'Bilgi kuram dnda' derken
kastettiimiz, verilen yant oluturan nermelerin kendilerinin
deneysellik iddias tamamalardr. Bu yantlar deneysellik iddias
73

tayamazlar, nk onlar aran sorular deneysel olarak


bilinebilecek, yani deney alanna zg eyler hakknda deildir. Bu
yantlar metafizik nermelerdir. Viyana evresi ve onu izleyerek Dilci
Felsefe akmlarnn etkili olduklar dnemlerde, bir nermenin
'metafizik' nitelik tadn sylemek, doru ya da yanllnn
gsterilemeyeceini, yani anlamsz (ya da sama) olduunu sylemi
olmak saylyordu. Bu deneyci arlklar bugn iin glerini yitirmi
bulunuyor. Metafizik nermeler elbette anlamldr: Doruluk ve
yanllklar da sz konusudur; ancak bu deerler, dorudan deney ile
karlatrarak deil, yine deneye dayanan nclleri olan uslamlamalar
yoluyla gsterilebilir trdendir. Dolaysyla sz konusu ettiimiz
sorularn yantlarnn onaylanabilirliini, bu uslamlamalarn mantksal
tutarllk ve aklayc gleri salar. Bilginin yalnzca deney
kaynandan geldiini (yani gereki dilde 'd dnya kkenli
olduunu') kabul edersek, bu yantlar bilgi deil, bilgiyle tutarl olan
st dzeyde kuramsal hipotezler olarak dnebiliriz. Bylece
grngcl varlkbilimsel boyutundan soyutlayarak, gerekliin
deneysel bilgisinin bir zmleme ve aklamas niteliinde
yorumlam oluruz. Byle bir kuramn varlkbilimsel temellerini
aklama grevini yklenen nermelerin, grngclk ve
bilgibilimden ayr ve de bilgi lsnde kesin olmayan baka bir
dzeye zg olacaklar belirtilebilir. Bu dnceleri temellendirmeye
alalm.
Algnn kaynan ve ileyiinin ana izgilerini veren grngc ve
gereki temel aklamalar nelerdir? Grngcle gre, bir fiziksel
nesnenin var olmasnn zorunlu koulu, kimi duyu deneylerinin olanakl
olduu, yani kimi koullar yerine geldiinde kimi duyu deneyleri
edinileceidir. Baka bir dile getirile, grngclk asndan belirli
duyu deneyleri olanakl deilse, ilgili fiziksel nesnenin var olduu
sylenemez. Bu zorunlu koulun aklanmas ise, grngcle gre,
fiziksel nesnelerin duyu deneylerinden meydana gelen mantksal
yaplar olulardr. Bu temay varlkbilim asndan yorumladmzda
gerekilikle elien bir zdeksizci tutum gruyoruz. Oysa, az nce
nerdiimiz gibi, grngcl bilgibilim iinde snrlayabiliriz. Bu
snr 'fiziksel nesne' szcnn anlamn 'fiziksel nesnenin bilgisi'
olarak yorumlamakla iziyoruz. Grngcnn zmledii biimdeki
fiziksel nesne kavram, nesnelerin bilgisini aklayabilirken gnlk ve
gereki anlamdaki fiziksel nesneyi zaten verememektedir. u halde,
74

bizim yorumumuzdaki grngc aklama, deneysel bilginin


konusunu deil ieriinin yapsn betimlemektedir. Algnn ynn ve
deneysel bilginin birikim dorultusunu izen bu dnceyi bir
nermeyle dile getirelim:
Bilgi asndan belirli duyu deney beklerinin olanakl olmas,
belirli bir fiziksel nesnenin var olmasnn zorunlu kouludur.
Gerekiliin, (A) nermesine bir itiraz olamaz. nk (A),
gerekilii oluturan hibir savla eliki veya kartlk iinde deildir.
Gerekilikle bir arada doru olamayan, (A)'nn bilgi asndan deil
varlksal adan yorumudur. Gerekiliin temel sav bu yorumun tam
kartdr: Zorunlu koul deney beklerinin olanakll deil, bir
fiziksel nesnenin varldr. Doal olarak, bu her deney ierii iin
geerli olamaz. Alg yanlabildii gibi var olmayan nesneler
grdmz de olur. Ancak doru, dzgl ve gvenilir alg durumlar
dnlrse, gerekilik asndan bunlarn zorunlu koulu, algland
sylenen eyin varldr. Yani bu ortamlarda deney olanan varlk
yaratr. yle ise, gerekinin temel savn yle verebiliriz:
Belirli bir nesnenin algsnn olanakl olmasnn zorunlu
koulu, bu nesnenin varldr.
(B) nermesi, gerekilie zg bir biimde, belirli bir fiziksel
nesnenin varln, onun bilgisine nsel tutmaktadr. Bu gereki sav,
bilgi kuramnn bir esi olarak grmediimizi bildirdik: Ayr bir
dzeyde olup bilgi kuramn aklayc bir grev tamas, bylece
Locke tr gerekiliin bilgiyi temellendirmede karlat kmaza
dlme tehlikesini de kaldrmaktadr. Bilgibilimde her ey deneyden
balatlrsa, temelde, deneysel adan geerlilii kuku uyandran bir
nerme ya da varsaym braklmam olacaktr. Bilgi olmak veya bilgi
kuram iinde olmak iddias tamadka, (B) gibi bir nerme,
gerekilii deneycilikle badatrma yolunda bir engel oluturmaz.
Ancak byle bir engel oluturmadn sylemek, (B) nermesinin
doruluunu gstermi olmak deildir. Bu doruluu felsefi adan
tantlamak gereklidir. Bu amala, iki aamal bir uslamlama sunacaz.
Uslamlamamzda nce gereki anlamda 'fiziksel ya da zdeksel
nesneler'in bamsz olarak var olduklarn gstermeye alacak, sonra
75

da (B)'nin dile getirdii zorunlu koulun doru olduunu ortaya


koyacaz. Eer (B) nermesi bylece temellendirilebilirse, (B) ile
(A)'nn birlikte, varlkbilim ve bilgi alanlarnn ilikisini belirleyecekleri ve birbirlerinden ayrm olduumuz bu alanlarda geerli olan
gerekilik ve grngcl bir genel yaklam altnda toplayacaklar
belirtilmelidir. (A)'daki 'belirli duyu deney bekleri' ve (B)'deki 'belirli
bir nesnenin algs' dile getirileri arasndaki mantksal ilikiyi iki alan
balayan ilke olarak grebiliriz.
Fiziksel nesnelerin gereki anlamda, yani bamsz olarak, var olduklar savn temellendirmek iin yle bir uslamlama verebiliriz:
Olaylarn geliimi, birbirlerini izleyileri ve gelecekte
meydana gelecek deneylerimize ilikin genellemeler ve bu
yolla tahminler yapmak iin, alglanan olaylarn yan sra
alglanmayan ve bizden bamsz olaylar da bulunduunu
varsaymak zorundayz.
Yaptmz bu tahminler hem baarl olmakta hem de deneyin
tutarlln aklamaktadr.
Tahmin baarl olduuna gre, ona olanak veren genelleme de
dorudur.
Doru bir genelleme iin zorunlu olan varsaym da dorudur.
Olaylar, fiziksel nesnelerin geirdikleri deiimler olduklarna
gre, bizden bamsz olaylar varsa, bizden bamsz fiziksel
nesneler de vardr.
Bu uslamlamadaki (b) nclnn doruluunun kant bilimdir. Bilim
yalnzca gelecei kestirmemize olanak vermekle kalmaz, ayn zamanda
dnyay, bize daha rahat bir ortam yaratma ynnde deitirmemizi de
salar, (a) ncl, bir zorunlu koul belirliyor. Bizden bamsz ve
gerek anlamda olaylar bulunduu varsaylmadan bilimsel genelleme
ve tahminlerin olanaksz olduunu ne sryor. Dolaysyla (a), biimsel adan, bilimsel genelleme ve tahminler zeri bir nermeden,
algdan bamsz olaylarn varlna doru, p-q gibi bir mantksal iliki
dile getiriyor. te yandan (d) ncl, (a) ncl ile birlikte bir tasm
(modus ponens) kurarak, p'nin doruluunun p-q ile birlikte, q'nun
doruluunu gerektirdiini belirliyor. (e) koullu nermesi ise, olaylar
konu eden q nermesini fiziksel nesnelere eviriyor. Bu nermenin
nbileeni bir tanmsal doru olarak grlebileceinden, btnnn
76

doruluu da bir glk domadan onaylanabilecektir. Peki, istenen


sonuca bylece varlyorsa, p nermesinin doruluunu ne saptamaktadr? Bunu, (b) ve (c) nclleri, p'yi, tahminlerin doruluu (r) ve
genellemelerin doruluu (s) gibi iki nermeye blerek saptyorlar, s, r
iin zorunlu koul olduuna, yani d-s doru olduuna gre, r'nin
doruluunun saptanmas, hem s'nin doruluunu hem de dolaysyla
p'nin doruluunu gerektirir, (b) ncl, r'nin doruluunu, tahminlerin
baarsn, doruluklaryla zde tutarak salamaktadr. Dolaysyla
uslamlamamzn sonucunu gerektirmesi, bu pragmac, yani doruluu
baaryla zdeletiren varsayma baldr. Aklanan bu mantksal
ilikiler ve tanmsal varsaymlar erevesinde (a) nclnn doru olup
olmamas temel bir nem tar. Bu ncl daha ayrntl olarak ele
alalm:
(a)'ya kar; olaylar ve doa yasalarn grngc bir adan
yorumlamaya olanak yok mudur? Hume, Mill ve onlar izleyenler
nedensellii byle bir grngc temele balam deiller midir?
Doadaki dzenlilikler, gzlemlenmeyen nesne ve olaylarn aktel
olarak var olduu varsaym gerekmeden de dnlp nermelere
dklemez mi? rnein X gibi bir olayn Y gibi bir bakasna nedensel
olarak bal olduunu sylemenin dayana, 'X olay' olarak
zbelirlediimiz duyu deneylerinin 'Y olay' olarak zbelirlediklerimizle bir arada gzlemlenileri deildir de nedir? Bu noktalar kabul
etsek de, bilimsel genellemeler yapabilmenin, alglanmad halde
bamsz olarak var olan nesneler varsaymaya bal olmadn
sylemek durumunda deiliz. nk her eyden nce, genellemeye
temel oluturan 'grngsel' ballamlar, bunlardan gvenilir
genellemeler yapacak dzenlilikte deildir. rnein, imek ve gk
grlts arasnda nedensel bir iliki bildiren genellemenin temelindeki
gzlemlerin ancak bir blm, gerekten bir gk grlts olayyla bir
imek akn bir arada saptamtr. imei grmeden gk
grltsn duyduumuz veya imei grdmz halde gk
grltsn duymadmz pek ok durumda, gzlemlemediimiz bir
olay gzlemimizden bamsz olarak varsayyoruz ve kimi koullar (ki
bu koullar belirlendiklerinde pek karmak dzeylere eriebilmektedir) yerine gelmi olsayd, varsaydmz olay da alglardk,
diyoruz. Bundan baka, her bir arada gzlemlenen olay iftinin
nedensel bir bant durumunda olmad da ortadadr. Gndz ve gece,
yeil ve krmz trafik klar, belki de bir arada gzlem durumlarnn
77

en tutarllarn meydana getirmelerine karn, birbirlerinin nedeni


deildirler. Ksaca, yalnzca gzlem verilerine dayanarak genelleme
yapma ve doa yasalarn bylece kurma yolunu tutsaydk, Hume tr
bir nedensellik zmlemesi bile, bize gvenilir nitelikte tahminler
yapabilme olana veremezdi. nk salt grng temelli genellemeleri, fiziksel nesne varsayml genellemelere gre daha zayf yapan en
az nemli nokta vardr. 23
Bir fiziksel genelleme (yani gereki varsayma dayanan bir genelleme)
bir tip nesne veya olayn her zetlenmesine (instantiation) uygulanma
durumundayken, salt grng temelli bir genelleme, bir tipin her
zetlenmesi yerine, gzlemlenebilirlik koullarnn salanabilir olduu,
ancak kimi zetlenmelerine uygulanabilecektir.
Salt grng temelli bir genelleme, kanlmaz olarak gzlem
koullarna, yani znel boyuta baml bir dile getirile verilecektir.
Fiziksel genellemeler ise gzlem koullar ne olursa olsun geerlidir.
Salt grng temelli genellemelerin genellemede badatrlan eleri,
kendileri de byk eitlilik gsterebilen elerden oluan bileiklerdir.
Fiziksel genellemelerde ise, bu anlamdaki bileiklerin badatrlma
zorunluu yoktur. rnein kimi lekelere kzamk hastalnn neden
olduu genellemesi, gereki bir yorum asndan bir tr lekeyi e
alrken, grng dilinde, bu lekelerin kendileri de zengin bir eitlilik
gsteren duyu deneylerinden kurulan mantksal yaplardr.
Sonu olarak, kapsaml ve gvenilir genellemelerin grng diline
glerinden yitirmeden evrilemedikleri anlalmaktadr. Oysa,
grngy amayan bir yorum verebilmek uruna, bilimin i
grebilecei bir gvenilirlik dzeyinin altna demeyiz. Eer dersek,
bilimin salad baar aklamasz kalr. Bu sylediimize kar yle
bir dnce yrtlebilir: 'Alglanmas olanaksz fiziksel varlk'
kavramn deneycilii temel alan hibir gereki kabul edemez. yle
ise, bu, 'algdan bamsz fiziksel nesnelerin' de alglanmas olanakllar
kmesi iinde kalacaklarn ve dolaysyla grngc dilin verebileceinin tesinde bir fiziksel nesne kavram varsaymann gerekli
olmadn gstermez mi? Oysa biz, fiziksel nesneler zerine bilgi
veren her nermenin grng diline evrilebilir oluuna kar
kmyoruz; tersine, bu nokta bizim amzdan da gereklidir. Bizim
burada yapmak istediimiz, ilkece grng diline evrilebilir fiziksel
23

Bkz. C. H. Whiteley, "Physical Objects", Philosophy, 1959.

78

nesne nermelerinin ve dolaysyla algdan bamsz var olduklar


varsaylan fiziksel nesne ve olaylarn, doa zerine iler ve geerli
genellemeler yapmak iin zorunlu ve vazgeilmez olduklarn ortaya
karmaktr. Bunu yapmak ise; algnn tutarlln bilimden aldmz
baarl sonuca balayabilmenin, aklamalarmzn fiziksel nesne
varsaymlarna dayandrlmasna baml olduunu gstermektir.
Yukarda bilginin grngc aklamalarn tesine geemeyecei
savyla tutarl kalarak, bu noktay, yani (a) nclnn doru olduunu
ortaya koymaya altk. Bunda baarl olduysak, uslamlamamzn
sonucunun, yani temel zdeki gereki savn tantlanm olduu
sylenebilir.
(B) nermesinin tantlanmas iin gereken nedir? Yukarda tartlanlar
nda, nesnelerin ve duyu deneylerinin var olduklarndan yola
kabiliriz. Karmda duran bir aelya sakssna baktm dnelim.
Bu saks ve iinde dikili duran bitkinin, duyumlanma ve
bilinmelerinden bamsz olarak, yukarda akland gibi
fiziksel/zdeksel anlamda bir varla sahip olduklarn varsayalm.
Bunun yan sra, karma baktmda bende belirli duyu deneylerinin
meydana geldiini de varsayabiliriz. Bu aamada sorulabilecek bir soru
udur: Edindiim duyu deneylerinden kurduum algnn doru ve
gvenilir bir alg olmasnn zorunlu koulu nedir? Bu sorunun yantna
bir baka soruya yant arayarak yaklaalm: Eer algmn ierii karda
duran bir aelya sakss ise ve de yanlgl deilse, bu algnn aklamas
olarak, karmdaki d dnya blmnde kimi fiziksel nesnelerin var
olduu ve u anda bu algy kurmama olanak veren duyu deneylerine
sahip olduumun belirtilmesi yeterli olabilir mi? Hayr. Yanlgsz bir
algnn aklamas, eer bu aklama bamsz fiziksel varl
dlamyorsa, yalnz bu algnn kurulmasna elverili duyu deneylerine
sahip bulunulmasn gerektirmekle kalmayacak, algnn ieriindeki
'nesne'nin (yani duyu deneylerinden kurulan mantksal yapnn) bir
fiziksel nesne olarak karda bulunmasn da gerektirecektir. nk
eer fiziksel nesneler varsa ve karda herhangi bir fiziksel nesne
duruyorsa, algnn ierii ne denli tutarl olursa olsun, X'in
alglandnn doru olmas iin, karmdaki fiziksel nesnenin X olmas
zorunludur. nk eer fiziksel nesnelerin zdeksel anlamda var
olduklar nclnden klyorsa, 'alglamak' szc (ve arkasndaki
kavram) zorunlu olarak fiziksel nesnelerin alglanmas anlamn tar.
Yani, nmde zdeksel anlamda bir aelya sakssnn bulunduu,
79

benim yanlgl ve sapmal olmamak kouluyla bir aelya sakss


algladm, fakat algladmn nmdeki fiziksel nesne olmad
nermeleri bir arada eliiktir. yle ise, X gibi bir nesne ve x gibi bir
duyu deneyleri bei iin u nerme dorudur: x deneyinden kurulan
yapnn X'in algs olmasnn zorunlu koulu X'in varldr. Yani ancak
x varsa X'in algs da vardr. Ayn nedenlerle, ancak x varsa, X'in algs
olanakldr. (B) nermesini tantlam bulunuyoruz. Bylece doru
algy oluturabilecek trden bir duyu deney olanann fiziksel
nesnenin varlnca salandn syleyebiliriz. Duyu deneylerinin
varl; zdeki anlamdaki fiziksel nesnelerin varlna bal deildir.
Ancak doru alg ve bunun olanakl olmas (eer sz konusu olan
fiziksel varlksa) algnn konusunu oluturan nesnenin fiziksel olarak
var olmasna baldr.
Gereki adan sylenebileceklerin hepsi bu kadar mdr? (B)
nermesinden daha ounu gsterebilmeye olanak var mdr? Evet,
nk Grice'n tantlam olduu gibi,24 (B)'de dile getirilen zorunlu
koulun ayn zamanda yeterli olabilmesi iin buna en az bir zorunlu
koulun daha eklenmesi gerekmektedir. Ayn rnei kullanarak Grice'n
bu koula gtren uslamlamasn grelim. imdi, (B)'ye gre,
anlmdaki aelya sakss algsnn gerek ya da yanlgsz bir alg
olabilmesinin bir zorunlu koulu, karmdaki aelya sakssnn zdeksel
anlamda var olmasdr. Oysa bu koul yeterli olmaktan uzaktr, nk
karsnda duran aelya sakssna bakan ve anlnda bir aelya sakss
duyu-deney-mantksal-yaps olan bir kii karsndaki saksy
alglamyor olabilir. yle ki, anlndaki deney, dzgl durumlarn
dndaki kimi yntemlerle gerekletirilmi olabilir. rnein, karmda
duran aelya sakss benden bir perde ile gizlenmi ve yerine buna
benzer baka bir aelya sakssnn hologramnn ( boyutlu
grntsnn) izdm yaplm veya saksnn duyu deneyi, beynimin
ilgili blm uyarlarak ya da uyutum yoluyla meydana getirilmi
olabilir. u halde, bir saks duyu deneyine sahip olmam ve karmda
gerek bir saks bulunmas bu saksy alglyor olmam iin yeterli
deildir: Yerine gelmesi gereken bir baka koul, saks duyu
deneylerinin karmdaki saksyla nedensel iliki iinde bulunmalardr.
Yani kardaki saksy alglyor olmamn bir zorunlu koulu, saks
mantksal yapsn kendilerinden kurduum duyu deneylerine bu
24

H. F. Grice, "The Causal Theory of Perception", Proceedings of the Aristoteiean Society, Supp, cilt 35, 1961.

80

saksnn neden olmu olmasdr. Fiziksel nesne, duyu deneylerinin ne


zorunlu ne de yeterli kouludur. Onlara ancak kimi kez neden olur.
Algnn doru olmasnn zorunlu koulu ise, ite bu nedensel ilikidir.
Eer (A) ve (B) nermelerini ve (B)'nin ierdii nedensel ilikiyi,
birbirlerini tamamlayan bir anlamda tantlayabildiysek, nedensel
gereki bir aklamayla, bilgi grngcln bir araya getirip
balayan bir kuramn temel izgisini elde etmi saylabiliriz. Nedensel
bir gerekilikle grngcln balatrlmas ne eliik ne de akla
hi gelmemi bir dncedir. Burada grlerine deindiimiz
felsefecilerden hem Grice hem de Ayer 25 bu olanaa deinmilerdir.
Gelitirmi olduumuz kuramsal temele gre, zdeki anlamndaki
fiziksel bir d dnyann var olduunu ve bunun algnn bir zorunlu
koulunu oluturduunu syleyebilmek durumundayz. Bunu sylerken, deneysel anlamda bir bilgi ne srmek durumunda deiliz,
olamayz da: ne srlen zaten bilgi kuramnn dndadr. Bilginin tek
kkeni deneydir ve deneysel olarak dorulanamayan nermeler ne
lde mantksal ve deneyle tutarl olurlarsa olsunlar, bilgi deil, gr
ya da inan dzeyindedirler.
Bu adan, bilgi dzeyinde d dnyay grngc bir yorumla
kavramann, deney snrlar iinde kalarak yaplabilecein tm
olduunu dnyoruz.
Eer fiziksel nesneler varsa bunlarn alglanmasnn nedensel bir ileyi
gerektirdiini grdk. Bu nedensel ilikiyi, deney ya da gzleme
dayanarak deil, bir mantksal aklama olarak ne srm
bulunuyoruz. Dolaysyla bamsz fiziksel varlk ve algnn nedensel
zellii ilkelerinde Locke'a katlrken, bu ilkelerin bilgiye temel
saglamalar ve bilgi kuram iinde yer almalar asndan ondan
ayrlyoruz. Locke'un grnden ayrldmz bir baka nemli nokta,
algmzn, nedeni olan nesnelere benzedii sav zerindedir. Bu
benzerliin deneysel adan ileri srlemeyecei ak olmaldr. Byle
bir benzerlik varsa bile, bunu mantksal adan temellendirmek pek g
olabilir. Biz, burada ne srdmz gr asndan nesne-alg
benzerlii savn temellendirme gereiyle karlamyoruz. Savunduumuz aklamaya gre, bilgimizin ieriini meydana getiren 'mantksal
yaplar' duyu deneylerinden bizim kurduumuz yaplardr ve duyu
deneyine neden olan d nesnelere benzeyip benzememeleri olumsaldr.
25

Grice, a. g. y.; A. J. Ayer, The Problem of Knowledge, Penguin, 1956, s. 118.

