You are on page 1of 243

Bu szlkdeki terim y a da tanmlar kaynak gsterilmeden

aktarlamaz.

ANY: A.RA fTNtVERSiTES BASIMEV. ANKARA - 1979


Prof. Dr. BEDiA AKARSU

FELSEFE
TERMLER SZL

Gzden Geirilmi
iKiNCi BASKI

TRK Dil KUR.UMU YAYINLAR.I


TRK DiL KURUMU YAYINLARI: 408

Bu szln birinci basks Prof. Dr. Macit Gkberk,


Prof. Dr. Vehbi Eralp'ca incelenmi, Terim Kolu grevlilerin
den lker Onart ve Dr. Semih Tezcan'n emekleriyle bask
evresine getirilmitir.
iNDEKiLER

TERMLER ZERiNE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 - 8
NSZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 - 11
KISALTMALAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12
SZLK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 - 200
KAYNAKA . . . . . . . . . . . . . . . 201 - 202
DiZNLER (Almanca Dizin, Franszca Dizin, ngilizce Dizin, Eski
Terimler Dizini) . . . . . . . . . . . . . 203 - 242
TERMLER ZERiNE

Atatrk devriminin "Trke" konusundaki tutumunu ylece zetle


yebiliriz: "Trkeyi ada sanat, bilim ve uygulaymn, ksacas ada uygar
ln btn gereklerini karlayacak bir dil durumuna getirmek."
Trk Dil Kurumu 1 932 ylnda kurulduu zaman, yaplacak dil alma
lar, u iki ana dorultuda saptanmt:
1- Trk dilinin z gzelliini ve zenginliini ortaya karmak;
2- Trk dilini, dnya dilleri arasnda deerine yarar ykseklie ula
trmak.
Bunlardan birincisini gerekletirmek iin, eski kltr varlmz ara
trmak, yaymlamak; ikincisini gerekletirmek iin de, yzyllar boyunca
dilimize girmi olan yabanc szcklerin, terimlerin yerine Trkelerini koy
mak, batdan dilimize szmaya balayan yenilerine engel olmak, bylece, di
limizi kendi olanaklar ierisinde gelitirmek gerekiyordu. Bu yabanc sz
cklerin ounluu trl bilim dallar ya da alma alanlaryla ilgili terimlerdi.
Trk Dil Kurumunun kuruluunda, bu terimler konusu zmlenmi deildi.
Daha son_ra bu sorun da ele alnd. Yllar yl yaplan almalar verimsiz kalma
d. Dil iinin olumlu bir sonuca balanmasn isteyen aydnlar, bu alanda yap
lan almalarda Kurumu yalnz brakmadlar.
lk evrede, yalnzca terimlerin Trke karlklarn bulmak yoluna
gidiliyordu. Yaplacak iler ok, eldeki olanaklar az olduu iin, bunlar terim
szlkleri olarak verilemiyordu. kinci evrede ise, bir yandan yeni karlklar
aranrken, bir yandan da her konuda uzmanlk szlkleri hazrlanmasna gi
riildi.
Bugne dein, Trk Dil Kurumunun trl kurulular, kurumlar, fakl
teler ve kiilerle yapt almalarn ancak kk bir blm yaymlanabil
mitir. Bu almalar, trl konuda alan yazar ve aydnlarda dil bilincinin
yerlemesine yardm ederken, okul sralarndaki genleri de bu Trke sz
cklere altrm, onlarda dil sevgisinin kklemesini salamtr.
Gerek Trke-Osmanlca ve bat dilleriyle ilgili olarak klavuz niteliin
de hazrlanan terim dizelgelerinde, gerekse trl konularda hazrlanan szlk-
lerde, elden geldii lde her terimi Trke bir szckle karlamak yoluna
gidilmitir. Trke karlk bulunamad durumlarda, bat dillerinden aktar
lan terimlerde, bir birlik salanmasna allmtr.
Gerek Kurum'da hazrlanan, gerekse uzmanlara hazrlattrlan terim
szlklerinin dilsel ve bilimsel denetimi yaptrlmakta, bunlarn bu ynlerden
de yanlsz olmalarna allmaktadr. Ortaya konan terimlerden kimileri
neri niteliindedir, kesinlik anlam tamamaktadr. leride, bunlardan daha
uygunlarnn bulunacan gzden rak tutmamaktayz. nerilen terimler,
uzun sreli uygulama sonucu kesin biimlerini alacaklardr.
Dilimizin, kendi benliine kavuarak gelitii ve gl bir uygarlk dili
olmaya yneldii bugnlerde, almalarmzn yararl olaca kansndayz.

TDK
N SZ

Trk Dil Kurumunca yaynlanmakta olan "Terim Szlkleri" iki amac


gerekletirmee alyor: 1- Terimlerin Trke karlklarn bulmak. 2-
Bu terimlerin tanmlarn vermek.
Terimlerin Trke karlklarn bulma bakmndan, bu szl yazar
ken, ok byk bir gle uradm sylenemez. Btn felsefecilerle bir
likte skntsn yllardan beri ek_ tiimiz bu gl bugn az ok yenmi
durumdayz. Yirmi be yl nce Trk Dil Kurumu ,felsefe terimlerinin gzden
geirilmesi iin stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmne ba
vurmutu. Prof. Dr. Macit Gkberk'in ynetimi altnda, 1 950-53 yllar ara
snda, haftada bir iki kez toplanp, Kurumca yaymlanm olan "Felsefe ve Gra
mer Terimleri"ni de gz nnde bulundurarak, terimlerin Trke karlk
larn yeniden saptadk. Bu almalara, terimlerin Trk dilinin kurallarna uy
gun oluturulabilmesini salamak amacyla katlan, yitirmi olduumuz byk
deerlerden iki dilcimizi kranla anmamz gerekir: Prof. Dr. Mecdut Mansur
olu, Do. Dr. Suat Baydur. Ayrca bu almalara Prof. Dr. janos Eckmann,
Prof. Dr. Cahit Tanyol ve Prof. Dr. N. azi Ksemihal'in de katklar olmutur.
Felsefe blmnden bu toplantlara katlanlar: Prof. Hilmi Ziya lken, Prof.
H. Vehbi Eralp ve o dnemin asistanlar: Prof. Dr. Kmuran Birand, Prof. Dr.
Nermi Uygur, Do. Dr. Hseyin Batuhan, Prof. Dr. Bedia Akarsu. Bu toplan
tlarda saptadmz felsefe terimlerini her birimiz yirmi yirmi be yldan beri
ders ve seminerlerimizde, yazlarmzda ilemekteyiz. Bu arada her birimizin
yeni nerileri oldu. Sonunda az ok bir birlie vardk. Bundan dolay bu sz
lkte yer alan terim ve kavramlarn byk ounluunu, neri niteliinden
kurtulmu, yerlemi szckler arasndan devirme olanan buldum. rade
karl "isten" gibi kimilerini de yeniden nermek zorunda kaldm; yakn
zamana dek kullandmz "istem" bizim elimizden km, bir hukuk ve iktisat
terimi olmutu. unu da belirtmek isterim: "mgelem", "eytiim", "zdek"
gibi szckleri br terim szlkleriyle birlik salamak ereiyle kullandm.
Bunlar bugn iin benim pek kullanabileceim szckler deil. Bugn iin
diyorum; belki de yakn bir gelecekte "madde" diyemeyeceim; be yl nce
"zgrlk" szcn, iki yl nce "olanak" szcn yadrgyor, bunlara
konuma ve yazlarmda yer veremeyeceimi sanyordum. Oysa bugn bu
szcklerin eski karlklarn anmsamaz oldum. te yandan kavramn anla
mn karlamayan kimi yeni neriler de oldu. rnein "idea" szcne "d
ng" karl nerildi. "Dng" "idea"nn fikir anlamn karlayabilir;
ancak Platon'un "idea's iin anlamca yanl bir karlk olurdu. Bir felsefe
szlnde ise ncelikle, terimin felsefedeki anlam gz nnde bulundurul
maldr.

Bu szln yazlmasnda asl glk kavramlarn tanmlarn verme


de oldu. Her bilim ve meslek dalnda terimlerin kesin snrlarnn izilmesi
byk nem tar. Dncenin ak, anlalr olmas, o dnceyi dile getirir
ken kullanlan terimlerin anlamnn tam olarak belirlenmi olmasna baldr.
Tanm verilmeyen bulank kavramlar kullanmak dncede akla erime
meye, giderek kavram ve dnme kargaalna yol aar; kavramlarn geli
igzel kullanlmas karanlk brakr dnceyi, anlama olanan da ortadan
kaldrr. Temeli dnme olan felsefenin de kendi kavramlarn belirlemesi
gerek. Kavram belirlenimi Sokrates'in de ba sorunudur. Sokrates mr bo
yunca hep kavramlarn tanmn aram, ama bulamamtr. nk ele ald
kavramlar iyi, gzel, erdem gibi, doruluk, yiitlik gibi kavramlardr, bunlarn
sa matematiksel kesinlikte tanmlarn vermek olana yoktur. Ayrca, birok
felsefe kavramlarna trl felsefe akmlar deiik anlamlar vermiler, bylece
bir terimin birka tanm ortaya kmtr. Geri 1 7 . yzyln usu felsefesi
her zaman bir ve ayn kalan bilginin birlii lksn dile de aktarmak istemi,
mathesis universa/is istei yannda Linguo universalis istei ortaya kmtr.
Felsefeye yalnzca bilimlerin yntem ve sonular zerinde sz hakk tanyan
1 9 . yzyl olguculuu da (positivizm) ayn yoldadr. Ama 1 9. ve 20. yzyllarda
gelien ve gnmz felsefesini oluturan yaama felsefesi, grngbilim (feno
menoloji), varoluu felsefe, varlkbilim (ontoloji) gibi fiziktesiyle (metafizik)
ilgili sorunlar ele alan akmlarla ve felsefe tarihi aratrmalar ile olguculuun
bu gr almtr. Felsefe bugn kendi tarihi ile balant iindedir. Terim
lerini de tarih iinde "srp giden felsefe' den devirmektedir. Kavramn tarih
iinde az ya da ok deien anlamlarnn tek bir tanma sdrlamayaca da
aklk kazanmtr. Ben de, bu szl yazarken belli bir akma balanmadan,
sorunlar belli bir eilimle ele almadan, elden geldiince yan tutmadan ada
felsefenin kavram ve terimlerini olduu gibi yanstmaya, aydnlatmaya al
tm. Gerektiiyerlerde tanmlarla yetinmeyip ksa aklamalar yapmak zorun
luluunu duydum. Ayrca, felsefe ile ilgilenenlerin yararlanabilmesi iin te
rimlerin yan sra terim niteliini aan kavramlara, deyimlere ve felsefe okul
larna da yer verdim.
Szln hazrlanmasnda Metzke'nin "Handlexikon der Philosophie"
si bata olmak zere Schmidt-Schischkoff'un "Philosophisches Wrterbuch"u,
Lalande'n "Vocabulaire de la philosophie"si ve Foulquie'nin "Dictionnaire
de la langue philosophique"i temel kaynak alnmtr. Her terimin hazrla
nnda kaynakc;ada gsterilen btn szlklerdeki o maddeler gzden gei
rilmi, ayrca felsefe tarihlerinden yararlanlm, gerektiinde belli bir terimin
felsefesinde geni bir yeri olan ya da o terimin oluturucusu olan filozoflarn
yaptlarna da ba vurulmutur. Ancak belli bir terim zerinde iyice akla
kavuulduu kansna varldktan sonra tanma geilmitir.
Szlk, ayrca Kurumca da Prof. H. Vehbi Eralp ve Prof. Dr. Macit Gk
berk'e incelettirilmitir. Bu skntl ii titizlikle yrten ve yararl tleriyle
beni uyaran sayn hocalarma teekkr borluyum.
Kitabn baslmasn salayan, hazrlanmasnda ve baslmasnda bana her
trl kolayl gsteren bata Sayn mer Asm Aksoy olmak zere Trk
Dil Kurumu Ynetim Kuruluna ve Terim Kolu bakan Sayn Emin zdemir'e,
ayrca Szln hazrlanmasnda byk emekleri geen Terim Kolu grevli
leri lker Onart ve Dr. Semih Tezcan'a teekkr bor bilirim.

Bedia AKARSU
KISALTMALAR VE MLER

Alm. Almanca
bkz. Baknz
es. t. Eski terim
Fr. Franszca
lng. ngilizce
Lat. Latince
r. rnein, rnek
vb. Ve benzeri, ve bakalar
Yun. Yunanca
Baklmas gereken terimi ya da yeri gsterir.
11 Tanmdan aklamaya geildiini belirtir.
< nne konduu szcn ana biimini ya da kaynan gsterir.
= nne konduu szcn anlamn verir.
FELSEFE
TERMLER SZLG
A

A: Biimsel mantkta tmel olumlu nermelerin simgesi. (r. "Btn cisim


ler yer kaplar.")
aklama [Alm. Erklrung ] [Fr., ng. explicotion j [Lat. explicotio ] [es. t.
izah ] : 1 - Bir olguyu, bir durumu zmledikten sonra , eleri ara
sndaki balantlar aa karma yoluyla aydnlatma. 2- Bir eyin yal
nzca ne olduunu deil, nedenini de ortaya koyma; iki ey arasndaki
nedensel balanty gsterme. 3- Gzlemlenen bir olay bir yasaya geri
gtrme. (r. Gkkuann, n krlmas ve yansmas yasalarna
gre aklanmas.)
ak ve sei k [Alm. klor und deutlich ] [Fr. cloir et distinct ] [ng. cleor ond
distinct ] [Lat. c/orus et distinctus, clore et distincte ] [es. t. vazh ve m
temeyyiz ] : (Descartes'ta) Bir bilginin doruluunu belirleyen ltler:
Konusu bize dorudan doruya, aras.z olarak verilmi bilgi ak; konu
su baka eylerden ayr, onlarla karmam olan bilgi de seiktir.
adalet [Alm. Gerechtigkeit ] [Fr., ng., justice ] [Yun. dikaiosyne ] [Lat. iustitio] :
.
Dorunun, hakkn korunmas; doru olmann zbelirtisi. 1- Platon
ve Aristoteles'ten beri, herkese kendine uygun deni, kendi hakk ola
n verme demek olan bir anaerdem (doruluk). 2- (Daha dar, biimsel
anlamda) Doru olarak kabul edilmi olanda uzlama. Herkesin hak
knn yasalarla tannm olmas. 3- (En dar anlamda) Yargcn nitelii
olarak, yrrlkte olan hukuk yasalarnn kesin bir uygulanmas. An
cak bu uygulama, insan yaamndaki durumlarn ve ilikilerin sonsuz
eitlilii ve karmakl iinde, ok kesin ve en yksek adalet olarak
grlmek istenirse, en byk bir adaletsizlie de dnebilir; bu yz
den ll bir saduyuyla tamamlanmak zorundadr.
adcl k [Alm. Nominolismus ] [Fr. nominolisme ] [ng. nominolism ] [ es. t.
ismiye ] : Kavramlarn gerek varlklar olduunu kabul eden kavram ger-
adiaphora

ekiliine kart olarak, tmel kavramlarn yalnzca nesnelerin adlar


olduu n u ileri sren gr.

adiaphora bkz. u mursanmayan.

ahlak [Alm. Moral ] [Fr. morale ] [ ng. morals ] : 1- a . Belli bir dnemde
belli insan topluluklarnca be nimsen mi olan, bireylerin birbirleriyle ili
kilerini d zenleyen trel davran kurallarn n , yasalarn n, ilkelerinin
toplam. b . eitli toplumlarda ve alarda kapsam ve ierii deien ah
laksal deerler alan . 2- Bir kii ya da bir insan beince ben i msenen ey
leme kurallarn n toplam. 3-Ahlaksal olan eylerle balans olan bir g
r ler d izgesi (tek kiinin, bir u l usun, bir toplumun, bir an). 4- Fel
sefenin bir dal olarak : a . Ahlak zerine kavramsal retiler. b. nsanla
rn kiisel ve top lumsal yaamdaki ahlaksal eylemlerine ilikin sorunlar
inceleyen felsefe retileri.
ahlak [Alm. Moralist] [Fr. mora/iste ] [ ng. moralist ]: 1- Ahlak f ilozofu ;
ahlak alannda uzmanlam yazar. 2- Ahlak ts ; her eyi ahlak a
sndan deerlendiren kii. 3- 1 7. ve 1 8. yzyllarda alarnn toplum ve
ahlak sorunlarn felsefe asndan ele alan Fransz yazarlar bei iin
kullanlan teri m (Montaigne, Pascal, La Rochfoucauld, La Bruyere vb.).

ahlaklk [Alm. Mora/ismus ] [Fr. mora/isme ] [ ng. mora/ism ] [es. t. ahla


kiye ] : 1- Ahlak en yksek deer ve en yksek erek olarak gren d nya
gr. 2- Her eyi ahlak asndan deerlendiren tek yanl gr.

ahlak duygusu [Al m. mora/ische Gefhle; mora/ischer Sin ] [Fr. sens mora l ]
[ ng. moral sen se ] : 1 - Ahlaksal davranlarn kayna olan d uygu. 2- n
giliz ahlaklarnn (Shaftesbury, H utcheson vb.) kavram olarak ah
lak duygusu (" moral sense") : yi ile kty deerlendirmede insanda
doal olan, doutan bulunan d uygu ; ahlaksal yarglama gc.

ahlak felsefesi bkz. ethik.


ahlak i l kesi [Alm. Moralprinzip ] [Fr. principe moral ] [es. t. ahlak umdesi ] :
1 - a . (Genellikle) Ahlaksal olan n temel ilkesi. b . Tek tek kiilerin
ahlaksal eylemlerindeki i l ke. 2- Ahlak eylemlerinde istenci belirleyen
ilke : haz (hazclk), mutluluk (mutuluk), yarar (yararclk), ahlak yasas
karsndaki sayg-dev bilinci-(Kant) vb.
ahlakl [Al m. mora/isch, sitt/ich ] [Fr., ng. moral ] [es. t. ahlaki ] : Ahlak yasa
larna uygun olan ; ahlak bak m ndan iyi olan.
aktivizm

ahlaklllk [Alm. Moralitt, Sittlichkeit ] [Fr. mora/ite ] [ ng. morality ] [es. t.


ahlakiyet ] : 1- Bir i nsan n ya da bir i nsan beinin iyi ve kt asndan
davran bii m leri ve ahlaksal dn. 2- a . Ahlak kurallar, yasalar
ile uyum iinde olma. b . Kurallara uygunluk bakmndan ahlakl olma.
c . (Dar anlamda) zellikle cinsel yaamla i lgili ahlaksal davran. 3-
Kiilerin ya da eylemlerin ahlaksal n itelii. +- Ahlaksal d zen.5- Ahlak
sal dn olarak ahlakllk (Kant) : Ahlak yasas ile uyum iinde olan,
ama ancak deve kar saygdan doan eylemde bulunma.
ahlak retisi [Alm. Sittenlehre ] [es. t. ahlakiyat] : Ahlasal yaama ve ey
lemenin yasalar, biim leri ve i l kelerin i aratran bilgi dal. 1- Ahlaksal
olann temellerini ve zn i nceler (ethik). 2- Ahlaksal eylemin somut
biimlerini ve eitli kurallarn aratrr ve beti mler. 3- Ahlak k ural
larn yaam iin somut olarak ortaya koyar; belli bir toplu mda geerli
olan i l ke ve kurallar, bii m leri bir araya toplar.
ahlaksal [Alm. mora/isch, sittlich ] [Fr., ng. moral ] [Lat. mora/is ] [es. t. ah
laki ] : 1- Ahlaka i l ikin. 2- yi ve kt zerindeki felsefe incelemelerine
i l ikin.
ahlaksal sorumluluk [Alm. Zurechnungsfhigkeit] [ Fr. responsabilite morale ]
[ ng. consciousness of responsibility ] [es.t. ahlaki mesullyet ] : Bir i nsann
kendi eylemlerinin soru mluluunu tayabilmesi yetenei.
ahlaksz [Alm. unsitt/ich ] [Fr., ng. immoral ] [s. t. gayr-i ahlaki ] : Ahlak
yasalarna aykr olan ; ahlak bak m ndan kt olan.
ahlak yasas [Alm. Sittengesetz ] [Fr. loi morale ] [ ng. moral /aw ] [es. t.
ahlaki kanun ] : Ahlak eylemlerini belirleyen, kendine uyulmas ahlak
asndan gerekli olan genel geer kural.
akademi [Alm. Akademie ] [Fr. academie] [ ng. academy ] [Yun. Akademia ] :
1- Platon'un Atina yaknlarnda kurduu, lmnden sonra onun temel
retisine bal kalmayarak, kukuculua sonradan da dogmacla ka
yan felsefe okulunun ad. 2- Renaissance'ta Platon d ncesi n i n yeni
lenmesi ile 1440'ta Floransa'da kurulmu olan Platoncu okul.
akatalepsia bkz. kavranlamazlk.
aksiyoloji bkz. deer retisi.
aksiyom bkz. belit.
aksiyomati k bkz. belitsel dizge.
aktivizm bkz. eylemcilik.
aktalizm

aktal izm bkz. etkinci l i k .


aktel bkz. edimsel .gncel.
alays lama [Alm. lronie ] [Fr. i ronie] [ ng. irony ] [Yun . eironeia = nceden
inceye alay etme] [es. t. istihza ] : (Sokrates'te) Kendisinin bir ey bil
mediin i ne srp sorular sorarak karsndakinin bir ey bilmediini
ortaya karma.
aldrmazlk [Al m. lndifferenz, Gleichgltigkeit ] [Fr. indifferencel ] [ ng.
indifference ] [Lat. indifferentia ] [es. t. lakaydi ] : Belli d u rumlar,
olaylar, retiler karsnda kaytsz kalma: a. Yalnzca ilgisizli kten
doabilir. b . Bilinli bir tutum sonucu olabilir. ( r. Kukucu tutumda
ya da yargszl kta -epokhe- olduu gibi.)
alg [Alm . Wahrnehmung ] [Fr., ng. perception ] [Lat. perceptio ] [es. t. idrak ] :
Bir eye d i k kati ynelterek, duyular yoluyla o eyin bilincine var
ma. / / Bir nesne duyular araclyla alglanr, ancak alg d uyusal izlenim
lerden daha fazla bir eydi r, bilinli bir farkna varmadr, d u y u m lar
bilince ileten bir olayd r. Algda: a. alg olay, b. alg ierii, c. alg nes
nesi ayrt edilir. Alglar u iki tre ayrlabi lir. : 1- D alg : Ddn
yadaki nesnelere ynelen, onlarla ilikili olan alg, 2- alg : dnyann
gereklerine (ruhsal d u rumlar, ruhsal edimler, ruhsal ierikler) yne
len ve onlarla ilgili olan alg.
alrlk [Alm . Rezeptivitiit ] [Fr. receptivite ] [ ng. receptivity ] [es. t. kabiliyet-i
ahz ] : 1 - Duyusal uyarmlar alabilme yetenei. 2- (Kant'ta) " Nesne
lerin bizi uyar yznden tasarmlar edi n me yetenei." bkz. duyarlk.
alkanl k [Alm. Gewohnheit ] [Fr. habitude ] [ ng. habit ] [Lat. habitus ] [Yun .
heksis ] [es. t. itiyat ] : v e d etkilerle eylem ve davran larn yinelen
mesi, hep ayn biimde gereklemesi sonucu beliren, koullan m
davran ya da tepki biimleri. // Alkanlklarn toplam, insan n bir
tr "ikinci doas"n oluturur. Alkanlk, bir yalnlatrma olduu,
zel bir dikkat abasn gereksiz kld iin d nsel yk azalt r ; an
cak d nce ve davranlarda bir katlama yarattndan bunlarn geli
imini engelleyici etkisi de vardr.

altakoyma [Alm. Subsumption ] [Fr., l ng. subsmption ] [Lat. sbsmptio ]


[es. t. idra ] : (Mantkta) 1- Bir kavram altna koyma, bir kavram al
tnda toplama. Bireylerin trler, trlerin cinsler altna konmas. 2- Bir
nermede kon u n u n yklem altna konmas. / / Her yarg bir nesneyi bir
an

kavram n altna koyar: "Bu kap demirdendir." yargsnda, bu kapy


"demir nesneler" kavram altna koymu olurum. Her nerme, bir
bakmdan bir kon u n u n bir yklem altna konmasd r ; baka deyile,
heryarg bir altakoymay gsterir.
altasralama [Alm. Subordination, Unterordnung ] [Fr., ng. subordination ]
[es. t. tabiiyet ] : Bir kavramn, kapsam daha geni baka bir kavramn
altnda yer almas. ( r. Trn cinse bantsnda olduu gibi).

alternatif bkz. seenek.
altk [Alm. Subaltern ] [Fr. subalterne ] [ ng. su baltern] [es. t. mtedahil ] :
Konusu i le yklemi ayn olan, biri tmel olumlu, biri tikel olumlu (A, I ) ;
b i r i tmel olumsuz, b i r i tikel olumsuz ( E , O ) iki nerme arasndaki ba
lant d u ru m u .
altklk [Alm., Fr., ng. Subalternation ] [Fr., ng. subalternation] [Lat. sub =
altnda; alter = bakas ] [es. t. tedahl ] : 1- -+ Altk iki nerme ara
sndaki balant. 2- Altk i ki nermeden tmelin doruluundan tike
lin doruluuna, tikelin yanllndan tmelin yanllna gemek olan
arasz karm (altklk ile karm).
altkart [Alm. subkontrr ] [Fr. subcontraire ] [ ng. subcontrary ] [Lat. sub =
altta; contrarius = kar karya kon mu, kart ] [es. t. taht- mtezat ] :
Konusu ve yklemi ayn olan, biri ti kel olumlu, br tikel olumsuz,
kar karya konmu iki nermeden her biri. ( r. "Baz S'ler P'dir.",
" Baz S'ler P deildir.") bkz . karolum.
analitik [Alm. Analytik ] [Fr. analytique ] [ ng. analytic ] [Yun. analytike
tekhne = zmeye yarayan sanat ] : 1- Aristoteles'te biimsel mantk
la eanlamldr. // Birinci Anlaitikler ve kinci Analitikler, Organon adl
mantk kitabnn nc bl mn kurarlar, bunlarda Aristoteles. bilim
sel yntemin eleri olan karmlar ve tantlama yollarn inceler. 2-
Kant iin analitik, anln bii m leri n i i ncelemedi r ; Transendental Ana
litik anln-+ ncel (apriori) biimlerinin bilimidir.
analitik felsefe bkz. zmleyici felsefe.
analog bkz. benzeen.
analoji bkz. benzeim.
anamnesis bkz. anmsama.
an [Alm. E.rinnerung ] [Fr. souvenir, memoire ] [ ng. remembrance ] [es. t. ha
Na ] : 1- (Genel olarak) Yaant ve bilin ieriklerinden bellein sakla-
anmsama

d izler. 2- ( nsanbilimde) nsana, zamansal-tarihsel varlnn vazge


ilmez koulu ve varolu boyutu olarak gemii kazand ran ey.
anmsama [Alm. Anamnesis ] [Fr. reminiscence ] [ ng. reminiscence ] [Yun.
anamnesis ] [es. t. nim-tahattr ] : Platon felsefesinin ekirdek kavram
olarak, ruhun bedene girmeden nceki varlnda grm olduu--+
idealarn bilince dn. 11 Bu anlamda, bilgi retisi bakmndan an m
sama, ruhbilimsel anmsama ile eanlaml deildir. Platon'da anmsama,
her trl deneyden ba msz bir i l k-bilgi olarak ruhta batan beri bu
l u nan bilgiyi yukar ekip karmaktr. Anmsama, bilgide-+ nsel olan
iin Platon'un ortaya koyduu bir kavramdr.
animizm bkz. canlclk.
anlak [Alm. lntelligenz ] [Fr., ng. intelligence} [Lat. intelligenitia ] [es. t.
zekd ] : Kavray ; anlay ; kavrama ve yarglama yetisi. Buna gre : 1-
Kark eyleri, olaylar abuk kavrama ve kolaylkla onlara uyma yete
nei. 2- Bilmeye ynelen yeti ve yeteneklerin toplam (alglama, kav
rama, soyutlama, kavram kurma, genelletirme, birletirme, sonu
karma, eletirme, yarglama, zmleme). a . (Duyuma kart olarak)
Anlkla eanlaml, kavramsal bilgi yetisi. b. ( gdye kart olarak)
Eree erimek iin aralardan d nerek, bilerek yararlan ma; isteyerek
etkin olma yetisi. c. Olaylar ya da bakalarnn d ncelerini kolaylk
la kavrama yetisi. 3- Olanaklar yakalama, kavrama, yeni devlere ve
yeni d urumlara kendini uydurma ve onlarda kolaylkla yolunu bulma
yetenei ve becerisi (klgl anlak). 4- Balantlar kavrama, grler
edinme yetisi ; tinsel kavrama gc ; tinsel uyan kl k ; abuk d nme
ve yarglama yetisi (kuramsal anlak). 11 Anlan en aadan en yksee
(-+ ke) dein dereceleri vard r; anlak derecelerinin saptanmas iin test
ler uygulan r ; belli snrlarla hayvanlarda da anlan bulunduu kabul e
d i lir.
anlam [Alm. Bede;tung, Sinn ] [Fr. sens, signification ] [ ng. meaning, sense,
signification ] [es. t. mana ] : 1- Bir szcn belirttii, d ndrd
(ey). 2- Bir nermenin, bir tasar m n , bir d ncenin ya da yaptn
anlatmak istedii (ey).
anlama [Alm. Verstehen ] [Fr. comprendre ] [ ng. understanding ] [es.t. fehm,
idrak ] : 1- (Genel olarak) Bir eyi yalnzca d tan deil, ken d i iinden
kavrama; bir eyin zn , bir balam btn olarak anlamn tanma.
2- Bir olay ya da nermenin daha nce bi linen bir yasan n ya da for
anlkl k

mln sonucu olduunu grme. 3- Anlalan bir eyin baka trl ola
myacan grme. 4- (Dilthey'de) Bakalarnn ya da baka alarn ya
antlarn, ruh d u rumlarn, edimlerini onlarla birlikte d uyma ve son
radan yineleyerek benimseme. // Doa bilimlerinin aklama yntemi
nin karsna Dilthey, tinsel bilimlerin anlama yntemini koymutur.
Dilthey'e gre tinsel bilimler yaantlarla ilgi lidir, yaantlar d a ancak
anlama ile aydnlatlabilir.
anlambi lim [Alm. Semantik ] [Fr. semantique ] [ ng. semantics ] [Yun. sema
semeian = gsterge ] : Anlam retisi ; gstergelerle ya da szckler ve
nermelerle, onlarn dile getirdii anlam arasndaki banty inceleyen
bilgi dal. -+ gsterge bilimin bir kolu.
anlatm [Alm. Ausdruck ] [Fr., ng. expression ] [es.t. ifade ] : Sanat yaptla
rnda ruhsal yaantnn d ile gelmesi.
anlay [Alm. Kamprehension ] [Fr. camprehension ] [ ng. comprehension ] [Lat.
comprehensio ] [es. t. tefehhm ] : 1- Kavrama, anlama edimi. 2- Kav
rama ve anlama yetisi.
anl k [Alm. ntellekt, Verstand ] [Fr. intel/ect, entendement ] [ ng. intellect,
understanding ] [Lat. intellectus ] [es. t. mdrike ] : Anlama, dnme
gc ; bilme yetisi ; Kavramlarla dnme yetisi. 1- (Skolastik felsefede)
-+ Duyu m (sensatio),-+ us (ratio), anlk (intellectus) basamaklanmasn

da en yksek yere konulan dnme ve bilme yetisi. // Usun d uyum


larla alnan gereleri kavramsal olarak ilemesine karlk, anlk her trl
d uyarlktan bamsz olan idelerin bilgisine vardrr. 2- (Skolasti kten
sonra) Usla bir tutulan, biimleri, balantlar kavrama ve bylece bilgi
ve gr kazanma yetisi. 3- (Ayd nlanmadan beri) Bilgi yetileri basa
maklamasnda ustan b i r alttaki basamaa konulan dnme ve bilme
yetisi. / / Bu yeti : a. kavramlar, kurallar, kategoriler, ak, somut d
nceler yetisi olarak ; b. ayrma, zmleme, soyut dn me yetisi
olarak ; c. klgl ynden planlar yapan yeti olarak dnlr. 4-Kant usun
ve anln skolastikteki anlamlarn tersine evirmi, kavram kurmay
anla, ideler bilgisini de usa balamtr. 5- Anlamaktan tretilmi
olarak : a. Anlam balamlarn kavrama yetenei. b. Anlay.
anl kl k [Alm. lntellektua/ismus ] [Fr. intellectualisme ] [ ng. intellectualism
[es. t. zihniye ] : 1- (Genel olarak) Anln, usun egemenliini, usun g
leri n i n tek yanl olarak gelitirilmesini ve deerlendirilimesini sa
vunan gr. 2- (Bilgi retisi bakmndan) Usuluk. 3- (Ahlak felse-
ansiklopedi

fesi bakmndan) Ahlaksal isteme ve eylemlerin usla ve dnmeyle


belirlendiini dile getiren gr (Sokrates'i n erdem = bilgi anlay).
Kart bkz. isteni l i k.
ansiklopedi [Aln. Enzyklopiidie ] [Fr. encyc/opedie ] [ ng. encyclopedia ]
[Yun. en-kyk/os = daire evresinde ; paedeia = eitim ] [es. t. kamus ] :
1 - (Kk anlamnda) Her zgr, gen eski Yunanlnn geirmek zorunda
olduu eitimin tm. 2- Btn bilimlerin ya d a bir bilim dalnn
veri lerini d izgesel ya d a abecesel olarak gsteren yapt. ( r. Diderot
ve D'Alambert'in kurduu nl " Encylopedie ou dictionnaire raisonne
des sciences, des arts et des metiers", 1 751-1 780).
antinomi bkz. atk .
antropoloji bkz. insanbi lim.
antropomorfiz:m bkz. i nsanbiimci l i k.
antroposantriz:m bkz. i nsaniinci l i k.
apa kl k fAlm. Evidenz J [Fr. evidence J [ ng. evidence] [Lat. evidentia ; videre
= grmek, evidens = aka grnen, gze grnen , aka kavranan ]
[es. t. bedahet ] : 1- (Genel olarak) Bir eyin, hi bir kukaya yer b
rakmakszn , ayd n l k bir biimde grnmesi ; bilinte yaanan ve kesin
! ie vardran dolaysz kavranlmlk. (Mantksal ya da grsel olabilir.)
2- (Descartes'ta} Algnn ve bununla i lgili olarak dnmenin ak ve
seik olmas. (Klasik felsefe bu anlam korum utu r.) 3- (Grng bilimde)
Bir "doruluk yaants" ; bir ynelimin (intention), dncede tasar m
!anan bir eyin, dorudan doruya grleme ile gereklemesi. (Bu d a
ancak i algda gerekleebilir.)
apatheia bkz. duyumsamazlk.
apodikti k bkz. zorunlu (nerme).
aporia bkz. kmaz:.
aposteriori bkz. sonsal.
apriori bkz. nsel.
aral k [Alm . lnstrumentalismus ] [Fr. instrumentalisme ] [ ng. instrumen
talism ] [Lat. instrumentum = ara, alet ] : Dnme biimlerinin, k u ram
!arn , mantk ve ahlak biimlerinin vb. yalnzca yaamn deiik koul
!arna uyma aralar olduunu savunan, Amerikan -+ pragmacln
(james, Dewey) yanstan dnya gr.
akn

aranedencil i k [Alm. Okkasionalismus ] [Fr. occasiona/isme ] [ ng. occasiona


/ism ] [es. t. esbab- udiye mezhebi, ittifakiye, vesi/ecilik] : Btn olaylarn
tek gerek nedeninin Tanr olduunu ne sren, insana neden gibi g
rnen btn br eylerin Tanrnn istencini yanstan birer araneden
olduunu savunan felsefe retisi. // Descartes'n ruh ve beden ikilii
ni k noktas olarak alan aranedencilik, bu tzler arasnda ancak Tan
rnn araclyla ba kurulabildiini syler. (Savunucular : Bat felsefe
sinde : Geu lincx, Malebranche ; slam felsefesinde : Gazali.)
ardl [Alm . Konsequent ] [Fr. cosequent ] [ ng. consequent ] [Lat. consequens ]
[es. t. tali kaziye ] : 1 - (Mant kta) Bir kar mda varlan sonu. 2- (Ne
densel aklamada) Etki. Kart (ve ballak kavram) bkz ncel.
arnma [Alm. Katharsis ] [Fr., ng. catharsis ] [Yun. katharsis ] : 1- Ruhun
tutkulardan temizlenmesi. ( r. Platon, lm ruhun bir arnmas ola
rak anlar ; lm, ruhun bedenden kurtulmas, bedensel tutu kulardan
arnmas, temizlenmesidi r.) 2- (Aristoteles'te) Sanat yoluyla d uygu
larn arn mas. // Sanat araclyla insann d u ygular uyarlarak ruhun
b u n lardan temizlenmesine varlacaktr; zellikle alat (tragedia) ac
ma ve korku d uygular uyand r p insan etkileyerek arnmay salar.

Aristotelesilik [Alm. Aristotelismus ] [Fr. aristotelisme ] [ ng. Aristotelism ]


[es. t. Aristeta/isiye ] (Felsefe ve Tan rbilimde) Yunan filozofu Aristote
les'e dayanan, deneysel gereki eilimli, ayn zamanda ereksel bir
dnya gr niteliindeki dnce dorultusu.

assertorik bkz. yaln (nerme).


aama dzeni [Alm. Hierarchie ] [Fr. hierarchie ] [ ng. hierarchy ] [Yun.
hierarkhia :hieros = kutsal, arkhe = egemenlik, g, erk ] [es. t. silsile-i
meratip ,hiyerari ] : 1- (Kk anlamnda) Kutsal saylan kiilerin egemen
lii ; bu egemenliin tayclar (rahipler) arasndaki dzen. // Bu sra
lamada, bir basamakta yer alan elerin nemiyle says ters orantldr.
2- elerin nemine gre yaplan sralama; aamalar, basamaklar zin
ciri. ( r. Bilimlerin, deerlerin aama dzeni).

akn [A/m. transzendent ] [Fr. transcendant ] [ ng. transcendent ] [Lat. trans


cendens ] [es. t. mteal ] : 1- Bir d-eyin tesine ykselen, verilmi bir
snr aan. 2- stn olan ; insanlk dzeyinin stne kan (Tanr). 3-
Gz nne alnan alann d na kan ; zellikle bilinci aan, bilincin
dna kan. 4- (Kant'ta) Olabilecek her trl deneyin snrn aan, in-
ataraksia

san bilinci n i aan. 5- Doay, gereklii aan : doast, duyust. Kar


t bkz. ikin.
ataraksia bkz. sarslmazlk.
atom [Alm. Atom ] [Fr. atome ) [l ng. atom ] [Yun. a-tomos = blnemez ]
[es. t. cz-i fert ]: 1- (Yunai filozoflar Leuki ppos ve Demokritos'ta)
Gerein son, artk blnemez, bozulamaz d iye tasarlanan temel e
leri. 2- (Yeniada) zdein en kk, deimez blmckleri. // z
dein atomlardan olutuunu k u ramsal olarak temellendiren ngiliz
fizikisi John Dalton olmutur. Bugn ise ato m u n paralanabilir ve bozu
labilir olduu klgl olarak tantlanmtr.

atomculuk [Alm. Atomismus ] [Fr. atomisme ] [ ng. atomism ] [es. t. cz-i


ferdiye ] : zdein atomlardan k u rulu olduuna d ayanan ; gerei ve ger
ekteki olaylar bu atomlardan ve bu atomlarn deviniminden kalkarak
kavramaya alan felsefe retisi. ( lk atomcular: Leukippos, Demok
ritos, Epikuros ; 1 7. yzylda atomculuu yeni leyenler: Sennert, Gas
sendi, Beyle.)
attributum bkz. znitelik.
Augustinusuluk [Alm. Augustinismus ] [Fr. augustinisme ] [l ng. Augusti
nism ] : Bir yandan Platoncu l u k ve Yeni Platonculukla Hristiyan d n
cesini birletirmeye, te yandan felsefenin arlk noktasn znel-ruh
sal alana (ideney fiziktesine) kaydrmaya alan, Augustinus'a bal
reti. // Bu reti Aristotelesilikle kartl k iindedir.
aydnlanma [Alm. Aufkliirung ] [Fr. siec/es des lumieres ] [ ng. en/ightment ]
[es. t. tenevvr ] : 1- nsan n geleneksel grler, yetkeler, ballklar,
tasarm ve nyarglardan kendini usuyla k u rtarp yalnzca usuna d aya
narak yaam kavramaya ve d zenlemeye almas. // Aydnlanma i
nanmak deil bilmek ister; sorup soruturmadan, krkrne b i r eyi
doru saymaz. Kant aydnlan may " nsann kendi suu ile d m ol
d uu bir ergin olmay d u ru mundan kmas" d iye tanmlar. 2-XVll.
yzyldan beri Bat d ncesinde ar basan, kiliseni n doast gereklik
anlay i le savaarak i nsan ve d nya kon usunda usun zerkliini temel
alan akm.
ayrk karm [Alm. disjunktiver Schluss ] [Fr. raisonnement disjonctif] [es.t.
munfasl istidlal ] : nclerinden biri -+ ayrk yarg olan karm. il
zellikle ayrk tasmlar u iki biimdedi r : Modus tolendo-ponens :
ayr k

Ya A dorudur, ya B dorudu r ;
A doru deildir;
yleyse B doru d u r.
Modus ponendo-tollens : Ya A dorud u r, ya B doru d u r ;
A doru d u r ;
yleyse B doru deildir.

ayrklk [Alm. Disjunktion ] [Fr. disjonction ] [ ng. disjunction ] [Lat. disjunc


tio ] [es.t. adem-i irtibat, infisal ] : 1- Kaplamlar birbirinden ayr ol
makla birlikte ayn yakn cinsin kaplamna giren kavramlar arasndaki
balant. ( r. Kedi-kpek : memelile r ; d i k al gen-ekenar gen :
gen.) 2- nermelerin birbirine balanmas ileminde "veya", "ya...ya"
ile gsterilen iliki / / Modern mantkta yalnzca "veya " kullanlr, simge
si "v"di r. bkz. ayrk yarg , ayrk kar m .
ayrk yarg [Alm. disjunktives Urteil ] [Fr. proposition disjonctive ] : znesine
birbirini d ta brakan trl yklemlerin verildii ya d a birbirini dta
brakan znelere ayn ykle m i n verildii yarg. bkz. ayrklk.

ayrlmazlk [Alm . lnhiirenz ] [Fr. inherence ] [ ng. inherence ] [Lat. inhaerens ]


[es. t. laz m gayr-i mfarik ] : zelliklerin kendilerini tayan nesneler
-

le ; il ineklerin tzle balants. Kart bkz. kalclk (subsistentia =


bamsz var olan).
ayrm [Alm. Oifferenz ] [Fr. di(ference ] [ ng. difference ] [Lat. di(ferentia ]
[Yun. diaphora ] [es. t. fasl- karip ] : (Aristoteles'te) 1- Bir eyin kendi
kendinden ya d a bir baka eyden herhangi bir ayrlkla ayr olmas.
( r. "Sokrates bir bakas olarak Platon'dan ayrlr, oc u k ve yetikin
olarak da ken d i kendinden ayrlr.") 2- ki eyin ayrlmaz ilineklerle
birbirinden ayr oluu. 3- Aralarnda trsel (spesifik) bir ayrlk olan
iki eyin birbirinden ayr olmas. ( r. nsan n attan trsel bir ayrmla
-us sahibi olmakla- ayrlmas.)
Saysal ayrm (differentia n u merica) : Bir trn bireylerini bir
birinden ayran belirtilerin toplam (r. yer, zaman) Trsel ayrm
(differentia specifica) : Tr oluturan ayrm ; bir tr bir stndeki
cinsten ayran belirti.
ayrk [Alm . heterogen ] [Fr. heterogene ] [ ng. heterogeneous ] [Yun. hete
rogenes : heteros = baka, genos = cins ] [es. t. gayr-i mtecanis ] : Baka
cinsten olan ; ayn trden olmayan . Kart bkz. badak.
B

badak [Alm . homogen ] [Fr. homogene ] [ ng. homogeneous ] [Yun. homo


genes : homos = ayn, genos = cins, soy ] [es. t. mtecanis] : Yapca z
de olan ve aralarnda niteli ke bir ayrm bulun mayan paralarn kurd uu
btnn nitelii. Kart bkz. ayrk.
bamllk [Al m. Abhngigkeit ] [Fr. dependance ] [ ng. dependence ] [Lat.
dependere den] : Bir baka eyle koullu olma, bir baka eye bal olma
d u r u m u . 1 - Nedensel bamllk: Etki i le neden arasndaki -+ bant.
2- Mant ksal bamllk: Neden ile sonu arasndaki bant.

bant [Aln. Relation, Beziehung ] [Fr., ng. relation ] [Lat. relatio ] [es.t.
izafet ] : 1- Bir dnce ed imi iinde ardarda gelen iki ya da daha ok ey
arasnda bu lunan birlik, ballk, birliktelik gibi ilikiler btn. ( r.
nedensellik bants, karlkllk bants, benzerl i k bants vb.)
2- (Aristoteles'te) On kategoriden biri : Bir baka eyle balant iinde
kavran lan ey. 3-(Kart'ta) Dn memizin balayc, birletirici edimle
rinden olan drt byk kategoriden biri. Bant kategorisi blme
ayr l r : tz - ilinek ; neden-etki ; etki-tepki.
bantclk bkz. greci l i k.
bant l bkz. greli.
bantllk bkz. grelilik.
bantllk kuram bkz. gre l i l i k kuram .
balam [Aln. Zusammenhang, Kohrenz ] [Fr. coherence ] [ ng. coherence,
consistancy ] [Lat. cahaerentia: cohaerare = ... i le bal olmak ] [es.t.
insicam ] : Bir dncenin, bir yaptn , bir retinin blmleri arasndaki
elimeye yer vermeyen balant.
balam i l kes i : Her eyin bir -+ balam iinde olmas, her eyin birbiriyle
balant iinde bulunmas ilkesi. / / Balam ilkesi mantksal ilke olarak,
beden

dn me ediminin mantksal bir dzen iinde gidiini ; varlkbilirnsel


ilke olarak btn var olanlarn birbiriyle bir balant iinde bulunduunu
gsterir.
balamsal tan m [Aln. Gebrauchsde(inition ] [Fr. de(inition contextue//e ]
[ ng. contextual de(inition ] : bkz. tanm 5.
ballak [Aln. korrelativ ] [Fr. correlati(] [ ng. correlotive ] [es.t. mtena
sip, mtenazr ] : Biri tekine bal olarak var olan, biri olmadan teki d
nlemeyen iki eyin, bu i liki ynnden d u r u m u . ( r. Neden-etki,
alc-satc, ara-erek, scak-souk, yksek-alak vb.)
ballam [Aln. Korrelation ] [Fr. correlation ] [ ng. correlation ] [Lat. corre
latio ] [es. t. mnasebet, mtekabil izafet ] : 1- ki-+ ballak kavram
arasndaki iliki. 2- (Aristoteles'te) Biri tekine bal iki terimin kar
olurnu. bkz. karolu m .
Barbara: Tasmn birinci eklinin (figrnn) birinci k i p i (modusu). ncl-
ler ve sonu , tmel evetleyicidir. Forml:
Btn M ler P d i r.
Btn S ler M d ir.
yleyse btn S ler P d i r.
Klasik mantkta nermeler drt bee ayrl r :
A Tmel evetleyici (Btn S l e r P d i r).
=

E Tmel deilleyici {Hibir S, P deildir.)