81

te yandan, gereki doruluk kavram nesne-alg ierii


karlklln, yani akmasn temel alr. Bu ise, alg ieriinin bir
anlamda d gerekliin bir izdm, bir benzerlii olduunu
onaylamak anlamna gelir. Bu benzerlii 'neden olma' ilikisine
balayarak u anlamda kavrayabiliriz: D dnyadaki nesnelerin
algmza neden olduklarn grdk; karlkll meydana getiren bire
bir ilikiyi bu 'neden olma' ilikisi olarak yorumlarsak, alg ieriindeki
nesnelerin dalm ve karlkl ilikilerinin, d dnyadaki fiziksel
nesnelerin konum ve uzaysal ilikisine benzedii de buna bal olarak
sylenebilecektir. Eer nesnelerin gereklikteki ilikilerinin algya
yansd kabul edilebilirse, yukardakine kout bir aklamayla
nesnelerin alglarna benzedikleri savna da anlam kazandrlabilir: Bir
nesnenin kendi paralar arasndaki uzaysal iliki, algnn nedensel
sreci dolaysyla, nesnenin biimini, duyu-deney girdisinde
yanslayacaktr. Bylece, bu girdiden kurulacak mantksal yap da bir
anlamda, alglanan nesneye benzeyecektir.
Bizce nemli olan nokta, aklamamzn, bu anlamda bile olsa, bir
benzerlii gerektirmiyor, ileri srd alg ileyiine gre bir benzerlii
temel almyor oluudur. te bu nitelik, nerimizi tasarmclktan ayrt
ederek ondan daha esnek yapan bir noktadr. Ancak yine bu noktann,
benimsediimiz kuramsal yapnn, doruluk yarglarnda hangi ilkeyi
kulland konusunda bir sorun dourduu ne srlebilir. Eer d
dnyadaki gereklik ve grng arasnda bir benzerlie dayanmak sz
konusu deilse, herhangi bir alg nermesinin doru olduunu
sylemek ne demektir ve bu doruluk neye gre kantlanacaktr? Bir
alg nermesinin doru olmasndan ne anladmz belirgin bir biimde
ortaya koymak gerektiinde nasl bir ilke kullanacaz? Nesne ve alg
ierii arasnda bir benzerlik beklememek doruluk kavramn
karlkllk ilkesiyle temellendirememeyi iermez mi? Karlkllk
ilkesini, bunun herhangi baka bir gereki gr tarafndan etkili ve
anlaml olarak kullanlabildii lde, biz de kullanabilmek
durumundayz. Karlkll ister yukarda betimlediimiz gibi yaln bir
bire bir iliki, ister daha gncel bir yorum dorultusunda, bir olgu ve
onu anlatma dken, dile getiren olgu arasndaki iliki olarak grelim,
doruluk kavrammz temellendirmede, yani doruluktan ne
anladmz dile getirite, baka gereki yaklamlar gibi biz de bu
ilkeye bavuruyoruz. Algnn doruluunu nasl kantladmza
gelince; burada karlkllk yerine tutarll kullanmak durumundayz.
82

Bu ise yalnzca bizim yaklammza zg bir durum olmak yerine


btn gereki kuramlarn uyduu genel bir niteliktir.
nsann yapsna zg kimi snrlamalar nedeniyle, birok durumda
doruluktan ne anladmz, doruluu nasl kantladmzdan farkl
olabilir. "Bugn hava gzel" nermesinin doruluu, sk skya
kapatlm perdelerin arkasndaki hava durumunu uygun bir biimde
dile getiriyor oluuna, yani dile getiriin dile getirilenle uyum ya da
karlkllk durumunda oluuna baldr. Bu nermenin doruluunu
gstermeye gelince, perdeyi aar, dar bakarz. Eer nerme
algladmz uygun olarak dile getiriyor, onunla bylece karlkllk
kurabiliyorsa dorudur. Bu rnekte, doruluk kavramn meydana
getiren ilke doruluun snanmasnda da kullanlabilmektedir. Oysa,
belirttiimiz gibi, her nerme bu yolla snanabilir olmayabilir. rnein,
tarihsel varlklar ya da teknik adan eriilmesi olanaksz nesnelere
ilikin nermelerin doruluundan sz ettiimizde, bu doruluu ileri
srerken anladmzla, ayn doruluu kantlar veya sunarken
yaptmz, farkl eyler olacaktr. "Eskiden, bu tepenin stnde
Mozolus'un antmezar vard" nermesi Bodrum'da bulunan bir tepe
hakknda sylendiinde dorudur.
nk sa'dan 300 yl ncelerinden balayarak bu tepenin grnm
yukarki nermenin dile getirdii gibi olmutur. Yani bu nerme bir
tarihsel olguyu anlatma dkt, onunla karlkllk kurduu iin
dorudur. Dolmakalemimin ucunu gstererek "Burada altn ve bakr
atomlar bir arada bulunuyor" tmcesini sylediimde, yine bir olguyu
dile getirmi olduum iin doru bir nerme yapm olurum. Bu her iki
nermenin de doruluunu snamada, dile getirdikleri olguyu
belirleyip, dile getiriin olguya uyup uymadn, yani karlklln
kurulmu olup olmadn saptama olana yoktur. nk bu olgular
gzlemleyebilme olanana sahip deiliz. Onlar anlatma dken
nermelerin doruluunu; ilgili olgular hakkndaki baka nermelerle
tutarl olup olmadklarna bakarak snyoruz.
Algmzn doru olduunu sylediimiz zaman kastettiimiz, bu
doruluu kantlamak durumunda yapabileceimizden ite yukardaki
farklla benzer bir biimde ayrlr. Masann zerinde bir kitap gryor
ve bu algnn doru olduunu sylyor veya bu dorulua inanyorsam,
karmda, bende masa ve kitap mantksal yaplarn kurmam
salayacak duyu deneylerinin olumasna neden olan fiziksel nesneler
bulunduunu dnmek durumundaymdr. Oysa bu algmn doru olup
83

olmadn kantlama ya da snamaya gelince, yapabileceimin hemen


tm, algnn kendi sreklilii iinde ve bakalarnnkiyle tutarl
olduunu saptamakla snrldr. Bu da deneyin kendisinin yine deneysel
yolla dorulanamamasndan ileri gelir.
Gereklii varlkbilime brakan, alg ve bilgiyi de anlk ieriimizde
snrlayan bir gr gelitirdik. Aklamamzda fiziksel ve anlksal
olgular arasnda keskin bir ikilik yaratlm olduu dnlebilir. Buna
karn, ikiliin kavramsal dzeyde kald ve varl iki ulama
ayrmad belirtilmelidir. Bunun gsterilmesi ise, anlksal olgularn
doyum veren bir zmlemeyle fiziksel olgulara indirgenmesi yolundan
geer.

84

IV

85

ZDEK VE ANLIK
14. Anlksal Olgular
Anlk dendiinde, gerekte, anlksal olaylar veya durumlar dnlr.
Anlk, ya bu durumlarn tmne ya da bu durumlar iinde barndran
ortama verilen addr. Anl anlksal olay veya durumlarla aklamak,
ancak bu olay veya durumlarn ne olduklarnn uygun bir betimlemesi
verilebildiinde anlam kazanacaktr. Bu betimlemenin verili
balamnda ise varlk ve anlk felsefesi asndan nemli sorunlar
domaktadr.
Hangi olay ve durumlarn 'anlksal' olarak snfland, dil ve kavramsal
yapmz iinde kkl ve kesindir. Bilgiye ierik olan deney ve deneyi
meydana getiren olaylarn, yani duyum ve algnn ierii anlksaldr.
rnein grme olaynn ieriini oluturan grnt, dokunma olaynn
ieriini oluturan dokunum, anlkta meydana gelir. D dnyann
deneyi yan sra i dnyamz konu alan deneylerimiz de vardr
(introspection): Bbrekteki bir agr, duyulan bir sevin, bir znt,
holanma veya coku, sanclar, kantlar ve benzeri olay ve durumlar
hep anlk eleridir. Deney verisine dayanlarak yrtlen iki nemli
stdzey anlksal ilev, anlak ve eylemin anlksal boyutunu oluturur:
nanmak ve istemek. Dnmekten sz ettiimizde ierii inan ve
isteklerden oluan bilinli bir anlksal olaylar dizisini anlyoruz. eitli
karmaklk dzeylerindeki inanlar ve yine deiik dzey ve mantksal
yaplar tayan (rnein niyet, dilek gibi) istekler tpk br anlk
ierikleri gibi bilinli veya bilinsiz olabilirler. Bilinli anlak ilevleri
arasnda anmsama ve imgelemeyi de sayabiliriz. Anlak dnda kalan
anlk ieriklerinden kin duymak, sevmek, kskanmak gibi durumlar da
yine i deney kapsamnda dnlebilir. Ksaca toplayacak olursak, d
ve i deney ierikleri ve bunlar veri alan inan ve istek biimleri
anlksal olgu trlerini oluturur.
Anlksal olay ve durumlar, i ve d deneyden olutuklar veya bunlar
ierik aldklarndan, onlarn farknda oluumuz temelde deneyseldir.
Ayn deneysellikle, anlksal olay ve durumlar iinde bulunduran bir
ortamn farknda olamyoruz. Eger anlktan sz etmenin dayana
deneysel ise, anln varln, deneyin iinde olutuu, fakat kendi
deneye konu olmayan bir ortama balamak yerine, bir aradaki
deneylerin tm olarak zmlemenin tek geerli yol olaca ileri
86

srlmtr. Hume ile badatrlan bu grn karsndaki tzc


yaklama gre ise, deneylerin nasl bir arada olabildikleri, deiik
anlklarn birbirinden nasl ayrldklar ve deney denilen olaylarn nasl
olup da onlar iinde bulunduran bir ortamdan bamsz olarak var
olabilecekleri konular deildiinde, Hume'un grnn pek ok sorun
karsnda eksik kald vurgulanm olur. Anln deney temel alnarak
yorumlanp yorumlanamayacag konusu zerindeki gr kartlklarn
tam ortadan ikiye blen baka bir grler kutuplamasn 'anlksal' diye
nitelendirdiimiz olaylarn varlksal deerlendirmesi oluturur. Anlksal
olaylarn varlnn zdek ulamna indirgenebileceini savunan gre
zdekilik, byle bir indirgemenin olanakszln, yani anln kendi
bana zdekten bamsz bir varlk ulam oluturduunu savunan
gre de ikicilik diyoruz. Gerekte ikicilik, zdekilik ile onun kart
olan idealizm arasnda yaplan bir karlkl dn verme, bir uzlatrma
abasnn rndr. nk idealizm, anlksal varln bamsz olduu
savna, zdegin anlksal varla indirgenebilecei veya zdegin var
olmad savn da ekleyen felsefe grdr.
kicilik, deneyin kendi yapsnda yansd sylenen bir ayrm temel
alyor oluundan tr, saduyu eilimlerini dile getirir. zdekilik ise,
saduyuyu ayn lde yanstmamasna karn, kuramsal adan
tutarllk ve ekonomi salar. Bunun tesinde, bilimin zdeki tutumuna
felsefi bir temel oluturur. Burada, varlkbilimsel adan zdekiliin
doru oluunun, deneyin deerlendirilmesinde ikici bir tutumla
badaabileceini vurgulayarak, zdek dnda bir varlk ulam
bulunduunu savunmann dayanaksz olduunu gstermeye alacaz.
Bunu yapmak, idealizmin dayanaksz olduunu gstermi olmay da
ierir.
Felsefede fiziksel ve anlksal olaylar arasnda izilen ayrm nitelie
dayandrlr:
Fiziksel olaylar zorunlu olarak uzay ve zamanda yer alrlar. Uzayda yer
almayan bir fiziksel olay dnlemez. Bu bir mantksal olanakszlktr.
Buna karlk, anlksal olaylarn uzayda yer almalarnn olumsal olduu
ve hatta daha da ileri gidilerek, byle bir yer aln olanakszl ileri
srlebilir. Bir inan veya istein yeri neresidir? Sevginin uzay iinde
kaplad yer nedir? Deneylerimiz, dncelerimiz, anlarmz
nerededir?
Bu sorularn kimini yantlarken 'kafamzda' veya 'bamzn iinde'
demek istiyoruz. Yalnz buna kar u sorulmaldr: Dnce ve
87

anlarmzn kafamzda olduunu nereden biliyoruz? Herhalde bu inan


i deneye dayanarak kendi kendimize kavradmz bir ey olmaktan
ok, ada bilimin anl beyne balayan yaklamnn yetkesini kabul
etmekten domaktadr. Bilin ve anln beyne bal olduu, dorudan
ve i deneye dayanarak kavranabilecek bir ey deildir, nk daha
eski alarda bu hi de apak grnen bir doruluk deildi. Ancak yine
de denebilecektir ki, iitmek ve grmek, aka 'kafada' meydana gelen
deney olaylardr. deneysel olarak, rnein gkyzne baktmzda
bizde oluan deneyin 'bamzn iinde' yer aldn syleyebiliriz. Bu
kez de "Bamzn iinin zellikle neresinde?" diye sorduumuzda yeni
bir belirsizlikle karlayoruz. nk mavi deneyinin gzn ka santim
arkasnda yer aldn ve altna doru mu yoksa stne doru mu
olduunu syleyebilmek durumunda deiliz. Bunun nedeni, deney
ierikleri zerine hakknda bilgi edinmenin tek yolunun i deney
oluudur. Evet, bilimin yapt gibi, d deney yoluyla, beyinde dnce
veya algyla ilgili olan birok ballam saptayabiliriz. Ancak
saptanacak bu fiziksel eler her ne kadar deneyin meydana gelmesinin
nedensel koullarn olutursalar da onlarn deney ieriinin yerini ve
doasn belirledikleri ne srlemez. rnein, grme duyumunu ele
alalm. Gkyzne baktmda, gzmn atabakasna arpan nlar,
gz sinirimde neden olduklar bir itki (impulse) ile beynimi uyarrlar.
Bylece, beynimin belirli bir yer veya yerlerinde kimi fiziksel
(kimyasal, elektriksel) olaylar meydana gelir. Bu noktaya dek
betimlenen nedensel olaylar zincirinde yalnzca fiziksel olaylar var.
Oysa bunlardan hibiri 'mavi rengi grmek' dediimiz deney ieriini
betimlemiyor. Yalnzca, hepsi bir arada, bu deney ieriinin meydana
gelmesinin nedensel koullarn oluturuyorlar. Ne sinirdeki uyarda ne
de beyindeki elektrik akmnda mavilik var. Ancak bu fiziksel olaylar
meydana geldiinde, bu deney de meydana geliyor. yle ise bilimsel
bulguyu, anlksal olay dediimiz deneyi aklyor olarak kabul etmek
ancak bir varsaymdr. Kantlanan bir ey varsa o da bilimsel bulgunun,
yani betimlenen fiziksel olaylarn, deneyin nedensel koullarn
akladklardr. Yani elde, beyinde meydana gelen kimi olaylarn
deney olaylar olduklar nermesini kantlayan hibir veri
bulunmamaktadr. Bu nedenle de deneyin uzaydaki yeri zerine bir
kesin belirleme yapabilmekten yoksunuz. Ancak deney ve beyin
olaylar arasnda bulunacak bir zdelik bu belirlemeye olanak salard.
Oysa byle bir zdelii kantlayan bir veriye sahip deiliz.
88

Fiziksel olaylar anlksal olaylardan ayrt eden bir ikinci nitelik anlksal
olaylarn irek olulardr, denir. Fiziksel olaylar, nesneler ve durumlar
herkese gzlemlenebilir olma zelliini tar. Meydana gelen bir
fiziksel olay, orada bulunan herkes alglayabilir. Buna karlk
duyduum bir ac, bir holanma, bir istek, yalnzca benim yaadm ve
ancak benim yaayabileceim bir deneydir. Aklmdan geenler, sevgim,
kinim, inan ve niyetlerim yalnzca benim gzlemime ak ve benden
baka herkese kapal olan olay ve durumlardr. Bunlardan aa vurmak
istediklerimi iletiimle herkese gzlemlenebilir bir duruma getiririm.
Ancak bylece sze ve eyleme dktmn gerekten duygu ve
dncelerimi yanstp yanstmad da btnyle benim iletiimdeki
itenliime kalmtr. Duygularmz da vurmay dizginleyebildiimiz
srece, kendi i dnyamzla ilgili yalanlar sylemek konusunda tam bir
ayrcala sahibiz.
Bir mzik parasn dinlerken yaadm haz yalnzca benimdir. Benim
duyduum hazz baka kimse duyamaz. Doal olarak, bu ayn mzik
parasn dinleyen birok kii haz duyacaktr. Ancak herkesin duyduu
haz kendinindir. Ne benim bir bakasnn duyduu hazz duymama ne
de bir bakasnn benim duyduum hazz duymasna olanak vardr. Bu
nedenle, ayn mzikten duyulan hazlar karlatrmaya da olanak
yoktur. ki kiiye ayn elektrik oku verilebilir veya ikisinin de ayn
deniz grntsn grmeleri salanabilir. Her ikisi de ya ac duyacak
ya da denizin mavisini duyumlayacaklardr. Ancak ikisi de ayn acy
veya ayn duyumu yaamayacaklardr. Her ikisi de ayn adan denizi
grecekler, fakat birinin duyumlad mavilik deneyini br
duyumlamayacaktr.
Deneyin irekliini yenme olanamzn bulunmad sylenir. Bir
adamn kafatasn ap beynini inceleyerek deneylerine ortak olamayz.
Beyinde gzlemlenecek olaylar kimyasal veya elektriksel deiimler
olacaktr. Bunlarn hibiri adamn deneyindeki maviyi grmek, adamn
duyduu coku veya acy duymak, yaamak deildir. lerleyen
teknolojinin yle bir aygta olanak verdiini dnelim: Ucundaki
'alc', bir insann bana dedirilen aygt, ekrannda o insann iinden
geirdii dnceleri yanstsn. imdi, byle bir aygt gerekletirilmi
olsa, ekrandakini gren biri, dncesi ekrana yanstlan kiinin
dncesini mi dnyor olacaktr? Hayr. Bu dncenin ieriinde
neler olduunu aygt araclyla byk lde biliyor olmasna karn,
dnd yine kendi dncesi olacak, tpk ayn deniz manzarasn
89

gren iki ayr kii gibi, her ikisi de yalnzca kendi dncelerini tayor
olacaklardr. Aygt daha da gelitirip, bir kiiye 'alc', bir bakasna da
'uyarc' takarak, birinde oluan dnceyi bylece brnn
dncesinde yanstmak da durumu pek deitirmeyecektir. Byle bir
'telepati' aygt, iki ayr kiide ierikleri zde olan iki ayr dncenin
bulunmasn salamak tesinde bir ey gerekletirmi olamayacaktr.
Btn bu belirttiklerimize kar u denebilir: Byle bir aygt bir kiiye
bir bakasnn dncesine sahip olma olanan veremese bile, ona
br kiinin deney veya dnce ieriini bilebilme olanan
salamaktadr. Bu ise, irekliin en nemli ynn, yani gizlilii
yenmi olmaktr. Evet, fakat irekliin bu en nemli yn bylece
yenildiyse, bunun byle bir aygt yapabilmeye olanak salayan bilgi
birikiminin baars olduu da aktr. Bu birikim iinde fiziksel
olgudan deney ieriinin nasl tretildiinin bilgisi de bulunuyor
olmaldr. Oysa balangta ortaya atlm olan sorun, byle bir
trerimin yaplabilmesi ynnde beliren ilkesel glkten baka bir ey
deildi: Yinelersek, bir ballam kurulmasna izin verecek fizikselanlksal olaylar bir aradaln beyni aarak gzlemlemeye olanak
yoktur. Dolaysyla 'telepati aygt' rnei ilk bakta grnd lde
bir anlam tamamaktadr. te btn bu dncelere dayanlarak
anlksal olaylarn, fiziksellerde bulunmayan bir ireklie sahip olduklar
kabul edilmitir.
Fiziksel ve anlksal olaylar arasnda bir nc nitelik ayrl, bu
olaylarn bilini biimlerinde gsterilir. Anlksal olaylar dolaysz ve
dorudan bir biimde kavrarz. Fiziksel olaylar ise dolayl olarak
kavrarz. Dzgl durumlarda deneylerimiz hakknda yanlmamz sz
konusu deilken fiziksel nesne veya olaylarn gereklii ile ilgili olarak
her zaman yanlabilme durumundayz. Bir baka deyile, alg d dnya
hakknda yanlabilirken bu algya veri olan duyumun ierii hakknda
ayn yanlg olasl sz konusu deildir. 4. Blm'de belirtildii gibi,
"Odann ortasnda bir at gryormu gibi oluyorum" nermesi, "Odann
ortasnda bir at var" nermesi yanl olsa bile, doru olabilir. lk
nermenin doruluu byle bir duyumun bulunup bulunmadna
baldr. Bu nermenin doru olup olmadn bilebilecek tek kii de
nermeyi syleyendir. Bu nedenle; kendi deneylerimiz hakknda
itenlikle sylediimiz her nerme, eer ruhsal durumumuzda bir
olaandlk yoksa, dorudur. te yandan, bakalarnn anlksal
durumlar hakkndaki bilgimiz ise; bir ifte dolayllk gsterir. Byle
90

durum veya olaylar bu kiilerin fiziksel durumlarn yorumlayarak


kavrarz.
Fiziksel ve anlksal olay ve durumlarn ortak olarak tamadklar
savunulan bu nitelik gz nnde bulundurulursa, bu niteliklerin
gerekten ortak olup olmadklar sorunu bir yana, eldeki verinin, bu
olay trlerinin zde olduklarn gsteren bir zellik tamad kabul
edilebilir. Tersine, ilk bakta bu nitelik nedeniyle fiziksel ve anlksal
olaylarn ayr ve biri brne indirgenemez olduklarn syleme eilimi
domaktadr. Eldeki veri, ayrca fiziksel ve anlksal olaylarn
birbirleriyle yakn ilikiler iinde olduklarn da gstermektedir. Her
eyden nce, hem anlksal olay ve durumlar hem de birok fiziksel
olay ve durumu kii olarak insana ykleriz. Ayn kii hakknda, rnein
skntl olduunu ve kalarn kaldrdn; bir istei olduunu ve
kolunu ileri uzattn syleriz. kinci olarak da Fiziksel ve anlksal
olaylar nedensel olarak yorumlanabilecek ilikilere girerler. rnein,
tam bir doallkla, kiinin skntsnn kann kalkmasna neden
olduunu, tabaktaki elmay istemesinin kolunu ona doru uzatmasna
neden olduunu syleriz. Gvdedeki hormon dengesizlikleri ruhsal
dengeyi etkilerken kimi salglar coku veya fkeyi arttrr. Benzeri bir
biimde de belirli bir davrann sonularn dnr ve buna gre karar
vererek eyleme geeriz. Eer bu doal yorum doru ise, yaammzn
byk bir blm fiziksel ve anlksal olay ve durumlarmz arasndaki
nedensel etkileimden olumaktadr.
15. Descartes ve Etkileimcilik
Descartes, saduyu eilimini kuramna temel yapm ve ortak olmayan
nitelikleri bulunduunu ileri srerek insan tini ve gvdesi arasndaki
ilikiyi ikici bir yaklamla aklamtr. 26 Ona gre, fiziksel ve anlksal
olaylar deiik trde varlk tarlar, nk onlar birbirine
indirgenemeyen iki deiik tzde, yani zdek ve tinde (ruhta) meydana
gelen olaylardr. Bu demek ki, Descartes ikiciliini tzc bir temele
oturtmaktadr. Descartes'n kuramn belirleyen bir baka dnce ise,
bu iki tz, yani bu tzlerde meydana gelen olaylar arasnda karlkl
nedensel etkileimlerin bulunduunun kabuldr. Bu kurama gre hem
dnce ve duygularmz gvdemizde meydana gelen olaylar hem de
26

Descartes, R., "Meditation IV", Philosophical Works of Descartes, Dover, 1955, s. 185-199.

91

gvdemizde meydana gelen olaylar anlmz etkiler. Grld gibi,


Descartesi ikicilik, bir ynyle, anlksal ve fiziksel olaylara ilikin
deneysel bilgimizin geen blmde dile getirilen yorumunun
kuramlatrlmasyla ortaya kmtr. Bu adan, rnein Hume'un
gr de olguyu tze dayandrmak zerindeki anlamazlk dnda,
Descartes'n kuramnn izindedir. Locke ise bu balamda Descartes'
sorgusuz kabul etmektedir.
Descartes sonras usu filozoflar ustalarnn anlk kuramn oluturan
ikicilik ve etkileimcilik elerinin bir arada bulunamayacana
inanmlardr. Bylece, ya Spinoza'da olduu gibi ikicilii ykarak teki
bir tmtanrcla gitmiler ya da ikicilii koruyarak etkileimi ykan bir
koutuluk kurmulardr. Aranedenciler (Malebranche ve Geulincx) ve
Leibniz'in felsefelerinde bulunan koutulua gre anlk ve gvde
arasndaki iliki ya her seferinde Tanr'nn araya girmesiyle salanyor
olarak aklanm ya da hibir etkileim bulunmad ve etkileim gibi
grnenin nden kurulmu bir uyum, yani bir olaylar koutluu olduu
ileri srlmtr. kiciliin bir baka biimi olan glgeolguculuk, anl
gvdeden ayr bir varlk olarak kabul etmesinin yan sra, bunun bir
glgeolgu olduunu, yalnzca gvdenin anl etkileyebildiini ve
tersinin olanaksz olduunu savunur.
Etkileimci ikicilik (Descartes'n kuram) dndaki bu aklamalarn
saduyudan uzak kaldklarna deinerek bu yaklamlar burada ele
almayacaz. Ancak kuramlarnn saduyu ile uyumu yitiriyor olmasna
karn, bu filozoflarn neden Descartes'n nerisine kar km
olduklar sorulmaldr. Bunun balca nedeni, 17. yy'da yaygn olarak
onaylanan ve nedensel ilikinin ancak ortak zellikleri olan nesne veya
olaylar arasnda yer alabilecei inancdr. rnein Spinoza, bu yar
dogmac inanc bir temel ilke olarak aka dile getirmitir: "Hibir
ortak yan olmayan iki nesneden biri brne neden olamaz." 27
Gerekte Descartes'n kendisi de benzer nedenlerle glk ekmi ve
ortak yanlar bulunmayan tzlerin etkileimini saladklarn savunduu
kimi arac ilkeler (rnein: esprits animaux) benimsemek durumunda
kalmtr. Descartes'n dzeneki doa gr fiziksel bir nedenin
etkisini basn, deme veya arpma yoluyla, yani uzayda devimi
iererek meydana getirmesini zorunlu klyordu. Uzayda bulunmayan
tin ile temel nitelii uzayda yer kaplamak, yani uzam olan gvde
27

Spinoza, B., Ethics, Everyman's Library, Dent: Londra, 1967, s. 3 (1. Blm, nerme 3).

92

arasnda var olduu sylenen nedensel ilikinin Descartes felsefesinin


tutarll iin bir glk yaratt aktr.
Genelletirecek olursak sorun yle domaktadr: Birbirinden indirgenmezlik lsnde ayr olan ve biri uzayda bulunurken br uzayda
bulunmayan iki tz birbirlerini nasl etkileyebilir? Bir etkileim sz
konusu olduunda, birbirine nedensel olarak bal anlksal olaylar
zincirinde bir son olay ve birbirine nedensel olarak bal fiziksel olaylar
zincirinde de bir ilk olay bulunacaktr. rnein, bir istek ve beyinde
meydana gelen bir kimyasal/elektriksel deiim gibi... imdi bir
kimyasal veya elektriksel olaya neden olan olayn en azndan kimi
elektriksel veya kimyasal nitelikleri olmas ve de neden olduu olayn
bitiiinde (veya evresinde) bulunmas beklenmez mi? yle ise
nedenin ya anlksal olmamas ya da anlksal ise fiziksel nitelikler
tamas gerekecektir ki bu da ikici etkileimcilikle badaamaz. Byle
bir kar kn gc, Hume'un nedensellik zmlemesinin yaygn bir
onay grmesiyle yitirilmi ve bugn iin bir sorun oluturmann dnda
kalmtr. Hume'un zmlemesine gre, iki olayn nedensel iliki
iinde bulunmas ikinlik veya zorunluluk gerektirmez. Srekli olarak
beraberce gzlemleniyor olmak, iki olayn nedensel olarak bal
olduklarn sylemenin tm dayanan oluturur. Anlksal ve fiziksel
pek ok olay arasnda da bu birliktelik zengin bir biimde
gzlemlendiine gre, Descartes kuramnda bu adan bir sakatlk
olmasa gerektir.
kici etkileimcilie kar ileri srlm olan bir baka kar k,
fiziksel ve anlksal olaylar arasndaki nedensel ilikinin, fizik biliminin
temel direklerinden biri olan enerjinin korunumu ilkesiyle elitii
ynndedir. Bu ilke, btn fiziksel srelerde dizgedeki toplam enerji
niceliinin deimediidir. te yandan, yine fizik biliminin bildirdiine
gre, her nedensel ilikide nedenden etkiye bir enerji aktarm sz
konusudur. u halde bir anlksal olaya neden olunduunda, fiziksel
evrenden belirli bir enerji nicelii yitirilmi ve bylece korunum
ilkesiyle elien bir durum domu olacaktr. yle ise, modern bilim
asndan vazgeilmez olan bu ilke korunmak isteniyorsa, ikici
etkileimcilik yadsnmaldr.
Etkileimciligi savunmak iin anlksal olaylarn da fiziksel olaylara
neden olduklar ve dolaysyla uzun dnemde dizgeden yitirilen ve
dizgeye kazanlan enerjinin dengelenecei belirtilebilir. Ancak byle
bir savunma enerjinin korunumu ilkesine uymamaktadr. Tersine, her
93

nedensel ilikide anlksal ve fiziksel ortam arasnda enerji yitirilip


kazanldn
varsaymaktadr.
kici
etkileimciliin
ada
savunucularndan biri olan Jerome Shaffer, anlksal ve fiziksel olaylar
arasnda meydana gelen nedensel etkileimlerde fiziksel enerjinin
yitirildigini ya da kazanldn ileri srmek iin hibir gereke
bulunmadn belirtmitir. 28 nk fiziksel enerjinin harcanmas iin
bu enerjiyle bir fiziksel i yaplmas gerekir. Fizik kuramnn ne
srd de bundan baka bir ey deildir. Dolaysyla modern fizik
kuramnda fiziksel olmayan bir i grmenin fiziksel enerji
harcanlmasn gerektirecei gibi bir anlam da bulunmamaktadr.
Fiziksel bir i grmeden neden olunabilecek olaylar fiziksel evrenin
iinde bile bulunabildiine gre, enerjinin korunumu ile ilgili bir sorun
da olmasa gerektir. Shaffer, rnek olarak, bir k kayna karsnda
devim iinde bulunan bir nesnenin, arkasndaki yzeye drd
glgenin devimine neden olduunu, oysa nesneden glgeye bir enerji
aktarmnn sz konusu olmadn belirtiyor. Doal olarak, nesnenin
devimi iin bir enerji harcanmaktadr. Ancak bu, glgenin devimine
giden bir harcama deildir. Bu rnee kout olarak bir Fiziksel olayn
meydana geliinde harcanan enerjinin yine bu olayn neden olduu
baka fiziksel olaylara aktarlm olacan ve eer bu olaydan bir
anlksal olay da domusa, buna bir aktarmn sz konusu olmayaca
sylenebilir. rnein parmaa batan bir inenin harcad enerji
evresini oluturan fiziksel dizge iinde kalacak (rnein yrtt
dokular stacak) fakat inenin neden olduu acya hibir enerji
aktaramayacaktr.
Descartes'n ne srd kuramn, eletiriler karsnda nemli bir yara
almad grlyor. Bu kurama almak olarak gelitirilen aklamalar
ise, etkileimciliin saduyu boyutunu tamamalarnn yan sra nemli
mantksal ve felsefi sorunlarla da karlamaktadrlar. Bu glklerin
burada tartlmayaca belirtilmiti. Sonu olarak, etkileimciliin
kuram olarak tutarl ve saduyuya uygun olduu sylenebilir.
16. zdekilik
Olguyu aklayc gc, i tutarll ve saduyuya uygunluuna karn
ikiciliin hi de ekici olmayan kimi ynleri vardr. Her eyden nce,
28

Shaffer, J., Philosophy of Mind, Prentice-Hall, Englewood Cliffs: M. J., 1968, s. 66-67:

94

bildiimiz, tandmz, sradan varlklara ek olarak baka bir varlk


tr varsayar. Bunun sakncas ynldr. Varsaylan bu varlk tr,
yani anlk, hem varla sahiptir hem de kendisini bir bamsz varlk
olarak ortaya koyacak belirgin niteliklerin pek oundan yoksundur.
Uzayda deildir, algyla kavranamaz ve dolaysyla da bir tek anlk
(kendimizinki) dnda baka hibiri bilinemez. te bu kadar az belirgin
zellie karn byle bir varlk ulam varsaymann dorulanamayaca
ve felsefeye gereksiz bir gizem, bir kaypaklk ve keyfilik getirecei
sylenmitir. kinci olarak sylenebilecek olan ey, ikici bir aklamada
kuramsal ekonominin salanamaddr. Anlksal varlk kavram, varlk
kavramn gereksiz olarak trlere ayrmakta, oaltmakta ve byle bir
kavram olmadan da aklanabilecek olgularn aklamasn
karmaklatrmaktadr. ne srlm olan nc bir nokta udur:
Bilimsel yaklam tarih boyunca olguyu yalnz fiziksel boyutta
aklam ve bunda giderek artan bir baar gstermitir. Bilgi eksiklii
yznden benimsenmi her bir doga-st aklama, bilimin elinde,
zdeki bir aklamaya dntrlm ve bylece fizik d kavram ve
varsaymlar bir bir braklmtr. kicilik, bilimin bu gelime ynyle
badamamaktadr.
kici aklamalarn bu sakncalarn gidererek kuramsal ekonomiyi
salayabilecek yaklam, zdekiliktir. Bu yaklama gre fiziksel, yani
zdeksel olgu dnda bir varlk yoktur. zdek d gibi grnen olgu,
ya kendi oluturduumuz bir kavramsal yanlsamadr ya da zdeksel
kavram ve niteliklere indirgenebilmelidir. Bu dile getirile tutarl
olarak, zdekiliin zdeksel gibi durmayan olguyu (olay, durum ve
nesneleri) zdeki kavramlarla aklayabilmesi gerekmektedir. Bu
aklama ise, zdekiliin uzun gemiinde iki ayr yolla yaplmtr.
zdeksel gibi durmayan olgular ya btnyle yadsnm ya da
varlklar kabul edilerek, bu varlk zdee indirgenmeye, yani zdeki
kavramlarla zmlenmeye allmtr. lk yntem saduyuya
aykrdr. Duygu, dnce, deney vb. olgularn bir yanlsama olduunu
ve byle eyler bulunmadn savunur. Bu, tutum olarak bir felsefe
sorununu zmek yerine, byle bir soruna kulak tkamay semektir.
Bizi burada ilgilendiren bu ilk yntem deil, ikincisi, yani zdekiliin
zmleyici trdr. Bu tr zdekilik kapsamnda ise balca iki
kuram gryoruz: Felsefi Davranlk ve zdelik Sav.
Wittgenstein'n 1930'lar iinde gelitirdii dncelerinden esinlenen ve
95

Ryle tarafndan gelitirilen Felsefi Davranlk 29 'anlksal' olarak


nitelendirilen olgular hakknda btn sylenebileceklerin, gvdesel
davran eilimleri ile, anlamda bir deime olmadan, dile
getirilebileceini ne srer. Bir baka deyile, anlksal terimler tayan
her nermenin, anlamda bir fazlalk ya da eksiklie neden olmadan;
'davran eilimi' dile getiren bir nermeye evrilebileceini savunur.
Dilsel dzeydeki bu aklamann gereklik zerindeki izdm;
anlksal olarak nitelendirilen her olay veya durumun aslnda insan
gvdesinin belirli bir davranta bulunma eilimi (yatknl) olduu
savnda verilebilir. rnein, birini kskanmak, belirli durumlar
meydana geldiinde o kiiye kar belirli tutum ve davranlara girmek,
ona belirli eyler sylemek eiliminde olmaktr. Korkmak, kamak ve
titremek gibi kimi davran eilimleri tamaktan te bir ey deildir.
Ac duymak, yz buruturup gvdenin bir yerlerine eliyle bastrmak
eiliminde olmak; bir dnce tamak, yine belirli durumlarda belirli
eyler sylemek ve belirli biimlerde davranmaya yatkn olmaktr. Bir
yatknlk ya da eilim tamak, bu yatknln konusu olan davran
gerekten eyleme dkmeyi gerektirmez. Hibir zaman eyleme
dkmediimiz nice eilimlerimiz vardr.
Felsefi davranl dile getiren savda bir temel yanllk bulunduu
sylenemese bile, bir eksikliin bulunduu kesindir. Davranlk, bu
eksikliin nemsiz olduunu ileri srd lde de zmleyici bir
zdekilikten zdekiliin yadsyc trne kaymak durumundadr.
Anlksal durumlardan saydmz cimrilik, sevecenlik, girikenlik,
utangalk gibi kiilik niteliklerini aklarken davranln zellikle
baarl olduunu onaylayabiliriz. rnein bir kiinin giriken olmas,
bu kiinin kimi davran eilimleri tamas dnda, baka ne olabilir?
renerek 'bilme' durumuna gelinilen yetiler, yani bir dili ya da bir
aygt kullanmay bilme becerileri de yine davranln doyum veren
bir biimde aklayabildii olgulardan saylabilirler. Buna karlk,
duygular, deneyler ve anlksal ilevler sz konusu olduunda, davran
eilimi kavram, anlksal olguyu aklamak yerine onun neden olduu
bir durumu dile getirmektedir. rnein, eli scak bir tye deen kii
yzn buruturma eilimini gelitirecektir. Ancak, 'ac duymak'
dediimiz, yalnzca bu eilim deil, bu eilime neden olan gl ve
29

Bkz. Wittgenstein, L., Philosophical Investigations, Blackwell: Oxford, 1953; Ryle, G., The Concept of Mind,
Hutchinson, 1949.

96

keskin bir deney ieriidir. Yanma, acya neden olurken, ac da yz


buruturmaya neden olur. Davranlk anlksal terimleri davran
eilimleri terimlerine evirmeyi nerirken, deney ieriklerini atlamakta,
onlar yok saymaktadr. Oysa sorun bu ieriklerin doas ile ilgilidir ve
ncelikle de bunun aklanmas gerekmektedir.
Gnmzde, anlk felsefesi konusundaki yaynlarda zerine en byk
ilgiyi eken gr, zdekiliin bir baka biimi olan zdelik savdr.
zdelik sav felsefe davranl mantksal olarak dlamad gibi,
kimi zdeki felsefeciler tarafndan bu grle birletirilmitir. 30 Ancak
grlecei gibi, eer zdelik sav doru ise, davranlk iin
aklayacak pek bir ey kalmad da sylenebilir.
zdelik sav anlksal durum ve olaylar yadsmaz, tersine kabul eder.
Bu kabul edi hem dilsel boyutta hem de deney boyutunda geerlidir:
Hem kimi anlksal terimlerin anlamlarnn davrana veya baka
zdeksel nitelik veya kavramlara indirgenemeyeceini hem de bunlarn
anlksal durum veya olaylara ynlerini yaptklarn benimser. zdelik
savnn etkileimcilikten ve dolaysyla ikicilikten ayrld nemli
nokta ise udur: Etkileimcilik (ada yorumlarnda) anlksal durum
veya olaylarn merkezi sinir sistemindeki kimi fiziksel olaylarla
karlkl nedensel iliki iinde olduklarn ne srerken, zdelik sav,
bu ilikinin nedensellik deil, zdelik olduunu savunmaktadr. Buna
gre, 'anlksal' diye nitelendirdiimiz her bir durum veya olay, merkezi
sinir sistemindeki bir fiziksel olay, yani bir kimyasal veya elektriksel
deiimle zdetir. Bir ey dndmzde veya duyumladmzda
yaadmz o anlksal olaylar, beynimizde meydana gelen fiziksel
olaylardan baka bir ey deildir. Bu fiziksel olaylarn hangileri
olduklarn deney ieriinde bilemediimiz halde, bu zdelik yine de
geerlidir. nerilen bu zdelik, deneysel veride bir arada olduklar
gzlemlenemeyen iki olay ya da durum hakkndadr. 14. Blm'de de
grld gibi, bir anlksal olay ve onunla zde olduu savunulan
fiziksel olay bir tek olayn deiik grnmleri olarak gzlemleme
olana yoktur. Ancak durumun byle olmas zdelik savn bilimsel
ve deneysel bir sav olmaktan karmaz. Bunun dayana da
doabilimlerinde bile, ne srlen birok zdeliin dorudan gzleme
dayanlarak ne srlmeyiidir. Deneysel bir nerme, zorunlu olarak,
yalnzca deneyde gzlemleneni olduu gibi aktaran bir nerme deildir.
Bir nermeyi deneysel yapan, onun deneyi betimlemesinden ok,
30

Armstrong, D. M., A Materialist Theory of the Mind, Routledge, 1968.

97

doruluunun deney yoluyla saptanabilir, yani deney yoluyla yanl


olduunun gsterilebilir oluudur. rnein Seher Yldz ve Akam
Yldz'nn zde (yani Vens) olduklar, 'imek' szcyle
adlandrdmz olgunun bir elektrik dearj ile zde olduu, scaklk
dediimiz eyin molekllerin hzl devimi olduu nermeleri hep
bilimsel, yani deneysel zdelik nermeleri olduklar halde dorudan
gzlemin betimlemesi deildirler. Bunlar, eer dile getirdikleri ile
elien deneysel bilgi meydana karsa yanllklar kantlanm olacak
nermelerdir, ite zdelik sav tpk bu anlamda ileri srlmektedir.
Fiziksel bir olayla zde olmad kantlanan bir anlksal olay ortaya
karld an bu savn da yanl olduu anlalm olacaktr.
Ayn nesnenin veya olayn deiik ynleriyle iki ayr bilgi btn
olarak kavrand ve bu nedenle de iki ayr nesne ya da olay olarak z
belirlendii olaandr. Ayn nesneye deiik deney yollaryla
eritiimizde sonu ou kez bu olur. 'Komum, iki ocuk babas Ratp
Bey' ile 'Eminn'ndeki kasap Ratp Efendi' apayr bilgi kmeleridir.
Bu bilgi kmelerinden birini edinip brn mr boyu hi bilememek
olaandr. Ayrca bu niteliklerin ayn kiiye zg olmas da btnyle
olumsaldr. 'Ratp' adn tayan pek ok kii bulunabilir. Fakat kasap
Ratp ile komum Ratp'n ayn kii olduklar ortaya karsa, bu iki bilgi
kmesi birletirilecek ve Eminn'ndeki kasabn iki ocuu olup
Erenky'de oturduu, komumun da kasap olduu bilgileri ortaya
km olacaktr. Bu rnee kout olarak, scaklk ve molekllerin hzl
devimi olgular ayn deney yollaryla kavranamadklarndan, deiik
bilgi kmelerini olutururlar. Bundan tr de dilin scaklk ile ilgili
kullanmlar molekllerin devimi ile ilgili kullanmlarndan farkl
alanlar oluturabilir. te zdelik savna gre, 'anlksal' olarak
nitelendirilen olaylar benzer nedenlerle deiik bilgi kmeleri olarak
kavranmakta ve deiik olgular olarak zbelirlenmektedir. 31 Bunun
sonucunda da bu deiik olarak bilinen alanlar hakknda bambaka
dilsel dzeyler kullanmaktayz. 32
zdelik sav, ilk bakta birok felsefeciye elikili grnmtr.
Bunun balca nedeni, 14. Blm'de ortak olmayan nitelikler tadklar
31

zdelik savnn en nemli temsilcisi J. J. C. Smart'tr. Bkz. "Sensations and Brain Processes", Philosophical
Review, LXVIII, 1959, s. 141-156.
32

Feigl, H., "Mind-Body: Mot a Pseudoproblem", Dimensions of Mind, Hook, S. (der.), Mew York: Collier
Books, 1961.

98

iddiasnn dayanaklarn grdmz, fiziksel ve anlksal olaylarn,


gerekte eliik nitelikleri olduu halde zde olduklar
savunuluyormu gibi grnmesidir. nk iki nesnenin zde
olabilmelerinin zorunlu bir koulu, btn niteliklerinin ortak, yani
zde olmasdr: Hemen belirtmek gerekir ki byle bir eliki sz
konusu deildir. zdelik savnn yapt, gerekte nitelikleri ortak
olmayan olay trlerinin zde olduklarn ne srmek deildir. leri
srlen sav, ortak olduklar henz bilinemeyen kimi nitelikleri
bulunmasna karn anlksal ve fiziksel olaylarn zde olduklardr. Is,
imek, kasap ve Vens rneklerinde olduu gibi, ayn ey deiik
ynleriyle birbirinden farkl bilgi yaplar iinde kavranyor ve bu
nedenle de ortak olmayan niteliklere sahip iki nesneymi gibi
grnyor olabilir. Oysa eer zdelik sav doruysa, btn yaplmas
gereken, ortak olmadklar sanlm olan niteliklerin bilgisinin
birletirilmesidir. Yani zdelik sav doruysa, anlksal olaylarn
uzaydaki yerlerini bilebiliyor olacamz gibi, herkese gzlemlenebilir
olduklar da ortaya km olacaktr. nk eer iki nesne ya da olay
zde iseler, btn nitelikleri ortaktr.
Buna benzer baka bir eletiri de 33 ne srlen zdeliin olanaksz
olduunu, nk rnein, u anda anlmda bir uan at imgelediimi
sylediimde, bu sylediklerimin anlamnn merkezi sinir sistemimde
kimi kimyasal ya da elektriksel olaylarn meydana geldii dile
getiriininkinden ok deiik olduunu vurgular. zdelii dile getirite
kullanlan deyimlerin anlamlar e deilse bu zdelik de olanakl
olamamaldr. Bu eletiri de yukarda belirtilenlere benzer nedenlerle
geersizdir. nce bir zdelik nermesinin balca eleri olan ve
zdeliin aralarnda kurulan ba ile dile getirildii iki deyimin,
eanlaml olmalar zorunlu deildir. Bir zdelik nermesi analitik
olabildii gibi sentetik de olabilir. Yani, "Is sdr" diyebildiimiz gibi,
"Is molekllerin devimidir" de diyebiliyoruz. Zaten ancak bu sayede
ayr bilinen bilgi kmelerini birletirebilme olanana sahip
olabiliyoruz. kinci olarak ise, zdelik savnn bir dilsel zdelik
savunmadn anmsamak gerekir. Davranlktan ayrld nemli
bir noktann anlksal ve fiziksel deyimlerin anlamca ve deneyce deiik
olduklarnn kabul edilmesi olduunu yukarda belirtmitik.
33

zdelik savnn balca eletirileri Malcolm, M., "Scientific Materialism and the Identity Theory", Dialogue,
cilt 3 (1964), s. 115-25'te ve Shaffer, J., "Could Mental States be Brain Processes?", The Journal of Philosophy,
LVII1, Mo. 26 (1961), s. 813-22'de bulunabilir.