=
= Tikel evetleyici (Baz S ler P d i r.)

O = Tikel deilleyici (Baz S ler P deildir.)


Bu d urumda yukarki forml A nllerine nszler eklenerek
B a r b a r a biiminde d ile getirilmitir.
baar ahlak [Alm. Er(olgsethik ] : Ahlaksal davranlar bu davranlara
temel olan, ona yn veren -+ dne gre dei l de, ortaya koyduu
sonuca gre len ; insan yaam nn ve ahlaksal davranlarnn i lke ve
leinin baar olduunu ileri sren reti. bkz. pragmaclk, yarar
clk. Kart bkz. dn ahlak .

beden [Alm. Leib ] [Fr. corps ] [ ng. body ] [Lat. corpus ] : 1- (Eski Yunan felse
fesinde) nsan ruhunu bu dnyadaki yaam srasnda iinde tutsaklayan
canl varlk. 2- (Aristoteles'te) Ruhun etki arac ve aygt. / / Aristo
teles'te ruh bedenin biimleyici i lkesidir, -+ entelekheia'sdr. 3- (Des-
beeni

cartes'ta) Ruhun yan sra insan n baka bir bamsz ku rucu esi.
4- Ruhsal yaamn doal temeli. 5- Yaamn grnen, somut biimi.

beeni [Alm. Geschmack ] [Fr. goiit ] [ ng. taste ] [Lat. gustus ] [es. t. zevk] :
1- Kesin, gveni l i r, ince ayrmlara varan b i r d uyguya d ayanan estetik
yarglama ve deerleme gc; gzeli irkinden ayrma yetisi. 2- Este
tik d uyumlamann znel-kiisel rengi ve belirlilii. ("Beeniler zerine
tartlmaz"). 3- zellikle modada kend i n i gsteren, toplumlara ya da
alara ilikin, bireyst ortak deerleme eilimi.
beli rlenim [Alm. Bestimmung ] [Fr. determination ] [ ng. determination ] [Lat.
determinatio ] [es. t. tayin ] : 1- Snrlan m a ; bir kavramn anlamnn,
ieriinin saptan mas ; bir dnce nesnesinin yapsnn ya d a snrlar
nn tam olarak belirlenmesi ii. 2- (Mantkta) Belirtilerin katlmasyla
kavramn kapsamnn daraltlmas. (Bylece daha geni kavramdan daha
dar kavrama gei. ) 3- (Fiziktesi ve ahlak felsefesi nde) a- stencin ya
d a olaylarn, bir baka eyle belirlenm i olmas. Bir varlk biiminin, bir
d avrann gereke ve nedenlerle snrlanmas, saptanmas. b- ki bilgi
esi arasnda, birinci kon musa i kincinin de olmasn gerektiren ba
nt. 3- Bir varln anlam , erei. ( r. Fichte'nin " nsann belirlenimi"
adl yaptnda.)

beli rlenimcilik [Alm. Determinismus ] [Fr. determinisme ] [ ng. determinism ]


[Lat. determinare = s n rlama, belirleme ] [es. t. icabiye ] : 1. (Doa bi
l i m lerinde) Evrende btn olup bitenlerin nedensellik balants iinde
belirlendiini ne sren gr. il . (Tanrbilimde) Evrendeki olaylarn
yansra insann istencini de Tanrn n belirlediini ne sren reti.
111. (Ahlak felsefesinde) 1- nsann isteme ve eylemlerinin i ve d ne
denlerle belirlen mi olduunu, dolaysyla salt bir isten zgrl ola
mayacan savunan gr. Buna gre : a. sten ve eylem d etkenlerin
rndr (mekanist belirleni mcilik). b. nsan n istemeleri her zaman
iinde bulunduu toplu msal koullara baldr ; bu koullar istenci belir
ler (toplumsal belirleni mcilik). c. nsann eylemlerini tarih belirler (ta
rihsel beli rlenimcilik). 2- sten ve eylemleri i etkenlerin, ben'in, kii
liin rn olarak gren anlay. / / stencin ve eylemin nedeni kii lik
olarak alndndan zgrle d e yer verilmi olur (zbelirleni m : au
todeterminismus). Kart bkz. belirlenmezci l i k.
belirlenmezcil i k [Alm. indeterminismus ] [Fr. indeterminisme ] [ ng. inde
terminism ] [Lat. in-de-terminare = sn rlanmama, belirlen meme ] [es.
ben

t. /aicabiye ] : 1- (Genel olarak) Nedensellik yasasna bal olmayan, bir


nedene balanmayan olay ve d u ru mlarn d a bulunduu nu ne sren
gr. 2- ( zellikle ahlak felsefesinde) nsan istencin in hi.bir koula
bal olmadn, iinde bulunduu koullarla belirlenmediini, insan n
-->- zg r istencinin nedensellik yasasna bal olmad n savurana g
r.
belirsiz [Al m. indefinit, unbestimmt ] [Fr. indefini ] [ ng. indifinite ] [Lat. in
definitus ] [es. t. gayr-i muayyen ] : 1- Sonu nereye varaca bilinmeyen,
bylece sonlu mu sonsuz m u olduu zerinde bir ey sylenemeyen d izi.
2- Verilmi bir teri min yal n ve salt deillenmesiyle kurulmu kavram
(r, i nsan-olmayan). 3- Bir yargda yada yargy dile getiren nermede
nermeyi olutu ran elerin anlamca belgin olmay. ( r. " Rektr,
dzeltim tasarsna kar kt." nermesinde, hangi rektr, hangi ta
sar, belirsizdir.) bkz. genel.
belirtik [Alm. explizit ] [Fr., ng. explicite ] [es. t. sarih ] : Alm, ortaya
serilmi ; ak, belli ; aka d ile getirilmi, bildirilmi. Kart bkz. rtk.
belit [Alm. Axiom ] [fr. axiome ] [ ng. axiom ] [Yun. axioma ] [es. t. mteari
fe ] : 1- Baka bir nermeye geri gtrlemeyen ve tantlanamayan, by
le bir geri gtrme ve kant da gerektirmeyip, kendilii nden apak
olan ve byle olduu iin teki nermelerin temeli ve ndayana olan
temel nerme, 2- (Daha genel olarak) Apak olsun ya da olmasn ->
t mdengelimli bir d izgenin banda yer alan, kendisi tantlanamayan,
ama teki nermelerin tantlanmasna yarayan nerme.
belitsel dizge [Alm. Axiomatik ] [Fr. axiomatique ] [ ng. axiamatics ] : 1-->
Tmdengelimli d izgelerde, btn dizgenin temelinde b u l unan ve btn
nermelerin tantlanmas iin gerekli olan, ama kendi leri tantlana
mayan nermelerin btn. (Eskiden matematikte bunlar -. belit
(aksiyom),->- konut (postu lat) ve -->-tanm d iye ayr trden nerme
olarak kabul edilirdi.) 2- (Bili m olarak) Bir bilimde ya d a bilimler
beinde belirtileri aratran ve bir d izge iinde toplayan dal. 3 -
(Modern mant kta) Matematie mantksal temel koyma denemesi.
bellek [Alm. Gedchtnis ] [Fr. memoire ] [ ng. memory ] [Lat. memorio ] [es.t.
hafz a ): 1- zlenimleri, alglar vb. saklama ve yeniden bilinte canlan
d rma yetisi. 2- zlenimlerin, alglarn vb. sakland yer.
ben [Alm. leh ] [Fr. mai ] [ ng. myse/f] [Lat. ego ] [es.t. ene ] : 1 - Bilinli
bireyin kendini bakalarndan ayrmasn d ile getiren szck. 2- Bilin
bencilik

ed imlerinin taycs . ( r. Descartes'ta d nen varlk, dnen tz ;


H u me'da tasarmlar demeti.)

bencili k [Alm. Egoismus ] [Fr. egoisme ] [ ng. egoism ] [es. t. hodkamlk,


egoizm ] : 1- (Genel anlam ) : Ben d knl ; kendine d knlk, ba
kalarn gz nne almadan yalnz kendini, kendi karn d nme. 2-
nsann btn eylemlerinin "ben sevgisi"yle belirlenmi olduunu, buna
gre ahlaklln da yalnzca kendini koruma igdsnn bir biimi ol
d uun u , btn eylemlerin kend ini koruma igd snden ve "ben sevgi
si"nden ktn ne sren reti (Hobbes). 3- Kendi ben'ini ve karn
yaamn mutlak ilkesi yapan anlay. Kart bkz. zgecilik.

beniincilik [Alm. Egozentrismus ] [Fr. egocentrisme ] [es. t. /i-1-ereiye ] :


1 - Ben'i karar ve eylemlerin zeine yerletirme. 2- Kendi d nyasn
d nyan n tm olarak gren , kendi deerlerini btn d nya iin geer
li sayan d nya gr.

benzerli k [Alm. Ahnlichkeit ] [Fr. ressemb/once ] [ ng. resemblance, /ikeness,


similarity ] [es. t. mabehet, teabh ] : 1 - Birbirinden ayr olan eylerin
birok belirtilerde uyumas durumu. / / Benzerliin eitlikten ayrl,
eitlikte btn belirtilerin uyumasdr.

benzeen [Alm. analog ] [Fr. analogue ] [ ng. analogous ] [Yun. analogos =

logosa uygun olan, karlk olan ] [es. t. mmasil ] : 1- (Aristoteles'te)


eitli nesnelere uygulanabilip de tpatp ayn anlamda geerli olma
yan bir kavram. ( r. salam bir ayakkab, salam bir uyku, salam bir
karakter ; masann varl, gzelin varl, saylarn varl.) 2- Bir te
rimin bir bakasna olan orannn, bir ncnn drdncye olan oran
ile ay; bantda olmas. / / Bu oran matematik byklk oran da ola
bilir (szcn ilk anlam budur), d u r u m, s re, ereklilik vb. oran da
olabilir. "Sinir sistemi telgraf alarna benzer" u demektir : telgraf a
lar n n lkeye ilintisi ne ise sinir sisteminin organizmaya ilintisi odur.
3- Terimlerinden her birinin her birine karlk olduu iki bei nite
teler. 4- Aralar nda, zelli kle etkilerinde az ya da ok bir benzerlik bu
l unan i ki teri mi niteler.

benzei m [Alm., Fr. Analogie ] [ ng. analogy ] [Yu n . analogia ] [es. t. temsil ] :
1 - (Eukleides'te) iki ya d a daha ok ift terimleri ikier i kier birletiren
biim

i likinin zdelii ; zelli kle : matematik ora n lar. 2- (Ayn anlamda, ama
somut olarak) Aralarnda ayn bant bulunan terimler dizgesi. 3-
ki orann benzerlii, eitlii. 4- Birbirine-+ benzeen o rganlarn iliki
si. ( r. nsanda kol u n kuun kanad na benzer oluu.) 5- Genel grn
nde birbirine benzemeyen ve ayn kavram altna konamayan eyler
arasnda az ya da ok uzaktan benzerlik. Bi rok belirtilerde u ygunluk.
6- Benzerlii bilgi ilkesi ve kayna olarak k ullan ma. ( r. Benzerliklere
dayanarak kar m yapma.)
benzeim yoluyla kar m : ki eyin ; belli noktalardaki benzerlik ya da
uyumalarndan, baka noktalarda da benzer ya da eit old u klar sonu
cunu karma.
betimleme [Alm. Beschreibung ] [Fr. ng. description ] [Lat. descriptio ] [es.t.
tasvir, tavsif] : Somut gereklii iinde bir nesnenin, kendine zg be
lirti lerin i elc'en geldiince tam ve a k seik bir biimde gz nne
serme.
bii m [Alm. Form ] [Fr. forme ] [ ng. form ] [Lat. forma ] [Yu n . morphe, ei
dos ] [es. t. suret ] :-+ zdek ve-+ ieriin kart. "Ne" olana kart ola
rak "nasl" olan. Kaos d u r u m u nda, dzensiz ve belirle n memi olana kar
lk snrlanm, d zenlenmi olan. Bir nesnenir, biim almam zdein
den, ierii nden ayrmak zere, onun d n, d izgilerini , ayn zamanda
i yapsn, kuruluu n u , dzenini belirleyen. Biim almam zdee kar
lk, belli bir d zene gi rmi olan . / / zellikle bu anlamyla felsefede (man
tk, bilgi retisi, varlkbilim, ahlak felsefesi, estetik, doa ve tarih fel
sefesi} biim kavramnn nemli bir yeri vardr. Platon'da bii m, idea ile
ayn anlamda kullan l r ; genel olan , deimez olan ve kend inden var
olan gsteri r ; bi reysel ve deien-+ gr nglerin stnde ve arkasnda
ilkrnek olarak bulun u r. Aristoteles'te, her somut nesne, zdek ve
biimden k u r u l u d u r. Baka deyile, " Biim kazanm olan zdektir"' ;
bii m, gereklik veren, gerekletiren etkendir (causa formalis), ayn
zamanda olu srecin i n ere i n i beli rler (causa finalis). zdek, ancak bi
im yznden gereklik kazanm olan bir olabilirliktir. Bu d nce
ortaada zellikle skolastik dizgelerce ben i msen mitir. Aquinolu Thc
mas'a gre nesnenin z ve varoluu biimden oluur; ruh bedenin bi
imidir; salt tinsel tzler ayr k bii mle rd i r ; Tanr salt bii m d i r. Yenia
felsefesi nesnel varlk retisinden ayrld lde biim kavramnn
anlam ve d u ru m u da deiir. Kant'ta gr biimleri (uzay ve zaman)
ve d nce biim leri (kategoriler) artk nesnel varlk bantlar olmak-
biimbilim

tan karlar, bilgi ve deneyin, insan d u yarlnda ve anlnda bulunan,


zorun l u koullar olurlar.
Ethik'te : Max Scheler, Kant' n bii msel ahlak retisi (forma
list ethik) i le hesaplaarak ona kar grngbilim asndan temellen
d i rd ii ieriksel deerler retisin i gelitirmitir. Estetik'te : 1- B i r
estetik nesnenin d uyularla alglanan grn bii mi. 2- erik ve zn
kart. Doa felsefesinde : Organizmada birlii salayan ve biimlendi
ren g (yeti). Mantkta: Usavu rma zdek ve biimden oluur : terim
ler ve nermeler karm n zdeidi r ; teri mler ve nermeler arasndaki
balant da biimi. Biim bakmndan bir nerme olumlu ya d a olum
suz, tmel ya da tikeld i r. Bir tasmda nermeler arasndaki balant,
sonu zorunlu olarak ncllerden kacak biimde kurul musa, bu
tas m biim bakmndan dorudur. ncl yanlsa sonu d a yanl olur,
ama bu yanl olu karmn kendisin i n bi i m bakmndan doru olma
s n ortadan kaldrmaz. (Bilmsel-formel-mantk.)
bii m b i l i m [Alm., Fr. Morphologie ] [ ng. morphology ] [Yun. morphe = biim
im ; logos = bilim ] [es.t. mebhas-/-ek/, morfoloji ] : Varlklarn, zel
li kle canllarn yaplarn ve geliimlerindeki biim lenmeyi inceleyen
bilim. // Biimbilim tinsel ve kltrel alana da uygulan r ; rnein Speng
ler kltr ve tarih felsefesi al malarn " dnya tarihinin biimbilimi"
olarak adlan d rr. Frobenius vb. lar kltr biimbi limi'nin szn eder
ler.
biimci l i k [Alm. Formalismus ] [Fr. forma/isme ] [ ng. forma/ism ] [es. t. ek
liye ] : z , ierii yeterince nemsemeden salt biim zerinde d u ran,
bii me arlk veren gr.
biimsel [Alm., forme//, forma/ ] [Fr. forme/ ] [ ng. forma/ ] [es.t. suri ] : Bii
me ilikin.
biimsel mantk bkz. mantk 1 .
bi lgeli k [Alm. Weisheit ] [Fr. sagesse ] [ ng. wisdom ] [Lat. sapietia ] [Yu n .
sophia ] [es. t . hikmet ] : 1 - Geni anlamyla bilgi demektir. Bu balamda:
Bilmenin erei, bilmenin eksiksiz oluu. 2- Ken d i n i tan mann bilgisi.
( zellikle Sokrates'te karmza kar: Bir ey bilmemenin bilgisi ger
ek bilgin i n kaynad r ; bilgi de erdeme gtren yoldur.)

bi lgi [Alm. Erkentnis ] [Fr . connaissance ] [ ng. know/edge, congnition ] [Lat.


cagnitio ] [es. t. marifet, malumat ] : 1. (Genellikle) 1- B i l me edimi. 2-
bilgi ruhbi l l m i

Bilinen ey ; bilme e d i m i sonunda u lalan ey. i l . (Felsefede) Bir eyin


bir ey olarak kavran mas. Burada tasarmlamadan ayr olarak bilme ei
l i m i vardr. 1 1 Bilgi eitli biimlerde ortaya kabilir: 1- nsandaki ruh
sal bir olay olarak. 2- Kavrama edimi, salt bilin edimi, ynelme (ei
lim, i ntention) olarak. 3- zne (bilen ) ve nesne (bilinen) arasndaki
i l iki olarak (= bilgi balants). 4- Nesnenin znedeki i mgesi, tasarm,
izdm olarak (= bilgi oluum u). 5- Tasarm i mgesin i n nesneyle
uyumas olarak. 6- Bilgimizin ve bilgi i mgemizin nesnenin tm ieriine
yaklama eilimi olarak (= bilgi sreci, bilgi ilerlemesi). 7- Bilginin ba
kasna u latrlabilir, aktarlabilir sonucu olarak ; bilgi rn, bilgi so
n ucu.
bi lgi kuram [Alm. Erkenntnistheorie ] [Fr. theorie de la connaissance, gno
seo/ogie ] [ ng. theory of knowledge, epistemology ] [es. t. marifet naza
riyesi ] : 1- (Geni Anlamda) Bilgi olay n beti mleyerek, zmleyerek
aklayan ; mant, ruh bilimi, toplumbilimi, tarihi, diri mbilimi, fizikte
sini kuatan-+ bilgi retisi. 2- (Dar anlamda) Bilgi eletirisi ; bir yandan
bilginin zn, ilkelerini, yapsn, kkenini, kaynan ; te yandan bil
ginin yntemini, geerliliini, koullarn, olanak ve snrlarn aratran
felsefe dal. 1 1 Sorun koyma biimi olarak eitli dorultularda teden
beri var. Bilgi n i n kayna ve geerli l ii zerine -+ usuluk, -+ deney
ci lik, eletiricilik, -+ sezgicilik vb. kuramlar ; bilgi konusunun eitli
alardan ele alnna gre de -+ gerekil i k -+ idealizm vb. k uramlar
ortaya atlmtr.
bilgi nedeni [Alm. Erkenntnisgrund ] : Bir bilginin kendisine dayand, ze
rinde temellendii ey ; bir eyin bilinme nedeni. 1 1 Bilgi nedeni , varl k
nedeninden v e gerek nedenden ayrt edilmelidir. ( r. Termometre
n i n 20 dereceden 22 dereceye kmas, "imdi hava bir saat ncesine
oranla daha scaktr." nermesinin bilgi nedenidir. Gerek neden, gne
nlarnn artan ssdr.)

bi lgi retisi [Alm. Erkenntnis/ehre ] : Mant, -+ bilgi kuramn, bilgi el e


tirisini, bilgi zerine topl u m bilimsel ve ruhbilimsel almalar, bilim
kuramn ve yntem retilerin i iine alan, bilgiyle ilgili en geni anla
mnda bilme retisi.
bi lgi ruhbi limi [Alm. Erkenntnispsychologie ] : Hem geni alnlamnda-+ bilgi
retisinin, hem d e ruhbilimin bir daldr. Grevi, bilmeyi gerek,
ruhsal bir olay olarak, douu, ortaya k, gelimesi vb. iinde i n ce
bi lgi sorunu

!emektir. Bu incelemede bilginin geerlilii ve snrlar zerine bir yar


gya varlmaz.

b i lgi sorunu (Alm. Erkenntnisproblem ] : 1- (Geni anlamda) Bilmenin (bilgi


n i n) z, oluu ve olanana ilikin btn (fiziktesi, varlkbili msel,
ruhbilimsel ve toplumbili msel) sorular kapsayan sorun. // zellikle
bilgin i n kayna ve deeri zerinde d u ru r. Bilgin i n kaynana ve baar
sna ilikin sorular kapsar. (Bilginin kaynan usular us, deneyciler
deney, duyumcular d uyumlar olarak grrler ; bilginin deeri konu
sunda ise dogmaclarla kukucular ; nesnelcilerle znelciler ; saltklarla
greciler kartl k iindedir.) 2- (Dar anlamda) Bilgiyi, zne ile nesne
arasnda kendine zg bir i l iki olarak ele alan anlay. / / Ruhsal bilme
srecin i , bilginin oluum u n u i nceleyen bilgi ruhbilimi i le kartl k
iindedir.

bi lgi teorisi bkz. bi lgi kuram .

bi lgi toplumbillmi [Alm . Erkenntnissoziologie ] : Bilgi nin ve bilimin, top


lumbilimsel koullarn inceleyen toplu mbilim dal.
bilim [Alm. Wissenschaft ] [Fr., ng. science ] [Lat. scientia ] [es. t. ilim ] : 1-
Bilimler topluluu ve bilimsel bilgilerin tm. 2- Tek tek bili mler. 3-
znde bilim olarak bili m : a . Temellendirilmi bilme. b. Belli bir ko
n uy u bilme isteinden yola kan, belli bir eree ynelen bir bilgi edin
me ve yntemli aratrma sreci. c. Genel geerlik ve zorun l u kesinlik
n iteliklerini gsteren yntemli ve d izgesel bilgi. d . Belirli bir nesne
alan ile ilgili olan soru, yarg ve bun larla i lgili aratrmalarn nesnel ba
lam. Bilimlerin bln mesi ve snflanmas : (eitli alardan yaplabilir,
hi birin i n kesin geerlii yoktur) : a . Eree gre : kuramsal ve klgsal
bilimler. b. Kon usuna gre : zaman ve uzaydaki gerek nesnelerle ilgili
olan olgu bilimleri (real) bilimle r ve d ncel, zamand nesnelerle i l
ilgili olan d ncel (ideal) bilimler. c. Bilgi kaynana gre: deneysel
(empirik) bilimler ve nsel bilimler (salt us bilimleri). d. Yntem ve ala
n na gre : doa bilimleri ve tinsel bilimler; b u nu n la ilgili olarak, ak
lamaya dayanan ve anlamaya dayanan bilimler vb.

bilimcilik [Alm. Scientisni us ] [Fr. scientisme ] [es. t. ilimcilik ] : 1- Bilime


dayal d nya gr. 2- Bilimsel dnceni n tek yanl olarak deerlen
dirilmesi. 3- (Fiziktesi bili mcilik) Bili min fiziktesin i n sorunlarn da
zmleyebileceine i nanma eilimi. 4- (Yntemsel bilimcil i k) Doa bi-
bilisizlik

!imleri ynteminin baka alanlarda, zellikle insan bilimleri alannda da


tek geerli yntem olduunu ileri sren anlay.

bilim felsefesi [ ng. philosophy of science ] : Bilimin yapsn, zellikle de yn


temini, kavramlarn, ndayanaklarn ve d nce dallar iindeki yerini
dizgesel olarak inceleyen felsefe dal.
bilim ku ram : Bilimlerin koydu klar felsefesel sorunlar inceleyen ve tek
tek bilimlerin yntemlerini, ilkelerini, varsaymlarn aratran felsefe
dal. bkz. epistemoloj i .
bilimsel deneycil i k [ ng. scientific empiricism ] : Kkleri mantksal olgucu
lua (Viyana evresi) giden ve baka bekleri d e iine alan felsefe ak
m. / / Mantksal olgucul u k yerine gnmzde mantksal deneycilik
ad kullanlyor; deneycilikten anlalan da : her bilginin deneyle ya da
gzlemle dorulanabilir, snanabilir olmasdr.

bilin [Alm. Bewusstsein ] [Fr. conscience ] [ ng. consciousness ] [Lat. cons


cientia ] [Yun. syn-eidesis = birlikte bilme ] [es. t. uur ] : 1 - nsann ken
disi, yaantlar ve d nya zerindeki bilgisi ; ayn zamanda da d nme
ve kendini tanma yetenei. a. Benle i lgili btn yeantlarn tm olarak
bilin; her trl iten yaamalar ; kendi zerinde bilin. b. Bir ey ze
rinde bilin ; nesnel bilin ; dn me, alglama, d uyma, isteme, bekleme
gibi bir erei olan, bir eye ynelen (intentional) edimleri olanakl k
lan (ey).
bilinemezci l i k [Alm. Agnostizismus ] [Fr. agnosticisme ] [ ng. agnosticism ]
[Yun. a-gnoein = bilmemek ; a gnostos = bilinemez ] [es. t. /Bedriye ] :
1 - (Geni anlamda) Gerek v e salt varln, kendinde nesnelerin biline
meyecei kan ve retisi. / / Bu retide gerek varla a. ya bsbtn
eriilemiyecei, b. ya da bilgi ve usla deil de, ancak inan ile ulalabilecei
ileri srlr. 2- (Dar anlamda) Yeni ngiliz felsefesinde H. Thomas H ux
ley i le H. Spencer'i n oluturduklar, bilginin ancak anlmzn gvenle
bilebilecei konular iinde snrl kald n ne sren akm. / / Bu anla
ya gre bunun dnda kalan salt varlk, Tanr, varln z, temeli,
anlam gibi fiziktesi sorular bilinemezler.
bilisizli k [Alm., Fr. Agnosie ] [ ng. agnosia ] [es. t. fkdan- marifet-i hissiye ] :
Bilmeme, tan mama. 1 - Duyu organlarnda bir bozukluk olmamasna
karn kavram nn bozulmas, nesneleri ve simgeleri kavramada ba gs
teren yeteneksizlik durumu. 2- a. Durum olarak bir ey bilmeme. b.
bilii

Felsefi d nmede sorulara ynelmek iin b i r k noktas olarak bir


ey bilmeme (Sokrates). c. Kuku ilkesi olarak bir ey bilmeme.
bilii [Alm., lnformation ] [Fr., ng. i nformation] : (Bilii m retisi ve gdmbi
l imde) Bilgisayara verilen ve ondan alanna bilgi. / / Eski bir felsefe kav
ram olan bilii, -+gd mbilimle yen i bir anlam kazanmtr. Biliiden
yanlzca dil alannda olduu gibi bir bildirme deil, fiziksel bi'r uyar da
anlalr.
bilme [Alm. Wissen ] [Fr. savoir science ] [ ng. knowing ] [es.t. vukuf] : 1 -
(Geni alamda) B i r eyin n e olduu n u n bilinci n e varma. 2- Soru ve
aratrmalarla kazanlm kesinlik ( nan man n kart). 3- Temellendi
rilmi olan bilgi edin me, tanma, (kuku ve kan n n kart). 4- Bilgi edin
menin erek ve sonucu.
bilmeme bilgisi [Lat. docta ingorantia = bilgince bilgisizlik ] : 1- Sokretes'in
" Bilmediim i biliyoru m." szne uygun olarak, kiin i n bilmediin i
kabul edip bilgiye gtren y o l u aramas. 2 - (Casanus'ta) " Bi l i m yolu
ile kazanlm olan bi lmeme." En yksek varln, Tan rn n sonsuzun
kavranlamaz oluu zerine bilgi. Dnceni n snrl olduunu bilme.
bireim [Alm. synthese, Synthesis ] Fr.synthese ] [ ng. synthesis ] [Yu n . synthe
sis ] [es.t.terkip ] : 1 - Bir okluu birlik iinde toplama, birletirme : a.
eitli eleri bir araya getirme bir btn iinde birletirme. b. Bu
birletirmeni n sonucu. Kart bkz. zmleme. 2- (Yntem olarak)
Tmdengeli m yntemi : Yalndan karmak olana, tmelden tikele,
zorunludan olasya, ilkeden o n u n uygulanmasna, genel yasadan bireysel
d uruma, nedenden etkiye, nclden varlan sonuca giden d nme
biimi; karmsal usavurma. 3- Eytiimsel srete nc evre : Sav
-karsav kartln n daha y ksek bir btnde ortadan kaldrlmas :
eytiimsel birei m. bkz. eyti i m 3.
b i reimsel yarg [Alm . synthetisches Urtei/ ] [Fr. jugement-proposition-synt
hetique ] [ ng. synthetic judgement ] [es. t. terkibi hk m ] : (Kant'ta) Yk
lem kavram n n kon u kavram n n d nda bulunduu yarg. / / Buna
geniletici yarg d a denir, n k bireimsel yarg, kon u kavramna, b u
kavramda hi d nlmemi olan v e bu kavramn zmlenmesiyle
karlmayacak olan bir yklem katar. ( r. "Cisimler ardr".) Kar
t bkz.zmsel yarg.
b i reimsel yntem [Alm . synthetische Methode ] [Fr. m ethode synthetique ]
[es.t. terkibi metod (usu/)] : Belli nermelerden kalkp bunlarn zorunlu
sonucu olarak baka nermelere varma yntemi. / / Bu yntemde, doru
bireyci lik

d iye bilinen nermelerden kalklr, bunlardan zorunlu sonular kar


l r, bu sonulardan da yenileri karlarak doruluu kabul edilebilir
nermelere varlr. Kart bkz. zmsel yntem.

birey [Alm. lndividuum ] [Fr. individu ] [ ng. individual ] [Lat. indiviuum,


= blnmeyen <. dividere = bln mek ] [Yun. a-tamon = blnmeyen

kendi iinde blnmez olan ] [es.t. fert ] 1- Kendine zgln yitir


meden blnemeyen "tek" varlk. / / Genel olarak her var olan bir bi
rey olabilecei gibi, bamsz bir kii olan insan d a bir bireydir. 2- (Man
tkta) Bir trn kapsam iine giren somut varlk. // Cins iinde bir
ok trler vard r, her trde d e her birinin kendine zg n itelikleri olan
belirsiz sayda birey bulunur.

bireyci [Alm. lndividua/ist ] [Fr. individualiste ] [l ng. individua/is t ] [es. t. fer


diyeti ] : 1- Bireyin haklarn savunan . 2- Bireycili k'ten yana olan. bkz.
bireycilik.

bi reyci l i k [Alm. lndividua/ismus ] [Fr. individua/isme ] [ ng. individualism ]


[es. t. ferdiye ] : 1 - (Genel olarak) a. Btne, genele deil de, bireye,
tek olana stnlk tanyan gr. b. Bireyin kendine dayanmas eilimi.
2- (Fiziktesi asndan) a. Yalnzca tek olann, bireyin bamsz gerek
lii olduu n u ; b. Gerekte yalnz bireylerin bulunduunu, tmel terim
lerin gerekli kte hi bir karl olmadn savunan reti. 3-(Yntem
bilim asndan) Tarihsel ve toplumsal olaylarn aklanmasn bireysel
ruhbilime d ayand ran gr. 4- (Gelenekiliin kart olarak) Kurulu
d zene eletirmeden uyma yerine, bireylerin toplumda her trl kurum,
i nan, kan ve eylem zerinde tart p bunlar yarglamalar gerektiini
savunan gr (dnce bamszl). 5- Toplu m u n kendi bana bir erei
olmad gibi, kendini k u ran bireylerin stnde bir eree ara da ol
mad n savunan gr. / / Bu gre gre , toplumsal kuru mlarn erei :
a. bireylerin mutluluu, b. bireylerin yetkinlii olmal d r ; bylece, bi
reyin ereine erimesi iin toplu m ve devlet yardmc ara olacaktr.
6- Kiiliin ve kiisel sorumluluun kaldrlamyacan dile getiren
gr. 7- Yaamn, zelli kle toplu msal yaam n tek kiiler zerinde ku
ruldu u n u ileri sren ve bu tek kiileri zce ayn trden ve eit hakl
olarak kabul eden reti (ayd nlan ma felsefesi). 8- Bakalaryla karla
trlamayan niteliksel zellii ve bir kezlii iinde bireyin kendi deeri
zerindeki kan (Shaftesbury, Herder). 9- Sekin bireycil i k : Btn birey
leri eit grmey i p, kimi bireylere zel koullar ve zel n iteli kleri do-
bireyleme

!aysyla ayr bir yer veren gr (Nietzsche). 1 0-(Ekonomik yaamla lgii


li bireycilik) Her bireyin zgr olarak kendi llerine gre kendi eko
nomik ilerin i d zenleyebileceini savunan gr ("Laissez-faire = Brak
nz yapsnlar." ilkesi).
bireyleme [Alm., Fr., ng., lndividuation ] [Lat. individuatio ] [es. t. tefrit ] :
1- Trsel bir rnein bir bireyde gereklemesi. ( r. Mehmet'te in
san rneinin gereklemesi). 2- Ba msz kiilie varan gelime sre
ci.
Bireyleme i l kesi : Bir bireyi ayn trn btn teki bireylerin
den ayrmay gerekletiren i l ke ; bireyin varoluunu gerekletiren
i l ke.
bireysel [Alm. individue/I ] [Fr. individue/ ] [ ng. individual ] [es. t. ferdi ] :
Bi reye i likin, bireye bal olan.
bireysel ahlak felsefesi : Bireyin gelimesini gz nnde bulunduran , kiili
i, soru mluluu iinde bireyin kendini gerekletirmesini ve bireyin
mutluluunu erek edinen ahlak retileri. Kart bkz. toplumsal
ahlak felsefesi .
bireyselletirme [Al m. lndividua/isierung ] [Fr. individualisation ] [ ng. indi
vidualization ] [es. t. ferdiletirme ] : 1- Bi reysel d uruma getirme eyle
mi. 2- Ancak ortaklaa ve genel olarak var olan eyi bireylere uygulama
ve yayma. 3- nsanlarn doal, toplu msal ve tarihsel gelimesinden, ken
d ine zg olan eylerin, zelliklerin , bireysel olan n n ekilip karlmas.
4- Genelletirmenin kart olarak bireyselletirme: Doa bilimindeki
genelletirmeye kar tarih bilimindeki "bireyselletirici" ynte m ; tarih
inin, konularn, bireysel zellii, kendine zgl iinde ele almas.
bireyselletirmek [Alm. individualisieren ] [Fr. individua/iser ] [es. t. ferdi
/etirmek ] : Bir eyi ayr olarak , bi reysel olarak gz nne almak.
bireysell i k [Alm. lndividualitaet ] [Fr. individua/ite ] [ ng. individua/ity ] [Lat.
individualitas J [es. t. ferdiyet ] : 1- Birey olma olgusu. 2- Bir bireyin
biricik ve kendine zg oluu. 3- Bir insan bakalarndan ayran, ona
kii lik veren ey. 4- Kendini sradan bir insan olmaktan k u rtarm olma
durumu.
bireyst [Alm. l:erindividue// ] :1- Tek bireyi aan. 2- Genellikle bireyle
rin evresini aan, bireylerin bilincinden ba msz olan.
birlik [Alm. Einheit ] [Fr. unite ] [ ng. unity ] [Lat. unitas < unus = bir ] [es.t.
vahdet ] : (Somut anlamda) 1- Blnemezlii ieren yaln btn. 2- ok-
bulgusal varsaym

luun birlii ; birlik haline gelmi olan okluk ; yaln olmayan, ama yok
edilmeden blne meyen birlik. 3- Blnebilen birlik (ym = Aggre
gat). (Soyut anlamda) Bir olan n zellii ; paralarndan (blmlerinden)
herhangi bir tanesi kaldrlsa yaps deien organi k bir btn. Birlik
kavram nn felsefede eitli kullanmlar vard r : 1 - Mantksal birl i k :
a . Kavramn birlii. b . Dnmenin birlii. c . Kategori. d . de. 2-
Fizik tesi-speklatif birli k : a . Kartlarn birlii (Nicolaus Cusanus'da,
coincidentia oppositorum = kartlarn. rtmesi ; Hegel'de tinin ey
tiimsel birlii.) b . Btnlk (Spinoza) c. Kartlarn her eit okluu
zerinde ykselen birlik (Plotinos'ta : bir olan). 3- Varolusal birlik :
Karar vermedeki koulsuzlua dayal varolu birlii (Kierkegaard ; var
olu felsefesi). 4- Estetik'te : okluun bir btn olarak verildii g
rsel birlik (estetiin nemli bir ilkesi).
bititirici (yarg) [Alm . Konjunktiv (Urteil) ] [Fr. conjonctif] [ ng. conjunc
tive ] [Lat. conjunction ] : Bir znesi ve bir ok yklemi olan yarg. Evet
leyici bii m i : S P1 d i r ve P2 d i r ve P3 d r. Deilleyici biimi S ne P1 d i r
n e P2 d i r ne de P3 d r .

biyolojizm bkz. dirimbilimci l i k.