99

"Anlmdaki uan at imgesi, beynimde meydana gelen bir fiziksel


deiimdir" dendiinde deyimler arasnda bir eanlamllk deil,
deyimlerin ynetilenlerinin zdelii dile getirilmektedir. Baka bir
deyile, zdelik sav dilsel ya da bilgibilimsel deil, varlkbilimsel bir
savdr.
Ele aldmz bu son eletiriler her ne kadar bir sonuca ulaamyorlarsa
da daha gl bir eletiriye temel hazrlyorlar. zdelik savnn
zdeki bir kuram olmas, anlksal ve fiziksel terimlerin
ynletilenlerinin zde olduklarn ileri srmenin tesinde, bu zde,
yani tek, ynletilen nesneyi de salt zdeksel bir doaya sahip olarak
yorumlamasna baldr. Yani zde olduklar ileri srlen bir anlksal
ve bir fiziksel olay, varlkbilimsel gereklikte salt zdeksel bir yap
tayacak ve dolaysyla zdeksel olmayan niteliklerden de yoksun
olacaktr: rnein bir anlksal olay bir fiziksel olayla
zdeletirdiimizde bu anlksal olayn gerekte bir fiziksel olay olmas
nedeniyle hem uzayda bir yere hem de herkese gzlemlenebilirlie
sahip olduunu sylyoruz. Bunu da zde olduklar anlalan
nesnelerin, haklarnda daha nce ayr olarak bilinen niteliklerin
birletirilmesi yoluyla yapyoruz. Ancak yaptmz bu ise, bu
birletirmenin getirecei kimi istenmeyen sonular da bulunacaktr.
nk, zdeliini ne srdmz bu zdeksel gereklie bir yandan
zdeksel nitelikleri dile getiren bilgileri yklerken te yandan anlksal
nitelikler dile getiren bilgiler de yklemek durumundayz. Baka bir
dzeyde anlatlacak olursa, anlksal ve fiziksel terimlerin eanlaml
olmadan ayn nesneye ynletim yaptklar sylendiinde bu zdeksel
ynletilenin anlksal terimin anlamndaki anlksal nitelikleri tad da
syleniyor olacaktr. rnein, bir istek, eer merkezi sinir sistemindeki
bir durumdan baka bir ey deilse, bu zdeksel durumun, en azndan,
'belirli bir istek olmak' gibi bir anlksal nitelii de olacaktr. Eer durum
byle ise, zdelik savnn yapt, anlksal olay ve durumlarn
'varlkbilimsel stat'lerini zdege indirgemek yerine, yine anlksal olan
niteliklere indirgemekten te bir ey deildir. Bu gl gidermek
amacyla dilsel bir zmlemeye bavurulmu ve bylece anlksal
nitelikler anlksal olmayan terimlerle dile getirilerek zdee
indirgenmeye allmtr. 34 Buna gre, rnein, bir elma istemek,
'elimi uzatp elma aldm zamanki gibi bir durumda bulunmak'
34

Bkz: Smart, J. J. C a. g. y ("Objection 3").

100

yapsnda bir zmleme ile aklanmaktadr. Bunun pek doyum veren


bir yntem olmad kabul edilebilir. nerilen bu zmleme hem
kaypak kalmaktadr hem de kurama bir aklama yntemi daha
ekleyerek btnselliini bozmaktadr.

17. Anlksal Olaylarn Doas


Descartes kuramn, yani etkileimci ikiciliin, fiziksel ve anlksal olay
ve durumlar arasnda izilen bir ayrma dayandrldn daha nce
akladk. 14. Blm'de bu ayrmn temelinde olduklar sylenen
niteliin kimi olaylarda bulunurken kimi baka olaylarda
bulunamayacaklar savnn hangi gerekelere gre ileri srldn
grdk. imdi, olgunun bu yorumunun, saduyuyu yanstan ve
onaylanabilir bir aklama olarak grlebilmesinin rtk bir ikici
varsayma dayandn ve benzer bir zdeki varsaymdan yola
klrsa, zdelik savnn da ayn lde saduyuya uygun bir aklama
zelliini tayacan gstermeye alacaz.
Olaylarn varl nesnelerin varlna baldr. Bu, olay diye
adlandrdmzn bir deiim oluu ve her deiimin de bir nesne
gerektiriyor oluunun mantksal sonucudur. Nesneye ncelik veren bu
varlkbilimsel bak asndan, olaylar nesnelerin niteliklerinin
deimesidir. Bu nedenle, herhangi bir olayn varlk biiminin
belirlenmesi, o olayn deiimi olduu nesnenin varlk biiminin
belirlenmesinden geer. u halde, herhangi bir olaydan sz ettiimizde,
o olayn 'ne zerinde' meydana geldiini, dncemizin bir mantksal
gerei olarak nden varsaymak durumundayz. 'Anlksal' ad ile
andmz olaylar ele aldmzda bu varsaym ikici ynde yaparsak,
szn ettiimiz her nitelik asndan da anlksal ve fiziksel olaylar
arasnda belirgin ayrlklar bulabiliriz. Ancak bu, varsaylm olann
sonu olarak karsanmas, yani varlan sonucun daha balangtan
doru saylm olmas dngselliini ierdii iin, anlksal ve fiziksel
ayrmn kantlayan bir uslamlama olarak deersiz ve yanltcdr.
Descartes ve ikicilikte onu izleyenlerin bu yanlgya dtklerini ne
sryoruz.
Anlksal olaylar dediklerimiz ne gibi nesnelerin (niteliklerinin)
deiimleridir? rnein bir rengin deneyi, akldan bir dncenin
geirilmesi, bir istein ortaya k ne gibi nesnelerde meydana gelen
101

deiimlerdir? Eer bu olaylarn fiziksel olmayan nesnelerin


deiimleri olduunu dnyorsak, bunun sonucunda doal olarak
uzayda yer almadklar ve herkese gzlemlenebilir olmadklarn da
dnmek durumunda olacaz. Oysa buna dayanarak anlksal olaylar
fiziksel olaylardan ayrt etmek, batan varsaylan 'fiziksel olmama'
zelliini geerli bir uslamlamaya dayanyormu gibi karsama
yanlgsn ierecektir. Anlksal olaylar dediklerimizi fiziksel nesnelerin
geirdii niteliksel deiimler olarak dndmzde, ayn ayrm ayn
doallkla karsanamamaktadr. Tam tersine, bu yolu tuttuumuzda,
sezgimiz byle bir ayrmn bulunmad ynne kaymaktadr.
'Anlksal olaylar' terimiyle adlandrdklarmz fiziksel nesnelerin
geirdii niteliksel deiimler olarak grmek neleri ierir? Bu her
eyden nce zdelik savnn doruluunu gerektirmektedir: Herhangi
bir i ya da d nedenle beyne giden bir uyar, buradaki (B olarak
adlandrabileceimiz) bir hcre ya da blgede kimi deiiklikler
meydana getirmektedir. Yani beyindeki B noktasnda meydana gelen
bir X olay sz konusudur. Bu X olay, bir kimyasal veya elektriksel
deiim olarak herkese gzlemlenebilir bir niteliktedir. Beyin
cerrahlarnn yaptklar, bu tr gzlemlerdir. Ancak X trndeki
olaylarn, zel konumlar nedeniyle baka bir bilini biimleri de vardr.
X olaylar, kendisine zg olduklar organizmann bilii alma ve
kendini buna uyarlama ilevleridir. X, meydana getirdii ilevler
arasnda, rnein d dnyadan bilii alma ilevini meydana getirirken,
eger kendisi de ancak dtan bir bilii yoluyla (yani beyin cerrahnn
izledii yolla) bilinebilir olsayd, mantksal olarak, bu ilevi hibir
zaman yerine getiremezdi. X'in 'iten' ve dolaysz olarak
kavranabilmesi, onun, doas olan ilevi meydana getirebilmesi iin
zorunludur. te X'in bu dolaysz ye 'iten' kavran, X'in kimi zel
niteliklerini
oluturmaktadr.
X'i
yalnz
bu
nitelikleriyle
dndmzde ona 'anlksal olay' diyoruz. Oysa, zdeki adan, X'i
fiziksel bir olay, bu niteliklerini de, X'in zg olduu organizmadaki
konumundan tr kazand zel nitelikler olarak dnebiliyoruz.
zdeki bir bak asndan X olaylarnn neden baka fiziksel
olaylarda rastlanlmayan kimi nitelikler tayabildiklerini aklamaya
altk. imdi X olaylarnn bu nitelikleri nasl tayabiliyor
olduklarnn aklanmas gerekir: Nasl olabiliyor da X gibi fiziksel
olaylar, fiziksel olaylara zg olduu bilinmeyen kimi nitelikler
tayabiliyor? Bu niteliklerin varlk asndan yerleri nedir? Bu
102

niteliklerle, zdeki yaklammzla tutarsz olarak 'fiziksel olmayan


nitelikler' kabul etmi olmuyor muyuz?
Burada dile getirilen sorun, 16. Blm'n sonunda ele aldmz ve
zdelik kuramclar tarafndan doyum veren bir biimde yantlanmadn belirttiimiz eletiriyle akyor.
Baka fiziksel olaylarda rastlamadmz nitelikler tadklarn
sylediimiz X olaylar, fiziksel olaylar olarak tadklar fiziksel
niteliklerin yan sra, kimi zel nitelikler de tamaktadrlar. Bir fiziksel
olay ya da nesnenin zel nitelikler tayamamas gerektiini gsteren
hibir geerli ussal neden bilmiyoruz. Eer bu zel nitelikler kendi
balarna varlk olsalard bir sorun doard. Ancak tartlan balamdaki
bamsz varlk, X olaynn zerinde getii B nesnesidir. Platoncu bir
u tutum iine girmedike niteliklerin bamsz varla sahip
olabileceklerini ne srmek iin bir neden yoktur. Varlkbilim
asndan ister adc ister gereki (realist) olalm, niteliklerin
varlklarnn (ister bir adlandrma olarak isterse de gerek olarak)
zerinde bulunduklar nesnenin varlna bal olduunu, onun
varlyla varlk bulduunu syleyebiliriz. yle ise, zdekilikle
eliecek, fiziksellik d bir varlk kabul etmek durumunda deiliz.
Btn yaptmz, kimi fiziksel varln, baka fiziksel varlklarda
rastlanmayan kimi zel nitelikleri bulunduunu kabul etmektir.
imdi, bu aklamalar nda bu blmn banda ele aldmz
konuya dnyoruz. Fiziksel ve anlksal olaylar arasnda yaplm olan
ayrmn dayandrld niteliin ikici ya da zdeki temel
varsaymlara gre deiik deerlendirmelere yol aacan belirtmitik.
zdeki temel varsaymn yukarda verdiimiz ussallandrmas
asndan bu nitelii yeniden ele alalm.
kicilie gre, rnein bir grsel deney, uzayda yer ald belirgin bir
biimde sylenemeyecek bir olaydr. Bunun hangi varsayma gre ne
srlebiliyor olduunu daha yukarda aklamtk. imdi, zdeki
bak asndan unu syleyebiliriz: Bir grsel deney, X gibi bir fiziksel
olayla zdetir ve X uzayda nerede ise deney de oradadr. Ancak bu
deneyin uzayda belirli bir yere konamayan bir nitelii, yani 'farknda
olunuu' ya da 'kavran' da sz konusudur. Fakat bunu kabul etmek
X'in fizikselliini etkilemez, nk her niteliin uzayda bulunmas
gerekmez. rnein 'iyilik' niteliini tayann uzayda bulunmas
fiziksellik iin yeterlidir. Niteliin kendisinin de belirgin bir biimde
uzayda yer almas beklenmez. Yine ikicilie gre bir grsel deney
103

irektir ve herkese gzlemlenemez. Oysa eer deneyin fiziksel


olmayan bir nesnede bir olay olduu varsaymndan kmazsak, deneyi
bir fiziksel nesnede meydana gelen bir X olay ile zde sayabilir ve
dolaysyla deneyin herkese gzlemlenebilir pek ok nitelii olduunu
da syleyebiliriz. Ayrca kabul ettiimiz nokta, deneyin irek bir
niteliinin de bulunduudur. Ancak bu bir sorun deildir. nk tpk
dorudan ve dolaysz kavranabilirlik niteliinde olduu gibi, X tr
fiziksel olaylarn, iinde bulunduklar organizmaya gre zel bir
konuma sahip olularnn doal bir sonucudur bu. Bu tr nitelikler,
fiziksel olayn doasn deitiremeyecekleri gibi kendi balarna
fiziksellik d bir varlk da meydana getiremezler.
kicilie temel yaplan niteliksel ayrln gerekten ayrlk olarak
dnlebilmelerinin bir ikici varsayma bal olduunu ve bylece de
ikicilik iin ileri srlen ussal temelin dngsel olduunu gstermeye
altk. Bundan baka, ayn olguyu, zdeki bir varsaymdan karak,
zdeki sav destekleyici bir biimde yorumlayabilmenin de olanakl
olduunu ne srdk. Sonuta, bu niteliin deerlendirilmesinin
ikicilik ve zdekilik arasnda bir seime olanak vermeyen ve yaplan
temel varsayma bal olarak kart savlar dorulayan geersiz bir aba
olduu mu sylenmelidir? Hayr. nk akla kavuturulabildii
lde durum, artk zdekilii destekler niteliktedir. Bunu u nedenle
ne sryoruz: zdeki grn bu nitelik kullanlarak gelitirilen
biimde bir uslamlamaya gereksinimi yoktur. Eer byle bir
gereksinimi olsa ve savn ancak o yolla kantlayabiliyor olsayd, o
zaman sz konusu nitelie dayandrlan uslamlamann varsaymlara
bal olarak eliik sonulara gtryor oluu, bu yolla bir seim
yapmaya olanak brakmazd. Oysa varlkbilimsel adan, ikicilii
kantlayan gvenilir bir uslamlama bulunmad srece zdekiliin
doruluu onaylanma durumundadr. nk fiziksele ek olarak zel bir
varlk trnn bulunduunu ileri sren ve bunu kantlamaya alan
ikiciliktir. kiciliin bunda baar salayamamas zdekilii
dorulam olur.
Son olarak u soruya deinelim: Varlkbilimsel adan ikicilik doru
deilse anlksal terim ve kavramlarla dolu olan dil iin ne denebilir?
Dil, doal olarak, deney ieriklerini dile getiren kavramlar temel alr ve
dnyaya bu gzle bakar. Bu, insann yaps nedeniyle varl ancak
onun deneysel bilgisiyle kavrayabiliini yanstan bir durumdur. Dilin
kavramsal yapsna yerlemi olan deney d dnya ikicilii hem
104

zararszdr, hem de bilgi ieriinin dzeni asndan gereklidir. Anlksal


terimlerin anlamlar ne olursa olsun ynletilenlerinin varlbilimsel
konumunu tanm olmak, bu balamda kabilecek sorunlar
giderebilecek balca veridir.

105

106

K VE ZDEL
18. Kiinin zdelii Sorunu
Buraya dek deneyci bir bilgibilimin evren ve anln zdeki
yorumuyla nasl badatrlabileceini aratrdk. nsan, salt zdekten
oluan bir evren iinde yaayan, yine salt zdeksel bir varlk olarak ele
aldk. nsann algy, evreni kavrama abasndaki ilk basamak olarak,
d dnyadan etkilenen duyu organlar yoluyla, beyni iinde nasl
kurabildiini betimledik. Beyinde kurulan alg ve onu konu eden baka
ieriklerin zdek d bir varlklar olmadn, ancak zel konumlar
dolaysyla kimi zel nitelikler tadn ileri srdk. imdi, ele
aldmz konular ve bunlar zerinde vardmz sonularla yakndan
ilgili bir felsefe sorununu tartacaz. Bu, kiinin zdelii ya da 'ben'
sorunudur. Kii ya da 'ben' kavramnn anlk ve gvde kavramlaryla
dorudan ilikili olduu aktr. Burada anlk zerine gelitirdiimiz
gr, kii balamnda tartmadan doru olarak varsaymak, kii
sorununa gz yummak olurdu. Bu nedenle, kii kavramn bamsz bir
sorun olarak ele alacak, zerinde yrtlm tartmalar
deerlendirerek bu balamda bir gr retmeyi amalayacaz. Ortaya
kacak grn bu noktaya dek vardmz sonularla tutarl olup
olmadn, bylece genel tutumumuzun tutarl olarak savunulabilip
savunulamayacan gstermi olacak.
Kiisel zdelii tin ve anlk gibi komu kavram ve sorunlardan ayrt
edip ilk kez belirleyen Locke'tur. 35 Bu filozoftan nce sorun, anlk ve
tin gibi kavramlarn tinsel ve zdeksel terimlerle aklanabilirlikleri ve
zdek ya da gvdeyle ilikileri zerine kurulmutu. Anlk ve ilevleri
tin kavramyla aklanrken kiisel zdelik tinden ayrt edilmiyor, te
yandan anlk ve ilevlerini zdee, yani gvdeye indirgeyenler de
kiinin zdeliini gvdenin zdelii olarak gryorlard. Bu
eilimler, Locke'un ne srecei grn karsna, iki rakip kuram
daha sorun belirlenir belirlenmez karm oluyordu. Kiisel zdelik
bunlardan birine gre tinin zdelii olarak anlalrken, brne gre
gvdenin zdeliine indirgenmeliydi. Locke'un bu grleri neden
benimsemediine deinmeden nce, kiinin zdelii sorununu ak ve
35

Locke, J., An Essay Concerning human Understanding, Blm 27, Dent and Dutton: Londra, New York, 1961.

107

seik bir biimde ortaya koymaya alalm.


Otuz yl nce, imdi resimlerini grdm, duygu ve tutkularn
anmsadm, bandan geenlerin sanki daha dnm gibi bilincinde
olduum bir ocuktum. O ocua gre imdi daha ok deneyden
gemi, daha olgun, daha hesapl bir kiiliim var. Boyum daha uzun,
yz izgilerim farkl; sam daha az, sakalm daha ok ve gvdemde o
zaman bulunmayan kimi aksaklklar tayorum. Oysa btn bu
ayrlklara karn, otuz yl ncesinin ocuu ve imdinin orta yal
adam benim. O ocuk ve bu adam ayn kii yani ayn kii ocukluk ve
genlik yllarndan geerek orta yal bir adam olmu. Burada, felsefe
asndan sorun, otuz yl nceki ocukla bugnk adamn, pek de
benzememelerine karn, nasl olup ayn kii olduklarnn ne
srlebildii, yani onlar zde yapann ne olduudur. Sorunu daha
teknik bir biimde belirleyebilmek iin otuz yl ncesinden ve u andan,
birer fotoraf gibi, kesitler alabiliriz. Bu kesitlerde eitli deneyler ve
nitelikler bulunacaktr. rnein, kesitlerdeki deneyler arasnda o anda
duyulan, grlen, yaanan gerek, istekler, aclar vb. bulunacak ve
cimrilik, sa rengi, hcre says vb. gibi eitli anlksal ya da gvdesel
nitelikler olacaktr. Soru bu adan yeniden sorulacak olursa, ierikleri
farkl olan bu kesitlerin nasl olup da ayn kiinin kesitleri olduklarnn
ne srlebildii ynnde olacaktr.
Az nce deindiimiz grlerden birine gre bu sorunun yant udur:
Her iki kesit de ayn tinin deneyleri ve gvdesel niteliklerini
iermektedir. Deney ve nitelikler farkl olsalar bile, ait olduklar tin
ayn olduundan, bir kesitin oluturduu o anki kii br kesitin
oluturduu baka bir anki kii ile zdetir. Tin ayn kald iin kiilik
de zdeliini korumaktadr. Byle bir sav, daha henz batan, doyum
veremeyecek gibi duruyor. nce u belirtilebilir: X gibi bir nesnenin
zdeliini, onun paras ya da onunla btnleen Y gibi bir nesnenin
zde kalmasyla akladmzda, sorun kendiliinden Y'nin
zdeliini neyin saladna kayacaktr. Bunun bir yant varsa, bu
zaten X'in zdeliini neyin saladnn yantdr. Eer byle bir yant
yoksa, Y'nin zdeliini bir aklama olarak kullanmak da hibir ie
yaramyor demektir. Yani her iki durumda da kiisel zdelii, tinin
zdelii konusuna kaydrmak bo bir admdr. Kald ki, tin denilenin
ne olduu ve onun zdeliini neyin salad, felsefe tarihi boyunca
sorulmu en karanlk ve belki gerekte yant da bulunmayan sorular
arasndadr.
108

kinci bir noktay Locke kendisi belirtmitir. Deneylerin varolu


ortamlar olarak tinler bulunsayd bile, bunlar aracl ile kiisel
zdelii aklayamazdk; nk tinin zdelii, kiinin zdeliinden
ayr, bamsz bir konu olarak dnlebilir. rnein, ayn kiiyi birden
ok tinden oluuyor olarak dnebiliriz. Ayrca ayn kii olarak
dndmzn zaman iinde tinini deitirdii veya gemite
yaam baka bir kiinin tinini tad da dnlebilir. Kiinin
deimemesi ve tinin deimemesi, birbirini mantksal olarak
iermediine gre, sz edilen durumlar olanakldr. Byle bir olanak
sz konusu olduuna gre, tinin ve kiinin zdelii birbirinden
bamsz konular olmaldr. Yani biri brn aklamak iin
kullanlamaz.
Locke'un benimsemedii ikinci gr, zaman iindeki kii kesitlerinin
ayn gvdenin kesitleri olduklarndan, ayn kiinin kesitleri
sayldklarn ne srer. Buna gre, kiisel zdelik, ancak gvde zde
kald srece sz konusu olabilir: Yani kiinin zdelii sorunu
gerekte gvdenin zdelii sorunudur. Oysa, deminki eletiriler bu
gre de yneltilebilir. Birinci eletiriye gre kiinin zdeliini
gvdeninkine indirgemek bo bir adm olur. Kald ki, otuz yl nceki
ben ile imdiki ben, boyca, d ve i grne, doku saysnca ak
farkllklar olan gvdelerden oluuyoruz. Beni o zaman tanm olan
biri imdi grse tanyamaz. Hepsinin tesinde, bilim adamlar, otuz yl
iinde gvdeyi oluturan dokularn birok kez btnyle deitiini
bildiriyorlar. Yukarki ikinci eletiri de aynen uygulanabilir: Kiinin
deimezlii ve gvdenin deimezlii birbirini mantksal olarak
iermez. Ayn kiinin gvde deitirebilmesinin yan sra, ayn gvdede
birden ok kiinin bulunmas da mantksal olarak kavranabilecek ve
hatta kolayca betimlenebilecek durumlardr. 36 Buna rnek olarak
Kafka'nn Deiim'ini anmsayabiliriz. Gregor Samsa, bir sabah kendini
bambaka (!) bir beden iinde buluverir. Bu ykde eliik bir ey
bulunmadna gre, konu ettii bir mantksal olanaktr. Oysa, byle bir
olanak sz konusuysa, kiisel zdelik gvdenin zdelii ile
aklanamyor olmaldr. Bir baka deyile, bu ikisi, mantksal adan
bamsz kavramlardr.
Bu eletirilere karn, her iki gr de daha gelitirilmi ve incelmi
dzeylerde Locke'unkine kar savunulmaya devam edilmitir. J.
36

Bu durumlar son blmde betimleyeceiz.

109

Butler 37 ve T. Reid 38 'tin' kuramn, ada felsefecilerden S.


Shoemaker 39 da 'gvde' kuramn Locke'un 'sreklilik kuram'
karsnda stn bulmulardr. stn bulularnn nedeni, sreklilik
kuramnn karlat glklerdir. nce sreklilik kuramn
aklayacak, sonra karlatn bildirdiimiz glklerden kimilerini
ele alacaz.
19. Sreklilik Kuram
Locke'un ortaya att kuram, aklayc e olarak ne gvdeyi ne de tin
kavramn kullanr. Kuramda 'anahtar' nitelii tayan aklayc eler,
deney ve bellek kavramlardr. Kiiden sz edebilmek iin deneyleri
olan, bunlar yaayan ve sonra da belleine katp anmsayabilen bir
varlkla kar karya olmak gerekir. Kii kavramndan ok daha temel
dzeyde olan ve bunun yan sra herkese ak gzlemlenebilirlikleri
olmamasna karn, deneysellik snrlar iinde kalan bu iki kavram,
soyutluk dzeyi asndan da daha az sorunludur. Ana izgileriyle,
Locke'un kuram, herhangi bir devredeki kiiyi bir baka devredeki ile
zdeletirebilmeyi, devrelerden birinin gemi devreyi anmsayabilmesine balar. Otuz yl nceki ocuun bandan geenleri
anmsayabiliyorsam, o ocuk ve imdiki ben zde kiileriz. Gvde ve
tin olarak zde olmasak bile, kii olarak zdeiz. Bu savn, Locke'un
pek ok baka sav gibi saduyuya yakn olduunu yle bir rnekle
grebiliriz: Kendisinin Locke olduunu ne sren biri ile
karlatmz dnelim. Hangi koullarda onun yzyl nce
yaam ve gvdesi imdi toprak olmu filozofla ayn kii olduunu
kabul etmeye yanaabiliriz? Bunu kendisinin ne srmesi yeterli midir?
Herhalde hayr. Kendisinden, en azndan, Locke'un yaamna ve
felsefesine degin ayrntl ve doru bilgi bekleriz. Ayrca bu bilginin
sonradan renilmi deil, yaanm deneyin bilgisi olmasn, bir baka
deyile, anmsanyor olmasn gerekli sayarz. Biz bu koullar yerine
geldiinde karmzdakinin Locke olduunu kabul etmemiz gerekeceini savunmuyoruz. Bu koul yerine gelmise, onun Locke olduunu
37

Butler, J., The Analogy of Religion (1736); The Works of Bishop Butler, Bernard, J. H. (der.), Londra, 1900.

38

Reid, T., Essays on the Intellectual Powers of Men, "Essay III", Woozley, A. D. (der.), Macmillan: Londra,
1941.

39

Shoemaker, S., Self-Knowledge and Self-Identity, Cornell U. P.: Ithaca, 1963.

110

kabul etmek ynnde bir eilim doacan belirtiyoruz. Gerekte,


Locke'un kendisi, bu koulun hem gerekli hem de yeterli olduunu ne
srmtr.
Locke'un savn, daha kesin olarak yle dile getirebiliriz: K gibi,
gemiteki bir kii kesiti olsun; K'nn L gibi, ondan daha sonra gelen
(rnein u andaki) bir kesitle bir kiide zde olmas, yani K ve L'nin
ayn kiinin kesitleri olmalarnn gerekli ve yeterli koulu, L'nin
ieriindeki deneyler arasnda, K'daki en az bir deneyin ans olan bir
deneyin yer alabilmesidir. Locke'un sz konusu anlarn yer almasn
koul olarak vermediine dikkat ekmeliyiz. Eer koul bu olsayd,
L'de ans bulunmayan btn kesitler kiinin dnda braklacak ve
kiinin her kesitine zg en az bir annn bilincinde bulunmas
gerekecekti. Oysa otuz yl ncesine degin anlarm her an bilincimde
deiller; bu deneyleri yalnzca istediimde anmsayabiliyor, yani
bilince getirebiliyorum. te bu nedenle, Locke, koul olarak 'yer
alabilme' yani 'anmsayabilme'yi ne srmtr. Ya bir kiinin
zgemiinde bulunduu halde anmsanamayan deneyler ve bu
deneylerin oluturduu kesitler ya da devreler, ne olacaktr? rnein
ok kk yalarmz anmsayamayz; bunun yan sra nemsiz birok
deneyimiz de belleimize girmemitir bile. Locke'a gre, saduyudan
ayrlmadan, bu deneyler ve ait olduklar devre ya da kesitleri kiinin
dnda brakabiliriz. ki yandan kk bir ocua zaten kii
muamelesi yapmadmza gre, o devreyi kiinin kapsamndan
karmamzda da bir saknca olmasa gerek. Bilinaltna itilmi deneyler
de bu gre gre, kiinin 'altna' itilmi olacak ve ancak bilin
yzeyine karabildiklerinde kiiye katlabilecekler. Ayn gr
asndan, bir ok sonucu belirli bir devre ncesini anmsayamayanlar,
o devre ncesindeki kiiden ayr, onunla zde olmayan bir kii
olutururlar. Bellein yitirilmesi, eski kiiliin olmasa bile, eski kiinin
yitirilii olmaktadr. u anda derin bir uykuda olan veya uyuturulmu,
ya da belleini yitirmi biri iin "Yine de eskisiyle ayn adam; yalnzca
gemiini anmsayamyor" diyorsak, Locke'a gre bunu kii iin deil;
gvdesi iin sylyoruz. 40
40

Locke, J., a. g. y., s. 287. Burada belirtilmesi gereken bir nokta 'kiilik' kavramnn 'kii' kavramndan fark ve
onu belirlemedeki yetersizliidir. Ayn kiilie sahip olma ayn kii olmay belirleseydi, ocukluk ve genliim
boyunca deien karakterime gre deiik kiiler olmu olmam gerekirdi. Ayn lte gre kiilikleri ok benzer
kiiler (rnein ikizler) ayr bedenlerde ayn kii olarak saylm olurlard. Kiilik, kiiyi oluturan bir e
olmasna karn onu belirlemede ne yeterli ne de gerekli saylabilir.

111

Locke'un kuram iki ynden eletirilmitir. Bunlardan biri Locke'tan


hemen sonra gelen Joseph Butler tarafndan ortaya atlmtr. Butler'a
gre, birinin herhangi bir eyi anmsamas dncesi doru olarak
zmlendiinde bu, anmsayan kiinin zdeliini de ierecek ve
dolaysyla kiisel zdeliin bellek kavramyla aklanmas bir dng
douracaktr. Ayn gr gnmzde Shoemaker tarafndan gl bir
uslamlama ile ortaya atlm ve Locke'un gr de bunun karsnda J.
Perry tarafndan savunulmutur. 41 Burada; bu eletiri ve dourduu
tartma zerinde durmayacaz. Ele alacamz, Thomas Reid
tarafndan yaplan ikinci bir eletiri ve onun gnmze dein sregelen
tartmas olacak.
Reid, sreklilik kuramnn, Locke'un ortaya at biimiyle, bir
paradoksa yol atn belirtmi ve rnek olarak da yle bir yk
kullanmtr: Biri, ocukluunda aatan elma alarken yakalanp
falakaya ekiliyor. Daha ileri bir yata, gen bir subay olarak savata
yararllk gsterdii devrede, ocukluunda bandan geen bu olay sk
sk anmsyor. Sonra, yaamnn sonuna doru, emekli bir general
olarak kesine ekildiinde, gen bir subayken katld savan
anlarna sk sk dnyor; oysa yllar, ok geride kalm olan falaka
ansn artk silmi. Locke'a gre, anmsanamayan devreleri kiinin
dna atacamzdan emekli general ile falaka yiyen ocuu ayn kii
olarak gremememiz gerekir. Buna karlk, general ile gen subay,
ayn kii saylacaklar. te yandan, yine Locke'a gre, gen subay, onu
anmsad iin, ocukla da zde saymak gerek. Bylece ortaya kan
durum, zdelik ilikisinin geililii ile eliiyor: Gen subay,
Locke'un ltne gre, hem generalle hem de ocukla zde, ancak
general ocukla zde deil... Oysa, a = b ve b = c doru iseler, a =
c'nin doruluu zorunlu olur.
Locke'un kuramna yakndan bakacak olursak, kesitler ya da kii
devreleri arasnda arad ilikinin yalnz bir bellek sreklilii deil;
ayn zamanda bellek asndan bir dorudan iliki olduunu grrz.
Locke iin bir devreyi kiiye katabilmek, onun dorudan
anmsanabilmesine baldr. Dorudan anmsayamyor olmama karn
kendimle ayn kii sayabileceim devrelerim olamaz m? u anda
anmsayamadm,
ama
baka
zaman,
rnein
gemite
41

Shoemaker, S., "Personal Identity and Memory", Personal Identity, Perry, J., (der.), University of California
Press: Londra, 1975. Perry, J., "Personal Identity, Memory, and the Problem of Circularity", ayn antolojide.

112

anmsayabildiim devrelerimi bana katabilmeliyim. Bunu yaparak


Reid'in gsterdii paradoks da nlenebilecektir. Locke'un nerdii
iliki, genel havas bozulmadan nasl yumuatlmaldr ki imdi
anmsayamyor olmama karn baka dnemlerde anmsayabildiim
devrelerimi de kendimden sayabileyim? yle grnyor ki, bunu,
'dorudan anmsayabilme' koulunu kaldrp, sreklilik ilkesini
saklayarak yapabiliriz. ki ada felsefeci, bunu salayacak bir ilikiyi
belirlemeye almlardr.
Quinton'a gre42 iki devreyi zde sayabilmek iin gerekli olan, bu iki
devre arasnda bir 'dorudan anmsayabilme' ilikisi bulunmas deildir.
Eer bu iki devreyi dorudan anmsayabilme ilikisiyle birbirlerine
balayan bir nc ara devre varsa, ilk iki devre, aralarnda dorudan
bir iliki bulunmamasna karn, birbirleriyle bellek asndan
sreklidirler. Bu sreklilik, onlar ayn kiinin devreleri olarak
sayabilmemizi salar. Reid'in rneinde general ve ocuun arasnda
dorudan anmsama bulunmamasna karn, her iki devre de arada olan
baka bir devreye dorudan anmsama ilikisiyle baldr: Bu balant,
general ve ocuu bellek asndan srekli ve dolaysyla kii olarak
zde yapmaya yetecektir. Quinton'un ne srd ilikiyi daha
belirgin olarak verelim. yle bir kii kesitleri dizisi olsun ki, bunlardan
ilkini T, sonuncusunu da 'n' olarak belirleyebilelim. Eer, n, n-l'in
ieriindeki bir deneyin ansn ve n-1, n-2'nin ieriindeki bir deneyin
ansn bulundurabiliyor ve iliki bylece srerek sonunda 2; l'in
ieriindeki bir deneyin ansn bulundurabiliyorsa, l'den n'ye kadar
btn kesitler sreklidirler, yani ayn kiiye aittirler. Bu kesitlerin hepsi
bir tek kiide, bir btn olarak zdetirler. Quinton'n getirdii iliki, ele
aldmz paradoksu gideriyor, ancak tarihsel sraya bal kalmaktan
kurtulamyor. Ayn rnei biraz deitirerek, Reid'inkine benzer bir
paradoksu, bu kez Quinton'n ilikisini de yetersiz bir duruma
dntrerek gelitirebiliriz. Bunun iin btn yapmamz gereken,
generalin bunadn dnmek olacak. Bunak general ok eski
gnlerini ayrntyla anmsayabilirken daha yakn devreleri
anmsayamyor. Dolaysyla, bir ynden ocuk hem gen subay hem de
generalle zde saylabilirken, br ynden, gen subay ve general,
aralarnda ikisini birletirecek bir devre bulunmadndan zde
saylamyorlar. Bylece yine, zdeliin geililii ile elikiye girilmi
42

Quinton, A., "The Soul", The Journal of Philosophy, cilt 59, 1962.

113

oluyor.
Grice, bu durumu da kapsayabilecek yumuaklkta bir sreklilik ilikisi
nermitir. 43 Bu neriye gre iki devre, eer birincisi ikincideki bir
deneyin ansn bulundurabiliyor veya ikincisi birinciye zg bir
deneyin ansn bulundurabiliyorsa, ayn kiinin devrelerinden saylrlar.
Btn yaplmas gereken, bylece belirlenen bir dorudan ilikiyi
Quinton'da grdmz trden bir sreklilie yaymak olacaktr. Buna
gre kii kesitleri, aralarnda bir tarihsel sra gerekmeden, dorudan
veya baka bir kesit aracl ile, yukarki anlamda bantl durumdaysalar ayn kiinin kesitleridirler. General ve gen subay arasnda
Grice'n verdii trden dorudan bir iliki grlmemesine karn, her
ikisi de ocuun deneylerinin ansn bulundurabildiklerinden, bu
nc kesit araclyla ayn kiinin kesitlerinden saylacaklardr.
indeki 'veya' sayesinde, Grice'n gelitirdii ilikinin, her iki ynde de
kurulabileceini gzden karmayalm. Belirli bir devre, kendi
anmsanmasa bile, kiiye ait bir baka devreyi anmsyorsa, kiiye
katlacaktr.
Sreklilik kuram bylece yumuatlarak kendinden beklenileni yerine
getirebilecek duruma geliyor mu? Sreklilik kuramnn kii kavram
asndan yalnzca 'yaamn yaylmas' konusuna lt salayabildiini
ve kiinin zdeliini aklayamadn savunacaz.
20. Sreklilik Yeterli midir?
Bir ltn felsefi adan geerli saylabilmesi iin yalnzca deneysel
olanakllk iinde kalan olgular aklayabilmesi yetmez, felsefi adan
salanan lt, her eyden nce bir mantksal lttr. Bir kavram
aklarken deneysel bir aratrma deil, mantksal bir inceleme
yapyoruz. Deneysel alanda biri brnden bamsz gzlemlenmeyen
iki kavramn ayn olguyu gsterdikleri ya da dile getirdiklerini ne
srmek sakncal olabilir. Bunun nedeni, deneysel olann olumsall,
yani baka trl olabilirliidir. Bir kavram bir bakas ile
aklayabilmek, ite bu olumsallk boyutundan tr deneysellikten te,
bir mantksal snama gerektirmektedir. Aklayc kavramn aklad
ile ilikisi zorunlu olmaldr. Zorunlu ilikiyi ortaya karacak mantksal
snama, eldeki kavramla, aklanmas beklenen kavramn uyguland
43

Qrice, H. P., "Personal Identity", Mind, cilt 50, 1941.

114

btn -deneysel adan olanaksz olsalar bile- mantk asndan olanakl


durumlarn aklanabildiinin gsterilmesidir.
imdi ele alacamz rnek yalnzca mantksallk iinde kalmyor, ayn
zamanda deneysel ve hatta teknik adan da olanakl. rnei, daha
renkli olmas iin, R. L. Stevenson'n 'Dr. Jekyll ve Mr. Hyde' adl
yksne uygulayarak verelim. Bu ykde Dr. Jekyll adl bir bilim
adam bulduu bir iksiri kendi zerinde dener, iksirin zerindeki etkisi
ilgintir: Bambaka ve iyilie eilimi olmayan bir kiilik kazanarak
iksirin etkisi geinceye dein yapmadk ktlk brakmaz. Bu ikinci
kiilik, ayn gvdede olmasna karn, birinciyi btnyle silmektedir:
Stevenson ona Mr. Hyde adn vermitir. Ne Dr. Jekyll'n ne de Mr.
Hyde'n birbirlerini anmsadklarn varsayalm; bylece kiiler arasnda
tam bir kopukluk salanm olsun. Bugn bilim, yakn benzerlikte bir
durumu hipnoz ve kimi kimyasal maddeler vererek herhangi bir kii
zerinde gerekletirme olanana sahip bulunuyor. Geen yzyln
imgelem rn bu yk; bugn gerekletirilebilir bir durumdur. imdi
bu rnein sreklilik kuram asndan ne gsterdiine bakalm. nce,
iki ayr adla anlan, iksir etkisi altnda ve dndaki kiilerin,
birbirlerinin yaptklarn ve duygularn hi anmsamadklar noktasn
vurgulayarak, ayn kiinin devreleri olarak saylp saylamayacaklarn
soralm. Sreklilik kuram, ne Locke ne Quinton ne de Grice'n
yorumlarnda, bu iki devreyi ayn kiide zdeletirebilir. Kiilerden
yalnz biri brn deil, br de birinciyi anmsamamaktadr. Bu
kuramn yorumuna gre, ayn gvdede ayn anda olmamak zere,
zaman zaman iki ayr kii yer almaktadr. Byle bir aklama ne mantk d ne de deneysellik d olur. Buna benzer ruhsal hastalklar sk
grlr. Dr. Jekyll'n iksiri yalnz bir kez kullandn dnelim: 24
saat kadar bir sre Mr. Hyde egemen olmu ve iksir, etkisinden
korkularak bir daha denenmemi olsun. Kurama gre Dr. Jekyll adl
kiinin yaamnda geici bir kopma vardr. Bu da allagelmi
trdendir: Derin uykular, baylmalar, kii asndan hep byle
kesintilerdir. Burada, bu kesintilerin zdelii zedelemediini
varsayalm. Dr. Jekyll'daki byle bir kesinti sresince, ayn gvdeye bir
baka kii, yani Mr. Hyde sahip km ve onu kullanmtr. Aradan 20
yl gemi olsun. Dr. Jekyll yaamn srdryor ve Mr. Hyde yok:
Btn bu sre iinde iki ayr kii durumundalar: Birden 10 Aralk 1880
gecesi, bir kbusla birlikte, Dr. Jekyll'n, Mr. Hyde olarak yapt her
eyi anmsadn dnelim. Bu dncede de bir eliki ya da
115

olanakszlk bulunmuyor. imdi, artk sreklilik kuram, 10 Aralk'tan


itibaren Dr. Jekyll ve Mr. Hyde' ayn kiinin devreleri olarak
grecektir.
Elde edilen durum nedir? Sreklilik kuram 10 Aralk gecesine dein
ayn olan iki kiinin o gece birleerek tek bir kiiyi oluturduklarn
savunabilir mi? Bunu yapamaz, nk kuram 10 Aralk'tan geriye
bakldnda nceden ayr saym olduu btn devrelerin imdi ayn
kiiye ait olduunu sylemek durumunda... 10 Aralk'ta meydana gelen
anmsama ile, o andan balayarak, nceden ayr olan iki nesneyi
birletirmiyoruz: Anmsama gemii kapsadndan, nceden ayr
olanlar artk ayn oluyorlar. yle ise, sreklilik kuramna gre, 20 yllk
bir sre sonunda, anmsamadan bir saniye ncesine gemite iki kii
var, anmsamadan bir saniye sonra gemite bir tek kii var. Sreklilik
kuram bir eliki dourmu bulunmuyor mu? 20 yllk sre iindeki
kiiler ya zdetirler ya da deildirler. Ayn dnem iin, meydana gelen
bir deiiklikten nce ve sonra hem zde hem de deil, dememize
olanak yoktur. Durumu sreklilik kuram asndan bsbtn
kartrmak iin, Dr. Jekyll'n bir sre sonra anmsadklarn
unuttuunu, sonra yine anmsadn da ileri srebiliriz.
ki nesnenin ayn zamandaki durumlar iin nce zde deil, sonra da
zde dendiinde sylenen bir elikiyse, sreklilik kuram da bir
eliki dourmu demektir. Bu sonutan nasl kurtulabiliriz?
Sylenenin bir eliki olmamas, birbirini yadsyan yarglardan birinin
yanl olmasna baldr. Karlkl yadsma ancak bu durumda
elikiye dnmez. rnein, "Anmsama ncesinde, Jekyll ile Hyde'n
zde olmadklar yanlt, anmsamadan sonra, zdelikleri ak bir
biimde ortaya kt" dile getiriinde bir eliki yoktur. Demek ki,
elikiden kurtulmak, sreklilik kuramnn rettii yarglarn zorunlu
olmadn kabul etmeyi gerektiriyor. Bir baka deyile, yukardaki
birbirini yadsyan yarglardan biri yanl olabiliyorsa, kuramn sz
konusu olabilecek her durum iin rettii her yarg, doru ya da yanl
olabilir trdendir. Kuramn rettii yarglar olumsalsalar bunlar
mantksal veya varlkbilimsel dorular deildirler. Demek ki, sreklilik
kuram mantksal veya varlksal anlamda bir zdelik lt
getirmemektedir. yle ise, kiinin deiik devrelerinin ayn btnde
zde olmalarnn anlam, bu devrelerin bellek asndan srekli
olmalar deildir. Bu durumda sreklilik kuramnn bize ne verdii
sylenebilir? Bir lt olarak rettii sonularn deeri nedir? Bu
116

sonular yanl olabildiine gre, kuramn zdelii her zaman


gvenilir bir biimde yakalayamad bellidir. Ancak ounlukla,
gerekle akan, yani doru yarglara gtrd de aktr. Demek ki,
tek bana alndnda, bellein sreklilii ltnn, zdelii ancak
yaklak olarak verdii sylenebilecektir. Bu ise doyum salamaktan
uzak bir durumdur.
Yukarki kar rnekle, kimi durumlarda bellein srekli olmamasna
karn zdeliin yitirilmedii ortaya konmutur: 10 Aralk 1880 gece
yarsndan nce, anmsanmamasna karn, Mr. Hyde Dr. Jekyll ile
zdeti. Bellein srekli olmasna karn zdeliin bulunmad bir
durum sz konusu deildir. u halde, sreklilik kuramnn kiisel
zdelik iin bir yeterli koul getirdiini fakat bunun zorunlu
olmadn grm bulunuyoruz. Acaba hangi koulla birlemelidir ki
yeterlilik zorunlulukla tamamlansn? Kiisel zdeliin zorunlu koulu
nedir?
21. Zorunlu Koul
Bu konunun incelenmesine giri olarak, 18. Blm'de deindiimiz,
ancak ayrntl olarak betimlemediimiz 'gvde deitirme' durumunu
ele alalm. Tinselcilik ve tinin lmezlii savlarn benimsemeden gvde
deitirme gibi bir durumun olanaklln kabul edebilir miyiz? Bunun
yant 18. Blm'de de grdmz gibi 'evet'tir. Locke da konuyu bu
adan ele almt. yle ise gvde deitirmeyi nasl betimleyebiliriz?
Konunun ierdii betimlemelerden biri 'psikosomatik' olacaktr ve eski
gvdesinden ayrlm kiinin duygular ve yeni gvdesi ile ilikilerini
kapsayacaktr. Byle bir betimlemeyi Kafka'nn deindiimiz yaptnda
buluyoruz. Oysa bizce ok daha ilgin olan, iki insann gvde ve kii
deiiminden gemeleri durumudur. Bir sabah benimkinden baka bir
gvdede uyanyorum. Aynaya baknca aknlk iinde kalyorum:
Alk olduum iman ve kaba saba izgiler yerine atletik, ince bir yap
var aynada. Eski arlarm kaybolmu ama onlarn yerine imdi de
arada bir yoklayan bir apandisit sancs var. Eskiden tka basa
yiyebilirken imdi iki lokmadan sonra midem yemek almamaya
balyor.
Konunun ierdii ikinci betimleme, tin gibi bir varla dayanmak
gerekmeden, gvde deiimi ileminin nasl gerekletiidir. Bunu
'herhangi bir biimde' diyerek geitiremez miyiz? rnein, belirli bir
117

aamadan balayarak kiisel zdeliin baka bir gvdede srd


dnlemez mi? Oysa deiimin nasl yapld ya da neyi deitirerek
yapldnn betimlenmesi, kii kavramnn mantksal temelde neye
bal olduunu gstermek asndan nemlidir. rnein, kiiyi baka
bir gvdeye aktarabilmek iin eski gvdeden yenisine tanmas zorunlu
bir para var mdr? Yoksa kiiyi gvdenin tmnden ve paralarndan
bamsz olarak tamak gibi bir mantksal olanak sz konusu mudur?
B. Williams, bu sonuncu iin tinselcilie dayanmayan ve mantksal
adan olanakl olduunu dnd bir betimleme nermitir. 44 D.
Wiggins ise nceki yolla, yani kiiyi bir zdeksel para aktararak
tamay betimlemitir. 45 Wiggins'in ne srd ilem, A ve B gibi iki
insann operasyonla beyinlerini karmak ve sonra da A'nnkini B'ye,
B'ninkini de A'ya takmaktr. Williams'in betimledii ilem, A ve B'nin
bilin ve belleklerinin btn ieriini bir gelikin bilgisayara ayr ayr
aktarmak, sonra A ve B'nin beyinlerine ok uygulayarak belleklerini
boaltmak ve A'dan alnan bilin ve bellek ieriini B'nin beynine,
B'den alnan da A'ya aktarmaktr.
nce Williams'in nerisini inceleyeceiz. Burada temel olan, bilin ve
bellein aktarlmas dncesidir. Bu aktarldnda, bununla birlikte
kiinin de aktarlmas sz konusu olmaktadr. yle bir soru soralm:
B'ye aktarlan A'nn belleinin 'nesi'dir? Eger bu A'nn belleinin ierii
ise, bunun kiisel zdelii tad sylenememelidir; nk B'nin bu
ierii bilince getirmesi, bu ierikte bulunan olaylar anmsamas deil,
kendisine aktarlan biliiyi anmsamasdr. Ayn ierii daha yaln
yollarla, rnein renmekle de aktarabiliriz. Oysa, rnein 28 Mays
1453 akam olaylarn bilmekle anmsamak arasnda nemli bir ayrm
vardr ve kiiyi ancak ikincisi ilgilendirir. Bir bakasnn tm gemiini
renmek, o kiiyle zde olmak deildir. Peki, A'nn anlarnn B'ye,
bunlar 'kendi anmsyormu gibi' aktarldn dnemez miyiz?
Yaplacak ey, B'nin bilincine getirdii ve A'nn anlar olan ierikleri,
kendi yaptklarym ve bunlar anmsyormu gibi kavradn
dnmektir. Oysa, bunun da Williams'in istedii betimleme olaca
kukuludur. nk artk sorun anlksal olaylarn irekligine dayanyor.
Birinde, bir bakasnn an ieriini anmsyormu gibi bir deney
44

45

Williams, B "The Self and the Future", The Philosophical Review, cilt 79, 1970.
Wiggins, D identity and Spatio-Temporal Continuity, Blackwell: Oxford, 1967.