boszclk [Alm. Verbalismus ] [Fr. verbalisme ] [ ng. verbalism ] [Lat.
verbum = sz, szlk ] [es. t. lafziye ] : Laf kalabal. Szcklerle oyna
ma. Aslnda hibir d nce olmadan boszlerle konuma. Bir insan n
bilgisi olmad konuda kon uup karsndakini lafa bomas.
blme [Alm. Einteilung ] [Fr., ng. division ] [Lat. divisio ] [es. t. taksim ] :
(Mantkta) Cins kavramlarn tr, alttr vb. kavramlarna ayrma i .
bulgulama [Alm. Heuristik ] [Fr. heuristique ] [Lat. ars inveniendi = bulma
sanat ] [Yun. heuriskein = bulmak ] [es. t. ihtira, tekif] : Yeni olaylar ve
bilgileri bulma yntemi ve retisi. (Tarihte) Belgeleri n aratrlmas ;
belgeleri aratran tarihsel yntem.
bulgusal [Alm. heuristisch ] [Fr. heuristique ] [ ng. heuristic ] [Yun. heuriskein
= bulma, ] [es. t. ihtirai, tekifi ]: Aratrmaya, aratrma yapmaya

ilikin.
bulgusal varsaym [es.t. tekifi faraziye ] : Olaylarn ve bilgilerin bulunma
sna gtren, olaylarn ve yen i bilgilerin elde edilmesini olanakl klan
varsaym. // Burada nemli olan nesnel doru luk deil, veri mliliktir.
Varsaymn doruluu yanll aratrlmaz. Bu lgusal varsay m , olay-
bulgusal yntem

larn aratrlmasnda ynetici d nce olarak yalnzca geici bii mde


kon m u bir varsaymdr.
bulgusal yntem [es. t. tekifi usul ] : retilmek istenen eyi rencilerin
kendi lerinin bulmasn salayan eitbilim yntemi.
Buridan'n eei [Alm. Buridans Esel ] [Fr. dne de Buridan ] : S kolastiklerden
johannes Buridan'n olduu sanlan, ancak onu n yazlarnda rastlanmayan
rnek: Eit uzaklkta bir saman torbas i le bir kova su arasnda bulu n u p
d a , i kisinden birini seemeden alktan v e susuzluktan len eek. 1 1
B u rnekle, salt isten zgrln savunan retiye kar, istencin
temellendirici bir nedene dayanmas gerektii gsterilmek isteni r.
buyruk [Alm. lmperativ ] [Fr. imperatif] [ ng. imperative ] [Lat. imperativum ]
[es. t. emir ] : (Kant'ta) --+ (Kiisel) i lkelerin (maxim) karsna konulan
nesnel geerli ve bir gereklilii (eylemin zoru n l u luunu) d ilegetiren
ahlak nermesi. 1 1 Buyruklar i kiye ayrlr: Koullu buyruk, koulsuz
buyruk. bkz. koullu buyruk, koulsuz buyruk.
byk nerme [Alm. Major, Obersatz ] [Fr. majeure ] [l ng. major (premiss) ]
[Lat. maior (propositio) ] [es. t. kbra ] : (Klasik mantkta) Tasm n ncl
lerinden byk olan ; byk terimi iinde bulunduran ve nce geleni.
Koullu tasmda: Koulun ne srld nerme.
M - P i nsanlar lmldr. (byk nerme)
S - M Sokrates insandr. (kk nerme)
S - P Sokrates lmldr. (sonu)
byk terim [Alm. Oberbegriff] [Fr. majeur ] [ ng. major (term) ] [Lat.
maior (terminus) ] [es. t. byk had ] : Tasmda: Kapsam daha geni olan,
sonu nermesinin yklemi grevini tayan terim.
r. nsan lmldr.
Sokrates i nsandr.
Sokrates lmldr.
lml byk terimdir. P ile gsterilir.
c

canlcl k [Alm. Animismus ] [Fr. animisme ] [ ng. animism ] [Lat. animismus


-anima = ru h ] [es.t. ervahiye ] : 1- Olup bitenin ruhlar alan n n gizli
glerince ynetildiine inanan i l kel anlay. 2- Bamsz bir ruhsal var
ln insanda ve doa nesnelerinde yerleik olduuna inanan i l kel d in
sel gr. 3- Tek ve ayn ruhun d nsel ve organik yaamn i l kesi ol
duunu ileri sren reti. 4- ocukta bir d nce bii m i olarak btn
cisimlerin canl olduuna i nanma.
can l zdeki l i k [Aln. Hylozoismus ] [Fr. hylozoisme ] [ ng. hylozoism ] [Yun.
hyle = zdek ; zoe = yaam ] [es. t. canl maddecilik ] : Evrenin temeli
olarak d nlen zdein canl old uunu savunan reti.
cins [Alm . Gattung ] [Fr. genre ] [ ng. genus ] [Lat. genus ] [Yun. genos ] :
(Mantkta) Yakn trlerin iinde toplandklar birlik. / / Kendi iinde
yeniden trleri bulunan her tr, o trler iin cins olur. Ancak en aada
bulunan trler cins olamazlar bkz. tr
cisim [Alm. Krper ] [Fr. corps ] [ ng. body ] [Lat. corpus ] : 1- Bilinten ba
msz olarak uzayda yer kaplayan nesne. 2- (Fiziksel olarak) Blnebi
lirl i k ve yer kaplama nitelikleri olan snrl bir zdek paras.
cogito ergo sum bkz. dnyoru m , yleyse varm.
coincidentia oppositorum bkz. rtme.
conditio sine qua non bkz. zorunlu koul .
contradictio i n adiecto bkz. nitelemede eliki.
coku [Alm. Enthusiasmus ] [Fr. enthusiasme ] [ ng. enthusiasm ] [Yun. en
-theos = Tanryla dolu olma ] [es. t. vecit ] : 1- Bir d nceyle, doruyla,
gzelle dolu olup ycelme ; ruhun kendini ap ykselmesi. 2- nsann
"Tanryla dolu olmas" d urumu.

arm [Alm . Assoziation ] [Fr., ng. association ] [es. t. tedai ] : Ruhsal olay
larn istencin aracl olmadan, kimi kez de istencin d i reniine karn
birbi rlerini bilin alanna ekmesi. / / Aristoteles'ten beri drt ar
m yasas (ilkesi) kabul edilir : benzerlik, kartlk, yerce bir arada
bulunma, zamanca birbiri n i n ardndan gelme.
arm ruh bili m i : arm ve arm yasalar n btn ruhbilimin teme
li yapmaya ve btn ruhsal olaylar onunla aklamaya alan ruhbi
lim dal. / I Kurucular David Hartley ve David H u me.
atk [Aln. Antinomie ] [Fr. mtinomie] [ ng. antinomy ] [Yu n . anti-nomia]
[es. t. tesavi-i nakizeyn ]: Yasalarn ya da nermelerin kendi aralarnda
eliiklii. (Kant'ta) Usun kendi iinde zorunluklukla d t elimeler.
11 Kant drt trl atk ayr r : 1- Sav : Evren, uzay ve zaman bakmn
dan sonludu r ; karsav : sonsuzd ur. 2- Sav : Hereyin kendilerinden ku
rulduu son, yaln paralar vard r ; karsav : yoktur. 3- Sav : Evrende z
grlkle olan bir nedensellik vard r ; karsav : evrende zgrlk yoktur,
her ey doa yasalarna gre olup biter. 4- Sav : Evren in nedeni olan
zorunlu bir varlk vard r ; karsav : byle bir varlk yoktur. Kant'a gre
bu sorunlarn savlar da kar savlar da ayn kesinli kle tantlanabilir.
Oysa birbirine kart olan iki nermenin i kisini de doru saymakla e
limeye d lm olunur.
eliik [Al m. kontradiktorisch, widersprechend ] [Fr. contradictoire ] [ ng.
contradictory ] [Lat. contradictorius ] [es. t. mtenakz ] : Aralarnda e
lime bulunan (nermeler, yarglar, kavramlar, terimler). Buna gre :
1 - Biri tekinin deillenmesi olan terimler. ( r. ak ve ak olmayan).
2- Ayn zne ve ayn yklemi olan, ancak nitelik ve inceli k bakmndan
ayr olan, yani biri olumlu teki olumsuz, biri tmel teki tikel olan
nermeler. ( r. "Herkes bu rada." tmel olumlu, "Bazlar burada de
il." tikel olumsuz, " Hi kimse d i n lemiyor." tmel olu msuz, "Bazlar
dinliyor." tikel olumlu). bkz. karolum.
karm

eliiklik i lkes i : k i -+ eliik nerme n i n ayn zamanda doru olmad gibi,


ayn zamanda yanl d a olamayaca i l kesi.
elime [Alm. Widerspruch ] [Fr., ng. contradiction ] [Lat. contradictio ] [es. t.
tenakuz ] : ki kavramn ya d a yargnn birbiri n i d arda brakan -+ kar
olum u . 1 1 H egel felsefesinde itici g olarak belirir. bkz. eytii m .
elimezl ik i lkesi [Lat. principium contradictionis ] : 1- (Varlkbili mde) "Ay
n eyin ayn balantlar iinde ayn d u rumda olmas ve olmamas ola
nakl deild i r." (Aristoteles) Forml : "S ayn zamanda P ve P olmayan
olamaz." Baka trl sylendiinde : "S P d ir." ve "S P olmayand r."
nermelerin i n i kisi birden doru olamaz. 2- (Mant kta) Birbiriyle -+
eliik iki yargnn ikisini n birden ayn zamanda doru olamayaca,
biri doru ise tekinin zorunlu olarak yanl olaca ilkesi.

evre [Alm . Mitte/, Milieu ] [Fr. milieu ] [ ng. environment ] [es. t. muhit ] :
Yaam n gelimesinde etki yapan doal , toplumsal, kltrel d koul
larn toplam .
evre retisi [Al m. Milieutheorie ] : evreni n insanlar zerindeki nemi
zerine 1 9 . yzylda Fransz fi lozoflar A. Comte ve H. Taine'in geli
tirdi kleri reti.
karm [Alm. Sch/uss ] [Fr. inference ] [ ng. inference, illation ] [Lat. i/tation,
conclusio ] [es. t. istidlal ] : Verilmi bir ya da daha ok nermeden son u
karma edimi. Doru luu dorudan doruya bilinmeyen bir nerme
nin, doru olarak kabul edilmi olan baka nermelerle balantsna da
yanarak doruluunu karma ilemi. u biimde de sylenebi lir: "Belli
nermelerin kabul edilen ya d a gerek olan doruluklarndan ya da yan
llklarndan, baka nermelerin kabul edilen ya da gerek olan doru
luk ya da yanll klarn karmak. " nce gelen nerme ya da ner
meler doru ise karlan son u da dorud u r, yanlsa son u da yanl
olur. karmn kendisinin yanl olmas sz konusu dei ld i r :

Btn iki bacakllar insan d r.


Ku iki bacakldr.
Ku inso.nd r.
Burada kar m doru yaplmtr ; ama yanl olan birinci nermeden
kan sonu d a yanl olmutur. 1 1 ki trl karm vard r : Bir ncll
karm - dolaysz kar m : Tek bir nermeden -+ evirme-+ tersevirme
kmaz

ya da ->- altklk yoluyla yaplan karm. ok ncll karm (tasm)


-dolayl karm : Aralarnda ortak bir->- orta terimin bulunmasyla bir
birine balanabilen iki ya d a daha ok nermeden yaplan karm. bkz.
tasm.
kmaz [Alm., Aporie ] [Fr. aporie] [ ng. oporia ] [Yun. Aporia : a = sz, poros
= yol, kpr, k ] [es. t. gayr-i kabil-i hal mesele ] : Bir sorunda zme
varman n olanakszl d u ru m u ; k yol u n u n olmay.
i leci l i k [Alm. Askese, Asketik ] [Fr. ascetisme ] [ ng. ascetism ] [Yun. askein
den ] [es. t. zhdiye ] : 1- (Genel olarak) Tresel, d insel ereklerle, doal
eilimleri, igdleri elden geldiince azaltmaya almak zere, ken
d i n i yenme altrmalar yapma. 2- (zel olarak) Dinsel ahlakta gnah
lar balatmak (kefaret) ya da beden isteklerini yenmek zere isten
li olarak ac ekme.
irkin [Alm. hiisslich ] [Fr. /aid ] [ ng. ugly ] : 1- Estetikte gzelin kart
olan kavram : Hoa gitmeme izlenimi uyandran. 2- (Ahlak asndan)
Yakksz grnen. 3- Biimsiz, uyu msuz, biimden yoksun . Bu an
lamda irkin, bir sanat nesnesi olarak, olumlu bir estetik deer n iteli
ini alabil i r : Nasl gerek biim, biimden yoksun bir eye bii m vere
rek oluuyorsa, irkin de gzelin olumasnda etkili temel bir e
olabilir.
oul [Alm., Fr., ng. plura l ] [Lat. plura/is ] : [es. t. cemi ] : Birden ok bi
rimlerden kurulu olan (szckler, terimler, nermeler). oul kav
ram : Birden ok nesneyi gsteren kavram. rnein, Amerika Birleik
Devletleri. oul nerme ya da yarg : znesi birden ok olan nerme
ya da yarg. a. Ayr ayr znelerden oluabilir. ( r. Ahmet, Mehmet
vb. geldi.) b. Genel bir terim altnda birlemi znelerden oluabilir.
( r. Ankarallar geldi.)

okanlaml :Anlam birden ok olan szckler. bkz. esesli.

okuluk [Alm. Pluralismus ] [Fr. pluralisme ] [ ng. pluralism ] [es. t. kesreti


ye ] : Gerekliin aklanmasnda birden ok i lkenin temelde bulundu
unu kabu l eden reti.
oktanrclk [Alm. Ploytheismus ] [Fr. polytheisme ] [ ng. polytheism ] [es. t.
kesret-i i lah meslei] : Din ve felsefede b i rden ok Tanrnn varlna
inanma; bu inan zerine kurulu d i n lerin ve felsefe retilerinin genel
ad . Kart bkz. tektanrclk.
zmleyici yntem

zmleme [Alm., Analyse ] [Fr. analyse] [ ng. analysis ] [es. t. tahlil ] [Yun.
anlaysis < analyein = bileik olan yeniden ayrmak, zmek, parala
mak ] : Bir btn paralara ayrma. 1 1 zmleme zdeksel olabilecei
gibi (kimyasal zmleme), d nsel de olabilir. ( r. Tan m bir kavramn
zmlenmesidir.) zmleme verilmi olandan, somuttan elere ya
da i lkelere geri gider. Kart bkz. b i rei m .
zmleyici felsefe [Alm. analytische Philosophie ] [Fr. Philosophie analy
tique ] [ ng. Analytical Philosophy ] : 20. yzyln bandan beri zellikle
Anglosakson d nyasnda yaygnlaan d i l zmlemelerine dayal felse
fe yntemini gelitiren ve felsefenin grevini mantksal dil zmleme
leriyle snrlayan felsefe ak mlarnn tmn verilen ad. 11 En nemli
temsilcileri : G . E. Moore, Russell, Wittgenstein, Ayer, Ryle, Wisdom, vb.
zmleyici yarg [Alm. analytisches Urteil] [Fr. jugement analytique] [es. t.
tahlili hkm] : Bir kavram n salt zmlen mesiyle varlan yarg. Yk
lemi konusunun zmlenmesiyle elde edilen nerme. 1 1 Buna "ak
layc yarg" da denir. Yklem kavram konu kavram nda zaten ve
rilmitir. Kant'ta verilen rn e k : "Btn cisimler yer kaplar".
zmleyici yntem [Alm. analytische Methode ] [Fr. methode analytique ]
[es. t. tahlili usul ] : 1- Bir birlikteki balam iyice anlayabi l mek iin o
birlii blmlerine ve elerine ayrma. 2- zelden genele, somut
tan i l kelere geri gitme. 1 1 Bu yntemle zmleme yle yaplr: ner
meler dizisi tantlanmak istenen nermeyle balar, bilinen bir ner
meyle bitirilir. Bu rada birinci nermeden (tantlanmak istenen) kal
klarak her biri bir sonrakinin sonucu olacak biimde ilerlenir, sonunda
birinci nerme sonucunun bir sonucu olarak ortaya <,.kar ve zorunlu
olarak onun gibi doru olur. Kart bkz. b i reimsel yntem.
D
daimon : 1- Yunanca'da kiiletiril mi belli bir Tanrdan (theos) ayr olarak
i nsanst, Tanrsal etkinlikleri olan, kavranlmaz bir gce verilen ad.
2- Eski Yunan d nyasnda Tanryla insan, gkle yer arasnda bulu nan,
sonradan iyi ve kt ruhlar olarak i kiye ayrlan varlklara verilen ad.
daimonion bkz. uyar ses.
Darvinci l i k [Alm. Darwinismus ] [Fr. darwinisme ] [ ng. Darwinism ] [es.t.
Darveniye ] : Charles Darwin'in gelitirdii, insan da iinde olmak zere
btn canl varlk trlerinin douunu ve gelimesini en alt bii mlerin
den balayarak yaama sava i le aklayan d i ri mbilim ve felsefe retisi.
1 1 Bu retiye gre, yaama sava doal ayklanma ve gelimeyi sa
layan etkendir.
davran [Alm. Verhalten ] [Fr. comportement ] [ ng. behaviour ] : Dtan gz
lemlenebilecek tepkilerin toplam.
dayanak [Alm., Fr. Substrat ] [ ng. substratum ] [Lat. subtsratum ] [Yun. hypo
keimenon ] fes. t. mabih-il-kvam ] : Altta b u l u nan ; temel. N iteliklerin
taycs ; kendisine bir ey yklenile n ey, tz. Bir gerekliin onay
lanmas iin olaylarn (grnglerin) arkasnda ya da alt nda bulmmas
gereken ey.
dayant [Alm. Hypostase ] [Fr. hypostase] [ ng. hypostasis ] [Yu n . Hypostasis ]
[es. t. uknum ] : 1 - Altta bulunan ; temel ; dayanak. 2- Lat. substantia ile
eanlaml : Tz. (Lat. sub, Yun. hipo = altta). 3- zne, kii (tinsel tz ola
rak). 4- Bir kavramn, bir n iteliin tzletirilmesi. Bununla ilgi l i olarak,
hipoztaslatrmak: Ancak bir i linek, bir ide olabileni, bir tz, bir ey ola
rak gz nne almak. Bir eyi bamsz b i r tz haline getirmek. (Sylen
cebili mde) Tan rlarn zelliklerinin bamszlatrlmas ; rnein bir
ad n kendi bana bir varl k gibi d nlmesi.
dedktif bkz. tmdengeli m l i .
deerli nesne

dedktion bkz. tmdengelim.


deer [Aln. Wert ] [Fr. va/eur ] [ ng. value, worth ] [Lat. valor ] [es. t. ky
met ] : 1- Kiinin, isteyen , gereksinme d uyan, erek koyan bir varl k ola
rak, nesne i le balantsnda beliren ey. / / nsanlarn gereksin me, d uy
ma bii mi ve istemelerin i n trl trl oluu, deerlemeleri de oaltt
ndan saysz deer trleriyle karlalr.Ayrca, birine yksek bir deer
olarak grnen bir ey, bir bakasna deeri az ya da deersiz grne
bilir. 2- Her trl deneysel yaant n n d nda, insan n isteme, d uyma
ve eili mlerinden bamsz olan, kendi bana var olan, "kend inde de
er"i kabul eden felsefe grne gre, aralarnda bir aama d zen i olan
bu deerler bir "deerler alan " ku rarlar. Max Scheler ve Nicolai Hart
mann bu gr savu n urlar. / / Deerler, bii msel olarak : olumlu ve
olu msuz, greli ve salt, znel ve nesnel deerler olarak ayr lrlar ; ie
rik bakmndan : nesne deerleri (ho, yararl, kullanl), mant ksal de
erler (doru), ahlaksal deerler (iyi), sanat deerleri (gzel) olarak ayr
l rlar.
deer ahlak [Aln. Wertethik ] : 1- Konusu deerler olan ahlak felsefesi.
2- Ahlak felsefesinin bir blm olarak tresel deerler kuram. 3-
Aristoteles'e dayanan, zellikle Kant'n bii msel ahlak felsefesine kar
kurulmu olan, bu yzden M. Scheler'in "ieri ksel deerler ahlak
retisi" dedii bir ahlak felsefesi bii mi.

deer duygusu [Aln. Wertgefh/ ] : Deerleri dorudan doruya iten kav-

ratp yaatan d uygu.


deer felsefesi [Aln. Wertphilosophie ] : 1- Deerleri, felsefenin ana konusu
olarak gren felsefe anlay. (Windelband , Rickert bu anlay savunur
lar.) 2- Felsefenin deerleri (ekonomik, kltrel, mantksal, ahlaksal,
estetik, d insel) inceleyen bl m.

deer grecilii [Alm. Wertrelativismus ] : Deerlerin zneden bamsz ola


rak var olduun u kabul etmeyen gr : Btn deerler bir zne ile ba
lant iindedi r, bir zneye gred i r ; kltr ve aa bald r, kltr ve
aa gre deiirle r ; her kltr ve an kend ine gre deerleri ve de
erlemeleri vard r.

deerli nesne [Al m . das Gut ] : Deerlerin taycs, deer n iteliklerinin bir
lii (deerli nesnenin deere ilikisi, nesnen i n niteliklerine olan ilikisi
gibi d i r) ; ulalmaya deer gerekler.
deerli nesneler retisi

deerli nesneler retisi [Alm. Gterlehre ] : y i olan, deerli olan eylerin


n itelik ve aama d zenini aratran felsefe retisi.
deer nesnelcilii [Alm. Wertobjektivismus ] : Deerlerin zneden ba msz
olarak var olduunu kabul eden reti.
deer retisi [Alm., Axio/ogie ] [Fr. axiologie] [ ng. axio/ogy ] [Yun. axios =
deer, logos = ret i ] [es. t. kymet nazariyesi ] : Deerler zerine
reti. Bu reti deerler alan n ilikileri, zelli kle aama d zeni bak
mndan aydnlatmaya alr.
deer ruhb i l i m i [Alm. Wertpsychologie ]: Deer soru nlarn, zellikle de
deer yaantlarn, deer d uygularn ruhsal adan inceleyip aratran
ruhbi lim dal.
deer yargs [Alm. Werturteil ] [Fr. jugement de la valeur ] [es. t. kymet
hkm ] : 1- Varlkla deil, deerle ilgili yarg. 2- B i r deerlemeyi ieren
yarg (deerleme yapan yarg).
deilleme [Alm., Negation ] [Fr., ng. negation] [Yun. apophasis ] [Lat. nega
tio ] [es. t. nefiy, inkr, selb ] : Mantksal bir yargda yklemin zneye
olan olu msuz balants ; nermede yklemin olu msuz olarak konmas.
Kart bkz. evetleme.
deilleyici [Alm. negativ, verneinend ] [Fr. negatif] [ ng. negative ] [Lat. nega
tivus ] [es. t. selbi, menfi, inkri ] : Yklemi olumsuz olarak kon mu (ner
me). Kart bkz. evetleyici.
deizm bkz. yaratanclk.
Dekartlk [Alm. Cartesianismus ] [Fr. cartiisianisme ] [ ng. Cartesianism ] :
1 - Descartes'n fesefesi. 2- Descartes'n renci lerinin ve ard ndan
gidenlerin retisi (Bossuet, Fenelon, Malebranche, Spinoza, Port-Ro
yal vb.).
demiourgos ( = Yun. ii, yapc) : 1- (Platon'da) Evrenin yapcs, kurucusu,
evrene biim kazand ran Tan rsal g . 1 1 Bir eree gre oluturan,
etkileyen bir g olarak demiourgos salt biimler olan idealar rnek
alarak d nyay yaratmtr. Bu gr d nyay yoktan var eden yaratc
bir Tanrnn olduu d ncesinden uzaktr. 2- (Plotinos'da) Evren ru
hu anlamna d a gelir. 3- Gnostiklere gre asl Tanrdan, en yksek Tan
rdan baka bir Tanr.
demokrasi bkz. halkerki
deney

deney [Alm. E.rfahrung, E.xperiment ] [Fr. experience ] [ ng. experience, expe


rimen t ] [Yun. empeiria ] [Lat. experientia ] [es. t. tecrbe ] : Gereklii
olana ilikin her eit yaant , alglama, d uyumlama, verilmi olma vb.
nsan yaamnda bi lincin karlat eylerin tm. (Felsefede) Gerek
l i k zerine kavramsal olmayan her trl bilgin i n temel i : Her bilimin
gvenilir olabilmesi iin deneye dayanmas, te yandan bilginin salt de
neyle kalmamas gerekir. Deneyin bilimsel amalarla, d nce yoluyla
d zenlenmesi, karlatrlmas, balantlar kurulmas, giderek doru
lan mas ve tamamlan mas gereklidir.
Yunanca peira (deneme, snama) szcnden iki dizi szck
tretilmi: 1. (Soyut ve genel anlamda kullanlan) empeiria ve trevle
ri : e m pirik, empirizm ; il. (Somut ve daha tekni k anlamda kullanlan)
experientia (Latince experiri = deneme, deney yapma) ve trevleri :
experimenter, experimental, experimentation.
1. E.mpeiria = deney, yaant, grg [Aln. Erfahrung ] [Fr.
experience, empirie ] [ ng. experience ] : Episteme'ye (bilim) kart olan :
len memi bir olay zerine dayal bilgi. Olaylardan dorudan doruya
kendimizin bilgi edinme yolu. Olaylardan edindiimiz dolaysz bilgi. n
san n kendi grmesi, kendi yaantsyla kazanm olduu ey ; i nsann
kendi snad deney.
empirique = grgsel, deneysel, (deneyci) : 1 - Experimental (deneyim
sel) ya da bili msel olana kart olarak : Yntemli bir denetlemeye ba
v urmadan dorudan doruya, sradan yaplan deney. 2- Ussal ve d iz
gesel olana kart olarak : Yaplan deneyin verilerini yorumlama:< ya
da ussal bir d izge halinde dzenlemek iin usa ba vurmadan sradan
bir deneme d zeyinde kalan deney. 3- Bazan, ama yanl olara k : expe
rimental'le eanlaml : Yntemli ve ussal biimde yaplan deney ; de
neyci yntem (methode empiriq ue).
E.mpirisme bkz. deneycilik.
il . E.xperientia = deney [Alm. Experi ment ] [Fr. experience ]
[ ng. experiment ] : Deneyle snama, aratrma, deneyimleme edi m i (de
neyim) ; olaylarn kesin, tam ve yntemli bir biimde aratrlabilmesi
ya da gzlemlenebilmesi iin olabildiince deiken koullar altnda
canl olarak yapma bir biimde oluturulmas ; gzlem, deneyim, t
mevarm yoluyla edinilen yntemli, bilimsel deney ; tmevarml bilgi
(Bacon'dan beri) hem tmdengelimli bilgiye hem de sradan deneye
kart olarak kullanlmtr.
deney bilimleri

(Felsefede) 1- (Usa kart olarak) Bilgide kazanlm olan (ey). bkz.


deneycilik. 2- Yaplm olan deney : deneme, deneyler yapma, eylemi .
a . Edilgin olarak yaplrsa (sradan deney) bilgi amac yoktur, deneysel
empiri k bilgi verir ; b. etkin olarak yaplrsa (bili msel deney) bilgi arac
zellikle bir varsaym denetlemek ii n d i r ; deneylere d ayanarak ! x
perimental) bilgi elde eder. 3- (Geni anlamda) Bir varsay m denetle
mek iin yaplan her eit gzlem.
Exparimentation = deneyim [Alm. Experiment ] [ ng. experiment ] : Bir
doruyu ortaya karmak zere deneyin (2 b anlamnda) yntemli bir
biimde kullan l mas.
Experimental = Deneysel : 1 -Geni anlamda (em pi rique'le eanlaml) :
Sradan deneyi kullan r ve sonular karr . Deney odas (laboratuvar)
teknii kurul madan nce de ruhbilim deneyseldi, ama empirik anlamn
da. 2- Empi rik'e kart anlamda: bili msel deneyi kullanr.
Experience morale = tresel deney (tresel yaant). A.hlak deerlerin i n
gereklii zerine bir bilincin domasn salayan yaanm eylem.
Experience vecue (Erlebnis-Erfahrung). bkz. yaant.

deney bilimleri [Alm Erfahrungswissenschaften ] [Fr. sciences experimenta


/es ] [es. t. tecrbi ilimler ] : Matematik ya da salt mantk gibi deneye da
yanmayan ussal bilimlerin karsnda, deneye dayanan, bu arada d n
meni n aralarn da kullanabilen bilimler.
deneyci l i k [Alm . Empirismus ] [Fr. empirisme ] [ ng. empiricism ] [es. t.
ihtibariye ] : Bilgimizin biricik kaynann deney olduun u savunan bilgi
retisi . // Bu retiye gre, btn bilgilerimiz deneyden gel i r ; an
l kta deneyden gelmeyen hi bir ey yoktur. Yen ia felsefesinde deney
ci bilgi retisinin (empirizmin) kurucusu Locke'dur. Balca temsilci
leri F. Bacon, D. H u me, J. S. M i li. Kart bkz usuluk.
deneyim [Alm., Experiment ] [Fr. experimentation ] [ ng. experiment] [es. t.
tecrip ] : bkz. deney il.
deney nermeleri [Al m. Erfahrungssiitze ] : Kavramsal olarak tretilmemi
olan, deneye dayanan nermeler.
den ey yarglar [Alm. Erfahrungsurteile ] : 1- Deneye dayanan yarglar. 2-_
(Kant'ta) Yaln zca znel geerlii olan d uyu yarglarndan ayr olarak
nesnel geerlikleri olan deneysel (empirik) yarglar.
deontoloji [Alm. Deonto/ogie ] [Fr. deontologie ] [ ng. deonto/ogy ] [es. t. ilm-i
vezoif] : (Szc k anlam : dev bilimi) Ethi k' i dev bilimi olarak be-
devrim

l irlemek zere J . Bentham'n kulland terim. (Deontology or the Sci


ence of Morality, 1 834.) / / Bu szck Kant'n anlad anlamda bir dev
retisi iin kullanlamaz; deontoloji , ahbksal devleri, u ya d a bu top
l umsal duruma gre , deney yoluyla i ncelemeyi dile getirir. Hekim
l i kte, hekim l i k devleri kuram olarak zellikle kullanlmaktadr.

determinizm bkz. bel i rlenimci l i k.


devimsel [Alm. dynamisch ] [Yun . dynamis ten ] : 1- Bir gcn etkisiyle hep
devin i m d u rumunda bulunan ve bulunduran, bir deimesi olan. 2- De
vinimi yalnzca fizik yasalarna bal olmayan, ayn zamanda etkin bir
gc, bir erei de ieren.

devimselci l i k [Alm. Dynamismus ] [Fr. dynamisme ] [ ng. dynamism ] [es. t.


kuvviye, dinamizm] : 1- (Fiziksel devi mselcilik) zdein , g ya da erke
n i n bir grn bii mi olduun u ne s re n felsefe retisi. 2- (Dirim
bilimsel devimselcilik) : Yaam, zdee egemen olan ve ona biim veren
g olarak anlayan gr. 11 Bu retinin karsnda, zdei bir kitle
n i n taycs olarak gren, onun ancak d ardan bir itilmeyle devinime
geebilecein i savunan mekaniki anlay yer alr. Devimselcilie gre,
her gereklik devimsel bir bii mde ortaya kar ve devimsel bir gce
dayanr.
devini m [Alm. Bewegung ] [Fr. mouvement ] [ ng. move, motion, movement ]
[Lat. motus ] [Yu n . kinesis ] [es. t. hareket ] : 1- Yer deitirme ; bir
noktann uzaydaki bir d u ru mdan baka bir d uruma geii ; zaman iin
d e d u ru m deitirme. 2- Olabi lirlikten gereklie gei. 3- Bi r ruh du
rumundan baka bi r ruh d u r u m u na gei; bir d nce srecin i n bala
lamas. 4- Tarihin ak iinde var olan dzeni deitirmeye zorlayan top
l umsal, tinsel vb. glerin basks.
devleti l i k [Alm. Etatismus ] [Fr. etatisme ] : 1- Devleti tm toplumsal g
revlerin zellikle de ekonomik ve kltrel yaam n d zenleyicisi olarak
gren anlay. 2- Genellikle devleti tre, kltr, h u k u k vb. n i n kaynak
ve taycs olarak grme eilimi.
devlet felsefesi : Devletin ve toplumsal yaamn z, douu, anlam, temel
ilkeleri ve temel bii mleri zerine gelitirile n felsefe retileri. (Dev
let felsefesi n i i l ki n Platon ile Aristoteles kurmulardr.)
devrim [Alm. Revolution Umwlzung ] [Fr. revolution ] [ ng. revolution ] [es.t.
inklap ] : 1 - Yerleik toplumsal d zeni deitirme ve yeniden biimlen-
davurum

d i rm e ; yava bir gelime olan evrime kart olarak, toplumsal yaay


ta ve siyasal d u ru md a birdenbire gerekletirilen, kkl ve temelli bir
deime. 2- Dnya grnde, felsefede, bilimde, sanatta vb. birdenbire
olan deimeler, eskimi olan kad r p yerine yepyen isin i koyma. ( r.
Felsefede, Kant usu eletirmesiyle d ncede devrim yaptn,
N ietzsche de deerler alannda (ahlakta) devri m yaptn ne srer.)

d avurum [Alm. Ausdruck ] [Fr., ng. expression ] [es. t. ifade ] : Ruhsal olayla
rn belli gsterge ya da betimlemelerle d latrlmas ; bir i'in, zelli kle
insan ruhunun alglanabilecek biimde kendini d a yanstmas (yz an
latm ya da szle). / / Dil ve sanat ruhun kend i n i d a vurma aracd r ;
her klt r eitli r u h biimlenmelerini d ile getirir. Bilinli v e bilind
eili mlerin ; birey, toplum, u lus ve insanla i lgili ruh devinimleri n i n her
birinin kendine zg bir d i le getirilii {davurumu) Vard r.
d avurumculuk [Al m. Expressionismus ] [Fr. expressionisme ] [ ng. expres
sionism ] [Lat. exprimere = d ile getirmek, d latrmak ] : Doalclk
ve izleni mciliin kart olan modern sanat ak m. // Bu akm, n planda
ne nesnel doay ne d e znel doa izleni mlerini yanstmak ister ; onun
d ile getirmek istedii, ruhsal yaantnn ierikleri i le tinsel ieriklerdir.

ddnya [Alm . Aussenwelt ] [Fr. monde exterieur ] [ ng. externa/ world ] [es. t.
harici atem ] : 1- i alglarla kavranan eylere kart olarak d alglarla
kavranan eylerin tm. 2- nsann idnyasna, ruhsal yaamna kart
olarak onun d nda bulunan d nya. 3- " Ben" den ayr olann t m ;
bilinten bamsz olan, bilincin d nda olan eylerin oluturduu d n
ya.
drak [Alm . exoterisch ] [Fr. exotrieque ] [ ng. exoteric ] [Yun. ekso = dar
da, dta ] [es, t. harici ] : Dardaki, dta kalan, Kart bkz. irek.
draklar [Alm. Exoteriker ] [Fr. exoteriques ] [ ng. exoterics ] [Yun. ekso
terikus ] : Eski Yunan felsefesinde henz b i r retinin iine girememi
olanlar. Gizemlere erimemi olanlar, yeni balayanlar. Kart bkz.
irekiler.
diamat: Bat d nyasnda ve Rusya'da eytiimsel zdekiliin {diyalektik
materyalizm) ksaltlm ad .
didiim [Alm . Eristik ] [Fr. eristique ] [ ng. eristic ] [Yun. eristik < e ri s =
kavga, ekime, tartm a ] [es. t. magabe ] : Tartmada karsnda
kini mantk oyunlaryla ne olursa olsun rtp susturma. / / Bu rada bir-
d i ri mselci lik

takm biimsel cambazlklarla tartarak, kardaki kstrlp artlarak


sama yantlar vermeye zorlanr. Bu bak mdan gerek tartma sanat
olan --+ eytiim i le kartrlmamaldr. Didiim sanatn ilkin ge sofist
ler kullanm, bu sanat Sokratesi bir okul olan Megara Okulu filozof
lar gelitirmitir. Bu okuldan olanlara sonralar d idiimciler (eristiki
ler) denmitir.
d i l felsefesi [Alm. Sprachphilosophie ] : Dilin z, kkeni , anlam, yaps ze
rine aratrmalar yapan felsefe dal. / / Dil zerine almalar eskia
felsefesinden beri srmektedir. Ancak, d i l felsefesini kesin olarak kuran
lar Hamann, Herder ve W. v. H u m boldt olmutur.
di l-mantk bkz. mantk 5.
d i nam i k bkz. devimsel.
dinamizm bkz. devimselci lik.
din felsefesi [Alm. Re/igionsphilosaphie ] [Fr. phi/osophie de la re/igon ] : [es. t.
felse(e-i diniye ] : Dinin i l keleri n i n zn ve anlam n temellendirmeyi
amalayan felsefe dal.

dinginci lik [Alm. Quietisms ] [Fr. quietisme ] [ ng. quietism ] [Lat. quis =
d i nginlik ] [es. t. mezheb-i skun ] : D nyadan yz eviren bir yaama
tutumu. Tam bir gn l d i nginlii, tutkusuzlu k iinde isteklerden syrl
m olarak, d i ren gstermeden kendini Tanr istencine vermeyi ve
Tanrsal ruh dinginlii kazanmay ama edinen d n ya gr.
d i ri mbilimci l i k [Alm. Bialogismus ] [Fr. biologisme ] : Gereklii tek yan l
olarak yalnzca dirimbi limsel adan inceleyen, organik yaamn kavram
larn teki gereklik alanlarna da uygu layan gr.
dirimselci l i k [Alm. Vitalismus ] [Fr. vitalisme ] [ ng. vitalism ] [Lat. vita =
yaam ] [es. t. hayatiye ] : Yaam olaylar n fiziksel-kimyasal glerle
deil de zel bir yaama i l kesi, yaam gc ile aklayan reti. 1- Eski,
Aristoteles'e bal olan d i rimselci lik, doa olaylarn bir--+ entelekheia'
nn zdek bii minde ortaya k i le aklam ; sonradan modern neden
sel-mekani k d nya grnn egemen oluu ile bir yana iti lmitir. 2-
Yeni d irimselci l i k 1 9. yzyln sonu ve 20. yzylda Driesch, Reinke, Be
cher, Uexkll'le gelitirilmitir. Bu yeni d irimselcilik yaam olaylar n n
nedensel-mekani k yasalarla aklanamayacan ; yaam srecin i n zerk
liinin ve etkinliinin, bir plana gre, bir eree doru ilerlemeye a
lan kendine zg bir yasas bulunduunu ne srer. 3- Son zaman-
diyalektik

tard a -+ gdmbilime dayanan d i ri mbilimciler, diri mselciliin kesir


olarak rtlm olduun u ileri sryorlar.
d iyalekti k bkz. eytiim.
diyalektik materyalizm bkz. eytiimsel zdeki l i k.
dizge [Alm. System ] [Fr. systeme ] [ ng. system ] [Yu n . systema <synestanai
= birlikte yerletirmek, rgtl bir btn iinde toplamak, bir araya

koymak, birleti rmek ] [es. t. sistem, manzume, meslek ] : Birlikli bir il


keye gre d zenlenmi btn . Bu anlamda : 1- Kendi iine kapal, d zenli
b i r btn. ( r. evren, yldzlar dizgesi.) 2- B i r i l keye ya da dnya g
rne gre dzenlenmi d nceler, bi lgiler, retiler btn . 3-
Birbirine bal bilimsel ya da felsefi d nceler birlii ; bir d n (ide)
yresi nde toplanm eitli bilgiler. / / Dizge kuramdan daha genitir ;
b i r filozofun felsefe d izgesi o n u n kuramlarnn bt nnden oluur.
docta ignorantia bkz. b i l meme bi lgisi.
dogma [Alm. Dogma ] [Fr. dogme ] [ ng. dogma ] [Yun. dogma ] [es. t. nass ] :
1 - Bir felsefe okulunda ben imsenen, doru d i ye i leri srlen reti.
2- Doruluu snan madan beni msenen ve bir retinin ya da ideoloji
n i n temeli yaplan sav.
dogmacl k [Alm. Dogmatismus ] [Fr. dogmatisme ] [ ng. dogmatism] [es. t.
nassiye ] : 1- n e srlen reti ve i l keleri eletirmeden doru olarak
beni mseyen ve ben imsedii varsaymlardan kat bir yntemle nermeler
treten felsefe anlay. Kart bkz. kukuculuk. 2- (Kant'ta) Salt usun
kendi gcn eletirmeden tuttuu dogmatik yol. Kart bkz. eleti
ric i l i k . 3- Dnceni n zgrln ve bamszln snrlayan ya d a
ortadan kaldran h e r trl d n me bii mi.
dogmatik [Alm . dogmatisch, Dogmatik ] [Fr. dogmatique ] [Yun. dogmatike ]
[es. t. nassi ] : 1- Deney bi lgisini, deneye dayanan kantlar yadsyarak,
kanlar n i nan retilerinden karan (d nme biimi). 2- Felsefe ve
d i n dogmalarnn bilimsel (mant ksal) ve dizgesel bir yolla ortaya konu
luu.
doa [Alm. Natur ] [Fr., ng. nature ] [Lat. natura ] [Yun. physis ] [es.
t. tabiat ] : 1- Her var olan n douunda zn ku ran ey. 2- nsann koy
duu kurulular, biimlerle (kltr, sanat , tek n i k) kartl k iinde, kendi
kendine oluan, biimlenen. 3- nsan n karsnda olan, ona yabanc,
bu yzden de bilin meyen, kendi gc n n stnde olan, onun d nda
doa felsefesi

olan. 4- Koyumlarn (konulmu olan n n = thesei) karsnda, kendili


inden olan ; yap ma olana kar doal olan. 5- Duyulur, alglan r d nes
nelerin tm. 6- Evren. 7- Hereyi kuatan gerekliin tm (doa ya d a
Tan r). 8- Yaratc, oluturucu g . 9 - Dourucu, besleyici, koruyucu
"doa ana". 1 0- Doa bilimleri n i n konusu olarak, deerleri n d nda
olan gereklik : canl ve cansz doa. 11- Nedensell i k yasasnn egemen
olduu alan. 1 2- Dncel (ideal) varlklardan ayr olarak gerek ola
n n varl kbilimsel i l kesi. 1 3- Bi r bireyin kendine zg izgilerinin tm ;
bir bireye zg olan n itelikler, zel belirtiler. 1 4- Bir varlk trnde
bireysel ya d a toplumsal deneylerle kazanlm olana kart olarak, onda
doutan olan, kend iliinden olan her ey. 1 5- (Varoluu felsefede)
Bireyde zgr istenten bamsz olan ; ama insan , z bakmndan z
grlk olduuna gre, onda batan olmayan. zgrlk, insan n kendisine
bir doa kazan d rmasdr, ya d a sonsuz doa olanaklarndan birini se
mesidir.

doa bil imleri [Alm. Naturwissenschaften ] [Fr. sciences naturelles ] [ ng.


natura/ sciences ] [es. t. tabii ilimler, tabiat ilimleri ] : Nedensellik yasas
n a dayanmalar, matematiksel kurulular, deerleme yapmayan genel
leti rici yntemleriyle klt r bilimlerinden ayrlan, doa aratrmalarna
ynelik bil i m ler. / / Doa bilimleri : 1- Grevlerine gre : salt ve uygula
mal doa bilimleri. 2- Konularna gre : canl ve cansz doan n bilimleri.
3- Yntemlerine gre : a. matematiksel ve deneysel aratrmalar (fizik,
kimya, d irimbilim, ruhbilim) ; b. betimleyici ve zmleyici arat rmalar
(bitki bilim, hayvanbilim, insan bilim), c . doa tarihi ve doa bilgisi (co
rafya, yerbilim, gkbilim) olarak ayrlrlar.
doa felsefesi [Al m. Naturphilosophie ] [Fr. phi/osophie de la nature ] [ ng.
philosophy of nature ] [es. t. tabiat felsefesi ] : 1- (Eski Yunan'dan yeni
aa dein doa bilimleri i le ayn anlamda) Doa zerin e ; doan n z,
biimleri ve gerekleri zerine bilim. Newton bile kendi evren meka
niini "doa felsefesin i n matematiksel ilkeleri" olarak adland ryordu.
2- (Fizik tesinde) zellikle Alman idealistleri n i n yksek bir doa bil
gisine erimek iin doay felsefe asndan inceleme denemeleri. 3-
(Bili msel doa felsefesi) Doa zerine deil, doa bilimleri zerine felse
fed i r ; a. Tek tek bili mlerin aratrmalarna dayanarak doa zerine ku
atc bir felsefe grne varmak isteyen ; b. zdek, uzay, zaman, ya
sal lk, mekani kilik, d i ri mselcil i k vb. gibi doa bilimlerinin ana kavram
lar, temelleri, varsay mlar zerine felsefe yapmak isteyen bilgi dal.
doalclk

doalcl k [Alm. Natura/ismus ] [Fr. natura/isme ] [ ng. naturalism ] [es. t.


tabiiye ] : Her eyi doaya i n d i rgemeye alan d nya gr. / / Doaya
verilen anlama gre trl biimler alr.
(Doa bilimlerinde) Anorganik doa b i l imleri n i n i l kelerini salt
latran, yntemlerini tm gereklie aktaran gr (bilimsel doalclk).
( nsanbilimde) nsan yalnzca bir doa varl olarak gren, i n
san n doa iinde ayr, kendine zg bir yeri olduunu i leri sren b
tn grleri yadsyan reti (insanbilimsel doalclk).
Ahlak felsefesinde (ethikte) a. Doal yaama yararl olan eyleri
iyi ve doru bulan gr (pragmaclk), b. Ahlak doal glerin, ig
dlerin etkisinden kalkarak arklamaya alan anlay.
(Estetikte) Sanatn ereini doay olduu gibi yanstmada, ger
eklii btn plakl i le ortaya koymada bulan reti.

doal durum [Alm. Naturzustand ] [Fr. etat de nature ] [ ng. state of nature ] :
1 - Uygarlamam bir i nsan beinin durumu. 2- Eiti lmemi bir i nsan n
bireysel durumu. 3 - nsanlarn top l u m kurmadan nceki varsaymsal
durumu. / / Bu, Rousseau'ya gre i nsanlarn susuz ve bar iinde z
grce yaad klar b i r durum, Hobbes'a gre ise herkesin herkesle sava
d urumudu r.
doal k [Fr. /umiere naturel/e ] [Lat. /umen natura le ] [est. t. nur-i tabii ] :
Doal bilgi yetisi. B u anlamda: 1 - (Plotinos ve Augustinus'ta) nsann
iinde bu lunan ve bilgi elde etmeye olanak salayan "k". 2- (Descar
tes'ta) Tan rnn i nsana verdii bilme yetisi . / / Usun dorulara dolaysz
ve apak olarak varmasn salar.
doast [Alm. bernatrlich ] [Fr. surnature/ ] [ ng. supernatural ] [es.t.
fevk-at-tabia ] : 1- Doann stnde olan. 2- Doa yasalarna bal ol
mayan 3- Doa gerekleriyle aklanamayan.
.

doru [Alm. wahr, richtig ] [Fr. vrai ] [ ng. true ] [Lat. verus ] : 1- Geree uy
gun olan. 2- (Mantkta) Dnme yasalarna uygun olan.
doruculuk [Alm. Wahrhaftigkeit ] [Fr. veracite ] [ ng. veracity ] [Lat. vera
citas ] [es. t. sdk ] : Doruyu syleyen kimse n i n z belirtisi, n itelii.
Bir i nsann sz ve eylemleriyle kan ve i nanlarnn, d nnn uyu
mas. Bir i nsan n ken d i kendisiyle uyum iinde oluu. z, sz bir
olan k i msen i n durumu.
doutan ideler

dorulama [Alm. Verifikation ] [Fr. verification ] [ ng. verification ] [es. t.


tahkik] : Bir varsaymn doruluunu denetlemek iin, deney ve man
tksal tantlama yoluyla yaplan ilemlerin tm.
dorulamak [Alm. verifizieren ] [Fr. verifier ] [ ng. verify ] : B i r nermenin
dorulu u n u ya d a yanlln saptamak ereiyle olaylar i nceley i p ara
trmak.
doruluk [Alm. Wahrheit, Richtigkeit ] [Fr. verite ] [ ng. truth ] [Lat. veritas ]
[Yu n . a/etheia = ak olma, ken d i n i ak olarak ortaya koyma d u rumu ]
[es. t. hakikat ] : 1. 1 - Dnceni n gerekle uyumas. Yarg ve nerme
lerin geree uygun olmas, verilmi bir olguyla uyumas (ieriksel do
l u k). 2- Dnce n i n ken d i kendisiyle uyum iinde olmas, eliik olma
mas (biimsel doruluk - biimsel mantkta-). / / Lei bn iz dorular
i kiye ayrr: Olgu dorular (verites d e fait) : Deneye dayanan dorular.
Bunlar zamana baldr, belirli koullar altnda, belirli bir zaman nok
tasnda gereklemi olmakla ieri k kazanrlar (deneysel doruluk). Us
dorular (verites de raison) : Dorul u k nedeni yalnzca usta bulunan,
zamana bal olmayan, zamand olan, her zaman her yerde geerli o
lan dorular (mantksal doruluk). Olgu ve us dorular kavramlarn
i l k i n Leibniz kullanmtr.

il. (Ahlak feslsefesinde) bkz. adalet.

dourtma [Alm. Maieutik ] [Fr. maieutique] [ ng. maieutics ] [Yun. maieutike


(tekhne) = dourtucu, doum yard mcs, dourtma sanat, ebelik ] [es.
t. isti/at, sanat- tevlit ] : Soktrates'in, karsndakine sorular sorarak onun
ruhunda sakl bulunan tinsel gleri ve bilgileri ekip karma yntemi
ne (bun u annesin i n ebe l i k sanatna benzeterek) verdii ad.
doutan [Alm. angeboren ] [Fr. inne ] [ ng. innate ] [es. t. vehbi, ftri ] : Bir
varln doasnda bulunan, dodu ktan sonra kazanl m, renilmi ey
lerin sonucu olmayan, doula birlikte var olan. / / un lar doutan
getirilebi l i r : 1- Olmu bitmi biimiyle doula birlikte var olan bir zel
l i k (r. bir sakatlk). 2- Doutan var olan ve geliti rilmesi olana bu
lunan bir yetenek (r. mzi k yetenei). 3- Doula var olan, ama bilin
lendirilmeye gereksin mesi olan. bkz. doutan ideler

doutan ideler [Alm. angeborene ldeen ] [Fr. idees innees ] [ ng. innate ideas]
[Lat. ideae innatae, notiones innatae ] [es. t. vehbi, ftri fikirler ] : nsan u
sunda batan beri yerleik olan ideler ve kavramlar ; a. Btn i nsanlarda
d o k s og rafl ar

ortak olan kavram ve ideler. b. Duyul u r d eneyle kazanlmayan ya da


temellendi rilemeyen ideler ve kavramlar (r. matematiksel kavramlar).
(Descartes'da) Deneyden edinilmemi olan, ruhumuzda nceden yer
leik olarak bulunan d nceler ya da tasarmlar (r. Tanr d nce
si). Descartes'a gre bilin olaylar ve bilgi n i n nsel biimleri doutan
d r ; yalnz Descartes "doutan ideler" derken, insan n birtakm d
nceleri dnyaya "hazr olarak " birlikte getirmi olduunu anlamaz,
bu gibi d nceleri gelitirebilmek iin i nsanda doutan bir yatknlk
olduunu sylemek ister.
doksograflar bkz. reti dzenleyicileri .

dokuzluklar [Alm. Enneoden ] [Yun. enneas = dokz ] : Plotinos'un yapt


larna verilen ad. // rencisi Porphyrios, Ploti nos'u n lmnden son
ra kalan yazlar her birinde 9 blm bulunan 6 kitapta bir araya topla
m, bu yzden yapt "dokuzluklar" ad n alm tr.

dnmclk [Alm . Transformationstheorie, Deszendenztheorie ] [Fr. trans


formisme ] [ ng. transformism ] [es. t. istihaliye ] : Yaayan trlerin, ya
ln biimlerden karmak biimlere doru evrimle gelierek ortaya k
tn ne sren reti. bkz. evrimci l i k 1 , Darvinci l i k, Lamarklk.

durum (Alm., Situation ] (Fr., ng. situation] [Lat. situs = yerleik olan, ko
nulmu olan ] [es. t. vaziyet ] : 1- (Genel olarak) a. Belli bir zamanda,
belli bir yerde belli bir evrede bulunma; belli bir evreye kon ulmu
olma. b . Bir insan n evresiyle somut balants. 2- (Aristoteles'te)
On kategoriden biri : Du ruu belirleyen ilinek. ( r. nsan n oturuyor,
kouyor d u ru mda olmas.) 3- (Gn mz felsefesi nde) nsan n kendisini
iinde buld uu somut gereklik. / / B u gerekl i k kendisine nceden
belli olanaklar aar, te yandan d a olanaklar kapar.

duyarl k [Alm. Sensibilitiit, Sinnlichkeit ] [Fr. sensibilite ] [ ng. sensibility ]


[es. t. hassasiyet ] : 1 - Duyular yoluyla alglama yetisi ; d uyu izlenimlerini
alma yetenei. 2- (Kant'ta) Grler salayan yeti ; insanda bilgiyi sa
layan, bilgiyi oluturan i ki yetiden (duyarlk ve anlk ) bi ri. / / Duyarlk
i le nesneler bize veri lir, anlk i le bu nesneler zerinde d n l r ve kav
ramlar olutu rulur.
duygu [Alm . Gefhl ] [Fr. setiment ] [ ng. feeling, sentiment ] [es. t. his ] :
1 - Yenian usu felsefesindeki anlam : (Leibniz'te) kark tasar m , bu
lank, karan l k d n me ve duyma. 2- Anlk ve istencin yannda, d uy--
duygusal

ma yetisi, haz ve ac duyabilme olarak beliren nc temel yetiye veri


len ad. 3- Kendine zg bir ruhsal devinim ve devinimlilik. Bu anlamda
d uygu : a. Belirli bir eye ynelmi zel bir duygu ; b. Tmyle duygu
ve d u ygu d u r u m u olabilir. Anlam ve kkenine gre daha kesin ayrmlar
d a yaplr: 1- Bedenin belli bir yerinde yerlemi olan d uyumlar (duyu
organlar aracl i le) ; bunlar bir noktadadr, sresizdi r ve duyum y
n nden sreklilikleri yoktur. 2- Tayc temel yaama d uygusu ; temel
yaama d uygululuklar ve temel d uygulan mlar bunun zn oluturur
lar. 3- zel ru hsal duygular (znt). 4- Ken d i n i ve kendi deerin i
d uyma (aalk d uygusu). 5- Tinsel d u ygular; a . d u ru msal (mutluluk),
b. bir eye ynelmi, zelli kle esteti k, tinsel-d nsel (ama, hayranl k)
ve ahlaksal-toplumsal d uygular (dev d uygusu, sayg).
duygu ahlak [Alm. Gefhlsmoral ] [Fr. morale du sentiment ] [es. t. his
ahlak ] :Ahlaksal isteme ve eylemlerin gdlerin i d uyguda, ei li mde, duy
gulan m larda gren ahlak felsefesi. / / B u anlayta, insanda bir ahlak duy
gusunun (moral sense) varlndan sz edilir; burada zellikle iyi iin
d uyulan d uygu, daha geni anlamda, d uygudal k d uygusu ve gzele, u
yumlu olana d u yu lan estetik duygular sz konusudu r. Balca temsilci
leri : e n nemlileri Shaftesbury ve Hutcheson olan ve " ngiliz Ahlak
lar" d iye adlan d r lan filozoflard r.
duygudalk [Alm., Sympat/ie ] [Fr. sympathie] [ ng. sympathy ] [Yun . sym
patheia] [es.t. tecazp ] : 1- Birlikte duygulan m , bir eyi birlikte yaama,
birlikte d uyma; bakasn n d uygularn paylama. 2- B i r i nsan n bir
bakasna kar dorudan doruya bir ei l i m d uymas ; bu ei lim belli bir
nedene dayanmayabil i r, onu iyice tanmadan d a olabi lir.
duygulanm [Alm. Affekt, Affektion ] [Fr., ng. affection ] [es. t. teessr ] :
1 - Etkilenme. 2- Duyarln devi n i me geii. 3- D nedenlerle bir ruh
durumunun deimesi. 4- Tutkudan daha dzenli, ama daha gsz olan
sekin bir eilim.
duygululuk [Aln. Empfinlichkeit ] [Fr. sensibilite ] [ ng. sensibility, sensiti
veness ] [es. t. hassasiyet ] : 1 - (Genel olarak) Duyu mlar yaama yetenei,
2- Uyarmlar alcl ktaki i ncelik. 3- abuk , kolay heyecanlan ma ei li
mi, hafif bir aln ma, krlma.
duygusal [Alm . sentimenta/, empfindsam ] [Fr., ng. sentimental ] [es. t. hissi] :
1- Duyguya ilikin olan ; d u yguya dayanan. 2- Duygu n u n a r bast,
ar etkiledii (ey ya da insan).
duygusal dnme

duygusal dnme [Al m. emotionales Denken ] : Bilgiye dayal dn men i n


karsnda, d uygusal yaamdan kan v e o n u nla belirlenen d n me.
duygusall k [Alm. Empfindsamkeit, Sentimentalitt ] [Fr. sentimenta/ite,
sensibilite ] [ ng. sensibility, feeling ] : Duyu m larn ve d u ygularn ar
basmas, ar bir biimde insan etkilemesi d urumu.
duyu [Alm. Sinn ] [Fr. sens ] [ ng. sense ] [Lat. sensus ] [es. t. hasse ] : Uyarm
lar alma yetisi . / / Balca d uyular olan grme, iitme, tatma, koklama
ve doku n ma duyular, duyu organlar araclyla alnr. Ayrca basn
ve s d uyular, denge d uyusu, uzay d uyusu, zaman d uyusu, yn d uyusu
gibi duyular d a vard r.
duyulur [Alm. sensibe/ ] [Fr., ng. sensib/e ] [Lat. sensibilis ] [es. t. mahsus ] :
Duyularla alglanan, duyularla verilmi olan gereklie ilikin (Mundus
sensibilis = duyulur d nya, alglanan d n ya, grngler d n yas).
duyum [Alm . Empfindung ] [Fr., ng. sensation ] [es. t. ihsas ] : Bir d uyu organ
n n uyarlmasyla oluan psi ko-fizyoloji k olay (k duyumu, grlt d u
y u m u vb.). Felsefe ve ruh bilimde : a . Duyumlama ed i m i . b. Alglar olu
t uran , dorudan doruya verilmi gere . c. Yapma zmlemelerle
elde edilen ya d a aratrlan, algnn en yaln ku rucu paralar ; bu kurucu
paralara e n yal n belirli uyarmlar karlkt r.
Dirimbilimsel fizyoloji k olarak : Bir canl n n b i r anlk bir devin i m ya da
organ d u r u m u n u n b i r zee bildirilmesi.

d uyumculuk [Alm. Sensua/ismus ] [Fr. sensua/isme ] [ ng. sensua/ism ] [es.t.


ihsasiye ] : 1- Btn bilgilerin yaln zca duyumlardan geldiin i , d uyu alg
larna dayandn ileri sren reti. / / Formln Locke'un u n l tm
cesinde b u l u r : "Daha nce d uyularda bulun mayan hi b i r ey anlkta
yoktur." 2- (Ruhbilimsel adan) Btn ruhsal olaylar duyumlara geri
gtren (indirgeyen) anlay. 3- (Ahlak felsefesi asndan) Yaamn
anlam ve erein i duyu hazlarnda bu lan reti ler. Duyu mculuun i l k"
ada temsilcileri, Kyrene Okulu ve Epikurosulardr. Yeniada ise
zellikle Locke ve Condi llac'tr.
duyumsamazlk [Alm. Apathie ] [Fr. apathie] [ ng. apathy ] [Yun. apatheia ]
[es. t. fkdan- hassasiyet] : 1 - (Genel anlamda) Duygusuzl u k ; az ve yava
tepki gsteren ve b u n u n sonucu d uygulan d rc nedenlere kar kaytsz
kalan insan n nitelii. 2- (Stoa felsefesinde) Bilge kiin i n ken d i n i eitme
lks olarak , d uygu lan mlardan bamszlk, usa uygun ol mayan d uy-
d lem

gular karsnda zgr olma ve bylelikle->- sarslmazlk ereine ulama


d u ru m u .
duyusal [Al m. sensitiv, empfindlicl ] [F r. sensitif] [ ng. sensitive ] [es. t . his
si ] : 1- En kk bir uyarma tepki gsteren. 2- Duyularla alnan hazlara
ilikin olan.
duyusal duyumlar: Grme, iitme, koklama, tad alma, dokunma, deri (ba
sn, s) duyumlar ; kinestetik d uyumlar (devinim, d u ru m ) ; ac ve organ
d uyumlar (alk) olarak ayrl rlar. Her d u y u m u n belli bir d u y u m n ite
lii (yei l , ac , sert), belli bir d u y u m younluu (gz kamatran, mat)
ve bel li bir duyum sresi vard r.
duyust [Alm. bersinnlich ] : 1 - Duyu larla verilmeyen. 2- Alglama yoluyla
deil, d n meyle kavranan. 3- Duyularn , bunu nla ilgili olarak deney
dnyasnn d nda bulunan.
dnya [Alm. We/t ] [Fr. monde ] [ ng. world ] [Lat. mundus ] : 1 - a. Birbiriy
le yasal balants olan, bir d zenle beli rlenmi tek tek eylerin ve olay
larn bt n . ( r. br d n ya-bu d nya, d uyulur dnya-d n l r d n
ya, d d nya-id nya, grngler d nyas - kendinde eyler d nyas ;
geli p geici d nya-ideler d nyas.). b. Ayn yasalara ve ayn d zene bal
olan nesnelerin , varlklarn olutu rd uu btn. ( r. Bitkiler d nyas,
hayvanlar d nyas vb.) 2- zerinde yaad mz yeryz gezegeni.
3- nsan varoluu n u n iinde yer ald evre. 4- Bilincin ballak kav
ram ; bilincin d nda kalan nesnelerin o luturduu btn (nesneler
d nyas).
dnya gr [Al m. Weltonschauung ]: Evrenin ve yaamn anlam n , ereini,
deerini, i nsan varln ve davranlarn btnyle kavramaa alan
genel d nce ; evrene toplu bir bak. Bu balamda: 1- Bir i nsan n dav
ran, deerleme, d n ve eylemlerinde dile gelen, yaam zerindeki
kan lar n n bt n . 2- Dnya ve gereklie insan ve insan n yaantlar
asndan toplu bak. (Bu bak kuramsal ve bilimsel sonular gz nn
de bulundu rmaz.) 3- Dnyaya ve i nsan n d nyadaki yerine felsefe a
s ndan toplu b i r bak. Dizgesel olarak zelli kle fiziktesi doa felsefe
si, insanbilim, ahlak felsefesi, tarih felsefesi ve d i n felsefesi erevesi nde
ele al n p ilenmitir.
dlem [Alm. Einbildung, Phantasie ] [Fr. fantaisie ] [ ng. fantasy ] [Lat. ve
Yun. phantasia ] [es. t. hayal ] : Karlnda bir gereklik bulunmayan g
rsel tasarm.
dlem gc

dlem gc [Alm . Einbildung, Phantasie ] [Fr. fantaisie ] [ ng. fantastic ]


[Yu n . , Lat. phantasia ] [es. t. muhayyile, hayal gc ) : 1- Grsel ta
sarm gc, tasar m etkinlii, hayalgc, yaratc hayalgc. 2- D k u r
mak anlamna: alglanan iimizde etki yapacak denli youn bir biimde
ruha almak, iimizde ku rmak.
dnce [Alm. Gedanke ] [Fr. pensee ] [ ng. thought ] [es. t. fikir ] : 1- D
nme ediminin ierii. 2- Dnmenin rn olan : d nlen ierik ;
b u ierik d nme ed iminden zlebilir ve rnein yazl olarak sapta
nabilir ya da bir bakasna aktarlabilir. 3- lke, ynetici sav.
dncel [Alm. ideel ] [Fr. ideal, ideal ] [ ng. idea/ ] [es. t. iftik8ri ] : 1- Ger
ekte olmayp, yalnzca d ncede tasarm bii minde var olan. 2- Yal
nzca dnce ile kavranabilen.
dncel lik [Alm. dealitt ] [Fr. idea/ite ] [ ng. deality ] [es. t. iftikdriyet ] :
Nesnel gereklii olan varln karsnda salt d nce (idea) ya d a tasa
r m olarak varlk.
dnme [Alm. Denken ] [Fr. pensee ] [ ng. thought ] [Lat. cogitare, cogita
tio J [Yu n . noein ; dianoia ] [es. t. tefekkr, fikir ] : 1- (Geni anlamda)
Aristoteles'in ne srd biimiyle, i nsan hayvandan ayran belirgin
znitelik : Duyum ve izlenimlerden, tasarmlardan ayr olarak usun
bamsz ve kendine zg eylemi ; karlatrmalar yapma, ayrma, bir
letirme, balantlar ve biimleri kavrama yetisi. / / Usun b u eyleminin
rn d ncedir. Dnceler ancak d nmenin yaratcl iinde ger
ekleirler. D n menin belli bir biim almasyla dnce oluu r ; bu d a
ancak dil yoluyla olur. Dncenin d ille sk bir ball vard r. Dn
celer szcklere dklemiyorsa, dnme biim almam, d nce olma
m demektir. Dnme gerek nesnelere yneliyorsa somut dnme,
dncel (ideal) nesnelere yneliyorsa soyut dnme ad n alr. 2- (Dar
anlamda) Mantksal-biimsel olarak: Anln yanl yapmadan ilemesi.
Her dn mede a. dnen bir zne ; b. ruhsal d nme olay ; c. d
n lm olan dnce ierii ; d. dncenin d i le getirildii deyi biimi ;
e. d nmenin yneldii konu yer alr. Dnme olayn, ruhbi li m ; d-
- nmenin bilgideki grevini, bilgi retisi ; kavramsal olanla balan
tsn , mantk ; varlkla balantsn, fiziktesi ; toplumdaki yerini, top
lumbilim aratrr.
dnme bii mi [Alm . Denkform ] : 1- Deii k ieriklerden bamsz olarak
d nce balantlar n n mantksal bii mi. 2- (Kant'ta) Bir ey zerine
d nmenin temel biimleri :-+ kategoriler.
dn ahlak

dnme zgrl [Alm. Denkfreiheit ] [Fr. liberte de pensee ] [es. t. tefek


kr hrriyeti ] : Dnmenin d bask ve yasaklarla snrlan d rlmay,
bunlarn etkisinden bamsz ve yalnzca kendinden sorumlu oluu. bkz.
zgrlk.
dnme yasalar [Alm. Denkgesetze ] [Fr. lois de l'esprit ] [ ng. laws of
thought ] [es. t. fikir konun/ar ] : 1 . (Ruhbili mde) Ruhsal bir olay olarak
dnme eyleminin kendilerine gre olutuu kurallar. Doru olmas
gereken bir d nmenin belli koullar altnda nasl gerekletiin i gs
teren kurallar. il. (Mant kta) Doru d n menin ilkeleri : 1- zdelik
i l kesi (princi p i u m indentitatis) : Her kavram kendi kendisiyle zdetir.
2- elimezli k i l kesi (principium contradictionis) : Birbiri karsna kon
mu iki eliik yarg ayn zamanda doru olamaz. (Birinin yanl olmas ge
gerekir.) 3- ncnn olamazl ilkesi (principium exclusi terti i) :
Birbiri karsna konmu iki eliik yarg ayn zamanda yanl olamaz.
(Birinin doru ol mas gerekir, nk bir nc olanak yoktur.) 4-
Yeterli neden ilkesi (pricip i u m ration is sufficientis) : Her yargnn yeter
li bir nedeni olmas zorun l u d u r.

dnlr dnya [Alm. intelligible We/t ] [Fr. monde intelligible ] [ ng. in


elligible world ] [Lat. mundus intel/igibilis ] [Yun. kosmos noetos J [es. t.
lem-i makulat, makul /em ] : ( ntelligi bilis : d u yu lar aan yeti olarak yal
nzca anlkla, usla kavranan ; mundus intelligibi l i s : Yalnzca salt usla kav
ranan d nya; kart kavram : mundus sensibilis : duyu l u r d nya.) 1- (Pla
ton'da) dealar d nyas. 2- (Kant'ta) Duyarla gereksinme d uymadan an
cak salt usla eriilebilen ideler d nyas, nou menon'lar (kendinde eyler)
d nyas. / / Kant'a gre, insan, bilgide d u yarl kla snrl old uundan
"kend inde eylerin" bilgisine eriemez; ama ahlak alan nda salt us
klgl olarak istenci belirleyebildiinden kendine bir dnlr d nya
yaratabilir, bu da "erekler lkesi"di r : Nedensellik yasasnn geerli ol
d uu grngler d nyasndan ayr olarak, ayn zamanda us varl ol
mas bakmndan insan n ii n de bulund uu zgrlk ve ahlak dnyas
d r.
dn [Alm. Gesinnung ] : nsan n zellikle eylemlerine yn veren ahlaksal
tutu m u ve dnme biimi. bkz. dn ahlak.

dn ahlak [Alm . Gesinnungsethik ] : 1- (Kant'ta) Ahlak kavram olarak


baar ahlak'na kar k ullanlan teri m : ahlaksal yarglamada baary
deil, dn temel alan gr. / / Kant'a gre ahlak yarglar bir
dnyorum , yleyse varm

davrann (eylemin baarsna, sonucuna gre deil, o eylemin arka


sndaki, o eylemi ortaya koyan, o eyleme temel olan d nn nitelii
ne gre veri lmelidi r. Ahlak eylemleri yalnzca dne gre deerlen
d i ri lmelidir. Bu da Kant'ta istemenin iyi olmas, ahlak yasasna uygun ol
masdr. Modern ahlaklarda d nn iyi olmas ise, i nsan eyleme iten
gdler arasndaki balantlarn iyi kurulmas, yksek gdlerin aa
gdlere stn tutulmas d r.
dnyoru m , yleyse varm [Lat. cogito ergo sum ] : (Descartes'ta) z
nenin i algda kendi bilincine varp kendi varoluunu dolaysz bir bi
imde kavramasn d i le getiren temel nerme. Bu nerme varlktan
deil de ben'den kalkan bir yen i d nn de k noktas olmutur.
dzen [Al m. Ordnung ] [Fr. ordre ] [ ng. order ] [es. t. nizam ] : 1- Bir ok e
n i n , iinde her birinin belli bir yeri bulu nan bi r birlik ku rmak zere az
ya da ok salam bir ;.,iimde bir araya kon uluu. 2- Bir okluun bir
eree, bir amaca gre sraya kon u l uu. 3- (Toplu msal alanda) Yurttala
rn uymas gereken kurallar toplam ; yurttalarn bu kurallara uymas
d u ru m u . 4- (Siyasada) Toplumsal yaama i likileri n i n bir halkn zni
teliine uygun olarak h u k u k temelleri zerine k u rul mas.
dzenleik [Alm. Koordinaten ] [Fr. coordonne ] [ ng. coordinates ] [es. t. mn
tesik ] : Bir snflamada ayn d zen ve ayn srada bulunan ; bir kavramn
ayn biimde ayn s rada altna konan (kavramlar). ( r. Alman ve Fransz
kavramlar, ayn biimde Avrupal kavramnn altna konmakla d zenle
iktirler.)
dzenleim [Alm. Koordination ) [Fr., ng. coordination ] [es. t. tertip, tanzim ) :
1 - Ayn s radaki nesne y a d a kavramlarn birbiri yan nda oluu, ed
zende oluu. 2- Bir snflamada ayn srada b u l u nan iki ya da ha ok kav
ramn (bir cinsin iki tr n n) bants. bkz. dzenleik.
dzg [Alm. Norm ] [Fr., ng. norme ] [Lat. norma ] (es. t. kaide, n um une ] :
1 - Yarglama ve deerlendirmelerin kendisine gre yapld l t ;
uyulmas gerekli olan ku ral, ynerge. / / Felsefede ahlak, estetik v e man
tk d zgleri sz konusudur, bu yzden bu felsefe dallar d zg koyucu
(normatif) olarak adlan d rlr.
dynamis bkz. glzi lg.
E
E : Biimsel mantkta tmel olumsuz nermelerin simgesi. ( r. "Hi bir
insan kanatl dei ldir.")
edilgin [Alm. passiv ] [Fr. passif] [ ng. passive ] [Lat. passivus ] [es. t. mn
fail ] : Alc duru mda olan, etkin olmayan. Kart bkz. etkin.

edim [Alm. Akt ] [Fr. acte ] [ ng. act ] [Lat. actus ] [Yun. energeia ] [es. t. fiil,
amel ] : 1- (Sokolast i k felsefede) Aristoteles'in energeia = gerekle
me, etkinleme kavramnn evirisi. Her deime a. olanakl ; b. tamam
lanmak zere, gereklemek zere ; c. tamamlanm d urumda olabilir.
Aristoteles gizil olmay, olabilir d urumda olmay d i le getiren a ile bu
deimeni n sonucu olan gereklemi olmay dile getiren c arasnda bu
l unan b d urumunu genellikle energeia olarak belirtir. 2- (Yeni Fel
sefede) nsan bilin ve eyleminin tek tek d avranlar ; edimin varl ger
eklemeye dayan r ; nesnel olarak veril mi deildir, ancak gerekle
mede kavran l r olur. Her edimin znde bir eye ynelme, bir eyi
erek edinme vardr.
edimsel [Alm. aktuell ] [Fr. actuel ] [ ng. actual ] [es. t. bilfiil, fiili] : Gerek
olan ; etkili olan ; olabilir d urumda olmann kart olarak edim d uru mun
da olan.
edimselletirme [Alm. Aktualisierung ] [Fr. actualisation ] [ ng. actualizing ] :
Edimsel klma; olabilirlii edi me evirme, gerekletirme.
efendi ahlak [Alm. Herrenmoral ] : N ietzche'nin egemen, zgr, gl i nsa
na zg olan ve yaamla dolup tama, hogr, kendine gven, gurur,
yreksiz ve dar kafal olan her eyi kk grme,. acmama, aldrszlk
gibi zellikler tayan yaama tutumuna verdii ad. Kart bkz. kle
ahlak.
egoizm bkz. benci llik.
egosantrizm bkz. beniincil i k.
egzistansiyalizm bkz. varoluuluk.
ei l i m

ei l i m [Alm. Neigung ] [Fr., ng. inc/ination ] [Lat. inc/inatio ] [es. t. temayl ] :


B i r nesneye, bir varla kar d uyu lan duygularn belirledii tutum ;
d uygularn etkisiyle belli bir eree girime istei. / / Ahlak felsefesinde
Kant "eilim ahlak"nn karsna kend i "dev ahlak"n koyar. Oysa,
rnein Schiller dev ve eil i m i n uyu m u n u lk olarak grr.
eitim [Alm. Erziehung ] [Fr., n;. education ] [es. t. terbiye ] : 1 - (Geni an
da) nsan n yeteneklerin i n , zellikle ahlak yeti lerinin gelitirilmesi iin
ona yn ve biim verilmes i ; bu yolda yaplan bilinli ya da bilinsiz
etkilerin tm. 2- (Dar anlamda) nsan gelii minin d zenli , bilinli
olarak ynetilii ve etkilenii.
eiti mbi lim [Alm . Erziehungswissenscha(t ] [Fr. science de /'education ] [es.t.
ilm-i terbiye ] : Eiti m i n z n ve ana biimlerini, grevlerini ve yollarn
aratran bilim. / / Bu bilim dal, bilinsiz ei tici etkileri de iine alan
tm eitim gerekliin i n bilimid ir. Genelli kle belirli bir d zen iinde
yrtlen bilinli eiti min bilimi olan eitbili mden (pedagoji) daha ku
atcdr.
eideti k bkz. : 1- ze ynelik. 2- zbi l i m
Ei nfhlung bkz. zdeleyi m .
eklektik bkz. semeci .
eklektizm bkz. semeci l i k.
eksoterik bkz. drak.
eksoterikler bkz. draklar.
ekspresyonizm bkz. davuru mculuk.
elan vital bkz. yaama atl m .
Eleaclk [Alm. Eleatismus ] [Fr. e/eatisme ] [ ng. E/eatism ] [es. t . fe/sefe-i
E/yaviye ] : 1- Salt dnme ile var olan n niteliklerini tretmeye al
an Eleallarn k u rd uu reti. / / Bu retide yalnzca saltk olan n , de
imez olann, yalnz d nceyle kavranan n var olduu ne srlr ;
olu, okluk, grnebilir olan yadsnr ya da grnt olarak aklan r.
2- Temel i n i Eleallarda bulan, olua kart olarak varln deimez, b
lnmez bir d u raanlk old uunu i leri sren, gerekliin zn deime
yen varlklarda gren gr.
Eleallar [Alm. E/eaten ]: Elea'da yetien ve orada retim yapan Yunan filo
zoflar (Xenophanes, Parmenides, Zenon, Melissos.) / / Varlk kavra
m n ilk kez bunlar felsefenin temel kavram yapmlardr.
en yksek iyi

eletiri [Alm. Kritik ] [Fr. critique ] [ ng. critical ] [Yun. kritike (tekhne) =
ayrt etme, yarglama, eletirime (sanat)] [es. t. terkit] : 1- (Genel anlam
da) Bir insan, bir yapt, bir kon uyu, doru ve yanl yanlarn b u l u p gs
termek ereiyle inceleme ii. 2- (Felsefede) zellikle bilginin temelleri
ni ve dorul u k d ur u m u n u inceleme, snama, yarglama. (Bilgi eletirisi.)
3- (Kant'ta) Usun yarglanmas, eletirilmesi. / / Burada i nsan u s u n u n
s nrlar sz konusu edilir. nsan usunun deneyden bamsz olarak salt
kendi kendi ne neyi baarp neyi baaramayaca aratrl r. Eletirilen
bilgi deil, us yetisinin kendisidir.
eletirici lik [Alm. Kritizismus ] [Fr. critisisme ] [ ng. critisism ] [es. t. inti
kadiye, tenkidiye ] : 1- nsan bilgisinin snr zerine felsefe bilinci ve bu
bilincin uyan k tutulmas. 2- Kant' n us ve bilginin snrn ve olanaklarn
saptamak zere, zelli kle ->- dogmacln ve -+ kukuculuun karsna
koyduu felsefe yntemi.
empi rik bkz. deney 1 .
empirizm bkz. deneycilik.
empresyonizm bkz. izlenimcilik.
enerji bkz. erke.
en gerek varlk [Lat. ens realissimum ] : Skolastik'te Tan rnn tanmlayc
adlarndan biri.
Enneadlar bkz. dokuzluklar.
Ens a se bkz. kendiliinden var olan.
Ens realissimum bkz. en gerek varlk.
entelekheia [Alm. Ente/echie ] [Fr. ente/echie ] [ ng. ente/echy ] [es. t. kemal-i
evvel ] [Yun. ente/ekheia< en = iinde, te/os = erek, ekhein = sah i p
olmak ] : 1 - (Aristoteles'te) Kendisini grnlerinde gerekletiren z,
zdee biim veren, olana gerc;.eklie eviren etkin ilke, 2- (Yeni doa
felsefesinde) Hans Driesch'in i leri srd , zdeksel olmayan, uzaysz
olan gereklik i l kesi. / / Organizmadaki btnleyici sreci aklamak
iin kullanlr.
enthymema bkz. rtk tasm.
en yksek iyi [Alm. das hchste Gut ] [Fr. /e souverain bien ] [ ng., Lat. sum
mum bonum ] [es. t. hayr-i il/il ] : 1- (znel adan) nsan abalarnn en
yksek erei. 2- (Nesnel adan) Varoluun son erei. 3- Deerli olan-
epagoge

larn nesnel aama d zeninde en yksek basamakta olduu deer. ( r.


Skolastikte Tanr ; Kant'ta erdemle balant iind mutluluk). bkz. mut
luluk.

epagoge ckz. t mevar m .


Epi kurosuluk [Al m. Epikureismus] [Fr. epicurisme ] [ ng. Epicurism ] [es.
t. Epikuriye ] : 1- Yunan filozofu Epi k u ros'un retisi. 2- Epikuros'un
d ncelerinin (ounlukla kaba bir biimde) yaama i l kesi yaplmas.
Hazlra, sevinlere ynelik bir yaam n erek edinilmesi. / / Oysa Epi
kuros yalnzca hazz deil, m utluluu ve sevin dolu, acdan kurtulmu1
bir ruh d i nginliini aramaktadr. Bu abas d uygusal hazz arama san l p
yanl anlalmtr. Gerekte Epikuros'un kendisi( g n l k dilde. kulla
n lan anlamda) Epikurosu dei ldir.
epistemoloji [Al m. Epistemo/ogie ] [Fr. epistemologie ] [ ng. epistemology ]
[Yu n . episteme = bilim ; logos = reti ] : 1- Bilim kuram (Fransz-.
ca'da szcn kk anlamna uygun olarak kullanlr.) Bilimlerin koydu
u sorunlar inceleyen felsefe dal. / / Bilim felsefesi ile eanlaml. Ancak
bilim felsefesi bilimlerin tarihini felsefe asndan inceler, Epistemoloji
ise eitli bilimlerin i l kelerin i , varsaymlarn ve sonularn eletirerek
inceler, onlarn mantksal kkenini (ruhbili msel deil), nesnel deerini
belirlemeye alr. (Almancada d a e pistemoloji , bilgi retisi, bilim
retisi anlamna, gelir, ancak az kullanlan bir terimdir.) 2- -+ Bilgi
kuram. ( ngilizce konuan l kelerde bu anlamda kullanlr. Oysa Fransz
cada bilgi kuramnn tekni k terim i , Yunanca gnosis'ten tretilmi olan ...,.
gnoseologie'di r.)
epokhe bkz. yargszlk.

erdem [Alm. Tugend ] [Fr. vertu ] [ ng. virtue ] [Lat. virtus ] [Yun. arete ] [es.
t. fazilet ] : 1- stencin ahlaksal iyiye ynelmesi. 2- nsann tinsel ve ruh
sal yetkinlii. / / Felsefe tarihi boyunca erdem kavramna deiik anlam
lar verilmitir. Filozoflarn ahlak reti leri, genellikle erdeme -ahlak
sal iyiye- verdikleri anlamla birbiri nden ayrlrlar. Platon'dan beri temel
erdemler olarak unlar sayl r : bilgelik, yiitlik, doruluk, l.llk.
erek [Alm. Zweck ] [Fr. fin ] [ ng. end, purpose ] [Lat. finis ] [Yun. te/os ] [es. t.
gaye ] : Gerekletirmek zere tasarladmz ve erimek istediimiz ey.

erekbilim [Alm. Te/eo/ogie ] [Fr. te/eologie ] [ ng. te/eo/ogy ] [es. t. mebhas-i


gayat ] : 1- Evreni ereklerle aralar arasnda bir ilikiler d izgesi olarak
erkincil i k

gren felsefe retisi. 2 - Yalnzca insan eylemlerinin deil, tarih v e


doa olaylarnn d a , bt n n olduu g i b i tek t e k olaylarn da ereklerle
belirlenmi ve ynetilmi olduunu kabul eden reti.
ereki l i k [Alm. Fina/ismus ] [Fr. fina/isme ] [ ng. finalism ] [es. t. gaiye ] : a.
Her eyin bir erekle belirlendiini, bir eree yneldiini ; b. her eyin
bir ereklilik yasasna gre o l u p bittiini kabu l eden gr.
erekl i l i k [Alm. Finalitiit ] [Fr. fino/ite ] [ ng. finality ] [Lat. finis = son, ere k ]
[es. t . gaiyet ] : B i r erekle belirlenmi olma; b i r eree ynelmi olma.
Kart bkz. nedensell i k.
ereksel neden [Alm . Endursache ] [Fr. cause finale ] [ ng. final cause ] [Lat.
causa finalis ] [es. t. gai illet ] : Temelde bulunan ere k ; varlmak istenen
eree gtren neden. B i r eyin kendisi iin yapld ey , sond a yer ala
rak etkileyen neden, kendi uruna bir eyin olmas yznden nedene
dnen erek.
eristi k bkz. didii m .
erk [Alm. Macht ] [Fr. pouvoir, puissance ] [ ng. power ] [es. t . iktidar, kudret ] :
Fiziksel gten ayr olarak d nlen, bedensel, ruhsal, tinsel ynden
biimleyici ve etkileyici herhangi bir g ; yapabilme gc.
erke [Alm. Energie ] [Fr. energie ] [ ng. energy ] [Lat. actus ] [Yu n . energeia ]
[es. t. kudret ] : 1- (Aristoteles'te) Bir olanan gereklemesi ; ger
ek durumuna gelmesi. Kart bkz. gizil g. 2- (Doa bilimlerinde)
baarma gc, bir d i ren meyi yenme gc.
erkenin korunmas yasas [Alm. Energiesatz ] [Fr. principe de la conserva
tion de l'energie ] : (1. R. Mayer'in k u rd u u i l ke) Fizik yasas. Bu yasaya
gre : Dnyadaki enerji m i ktar azalmaz, yalnzca deiir, biim deiti
rir.
erkinci l i k [Alm. Liberalismus ] [Fr. libero/isme ] [ ng. liberalism ] [Lat. libe
ro/is = zgr bir i nsana yakan ] [es. t. serbestiye ] : 1- Herkese bulun,
i nan, d nce zgrl tannmasnn gerekli olduunu savunan, z
gr, d ne bal d nya gr. 1 1 Felsefe asndan bireycilie yakn
d r ; toplu m deerlerine kar kii deerlerine daha ok arlk verir.
Kesin biimini ngiliz ve Fransz Aydnlanmasnda b u l m utur. 2- (Siya
sal dorultu olarak) 1 9. yzylda tutucu eilimlere kar kentsoylularn
ilerleme abalar n d i le getiren gr. 3- (Ekonomi retisi olarak)
Bireyin zgrln ve ekonomik gler arasnda zgr yarmay sa-
erk istenci

vunan, bireyler, snflar ve u l uslar arasndaki ekonomik ilikilere


devletin karmamasn isteyen reti. (Bu bakmdan hem devletiliin
hem toplu mculuun kartd r.)
erk istenci [Alm. Wi//e zur Macht ] [Fr. volonte de puissance ] [es. t. irade-i
kudret ] : (N ietzsche'de) Bakalarnn isten glerini kendi deerleme
ve istemeleri dorultusunda zorlayan isten.
Eros (Yun. Eros = Eski Yunanllarn sevgi Tanrs ; Afrodit'in olu. Her
trl yaratman n ana i l kesi) : Platon'un Symposion (len) ve Phaid ros
d ialoglarnda geliti rdii, g zele d uyu lan i lgiyi belirten kavram. / / Bu
i lgi haz d uyma iin dei l, gzelde bir ey ortaya koymak, yaratmak iin
d i r ; Eros ayn zamanda l msz olana doru yneliin gdcs ve d uyu
sal d nyadan ideler d nyasna doru felsefi bir ykseli tutkusudur.

eskatoloji bkz. br dnya bilgisi.


esoteri k bkz. irek.
esoterikler bkz. ireki ler.
esoterizm bkz. ireki l i k.

esrime [Alm. Ekstase ] [Fr. extase ] [ ng. ecstasy ] [Yun. ekstasis ] [es. t. vecit ] :
Kiinin kend inden gemesi ; d uyulur d nyann d na karak kendini
Tanryla birlemi saymas d u r u m u .
essentia bkz. z.
esteti k [Alm. Asthetik ] [Fr. esthetique ] [ ng. aesthetics ] [Yun . aisthetike
(episteme) = d uyumbilimi retisi ] [es. t. bediiyat ] : 1- (Yun. kk an
lamna uygun olarak) Duyu l u r alglar retisi. / / Kant'ta "transsendental
estetik" d uyarln nsel i l kelerinin bilimid i r. 2- Baumgarten'in
"duyusaln yetkinlii" retisini gelitiren "Aesthetica" (2 cilt, 1 750-
1 958) adli yaptndan bu yana gzeli aratran bilim dal ("Gzelin
bilimi") // Esteti k yalnz sanattaki gzeli, dolaysyla yalnz sanat felse
fesini deil (sanat felsefesi estetiin ancak bir blmdr), doadaki
gzeli de kapsar ; te yandan yalnz gzel nesneyi deil, ayn zamanda
gzelin znel-ruhsal yaann ve yaratln da iine alr. Gerekte
gzel ve sanat Platon'dan beri felsefi dncenin konusu olmutur.
Ama ilkin ayd nlanma filozufu Bau mgarten'den bu yana estetik, fel
sefenin ayr bir dal olarak gelimitir. Estetii gelitirenler Kant, He
gel ve romantik filozoflar olmutur.
esz

eadl [Alm. homonym ] [Fr. homonymie ] [Yu n . homonymia = ad ayn olan] :