118

yaratabilsek bile bu, onun bir bakasnn deneyini anmsamas olamaz.


nk hi kimse bir bakasnn ansn anmsayamaz. Baka birinin
ans, o anya ierik olan deney gemite o kiinin anlnda meydana
gelmi olduundan, ancak o kiice anmsanabilir. Onun dndakilerin
yapabilecei, sanki onun belleindeki bir any anmsyormu gibi bir
duygu tamann tesine geemez. Bu ise, ierike zde olsa bile, onun
ansn anmsamak deildir. Kald ki, 14. Blm'de deinildii gibi,
aktarmann hangi teknikle yaplacann tutarl bir betimlemesi olduu
da kukuludur.
Wiggins'in dnd trden ilemlere dnerek, son 25 ylda Speny ve
Myers gibi aratrmaclann nderliinde ortaya karlan bir deneysel
bulguya deinelim. zetlenecek olursa, insan beynini oluturan sa ve
sol yar kreler arasndaki dorudan ilikiler cerrahi mdahale ile
koparldnda, kimi koullarda yetenekleri birbirinden belirgin olarak
ayrlan ve buna gre de deiik, hatta biri bryle elien kararlar
verebilen iki ayr bilin oda doduu gzlemlenmektedir. Bu iki odak
gvdenin ayr blmlerini denetlediklerinden, bu ayr blmler arasnda
kimi kez atmaya varabilecek kartlklar belirebilmektedir. Bilim
adamlarnn bu bulgular zerine vardklar sonu, insan ve hayvanlarda,
potansiyel olarak, ortak gemi ve bellee sahip iki ayr bilin ve kiilik
oda bulunduudur. 46
Gvde deitirme ve beyin ayrma ilemleri olanakl grlmeye
balandktan sonra, bu iki ilemi birletiren daha karmak (ve de daha
dehetli!) operasyonlar, kiilik ile ilgili konular erevesinde ele almak
kolay olmutur. rnein, 1967'de D. Wiggins kiinin ikiye ayrlmas ve
1971'de de D. Parfit iki ayr kiinin birlemesi durumlarn
betimleyerek felsefi sonularn tartmlardr. 47 Ayrlma yle
gerekleecektir: A'nn beyninin bir yarsn (sa ya da sol yarkreyi)
kararak, nceden boalttmz B'nin kafatasna, br yarsn da C'nin
kafatasna yerletiririz. Elde edeceimiz, gemie ait ortak bellekleri
olan, ancak ilem sonrasndan balayarak ayr ve bamsz bellek
gelitiren iki ayr kiidir. Yapm olduumuz, bir kiiyi ikiye ayrmak
olmutur. Birleme de benzeri bir yntemle gerekleecektir. B ve C'nin
46

Sperry, R. W., "The Great Cerebral Commissure", Scientific American, 210, 1964; Gazzaniga, M., "The Split
Brain in Man", Scientific American, 217, 1967.
47

Wiggins, D., Identity and Spatio-Temporal Continuity, Blackwells: Oxford, 1967; Parfit, D., "Personal
Identity", The Philosophical Review, cilt 80, 1971.

119

beyinlerinin yarsn karp, nceden boalttmz A'nn kafatasna


yerletiririz ve geride kalan B ve C'yi yok ederiz. Elde edilen sonu, B
ve C'nin tek bir kiide birletirilmesidir. Ayr bellee sahip iki kii
bundan byle ortak bir bellek gelitireceklerdir.
imdi bu ilemlerin felsefe asndan deerlendirilmesine gelelim.
"Ayrlma ilemi sonucunda A'ya ne olmutur?" sorusunun yant,
sreklilik kuram asndan, "A yaamn iki ayr kii olarak
srdryor" olacaktr. Bylece elde ettiimiz durum pek gariptir. B ve
C'nin gvdelerinde yaayan A'ya A1 ve A2 dersek, A = A1; A = A2;
A1 * A2 gibi zdeliin geililii ile bir kez daha elien bir durumla
kar karyayz. Birbiriyle zde olmayan iki kii bir nc ile zde
olmak durumundalar! Ayn tr bir glk birleme ilemi balamnda
da ortaya kyor. "B ve C kiilerine ne olmutur?" sorusunun yant
sreklilik kuram asndan "A0'da, yaamlarn srdryorlar"
olacaktr. A0'n gvdesine yerleen kii hem B'yi hem de C'yi kendi
gemii olarak anmsayacaktr. Fakat bu durumda yine A0 = B; A0 = C;
B * C: ki zde olmayan kii bir nc kii ile zdeleir.
Parfit'in bu durumlara bakarak vard sonu, kii kavram asndan
zdeliin bir noktadan sonra nem ve gereini yitirdii ve kii iin asl
nemli ve kiinin kii olmas iin gerekli koulun, yaamn srmesi
(veya yaylmas) olduudur. Parfit burada baka bir yoldan; gerekte
kiisel zdelik diye bir ey olamayaca sonucuna varan Hume'un
grne yaklam olur.48 Ancak D. Lewis'in de gstermi olduu gibi,
Parfit'in uslamlamas sreklilik kuramnn doruluu varsaymndan
kmaktadr. Bu varsaym kaldrrsak, ayn uslamlamadan sreklilik
kuramnn bir noktadan sonra kiinin zdeliini belirlemede yeterli
olamayp yalnzca yaamn srmesini belirleyebildii sonucunu
karsayabiliriz. 49 Saduyu asndan da byle bir sonuca varlabilir.
rnein ben A olsam ve ayrlma ileminden nce, bana ilem
sonrasnda A1'in A2 ile kavgaya tutuacan ve u anda bu kavgada
hangi taraf tuttuumu sorsalar ne yant verirdim? Byle bir kavgann
olanaksz olduunu savunamazdm. Her ikisi iin de yan tutamayacak
kadar kayg duyacam syleyebilir miydim? rnein sonuta biri
48

Hume, D., Treatise of human nature, I: Kitap, IV. Blm, 6. Altblm Selby-Bigge, A. (der.), Oxford U. P.,
1888.
49

Lewis, D., "Survival and Identity", The Identities of Persons, Oksenberq-Rorty, A. (der.), University of
California Press: Londra, 1976.

120

brn ldrecekse tutumum ne olmaldr? yle grlyor ki, gl


bir eilim, A1 ve A2 birbirlerini krp ldrecekler diye hayflanmak
yerine, onlardan bana ne, ben bir anlamda onlarda yaayacam ama
ayrlma ileminde birliim, zdeliim bozulacak; o andan sonra ben
tam ben olmayacam, demektir. Benzeri duygular B ve C tarafndan da
birleme ncesinde, ileride A0'n bana geleceklerle ilgili olarak dile
getirilebilir. Eer gl eilim, gerek anlamdaki kiiliin ayrlma veya
birleme ileminde bittii ynndeyse, o zaman zdeliin kii kavram
iin nemsiz ya da gereksiz olduu savn yadsmalyz. Bu da bir
anlamda, zdelii vermede yine bocalayan sreklilik kuram'n bir
kesin lt olarak yadsmaktr.
Wiggins sreklilik kuramn u uslamlamayla yadsmtr: Bellein
sreklilii kiinin zdeliini yalnz bana veren bir lt deildir,
nk ikiye ayrlma olanan ak brakmaktadr. Bir baka deyile,
yukarda grdmz operasyonlarla, ayn bellei iki ayr yerde elde
edebiliyoruz. Uzay ve zamanda kapladklar yer ayr olan, iki ayr kii,
zde bir bellee sahip olabiliyorlar. Eer bellein sreklilii kiiyi
verseydi, iki ayr kiinin zde olduu gibi bir eliki doacakt.
Burada, Wiggins iin nemli olan nokta, kiinin zdeliinin bozulabildigi bir yerde, ayn kiinin bellek srekliliinin bozulmayabiliidir. Ele
aldmz bu durumlarda, kiinin zdelii her yitirildiinde kendi
zdeliini de yitiren hangi veridir? Bir baka deyile, kii zdeliinin
zorunlu koulu nedir? Artk aka ortaya kt gibi, bu veri beyindir.
nk bellei iki ayr odaa ayrp kii zdeliini bozabilmek, bu
operasyonlarda beyni ikiye ayrp zdeliini bozmakla gerekleiyor.
Ayrca deneysel olarak saptanm bir olgu, merkezi sinir sistemi
dokularnn yenilenmedikleridir. Yaam sresince gvde dokularnn
pek ok kez yenilenmelerine karn, beyin (zdeksel anlamda) zde
kalmaktadr. Wiggins'i izleyerek vardmz sonu; kii zdeliinin
zorunlu koulunun bellei 'tayan' zdek parasnn, yani beynin,
zdelii olduudur. Wiggins, 'btnl yitirilmemi beyin'in kii iin
zorunlu olmaktan te, yeterli olduunu da dnyor. 50 Kiinin belirli
bir dneminin anlarn tayan beyin blm zedelenmedike, herhangi
bir nedenle bu anlarn tm unutulmu veya yitirilmi olsalar bile, ona
gre, o dnem kiinin paras saylacaktr. nk beyin zedelenmedike, yitirilen bellek blmn her zaman iin yeniden kazanma
50

Bkz. Wiggins, D., Sameness and Substance, VI. Blm, Basil Blackwell: Oxford, 1980.

121

umudu vardr. Bu ise yine, 17. Blm'de vardmz sonula uyuuyor.


Bellein sreklilii kiinin zdelii iin yalnzca yeterli bir koulken,
beynin zdelii hem zorunlu hem de yeterlidir: Bellei 'tayan' beyin
olduuna gre ve bellek iin beynin zorunlu oluu kabul edildii srece
de bu sonu doaldr. te yandan bu sonu, gvdesiz yaayan tinler
varsa yadsnm olacaktr. Bunun dnda, Williams'in nerisiyle ilgili
olarak grm olduumuz gibi, anmsamak, anmsanann deneyinin
ayn beyince yaanm olmasn gerektirdiinden kii, beyni
izleyecektir.
Bellek srekliliinin yeterli koul oluunu hangi anlamda kabul
edebiliriz? Bunu szgelimi, snrsz bir anlamda dnmek olanakl
mdr? Kendisinin Locke olduunu ne sren adam rneine dnersek,
bu adamn Locke'un yaam ve felsefesi zerine bize artc bir
ayrntyla bilgi vermesi durumunda deerlendirmemiz ne olurdu? nce
bu bilginin 'anmsama' olup olmadn sorgulardk. Bu ise bilginin bu
kiinin anlna hangi koullarda aktarldnn betimlenmesini
gerektirirdi. renme ya da gelitirilmi bilgisayar gibi yollar daha
nceden dladmza ve Locke'un beyninin oktan toprak olmu
olmas gerektiine gre, nmzde iki seenek kalrd: Ya bu kiinin
verdii ayrntl bilginin bir an aktarm olduunu yadsrdk ya da bu
durumu Locke'un belleinin u anda varln srdryor olmas diye
kabul ederek, karmzdaki kiiyi Locke ile zde tutardk. Sonuncuyu
semek, Wiggins'in ne srd ve zdelii yitirilmemi beynin
kiisel zdeliin zorunlu koulu olduu savn yadsd gibi, anln
zdeki yorumunu da dlar. nk Locke'un beyni toprak olduktan
sonra anl varln srdrdyse, bu ikisi zde olamazlar. Dolaysyla
da bu bizim seimimiz olamaz. Bylece, birinci seenei yelemek
durumunda olduumuza gre, bellein srekliliini yeterli koul olarak
kabul etmek, ancak zdeki bir yorumla bellei beyinle snrlamak
durumundayz. Sonu olarak, beyin zde kald srece, anmsanan
her gemi dnemin kiiye katldn, yani onunla zde olduunu
syleyebiliriz. Anmsanamayan dnemler ise, beynin o dnemle imdi
arasnda zdeliinden yitirmemi olmas kouluyla, yine kiiye
katlrlar. nk u an anmsanamayan dnemler, beyin zedelenmemise; Jekyll'da olduu gibi, 'anmsanabilirliklerini' yitirmi
saylamazlar. Demek ki, kiisel zdeliin zorunlu koulu beynin
zdelii, yeterli koulu da bellein srekliliidir. Ancak bellein
srekliliini zdeki yorumla snrlamak, beynin zdeliini ayn
122

zamanda yeterli koul saymaya yol amaktadr.


Bu kitapta, bilen kiinin, ondaki bilginin ve bylece bilinenin
varlkbilim asndan zdeksel bir doa tadklarn, tm bilginin
deneysel oluuyla tutarl olarak gstermeye, aklamaya altk. Bu
alan; zaman iinde zde kalan 'ben'i, anlksal olaylarn toplam olarak
anl ve d dnyay kapsyor. Bilgibilimin varlkbilimle kesitii bu
alanlarn aratrlmas, bilimin ve bilimselliin tpk 17. ve 18. yy'larda
olduu gibi yeniden n plana kt amzda nemini arttrmtr.
Gnmzde bilginin temelleri, Descartes, Locke, Hume ve Kant'n
anladklar gibi, felsefenin de temelleri olmasa bile, felsefe iin en
nemli konular arasnda yer almaktadr. Felsefenin edebiyatla i ie
girdii kimi romantik kurgucu tutumlardan syrlp, bilginin temellerini
kendi temellerinin yaknlarna almas, salkl dncenin yararna
olmutur. Salkl dncenin yararna olan buna kout baka bir
gelime, Yenia'da yine Descartes ile balayan ve Kant'tan sonra
byk lde yitirilen zmsel; ak seik ve uslamlamaya yer veren
felsefe biiminin yeniden kazanlmasdr. zmsel felsefe dncenin
dizgeselliini dlamaz. Dlad, dizgenin kurguya dnmesi,
nerilen zmlerin saduyu ve deneyle ussal balantlarnn
koparlmasdr. Felsefe, herhangi bir konunun 'istenildii gibi'
aklanmas deil, belirli sorunlarn, belirli konularn 'temellendirilmi'
zm ve aklamasdr.

123

KAYNAKLAR
Armstrong, D. M., The Materialist Theory of the Mind, Routledge ve Kegan Paul,
Londra, 1968.
Austin, J. L Sense and Sensibilia, Oxford, Clarendon Press, 1962. Ayer, A. J.,
The Problem of Knowledge, Penquin Londra, 1956.
The Central Questions of Philosophy, Wiedenfeld and Micholson, Londra, 1973.
'Phenomenalism', Proceedings of the Aristotelean Society 1947-48.
J Bennett, J., Locke, Berkeley, Hume: Centra1 Themes, Oxford U. P.,1971.
Bergson, H., Essai sur les donnees immediates de la conscience, 1889. Berkeley,
Q 4 Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge, 1710.
Three Dialogues between hylas and Philonous, 1713.
Berlin, I., "Empirical Propositions and Hypothetical Statements", Mind, 1950.
Brentano, F Psychoiogie vom empirischen Standpunkte 1874.
Broad, C. D Scientific Thought, Routledge, Londra, 1923.
Bruner, J., Beyond the Information Given, Allen and Unwin Londra, 1973.
Butler, J., The Analogy of Religion, 1936.
Denkel, A., "Locke ve Berkeley'de D Dnya", Yazko Felsefe Yazlar, 4. Kitap,
1982.
Descartes; R., Discours de la methode, 1637.
Meditationes de prima philosophia, 1641.
Feigl, M., "Mind-Body: Mot a Pseudoproblem", Dimensions of Mind, Hook, S.
(der.), Collier Books, Dew York, 1961.
Qrice, H. P., "Personal Identity", Mind, 50,1941.
"The Causal Theory of Perception", Proceedings of the Aristotelean Society,
supp. cilt. 35,1961.
Hume, D., A Treatise of Human nature, 1739.
Inquiry Concerning Human Understanding, 1748.
James, W., The Principles of Psychology, 1890;
Kant, I., Kritik der reinen Vemunft, 1781.
Lewis, D., "Survival and Identity", The Identities of Persons, Rorty (der.), U.C.P.,
Los Angeles, 1976.
Locke, J., An Essay Concerning Human Understanding, Londra, 1690. Malcolm,
n, "Scientific Materialism and the Identity Theory", Dialogue, 3, 1964.
Mill, J. S., An Examination of Sir William Hamilton's Philosophy, 1865. 1964.
Neisser, U., Cognitive Psychology, Prentice-Hall, New Jersey, 1967.
Parfit, D., "Personal Identity", The Philosophical Review, 80,1971.
Perry, J. (der.), Personal Identity, University of California Press, Londra, 1975.
Platon, Theaetetus, 10 369 (?).
Price, H. H., Perception, Methuen, Londra, 1932.
Quinton, A., "The Soul", The Journal of Philosophy, 59,1962.
Quinton, A. M., The nature of Things, Routledge, Londra, 1973.
Reid, T., Essays on the Intellectual Powers of Man, 1785.
124

Russell, B., The Principles of Mathematics, Cambridge U. P., 1903.


The Problems of Philosophy, Oxford U. P., 1912.
Human Knowledge, Its Scope and Limits, Allen and Unwin, Londra, 1948.
Ryle, G Dilemmas, Cambridge U. P., 1954.
The Concept of Mind, Hutchinson, Londra, 1949.
Sekstus Empirikus, Pyrrhonic Hypotiposes, S III. yy.
Shaffer, J., Philosophy of Mind, Prentice-Hall, Englewood Cliffs: ri. J., 1968.
"Could Mental States be Brain Processes?", Journal of Philosophy, 58, 1961.
Shoemaker, S:, "Personal Identity and Memory", Personal Identity, (der. Perry, J.)
U.C.P.,1975.
Smart, J. J. C., "Sensations and Brain Processes", Philosophical Review, 68, 1959.
Spinoza, B., Ethica ordine geometrico demonstrata, 1677.
Warnock, Q., Berkeley, Penguin, Londra, 1953.
Whiteley, C. H., An Introduction to Metaphysics, Methuen and Co., Londra,
1950.
"Physical Objects", Philosophy; 1959.
Wiggins, D., Identity and Spatio-Temporal Continuity, Blackwell, Oxford, 1967.
Williams, B. A., "The Self and the Future", The Philosophical Review, 79, 1970.
Wittgenstein, L., Philosophical Investigations, B. Blackwell, Oxford, 1953.
The Blue and Brown Books, B. Blackwell, Oxford, 1958.
Not: Kaynaklarn ilk basm tarih ve adlar temel alnm, 20. yy. iinde
baslanlarn basm yeri de verilmitir.