. Ad bir olup trl nesneleri belirten ; birden ok anlam olan (szck).
Bugn bu terim yerin e -+ esesli terimi kullanlyor.
edeerli [Al m. iiquivalent ] [Fr. equivalent ] [ ng. equivalent ] [Pat. aequiva
lens = e deerli, deerce e olan ] [es. t. muadil ] : 1 - Bir baka deerin
yerine konabilen (deer). 2- \Mant kta) Kaplam ve anlam ayn olan,
ama tan m larnda deii klik gstere n (nerme ve terimler). Aralarnda
mantksal eitlik bulunan (terim ya da nermeler). ( r. A B'nin babas
d r ve B A'nn ol u d u r.) egeerli i le eanlamld r.
edeerlilik [Alm. Jiquivalenz ] [Fr. equivalence ] [jng. equivalency ] [es. t.
muadelet ] : Edeerde olma d u rumu.

egeerli [Alm. iiquipol/ent ] [Fr. equipollent ] [ ng. equipollent ] [Lat. aequi


pollens = ayn lde geerli olan < aequi = eit, pollere = geerli ol
mak ] [es. t. muadil ] : bkz. edeerli.
eitl i k [Alm . Gleichheit ] [Fr. ega/ite ] [ ng. equality ] [Lat. aequalitas ] [es. t.
msavat ] : Deer, ya, hak, dev vb. le rinde eit olma.
toplu msal eitlik: Yasalarla tannm hak ve ykmllklerde btn
yurttalarn eit olmas, zdelii.
siyasal eitl i k : Yurd u n ynetimine katlma haklarnda (seme ve seil
me) btn yu rttalarn eit olmas.
frsat eitlii : Bireylere toplumsal yaamn her alannda (eitim, kl
tr, ekonomi vb.) kendilerini gelitirebilmeleri iin eit olanaklar sa
lanmas. Eitli k i l kesini gerekleti rme istei trl derecelerde olabilir:
Ahlaksal bir gereklilik olarak insanlara eit kiisel haklar tanmaktan,
bireyleri mekan i k bir bii mde her ynden eit klmaya dein uzanabilir.
esesli [Alm . iiquivok ] [Fr. equivoque ] [ ng. equivocal ] [Lat. aequivocus <
aequus = eit, zde ; vox = ses ] : Ses bakmndan birbirinin ayn , an
cak anlamlar deiik olan szcklerin nitelii. okanlaml olan szck
ler ( r. Kara, ba, ka, almak.)
esz [Alm. Tautologie ] [Fr. toutologie ] Jjng. tautology ] [Yun. tautologia <
tauton, to auton = ayn ; logos = sz ] [es. t. iade-i mana ] : Ayn ierii
ayn anlamda trl szcklerle anlatma. / / u bii mlerde ortaya kar :
a. Aklamak ya da kantlamak zere veri lmi bir nermenin, gerekte,
sylenm i olan zde ya da edeerde terimlerle yinelemesi. b. Tasm
da, tantlanmas gerekenin tantlama srasnda ku llan lmas. bkz. ksr
eth i k

dng. c. B i r nermede kon u i le yklemin ayn kavram dile getirmesi,


yklemin konu kavramnn d na kmamas.

eth i k [Alm. Ethik ] [Fr. ethique ] [ ng. ethics ] [Lat. ethica ] [Yun. Ethike
< ethos = tre, ahlak ] [es. t. ilm-i ahlak ] : A hlak felsefesi . Ahlaksal
olann zn ve temellerini aratran bilim, insan n kiisel ve toplumsal
yaam ndaki ahlaksal davranlar ile i lgili sorunlar ele al p inceleyen fel
sefe dal. / / " yi ned i r ?" ya da "ne yapmalyz ?" gibi sorular kendisine
dev olarak koyan felsefe dal olarak d a belirlenebilir. Ethi k'in trleri :
zerk (autonom) ethik : Ahlak yasasn insan n kendisinin koymas ;
yaderk (heteronom) ethik: Yasann baka bir deerden gelmesi ; biimsel
(forme/) ethik: Ahlak eylemlerinde uyulmas gereken genel biimsel bir
i l kenin kabul edilmesi ; ierikse/ (materiel) ethik: Deer, erek ve amalarn
bell i somut bir d zeni n i n kabul edilmesi ; deerlerin ve eyleme erekleri
nin ierike belirlenmesi ; dn ethik'i: Ahlak eylem i n i o eylemin
arkasndaki d ne gre deerlendiri r ; baar ethik'i : Ahlak eylemini
arkadaki d n ne olursa olsun, sonucuna baarsna gre deerlen
d i r i r ; dev ethik'i ve eilim ethik'i ; nsel (apriori) ethik ve deneysel (em
pirik) ethik; betimleyici ethik ve dzg koyucu (normatif, kurallar koyan)
ethik; bireysel ethik ve toplumsa/ ethik vb.

etken [Alm. Faktor ] [Fr. facteur ] [ ng. factor ] [es. t. amil ] : Etki yapc, be
l irleyici gc olan.
etki [Alm. Wirkung, Effekt ] [Fr. effet ] [ ng. effect ] [Lat, effectus ] [es. t. eser,
tesir ] : - Nedenin ballak kavram. 1- Nedensell i k balants iinde:
a . Bir nedenin sonucu olarak d nlen olay. b . Bir nedenin do u rd u
u gerek olay. 2- Bir eyi n verdii izlenim. ( r. Etki yapmak, i y i bir et
ki yapmak.)
etkin [Alm. aktiv ] [Fr. actif] [ ng. active ] [es. t. faal ] : 1- Eylemde bulunan.
2- Etki yapan. Kart bkz. edi lgin.

etkinci l i k [Alm. Aktualismus ] [Fr. actualisme ] [ ng. actualism ] : 1 - (Genel


anlamda) Tm varln etkinlik olduunu, bu etkinliin bir taycy
gerektirmediini ileri sren felsefe retisi. / / En tutarl temsilcisi
Fichte'di r. Kart bkz. tzclk. 2- (zel anlamda) Balca temcilcisi
Gentile olan talya yeni idealizminin ad . bkz. yeni idealizm.

etkinlik [Alm. Aktivitiit, Tiitigkeit ] [Fr. activite ] [ ng. activity ] [es. t. faaliyet,
failiyet ] : 1- Eylem gc, etki gc. 2- Eylemde bulunann, etkin ola-
evolusyonizm

n n nitelii. 3- Etkide b u l u n mak iin yaplan atlm. / / Eylemden ayr


l, eylemin daha somut oluudur.
etmen [Aln. Agens, das Wirkende ] [Fr., ng. agen t ] [Lat. agens ] [es. t. amil ] :
Etki yapan, devindiren ; itici g; etkin lik i l kesi.
eudaimonia [Yun . eu-daimon = iyi bir daimon'u olan ; kendisinde daimon'un
grnd kimse ; daimon = insann yaamn kuatan, i nsan n yaant
larnn iine sokulan g) : Ruhun iyi bir d urumda olmas. Balangta
m utlu bir alnyazs anlamnda kullan l m. Sonralar d insel anlam ndan
syrlarak: a . Dardan etki yapan bir ey olarak (d d nyan n yaama
koullar na gre mutlu olma) ; b. nsann ruhunda yaayan bir ey olarak
anlalmtr. Bu i ki nci anlam ile e udaimonia, artk ahlak teri mi olarak,
zellikle Sokrates'ten sonraki felsefenin temel kavram olmutur. bkz.
mutluluk.

eudaimonizm bkz. mutuluk.

Euhemerosuluk [Aln. Euhemerismus ] [Fr. euhiimerisme ] [ ng. Euheme


rism ] : Tan rlarn yalnzca Tanrlatrlm byk insanlar, kahramanlar
olduunu ne sren Yunan filozofu E u he meros'un retisi.

evetleme [Aln. Bejahung ] [Fr., ng. affirmation ] [Lat. affirmatio ] [es. t. icap,
tasdik ] : Mant ksal bir yargda yklemin zneye olan olumlu balants ;
nermenin olumlu olm as ; nermede yklemin olumlu olarak konmas.

evetleyici [Al m. bejahend, affirmativ ] [Fr. affirmatif] [ ng. affirmative ] [es.


t. mucibe, icabi, vcubi ] :(Mantkta) Olurlayan, evetleyen (yarg).

evirme [Aln. Konversion ] [Fr., ng. conversion ] [Lat. conversio [ ] es. t. akis
(Mantkta) Bir nermede zne ile yklemin yerlerinin deitirilmesi ile
yaplan nerme : "Her S P d ir. Her P S d i r." / /. nermede niceli k de
imiyorsa evirme yaln evirmedi r ; tmel olumsuz ve tikel olumlu ner
meler yaln olarak evrilebilirle r : "Hi bir insan lml deildir. Hi
bir lml insan deildir." ; "Kimi filozoflar dalgn d r. Kimi dalgnlar
filozoftur." Ama nerme, yargnn nitelii deierek de verilebilir; bu
durumda evirme ile elde edilen nermenin kapsam verilen nermeden
az olur: "Btn kareler drtgendir."nermesinde verm e : "Kimi d rt
genler karedi r." bii minde yaplr, nk bt n drtgenler kare deil
dir.
evolusyonizm bkz. evrimcil i k .
evren

evren [Alm. Kosmos ] [Fr., ng. cosmos ] [Yu n . kosmos ] [es. t. kainat ] : 1-
Gerekliin tm. 2- Gk cisi mleri nin tm. Uzaysal gereklii n tm.
3- (Pythagoras'tan beri) Dzenli, birlikli bir yap oluturan btn . D
zenli, uyumlu birlik.
evrenb i l i m [Al m. Kosmologie ] [Fr. cosmo/ogie ] [ ng. cosmo/ogy ] [Lat. cos
mologia ] [Yun. kosmologia ] [es. t. kevniyat ] : Evrenin oluum u n u , ya
psn inceleyen felsefi ve bilimsel reti. (Hem fiziktesinin hem de doa
felsefesinin bir daldr.)
evrendoum [Alm . Kosmogonie ] [Fr. cosmogonie ] [ ng. cosmogony ] [Yun.
kosmo-gonia ] [es. t. kiyaniyat, teekkl-i d/em ] : 1 - Evrenin oluumu, k
keni, douu, yaratl. 2- Evrenin oluu m u ve gelimesi zerine bilim
ncesi sylence! (mitoloji k)-d insel reti.
evrim [Al m. Entwicklung, Evo/ution ] [Fr. evolution ] [ ng. evolution ] [Lat.
evolutio ] [es. t. tekaml ] : 1- Olanaklarn iten d a doru gereklemesi.
2- Balangta beli rtisiz olarak bulunan bir ilkenin yava yava kendi n i
gerekletirip gelimesi v e son unda oluarak ortaya kmas. 3 - Bir eree
doru srekli olarak ad m ad m ilerleyen ve kendi iinden oluan dei
me. (D nedenlerle belirlenmi b i r deimeni n kart.) 4- Ne belli bir
anlamla belirlen m i olarak, ne de bir eree ynelmi olarak yava ve
basamak basamak oluan (deiim, dnm). 5- Biim almamtan,
az bel i rgin olandan biim alma, tam belirgin olana giden deii m. 6-
Yava ve srekli ya da sramal, atl m l olarak bir biimden br bii
me, bir trden br tre giden deiim (dnm). 7- (Fizi ktesinde)
a. Tanrn n kendisini d nya olarak gerekletirmesi (Nicolaus Cusan
n us'ta, panteismde). b. Oluan, deien gerekli kler olarak ide ve tin.
Bunlar olu srecine girmeleriyle deerden d mezler, tersine daha
zengi nleirler, somut, canl bir gereklik kazan rlar. (Alman idealizmin
d e olduu gibi.) 8- ( nsan yaam ve tarihinde) a. Bel i rsiz nedenlerden
kan bi reysel , organi k bir gelime. (Aydnlanmann kart olarak ro
mantizmde grlr.) b. Birliin, birbirlerin i d arda b rakan kartlara
blnmesi yoluyla kendi liinden oluan eytiimsel bir devinim ; bu
kartlar daha yksek bir birlikte ortadan kaldrlarak birleti rilirler;
bu birli kten de yeni yeni kartlar kar. (Alman idealizminde, zelli kle
Hegel'de ve eytiimsel zdeki li kte byledir. bkz. eytiim. c. Gelecek
teki bir eree doru usa uygun ilerleme sreci. d. Bulucu, s nayc,
yen i yaratc olu (Nietzsche ve Bergson'da). 9- Gelime : a. Zaman d ,
matematiksel ilikilerde. ( r. Noktan n gelimesi olarak izgi.) b. D
eyleme

nce alan nda bir zmleme anlamnda: aarak ortaya koyma = bir
d ncenin mant ksal olarak gelitirilmesi.
evrimci l i k [Alm. Evolutionismus ] [Fr. evolutionisme ] [ ng. evolutionism ] [es.
t. tekilmliye ] : Evrim retisi. Her eyi evri m asndan deerlendiren
d nya gr. 1- st biimlerin alt bii mlerden bir evrimle ol utuunu
d ile getiren bilim ve felsefe retisi. Dnm retisi ile eanlaml :
Lamarck, Darwin vb. nn, trlerin doal b i r dn mle birbiri nden t
red iin i i leri sren reti leri. 2- Spencer'in i leri srd d i rimbilim
sel evri m retisi n i n geniletilmi bii m i : Bu retiye gre, evri m
yasas canszlar d nyasndan dnceye, i nsan n kurd uu kurumlara de
in her gerek olana egemen d i r. nsan anlann hayvanlarn kine stn
l evrimsel bir dn mn sonucud u r ; ahlak bilinci de bir evrim r
nd r.
eylem [Alm. Aktion, Hondlung ] [Fr. action ] [ ng. action, activity ] [es. t. fiil ] :
nsan n bir d nedenle deil de, dorudan doruya kendisinin gerek
letirdii davran lar. Bir isten edi m i ; bir istemen in, bir tasarnn, bir
d nn, bir kararn gerekletiri lmesi. Bilinli i nsan n istemesinin
rn.
eylemci l i k [Alm. Aktivismus ] [Fr. activisme ] [ ng. activism ] [es. t. fiiliye ] :
nsan yaam ve dncesinin balca gerekliinin etki, eylem ve yapp
etmelerde olduunu ne sren reti ve d nya gr. / J Felsefe tari
hinde deiik bii mlerde ortaya kmtr : a. (Fichte'de) ->- dogmacl a,
-->- doalc la ve ->- zdekilie kar d ncel bii mde temellendirilir.

b. (Nietzsche'de)->- anl kla kar gereki-isteni bii mde temellen


d i ril i r. c. (Marx ve Len in'de) Btn ku ramsal d nya grlerine kar,
gereki-zdeki bii mde, d nyay tanmak, yorumlamak deil de,
deitirmek isteyen b i r d nya gr olarak beli rir.
eyleme [Alm. handeln ] [Fr. agir ] [ ng. act, operate ] [Lat. agere ] : 1. Temel
anlam : 1- Klgl etkin l i k, etkin olma. 2- Bir eyi gerekleti rmek ya
da deitirmek zere bilinli isten edi m i ; bir eree ynelmi bili nli
bir etkinlik. (Her trl otomat i k tepki ve srkleniin kart.) il. Aa
malarna gre : 1- zerinde d nmeden igdyle yaplan, ama "ben"le
beli rlenmi, ereinin bilincinde olan eyleme. 2- Bir erek gden usa uy
gun eyleme. 3- gd, erek ya da ilgi lerle (karlarla) beli rlenmi ey
lemin kart olarak, koulsuz olanla belirlenmi eylem. ( r. ahlaksal
eylem.) 111. Ynne gre : Eylemle ortaya kan deimenin d ya da i
dnyaya i l ikin oluuna gre : 1- d , 2- i eylem olarak ayr lr.
eytiim

eytiim [Alm. O ia/ektik ] cedel, [Fr.dialectique ] [ ng . dia/e c tic ] [Yun. dialektike ]


[es. t. fenn-i mnazara, i/m-i cedel, ilm-i hitaf cedel ] : 1- (Kavramsal yn
tem) Bir kav ramdan teki kavrama elimleri ortadan kaldrarak ilerle
yen mantksal dnme yolu : a. (Sokrates'te) Doruya varmak, kavramla
r akla kavutu rmak, belirlemek ve bunlarn kesin tan mlarn bul
mak iin kartlklar iinde i lerleyen karlkl konuma yntemi. b.
(Platon'da) dealarn bilgisine vardran yol ; en yksek bi li m ; mant ksal
yntem. c. (Aristoteles mantnda) Tantlama yolu. 2- Usun iine d
t elimeler retisi. Bu ynden zelli kle Kant'ta: Koulsuz ola
na, salt olana ulamak isteyen usun zorunlu olarak iine d t elime
ler. 3- Usun gelime yasas (Alman idealizmi). Buna gre zelli kle He
gel'de usun ve tinsel gerekliin kartlklar iinden geerek ilerleme
si ve kendini bulmas. / / Eytii min temellendi rilii : elime ve kart
lklar yalnzca olumsuz deillerdi r ; onlarda olumlu, i leriye gtrc,
yaratc g de vard r, kartlardan bir birle i m de doar. Hegel'in geli
tirdii l ynte m : thesis- = koyu m , sav- antithesis = kar koyum,
kar sav - synthesis = birlikte koyum = birleim. Bu son evrede bir
birine kart olan eyler birleirler, birbirleriyle uzlarlar. nsanlk
tarihi Hegel'e gre eytiimsel bir konuma gibidi r ; bu konuma, sz
-karsz daha y ksek bir birlik iinde i lerler, ama bu birlik de yeniden
bir kartln ekirdei olur ve bylece daha ilerideki gelimelere doru
itici bir gc iinde bulunduru r. Bu devinim ve ilerleme iinde us kendi
kendini aar. Dnya tarihi bylece mantksal ide'nin gelimesid i r. 4-
Marx'n eytiimsel zdekiliinde ekonomik gelime yasasn dile ge
tirir. Marx da Hegel gibi, d nyan n gelimesinin eytiimsel bir biimde
olduunu syler, ama bu gelimeyi idelerden kalkarak deil, insann
daha aa doa katmanlarndan (igd) kalkarak aklar. Bir tarih d
nemini belirleyen, o dnemin ekonomik yapsd r ona gre. Toplumda
ki gerek itici gler, ekonomi i le i lgili glerdir. Tari hin gidii de bir
ekonomi savadr, btn tarih snflarn savadr. Byk eytiimsel l
ad m Marx'a gre : Anamalclk (kapitalizm) (thesis) - emekiler buyur
ganl (pro!etaria d i ktatrl) (antithesis)- snfsz toplum ve herkese
eit m utluluk (synthesis) basamaklarndan oluur.
eytiimsel zdeki l i k [Alm. Dialektischer Materia/ismus ] [Fr. materialis
me dialectique ] [ ng. dialectiacal materialism ] . Marx'n, Engels'fe birl i kte
gelitirdii, Hegel'in eytiimsel gelime dncesini i l ke olarak al p, bu
nu, kendi deyiiyle, "baaa" eden, felsefe retisi : Evreni devin i m
iindeki zdekten olumu b i r btn olarak gz nne alan "evren
zerine genel kuram". Bu kuramda u i l keler yer alr : a. Evrenin ya
ps zdekseld i r ; zdek, bilincin d nda ve bilinten bamsz bir ger
eklik olarak vard r ; evrenin varolu bii mi de devinimdir; evren ol
mu bitmi bir ey deil, eytiimsel bii mde ilerleyen bir s reti r ; olay
lar arasndaki balantlar, z devinim olan zdein zoru nlu gelime ya
sas n kurarlar. b. Gelime sreci yalnzca niceli ksel bir deime ola
rak deil, niceliksel deimelerden niteliksel deimelere geen bir i ler
leme olarak beliri r. nsan n bilinci de gerekliin eytiimsel yaps ile
balant iinded i r. Dnce, gelimesinde yetkinliin en yksek derece
sine erimi bir zdein rndr; baka deyile d nce kendisi de do
ann bir rn olan insan n beyninin rndr, beyin d e d ncenin or
gan d r ; dnce gereklii yaratmaz, tam tersine d ncel olan insan
kafasna aktarlm zdekten baka bir ey deildir. c. Evreni ve yasalar
n bilme olana n yadsyan idealizme kart olarak eytiimsel zdekilik.
evren v e yasalarnn tm i le bili nebilecei i lkesinden kalkar. Deneyle
dorulanm bilgilerimiz nesnel bir doruluu gsterirler. Evreni, olay
larn birbirine bal olduu, birbirlerini karlkl koullan d rd klar
birl i kli bir bt n olarak ele alan bu kuramda, evrende bilinemez d iye
bir ey yoktur, yalnzca henz bilinemeyen eyler vard r, onlar da bil i m
v e teknik arac l i l e bulu nacak v e bili neceklerdir. bkz. eytii m , tarih
sel zdeki lik, Markslk.
F

fatal izm bkz. yazgc l k.

faydacl k bkz. yararclk.

felsefe [Alm. Philosophie] [Fr. philosophie] [ ng. philosophy] [Yun . philosophia


< philia = sevgi, sophia = bilgi, bilgelik ] : Bilgi, bilgeli k sevgisi. / / Var
olanlarn varl, anlam ve nedeni zerine sorularla ortaya km. n
celeri dinin ve sylencelerin yantlad b u soru lar, eletirel bir d nce
nin ve gzlemenin konusu yap lnca felsefe domutur. Philosophos
szc ilkin Herakleitos'ta grlyor (Herakleides Pontikos, bu sz
c ilkin Pythagoras'n kendisi iin kullandn sylerse de gvenilir
bir kaynak deil) ; ama philosophia terimi kesin anlam n Platon ve Aris
toteles felsefesinde kazanm tr. Platon'a gre felsefe, doruya varmak,
var olan bilmek iin d ncenin yntemli bir almasdr. Aristoteles'
te felsefe, var olan n ilk temellerin i ve i l kelerini aratran bilimd i r, k
saca : i l keler bilimid ir. Son radan felsefe deiik anlamlar kazan mt r :
1 - Bilimlerin anas olarak felsefe : a . Nesnelerin temeline inme k zere
yaplan bilimsel aratrmada km ldatc, ynetici g. b. Bilimlerin n
ve temel bilimi. 2- (zellikle 1 9. yzyln ortalarndan beri) Tek tek bi
limsel aratrmalar bilimsel aralarla btn leyen ve yetkinletiren a
balar : a . Tm bir evren tablosuna varmak zere bili mler arasncia ba
lant kurma. b. Bili msel bilginin ilkeleri , varsaymlar ve yntemleri
zerine eletirel dnme. c. Bili msel aratrmalarla insan yaam ara
snda balant kurma. 3- Kendine zg aratrma yntemleri gelitiren
bili msel-kavramsal d ncenin kuatc, bamsz, ken d ine zg biim i :
zmleme, eytiim, zbeti mlemesi (grngbilim - fenomenoloji),
yorumsama (hermeneutik), varoluu uyan d rma (varoluul u k) vb. A
Btn bili msel bilgileri ama olarak : a. Kartlar iinde bi rlie varma
(Alman idealizmi). b. Kuramsal olarak artk temellendirilemeyen, usd
(i rrasyonel) olan, kiisel yaantlarn ve yaamn derinli klerinden kan
fizi ktesi

deerlere ve deerler dzenine varma (yaama felsefesi). c. Varoluun


zg rl ve tarihsellii temeli nden kalkarak koulsuz olana. salt olana
varma (varoluu felsefe). Felsefe iki temel blme ayr l r : 1- Sistematik
felsefe : Bunun da temel dallar : fiziktesi ya da varlkbilim (ontoloii),
mantk, bilgi retisi, ahlak felsefesi (ethi k) ve estetik (sanat felsefesi) ;
ayrca bunlara ek olarak tarih felsefesi, kltr felsefesi, top l u m felsefesi,
d i l felsefesi, hukuk felsefesi, d i n felsefesi, doa felsefesi vb. dallar. 2-
Felsefe tarihi : a. Filozoflarn yaam ve .retilerinin tarihi. b. Felsefeyi
ve felsefe yaptlarn alarn ve topl umlarn kltrel, toplu msal ba
lantlar iinde kavramaya ve ortay; sermeye alan d nce tarihi. c.
Felsefe sorun larn n tari hi. d . Tarih dnemlerine gre ayrl m felsefe
tari hi. e. Felsefe akmlarn ele alan felsefe tari hi vb.
felsefi antropoloji bkz. insanbilim i l .
fenomen bkz. grng.
fenomenalizm bkz. grngclk.
fenomenizm bkz. grngclk.
fenomenoloji bkz. grngbi l i m .
fetiizm bkz. tapncaklk.
figr [Fr., ng. figure ] [Lat. figura ] : (Mantkta) Orta terim i n bulunduu yere
gre tasmn ald biim . 4 tasm figr vard r : 1- Figrde orta teri m
by k nermenin (1 . ncln) znesi (konusu), kk nermenin (2.
ncl) yklemid i r. 2- Figrde orta terim i ki nermenin de yklemidir.
3- Figrde orta terim iki nermenin de kon usudur. 4- Figrde orta
terim byk nermenin yklemi, kk nermenin konusudur.

fiksiyonalizm bkz. yapntcl k .


finalizm bkz. ereki lik.
fizi ktesi [Alm. Metaphysik ] [Fr. m etaphysique ] [ ng. metaphysics ] [Yun.
Meta t a physika ] [es. t. mabad-et-tabiiye ] : Varln son temelleri, z
ve anlam zerine retiler. / f Aristoteles'in i l k felsefe (prote Philosop
hia), ad n verdii "btn var olanlar iin ortak ilkeleri" arat ran yapt,
sonradan Aristoteles'in yaptlar bir araya toplanrken " Fizik" (Physi ka)
ten son raya konduu iin "fizikten sonra", "fizikten te" anlamna
gelen fiziktesi (Meta ta physi ka) ad n almtr. lkin Yeni Platoncular,
rastlantyla verilen b u adn, ierik bakmndan doay aan anlamna
formalizm

iaret etmilerdir. Fiziktesi trl bii m lerde ortaya kar : a . Var olan
larn kendisi zerine reti (varlkbilim). b. Evrenin z zerine reti
(evrenbilim). c. nsan zerine reti (felsefi insanbilim ve varoluu
felsefe). d. Tan rnn varoluu ve z zerine reti (Tanrbilim). e.
Kant'n bilgi bakmndan fiziktesini eleti rip "klgl usun stnl"
ilkesi ile ahlak alannda kurd uu ahlak fiziktesi.
Fizi ktesi a. Speku latif olabilir: En yksek bir genel i l keden tm
gereklii karmak ister. b. Tmevarmsal olabil i r : Tek tek bilimlerin
sonularndan bir bireime varmaya alarak bir evren tablosu ortaya
koymak ister.
formalizm bkz. biimci li k .
G

geerli l i k [Aln. Geltung ] : Bir kavramn, bir yargnn mantk ya da deer


kuram (anlam ve deeri) bakmndan onaylanabilir olmas. // Felsefe
kavram olarak Lotze ve Gney-Bat Alman Kant Okulunca (Windel
band-H. Rickert) idelerin, dorularn, deerlerin "varlk biimi"ni
belirtmek iin kullanlmtr : Bunlarn bir yandan bir zne iin geerli,
yani balayc (zoru n l u) olmalar, te yandan d a gerektirdikleri olgusal
onaylamadan bamsz, nesnel olarak geerli olmalar gerekir. Lotze iin
dorular, ister yalnzca d nlm olsunlar, ister herhangi bir yerde
gerekletirilmi olsunlar, ayn lde geerlidi rler. Gney-Bat Alman
Felsefe Okulunda; geri doru (mantk), iyi (ahlak) ve gzel (sanat) de
erlerinin salt geerlili kleri vard r, ancak gereklikleri yoktur.
geleneki lik [Aln. Traditionalismus ] [Fr. traditionalisme] [ ng. traditionalism]
[es. t. ananeviye ] : 1 - a. Geleneklere ar deer verme eilimi. b. Es
kimi olana, alkanlklara, eski i nanlara yaknlk d uyan yaama tu
tumu. 2- ( zel anlamda) 1 9. yzylda Fransa'da katolik bilginlerce (Bo
nald, de Maistre vb.) Aydnlan ma'ya kar geliti rilen, dorul uun ge
lenekle, zelli kle kilise geleneiyle bilinebileceini ne sren reti.
gelge istek [Alm. Velleitiit ] [Fr. vel/eite ] [ ng. velleitiy ] [Lat. ve/le = iste
mek ] [es. t. zayf irade ] : stenci etkileyebilecek gllkte ol mayan,
gelip geici isteme.
genel [Alm . a//gemein ] [Fr. general ] [l ng. general ] [Lat. generalis = cinse
bal, cinsle ilgil i ] [es. t. umumi ] : Cinsle, trle i lgili olan ; bir trn,
bir cinsin btn nesnelerini iinde toplayan ; bir nesne snfn n btn
nesnelerini toplayan. 1 - Azlk, oklu k ya da btnl belirlemeden
bir snfta birok bireylere (ya d a her biri blnmez bir btn k u ran bir
ok beklere) uygun d en. / / Genel : a. Hem bireysele, hem tekile,
hem d e tikele karttr. b. Sz konusu d nceni n kapsamnn genilik ya
da darlna gre genellik dereceleri vardr. ( r. Beslen me, yer dei-
genelleti rme

tirmeden daha genel bir grevdi r.) 2- Bir snfn bireylerinin by k


bir blmne uygun d en . / / "Genellikle'', "genel olarak" deyimleri
gnlk d ilde de b u anlamda kullan lr. "Genellikle" dendiinde kurald
na y e r var demektir. Bu anlamda genel hem tmele h e m kuraldna
karttr. 3- Bir snfn btn bireylerine uygun den. ( r. genel bir
yasa.) Skolastikler ve gnmzde onlara bal olanlar geneli bu anlam
da alrlar. Onlara gre tmel, genel kavramlar bel i rtir. Port-Royal
mant tmel nermeleri bu anlamda ku llanm tr, ayn zamanda "genel
nermeler" deyim i n i n i de ayn anlamda kullanrlar.
Genelin tmelden ayr m : Genellik terimlerin ieriklerine baldr, bu
yzden genelliin biimsel bir zellii yoktur, tmellik ise nermelerin
biimsel bir zelliidir. Modern mantklara gre, tmel kavramn iyice
belirtmek iin, genel szcne de aklk getirmek zorunludur. Tmel
nermeler tikel nermelerin kart olduu gibi, genel nermeler de
belirli ya da zel nermelerin kartd r. Bir nermede bir ya da bir ok
deiken ya da t-eli rlenmemi teri m varsa o nerme geneldir. r. : "Vll.
Charles, Reims kated ralinde kutsallatrld." tekil bir nermedir ;"B
tn Fransa krallar, R. k. inde kutsallatrldlar." t mel bir nermed ir.
Her i ki nerme de bel irlidi r ve deimez bir anlam vardr. Ama " Fransa
kral, R. k. inde kutsallatrld ." denirse, "Fransa'n n hangi kral ?" diye
soru lacaktr. "Fransa kral" terim i Fransa' d a ne kadar kral varsa o kadar
ayr deeri olan, deiebilen bir terim d i r. nerme, krallardan kimileri
iin doru, kimileri iin yanltr. (Oysa tmel nerme, " Btn krallar... "
nermesi kesinlikle ya doru ya yanltr. ) Bylece " Fransa kral .. "

gibi beli rsiz ve deiebilen bir nerme bir gene/ nerme d i r. Gnlk
dilde de " ok genel konuuyorsun." dediimizde karmzdakinin
belirli, kesin bir ey sylememi olduunu belirtmek isteriz.
genelletirme [Alm. Generalisation ] [Fr. generalisation ] [ ng. generalization ]
[Lat. genera/is = genel ] [es. t. tamim ] : Tek tek ya da zel d u r u mlar
dan genel bir yasann, nermenin karlmas.
genesis bkz. olu.
gerek [Aln. rea/, wirklich ] [Fr. reel ] [l ng. real ] [Lat. rea/is ] [es. t. hakiki,
vaki ] : 1- Dnlen, tasarmlanan, i mgelenen eylere kart olarak,
var olan. 2- Bilinten bamsz olarak var olan.
gerekilik [Al m . Rea/ismus ] [Fr. rea/isme ] [ ng. rea/ism ] [Lat. realis
mus ] [es. t. hakikiye ] : 1. 1- Dnmenin temeli ve eylemenin ls
olarak gereklie balanan gr ve tutum. 2- Sorunlar yarar asn-
gi::emsel

dan ele alan tutum . il. (Felsefe kavram olarak) Bilinten bamsz bir
gerekliin var olduunu benimseyen grler. 1- (Fiziktesi as ndan)
Skolastik felsefedeki kavram gereki lii, Platon'un idealar retisine
bal olan gr : Tmel kavramlarn liilinci n d nda kendine zg ger
ek bir varlklar old uu n u ne srer. (Ortaada kart : adclk ve kav
ramclk.) 2- (Bilgi k u ram asndan) Bilen zneden bamsz olarak
var olan bir gerekler evreninin bulunduu n u \e bu gerekler evreni
n i n bilgisine alg ya da d nme yolu ile eriebileceimizi kabul eden
retiler. Kart bkz. idealizm. 3- Baz modern matematikiler mate
matik kavramlarn dmzda gerekten var olduklarn syleyerek Pla
ton ' u n idealar retisi n i canland rmlard r. 4- (Estetikte) Sanat yapt
n n gerein yanstlmas olduunu ne sren gr.

gereklik [Al n. Wirklichkeit, Realitt ] [Fr. realite ] [ ng. reality ] [Lat. rea
litas ] [es. t. eniyet ] : 1- Gerek olan , var olan eylerin tm. / / Bu
anlamda gerekliin u trleri vard r : a. Bilinten, tasarmlardan ba
msz olan varlk. (Dn l m , dlenmi eylerin kart.) b. Belli
bir zaman balants iinde yaan m olan, yaant ve deneylerde somut
olarak karlalan eyler. 2- Olanan kart. 3- Bili msel aratrmalar
da her trl znel en in karsnda nesnel olarak geerlii olan ey.
gidi m l i (dnme) [Aln. diskursiv ] [Fr. discursif] [ ng. discursive ] [Lat.
discursivus ] [es. t. bahsi, istidlali ] : Bir tasarmdan tekine geerek,
karmlar yaparak, bir nermeden tekine mantksal bir yolla i lerh;ye
rek, paralardan b tnl olan bir dnce kuran d nme yolu . Kar
t bkz. sezgisel (dnme).
gizem [Alm. Mysterium, Geheimnis ] [Fr. mystere ] [ ng. mystery ] [Yun . mys
terion ] [es. t. s r ] : 1- Duyular aan ; usum uzun doal d urumu n da,
varoluu ve z bize kapal, sakl kalan ey. 2- Doast i nan dorular.
gizemci l i k [Aln. Mystizismus ] [Fr. mysticisme ] [ ng. mysticism ] [es. t. ta
savvuf] : Tinsel tutum ve d n; ya;;ama dorultusu olarak : 1- Karan
lk, gizemle ykl olana duyulan ar eilim. 2- Ak ol mayan, gizemsel
d nme bi.i mi. 3- Tanrsal sezgi yoluyla, alglanamayan doast ger
ekleri yaama. 4- Tanrya erime abalar n n tm . 5- Yksek bir g
c kavramak ve eylemlerini bu gce fre d zenlemek iin gerekliin
stne ykselme eilimi.
gizemsel [Aln. mystisch ] [Fr. mystique ] [ ng. mystic, mystical ] [Yu n . mys
tikos < myein gzlerin i y um mak, kapamak ] [es . t. tasavvufi ] : Duyu-
=
gizi lg

sal alglardan koparak gizem dolu i ayd nla erimeye ilikin. Bu ba


lamda: 1- Her trl zne-nesne ayrmn, i kiliini kald rarak bir ol
ma durumu. (Yalnzca Tanryla deil, doayla d a olabilir.) 2- Tan ryla
bir olma, birleme, kendini Tanrda yaama d u r u m u. 3- Yksek tinsel
gler araclyle Tanry grme, Tanrya erime durumu. 4- Gizem
dolu eylemler ya da ruhsal altrmalarla Tanrya erime yntem ve tek
niine ilikin.
Gizlemsel Tan rbilim ve felsefe : a . Gizemsel yaam kavran l r bir biimde
aklama ve ortaya koyma. b. Tarihsel retiler araclyla gizemsel ya
antlarn az ya d a ok d izgesel olarak ilenmesi (17. yzyl).

gizi lg [Alm. Potenz ] [Fr. potentie/ ] [ ng. potentiality ] [Lat. p;tetia = g,


olanak, sakl g ] [Yun. dynamis ] [es. t. kuvve-i mekniye ] : (Genel an
lamda) Edim olarak deil de, g olarak var olan, henz gereklemeyen,
ama gerekleebilecek olan, olanak d u ru mu n d a olan. Kart bkz. erke;
edim 1- (Aristoteles'te) Bir eyi yapma, zellikle bir eyi oluturma
olana ; Yun. energeia = erke, gerekletirme gc ve entelekheia =

biimleyici i l kenin kart olarak salt olanak. ( r. Bir mermer parasn


da Apollon heykeli olmak zere bir gizilg vardr.) 2- Eylem yetenei,
atlma zorlayan g.
gnoseoloji [Al m . Gnoseofogie ] [Fr. gnoseologie ] [ ng. gnoselology ] [Yun. gno
sis bilgi ; logos
= = reti ] : Bilgi kuram, bilgi retisi. Yunanca gnosis,
episteme i le eanlaml ; bilgi, bilim demek. Gnoseoloji ve epistemoloji
terimlerinin somut anlamlarnn ayn oluu ve eitli d illerde bu teri m .
lerin ayr anlamlarda kullan l, bulan kla yol amtr. G noseoloji ve
epistemoloji genellikle kendi koullar ve sonular iinde bilgi olayn
(fenomenini) inceleyen felsefenin bu blmne verilen adlar. Bilgiyi
inceleme : i ki blme ayrlabil i r. 1- Yntem retisi, yntem bilimi
(metodoloji) ya da bilim retisi( bunu Franszlar epistemologie i le kar
lar). Bilimsel ilkeleri, temel kavramlar, yasalar, konut ve varsay m
lar eletirip ine-eler. 2- Bilgi ku ram. Fransa'da gnoseologie bilgi kuram
( = theorie de la connaissance) anlamna k ullanlr. ngilizce'd., bilgi ku
ramnn tam karl "epistemology" olmakla birlikte "gnoseology" te
rimi de, bilginin kkeni, yaps, sn rlar ve geerliliin i aratrmas bak
m ndan bilgi k u ramn karlar, ama zel bili mlerin temel kavramlarn ,
konutlarn v e varsay mlarn (ndayanaklarn) inceleyen yntem re
tisinden ayrlr. Almanca'da G noseologie, bilgi retisi ( = Erkennt
nislehre) ile karlan r ; N. Hartman n , G noseologie terimine daha
greli l i k kuram

zel bir anlam vermi, bunu bilgi kuram n n temel paras olarak gr
mtr. Bu grn zelli kle zne ile. nesne arasndaki bilinci aan bil
gi balants retisine uygulamtr.
gnosti kler (bi l i n i rciler) [Alm. Gnostiker ] [Fr. gnostiques ] [ ng. gnostics ]
[Yun . gostikoi = bilenler < gnosis = bilgi, gnostikos = bilgiye i liki n ]
[es. t. irfaniyan ] : 1 . S . 1 . yzyldaki d insel felsefe akm larna ve tarikat
larna verilen ad. / / Bunlar Yunan felsefesindeki d nceleri, Hellenis
tik adaki gizem d inleri n i n ve dou dinlerinin tasarmlaryla birle
ti riyorlar ve kilisenin retisinde, Tan rnn ve Tanrsal eylerin daha yk
yksek bir plandaki llilgisi iin yalnzca bir n basamak luluyorlard.
zellikle de k u rtuluu speklatif bilgide aryorlard .

gnostisizm (bilinirci lik) [Alm. Gnostizism;s ] [ F r. gnosticisme ] [ ng. gnos


ticism ] [Yun . gnosis = bilgi ] [es. t. irfaniye ] : nsanla Tanr arasndaki
il ikiyi speklatif bilgi lere baml klan retiler.

gnl [Alm. Gemt ] : 1- (Geni anlamda) Duygularn, ruhsal kprdanmalarn,


i abalarn taycs. 2- (Gizemcili kte) Kiiyi Tanryla, insanla ve dn
yayla iten bir iliki iine koyan, ruhun derinliklerin deki g. 3- Duygu
ball yetisi : d uygu n u n ballk, birliktelik d uyuran kavraycl.

grecilik [Alm. Re/ativism.s ] [Fr. relativisme ] [ ng. relativism ] [es. t. iza


fiye ] : 1- Bt n bilgilerin greli olduunu ne sren reti. 2- (Ahlakta)
Genel geer, salt ahlak deerleri olmad n, b tn deerlerin alara,
toF l u m lara, kiilere, kltr d u rumlarna, yaama bii m lerine gre
deitiini ne sren reti.
greli [Alm. relotiv ] [Fr. re/ati(] [ ng. re/ative ] flat. relativus ] [es. .t
izafi ] : 1- Bir baka eye bal olan ; bir baka eye gre olan. 2- Bir ba
ka eye bants ile tanmlanabilen (byklk, uzakl k gi bi). 3- Koullu,
ancak belli koullarla, belli ilikiler iinde geerli olan. Kart bkz.
saltk.
grelilik [Aln. Relativitt ] [Fr. relativite ] [ ng. relativity ] [es. t. izafiyet ] :
1 - Greli olma d u ru m u . 2- Snrl bir geerlilik.
greli l i k kuram [Alm . Relativittstheorie ] [Fr. theorie de la relativite ] [ ng.
theory of relativity ] [es. t. izafiyet nazariyesi ] : Klasik fiziin saltk olarak
grd kimi eyleri, uzay- zaman iinde-7 d zenleik bir dizgenin se
ilmesine bal, bu sei min de gzlemciye gre deiebildiini ileri s
ren, E instein'n kurduu fizik kuram. / / Bu kurama gre uzay-zaman
grev

by klkleri, gzlemci nin d u ru noktasna ve devinim d u r u m una ba


l d r ; rnein bir uzakln llmesinde, bu uzakla oranla devinim
siz d u ran bir gzlemci ile, devinim durumunda olan bir gzlencinln
varacaklar sonu ayr olacaktr. yleyse lmelerde gzlemci i le
d uru noktasn hep gz nnde bulund u rmak zorundayz. te yandan
klasik fiziin greli sayd kimi eyleri de greli lik kuram saltk sayar.
( r. Uzayda n hz.)
grev [Al m. Funktion ] [Fr. fonction ] [ ng. function ] [Lat. functio = yerine
getirme, gerekleti rme ] [es. t. fule, vazife ] : 1 - Bir organ n baars,
grd i, etkinlik bii mi. ( r. Grme gzn grevid i r.) 2- Bir etke
nin deimesiyle teki etkenin de deitii ballk i likisi ; zellikle
iki d izi arasndaki yasal balant.
gr [Alm. Anschauung ] [Fr., ng. intuition ] [Lat. lntuitio, lntuitus < in-tueri
= iini grme ] [es. t. hads, tehadds ] : Dolaysz kavrama, birden kav
rama. 1- Bir eyin iini dorudan doruya grme ; dolaysz kavranan do
rularn bilgisi : a. (Spinoza'da) "scientia i ntuitiva" olarak en yksek bilgi
tr ; b. H usserl'de z grs, z gr leme ; ze ynelik kavrama,
2- Duyusal algnn d na kan grme, tinsel grleme; bu anlamnda
Platon'da idea'lar grmeden balayarak Plotinos, skolastik, gizemcilik,
Cusanus (visio intellectualis), Spinoza zerinden Alman idealizminin "an
l ksal gr"sne dein ulamtr. bkz. sezgi .
grng [Al m. Erscheinung, Phiinomen ] [Fr. phenomene ] [ ng. phenomenon,
appearance ] [(Yun. phainomenon ] [es. t. hadise ] : 1- (Genelli kle) Duyu
larla alglanabilen her ey. 11 " Kendinde ey"in (Ding an sich, chose en
soi , thing-in-itself) ballak kavram. Grng, hem gerek varl ktan,
hem de salt grntden ayrt edilir. 2- (Fizi k tesinde) Kendinde var
olan salt bir gereklii ortaya koyan. rnein Platon iin duyulur d nya
(grngler dnyas) duyulur st olan idealar d nyasnn (Platon'a g
re gerek d nya), yani usla bilinen d nlr d nyan n (noumenon'lar
d nyasnn) grngsdr. Leibniz iin d e uzay iindeki cisimler d n
yas duyulur st olan tinsel -+ monad d nyas n n "iyi temel lendirilmi
bir grngs"dr. 3- (Kant'ta) "Olabi lir deneyin konusu" olan her ey
grngd r. Duyularla bal insan usu yalnzca grngleri (phaino
menon) bilebi l i r, onlarn arkas ndaki kendinde eyleri (noumenon) b ile
mez. 4- (Fichte'de) Grng, ben 'in etkinliinin rnd r. 5- (Grn
gbilimde) Yalnzca d n len, dolayl olarak bilinen ieriklere kart
olarak, dorudan doruya grlenen, yaan m olan ierikler. Bu anlam-
grngclk

da, bir gerek var olan (r. kendi i edimlerimiz) ya da z bak m ndan
kavran m bir nesne de (r. gen) grng olabilir.

grngbi l i m [Al m. Phnomenologie ] [Fr. phenomenologie ] [ ng. phenome


nology ] [Yun. phainomenon = grn; logos = bilim, reti] : 1 .-+ G
rngler bili mi, retisi. Bu anlamda: 1- (Kant'ta) Alglanan grng
ler retisi. (Kant b u szc " Doabilimin Fiziktesi Temelleri" adl
yazsnda kullan m, ama "eletiri"lerinde artk kullan mamtr. 2-
(Hegel'de) -+ Eytiimsel gelimesi iinde bilincin geirdii evrelerin fi
zi ktesi asndan ortaya kon u luu ("Phaenomenologie des Geistes").
3- Bilin olaylarnn zmlenmesi ve betimlenmesi (betimleyici ruhbi
lim-Brentano). il. E. H usserl'in kurd uu felsefe okulu. H usserl'in olgu
bili mlerinin karsna koyduu zbilimi. z, grnglerin dolaysz g
rleme (z grleme, z grs) ile kavran lan idelere i likin ierii
d i r ; ama gr ngbilim zn kendisi zerine bir bilim deil, "z grs"
z gr leyen bilin zerine bir bilimd i r ; bilincin en nemli nitelii
d e "ynelmilii" (lntentionalitat) dir, l: ilincin bir ey zerine bilin
olmas, bir eye ynelmi olmasdr. Buna gre gerekliin bir "kendi
liindenlii" yoktur, gereklik yalnzca ynelinen, bilincine varlan,
grlenen bir eyd ir. Grngbilim, bu felsefe dizgesi olmaktan ok,
bir yntemd i r, b u yntem de, z grleme, zle geri gitme, salt
bilince bir indirgemed i r (redu ktion) ; bu da ayra iine almakla baar
l r : Duyularla alglanan nesnelerin tesinde bulunan d ncel (ideal)
zl kler alanna ykselebi lmek, nesnenin zn kavrayabi lmek iin,
bir yn rastlant ve z olmayan niteliklerle ykl olan olgular d nya
sn bir yana b rakmak, ayra iine almak gerekir. Bu olgular d nyasnn
varl n ortadan kald rma ya da ondan kuku d uyma anlamna gelmez;
yaln zca yntem gerei bir yarg vermeme, bir srt evirmedi r. Bu yolla
H usserl felsefeyi kesin bir bilim olma basamana karacana inanr.
H usserl'den sonra M. Scheler, grngbilim yntemini zellikle deerler
alanna uygulamtr. Grng bilim ak m n n baka nlleri : A. Pfnder,
M. Geiger, E. Stein. H usserl'in en nemli rencilerinden Heidegger
grngbilim i -+ varlkbilime evirmitir.

grngclk [Aln. Phnomenalismus ] [Fr. phenomenalisme, phenomeniz-

me ] [ ng. phenc.menalism ] [es. t. zahiriye ] : 1- Gerek olan n yalnzca


-+grngler olduunu ne sren, grnglerin arkasnda " kendinde
ey"in varln yadsyan gr (nesnel grngclk). 11 Bu anlam Fran
szca'da Renouvier'nin ortaya att, "phenomenisme" szc ile kar-
gsterge

lan r. Balca savunucular : Renouvier, Shadworth, Hodgson. 2- G


rnglerin arkasnda "kend inde ey"in bulunduunu, ancak i nsan n
bunun bilgisine eriemeyeceini savunan gr (eletirel grngclk).
11 Balca temsilcisi : Kant. 3-Yalnzca bilin ieriklerinin var olduunu,
bunlarn d a ancak znel olarak temellendirilebileceini, d d nyada
bunlara karlk olacak nesnel bir gereklik olmad n ileri sren gr
(znel grngclk).
gsterge [Alm. Zeichen ] [Fr. signe ] [ ng. sign ] [Lat. signum ] [es. t. iaret ] :
B i r baka eyi gsteren, bir eyi anlatan, dile getiren ey ; algland nda
belli bir eyin tasarm n bizde uyan d ran ey. 11 Doal gstergede, gs
tergeyle gstergelenilen arasnda doal bir balam vard r ; yapma (uzla
msal) gstergede anlam saptanmtr. bkz. s i mge.
gstergebi l i m [Alm. Semiotik ] [Fr. semiotique,semio/ogie ] [ ng. semiotic ]
[Yun. sema, semeion = gsterge ] : gstergeler bilimi. 1 - Bildirime ama
cyla k ullan lan her trl gsterge d izgesinin yapsn ve ileyiini i nce
leyen bilim. 2- (Matematiksel mant kta) gstergeler kuram, zellikle
gstergelerin d ildeki kullan m lar ya d a d ile uygulanmas.
gzlem [Alm. Beobachtung] [Fr., ng. observation ] [es. t. mahede ] ; Bir
nesne ya d a bir olayn, n iteliklerini bilmek amac i le, dikkatli ve planl
olarak ele aln p i ncelenmesi. 1 1 Gzlem btn deney bilimlerinin ba
l ca dayanadr, ama eletirilmeden geerli olamaz; nk en kesin gz
lem bile a. eksiksiz yaplamaz; b. varsaymlara dayan r.
g [Alm. Kraft ] [Fr. force ] [ ng. power ] [Lat. fortitudo ] [es. t. kuvvet ] : 1-
Fiziksel, dncel ve ahlaksal bir etki yapabilme ya d a bir etkiye d i rene
bilme yetenei. a. A r bir cismi kmldatabilme yetenei : kas gc. b.
Etki ve gllk ilkesi : karakter gc, d i renme gc, d nce gc,
bir kantn gc (idee force = kmldatc, ynetici g,.). 2- Fizi ktesi
kavram olarak : a. i tme ve arpmada d tan mekanik etki yapan ey ; b.
Bireylerde trl biimlerde ortaya kan itici, etki yapc ve biimlendi
rici olan ey. (Leibniz'de temel etkinlik i l kesi ; Herder ve Nietzsche'de
d e temel kavram.) 3- Bir eyin yaplmasn tzeyle, anlamayla deil de,
bask yoluyla salayan etkinlik. ( r. G ce dayal devlet.)
gd [Alm. Motiv ] [Fr. motif] [ ng. motive ] [Lat. movere = kmld atmak,
devindirmek ] [es. t. saik ] : 1- Bir isten eyleminin nedeni, kmldatcs.
2- (Sanat alannda) Sanat yaratmalarnn kmldatcs.
gdlenim [Alm., Motivation ] [Fr., ng. motivation] : stencin gdlerle be
lirlen mesi.
gzel

gdmbi l i m [Al m. Kybernetik ] [Fr. cybernetique ] [ ng. cybernetics ] [Yun.


kybernetike ; kybernetes = d menci, ynetici, yneltici ] : 1- (Ampere'in
bilimleri snflamasnda) Ynetim sanatn inceleyen siyasa bilimi. 2-
(G nmzde) a. --+ Bilii (information) teknii ve bilimi b. Her trden
(teknik , d i ri mbilimsel, ekonomik, toplu msal ve benzeri alanlarda) i
lemleri denetleme, d zenleme, dengeleme ve programlama i l keleri zeri
rine bilim. / / Dzenleme, denge k u rma i l kesine gre olur. rnein, bir
s dzenleyicisinde bir d uyar o andaki s ile olmas gereken sy kar
latrr ve d u ru m a gre souk ya da scaa aygt ayarlayp dengeler.
c . Kendi kendini denetleyen makineleri ku rrr:a teknii, retisi (bilgi
sayarlar teknii). Organizmalara, hesap makinelerine, toplumlara uygu
lanan denetleme ve d zenleme olaylar, denge kurma d izgesine ve bilii
leri aktarmaya d ayan r. Lojistik ve bilii kuram ile glenen gdmbilim,
Amerika' d a d i ri mbilime ve toplu mbilime de uygulanmaktad r. Makineler
araclyla canl varlkl;.rn grevlerini en iyi bii m de ortaya karma
teknii olan gdmbilim, ne yalnzca makinelerle, ne de yalnzca canl
varlklarla ilgi lidir, tersine bunlarn ortak yaplaryla ilgilidir. Bu ortak
yap, elektronik beyinle dirimbilimdeki -+ benzeen (analog) i l keleri
yeni bir k noktas olarak aratrma alanna verir. N. Wiener ("Cy
bernetics or control and communication i n the animal and the machi
ne"), insan beyninin elektronik hesap makinesinin i kilikli dizgesi ile ayn
yapda olduunu gstermeye alr. Felsefe asndan gdmbilim :
Hemen her zaman, i lerideki bir gelime ya da-+ bulgusal aratrma
amacyla yaplm kurgusal (fiktif) bir kabulle -kendilerine bilin
y klenemeyen dizgelerde (teknik ya da d irimbilim dizgeleri) bilin sre
cinin kabul ile - balant iindedir. Gdmbilimin kendine zg fel
sefi anlam ; kavray aan i l kelerin ortaya karlmasnda bulun u r ; bu il
keler, dzenleme ve bilgi veri p al ma ilemlerin i dev olarak koyan
ve onlarn zmn matematiksel bii mde tantlayan btn dallarda
kend ilerini gsterirler. G d mbilimin nemi, insan gc n n yerini kendi
kendine ilemler yapan ve denetleyen makinelerin almasndadr.
gncel [Alm. aktuell ] [Fr. actuel ] [ ng. actual ] [es. t. fiili ] : inde bulunu
lan an iin bir anlam, bir nemi olan ; konuulan anda ortaya kan ya da
var olan.
gzel [Alm. schn ] [Fr. beau ) [ ng. beautiful ] [Yun. kalas ] : (Szcn so
mut anlam : Grmeyle ilgili, gze ho grnen). Estetiin temel kav
ram ; deer yarglarn n ana kavramlarndan biri. Gzel, genellikle uyum
lu birlik olarak kabul edilir. Platon'dan beri gzel zerine eitli re
tiler geliti rilmitir.
H

habitus [Lat. habitus ] [Yun. heksis ] : Aristoteles'ten gelen ve skolastiin ae


kulland terim . Bir tr nitelik, srekli b i r davran bii m i ; kalc ve
srekli d u rum. // Aristoteles'te erdem b i r heksis'tir. ( r. ll l k :
H e r zaman l l davranan ki mse sonunda ll davran alkan l k
haline getirmekle erdemli bir kimse olu r ; ll l k o kimse i i n bir
heksis, bir tr i k i nci doa olmutur.) .
halkerki [Alm. Demokratie ] [Fr. democratie ] [ ng. democracy ] [Yun. demok
ratia, demos = halk, kratos = erk. egemenli k ] [es. t. hkmet-i amme ] :
1 - Halkn kendisini ynetmesi ya d a halkn halk adna ynetilmesi. / /
Bu ynetimde hk met, gcn yu rttalarn tmn iine alan halkn
istencinden alr. Hk met Ve devlet ilerin i n yrtlmesi, ya yurtta
lar n tmnn toplanmasyla (eski Yunan kent-devletlerinde olduu gibi)
ya da dorudan doruya hal kn setii temsilciler ya da grevliler eliyle
olur. 2- nsan n saygnlna deer veren ; kiilerin karlkl anlay
iinde birbirlerine zgrlk tanmalarn ve btn iin soru mluluk d uy
malarn birlikte yaamann temel i olarak alan yaam biimi.
haz [Al m. Lust ] [Fr. plaisir ] [ ng. pteasure ] [Yun. hedone ] : 1- Duygun u n ,
iinde bulunduu d u ru m bakmndan temel niteli klerinden biri ; acn n
kart olarak holanma, tad alma. 2- stek duyu lan bir eyi elde etmeden
doan hon utluk d uygusu. 3- Bir eyden d u yusal ya da tinsel sevin d uy
ma. bkz. hazclk.
hazclk [Alm. Hedonismus ] [Fr. hedonisme ] [ ng. hedonism ] [Yun. hedone
= haz ] [es. t. tezzetiye ] : 1 - Yaamn anlamn hazda bu lan d nya gr
. 2- Haz=hedone'yi ahlak ilkesi olarak kabul eden ; ahlak eylemi n i n
ereini v e leini hazda bulan ahlak retisi. / / Burada y a a . bir anlk
d uyusal haz, ya d a b. srekli haz (tinsel haz) sz konusudur.
Kyrene Okulunun kurucusu olan Aristippos hazcln da kuru
cusu saylr. Aristippos'a gre haz veren ey iyidir, ac veren de kt.
herakleitosuluk

Haz ile iyi ayn eydir. nsan her eyden sevin duymaya almal, her
yaama d u r u munda iyiyi, sevincin kaynan bulmak istemelidir. Ancak
Aristippos'un gz nnde bulundurd uu bir anlk haz d uygusudur. Bu
reti daha tinsel biimde Epikuros'ta d a karmza kyor. Ona gre
de, biricik iyi hazd r, "Haz btn eylemlerimizin erei olmaldr". An
cak Epikuros m utluluun temelini ruhun d inginliinde bulur, tinsel
hazlar d uyusal hazlarn stnde grr ve en yksek erek olarak koyar ;
nk yalnz ti nsel hazlar geli p geici olmayan hazlard r, srekli bir ruh
d u ru m u salarlar.
hedonizm bkz . hazc lk.
Hegelci l i k [Alm. Hegelianismus ] [Fr. hegelianisme ] [ ng. Hegelianism ] :
1 - Hegel ve ona bal olanlarn oluturd uu, zelli kle "salt idealizm"
ve "eytiimsel yntem" anlaylaryla belirlenen felsefe akm. bkz.
eytiim- 11 2- Hegelci Oku l : 1 830-40 yllar arasnda Al manya'da en
yaygn olan felsefe okulu Hegelci okuldu. Bu da Hegel felsefesinin ka
pal , mantksal bir d izge oluundan, ynteminin ve ilkelerinin trl dal
lara uygulanabilmesinden ileri geliyordu . Hegel' i n lmnden hemen
sonra Hegelci okul trl ynlere ayrlm ; zelli kle Hegel'in din ve si
yasa sorunlarnda kesin bir tutum u olmay okulun i kiye ayrlmasna,
Sa Hegelcilerle Sol Hegelcilerin ortaya kmasna yol amtr. Tutucu
H ristiyan sa kanad n savun ucu lar : Gabler, Hi nrich vb. olmutur.
Sol kanad n savu n u cu lar : Richter, Ruge, (son dneminde) Bruno Bauer,
Strauss, Feuerbach, Marx'tr. Bu kanat Strauss ve Feuerbach'la sonu nda
zdeki ak m la birlemi ; Marx ve Engels'le birlikte Hegelci lik-+ tarih
sel zdeki liin temel elerinden biri olmutur. 3- Hegel d ncesini
20. yzylda eytiimsel yntem asndan yeniden ele alan akm . 11 Bu
akm genellikle "Yeni Hegelci lik " olarak adlandrl r ; yalnz Almanya'da
deil, zelli kle Fransa, ngiltere, talya, Hollanda, skandinavya, Amerika
ve Rusya'da d a yaygnlk kazanmtr. Bugn Hegel'in "tinin grng
bilimi (Phanomenelogie des Geistes) gen Marx'n felsefe almalaryla
birlikte d nce yaamnda nemli bir rol oynuyor. Almanya d nda
zelli kle Fransa ve talya'da bugn Hegel-Marx sorunu nsrada gr
nyor.
Herakleitosuluk [Alm. Heraklitismus ] : Gerekliin asl zn ncesiz
sonrasz oluta gren, bu oluun kendini kartlarda ve kartlar iinden
geerek gerekletirdiini savunan, Yunan filozofu Herakleitos'u n te
mellendird ii gr. Kart bkz. E leaclk.
hermeneutik

hermeneutik bkz. yorumsama.


heterojen bkz. ayrk.
heteronom i bkz. yaderkli k .
heyecan [Alm. Emotion ] [Fr., ng. emotion] [Lat. emovere = devinmek ] :
ya da d uyarmlarla ortaya kan ruhsal devin i m ; d uygu devinimi.
Heyecan : a. kalc, srekli (r. karasevda) ; b. geici bir okunluk nite
liinde (r. sevin) ; c. belli bir eye ynel mi (r. korku) olabi lir.
hic et nunc [Lat. hic et nunc = burada ve imdi ] : Nesnelerin , olaylarn za
man ve uzay ynnden belirliliini gstermek iin ku llan lan terim .
hii l i k [Al m . Nihi/ismus ] [Fr. nihilisme ] [ ng. nihilism ] [Lat. nihil = hi] [es.
[es. t. ademiyum mezhebi ] : (Genel olarak) a. Var olan grlere, deer
lere, d zene kar kan ; b. Hibir deer tanmayan grlere verilen
ad. / / u biimleri vard r : 1- (Kuramsal alanda) Her trl bilgi olanan
yadsyan, sorunsal olmayan ve kendisinden kukulanlmayan hi bir
eyin olmadn ne sren gr ( = eleti rici ve kukucu hiilik).
2- (Ahlak alan nda) Ahlak kurallarn ve deerlerini tanmayan gr.
3- (Siyasa alannda) a. Yen i bir top l u m dzeni k urmak isteiyle eski,
yerleik d zeni btnyle yadsyan gr. b. Her trl siyasal dzeni
yadsyan, toplu m u n birey zerinde hi bir basksn kabul etmeyen g
r ; bu biimi anarizm ve salt bireycili kle bi rleir.

hilik [Al m . Nichts ] [Fr. neant ] [ ng. non-being ] [Lat. non ens ] [es. t. adem ] :
1 - Yadsma sonucu, gerekteki belirlenimlerin, zelli klerin , durum
lar n ortadan. kald rl mas sonucu bir eyin var olmay (greli hilik).
2- Varln eksiklii, olmay, yokluu (salt h ilik).
hi lozoizm bkz. canl zdeki l i k .
hipoteti k i mperatif bkz. koullu buyruk.
hipotetik yarg bkz. koullu yarg.
hipotez bkz. varsaym.
historismus bkz. tarihselcil i k .
hiyerari bkz. aama dzen i .

h o m o faber (Lat.) : YaF mc insan ; becerili i nsan ; alan, aralar yapan var
lk ; doalc , olgucu ve pragmac bir insan anlaynn forml. / / Bu
anlay, insanda herhangi bir yksek yetinin, ayr bir zel us yetisinin
varln kabul etmez; byle bir ayrcal yoktur insann ; insanla hayvan
hypostar

arasnda bir z ayrl deil, bir derece ayrl vard r yalnzca; insan ilk
planda us varl (homo sapiens) deil, bir igd varldr. nsan yalnzca
ok gelimi bir canl varlktr. Bu canl varln da, zellikle ara kul
lanmada zel bir becerisi vardr. Dil ve kavramlar da, ru anlaya gre,
yalnzca birer aratr.

homojen bkz. badak.


h omo mensura (Lat.) : Protagoras'n " nsan her eyin lsdr." nerme
sinin ksaltlm forml.
homo oeconomicus (Lat.) : Yalnzca ekonomik karlarla belirlen mi i nsan.
I I Ekonominin kendine zg yasalarn ayd n latmak iin, klasik ekonomi
bilimi byle bir insan tipini varsayar.
homo sapiens (Lat.) : Us yetisi olan insan , ; us sahibi yaratk. Anaksagoras' -
tan Hegel'e dek uzanan geleneksel insa, anlaynn kavramsal forml.
Kari von Linne ( sveli doa aratrcs) "Systema natu rae" yaptnda bu
deyimi kltr dnemi i nsan iin kullanm tr. Burada sapiens = us sahi
b i i nsan n hayvanlar d n yasndan olan zel ayr mn belirtir.
hogr [Alm. To/eranz ] [Fr. to/eronce ] ( ng. tolerance ] [Lat. to/erantia <
tolerare = katlanmak ] (es. t. msamaha, tesamuh ] : 1- Bakalarnn d
nce ve kanlarn hogrme, onlarn da geerlili klerine kar tepki
gstermeme. 2- Bakalarnn d nce ve kanlarn zgrce dile getir
mesini ve d ncelerine gre yaamasn hogrme tutu mu. 1 1 Bat
d nyasnda zellikle 1 6. yzyldan beri d i n basksndan kurtulmayla
di nsel sorunlar karsnda hogr balamtr. (Nicolaus Cusanus'un
" De pace fidei" ad l yapt yol ac olmu, sonradan Bedin, Spinoza,
Locke, Voltaire bu konuda etki li yaptlar vermilerdi r.)
hukuk felsefesi (Alm. Rechtsphilosophie ] [Fr. phi/osophie du droit ] : H u kukun
zn, kkenini, geerli liini, ilkelerini, devlerini ; yaam ve bilimler
balam iindeki yerin i felsefe asndan aklamaya alan felsefe dal.
hmanizm bkz. insanclk.
hylemorfizm bkz. zdekbii mcil i k .
hypostaz bkz. dayant.
Biimsel mantkta, tikel olumlu nermelerin simgesi. ( r. " Baz insanlar
kara gzldr.")
idaralmas [Alm. Angst ] [Fr. angoisse ] [ ng. anguish ] : Belirli bir neden
olmadan d uyulan, bell i bir nedene balanamayan, tersine balca n itelii
belirsizli k olan korku ; srekli bir kayg, daralma d uygusu. I / daral mas,
varoluu felsefefinin temel kavramlarndan biridi r. zellikle Kierke
gaard ve gnmzde Heidegger idaralmasn varoluun yoklu k (hilik)
karsnda temel d u ru m u olarak ne srmlerdir. Kierkegaard'da ida
ralmas insan n kendi varoluunu uyandrma aracdr. Heidegger'e gre
de ancak idaralmas, varoluu yokluk uur u m u n u n nne koyar. Ancak
yokluk uuru m u zerinde bulunan, kendi varoluu iin kayglanm olan
kimse var olan n (Seiende) dar snrn ap varla (Sein) ad m atabilir
ve ancak bu korku iinde kalmaya yrei olan ki mse, kendinde olan i
ekirdei, kendi varol uunu aa karr.
iduyu [Alm. innerer Sinn ] [Fr. sens interne ] [Lat. sensus interior ] : 1- Ki_inin,
kendi ruhsal duru mlarnn ve i yaantlarnn dolaysz olarak bilincine
varmas. 2- ( Locke'ta) Kiinin kendi znel edi m leri ve yetenekleri ze
rine d n mesi ; d duyumun kart. 3- (Kant'ta) Kendi kendini iten
alglama yetisi. 11 Kant, zaman , kendi kendi mizi ve kendi durumu muzu
grlemeyi olanakl klan, id uyumun biim i (form) olarak belirlemitir.
idnya [Al m. Jnnenwelt ] [Fr. monde inter11e ] [es. t. dahili /em] : Bilincin
d nda olan eylerin kart olarak: bilincin iinde olan eylerin tm.
2- Kii n i n i yaant larn n oluturd uu btn. Kart bkz. ddnya.
ieriksel deerler ahlak [Alm . materia/e Wertethik ] : Kant' n bii msel ah
lak felsefesine kar M. Scheler ve N. Hartman n'n gelitirdii ahlak
deerleri n i n ierike belirlenmi olduunu ne sren reti. 11 Kant'a
gre ierike beli rlen m i deer, salt iyi olamazd ; oysa Sche/er ve Hart
mann'a gre, deerlerin ieriinin belirlenmi olmas, onlarn saltkl
n ortadan kaldrmaz.
irekiler

ierme (Alm. lmplikation ] (Fr., ng. implication ] [Lat. implicatio ] [es. t.


tazammun ] : Mant ksal bant olarak, bir eyin baka bir eyi kend i kap
sam iine almas. j / Bu anlamda : a. Bir b ilgi konusu kendisinden zorunlu
olarak kan b i r baka bilgi konusun u ierir. ( r. Yereki m i yasas ,
cisi mlerin d n ierir.) b. Kapsam daha geni oian kavram, kapsa
m iine giren btn kavramlar ierir. ( r. Cins kavramlar tr kavram
lar n, tr kavramlar b i rey kavramlarn ierir.)
igd [Al m. lnstinkt ] [Fr., ng. instict ] [Lat. instinctus ] [es. t. sevktabii,
garize, insiyak ] : Bir hayvan trnn btn bireylerinde kaltm yoluyla
belirlenmi olan ve yaamn korun masna yarayan bilinsiz eyleme ve
davran biim i . / / gdler renilmezler, deneme yoluyla kazanl
mazlar ; b u davran biimleri her hayvan trnde bakad r, ama bir
trn iinde bi reysel ayrlklar gstermezler.
iinde bulunma [Alm. lnklusion, Einschliessung ] [Fr., ng. inclusion ] [Lat.
includere = iinde b u l u n mak ] (es. t. dahil bulunma ] : Belli bir nedenin
belli b i r sonucu iinde bulundu rmas. Cinsle tr aras ndaki bant.
(Kart : d nda brakma, d nda tutma = exclusio) bkz. tekelci yar
glar.
ikin [Alm., Fr., ng. immanent ] [ Lat. immenens = iinde kalarak, iinde
olarak < in = iinde ; manere = kalmak-transiens (akn) = br eyin
tesi n e geerek, "aarak"n kart ] [es. t. m ndemi ] : 1- Yalnzca bi
linte olan, yalnzca bilin ierii olarak var olan (ey). (Bilinte ikin.)
2- Deney iinde kalan, deneyi amayan (ey). (Deneyde ikin.) 3- Dnya
iinde, d nyada olan (ey). (Dnyada ikin.)
ilem [Alm . lnhalt ] [Fr. comprehension ] [ ng. comprehension ] [Lat. compre
hensio ] [es. t. tazammun ] : ---.. Kapsamn bal lak kavram. Kavram n
ya d a o kavram d i le getiren terim i n iinde toplad beli rlenimlerin
tm. Kavram kuran nitelik ve zelli klerin toplam . Bir konuya verilebi
lecek yklemlerin btn.
irek [Alm. esoterisch ] [Fr. esaterique ] [ ng. esoteric ] [Yun. eso = ierde, i
te ] [es. t. batni ] : 1- Beli rl i bir insan topluluunun d nda kimseye bil
dirilmeyen, yalnzca snrl, dar bir evreye aktarlan (her trl bilgi, re
reti vb.). 2- zellikle eski Yunan okullarnda, yalnz okul iinde, okulun
ken d i rencileriyle srdrlen, kapal, gizli retim biimi. Kart
bkz. drak.
irekiler [Alm. Esoteriker ] [Fr. esoteriques ] [Yun. esoterikos < eso = ieri
de, i te ] [es. t. batniye ]: Eski Yunan felsefesinde bir retin i n iine
ireki l i k

dein sokulmu, derinine in mi olan, gizemlerin i bilen kiiler. Kart


bkz. draklar. / / reki, d rak kavramlar, gizemler d in inden k
mt r ; bu d i nde, son gizleri bilenlerle onlarn d nda kalan balang
takiler arasndaki kartl belirtir.
ireki l i k : [Fr. esoterisme] Bilimin yaygnlatramayacan, ancak sekin ye
tikin lere bildiri lebi leceini savunan reti.
idea [Al m. /dee ] [Fr. idee ] [ ng. idea ] [Yun. idea < idein = grmek ] [es.t.
fikir, misal ] : 1- (Platon'da) Deimez z, eylerin i l krnei. Uzay ve
zaman n tesinde, znenin d nda, kendiliinden var olan , ; d uyularla
deil, yalnzca tinsel olarak-+ anmsama yoluyle kavranabilen, d uyularla
yalnzca grngleri (glgeleri) alglanabilen asl gerekli k.2- (Aristo
teles'te) Grnglerin deikenlii iinde bir ve ayn olarak kavra
nan ; tek tek nesnelerin z olan ey. Nesnelerin biimlendirici i l kesi
(entelekhia) olan idealarn grngler d nyas d nda bir varlklar
yoktur, bun lar d u yu d nyasnn iinde yer alrlar. Aristoteles'te idea,
z kavram, tmel kavram anlamna d a gelir. 3- (Augustinus ve H risti
yan ortaa nda) Tanrnn, d nya iin rnek olacak yaratc d ncesi.
4- (Stoa'da, adclarda, yenia Fransz ve ngiliz felsefesi nde- Descartes,
Locke, H u me, Berkeley-) Bilin ierii, tasarm, dnce. 5- (Kant'ta)
Deneyi aan us kavram ; d zenleyici ilke olarak koulsuz olan ; gerek
l i k d nyasnda karl olmayan, duyularda kendisine karlk olan bir
eyin verilmedii zorunlu bir us kavram : a. Bizi d uyulur d nyann zeri
ne karan ey olarak, yksek d nce ; eriil mesi gereken ey: b. Hi
bir zaman tam olarak gerekletirilemeyecek olan, hep yalnzca l k , yal
n zca gereklilik, yalnzca eriilmesi istenen erek olarak kalan. 6- (Fichte,
Schelling. Hegel ve Ranke'de) Tarihsel etken : a. nsanda ancak bilinle
ortaya kan tinsel g ve ynelim. Bu anlamda bir an, bir tarihsel
olayn temel i l kesi. b. Belli bir tarihsel srecin somut erei, ayn
zamanda grevi. c. (Hegel'de) Eytiimsel sre iinde kendini aan, d i n ,
sanat v e felsefede d ile gelen d nce. / /-+ Tarihsel zdekilik, Hegel'le
kartl k iinde, ideay ekonom i k iliki lere bal grr. Tarihin gidiini
belirleyen d nce deildir bu gre gre, tam tersine idealar be
lirleyen alt yap d r (Marx) ; oysa idealist tarih anlay, tarihsel olaylarn
itici gcn dncelerde arar (Ranke). 7- (Husserl'de, Platon'la balant
iinde) z grsnde verilmi olan salt z.
ideal bkz. 1- lk . 2- dncel. 3- lksel.
idealite bkz. dncell i k.
idealizm

i dealizm [Alm. ldea/ismus ] [Fr. idea/isme ] [i ng. idea/ism ] [es. t. mefkure


cilik, iftikiiriye ] : 1. (Genel anlamda) lkc l k : a. Bir lkyle belirlen
mi olan ve bu lkye kar gtmeden bal kalan yaama bii m i ve dn
ya gr. b- lklerin gcne i nanma. zel biimleri : 1 - (Ahlak a
sndan) Bir insan d grn , baars ve eylemlerinin sonular i le deil
yalnzca d n ve ahlak karsndaki i tutumu i le deerlendiren g
r. 2- (Klg alan nda) Dnyay olduu gibi kabul eden gereki gr
e (realizm) kart olarak, gereklii tasar m (idea) ve lklere (ideal) gre
gre biimlendirmek isteyen gr.

il. (Felsefede) 1 - (Fiziktesi asndan) Gerekliin zn yalnzca g


rng olarak kabul ettii cisimler dnyas nda deil, zdeksel olmayan
varl kta arayan, nesnel gereklii--+ idea, us, tin olarak belirleyen ve z
dei d ncenin (ti nin) bir grn biimi olarak inceleyen gr ; --+
zdekiliin ve --+ doalcln kart. Duyulur dnyann, grnglerin
karsnda hi bir koula bal olmayan , saltk olan bulmaya alan
reti. Bylece gerekliin asl z n a. deimez olan, zamand olan
idealarda ya da idealarn nesnel alannda (Klasik Yunan idealizmi) ;
ya da b. tin, us ve onun yaratc biimlendirme gcnde ve zgrlkte
aratrr (Alman idealizmi). 2- (Bilgi kuram asndan) Nesneyi zneye,
bilineni bilene bal kln gr. 1 1 Bu gre gre zne nesneyi belir
ler ve onu oluturu r : a. Bireysel zne, bireysel bilin sz konusu olabi
lir, var olmak = alglanm olmaktr (Berkeley). b. Genel bir zne, genel
bir bilin sz konusu olabilir ; bu, bi reysel ben'i aar, salt tin olarak ge
niler (Alman idealizmi) ; zdek ve doa yalnzca bilincin, tinin bir rn
dr; us, znel, znenin yaratt biimler dizgesi olarak anlalr (znel
idealizm-Fichte) ; doa olaylar n n arkasnda yaratc bir g sakldr,
asl gerei n kendisi yaratc ve. yapcdr, doa znenin bir rn olma
yp, doann kendisi de bir gtr. bylece us nesnel bir d izge olarak
anlalr (nesnel idealizm-Schelling) ; zne-nesne karolu m u n u n kar
s nda us, salt bir dizge olarak ortaya kar, ide, us, tin btn var olanlarn
temelinde bulu nan i l kedir, varlk bu ide'nin kendini amas, belli bir
eree doru gelimesidir (salt idealizm-Hegel). 3- (Ahlaksal adan)
a . yi ideasn, ya da deerleri en y ksek ey olarak t>elirleyen gr.
b. (Kant'ta) Baar, mutlu l u k, yarara bakmakszn, h i bir koula bal
olmayan salt gereklilii l olarak koyan gr (yararclk ve mutulu
un kart). c. Us-duyarlk, zg rlk-doa gerginliinde kendini ger
ekletiren insan n , ahlakn temeli olan zgrl, eriilmesi gereken

97
ideletirme

biricik dev ve i nsan yaam n n anlam olarak grmesi geraktiini


savunan anlay (Fichte).
Kant'n transsendental idealizmi : Bizden bamsz bir d d nyan n var
oluun u yads mayan Kant, gereklii bilin.ten bamsz bir -+ kend i nde
eyler d nyas olarak kabul eder, ama bilgi miz deneyle snrl d r, biz
yalnz grngler d nyasn bilebiliriz, kend i nde eyleri grleyemeyiz.
nk bunlar hibir zaman d uy ular yolu ile bize verilemezler. Deney
ve yaantlarmz belirleyen de bilgi yeti mizin kalplardr, d uyarln
bu kalplar da zaman ve uzayd r, bu nlarn bir gereklii yoktur, ken
dinde ey olarak nesnelerin bel i rlenimi ve koulu olamazlar, ama zaman
ve uzayn duyularmz aan d ncellii (transsendental idealitesi) var
d r, bylece btn grngleri eyin kendisi olarak deil, salt tasarm
lar olarak kabul etmemiz gerekir. Ama bu transsendental idealizm de
neysel gerekiliktir ayn zamanda, nk d grlerimize uzayda ger
ek bir eyin karlk old uunu kabul eder.
ideletirme [Alm. ldeatian- ldeeierung ] [Fr. ideation ] [ ng. ideation ] [es. t.
te(kir ] : dealarn, tasarmlarn, kavramlarn oluu m u . -+ Grngbi
limde: z grs, z gr leme. dea olarak bir eyin salt zn n dolay
sz kavran mas, grlen mesi ; buna "ideletiren soyutlama" da denir.
ideologlar [Alm. /deo/oge ] [Fr. ideologues ] : 1- Fransa' da, fizi ktesini ortadan
kaldrarak tinsel bilimleri insanbilime ve ruhbilime dayandrmay amala
yan, Condillac'a bal felsefe oku lunun savun ucular. 2- Gereklii ol
mayan, soyut d ncelere (idelere) balanan kiiler.
ideoloji [Alm. ldeologie] [Fr. ideologie] [ ng. idelogy] [es. t. i lm-i suver-i akli
ye, fikriyat, ilm-i tasavvur ] : 1 -Terim i n yaratcs Destutt de Tracy'ye g
re ideoloji, "ideler bilimi" dir, ideleri (geni anlamyla bilin olaylarn),
idelerin niteliklerini, yasalarn, gsterdikleri anlamlarla balantlarn
ve kkenlerini inceler. 2- (Kltc anlamda) Gereklii olmayan, so
yut d ncelere dayanan kuram. 3- Kendine zg verilere dayanarak
gelitiin i sanan, gerekte ise toplu msal ve ekonomik olaylarn d i le gelii
olan, ancak bunun bilincinde olmayan , hi deilse bu toplu msal olayla
rn kendisi n i belirlediin i hesaba katmayan ku ramsal d nce. Bu anlam
zellikle Markslarda ok kullan l r ; onlarn diliyle, bir an , bir top
l u m u n d nceler (ideler) d nyas, bilin yaps toplumsal-ekonomik
i likilerin r n d r, idelerle ilgili styapsdr.
idola [Alm. /do/j [Fr. idale] [ ng. idol] [Lat. idola] [Yu n . eidolon] [es. t. sanem] :
Put, imge, kuruntu. (Felsefede) F. Bacon'n "Yen i Organ u m u"nda kul-
i linek

land kavram. nsan n doasnda yerleik olan ya da sonradan kazanl


m olan ve gerek bilgiyi engelleyen nyarglar. ( r. idola fori = ar
idolleri, kamusal ve toplumsal yaam n belirledii nyarglard r ; bun
larn kayna da dildir. Gemi alarn d i lde kalplaan grleri bizim
iin birer nyarg olmulard r.)
i kici l i k [Alm. Dualismus ] [Fr. dua/isme ] [ ng. dua/ism ] [Lat. dua/isten] [es.
t. snaiye ] : Birbirinden ayr, birbirinden ba msz, birbirine geri g
trlemeyen, birbirinin yan nda ya da karsnda bulunan iki ilkenin var
ln kabul eden gr. / / u trleri vard r : 1 - (Dinsel grte) ki Tanr
n n (biri iyi, biri kt) var olduunu ne sren anlay (Mani din i).2-
(lanrbili mde) nan ve bilgi, yaratan ve yaratlan kartl n savunan
gr. 3- (Fizi ktesinde) Varlk ve oluun, idea ve grng n n , beden
ve ruhun, ben ve ben -ol mayan n , bilin ve cisimler d nyasnn birbiri
ne kart ilkeler olarak var olduuna inanan gr. 4- (Ahlak felsefesinde)
Usu ve d uyarl, dev ve eilimi birbirine kart ilkeler olarak be
n i mseyen gr. Kart bkz. tekilik.
i ki lem [Al m . Dilemma ] [Fr. dilemme ] [ ng., Yun. dilemma ] [es. t. kyas-
mukassim ] : 1- (Mantkta) Kardakin i n iki yandan kstrlmas :
A olunca B ve C n i n de olmas zoru n l u d u r, ama ne B ne de C vard r, y
leyse A yoktur. 2- (Genel olarak, " kska", "kstrma" anlamnda) Her
iki d urumda da doru hareket edemeyeceim iki olanak karsnda bulu
n u p, bunlardan birini yapmaya, istemediim halde ben i zorlayan d u ru m .
i leri srme [Alm. Behauptung ] [Fr., ng. assertion ] [Lat. assertio < asserere
= salamlatrmak, gven vermek] [es. t. iddi a ] : Bir nermen i n do
ru olduunu bildiren d n me edimi. Tantlamas ya da kant birlikte
verilmemi olan, ama sonradan tantlanabilecek olan bir nermeni n ge
erlilii n i ne srme. Bu nerme olumlu bir yarg da olabilir, olu msuz bir
yarg da.
i lerleme [Alm. Fortschritt ] [Fr. progres ] [ ng. progress ] [Lat. progressus <
gressus = yr me, ad m ; pro = nde, ileriye ] [es. t. terakki ] : Daha iyi,
daha yetkin, daha deerli, daha yksek bir duruma doru basamak ba
samak oluan gelime.

i l i nek [Alm. Akzidenz ] [Fr., ng. accident ] [Lat. accidens = rastlantsal olan,
ka gelen ] [Yu n . symbebekos ] [es. t. araz ] : 1 - Bir nesneye zorunlu
olarak bal olmayan, onun znde bulunmayan ; rastlant i le olan ni
telik. // Platon-Aristoteles amlaycs Yen i Platoncu Porphyrios, Eisa-
i l i neksel

gogt! adl yaptnda ilinei yle tan mlar : " Konu (zne) deimek
sizin ortaya kabilen ya da yok olabilen ey." Bu tanm sonradan btn
mantklarca kabul edilmitir. linekler iki trld r : Ayrlr ve ayrlmaz
ilinekler. ( r. Uyumak insan iin ayrlr bir ilinektir. Kara renkli olmak
sa, zenci iin ayrlmaz bir ilinektir.)
2- (Aristoteles'te) Bir konuya bal olan ve o konu olmadan kendisi
var olamayan ey; kendi bana var olamayan, bir taycy, bir tz ge
rektiren ey; tzn nitelii. ( r. Akl k nesneden bamsz olarak var ola
maz.) Kart ve ballak kavram : bkz. tz.
i l ineksel [Al m. akzidente/I ] [Fr. accidentel ] [ ng. accidenta l ] [es. t. arazi ] :
1 - Deien, rastlantsal olan, ilinekle ilgili olan, zle i lgili olmayan. Kar
t : zle ilgili = essentiel. 2- (Bir eye) Bal olan, bamsz olmayan.
Kart : tzle ilgili = substantiell.
i lke [Al m. Prinzip, Grudsatz ] [Fr. principe ] [ ng. principle ] [Lat. principium ]
[Yun. Arkhe ] [es. t. mebde, umde ] : Balang ; i l k olan ; kendisinden ba
ka bir eyin kt temel, kken ; d ayanak ; temel neden, i l k neden. / /
i l keler u trlere ayrl r : 1- Biimsel i l keler (genel kurallar). ( r. Man
tkta d nce yasalar : elimezlik i l kesi vb.) 2- eriksel ilkeler: Bilgi
ieriini belirleyen i lkeler. ( r. Fizikte enerj i n i n korunmas i l kesi.) 3-
Fizi ktesi i l keler (varlk i l keleri) : Yaamn, gerekliin en yksek ko
ullar, en yksek temelleri trl filozoflarda deiir. ( r. Thales'te
su, Pythagoras'ta say, Platon'da idea vb.) 4- Nedensel ilkeler: Btn
olup bitenlerin en yksek nedenleri. 5- Bilgi ilkeleri : Her trl bilgi
nin en yksek koullar. 6- sten i l keleri ya d a klgl ilkele r : Ahlak ey
leminin en yksek kurallar a. genel ve nesnel geerlii olan yasalar,
buyruklar. b. Yalnzca birey iin, kii iin geerli olan znel i l keler (ma
xi me).
i l kel [Alm. primitiv ] [Fr. primitif] [ ng. primitive ] [Lat. primitivus < primus =
i l k ] [es. t. iptidai ] : 1- Zaman bakmndan en eski olan, i l k olan. 2-
Gelimesinin banda bulunan ; daha gelimemi olan. 3- (Estetikte)
Yaln, salt bir n iteli k gsteren, yapmacksz olan.
i l krnek [Alm. Archetyp ] [Fr. archetype ] [ ng. archetyp ] [Yun. arkht!-typos ]
[es. t. enmuzec-i evvel] : Her eyin ona gre yapld d nlen temel ilke.
Mundus archetypus : Gereklik d nyasnda her eyin kendilerine gre bi
imlendii idealar, i l k rnekler d nyas.
i mge [Alm. Bild, Vorstellung ] [Fr., ng. image ] [es. t. hayal ] : Bir nesneyi do-
i nan

rudan doruya yeniden tantmaya yarayacak bir biimde gz nne


seren ey, d u yu organlar ile alglan m olan bir eyin somut ya da
d ncel kopyas.
i mgelem [Al m. Einbildungskraft ] [Fr., ng. imagination ] [Lat. imaginatio ]
[Yun. phantasia ] [es. t. muhayyile ] : 1- Bir nesneyi, o nesne (karmzda)
olmakszn tasarmlama yetisi. // mgelem : a. Yaratc olabilir, tasarm
kendisi yaratr. b . Yanstc olabilir, anlakta nceden bulu nan tasarm
lar anmsar. 2- (Kant'ta ) Gr ile d nme, duyarl k i le anlk arasndaki
gerek arac ; grdeki okluu bir tasar m duru muna getiren, byle
l ikle de her bilgiyi olanakl klan nsel koul.