125

SZLK
adclk (nominalism): Evrende yalnzca tikel varlklar bulunduunu, tmellerin
ise birer addan ya da anlktaki kavramdan baka bir ey olmadn savunan gr
(bkz. gerekilik, tanm 2).
alg (perception): (1) Alglama (2) Alg ierii. Her iki anlamda da algy
duyumdan ayrabiliriz. Duyum gerek (doruyu veren) alg iin gerekli, fakat
yeterli deildir. Duyu organlarnn etkilenmesi duyu deneylerini oluturur.
Algnn ierii deneyler deil, nesneler, olaylar ve durumlardr. Alg ierii duyu
deneylerinin nesne, olay ve durum biiminde yorumlanmasdr. Alg, bilgi
kaynadr. Deneycilie gre alg bilginin tek kayna, usulua gre onun
kaynaklarndan biridir (bkz. alglama).
alg dzenegi: (1) Alglamann meydana gelmesinde iler olan dzenek,
mekanizma. Alglamann gereklemesi iin gerekli fizyolojik yap ve bu yapnn
ileyi biimi. Alg fizyolojisine ek ve onun sonucu olarak dnlen anlksal
olaylar dizisi. (2) Belirli bir alg kuram ya da aklamasnn alg dzenei olarak
betimledii olay ve durumlar dizisi.
alg olanakll (possibility of perception): Grngclk iin fiziksel nesne bir
alg olanakllndan baka bir ey deildir.
alglama: Pek ok hayvan trnn (ve bu arada insann) evre koullar zerine
bilii alma ve retme yolu. Alg duyuma, dolaysyla da be duyuya dayanr.
evreden edinilen duyu deneyleri anlkta evre zerine bir inan ya da inanlar
dizisine temel olabilecek biimde rgtlenir, yorumlanr.
algnn degiebilirliinden uslamlama: Kukucu uslamlama. Algnn, deien
bak as, k koullar gibi farkl znel ve nesnel durumlarda ierike
deimesinin, ayn anlamda deimeyen gereklii doru ve gvenilir olarak
vermesini olanakszlatrdn kantlamaya alan uslamlama.
algnn yanlabilirliinden uslamlama: Kukucu uslamlama. Yanlsama, sanr
vb. alg yanlmalarnn, yanlg srasnda fark edilmemesi ve doru saylmasnn,
doru saylan her alg iin geerli olabileceini vurgulayan uslamlama. Sonu
olarak, algya dayanan bilginin olanakszl dncesini getirir.
analitik: (1) Felsefi yaklam olarak: zmsel; zmlemeyi, analizi ne alan.
(2) nermelere zg bir zellik olarak: Yklemin zneyi btnyle ya da ksmen
yineledii nermeler; deillemesi mantksal eliki olan nermeler; doruluklar
deney gerektirmeden, yalnzca iindeki terimlerin anlamlarnn zmlemesiyle
bulunabilen nermeler (bkz. sentetik).
anlak (understanding, cognition): Anlay gc. Anln duygular dnda kalan
ve alg, inan, ussal ilemler gibi dnce yetilerini ieren yn. Kavray.
anlk (mind): Zihin. nsann dnsel ve duygulanmsal ilevlerinin tm.
Gvdesel olgudan, yalnzca kiinin kendi gzlemine ak oluuyla ayrlr; anlkta
olup bitenler bakalarnca gzlemlenemez. Kimi kuramlar anl dnce, inan,
istekler, duygulanmlar, duyu ierikleri gibi olgularn, yani bilin ieriklerinin
toplamyla zdeletirirken, bakalar anl bu olgular iinde barndran bir tz
126

olarak deerlendirir.
anlksal varlk (mental existence): Anlk olarak var olan. Anlksal nitelikler
tayan varlk. Anlksal, tinsel tz.
anlksalclk (mentalism): Aklamalarda, anlksal kavramlar kullanma,
aklamay bunlarla temellendirme eilimi. Dolaysyla, anlksalc aklamalar,
herkese gzlemlenebilir olmayan olgulara dayandrlan aklamalardr.
a priori: Deneytesi, nsel. Bilgi niteliinde ya da bilgiye temel olacak nitelikte,
ancak deneyden gelmeyen, duyum ya da alg kkenli olmayan anlk ierikleri.
Deneysel olmayan nerme ya da bilgi. Doruluk ya da yanll deneyden
bamsz olarak bulunan nerme. Deneyden bamsz, ona biim veren anlk
kalplar.
a posteriori: Sonsal. Anlam olarak deneysel (empirical) ile zdetir. Deneyden
gelen kkeni, kayna deney olan nerme ya da bilgi. Doruluk veya yanll
ancak deney yoluyla bulunabilen nerme.
aranedencilik (occasionalism): Etkileimciligi yadsyan ikici koutu, yorum.
Eer anlk ve zdek birbirinden bamsz tzler iseler, aralarnda nedensel iliki
sz konusu olamamaldr. Oysa grnrde byle bir iliki var gibi durmaktadr.
Aranedencilie gre gerekte iliki yledir: nsanda her istek beliriinde, eyleme
bu istek dorudan neden olmak yerine 'araneden' olmakta, yani Tanr'nn ie kararak gvdeye eylemi yaptrmasna ortam hazrlamaktadr. Dolaysyla, tzler
arasndaki ba ancak Tanr kurabilir. Gerek nedensel ilikiyi ancak Tanr
oluturabilir.
artbileen (consequent): Koullu bir nermenin ikinci ya da sonu bildiren alt
tmcesi. Koullu nermede ierilen 'p q' nermesinde 'q' artbileendir.
ballam (correlation): Birlikte gzlemlenme durumu. Karlkl iliki iinde
olma.
bellek (memory): Hafza. Gemi deneyleri anmsayabilme yetisi.
bileik ide (complex idea): Locke'un bilgi kuramnda, yaln idelerin bir araya
gelmesiyle kurulan bileik ide yaps. rnein, aa idesi (bkz. ide).
bilgi (knowledge): Anlakta kavranan ve doru olup, doruluu gsterilebilir olan
inan.
bilgibilim (epistemology): Bilgi felsefesi, bilgi kuram. Bilginin kayna, kkeni,
deeri ve tanm gibi konular ele alan felsefi aratrma alan.
bilgibilimsel (epistemological): Bilgiye ilikin, bilgi kuramn, bilgi felsefesini
ilgilendiren. Nesnenin, olgunun, varln kendisi deil, onun bilgisine zg olan.
Nesnenin bilini biimiyle ilgili olan. D dnyann kendisi zerine deil, onun
algs, bilgisi, anlksal yanss zerine olan.
bilgisel (epistemic): Bilgiye ilikin, bilgi nitelii olan. Bilgiyle ilgili.
bilin (consciousness): Anlkta nde olan, dolaysz ieriklerinin toplam. Anln
kendi ieriklerinin farknda olduu blm. Uyanklk. Uyankln kapsad,
kapsamna ald anlksal ierikler.
bilin ierikleri (objects of consciousness): Bilinte olan, bilince giren her trl
deney, inan, istek, duygulanm ya da yaant ierii. Bilin ieriklerinin konusu
d gereklik olabildii gibi baka bilin ierikleri de olabilir. Anln tm
127

ierikleri bilinte deildir. rnein, pek ok inan, an veya istek, bilinaltna


(subconscious) itilebildii gibi, yalnzca bilindnda (unconscious) braklm da
olabilir.
bilii (information): Bilgiye temel olan inancn ierii. Deneyden edinilen veri.
bilindii gibi nesne (thing as known). Alg ile kavrayabildiimiz gibi, algda
grdmz biimiyle nesne (bkz. kendiliindeki nesne).
bireimsel (synthetic): nermelere zg bir zellik olarak: Analitik olmayan;
yklemin zneyi yinelemedii; deillemesi mantksal eliki dourmayan;
doruluklar ilerindeki terimlerin anlam zmlenerek bulunamayan nermeler
iin kullanlr. Bireimsel nermeler kendilerini yinelemedikleri iin yeni bilgi
verirler (bkz. analitik).
bireimsel gei/bireimsel karsama (synthetic inference): Duyumlardan
nesneleri konu eden alg ieriklerine geiin grngc bir yorumu. Duyumlarn
anlkta belirli ulamlar ya da kavramlar erevesinde nesne alglar olarak
kurulmas. Duyu deneylerinden bu kavramlara yaplan karsama. Bu karsama
ya da mantksal 'gei', tanmay ve zbelirlemeyi gerektirir.
birincil nitelikler (primary qualities): Locke felsefesine Qassendi ve Galileo
yoluyla Eskia atomcularndan gelen bir ayrma gre, nesnelerin nitelikleri,
alglayan asndan znel ve nesnel olmak zere ikiye ayrlr. Nesnel olan birincil
nitelikler, algdan bamsz bir anlamda nesnelerin kendiliklerinde tadklar
niteliklerdir. Bunlar, nesne hangi durumda olursa olsun, ondan ayrlamaz.
Girilmezlik, uzam, biim, devim ve say, birincil nitelikleri oluturur.
karm: Tmdengelimsel karsama.
karsama (inference): Bir nermeden, inantan brne belirli kurallar uyarnca
gei. Tmevarmsal ve tmdengelimsel karsama trlerinden baka, algsal bir
karsama tr de sz konusudur.
zmleme (analysis): Bir sorunu paralarna ayrarak zmek. Bir alan
paralarna ayrarak aklamak. Bir btn mantksal paralarna ayr: Bu
ayrn yntemi.
zmleyici zdekilik (reductive materialism): zdeksel olmayan kavramlar
zdeksel kavramlarla zmlemeyi, zdeksel kavramlara indirgemeyi amalayan
yaklam (bkz. yadsyc zdeilik).
zmsel: Bkz. analitik.
davran eilimi (disposition to behave): Bkz. eilim, tanm 2.
davranlk (philosophical behaviourism): Anlk felsefesinde ada zdeki
kuramlardan biri. Anlksal olay veya durumlar, gvdenin davran eilimleriyle
zdeletiren gr. Anlksal terimleri ieriinde bulunduran nermelerin
gvdenin davran eilimlerini bildiren nermelerle eanlaml olduklarn, byle
nermelere evrilip zmlenebileceklerini ne sren yaklam.
deney (experience): Bilince giren her trl anlksal olay. Her eit yaant. Deney
iki bee ayrlr: deney (introspection) be duyu organ aracl gerektirmeyen
deneyleri kapsar. Her trl duygulanm, bilince getirilen inan, istek vb. i deney
ieriidir. D deney, duyu organlarn gerektiren, yani duyumlar temel alan
anlksal olaylan kapsar. Alg. Duyum.
128

deney ierii/konusu: (alg ierigi/konusu; duyum ierigi/konusu) Deneyin


konusu; deneyin karl olduu gerekliktir. Deneye neden olan d gereklik ya
da deneyin i kaynadr. te yandan deneyin ierii, bu konunun anlktaki
yanssdr. Deney ierii bir anlksal olguda sz konusudur. Ancak deney ierii,
onu ierik alan deney olgusunun varoluu deil, soyut anlamda konu aldnn
yanss anlamna gelir. rnein bir aa deneyi sz konusu ise, bu deney anlkta
gelip geici bir olay olarak vardr. Ancak bu varlk, aa biiminde deildir. Oysa
bu deneyin ierii bir aatr; konusu ise d dnyada buna neden olan gerek
aatr.
deneycilik (empiricism): Bilgi olarak adlandrlabilecek her eyin deney kkenli
olduunu savunan gr. Usun yeni bilgi yaratabileceini, sezgiyle bilgiye
ulalabileceini yadsr. zellikle, d dnya zerine olan tm bilginin alg ve
duyumdan geldiini ne srer. Deneycilie gre i deney de bilgi kaynadr.
Ancak i deneyin konusu d deneyinki gibi herkese gzlemlenebilir deildir,
yalnzca zneye aktr. Buna karlk hem i deneyin hem de d deneyin ierii
irektir. Bir baka deyile, yalnzca zneye aktr. Deneysel bilginin
olanakszl: Kukucu uslamlamalarn ierdii ve algnn gvenilmezliinden
kaynaklanan sonu.
deneysel ruhbilim/experimental psychology): Deneyimleri, laboratuvar koullarnda gzlem ve aratrmay ne alan ruhbilim.
d deney: Bkz. deney.
d dnya (external world): Algnn konusu, algda tasarmlanan, yanslanan.
Algnn, duyumun nedeni. Algdan ve alglayan bireyden, onun bilgisinden
bamsz d varlk. Anlk ve ierikleri dndaki gereklik.
dilci felsefe (linguistic philosophy): Felsefe sorunlarn dil kullanmlarn
inceleyerek zmeyi amalayan felsefi tutum. Dilin gnlk kullanmlarna
uymayan anlatmlar anlamsz sayma yntemi.
dogma: Sorgulanmadan onaylanan, apak doru olarak varsaylan, byk bir
dnrn yetkesine ya da dinsel yetkeye dayanlarak kabul edilen ilke, nerme.
Ussal gerekelere dayanarak yadsn kabul edilmeyen nerme.
dogmaclk (dogmatism): Dogmalara dayanan, mantksal olarak dogmalara
indirgenebilen dnce dizgesi. Belirli ilkeler ya da varsaymlarla ilgili olarak
ortaya konulan tutucu tutum. Kimi 'apak doru' olarak zmsenmi
nermelerden vazgememe eilimi. Kr krne inan. Kimi inanlar,
sorgulamadan, ussalla bakmadan savunmak.
doru (true): Belirli bir nermenin, inancn bilgiye temel olabilecek biimde
kesin olmas; yanl olmamas. Bu kesinlik deiik lte gre verilebilir: (1)
nermenin gereklik ile karlkl oluu, (2) nermenin baka nermelerle tutarl
oluu, (3) nermenin uygulamadaki baars, istenen sonucu verii. Bu ltlere
gre ayr doruluk kuram sz konusudur.
doruluk (truth): Doru bir nermenin, inancn, dile getirdii; betimledii. Bir
nermeyle doru olarak dile getirilmi gerek.
doutan bilgiler (innate knowledge): Bkz. doutan dnceler.
doutan dnceler (innate ideas): Bilgiye temel olabilecek kimi genel
129

ilkelerin, apak doruluklar olarak anlkta doutan bulunmas. Btn bilginin


deneyden geldiini, deneyle baladn ne sren deneycilie kart sav.
Usulua gre, anlk gvenilir bilgiyi, bu doutan sahip olduumuz temel
dorulardan usavurma ile karsar.
dolayl alg (indirect perception): Kukucunun uslamlamalaryla vard sonuca
gre grdmz, yani algmzn ierii, d dnyann kendisi olamaz. Buna gre,
d dnyay onun bir grnts zerinden, bir baka deyile, dolayl olarak
kavrarz.
dngsellik (circularity): Bir gr, dnce ya da uslamlamann sonucunu
nden varsayyor olmas. Kant olarak sunulann gerekte temellendirilmeden
varsaylyor olmas. Totolojik uslamlama. Kendi kendini yineleyen, balad yere
dnp gelen dnce.
duyu-deneyi (sense-experience): D deney ierii. erik olarak duyum. Bunun
anlktaki varl. D deneyin konusunun anlkta ierik olarak yanss. Algya
temel olan veri. rnein, sar bir limonu duyumlayan birinin anlgndaki deney bir
varlk olarak sar deildir; ancak ierik ya da 'duyu-deneyi' olarak sardr.
duyu-verisi (sense-datum): (1) ierik olarak duyum. (2) Duyu-deneyi ve bunun
deney olarak varl. rnein, sar bir limonu duyumlayan birinde oluan bu
limonun anlksal karl. (3) Ne anlksal ne de fiziksel olan, ancak hem var olup
hem de ierii bulunan bir ilke. D dnyadaki sar limonla bunun anlktaki deneyi
arasnda bulunduu varsaylp bir tr 'arac' olarak dnlen ve sanki bir 'alg
perdesi' zerine dp limonun niteliklerini tayan (sar renkteki) imge.
duyum (sensation): (1) Duyumlamak: Duyu organlar yoluyla deney ierikleri
edinmek. Bu olay ya da sre. (2) erik olarak duyum. Alg dzeyinde olmayan
ancak ona temel olan d deney ierii. Duyu-deneyi (sense-experience). Duyuverisi (sense-datum). Yalnzca niteliklerin deneyinden oluan, bu niteliklerin bir
aradaln, nesne, durum, iliki olarak kurulmasn iermeyen deney.
duyumculuk (sensationalism): Bilginin yalnzca d deneyden kaynaklandn
ne srerek, i deneyi yadsyan bir u deneyci tutum. Condillac'n yaklam.
duyumlanabilir nitelikler: Nesnelerin pek ok, belki de belirsiz sayda nitelii
vardr. Nitelikler, varlkbilimsel gereklikler olarak dnlr, yani zdeki
anlamda gereki bir d dnyann nesnelerinin nitelikleri olarak anlalrsa,
bunlarn tmnn duyumlamas ya da duyumlanabilir olmas zorunlu
klnmayabilir. Bylece niteliklerin bir blm, 'duyumlanabilir' saylacaktr.
Bilginin konusu, deneycilie gre, ancak duyumlanabilir niteliklerden oluan
ynyle d gerekliktir.
dzenek (mechanism): leyi biimi. Bir srecin yaps. Bir sre veya oluumun i ilikileri.
dzenekilik (mechanism): Fiziksel doada meydana gelen her olay basn,
itme, arpma trnden nedensel etkileimlerden kaynaklanyor olarak dnmek.
Bu grn kkeni lka atomculuudur. Yeniag'da Galileo, Gassendi ve
Descartes da bu dnceyi benimserler.
dzgl alg (normal perception): Olaand olmayan koullarda edinilen ve
olaand nitelikleri olmayan alg.
130

eilim (disposition): Potansiyel olarak bulunan nitelik. Nesnede onun durumunu


deitirmeye ynelik potansiyel. rnein krlabilir olmak. Bir eilimin
potansiyelden aktele kmas kimi koullarn yerine gelmesine baldr. nsann
belirli bir davranta bulunma potansiyeli. Bu potansiyelin gereklemesi iin
kimi koullarn yerine gelmesi gerekir. Eilimler, koullu (hipotetik) nermelerle
zmlenebilir.
eletirici gerekilik (critical realism): Bkz. gerekilik.
etki (effect): Belirli bir nedene bal olarak ortaya kan, meydana gelen olay.
Baka bir olayn nedensel sonucu. Sonu.
etkileimcilik (interactionism), (psychophysical interactionism): Descartes
ikiciliin bir yorumu. Anlksal ve gvdesel (ya da tinsel ve fiziksel/zdeksel)
olaylar arasnda nedensel etkileim bulunduunu ne srmek. Bu gre gre,
hem anlk gvdeyi etkiler (rnein niyet ve eylem) hem de gvde anl etkiler
(rnein duyu organ ve deney).
etkileimci ikicilik: Etkileimci yorumuyla ikicilik.
felsefi davranlk: Bkz. davranlk.
fiziksel nesne: Fiziksel/zdeksel nitelikli d dnyann eleri. Uzam olan tikel
varlk; uzay-zaman iinde yer kaplayan somut varlk. zdeksel ya da fiziksel
tzn kendini ortaya koyu biimi, kipi.
genel gr: Saduyu ve bilimin bilgibilimsel temelini oluturan gr.
Tasarmc gerekilik.
gerekilik (realism): (1) Bilgibilimde: Algnn konusunun alglayandan bamsz bir d dnya olduunu savunan, alg ieriinin bir d gereklii yansttn
ileri sren gr. (2) Varlkbilimde: Tmellerin, yani tek tek nesnelerde ortak olan
tr, renk, biim gibi genel ve soyut yanlarn insan anlnn snflandrmalar
tesinde bir gereklik tadn savunan gr. yaln gerekilik (naive realism):
Alg ierii ile konusu arasndaki farkll yadsyan gereki tutum. Bu gr
asndan grdmzn ierii nesnelerin yzeyidir. tasarmc gerekilik
(representative realism): D gerekliin alg yoluyla anl etkileyerek orada
kendine benzer izler, tasarmlar braktn ne sren gr. Tasarmlar ya da
ideler gerekliin yetkin olmayan kopyalardr; onu olduu gibi veremezler.
Eletirici gerekilik.
gereklik (reality): Kendinde olduu gibi evren. Bilginin konusu. Kendinde
nesnelerin dnyas. D dnya.
girilmezlik (solidity, impenetrability): zdeksel nesnelerin en temel
zelliklerinden biri. Uzayda bir nesnenin kaplad yere, yani uzamna, ikinci bir
nesne giremez. ki nesne ayn anda ayn yerde olamaz. Bir nesne bir bakasn
deler, yarar, ayrr ya da boluklarna girer. Ancak birinin bulunduu yerlerde
br bulunamaz.
glgeolguculuk (epiphenomenalism): Anln, zdee arlk veren ikici
yorumlarndan biri. Bu yorum asndan anlk ve anlksal olaylar zdee
indirgenemezler; ayr bir varlk alan olutururlar. Ancak bu olaylar zdeksel/
fiziksel olaylarn neden olduu birer glgeolgu niteliini tarlar. Anlksal olaylar
fiziksel/zdeksel olaylara neden olamazlar. Anlk, gvdenin neden olduu bir
131

glgeolgudur.
grng (phenomenon, fenomen): 'Noumenon' ile balantl olarak kullanlr.
Grng, d dnyadan gelen duyumlarn anln uygulad a priori kalplarla
(sezgi biimleri ve anlay biimleri) biimlendirilmeleri yoluyla kurulan nesne ve
olaylarn algsdr. 'Grngler dnyas', alglanabilir dnya, alglanabilirlerin
oluturduu evren anlamnda kullanlr. Algnn ierii, onun konusu.
grngclk (phenomenalism): Alglanan nesnelerin duyu verilerinden
kurulan mantksal yaplar olduunu savunan gr. Salt bilgibilimsel anlamda
yorumlanrsa, algnn ieriinin kuruluunu aklar. Yaygn yorumu olan
varlkbilimsel anlamda ise zdeksizci bir tutumdur: Algnn konusu olan 'd
nesne'yi alg verilerine indirger.
grngsel ballam (phenomenal correlation): Grng yaplarnn bir
aradal. Birlikte gzlemlenenin gerek deil, grngler oluu.
grn (appearance): Gereklikteki nesnenin, deiik nesnel koullara gre,
yine nesnel olan, deiik grnleri. Anlktan ve zneden bamsz bir anlamda
nesnenin koullara gre deiebilen alglanabilirlii. Yaln gerekilik, grn
grntden zenle ayrt eder.
grnt (appearence): Tasarmc gerekilik ve kukuculuk asndan 'gerek'in
kart. Gerein anlktaki yanss. Tasarmlar, ideler, duyu deneyleri, alg
ierikleri bu anlamda grnt olarak yorumlanr. Grnt, gerekliin yanssdr,
ancak yetkin bir yans deildir; onu olduu gibi vermekten eksindir. Grnt,
alglayan znenin durumuna, evre koullarna gre gereklii daha iyi ya da daha
kt yanstr. Hibir gereklik yanstmayan, sanr ya da d gibi, grntler de
sz konusudur.
g (power): Locke'a gre, nesnelerde ikincil nitelik idelerini oluturma yetisi.
rnein, nesnelerin belirli dalga boyundaki nlar emip brlerini yanstma
zellii.
ireklik (privacy): Birden ok kiinin deneyine, gzlemine ak olmamak.
znenin, kiinin, yalnzca kendinin bilincine ak olgular. rnein anlksal
olgular.
i dnya: Bkz. tasarmlar ortam.
i deney: Bkz. deney.
ide (idea): (1) Descartes ve Locke'ta: Tasarm. Alg veya duyum ierii; bunun
yan sra kavram. Dolaysyla zellikle Locke'ta kavramlar ierik olarak, algya
yakn bir biimde imgeseldirler. (2) Hume'da: Kavram. Alg ierii; izlenimlerden
anlan kard kopyalar. zlenimler daha canl fakat geici iken, ideler daha
silik fakat kalcdrlar. Her iki anlamda da ideler anlksal yani zneldirler.
idea (idea, form): Platoncu felsefe: Kavramlarn karl olan soyut fakat nesnel
(objektif), tmel varlklar. Gerek bilginin konusu. Somut nesnelerin ortak
zelliklerinin varlksal bir gereklik olarak varsaym.
idealizm: Varln gerekte fiziksel nitelik tamadn savunan felsefi tutum.
Her trl zdeksel varln tinsel ya da anlksal bir temele indirgenebilecei
gr. znel idealizm: Gereklii znenin anlk ieriklerine indirgeyen gr.
nesnel idealizm: Gerekliin zneden bamsz nesnel idealardan olutuu dn132

cesi (idealist gerekilik).


ikicilik (dualism): (1) Genel olarak: Felsefe dizgesinin iki ilke ile temellendirilmesi. (2) zel anlamyla; Descartes ikicilik: Tm varln iki ana ulamda
toplandn, var olan her eyin ya tinsel (anlksal) ya da zdeksel (Fiziksel)
olduunu ileri sren gr. Buna gre, bu iki varlk ulam birer tz, yani biri
brne indirgenemeyen tam bamsz ilkelerdir. Descartes ikiciliin
etkileimcilik; koutuluk, glgeolguculuk gibi yorumlar vardr.
ikincil nitelikler (secondary qualities): Nesnelerde olduklarn sylememize
karn gerekte nesnelerde nitelik olarak bulunmayan, nesnelerin duyular yoluyla
anl etkileyi biimleri. Bu nedenle arlkl bir znel boyut tayan ikincil
nitelikler, Locke'a gre nesnelerin birincil nitelikleri yoluyla bizde deiik
duyumlar oluturabilme gleridir. Renk, tat, koku, ses ve dokunum.
im (sign, signal): aret, iz. Herhangi bir nesnenin baka bir nesne, olay, olgu
veya dnce yerine durmas. Belirli bir biliinin, iletinin aktarlmasna yarayan
davran biimi veya olay.
imge (image): Resimsel nitelii olan tasarm. Anlkta bir imge bulunmas grsel
alg sonucu olabilecei gibi, imgesel nitelikteki bir kavram dnme, agrtrma
ya da herhangi bir eyi imgelemde kurma yoluyla da olabilir.
imgelem (imagination): Hayal gc. imgeleme araclyla gerekletirdiimiz
anlaksal yeti. Anlkta dorudan grsel algnn sonucu olmayan imge ieriklerini
kurmamza olanak veren yeti.
imgelemek (imagine): Hayal etmek. Anlkta kurgu rn bir imge kurmak.
mgelemek, dorudan alg sonucunda bir imge oluturmay dlar. Ancak
imgelerken imgeyi kuruluta kullanlan eler, gemi alglar oluturan imgelerin
eleridir. Algdan btnyle bamsz bir imge kurmann bir mantksal
olanakszlk olduu ne srlebilir.
inan (belief): Bir nerme ile dile getirilebilecek herhangi bir dnsel ierii
doru saymak. Anlan en temel ilevlerinden biri.
istek (desire, want): Herhangi bir nesne, olay ya da duruma ynelik bir eilim,
tutku. stek, dilek, niyet, ama, isten gibi eilimlerin temelindedir. stek, anln
temel ilevlerinden biridir.
isten (will): Davranlara, eyleme neden olduu sylenen, anlan eylemi
balatabilme yetisi. stenli (deliberate) davran, kendiliinden (spontaneous)
davrantan ayrt edilir.
izlenim (impression): Hume'un bilgibiliminde, duyu-deneyi ya da duyum. D
gerekliin alg organlarmz zerindeki etkisi, bunun anlktaki etkisi.
karlkllk ilkesi (the principle of correspondence): Bire bir karlkl olma
durumu. Bire bir tekabl durumu. Bu durumun doruluu aklayc bir ilke,
doruluu veren bir ilke olarak kullanlmas. Tasarmn gerek ile karlkl
olmas. Bir btnn her bir esinin baka bir btnn eleriyle karlkl olmas
durumu.
kendiliinden nesne (thing-in-itself) (ding an sich): Noumenler dnyasn
oluturan varlklar. Nesnenin grn, bilgisi tesindeki kendilii. Bilgisinden
bamsz olarak nesne. Gereklikteki nesne.
133

kendiligindeki durum: Bir nesnenin, biliniinden bamsz olarak gereklikteki


durumu.
kesinlik (certainty): Bir nerme ya da inancn kuku gtrmez oluu. Kesinlik,
doruluk ve dolaysyla bilgi iin lttr.
kii (person): Felsefede kii sorunu, kiinin ya da 'ben'in zdelii olarak belirir.
Kiinin zdelii, bir zaman kesitinde, kiiyi o kii yapan (beni ben yapan) ve
baka kiilerden (benlerden) ayran zellik ya da zelliklerdir. Buna verilen yant,
gvdesel niteliklerden anlksal niteliklere dein deiebilir. rnein Locke'a gre
bu, o zaman kesitindeki anlksal olaylarn bilincidir. "Kii'yi 'kiilik'ten nemle
ayrmak gerekir: zde kiilikler tayan iki ayr kii dnld gibi, ayn
kiinin kiilii zaman iinde deiebilir. Zaman iinde kiinin zdelii ise yaam
sresince deien gvdesel, anlksal nitelikler ve birikimler yan sra kiinin
(benin) kendisiyle ayn kalnn koullarn bulma sorunudur. rnein Locke, bu
koulu bellekte belirler.
kii kesiti/devresi (person phase): Belirli bir zaman kesitinde kiiyi meydana
getiren niteliklerin toplam.
koullu nerme (hypothetical statement): Bir koul bildiren nerme. Herhangi
bir durumu belirli bir koula balayan nerme. Belirli koullar yerine geldiinde
belirli bir durumun ortaya kacan bildirir.
koutuluk (parallelism): Anlk felsefesinde ikiciliin bir yorumu. Etkileimcilii yadsyan ikici tutum. zdek ve anlk birbirlerinden bamsz tzler
durumundaysalar, aralarnda hibir nedensel iliki sz konusu olamamaldr.
Grnrdeki karlkl etkileim ise zdeksel ve anlksal olaylarn bir koutluk
iinde yer almalarndandr. Bu koutluun nedeni nden kurulmu bir uyumdur.
Tanr, zdeksel ve anlksal olaylar nden yle bir uyum iinde saptamtr ki,
gerekte bylece var olan koutluk, insana bir nedensel etkileim gibi grnr.
kurucu yaklam: Algy, duyu deneylerinin anlkta kimi yaplar olarak
kurulmas biiminde aklayan yaklam.
kuku (doubt): Bir nerme ya da inancn kesin olmadn dnmek.
nermenin doru iken yanl olabildiinin de dnlebilmesi, nermenin aktel
olarak yanl olabilirlii.
kukuculuk (skepticism): Belirli bir konunun doruluk ya da yanllnn
bilinemez olduunu, bu alanda kesinliin bulunmadn ileri sren gr.
Kukuculuk znel bir olanakszl vurgular: rnein konunun kendisinin doru
ya da yanl olamayan bir doa tadn ne srmez. Alg ve bilgi konusunda
kukuculuk, algnn, yanstt gereklii olduu gibi verdii durumlarn saptanamayacan, dolaysyla algnn kesinlik gerektiren bilgiye temel olamayacan
savunur. Alg nermelerinin doruluunun kesin olmadn vurgular. D
gereklik konusunda kukuculuk, algya neden olan bir d gereklik varsa bile
bunun bilinmesinin olanaksz olduunu, algnn kendisinin buna olanak
salamadn vurgular.
mantk pozitivizm (logical positivism): Viyana evresi adyla da tannan ve
nermelerin anlamlarn bu nermelerin doruluunun saptanma yntemi ile
zdeletiren u deneyci tutum. Bu felsefi tutuma gre, doruluk veya yanll
134

deneysel olarak saptanamayan nermeler anlamszdr.


metafizik nerme (metaphysical statement): Mantk pozitivizme gre
doruluk ve yanll deneysel olarak gsterilemeyen nermeler 'metafizik', yani
anlamsz saylmtr.
nedensel iliki (causal relation): ki olay arasnda yer alan ve birinin ortaya
knn brnnkine bal olmas durumuyla kavranan iliki. Bir olayn bir
baka olay balatmas, onu dourmas.
nesnel idealizm (objective idealism): Bkz. idealizm.
nesneletirmek (reiflcation, entification): Soyut bir kavram, anlksal bir ierii,
anlk dnda bir varlk olarak dnmek; ona anlk tesi bir gereklik yklemek.
nitelik (quality): Bir nesne zerindeki gzlemlenebilir, alglanabilir zellikler.
Locke, nitelikleri birincil ve ikincil olmak zere iki tre ayrr.
noumenon: Noumen, 'phenomenon' ya da grng kavramyla balantl olarak
kullanlr. Kendinde nesne, yani algladmz nesnelerin, neden olduklar algnn
arkasnda kalan, bizce bilinemez, kendiliklerindeki durumlar. Bilinilerinden
farkl olarak olduklar gibi nesneler, noumenler evrenini olutururlar.
olgu kart (counterfactual): Gemi zamanda kurulan koullu nerme.
Gemite yer ald bildirilen bir koulun yerine gelmi olmasyla ortaya km
olacak durum, olay. Koullar gemi zamana yollandklarndan artk
gerekletirilme, yani olguya dntrlme olanandan yoksundurlar. Bundan
tr bu koullu nermeler olguya kart durumlar betimlerler. rnek: "Eer
alm olsaydn bugn snfn gemi olurdun."
olumsal (contingent): Zorunlu olmayan. nermeler iin: Baka trl olabilecek,
olduundan baka olmu olabilecek doruluk ya da yanllklar dile getirmek.
Bylece dile getirilenin baka trl olmasnn bir mantksal olanakllk olmas.
rnein, "Ahmet Bey'in ba saszdr" nermesi doru, ancak olumsaldr. Ahmet
Bey'in bann gr bir sala kapl olmas mantksal bir olanakllktr. Ahmet Bey
gerekte sasz olmasna karn, sal olabilirdi. Sal olabilmesi olanakll onun
imdi sasz oluuyla elimez.
olumlu sav (positive thesis): Bir durumun sz konusu olduunu kantlamaya
alan sav.
olumsuz sav (negative thesis): Bir durumun sz konusu olmadn kantlamaya
alan sav.
nbileen (antecedent): Bir koullu nermenin koul bildiren alt ve ilk tmcesi.
'p- > q' nermesinde 'p' nbileendir.
ncl (premise): Bir uslamlamada sonucun kendilerinden mantk kurallarna
uygun olarak karsandg nermeler, "a. Btn insanlar lmldr. b. Sokrates
insandr. c. Sokrates lmldr" tasmnda a ve b ncl, c ise sonutur, nsel:
Bkz. a priori.
zbelirleme (identification): (1) Bir nesnenin belirli bir zaman kesitinde ya da
zaman boyutu iinde kendisiyle zde olduunun belirlenmesi, (2) Bir tikel
nesnenin belirli bir ulam ya da kavram altna dtnn anlalmas. Tikeli bu
kavram erevesinde belirlemek. Tikeli o kavramn gereklenmesi olarak grmek.
zdek (matter): Madde. Fiziksel nesneleri meydana getiren varlk, tz. Somut
135

nesnelerin yzeyleri altnda bulunup uzayda ve zamanda yer kaplayan varlk.


Nesnelerin yzeylerini, yani biimlerini oluturan nitelikleri bir arada tutan tz,
ilke. Bir nesneyi brnden ayran tikellik ilkesi.
zdeki gerekilik: Algmzn konusunun bizim dmzda, bizden bamsz bir
varlk olup, algmza neden olduunu savunan gerekilik, ya idealist ya da
zdeki olabilir. Bu bamsz ve nesnel (objektif) gereklik tinsel olarak deil de
zdeksel ya da fiziksel olarak yorumlandnda sz konusu tutum zdeki
gerekiliktir.
zdekilik (materialism): Tm evrendeki tek varlk trnn (tek tzn) zdek
olduunu savunan gr. Tm varln fiziksel nitelik tadn, evrende anlksal
varlklarn, tinsel tzn bulunmadn ne sren tutum. Anlksal ya da tinsel
olarak bilinen her eyin, geerli bir felsefi zmlemeyle zdege indirgenebilecei sav.
zdeksel varlk (material thing, material existence): zdek olarak var olan.
zdeksel, fiziksel nitelikler tayan varlk. zdeksel, fiziksel tz.
zdeksizcilik (immaterialism): zdeksel varlk varsaymn, olanan dlayan
gr. dealizmin yan sra varlkbilimsel grngclk de zdeksizcidir.
zdelik (identity): Aynlk. 1) Niteliksel zdelik: ki nesnenin niteliklerinin tam
anlamyla ortak olmas; bu niteliklerin zde olmas. Ayr olmalarna ve uzayzamanda ayr yerler kaplamalarna karn, tam olarak akan ve benzeen
nesneler niteliksel olarak zdetir. 2) Saysal zdelik: Niteliksel zdeliin yan
sra uzay-zamanda kaplanan yer de zdese, zde olduklar sylenen nesneler
saysal olarak zde, yani bir tek nesne olurlar. Her nesne bu anlamda kendisiyle
zdetir.
zdelik sav (identity thesis): Anlk felsefesindeki ada zdeki kuramlardan
biri. Her anlksal olay veya durumun, merkezi sinir sistemindeki bir fizikselkimyasal-elektriksel olay veya olguyla zde olduunu ileri srer.
znel idealizm (subjective idealism): Bkz. idealizm.
znitelik (attributum): Bir varln ya da tzn en temel nitelii (veya byle
niteliklerinden biri). Tzn temel belirtisi. Tz iin onsuz olunmaz yani tze
zorunlu olarak bal olan, onun zn oluturan ilk zellik.
pozitivizm (olguculuk): 18. yy. ngiliz deneyciliinin 19. yy'da Avrupa ktas
iindeki uzantlarnn ald ad. (Bu ad, Auguste Comte tarafndan ortaya
atlmtr.) Her trl bilginin gzleme, olgunun betimlenmesine dayanmas
gerektiini savunan gr. Deneytesini btnyle yadsr. 20. yy. mantk
pozitivizmine gre bir nermenin doruluk veya yanll deneysel olarak
gsterilemiyorsa, bu 'metafizik'tir ve anlamszdr.
pragmac doruluk ilkesi (pragmatic principle of truth): Bir inan veya
nermenin doru olmasn, bu inan ya da nermeye gre yaplan eylemin
baarsyla veya istenir bir sonu getirmesiyle zde tutan ilke. Buna gre,
baarsz, istenmeyen sonular getiren nermeler yanltr.
saduyu (commonsense): Belirli bir etkinlik alannda, zelleme ncesi ve
gnlk yaam erevesi iinde gelien ve bu yaamn paras olan her bireyin
katld tutarl inanlar ve yarglar dizgesine uygun olan. Bu dizgeye dayanarak
136

yaplan gvenilir nitelikli yarglar.


sanr (hallucination): Herhangi bir ruhsal ya da fizyolojik nedenle gerekte
karl olmayan bir alg ierii edinmek. Olmayan alglamak. Uyank durumda,
gerek olduunu sanarak d grmek. znel olan sanry nesnel nitelikler tayan
seraptan ayrt etmelidir.
sentetik a priori: Hem bireimsel hem de a priori nitelikleri kendinde badatrd ileri srlen nermeler. Yeni bilgi vermesinin yan sra bilinii, dorulan
deneyden bamsz olan nermeler.
sk (firm, restrictive): Belirli bir aklamann ya da nermenin getirdii
mantksal koullarn aklanmas, betimlenmesi amalanan alann btn yerine,
bunun iinde kalan daha dar bir blme uygulanabilir olular. Aklanmas
amalananlarn bir blmnn, aklamann snrll nedeniyle dta kalmas.
sonu (conclusion): (1) Belirli bir dncenin, uslamlama, usavurma, gereke ya
da ussal nedenin gtrd nerme veya eylem. (2) Bir nedenden doan olay.
Etki.
tanma (recognition): Herhangi bir eyi, rnein bir nesneyi, belirli bir ulam, bir
kavram erevesinde grmek. Onu bu erevede yorumlamak. Nesneyi bu
kavrama rnek olarak alglamak; onu bu kavramda zbelirlemek.
tasarm (representation): Alg ierii. Grng gibi kuruluu zneye
dayanmayan, varlna neden olan d gereklii yanslayan, ona benzeyen, alg.
Locke'a gre, d nesnelerin grnr yzeyleri niteliklerin bileimlerinden oluur.
Her nitelik duyum olarak bir yaln ideye (tasarma) neden olur. delerin bileimi
de bileik ideler olan nesnelerin tasarmn verir. Bundan tr, gerekteki
niteliklerin bir araya geli biimi, yaln idelerin bir araya gelerek nesne tasarmn
oluturu biimiyle eyapsaldr.
tasarmc gerekilik (representative realism): Bkz. gerekilik.
tasarmclk (representationalism): Tasarmc gerekiliin bilgibilimsel yn.
Alg ierii ve bunu temel alan bilginin d gerekliin kopyalar olan
tasarmlardan olutuunu savunur. Tasarm ya da idelere, d gereklik neden
olur. Ancak kopyalar olarak tasarmlar, konularn yetkin bir biimde
yanstamazlar.
tasarmlar dnyas: Bkz. tasarmlar ortam.
tasarmlar ortam (medium of representations): Anlak, bilin ortam. dnya.
D dnyann yansland, tasarmland anlksal ortam.
tekilik (monism): Felsefe dizgesinin tek ilke ile temellendirilmesi. Gerekliin
bir tek ilkeye indirgenebilecei, bir tek ilkeden tretilebilecei dncesi. rnein
zdeki ya da idealist tekilik. Tin ve zdei, bir tek ilkenin, tzn zniteliklerine
dntren gr.
tikel (particular): Tek tek olan, oulculuk iermeyen, tekil nesne. Somut nesne.
Genel olmayan.
tikel evetleme (disjunction): ki nermenin 'veya' ile balanmas.
tin (spirit): Ruh. Anl oluturduu, anlk ieriklerini iinde barndrd ne
srlen ve zdeksel nitelikleri olmayan varlk ulam. Anlksal tz. Tin, kimi
dnrlerde organizmaya canllk veren ilke olarak grnrken, kimi
137

bakalarnda yalnzca anla temel olarak grlr.


tinin lmezlii (survival of the soul; disembodied existence): lmden sonra
tinsel anlamda yaamann srecei inanc.
tinselcilik (spiritualism): Aklamalarnda tin kavramndan ve tinsel niteliklerden yararlanan felsefi tutum. Tinin varln temele koyan yaklam.
tz (substance): Cevher. (1) Genel Tz Kavram. Var olmak iin baka bir eye
dayanmas gerekmeyen ey. Baka bir varlk trne indirgenemeyen varlk tr.
Bamsz olarak var olan. (2) Tikel Tz Kavram: Herhangi bir somut nesne.
Byle bir somut nesnenin niteliklerini bir arada tutan ilke. zdeksel ya da tinsel,
herhangi bir tikel varlk.
tzclk (substantialism): Kimi zelliklerin ya da kimi ieriklerin bir arada
oluunu, bunlar tayan, ancak dorudan gzlemlenemeyen bir ilkeye balayan
yaklam.
tutarllk ilkesi (the principle of coherence): Tutarllk, birka nermenin
elikisiz (consistent) olmalarnn yan sra, dile getirdikleri asndan birbirlerini
karlkl olarak desteklemeleridir. Bu durum, sz konusu nermelerin
doruluunu saptamada ilke olarak kullanlr. Kimi yaklamlar asndan bir
nermenin doruluu ancak baka nermelere gre sz konusu olabilir: Bu
doruluk, konuyla ilgili tm nermelerin tutarl olmasdr.
tmdengelimsel karsama (deductive inference): karm. Mantn karm
kurallar uyarnca bir nermeden ya da nermeler topluluundan brne gei.
karmda dncenin yola kt nermelerin doruluu, sonuta ulalan
nermenin doruluunu gerektirir.
tmel (universal): Tikel nesnelerde ortak genel zellikler. Nitelik, tr, iliki gibi
genellikler. Tmel, oullua zgdr; oullukta zde olan yan verir.
tmel evetleme (conjunction): iki nermenin 've' ile balanmasdr,
tmevarmsal karsama (inductive inference): Snrl sayda tekil nermeden,
bu nermelerin konusunu tam bir genellikle kapsayan, yasa niteliindeki bir
nermeye gei.
tmtanrclk (pantheism): Yeniag'da Spinoza'nn gr. Tanr ile doay
zdeletiren teki tutum. Bu tmtanrcln anlk felsefesine yansy, tin ve
zdein (ya da gvde) bir tek tzn znitelikleri olduklar savdr. Bylece
Spinoza tin ve zdei tz dzeyinden znitelik (attributum) dzeyine indirir.
ulam (category): Anln kavramlar sralay ve snflandrnda en st
dzeydeki en geni kapsaml bekler.
us (reason): nsan anlnn mantksalla ve saduyuya temel olan anlaksal
yetisi.
usa uygunluk: Ussal olma nitelii.
usavurma (reasoning): Us yetisinin etkinlii ile dnce yrtmek. Bir
dnceden baka dncelere, mantksallk, ussallk erevesinde gemek,
birinden brn karmak.
usuluk (rationalism): Bilginin gerek kkeninin us olduunu ne sren gr.
Daha yumuak bir yorumunda, usuluk, bilginin kaynaklarndan birinin, ancak
deerce en nemlisinin us olduunu savunur.
138

uslamlama (argument): ncl olarak alnan nermelerden mantksal karm


kurallarna uygun olarak bir sonu karsamak. Bir uslamlamada ncller doru
ve uslamlama da karm kurallarna uygunsa, sonu zorunlu olarak dorudur. Bir
uslamlamann mantksal karm kurallarna uymas, o uslamlamay geerli (valid)
yapar. Felsefede ne srlen savlar, grler uslamlamalarla temellendirilir.
gereki uslamlama: Sonucunda gerekilii gerektiren, gerekiliin doru
olduunu kantlayan uslamlama. kukucu uslamlama: (Genel olarak): Sonucunda
belirli bir konu zerine kukuyu gerektiren, belirli bir nermenin doruluunun
kesin olarak saptanamayacan, bilinemeyeceini kantlayan uslamlama. (zel
olarak): Algnn gerei yanstan bir dzenek olarak gvenilir olmadn, algnn
doruluundan her zaman kuku duyulabileceini gsteren uslamlama.
ussallk (rationality): Deerlendirmelerinde ussal ilkeleri ve mant ne alan
dn biimi. Ussal dnce usu veya deneyci olabilir. Ussallk kimi ilkeleri
sorgulamadan onaylanan dogmacla kart bir tutumdur.
uyutum (hypnosis): Birinin bir bakasn etkileyerek yapay yntemlerle
uyutmas.
uzam (extension): Uzay iinde yer kaplama. boyutu olma. boyuttaki
yaylm. Uzayda boyutlu bir biimin iini doldurma. Descartes'a gre, uzam
fziksel/zdeksel varln en temel niteliidir.
varlikbilim (ontology): Varln varlk olarak aratrlmas. Varoluun koullar
ve ilkelerinin incelenmesi. Bu incelemenin konusu. Deneysel bilginin tesindeki
nesnenin felsefi aratrmas.
varlkbilimsel (ontologicaf): Varlk zerine. D gerekliin, bu gereklii
oluturan nesne ya da olgularn kendiliklerindeki durumlarna degin. Nesnenin
bilgisi tesinde bu bilginin kkeni olan kendisi ile ilgili.
varlkbilimsel gerekilik (ontological realism): Bkz. gerekilik, tanm 2.
varlksal (ontic): Bilgiden bamsz olarak varl ilgilendiren. Varln bilgi
deerindeki bilinii tesindeki kendilii ile ilgili olan.
Viyana evresi (Vienna Circle): Bkz. mantk pozitivizm.
yadsyc zdekilik (eliminative materialism): zdeksel olmayan kavramlar,
bunlarn karlnn veya anlamnn bulunmadn ne srerek yadsyan zdeki
tutum. (Bkz. zmleyici zdekilik.)

139

You might also like