i mmoral bkz. 1- ahlaksz. 2- tretan maz.

i mmoralizm [Alm. lmmoralismus ] [Fr. immoralisme ] [ ng. immcra/ism ]


[es. t. ahlakszlk mezhebi ] : bkz. tretanmazlk.

i mperatif bkz. buyruk.


inan [Alm. G/aube ] [Fr. foi ] [ ng. faith ] [Lat. fides ] [es. t. iman ] : 1- (zel
likle d insel anlamda) Bir balanmadan doan gven ; Tanrya d uyulan s
nrsz gven. 2- Grn mez olana iten inanma; sakl olan, daha aa
kmam olan d uyma. 3- Bilin meyene balanma. 4- Kiisel i nanmann
ierii ; inanlan dorularn tm.

i nan [Alm. G/aube ] [Fr. croyance ] [ ng. belief] [es. t. itikat ] : Bir eyi gven
le doru sayma tutu mu. Bu anlamda: 1 - yeterince gerekesi bulun
mayan, kesin olmayan bir eyi doru sayma; us yoluyla genel geer
bir dorulama yapmadan, bakasnn tankl zerine kurulmu kant
lar, bir kuku d uymakszn onaylama. 2- znel olarak yeterli olan , ama
nesnel olarak yeterli olmayan gerekelerden tr bir eyi doru sayma.
/ / B u : a. usa uygun, b. d uygulara uygun, c. istemeye uygun bir kan ve
onaylama olabilir. 3- Btn yapp etmelerimizin temelinde bulunan
yaamadan gelen zorunlulukla d d nyann (nesnelerin, baka benlerin,
Tan rnn) var olduunu kabul etme; bili msel, ahlaksal, estetik ve fizik
tesi a klamalarda, nermelerin doruluunu onaylama. 4- (Hu me'da)
Alkanl k kavram ile bal l k iinde temel kavramlardan biri : Bir alg
ya da anya bal d uygu : H u me'a gre var olma, alglanm olma ile ayn
ey olduundan var olma alglan madan edinilen bir inantr. 5- Kiisel
d nmeye dayanmayan, ortaklaa d ncenin yanss olan onaylama ve
i nan. (San olarak inan.) 6- Yabanc bir yetkenin etkisiyle bi r eyi
i ndeterminizm

doru sayma; bu anlamda inan, inan lan, zelli kle d insel alanda doru
saylan eyd ir.
indeterminizm b kz. bel i rlenmezci lik.
indirgeme [Alm. Reduktion ] [Fr. reduction ] [ ng. reduction ] [Lat. reductio ]
[es. t. irca] : Geri gtrme. 1- (Mant kta), kinci, nc ya da drdn
c tasm figrlerinden birinin (Baroco ve Bocardo) birinci figrn drt
kipinden birine (Barbara, Celarent, Darii, Ferio) geri gtrlmesi. 2-
Grngbi lim yntemi. bkz . grng b i l i m .
i ndividualizm bkz. bi reyci l i k .
insan [Alm. Mensch ] [Fr. homme ] [ ng. man ] [Lat. homo ] [Yun. anthropos ] :
(Genel olarak) Usu olan canl varlk. Bir yandan canl varlklar, hayvan
lar alannn bir yesi, tr ; te yandan onu aan bir varl k ; d i k yryen,
ellerin i kullanan, beyni zel bir bii mde gelimi olan, zellemi or
ganlar olmayan, evresini deitirebilen, dnyaya ve vrene ak olan ,
konuan ve yaratc d nme yetenei olan, deney d nyasn aabilen,
kend inin ve evren in bilincine varm olan, eylemlerinden sorum l u olan
varlk.
insanbii mci l i k [Alm. Anthropomorphismus ] [Fr. athropomorphisme ] [ ng.
anthropomorphism ] [Yun. anthropos = i nsan, morphe = biim) [es.
mebbihe ] : nsan n niteliklerinin baka bir varla, zellikle Tanrya
aktarl mas.
i nsanbi l i m [Alm. Anthropologie ] [Fr. anthropologie ] [ ng. anthropology ]
[Yun. anthropos = i nsan, logos = bilim ] [es. t. beeriyat ] : 1. Canl
varl k olarak insan v e o n u n gel iim tari h i n i aratran v e betimleyen
ooa bilimi. il. Felsefi insan bili m : 1- Somut yaam ve gereklik iindeki
yeri bakm ndan insan n z ve znn kuruluu zeri ne felsefi-bilim
sel reti. l k belirtileri Kant ve Herder'de ; 1 9. yzylda Carus ve Lot
ze'de grlr, 20. yzylda yenileyen ve gelitirilenler: Marx Scheler,
Plessner, Gehlen ; Amerikan pragmaclarndan : james, Dewey. Felsefi
i nsanbilim, a. bilimlerin elde ettii bilgileri, birlii olan bir insan i m
gesinde birletirmeye, doa bili mleri n i n ve tinsel bili mlerin sonular
arasnda bir balant ku rmaya al r ; b. kendi felsefi aklamalar ve
zmlemeleriyle i nsan varln n zn kavramaya ve bundan tede de
insan varlnn anlam n fiziktesi asndan yorumlamaya giriir. 2-
nsan varln n bir felsefesi olmak sav i le ortaya kan felsefe : a. Bt n
felsefi soru sormalarn kayna olan yeni bir i l k felsefe (Philosophia
i nsanlk

prima), bir felsefe dal olduun u i leri srer, b. Felsefe n i n btn olmak
savnd ad r. nk btn felsefi sorular u soruya geri gtrlebil i r :
nsan nedi r ?

i nsancl k [Al m. Humanismus ] [Fr. humanisme ] [ ng. humanism ] [Lat. huma


nus = insanca , i nsana zg , i nsana i liki n ] : nsanla, insana yarar bir ya
am ve dn meye u lamak iin abalamak. Bu balamda : 1-(Genellikle)
Kavramn en geni anlam nda, i nsan n deer ve saygnlna, i nsan ol
maya , insanla olan us inanc. 2- Bat klt rnn ve eiti mi n i n Eski Yu
nan kltrne d ayan masndan yola karak bu kltr kal tn n bili msel
olarak yen iden canlandrlmas d n. / / Roma'da Yunan kltr
bir eitim kayna olmutur (Ci cero). Ortaa'da d a Yunan ve Romal
yazarlarn almalar n yenileme abalar sona ermedi , bu abalar Dou
anda (Renaissane) byk lde gelitirildi. Bylece bilim ve eitim
skolastikten ve kilisenin yetkesinden kurtularak yeni bir kltr l ks
gereklemeye balad. (Bu lk Eras mus'la doruuna eriti) ; XVlll.
yzyl son u ve XIX. yzyl banda insanclk yen i bir bii m kazand ,
zellikle Herder, Winckelmann, W. von H u m boldt ve Goethe'nin temsil
etti kleri bu evreye "yeni i nsanclk" ad veri lir. Birinci Dnya Savan
dan sonra Werner Jeager'in yneti m inde, Antikaaa olan il ikileri yeni
den belirleme abalarn a da "nc insanclk" denir. 3- (Yukard:ki
grlerle hi bir balants olmadan) Yararcln belirli -zellikle n
giliz filozofu F. S. Schiller'in canland rd - biim i iin kullanlan zel
felsefe teri m i : Protagoras'n " nsan her eyin lsdr." formln
k noktas olarak alan ; insanda, i nsan n gereksinme ve erekleri nde, bil
ginin ve doruluun leini bulan anlay.
i nsaniinci lik [Al m. Anthropozentrismus ] [Fr. onthropocentrisme ] [ ng. anth
ropocentrism ] [Yun . anthropos-khentron ] [es. t. li-1-beeriye ] : nsan dn
yan n ve d nyadaki olaylarn zei yapan ve her eyi i nsana balayan
gr.
i nsanlk [Alm. Humanitiit, Menschheit ] [Fr. humanite ] [ ng. humanity ] [Lat.
humanitas ] [es. t. beeriyet, insaniyet ] : 1. 1- Tm i nsanlar iine alan b
tn. 2- nsan insan yapan, insan n doas n kuran n iteliklerin tm.
il. 1- nsan n deeri ni, saygnln veren z ; insana yarar yaama ve
d n me i l kesi. 2- nsancl olma; i nsanlar sevme ; insan sevgisi. 3- Te
melini antik kltr rnleri n i ben imsemede bu lan ve i nsanl kend i
iinde yetkin bir yetiimin erei olarak koyan eitim l ks. // Antik
adan beri s regelen insan zerindeki grlerde, "i nsanl k" kavramn-
i nstrumentalizm

dan, insann, hayvanl k yan ndan ayr olarak "insanl", en geni anla
myle insan niteli klerinin tm anlal r ; insan insan yapan bu n itelikler
doaca verilmilerdi r ve insan, i nsan olman n anlam ve erei olarak in
sanl kla ilgili olan bilmek ve bu bakmdan bilinlendirmekle ykmlen
d i ri rler. Bylece "insan l k l ks" bir eitim lks olarak belirir. Da
ha Hellenistik ada, sonra da yeniada trl biimlerde d ile gelen "in
san l k lks" i ki noktada toplan r : a. Usun i nsana zg olduu inancn
dan, usu oluturmann eitim bakmndan gerekli olduu sonucu kar;
ounlukla da doa bilimleri ve teknik bir yana braklr. b. " nsanln"
i nsan hayvandan ayran tinsel yeti olarak btn insanlar kuatt n ka
bul eden bu anlaytan bir ahlaksal dev kar: "Genel i nsanl" (insana
zg olan) soysop, d i n , ulus, rk ve uyruk ayrlna bakmadan, her i n
sanda tanmak ve uyandrmak. Bylece i nsan l k l ks yoluyla, usun ay
d n lanmas, hogr, siyasal eitlik (yasalar karsnda eit olma), ayrca
kleliin kald r l mas ve toplumsal adaletin salanmas gerekletirilmi
olur. Antikadan beri grlen insanl k lks, ilk belirgin rneini
Cicero'n u n tinsel kltr "cultura ani mi" zleminde verir; Douanda
(Renaissance) sonra d a yeniada doruuna eriir: zelli kle Herder,
Schiller ve W. von H u m boldt insanda insanln gelimesini ; insan n ruh
sal ve tinsel yeti lerinin (duygu ve us yeti lerinin) uyumlu bir bii mde ge
litirilmesini i nsann son erei olarak sayarlar.

instrumentalizm bkz. aralk.


intellekt bkz. anlk.
i ntellektualizm bkz. anlklk.

intell igentia (lntelligenz) [Fr., ng. intelligence ] [Lat. intel/i gentia ] :


1 - __,.. Anlak. 2- Bir ulusun tinsel ynetici tabakas. 3- Ortaa d
ncesinde: a . Tinsel tz (Tanr en yksek intelligentia'd r) ; b. o
ul olarak (intelligentiae), salt tinsel zler (zdei olmayan salt bii mler)
olarak d nlm olan melekler iin kullanlan terim.

intuisyon bkz. 1- gr. 2- sezgi.


i ntuisyonizm bkz. sezgici lik.
i nversion bkz.. tamevirme.
i rade bkz. isten.
i roni bkz. alayslama.
itki

i rrasyonalizm bkz. usdclk.


irrasyonel bkz. usd.
skoya Okulu [Al m. Schottishe Schule ] [Fr. eco/e ecossaise ] [ ng. Scottish

phi/osophy ] [es. t. skoya Mektebi ] : Felsefesi n i -+ ortak duyunun veri


lerine dayandran, insan sad uyusu nun gereklii dorudan doruya
bilebi leceini kabul eden, 18. yzylda sko filozofu Reid'in kurd uu
felsefe okulu. Bu okul, "sokaktaki adam"n gereki i nanlarna dayal
bir bilgi kuram (conmon sense realism) gelitirmitir. bkz. ortak
duyu.
isten [Al n. Wi//e ] [Fr. volonte ] [ ng. will ] [Lat. vo/untas < ve/le = istemek,
volo = istiyorum ] [es. t. irade ] : 1- tici g: Yapabilme gc ; zgr
ln iinde bulunduran isteme. 2- Bilin yetisi : nsann tasarmlar
ve grleri zerinde bilinli bir d n p tanma ile, seerek ve tavr
alarak eyleme karar verme yetenei. 3- Duygu ve eili mlere deil, usa
dayal isteme; usa uygun bir erek ve ama koyma yetenei ; isteme ve
eylemleri usla belirleme gc. 4- stenilmi olan gerekletirmeye
karar verme ve yerine getirme gc. 5- Yaam n zgr, ussal bir zle
kendi n i bilinli olarak gerekletirmesi.
istenil i k [Aln. Vo/untarismus ] [Fr. volontarisme ] [ ng. voluntarism ] [Lat.
voluntas = i rade ] [es. t. iradiye ] : Usa ve bilmeye deil de istence stn
lk tanyan, ruhsal olaylarn ve bilgi srecinin temelinde istenci gren
felsde ve ruhbilim retisi. / / Terim olarak ilkin Tnnies kullanm. Ama
daha ortaada isteni dorultuda olan filozoflar var. Augustinus btn
ruhsal yetilerde istencin bulunduunu, giderek . hepsinin istenten ba
ka bir ey olmadklarn ileri srer. Duns Scotus'a gre isten d nme
nin stndedir. Klgl usa nstnlk tanyan Kant'a gre, salt deerli
olan yalnzca iyi istentir. Fichte istenci evrenin salt yaratc ilkesi sa
yar. stenci fiziktesi dizgesinin temeli yapan Schopenhauer'e gre
(isteniliin klasik filozofu saylr) her gerein temel i l kesi istentir.
En yksek iyi olarak yaamay gren Nietzsche'ye gre, yaamn olduu
her yerde gllk istenci d e vard r, d nyan n z gll k istencidir.
itki [Alm. lmpuls, Trieb ] [Fr. impulsion ] [ ng. impulse ] [Lat. impulsio < pul
sio = itm e ; in = iinde, kar, doru ] [es.t. ilca ] : nsan bir bilin abas
gerektirmeden yaama atlmna ylnelten, onu kendiliinden eyleme
iten, devindiren g (beslenme itkisi, reme itkisi, ayrca, gll k
itkisi vb.) ; uygulama alan geniletilerek tinsel gler i i n de kullanlr
(bilgi itkisi, zgrlk itkisi).
iyi

iyi [Alm. gut ] [Fr. bien ] [ ng. good ] [Lat. bonus ] [Yu n . agathos ] [es. t. hayr ] :
1 - (Geni anlamnda) a. e yarar, ereine, zne uygun. doru yapl
m ; doasna uygun . b . stenmeye deer olan. c. Deere ynel mi, dee
re i likin, deerle beli rlenmi, deerli. 2- Ahlakn ve ahlak felsefesinin te
mel kavram : Ahlaksal dee r ; ahlaksal olan n olumlu ana n iteliini gs
teren zel kavram ; ahlaka deerli olan (kart kavram : kt).Ahlak fel
sefesinde u anlamlarda kullan l r : a. (Skolasti kte) Tanr nn istemi
old uu dnyadaki varl k d zeni ile uyum. b. (Kant'ta) stenci n , ierik
bakmndan deil de, yalnzca ahlak yasasnca belirlen m i olan bii msel
nitelii. 3- Somut kii ya da edim deeri. 1 1 yi, deerler d zen inde
yksek deerleri semede ortaya kar. Buna karlk kt, aa de
erlerin ye tutulmasnda kend ini gsterir. Ayrca: "Yararl olan iyi
d i r." (yararclk) ya d a "Haz veren iyidir." (hazclk) grleri.
iyimserlik [Alm. Optimismus ] [Fr. optimisme ] [ ng. optimism ] [es. t. nik
binlik ] : 1- (Genelli kle) Her eyi en iyi yan ndan gren, her d u ru mda
iyi bir k yolu u man d nya gr. 2- (Antik ve skolastik felsefede)
Her var olann deeri old uunu, her ktnn bir eksiklik old uunu ka
bul eden reti. 3- (Leibniz'de) Bu d nyan n olabilecek btn d nya
larn en iyisi olduunu ne sren gr. 4- (Hegel 'c'e ) Gerekliin usla
d zenlen mi ve usla yneti l mekte old uunu savunan gr. 5- (Rous
seau'da) i nsan n doadan iyi olduu gr. 6- nsanln doal bir iler
lemesine, btn durum ve koullarn iyiye doru gideceine inanan
retiler.
izlenim [Alm. Eindruck ] [Fr., ng. impression J [Lat. impressio ] [es. t. intiba J :
Dolaysz olarak alnan bilin ierii ; d uy u organ larn n bir uyarm so
n ucu ortaya kan duyum.
izleni mci l i k [A lm. lmpressionismus ] [Fr. impressionisme ] [ ng. impression
ism ] : 1- (Felsefede) Yalnzca duyu izlenim lerini ve duyumlar gerek
olarak kabul eden bilgi retisi. 2- (Sanatta) zleni mci deni len sanat,
yazar ve eleti rmenlerin kuram ve yntemi ; izleni mciler soyut kurallara
ve uzun uzun dn meye bavu rmadan, dorudan doruya izleni mlerine
dayanarak yol ald klarn i leri srerler. 3- (Resim sanatnda) Fransz
sanatlarnn k u rduu bir ak m : Gereklikten dorudan doruya al
nan kiisel izleni mleri , dolaysz olarak yanstmaya alan resi m sanat.
Sonradan baka sanat dallarna da gemitir.
K
kabala [Alm. Kabbala ] [Fr. cabale ] [ ng. cabala ] [ br. Kabbalah = alnm
eyler; gelenek ] : Yahudilerin yazl olarak kon u l m u olan Tanrsal
yasalar yannda azdan aza geen d i nsel buyrultular. brani felsefe
s i n i n ve sylence (mithos) yazlarn n toplam. / / Tarihleri kesin bilin
miyor; en eskisi (8. ya da 9. yzyl) evrenin yaratl ile ilgilidir.
kalclk [Alm. Subsistenz ] [Fr., ng. subsistence ] [Lat. subsistentia ] : Tzn
kendi bamszl iinde var olma bii m i ; tz n varoluunu srdrme
si ilkesi. Kart bkz. ayrl mazlk.
kant [Alm., Argument ] [Fr., ng. argument] [Lat. argumentum, arguere =
gstermek, tantlamak, aklamak ] [es. t. delil ] : Tantlamann temeli,
bir tantlaman n dayand nerme ; bir anlatmn doru ya da yanll
nn temel i n i ortaya koymada dayanlan nerme.
kantlama [Alm. [Argumentatian] [Fr., ng. argumentation ] : Kantlar sra
lama.
kanon [Alm. Kanon ] [Fr., ng. canon ] [Yu n . kanan ] [es.t. kan u n , kaide ] :
Belli bir alanda geerli olan kural ve ilkelerin toplam.
kanonik :Epi kuros'un manta verdii ad.
Kantlk [Alm. Kantianismus ] : Kant' n felsefesi n i k noktas olarak alan
d nce dorultular. / / Bunlardan bii-i, Kant' n kurd uu transsenden
tal idealizmi, br de eletirel bilgi retisi ni temel olarak al r.
kaos [Alm., Chaos] [Fr., ng. choos] [Yun. khaos = uurum, d i psiz uurum] :
Evrenin, dzene girmeden nceki biimden yoksun, uyu msuz ve kark
d u ru m u .
kapsam [Alm. Umfang, Extention ] [Fr., ng. extention ] [Lat. extenciv J [es.t.
mul ] : (Mantkta) Bir kavram n ve o kavram dile getiren terimin ier
d ii varl klarn ve bireysel olaylarn tm, kavram altnda toplanan ey
lerin tm. / / Bir ykleme kon u olarak verilebilen teri mler on u n kap
karakter

samn gsterir. ( r. Btn insanlar, hayvanlar, bitkiler "canl" kavra


mnn kapsam iine girerler. Kapsam byd ke ierik klr, ierik
bydke kapsam klr.)
karaktei" [Alm. Charakter ] [Fr. caractere ] [ ng. character ] [Yun. kharakter
= oyulmu, izilmi, kalpla baslm < kharassein = yarmak, oymak,

izmek ] [es. t. seciye, lasisa ] : 1- (Genel anlamda) Bir nesnenin, bir


bireyin kendine zg yaps, onu bakalarndan ayran temel belirti ;
bireyin davran biimlerinin btnn belirleyen ana zell i k. 2- (Ahlak
felsefesinde) Kiinin kendi kendisine egemen olmasn, kendi kendisiyle
uyum iinde bulunmasn, d n ve eylemlerinde tutarl, salam ka
labilmesini salayan zellikler btn.
karar [Alm. Entscheidung ] [Fr. decision ] [ ng. decision ] : 1 - Aralarnda bir
seme yapma zorunluluu olan olanaklardan birini seme edimi ve bu
edimin son ucu. 2- Kiinin, yaamn nemli ayr noktalarnda iine
d t gerilim ve bunun sonucu yaplan seme.

karlkl [Alm. reziprok ] [Fr. reciproque ] [ ng. reciproca/ ] [es. t. mtekabil ] :


1 - Eitlik gibi her iki ynde geerli olan (balant). ( r. a b ye eitse
b de a ya eittir.) 2- Koullu nermelerde koulun sonu, sonucun
koul olmasyla kurulan (nerme). ( r. Bir gen ekenarsa as
birbirine eittir ; bir genin as birbirine eitse o gen ekenar
d r.) 3- Kaplamlar ayn olan (kavramlar). ( r. ekenarl gen-eal
gen.) bkz. egeerli, edeerl i .
karl kl olu [Alm. Wechse/zeitigkeit ] [Fr. reciprocite ] [ ng. reciprocity ]
[Lat. reciprocus = ayn yoldan dnen ] [es. t. mtekabiliyet ] : 1 - Kar
lkl olma durumu. 2- (Kant'ta) Bant kategorilerinden biri : toplu
luk kategorisi ; eyleyenle edilgin olan arasndaki iki ynl etki-tepki
ilikisi.
karolum [Alm. Gegensatz, Opposition ] [Fr., ng. opposition ] [Lat. oppositio ]
[es. t. tezat, tekabl ] : 1. (Mant kta) 1 - Birbirinin karsnda bulunan,
birbirini karlkl olarak dta brakan iki kavram ya d a yarg arasndaki
balant. / / zel biimleri : a. eliik karolu m : Burada bir kavram,
tekinin dorudan doruya deillen mesid i r (ak-ak olmayan). b. Kar
t karolu m : Burada ayn tr iinde bir dizini n en belirgin paralar
kar karyad r (ak-kara). c. Greli karolum-ilikilerin karolu m u :
Ballak kavramlar arasndadr (baba-oul). d - Yoksunluk bildiren kar
olum : Bir yetkinlik ve onun eksiklii arasndad r (gren - kr). e.
Dncenin belli koullar altnda kanlmaz bii md e iine dt a
tk. Kart kavramlar ayn konuyla ilgi l i olarak ayn zamanda evetlene
med i kleri halde deillenebili rler. eliik kavramlar ayn konuyla ilgili
olarak ayn zamanda evetlenemedikleri gibi deillenemezler de :
1 ) K, S ise P deildir.
2) K, P ise S deildir.
Ama K ne S ne P olmayabil i r ; burada P ile S kart kavramlard r. Bunlarn
eliik kavramlar olmalar iin, yukardaki iki nermeye u iki nermeyi
de katmal d r :
3) K, S deilse P d ir.
4) K, P deilse S d ir, yani K, ya S dir, ya P d i r.
2- Ayn zne ve ayn yklemi olan, ama a. n icelik ya da kapsam (A ve
1, E ve O) ; b. niteli k (A ve E, 1 ve O : kart) ; c. hem nitelik, hem niceli k
( A v e O, 1 ve E : eliik) bakmndan ayr olan nermelerin d u rumu :

Btn renciler alkan d r. Hi bir renci alkan d eildir.

A E

altkars .- o

Baz renciler al kand r. Baz renciler alkan deildir.

G n l k d ilde ounlu kla birbirine kartrlan kart ve eliik kavram


larn iyice birbirinden ayrmak gereki r ; tmel olumlu nerme ile tmel
olumsuz nerme birbirlerine kardrlar, ama bu karolum bir elime
olmay p bir kartlktr (contrarius) ; tmel olumlu nermenin eliii
olan karolum tikel olumsuz nermedir. (emaya bkz.)
il. Varl kbilim (fiziktesi asndan) 1- Gerekli kteki atma ; trl
glerin birbiriyle atmas : B i r isten i le baka bir isten, bir gle
baka bir g arasndaki karolum. 2- Varln kendi iindeki ulama
(kutuplama) durumlar (soluk alma-verme, eril-diil). 3- Yaamn ve
tinin kmldatc, d evindirici itilimi, d rts ve ileri gtren yara
tc gc (zellikle J. Bhme'den Alman idealizmine dein Alman fizik-

l OQ
kart

tesinde). 4- Eytiimsel karolu rn : Bir varln (sav) kartna dnmesi


(karsav) ve bu yolla daha yksek b i r birlie (bireim) ulamas ; sav ile
karsav aras ndaki iliki. bkz. eytiim, rtme. 5- Bireirne yer ver
meyen, varolusal bir karar gerektiren bir seenein i ki kanad arasnda
"ya-ya da" biiminde beliren iliki.
kart [Aln. kontriir ] [Fr. controire ] [ ng. contrary ] [Lat. contrarius ] [es. t.
zt ] : 1 - Bi rbi rlerin i n bii msel (eliik) olarak deil, ierike karsna
konmu (kavramlar). ( r. Ak-kara, doru-yanl kart kavramlard r ;
oysa ak'n eliii ak-olrnayan'dr.) 2- znesi ve yklemi ayn olan,
ama biri olumlu teki olu msuz olan iki tmel nermeni n birbiri kar
sndaki durumu. ( r. " Btn insanlar lmldr." "Hi bir i nsan lm
l dei ldir." Olumsuzl u k yklemin iinde de d i le geti rilebi l i r : " Btn
insanlar l mszd r." gibi.)
kartlk [Aln. Gegensatz ] [Fr. contrariete ] [Lat. contrarietas ] [es. t. tezat,
zddiyet ] : -+ Kartlar aras ndaki -+ karolurn .
kartl klarn rtmei bkz. rtme.
kartl k kural : ki kart nermenin ayn zamanda doru olarnyacan,
ama ayn zamanda yanl olabi lecein i beli rten ku ral. bkz. kart.
kategori [Aln. Kategorie ] [Fr. catagorie ] [ ng. category ] [Lat. praedicamen
tum ] [Yun. kategoria = zniteli k ; y klem ; bir nesneye y klenen ni
teli k ] : 1 - (Aristoteles'te) Var olan zerindeki deyi biimleri. / / Kate
goriler retisinin kurucusu olan Aristoteles 10 kategori ayrr: Bir ner
mede konu zeri nde ancak bu 1 0 kategoriye gre bir ey sylenebili r :
tz, nicelik, n itel ik, greli k (bant), yer, zaman, durum, iyelik, etki,
edilgi. 2- (Kant'ta) Her deneyin nsel koulu olan salt anlk kavramlar.
/ / Anln, duyarlkla alnan duyu gerelerini balayp bi rletiren 1 2
kategorisi vard r : a. n icelik : birlik, okluk, btnlk ; b . nitelik: ger
eklik, hilik, snrlama ; c. bant : tz-ilinek, neden-etki, topluluk
(karlkl etki) ; d . modalite : olanak-olanakszlk, var olma-var olmama,
zorunluluk-rastlant. Aristoteles'te kategoriler hem varln hem d
ncenin zellikleri olduu halde, Kant'ta yalnz d ncenin zellik
leridir.
kategorik bkz. koulsuz.
kategorik i mperatif bkz. koulsuz buyruk.
katharsis bkz. arnma.
kavray

kavram [Alm. Begri(f] [Fr. concept, notion ] [ ng. conception, notion ] [Lat.
conceptus, notio] [Yu n . logos, ennoio, horos, noema ] [es. t. mefhum ] :
1 - Nesnelerin ya d a olaylarn ortak zelli klerini kaplayan ve bir ortak ad
altnda toplayan genel tasarm ; tek bir nesnenin {bi reysel kavram) ya
da bir nesneler s nf n n (genel kavram) zn belirleyen, birbirleriyle
balantl n iteliklerin ya da zel belirtilerin {zelli klrin) bir szckte
dnlm olan bi rlei mi. 2- (Klasik mantkta) Yarg i le karmn
sonradan zerinde kurulaca en. yal n , en temel e. (Gerekte ise
kavram dncenin bir balang noktas olmayp, dncenin kendisini
toplad , younlat bir noktad r ; dncenin bir btne, bir birei
me, bir birlie dnm bi,.i midir.) / / Klasik mantk iin kavramlar
ounlukla nesne kavramlard r ama bunun yannda iliki ve grev kav
ramlarndan da sz edilebilir {de, zerine, eer, ancak vb.). Nesne
kavramlar: Bir nesnenin zn, ku rucu zelliklerini d nce ile belir
tip kavramaya alan kavramlar. Nesne kavramlar bireysel olup tek
bir nesneyi (Kzlrmak) gz nnde bulundurabilirler, o zaman birey
sel kavramlar ad n al rlar. Bir nesne beinin ortak zellikleriyle ilin
tili oldu klarnda, bunlara tr kavramlar denir (dere, ay, rmak). Ortak
zelli kleri olan tr kavramlarndan cins kavram kuru l u r ; her cins kav
ram yeniden daha yu kar bir cins kavram n n tr kavram olabilir ve bu,
bylece oluan kavram piramidinin en yu kardaki en son cins kavramna
kadar gider. Bu piramit bir kavramlar dizgesidir. Bu dizgede boyuna
daha yu kar, daha genel cins kavramna doru ykselinir. En son cins
kavram nda kavramlar dizgesi doruuna ular ve bundan kavram
zmlen mesiyle (Lat. divisio) tersine olarak daha aa cinslere, trlere
inilir ve sonu nda artk blnemeyen bi reylere ulalr.
kavramc l k [Alm. Konzeptualismus ] [Fr. conceptualisme ] [ ng. conceptu/ism ]
[es. t. mefhumiye ] : Ortaan son dnemindeki-.. adc l k r. Tmel
lerin kendi bana varl klar olmad n, bunlarn d nce varlklar ola
rak yalnzca bilin tasar mlar olduunu ne sren reti.
kavranlamazlk [Yun . okotalepsia ] : Dorunun ls olmad n i leri sren
kukucu grn son ucu olan d u rum. Bir soru nun z mn aratr
man n ilkece gerekli grlmemesi d u ru m u .
kavray [Alm., Apprehension ] [Fr. apprehension ] [ ng. opprehension ] [Lat.
apprehensio] [es. t. fikr-i i ptidai , tosavvur- sazec ] : 1- Bir alg ieriinin
dorudan doruya kavranmas. 2- (Kant'ta) Alg trlerinin bir tasarm
olarak birlemesi, salt grde bir araya konmas.

lll
kayra

kayra [Alm. Gnade ] [Fr. grce ] [ ng. grace ] [Lat. gratia ] [Yun. kharis ] [es.
t. inayet ] : Tanrnn i nsana iyilik getirici, ku rtarc i likisi iin kullanlan,
zellikle d i nsel bir kavram. Tanrnn insan koruyucu luu ve esirgeyi
cilii. H ristiyanln temel kavram : Tanrnn insan sevgi dolu d
n iin kullanlan kavram. / / Felsefe tarihinde Augustinus'tan beri
kayra ve zgrlk arasndaki iliki sorusu nem kazanmtr. Skolastik
te bu soru doan n kayra! yoluyla yetkinlemesi retisiyle yantland r
lyord u. Luther'de ise "Hereye gc yeten Tanr" dncesiyle bu so
run sonu n a dein gtrld. amzda, N. Hartmann'da ise bu soru
tam ters dorultuda yantlanyor: "Bir sorum l u l uun, bir zgrln
olabilmesi iin Tanr var olmamaldr."
kendi liindenl i k [Alm. Spontaneitt ] [Fr. spontaneite ] [ ng. spontaneity ]
[Lat. spontaneus = kendiliinden ] [es. t. taviyet ] : 1 - Dtan bir be
lirlenme i le deil, kendi kendine olan etki n l i k ; dorudan doruya ken
d i i itili miyle etkin olma yetenei. 2- (Kant'ta) Duyarln alclna
kar, anln etkin oluu.
kendi l iinden var olan [Lat. ens a se ] : Skolastikte Tanrnn tan mlayc
adlarndan biri.
kendinde [Alm. an sich ] [Fr. en soi ] [ ng. in-itse/(] [Lat. in se] [Yun. kath'
hauto ] [es. t. bizatihi ] : Kendi z varlnca ; baka bir eyle ilgisi, ilikisi
olmadan.
kendinde ey [Alm. Ding an sich ] [Fr. chose en soi ] [ ng. thing in itse/(] [es.
t. bizatihi ey ] : Bilen zneden, bilinten bamsz olarak kendi bana var
olan, deneyin tesinde bulu nan ey. Bu anlamda : 1- (Aristoteles'te ve
skolastik felsefede) -+ Tzle eanlaml. 2- (Kant'ta) -+ Noumenon'la e
anlaml, d nceden bamsz olarak var olan. Bize verilmi olan, e
yin yalnzca grndr, kendinde ey bilinemez kalr. 3- (Hegel'de)
Eytiimsel srecin almam olan temel aamas. 4- (Grngbilimde)
D ncenin, bilincin ballak kavram. Bilin her zaman, bir eyin bi
lincidi r.
kesi kli [Alm. diskontinuierlich ] [Fr. discontinu ] [ ng. discontinuous ] [es. t.
munfasl, mtekatti ] : Srekliliin eksik, balantlarn kopuk , aralkl
olma nitelii. Kart bkz. srekli .
kesinlik [Alm. Gewissheit ] [Fr. certitude ] [ ng. certainty, certitude ] [Lat.
certitudo ] [es. t. yakin, mevsukiyet ] : Bir bilgirin, bir kan n n kukuya
d meden onaylanmas d u ru mu. Bu anlamda: 1- ( znel kesinlik) D
nceni n hi bir yanlma kaygs olmadan bir kanya katlmas durumu.
kii

Burada kiisel bir kan olarak (ahlaksal ve d i nsel) inancn kesinlii sz ko


n usudur. Bu tr kesinlik nesnel gvenceden yoksundur, b u n u gerekli
grmez de. 2- (Nesnel kesinlik) Bir bilginin, bilgi temelleri ve konu
zerindeki nesnel grlere dayanan ,gvenilirlii geerlii. Nesnel
kesin l i k a. dolayl bir yolla (belgeler ya da karmlar) salanabilir-tarih
te ve mantkta olduu gi bi-. b. dolaysz b i r yolla, alglara, yaantlara
dayanarak salanabilir.
klgl [Alm. praktisch ] [Fr. pratique ] [ ng. practica/ ] [Yun. praktikos< prak
tein = eylemek ] [es. t. ameli ] :1- Eyleme i likin . ( r. Kuramsal felsefe
ye kart olarak klgl felsefe). Kart bkz. kuramsal. 2- Eylemde de
nenen, eylemde yaanan. 3- Gereklere uyan. 4- Eree uygun, kul
lanl. 5- (Kant'ta) : " zgrln olanakl kld her ey."

klgl us [Alm. praktische Vernunft ] [Fr. raison pratique ] [ ng. practical


reason ] [es. t. ameli akl ] : (Kant'ta) Ahlak eylemini belirleyen us; ol
mas gerekeni b i l me ve bununla da eylemlerimizi ynetme yetenei.
bkz. us.
ksr dng [Alm. Zirkelbeweis ] [Fr. circle vicieux ] [Lat. circulus vitiosus ]
[es. t. devr-i batl, fasit daire ] : Ancak A i le tantlanabilen ya da tanm
lanabilen B i le yeniden A y tantlamaya ya da tanmlamaya girime bi
imindeki mant ksal yanlg. ( r. A doru sylyor, nk doru sz
ld r ; A doru szldr, nk doru sylyor.)

kibernetik bkz. gdmbi l i m .


k i p [Alm. Modus ] [Fr. mode ] [ ng. mode, mood ] [Lat. modus = l, kural ]
[es. t. cihet, hal, tavr ] : (Klasik, mantkta) Tasmn karm kurallar. i l
Her tasm belli b i r kipe gre kurulmutur v e tasmn kipi ile-+ figr
arasnda bir i lgi vard r. 4 tasm fig rnde toplam olarak 19 tasm kipi
vard r: barbara, celarent vb.
kiplik [Alm. Modalitiit ] [Fr. moda/ite ] [ ng. moda/ity ] [Lat. modus = kip ]
[es. t. mveccehiyet ] : Varln ya da olaylarn varolu biimi, tarz ; bi r
eyin nasl var olduu, nasl olup bittii, ya da nasl dnldnn tr
l bii mleri. / / Kiplik kategorileri : Olanak, gereklik , zorunl u l u kt u r ;
buna karlk olan yarglar d a : belkili (problematik), yaln (assertorik),
zorunlu (apodiktik) yarglardr.
kii [Alm., Person ] [Fr. personre ] [ ng. person] [Lat. Persona = tiyatroda
oyuncunun oyun u gerei yzne takt maske ; sonradan oyuncun u n

11
kii l i k

zerine ald rol, daha son ra da insann z n itelii, z izgileri anlamn


alm. ] [es. t. ahs ] : 1 - (Skolastik felsefede klasik tanmn Boethius
vermitir :) Ussal varln blnmez tz. 2- (Grng bilimde) Tinsel
edimler zei (M. Scheler). 3- Oluu m u n u zgrle dayatan, kend ini
kendisi kuran bireysel z. 4- Yaamn gidii iinde tek ben i k u ran birlik.
5- Kendini "sen"i n karsnda bir " ben" olarak yaayan z ; ya da bir
"sen" olarak "ben"in karsna kabilen z. 6 - Bakalarna olan davra
n larnda ortaya kan ben (jung).
ahlaksal kii: Soru mluluu ve hesap verme yetenei olan ben.
tzel kii : Doal kii olmakszn, hak ve devlerin bamsz taycs
saylan kii (yasalara gre k u rulmu birli kler, dernekler, ortaklklar,
kamusal rgtler).
kii lik [Alm. Persnlichkeit, Personalitt ] [Fr. personalite ] [ ng. personality ]
[es. t. ahsiyet ] : 1- Kiinin zn k u ran, kiiyi kii yapan ey. 2- Bi
reyin tinsel ve ruhsal niteliklerin i n , zelliklerinin toplam.
kiisel [Alm. persn/ich, personal ] [Fr. personnel ] [ ng. personal ] [es. t. ahsi ] :
1 - Kiiye ilikin olan. 2- Tek kiiye zg, bi reye ilikin olan.

kiiselcil i k [Alm. Personalismus ] [Fr. personnalisme ] [ ng. personalism ] [es.


t. ahsiye mezhebi ] : 1- Kiiyi en yksek evren ilkesi olarak gren fi
ziktesi reti. 2- Kiisel bir Tanrya i nanma. Kart bkz. tmtan
rclk. 3- nsan n temel belirlen imini zne-nesne kartlnda deil,
ben-sen balantsnda arayan retiler. 4- Yaamn ve tarihsel gelime
nin anlamn ve en yksek deerini kiiliin olumasnda gren ahlak
ve tarih felsefesi grleri.
kiyetizm bkz. dinginci lik.
komnizm [Alm. Kommunismus ] [Fr. communisme ] [ ng. communism ] [Lat.
communis = ortak ] : 1- Btn insanlarn eitlii ve eit hakll i l kesi
ne dayanan ; gelecekte, snfsz bir toplumda, eit yaama koullar iinde
"herkese gereksinmesine gre" i l kesini gerekletirmeyi erek olarak
koyan toplum retisi. 2- (Markslkta) : zel mlkiyetin kaldrlmas,
retim aralar ve rnlerde ortaklk, snflarn ortadan kalkmas yoluy
la salanan ekonomik , siyasal ve toplumsal eitlik. bkz. tarihsel zdek
ili k, Markslk, zdeki lik.
Konfyslk [Alm . Konfuzianismus ] [Fr. confucianisme] : in bilgesi
Konfys ve okulunun felsefe ve ahlak retisi.

1 .H
koulsuz buyruk

konu-di l [Al m. Objektsprache ] [Fr. langage objet ] [ ng. object language ] :


Modern mantkta yapay d i l kurma almalarnda kullanlan terim. Ara
trman n banda henz var olmayan, kurul mas gereken yapay si mge-dil.
bkz. st-di l .
kosmogoni bkz. evrendoum.
kosmoloji bkz. evrenbilim

kosmos bkz. evren 3 .


koul [Alm. Bedingung ] [Fr., ng. condition ] [Lat. conditio ] [es. t . art ] : 1 -
B i r baka eyin kendisine bal olduu, b i r baka eyi olanakl klan ey.
2- Belli bir nedensel balantda etkinin ortaya kmasn salayan etken.
(Ayn nedenler ayr koullar altnda ayn etkileri yaparlar.) / / Nedenden
ayr m ud u r : Neden etkiyi yaratan eyd ir, koulsa etkinin ortaya k
nn nedeni deildir, etkiyi yaratmaz, ama nedenin etkiyi yaratmasn
salar.
koullu buyruk [Alm. hypothetischer lmperativ ] [Fr. imperatif hypothetique ]
[ ng. hypothetical imperativ ] [es. t. cmle-i emriye-yi artiye, artl emir] :
(Kant'ta) Bir koula bal olan ; bir baka eye erimek iin yaplmas gere
keni, eriilmesi istenen eree bir ara olarak bir eyi buyuran buyru k.
( r. "Saln korumak istiyorsan ll yaa.") Kart bkz. koul
suz buyruk.
koullu yarg [Alm. hypothetisches Urteil ] [Fr. jugement hypothetique ] [ ng.
hypothetical judgement ] [es. t. arti hkm ] : Bir koulla sonucu arasn
daki balanty d ile getiren yarg. // Forml : Q = R ise S = P. ( r.
ls 0 nin altna d erse, su donar.) Kart bkz. koulsuz yarg.
koulsuz [Alm. kategorisch ] [Fr. cotegorique ] [ ng. categorical ] [Yun. ka
tegorikos ] [es. t. hamli ] : Hibir koula bal olmayan ; kesin olarak ge
erli olan.
koulsuz buyruk [Alm. kategorischer lmperativ ] [Fr. imperaratif categorique ]
[es. t. mutlak emir ] : Hi bir koula bal olmayan, salt olan ; bir eylemi
baka herhangi bir erekle ballk kurmadan, yalnzca kendisi iin, nesnel
zorunlu olarak buyuran, anlam dorudan doruya kendisinde olan
buyru k. // Koulsuz buyruk (kategorik i mperatif) eylemin kendisine
uyaca ilke ve biimi saptar. Bunu da Kant yle anlat r : "Ancak ayn
zamanda bir yasa olmasn isteyebilecein bir ilkeye (maxim) gre eyle."
Birer ahlak ynergesi, ahlak d olan ->- koullu buyruklara kar yal
nzca koulsuz buyruk bir ahlak yasasd r. bkz. koullu buyruk.

115
koulsuz yarg

koulsuz yarg [Alm. kategorisches Urteil ] [Fr. jugement categorique ] [ ng.


categorical judgemen t ] [es. t. mutlak hkm ] : Bir yklemi n zneyle ba
lantsn kesin olarak evetleyen ya da deilleyen yarg : S P dir ; S P deil
dir.
koutluk [Alm. Paral/e/ismus ] [Fr. para/le/isme ] [ ng. para/lelism ] [Yun .
parallelos = birbiri yan nda bulunan , giden ] [es. t. mvazat ] : (Genel
likle) Trl eylerin uyum iinde gidii. 1- (Fizi ktesinde) Dnme ve
var olmann birlikte giden uyumu. 2-(Mantk ve dilbilgisinde) Dilin bi
imleri i le dnce n i n bii mleri arasndaki uygunluk. 3- (Psiko-fizik
alanda) Beden ve ruh olaylarnn karlkl bir etki olmadan, uyum iin
de yan yana yr meleri. b. Her ruh olayna belli bir fizyoloji k olayn
karlk olmas. (Bunlar gerekte bir ve ayn olayn iki yzdr.)

koyut [Alm . Postulat ] [Fr. postulat] [ ng. postu/ate ] [Lat. postu/otum ] [es. t.
mevzua ] : 1- Ku ramsal olarak kantlanamayan, ama d nce gidiinde
varsaym olarak zorunlu kla geerli saylan nerme. (Apak olan -+ be
litten ayr). / / Kant'ta, zgrlk, Tanr ve lmszlk salt klgl usun
koyutlardr ; bunlar us ideleri olmak bakm ndan geri kuramsal ola
rak tantlanamazlar, ama nsel-salt olarak geen b i r klgl us yasasna
(ahlak yasas) ayrlmaz b i r biimde bal olmakla geerli saylrlar. 2-
(Modern matematikte) Varsaym olarak konmu bir ya da daha ok ner
melerden kalkarak, bunlardan mantksal sonular karan varsaymsal
tmden gelimli bir dizgedeki (Axiomatik) koyutlara da belit denir.
kktencilik [Alm. Radikalismus ] [Fr. radica/isme ] [ ng. radica/ism ] [es.t.
cezriye ] : 1. 1- Ele ald kon u n u n son nedenlerine, kklerine dek i nen
d nme bii mi. 2- Yaama biimleri n i , yaama ilikilerin i eletirip kk
deitirme eiliminde son una dek giden gr. 3- Bir gerei ya d a
bir d nceyi, hi b i r d n vermeden, yaln zca belli b i r i l keye bal kala
rak son una dek srd rme tutumu. il. Felsefi kktenci lik ( ngiliz ve Fran
sz d illerinde) : Bentham, J. M i l i ve J. S. M i l i gibi b i r ngiliz filozoflar be
inin siyasa, ekonomi ve felsefe reti leri ; balca ilkeleri : ekonom i k
erkincilik (serbest ticaret), bi reyselcilik (individ ualizm), usul u k (rationa
lizm), yararcl k (tilitarizm).
kle ahlak [Alm. Sklavenmoral ] : N ietzsche'nin, acma, alak gnlllk,
sabr, korku, byk olan her eye kar gvensizlik gibi zellikler ta
yan yaama tutum u n a verdii ad. Kart bkz. efendi ahlak.
kt [Alm. Bse, Uebel ] [Fr. mal ] [ ng. evi/, wrong ] [es. t. er ] : yinin kart

116
kuramsal

olan. 1- Deersiz bulmann, knamann, ayplaman n konusu olan her


ey ; istencin yasaya uygun bir biimde kar gelmeye ve elinden geldiin
ce deitirmeye hakk olduu her ey. 2- Ahlak deerlerine ve trel
istence kar olan her ey. Bu anlamda : a. Dzen bozucu ve y kc olarak
beliren eyler. b. Olumsuzl u k ve yadsma il kesi olarak beliren eyler.
ktmserli k [Alm. Pessimismus ] [Fr. pessimisme ] [ ng. pessimism ] [Lat.
pessimus = en kt J [es. t. bedbinlik ] : 1- (Genellikle} Her eyi en kt
yanndan alan, her d u ru m u karanlk gren ve hep en kty bekleyen
d nya gr . Kart bkz. iyimserlik. a . Kukucu bir tutumu dile geti
rebilir. b. Kendi kendini ya da a n eletirerek honutsuzluu dile ge
getirebilir. 2- (Felsefedeki zel anlamlar) a. Tm olarak d nyay znde
kt bulan retiler (fiziktesi ktmserl i k-Schopenhauer). b. nsan
znde kt bu lan reti ler. c. Dnyada ve d nya tarihinde kt n n
i yiye stn geldiini ileri sren retiler. d . nsanln e konomik v e top
lumsal sorunlarnda yetkin bir zm yolu bulunamayaca n ileri sren
retiler.
ku ral [Alm. Rege/ ] [Fr. reg/e ] [ ng. ru/e ] [Lat. regu/a = . kendisiyle doru
izgi izlenebilen < regere = doru izgi zerinde ynetme ] [es. t.
kaide ] : 1- Bir ilemde iyi bir sonucun nasl salanacan gsteren yner
ge. 2- Bir forml, bir nerme i le d i le geti rilmi, saptan m ; buyrultu :
Belli bir d u ru mda yaplmas gereken eyi gsteren ya da buyuran yner
ge. 11 Yasadan ayrl, olaandna yer vermesidir. (Ahlakta, mantkta,
sanatta kabul edilmi olan kurallar.) 3- Dnme ve eylemenin znel
i l kesi.
kuram [Alm. Theorie ] [Fr. theorie ] [ ng. theory ] [Yu n . theoria, theorein =
gzlemek, bakmak ] [es. t. nazariye ] : 1 - Yarar salamay ya da uygula
may amalamayan salt bilgi. 2- Belli gerekleri aklama, yorumlama ya
da belirleme bii minde ortaya kan ; olaylar denen memi, yalnzca d
nce ile kurulmu temeller zerine oturtan, ama olaylara egemen ola
rak yeni olgular bulma yolu n u gsteren bilimsel reti. 3- (Yeni bilim ve
felsefede) Deneyle kartl k iinde, d nce ile kazan l m bilgi, belli olay
larn i l kelerden kalkarak bili msel olarak aklan mas ve tek tek bilgilerin
genel yasalar altnda toplanmas, kendileri nden her trl yasalln ve
tek tek olaylarn karlabi lecei il kelere gre d zenlenmesi.
kuramsal [Alm. theoretisch ] [Fr. theorique, theoretique ] [ ng. t/eoretic ] [Yun.
theorikos = kurama iliki n ; theoretikos = gzlemeyi , incelemeyi seven ]
[es. t. nazari ] : 1 - K u rama ilikin. 2- Kavramsal d nme ile bilgiye
kuruntu

ynelen. 3- Erei uygulama deil, k u ram olan (retiler). 11 Aristote


les'in bilimleri snflamasnda, matematik, fizik, Tanrbilim kuramsal
bilimlerdir. Kant'ta ku ramsal u s ; var olan bilme yetenei anlamnda
kullan lr.
kuruntu [Alm. Einbildung ] : Temelsiz san . ( r. nsan n kendisi ve kend i dee
ri zerine olan bo kans).
kuak [Alm. Generation ] [Fr. generation ] [ ng. generation ] [Lat. generatio<
generare = dourmak ] [es. t. nesi/ ] : 1- (Genell ikle) Aa y ukar ayn
yllarda domu olup ayn an koullarn , dolaysyla birbirine benzer
skntlar, yazglar yaam, benzer devlerle ykml olmu kiilerin
topluluu. 2- (Tarih felsefesinde ve kltr tarihinde) Yeni bir anlayta
yeni bir yaama d uygusunda, ye n i biimlerde birleen, eskiden belir
gin izgilerle ayrlan kiilerin topluluu.
kukucul u k [Alm. Skeptizismus ] [Fr. scepticisme ] [ ng. scepticism ] [Yun.
Skeptesthai = gzlemek, incelemek ] [es. t. hisbaniye, reybiye ] : 1 - D
nsel tutum olara k : a . Kesin bir tutumda olmama, karar verememe. b.
Kukuyu i l ke yapm a ; her deerden, anlatmdan, retiden, inantan
i lkece kuku duyma. 2- Yntem olarak ; apak olan doruya, kesin
bilgiye varmak iin, salam bir dayanak bulana dek, btn bilgilerin gz
den geirilerek eletiril mesi, snan mas. ( r. Descartes'ta). 3- Felsefe
r olarak: Gerekliin z n bilmenin olanakl olmadn ileri sren
retile r : a. Salt, kktenci kukucul u k ; her trl bilgi olanan yadsr.
b. ll, greli kukucul u k ; yalnzca belli alanlarda bilgi olana n kal
d rr. 1 1 Kukuculuun kurucusu Elisli Pyrrhon'dur. Yeniadaki temsil
cileri : Montaigne, Bayle, daha lml olarak H u me.
kutsal [Alm. heilig ] [Fr. soint ] [ ng. saint, holy ] [Lat. sonctus ] [es.t. kutsi,
mukaddes ] : 1 - Tanrya adanm olan. 2- Tanrsal olan, btn var olan
larn, yeryzne i likin olan n stnde ykselen, ondan btnyle baka
olan. 3- Ahlaksal yetkinlie u laan, bu yolla Tanrya yaknlaan kiilerin
nitelii (azizler, evliyalar, ermiler).
kk nerme [Alm. M inor, Utersatz ] [Fr. mineure ] [ ng. minor, premisse]
[Lat. minor propositio ] [es. t. sugra ] : (Tasmda) ncllerden kk ola
n ; kk terim i iinde bulunduran ve doal olarak byk nermeden
sonra geleni. (Koullu tas mda) Byk nermede ne srle n koulun
gerekletiin i ya d a gereklemediini bildiren nerme :
Bir cisim elmas ise cam keser.
kltr felsefesi

Bu cisim cam kesmiyor.


yleyse bu cisim elmas deil.

kk terim [Al m. Unterbegriff] [Fr. mineur ] [ ng. mincr (term) ] [Lat. minor
terminus ] [es. t. kk had ] : (Tas mda) Kapsam daha kk olan ve son u
nermesinde zne olan teri m :
nsan lmldr.
Sokrates i nsandr.
Sokrates lmldr.
Sokrates kk terimdir. S ile gsterilir.

kltr [Alm . Kultur ] [Fr., ng. cu/ture ] [Lat. cultura < colere = bakmak,
zenmek ] [es. t. hars ] : 1- (En dar anlamda) Bedenle ve ruhla ilgili bel
li yetileri gelitirme : Kltrfizik = Beden yapsn bakmla gelitirme ;
matematik kltr = Matematik bilgisin i gelitirme. 2- (Daha geni
anlamda) Eitim grm ve bu eitimle beenisi, usavurma ve eletirme
gc gelimi bir kiilik kazan m durumda olma. 3- Bir topl u m u n , kendi
i yasalarna gre, biim kazanmas ve gelimesi. N ietzsche kltr, bir
ulusun btn yaama biimleri nde birlikli bir slup kazanmas diye ta
n m lar. 4- Bir toplumun yaama biimlerinin eitli alanlarda olgunla
mas. 5- Tarihin sreklilii iinde insanlar yoluyla ve i nsanlarda gerek
leen tinsel biimlenme sreci ; insan n tinsel baarlar ve yaratlar.
6- Tm olarak tinsel ve trel yaam ; geni bir toplu m u n btn alanlarn
da ortak olan d insel, ahlaksal, estetik, tek n i k ve bili msel niteli kteki top
l umsal olaylarn btn. Kltrn eitli alanlar : a. Gereklii ilemeni n
eitli biimleri (tarmdan teknie dein). b . Birli kte yaama bii mleri
(toplumsal, eitimsel, ekonomik, siyasal). c. zel yaama biimleri. d.
Tanr, d nya ve insan zerinde yaant, bilgi ve betimlemeler (sylence,
din, d il, sanat, felsefe ve bilim bakmndan).

kltr evresi [Alm. Kulturkreis ] [Fr. aire de civilisation ]: 1- (Felsefe kav


ram olarak) Somut bir kltr balam, bir klt r bt n . 2- (Bud un
bilimde) Belli kltr deerlerinin ve rnlerinin, bir uygarln yayl
d alan.
kltr felsefesi [Alm. Kulturphi/osophie ] : Kltr olaylarn, kltr alanlarn,
kltrn z n , yapsn, gelimesini, bu gelimen i n anlam n , sralanma
dzenini, deer yasalar n aklayan felsefe abalarn n tm. / / Kltr
tarih iinde gerekletiinden oun lukla tarih felsefesi i le de zdetir.
kltr i nsanbilimi

Kltr felsefesi uralar -bu adla olmasa da- Sokrates ncesine dek geri
gider, zellikle sofistlerde doal olanla (physei) konulmu olan n (thesei)
ayrlmas biiminde belirir. Sofistlerin ura alan olan koyumlar (the
sei) bir kltr felsefesinin ura alanndan baka bir ey deildir. Ama
kltr felsefesi kesin biimini 1 8. yzylda kazanmtr. ( talya'da: Vico;
Fransa'da: Rousseau, Voltaire ; Almanya'da : zellikle Herder, Dilthey.)
Rousseau'da kltr felsefesi kltr eletirisi biimine girmitir. Klt r
deerleri eleti risi biiminde de N ietzsche'de, daha sonralar Spengler
vb. da da karmza kar.
kltr i nsanbilimi [Alm. Kulturanthropologie ] : Kltrn taycs, yaratcs
olarak insan zerine ret i ; felsefi insanbilim i le kltr bili mleri arasn
da balant kurmaya alr.
Kynikler Okulu [Alm. Kyniker, Kynismus ] [Fr. cynique, cynisme ] [ ng. Cynics,
Cynism ] [Yun. kyon = kpek, kynikos = kpeksi ] [es. t. Kelbiye ] : Ya
am n biricik ereini hibir eye gereksinme duymama ve kendi kendiyle
yetin me, ksaca salt zgrlk olarak erdemde bulan Sokratesi Yunan
felsefe okulu. / / Kurucusu Antisthenes'tir. Okul Kinosarges'te kurul
d uu iin Kynikler okulu diye adlandrlmtr. Baka bir kanya gre de
Kynik ad , kyon = kpek'ten tremitir. Kpek gibi olmay dile getirir.
Kynikler uygarlk deerlerini hor grd kleri ve yaama biimleri her tr
l kuraln d nda olduu iin bu ad almlardr.
Kyrene Okulu [Aln. Kyrenaiker ] [Fr. cyrenaisme ] [ ng. Cyrenaics ] [es. t.
Kayrevaniye ] : Haz veren her eyin i yi, ac veren her eyin kt olduunu
ne sren, istencin b iricik ereini, insan iin en doal bir d uygu olan
haz olarak gren Sokratesi Yunan felsefe okulu. / / Kurucusu Kyreneli
Aristippos'tur. Aristippos hazclk retisini sofistlerin d uyu mculuu
zerine kurmakla birlikte gerek hazza gtren biricik aracn bilgi
(Sokratesi e) olduunu syler.
L
Lamarklk [Alm. Lamarckismus ] [Fr. /amarckisme ] [ ng. Lamarckism ] :
Lamarck' n -+ dnmclk retisi : Trlerin deimezlii grne
kar olarak, trlerin i l k biimleri n i n yava bir deiim geirerek ev
reye uyduunu ne sren reti. bkz. dnmclk-
l i beralizm bkz. erkincilik.
logos [Yu n. legein = sylemek, konumak ] : Yunanca'daki ilk anlam sz, son
radan dnce, kavram, us, anlam, evren yasas anlamlarn da alm, He
rakleitos'tan beri felsefenin temel kavramlarndan biri olmutur. 1- Sz,
anlaml sz ; szn an lam. 2- (Mant ksal olarak) a. Deyi. b. Kavram.
c . (Platon ve Aristoteles'ten beri) Bir eyi anlalr klan mant ksal
temel. d. Mantksal olan n birlii. e. Bilim ilkesi. 3- (Ruhbili msel olarak)
a . (Yunan felsefesinde) nsan ruhunun usla ilgili blm. b. (Yen i in
san bili mde) Yaamn bilinsiz glerinin karsnda etkin bilin ilkesi.
4- (Fiziktesinde Herakleitos ve Stoa'dan beri) Evren usu, evren yasa
s. 5- (Tanr bilimsel olarak) a. Tanr sz. b. (Hellenizm felsefesinde)
Tanr ve evren arasndaki arac. c. (Augustinus'tan beri) Her bilgiyi ola
nakl klan Tanrsal k ; bilgi kayna.
lojistik [Alm. Logistik ] [Fr. logistique ] [ ng. logistic ] [Yu n . Logistike (tekhne)
= hesap sanat < logistikos = hesapla ilgili, hesaba d ayal ] : Semboli k
mantk, matematiksel mantk, cebirsel mantk. / / Bu teri mi i l ki n telson,
Cenevre Uluslararas Felsefe Kurultaynda ne srmtr (1 904). bkz.
mantk 6.
M

M : Klasik mantkta tasmn orta terim i n i gsteren gsterge.


madde bkz. zdek.
makrokosmos [Yun. makros = byk, kosmos = evren] : Evren btn.
Kart bkz. mikrokosmos.
maksim [Alm . Maxime ] [Fr. maxime] [ ng. maxim] [Lat. m ax i m a regufo = en
yksek k u ral. temel kural ] [es. t. kaide-i klliye, mesel ] : 1 - Ahlak i lkesi.
2- (Kantta) Tek kiinin, kendi isten ve eylemlerini belirlemek zere
koyd uu ahlak ilkesi ; genel geer olan nesnel ahlak yasasnn karsnda,
znel-+ ilke.
Makyavelizm (Machiavelizm) [Alm. Machiavel/ismus ] [Fr. machiavel/isme )
[ ng. Machiavel/ism ] : Devlet uruna her eyin yaplabilecei ilkesini
beni mseyen , Machiavelli'nin "il Principe" (Hkmdar) adl yaptna da
yanarak ortaya konmu siyasa retisi. / / Bu reti hibir eyden e
kinmeyen g ve gllk siyasasn d ile getirir; devletin yneti mi ve
glendiri lmesi iin her yola ba vurulabil i r ; ahlak, tre ve d i n devlete
baldr, devletse bunlara bal deildir.
maniheizm (Alm. Manichismus ] [Fr. manicheisme ] [ ng. Manichaeism ] :
Kurucusu Mani'nin adn alan d i n retisi : Eski ran'daki iyi ve aydnlk
bir gle kt ve karanl k bir g arasndaki sava tasarmna dayanr.
mantk [Alm. Logik ] [Fr. logique ] [ ng. /ogic ] [Yun. logike (tekhne) ] : 1. a.
Doru d nme sanat ve bilimi. b. Doru d nmenin yolu ve yntemi.
c. Mantksal d nme yetene.i. il. E n geni anlamyla : Dncenin ve
d ncenin varlk bii m lerinin, elerinin, biimlerinin, trlerinin, ola
naklarnn, yasalar n n ve d nce balamlarnn bilimi.
Mantn temel biimleri: 1 - Geleneksel biimsel (formel) mantk : D
nmenin ierik bakmndan doruluunu deil, bii msel doruluunu
gz nnde bulund u r u r ; d nce biimlerinin bir z mlenmesidir
(Aristoteles, "logike" szcn bu anlamda kullanmaz, mantk kar
l "analitik" der) ; verilmi nermelerden baka nermelerin karl ma
snn kurallarn saptar. eler retisi ve yntem retisi olarak i kiye
ayrl r ; eler retisi : kavramlar, yarglar, karmlar ve mantn temel
ilkelerini ; yntem retisi : kantlama yollarn, yntemleri ve bilimlerin
genel kurulu ilkelerin i aratr r ; bili mlerin ilerlemesi ve gelimesiyle
kapsam ve nemi artmtr, giderek mantn yannda ortaya kan bir
bilim retisi olarak olumut u r ; bu yeni bilim retisi Bacon ve Des
cartes'tan bu yana, yen i bir ey retmeyen tasm n karsna konmutur.
2- Ruhbilimsel mantk (19. yzyl) : Dnmeyi ruhbilimsel adan (bi
lin ieriklerinden kalkarak) kavramaya alr. 3- Transsendental man
tk (Kant ve Yen i Kantlk) : Dn menin salt bii mini inceleyen biim
sel mantktan ayr olarak bilgi nin mant ksal koullarn gstermeye a
lr. 4- Varlkbili msel (ontoloji k) mantk : a. Genel olarak : D n me
biimlerini varlk biimleriyle eit klar. b. Hegel'de doa ve tinin teme
linde bulunan z-biimleri ve z-balamlar retisi ; ancak bu mantksal
dizge deimez bir tz olarak deil, tersine logos'un ->- eytiimsel bir bi
imde ileriye doru giden bir gelimesi olarak kendini gsterir (eyti
i msel mantk). 5- Dil mant : a. lkin Aristoteles'te, sonra Stoa'da, ->
adclkta ve yeniden->- grngbilimde deiik biim lerde anlam zm
lemeleriyle ve giderek (ruhbilimcilie kar olarak) salt mantk biimin
de (Bolzano, Brentano, Meinong, H usserl), ayrca modern deneycilerde
ve zmleyici felsefede karmza kar (Carnap, Wittgenstein) ; b. Yo
ru mlayc (Hermeneutik) mantk : mantksal biimleri ve balantlar ken
di bana bir ey olarak dei l de, konuma ve d nme biimleri olarak ele
al r ve bu biimleri szn (konumann) canl d u ru m u iinde, deyilerin
somut yorumlan mas yoluyla kavramaya alr (H. L i p ps). 6- Matematik
sel mantk (simgesel mantk, lojistik, modern mant k) : Kavramlar sz
cklerle deil, gstergelerle gstererek ilem yapan mantk. lkin Leibniz,
de karmzakar (logica mathematica), dizgesel temellendirilii : 1 9. yz
yln i kinci yarsnda Boole, Schrder ve Frege i l e ; gelitirilmesi : Russell
ve Whitehead, ayrca Carnap ve H. Scholz i le. Mant matematiksel yn
temle kesin, gvenilir ve salt olarak temellendirmeye alr, dilin ok an
lamllndan kanmak iin, doal dil yerine tek anlaml ve mantksal he
saplara elverili yapma bir gstergeler-simgeler dili koyar. 7- ki deerli
mantk :Aristoteles'e dayanan klasik mantk iki deerlidir ;iki deer tanr.
Bu deerler gn lk d ilde dendii gibi doru ve yanl deil de, doru ve
doru olmayand r. ( r. A dorudur- A doru deildir ; biri doru ise
mantkl k

ise teki zorunlu olarak yanltr, ikisi d nda baka bir olanak yoktur.)
8- ok deerli mantk : ki deerden daha ounu, ounlukla da de
er tan r : doru, yanl, olanaksz (P. Fevrier) ; doru, yanl ve belirsiz
(Reichen bach).
mantkl k [Alm. Lcgismus ] : 1- Mantksal olan n kendine zgl ve ba
mszl zerine reti. 2- Salt mantksal olan n tek yanl olarak ar
basmas. 3- Evrenin mantksal bii mde d zenlenmi olduunu ne s
ren reti.
mantklatrc l k [Alm . Logizismus ] [Fr. logicisme ] [ ng. logicism ] : 1-
Mantksal olana ar deer verme. 2- (Ruhbilimciliin kart olarak)
Mant ruhbilimden bamsz olarak k u rma ve onun ruhbilimc stn l
n ne srme eili m i . 3- (Matematikletirmeye kart olarak) Ma
tematii manta indirgeme, mantn bir dal olarak ele alma ei limi.
mantksal deneycil i k [Alm. logischer Empirismus ] [Fr. l'empirisme logique ]
[ ng. logical empiricism ] : bkz. > i l msel deneycilk.
mant ksal olguculuk [Alm . logischer Positivismus ] [ ng. /ogical positivism ] :
bkz. yeni olguculuk.
Marburg Okulu [Alm. Marburger Schu/e ] [Fr. ecole de Marbourg ] : Varln
mantksal bantlarn bir rgt olduunu ne sren, gereklii kavram
sal, matematiksel yolla kavrayan bir lojistik gelitiren Yeni Kant okul.
/ / Bu okulun kurucusu H. Cohen, gelitiricileri P. Natorp ve E. Cas
sirer'dir. Bu ak m -+ zdekil i k ve -+ doalcln karsnda, bilgi ele
tirisi ve bilim kuram dorultusundadr. Bu okulun ayrca ahlak felsefesi,
sanat felsefesi, dil, d i n , sylencebilim aratrmalar da vard r.

Marksl k [Alm. Marxismus ] [Fr. marxisme ] [ ng. Marxism ] : Kari Marx ve


Friedrich Engels'i n gelitirdii, "bilimsel topl u mculuk" dorultusun
daki felsefe, toplum ve ekonomi retisi. / / Markslar felsefelerin i eyti
imsel zdekilik olarak ad land rrlar. Marksln dayand temel, in
sanln tarihsel ve toplumsal gelimesinin ekonomik gler ve ilikilerle
belirlenmi olduu ve d nce i le i lgili tinsel glerin de bunlarn bir
yansmas olduu grdr. Ekonomik i likiler ve bunun la i lgili tinsel
biimler ile kltr, altyap ve styap olarak balant iindedirler, bir
birleriyle nedensel bir bal l k iinde bulunurlar. Marksln felsefe
bakm ndan temel i l kesi udu r : nsann bilinci varl n deil ; tam ter
sine toplu msal varl bilincini belirler. Dnce ve bilin insan bey n i
nin rnleridir, insan n kendisi de bir doa rnd r, evresi iinde ve
methexis

evresi i le birl ikte gelii r ; insan toplumu da kltr ile birlikte bir doa
parasdr; insan tarihi de neden-etki balants iinde ve eytii msel bir
biimde geliir. Evren olmu bitmi bir ey deil, ilerleyen bir sretir ;
eytii m d e Marx'a gre, gerek d dnyadaki, gerek insan d ncesin
deki genel devinim yasas -bu devi n i m zdein varolu bii midir- ze
rindeki bilimdir. Hegel'in kartlklar iinde ilerleyen eytiimsel deime
si Marx'da s n flarn savana evrilmitir. S n flarn sava retisi de Dar
win'in retisinde kendisine dayanak bulur. Doadaki yaama savan
Marx i nsan toplumlarna da aktarmtr. Bilimsel toplu mculuk da sonu n
da bir doa bilimi bi imine girer. bkz. tarihsel zdekilik, zdeki
l i k, eytiim .

matematiksel mantk bkz. mantk 6.


materyalizm bkz. zdekilik.
mathesis universalis [Lat. universa/is evrensel ] [Yun. mathesis
= bilme,
=

bilim, kesin bilim olarak matemati k ] : Descartes, Leibniz ve amzda


Husserl'in bilgi lks olan, btn bilimlerin kendisine dayand, bil
gimizin btn kon ularn kesin matematiksel biimde kavrayabilen ev
rensel bilim. f / Bu lky ortaya atanlar, biimsel mant ve bilim
retisin i btn bili mlerin dayand temel sayarlar, btn bilgileri mizin
matematiksel bir kesi nlie, sei klie ulaabilmesi n i erek olarak grrler.

mekanikilik [Aln. h1echanismus ] [Fr. mecanisme ] ] [ ng. mechanism ] [es.t.


mihanikiye ] : 1- (Fizikte) Btn fiziksel olaylar uzay ve uzayda yer de
itirmelerle aklayan gr. ( r. lsnn mekaniki aklan.) 2- (Di
rimbilimde) Canl varlklar, organik olaylar mekani k yasalara gre ak
lamaya alan reti. ( zel bir yaama gc nn varln kabul eden
-'>- d i rimselciliin kart.) 3- (Fiziktesinde) Demokritos'un atomculu

unda temellendirilmi olan mekani k-doa ve evren gr. Cansz ci


simlerin devi n i m ve etkilerin i n mekanii n i tm gereklik olaylarnn z
rnei sayan ve ruhsal-tinsel olaylar da ancak nedensel-mekani k adan
ele alan dnya gr.

metafizik bkz. fizi ktesi .

methexis (Yun.) : Pay alma, katlma. Platon 'un -+ idea retisinde alglanan
nesnelerin idealarla olan ilikisini belirlemede kulland teri m : Nesne
ler ideaya-bu gerek varla- katlmakla, ondan pay almakla belli bir ey
olurlar.

125
mikrokosmos

mi krokosmos [Yun. mikros kk, kosmos = evren ] : Kk evren.


=

Evrenin bir parada yansmasn di le geti rir. ( r. nsan bir kk evren


dir. Modern fizi kte de atom mikrokosmos olarak adland rlr.)
misti k bkz. gizemsel.
mistizim bkz. gizemcil i k.
mitoloji bkz. sylenceb i l i m .
mitos bkz. sylence.
modern mantk bkz. mantk 6.
modus bkz. kip.
monad [Al m. Monade ] [Fr., ng. monade] [Yun. monas bir olan] ; 1 - (Es
=

ki Y u n an felsefesinde) Bl n mez birlik (Platon'da idea). 2- (Giordano


Bru no'da) Fiziksel ve ruhsal gerekliin elerinden her biri. 3- (Leib
niz'de) Artk blnemez bir birlik olan sonsuz saydaki tzlerin her biri.
moralist bkz. ahlak.
m o ral i z m bkz . ahlakc l k.
morfoloj i bkz. biimbilim.
mutul u k [Alm. Eudmonismus ] [Fr. eudemonisme ] [ ng. eudaemonism ]
[Yun. eudaimonismos ] [es. t. istisadiye ] : Yaamn anlam n mutlulukta
bulan, insan eylemlerinin son erei olarak mutluluu gren ahlak re
tisi. / / M utluluk kavram n a verilen anlama gre mutuluk retileri
trlere ayrlr: a. Hazcl k : Duyusal hazlara balanan mutuluk. b. Bi
reysel mutu l u k : Tek kiin i n mutluluuna balanan mutu luk. c. Toplum
sal mutu l u k : Toplumun mutl u l uu n u , iyiliini erek olarak alan mutu
luk. Bu son un cusu "Olabildiince ok insan n olabildiince ok mutlu ol
mas." dncesiyle kesin formln bulur ve yarar asndan ele alna
rak-+ yararc la (utilitarizm) varr.
mutl u l u k [Alm. G/ck ] [Fr. bonheur ] [ ng. happiness ] [es. t. saadet ] : 1 -
Genellikle insanlarn kendilerine en yksek erek olarak koydu klar
deer. Bilinci dolduran tam bi r doyg u n l u k durumu. stek ve eili mlerin
tam bir uyumu ve doygunluu. Deerli eylerin bolluu iinde al nan
nesnel d u rum. 2- Kiisel mutluluk duygusu : a. durum olarak; b. bir
kezlik bir yaant olarak. 3- Ahlak felsefesinin ana kavramlarndan biri :
zelli kle klasik eskia ahlaknn temel kavram : a. Bireyin mutluluu.
b. Top l u m u n mutluluu. 4- Kant'ta m utluluk erii lmesi g bir lkd r ;
b u n u n karsna Kant m utlulua layk olma deerini ulalabilir bir erek
olarak koyar.

126
N

neden [Alm. 1- Ursache, 2- Grund ] [Fr. 1 - cause, 2- raison ] [ ng. 1 - cause,


2- r eas on ] [Lat. 1- causa, 2- ratio ] [es. t. 1- illet, 2- sebep ] : 1. Ger
ek neden (illet). 1- Bir olayn gerek nedeni. Bir eyi etkileyen, o
luturan, douran ; -+ etki n i n ballak kavram ; gerek etkilere ve de
imelere yol aan etkileme. ("A B n i n nedenid i r." dendiinde, "A n n
varoluu B n i n varoluu n u n nedeni d i r." d e n m e k istenir.) Eskiada
ve Dekartlarda bugnknden daha geni anlamda kullan l m tr. Aris
toteles nedeni drt ayr anlamda kullan r : a. Bii msel neden (causa for
malis) : Biim veren neden. b. zdeksel-ieri ksel neden (causa materia
l is) : Gerekte bulu nan zdeksel neden ; zdeksel ko u l ; etkilemenin te
meli, deimeyen zdei ; ken d isinden bir eyin olutuu ey. c. Etki
kileyici neden (causa efficiens) : Balangta bulu nan edici, yapc, etkile
yici neden. d. Ereksel neden (causa finalis) : Bir son, erek gden neden .
G nmzde nedenin yalnzca bu son iki anlam kal m tr. Etkileyici ne
den, bir baka olay douran, bir olay ya da bir eylemi yaratan varl
gstermek ii n ; ereksel neden de, bir edimi gerekletirmek zere g
dlen erei gstermek iin kullan lr. 2- Bir z n , bir varln olana n n
varl k koulu olarak varl k nedeni, var o l m a nedeni (Lat. ratio essendi
ratio possibilitatis). Ancak burada olgusal olay henz sz konusu deil
d i r. byle bir olay iin gerek neden (causa) olmas zorun lu dur. 3- Ha
reket nedeni, kmldatc neden, gd (motif). stemen i n , eyle m i n i n ruh
sal nede n i .
il. Mantksal neden (sebep) : 1 - Kendisinden, baka bir yargnn, baka bir
nermeni n , baka bir kavramn zorunlukla kt yarg, nerme ya da
kavram. Temel, dayanak, gereke. (Ballak kavram : sonu = conse
c.utio.) 2- Dorulayc neden, dorulama, gereke : Bir eyi hakl gs
termek zere ne srlen kant. (Bu kant iyi olmayabilir de.) 3- Bilgi
nedeni (ratio cognoscendi) : Bir eyin bilin mesin i salayan neden . ( r.
Termometrenin ykselmesi s art n n saptanmas iin bilgi nedeni d i r ;

127
nedensel l i k

termometre snn ykselmesinin gerek nedenini aklamaz, yalnzca


onun bilinmesinin nedenidir.)
nedensellik [Al m. Kausa/itiit ] [Fr. causa/itt\ ] [ ng. causality ] [Lat. causali
tas ] [es. t. illiyet ] : -+ Nedenle -+ etki arasndaki balant. Nedensellik
yasas : Her olayn bir nedeni olduun u d i le getiren yasa. Nedensellik
i l kesi : Nedenle etki arasndaki balantnn zorunluluunu d ile getiren
i lke. Forml : Her etkinin zorunlu olarak b i r nedeni vardr. Nedensel
l i k i l kesi ve nedensel lik yasas trl biimlerde temellen..irilmi ve a k
lan mt r : lkin Demokritos olaylarn nedensel balantsnn szn
etmitir. Aristoteles "ortaya kan her eyin, bir ey yoluyla bir eyden,
belli bir ey olarak ortaya ktn" syler. Doa bilimleri n i n gelime
siyle nedensellik a klk kazan m tr. (Bacon, Galilei, Kepler vb.). H ume,
nedensellik kavramn eletirerek, nedensellie inanman n armlara
ve alkanlklara d ayandn ne srmtr. Kant nedensellii, d n
memizin nsel biimi olan -+ kategorilerden biri olarak bel i rler; Kant'a
gre nedensellik bilgi iin zorunlu olan bir kavramd r, deneyden gel
mez. ama yalnzca duyulur d nyada (grngler d nyasnda) geerlidir.
M i li, Spencer vb. nedenselliin yalnzca deneyden geldiini ve tmeva
rn yoluyla kazan ldn ne srerler. Yen i fizikiler nedensellik i l ke
sinin uygulan masnn snrszlna kardrlar ; onlara gre nedensell i k
ten bir varsay m olarak, bir aratrma ilkesi ->- bulgusal i lke olarak, ola
slk kural olarak yararlanlabilir. zdekiler nedenselliin yalnzca
doada deil, yaam olaylarnda. ruhsal yaamda ve tarihte de (toplumsal,
ekonomik nedensellik) geerli olduun u savunurlar.
nefret [Alm. Hass ] [Fr. haine ] [ ng. hate ] : Bir eye ynelmi d uygu. Kiilere
kar : Birinin ktln istemeye varan tutku ; yok etme isteine va
ran bir yadsma ; bu yzden nefretin en yksek derecesi ldrmeyi is
teyen nefret olarak adlandrlr. eylere (nesnelere) kar : Sevmeme ;
uzaklatrmay, ortadan kaldrmay isteme (yalandan nefret, matema
tikten nefret, hayvanlardan nefret vb.).
nesne [Alm. Objekt, Gegenstand ] [Fr. objet ] [ ng. object ] [Lat. objectum =
karda bulu nan, karya konan ] [es. t. ey ] : 1- (Genellikle) Kar
mzda bulu nan ey. 2- zneni n bal lak kavram olarak, zne edi m i n i n ,
bilinci n kendisine yneldii ey : a . Kendisine ynelinen, d nlen, ta
sarlanan nesne, kendisine ynelen bir edi m olmadan var olmayan ey ;
bilinte, d nme nesnesi (konu) olarak d nme olaynn karsnda
bulunan ey ; d ncel (ideal) nesne. b. zne edi m i nden, bilinten bam-

l ?P.
nitelik

sz olan gerek (real) nesne ; gereklik olarak, d dnyan n bir paras ola
rak bilincin karsnda d u ran ey.
nesnel [Alm . objektiv ] [Fr. objectif] [ ng. objective ] [es. t. afaki, eyi ] : 1 -
Nesneye ilikin olan. 2 - Nesne i le uyuan, nesne ile uyum iinde olan.
3- Bireyin kiisel grnden ba msz olan. 4- Genel geer olan, her
d nce iin geerli olan. 5- Bi reyst olan, rnein nesnel tin : a. Bi
reyleri aan, ama ayn zamanda onlar birletiren tinsel yaam alan (sanat,
bilim, ahlak , h u k u k). b. Tinin, znenin d na kan r nleri, yaptlar,
kurulular.
nesnelleme [Alm . Objektivation ] [Fr., ng. objectivation ] [es. t. afaki/eme ) :
znel olann, nesnel olan, zneden ayrlm olan bir varl k iinde orta
ya kmas. Btn kltr rnleri, btn tinsel yaptlar, tinin, kltrn
nesnellemeleridi r.
nesnelletirme [Alm. Objektivierung ] [Fr. objectivation ] [ ng. cbjectivotion ]
[es. t. afaki/etirme] : 1- znel olann, ya da bir dncenin (idenin)
gereklemesi. 2- znel olan n saptan mas.
nesnellik [Alm . Objektivitiit ] [Fr. objectivite ] [ ng. objectivity ] [es. t. afaki
lik, eyi/ik ] : 1- zneden bamszlk, nesnenin kendisine uygun l u k. 2-
znenin kendi d uygu, gr ve nyarglarndan uzakta kalarak ve her
hangi baka bir etki altnda da kalmakszn bir nesneyi kavrama nitelii.
3- Genel geerlik. 4- Bireyst gereklik.

nicelik [Alm. Quantitiit ] [Fr. quatite ] [ ng. quantity ] [Lat. quantitas ] [Yun.
posofei ] [es. t. kemiyet ] : llebilen, azal p oalabilen bykl k ; n ice,
ne kadar, ne byklkte sorularn n karl. / / Aristoteles'den beri
niceli k temel anlatm biimlerinden (kategori) birid i r. Mantkta bir ner
menin tmel ya da tikel oluu onun niceliidir.

nihil izm bkz. h iilik.


nirvana (Sanskrite) : Budizmin "kurtulu" iin k ulland terim . Her trl
isteklerden, tutkulardan, d uygulanmlardan kurtu lup, ben'in ortadan
kalkt en yksek ruh d u ru m u na erime.
nitelemede eliki [Lat. contradiction in adiecto ] : Bir terimle ona katlan,
ona eklenen n itelik arasndaki eliki. ( r. keli silindir, yuvarlak gen.)

nitelik [Alm. Qualitiit, Beschaffenheit ] [Fr. qualite ] [ ng. quality ] [Lat. quali
tas ] [Yun. poiotes ] [es. t. keyfiyet ] : 1- Bir nesnenin yapsn belirleyen,

129
noema

bir eyi yle ya da byle yapan zel l i k ; nite, ne gibi, nasl sorularnn
karl. / / Aristoteles'ten beri nitelik d ncenin temel anlatm biim
lerinden (kategori) biridir. 2- (Mantkta) Bir nermenin olumlu ya da
olumsuz oluu. Yarglar n iteliklerine gre evetleyici, deilleyici ve s
n rlayc olurlar.
noema (Yun.) : Dnce ; d nce ierii. Dnme ediminden (Yun. noesis)
ayrmak zere zellikle Husserl'in kulland kavram. Noema (dnce
ierii), Husserl'de, neosis'in (dn m e edimin in) ayrlmaz bir balla
k kavramdr.
nominalizm bkz. adclk.
norm bkz. dzg.
noumenon (Yun.) : 1- Duyularla alglanan eylerin (-+ grng = phaino
menon) kart olarak usla kavranan ey. 2- (Kant'ta) Duyulur grn n
deil, d uyust bir grn n konusu olan ey ; grng kart ; alglayan
bir zneyle herhangi bir balants olmakszn var olan gerekler d nya
s. Noumenon ancak d uyarla gereksinme d uymakszn grleyebilen ;
eyleri dorudan doruya kavrayabilen bir anlk, Tanrsal bir us iin var
d r. nsan d uyarlarla bal olduundan byle bir kavram grleyemez,
onu d nebilir yalnzca.
nous (Yun.) [Lat. intellectus ] : Us, tin. 1 - (ilkin Anaxagoras'ta) : Evreni d
zenleyici, zdeksel olmayan ilke. 2- nsann en yksek yetenei a.

(Platon'da) i dealara ynelmi d nme-us :.dimleri. b. (Aristoteles'te)


Kuramsal ve klgl d nme gc. 3- a . Dnmenin ilkesi ve gelip ge
ici olmayan tz. b. (Plotinos'ta) Usla kavranan d nyann, idealar ala
n n n ilkesi.

130
o
O : Biimsel mantkta tikel olumsuz nermelerin simgesi. ( r. "Baz in
sanlar kara gzl deildir.'')
obje bkz. nesne.
okkasionalizm bkz. aranedencilik.
olanak [Alm. Mglichkeit ) [Fr. possibilite ) [l ng. possibi/ity ] [Lat. possibilitas,
potentia ] [es. t. imkn ] : Olabilirl i k ; bir eyin olabilir oluu. 1- (Nesnel
olarak) Belli koullarda gerek olabilecek olan. 2- (znel olarak) Belli
varsaymlar koyarak gerekleebilecei d nlen ey.
olasclk [Alm. Probabi/ismus ] [Fr. probabi/isme ) [ ng. probabi/ism ] [Lat.

probabilis = olas, denenebilir) [es. t. ihtimaliye ) : Bilginin ancak ola


slk deeri olduunu. salt dorun u n bilinemeyeceini, bilginin yalnzca
olasla eriebileceini ileri sren kuramsal-kukucu reti.
olaslk [Alm. Wahrscheinlichkeit ] [Fr. probabilit e ] [ ng. probability ] [Lat.
probabi/itas ] [es. t. ihtimaliyet ] : 1. (Felsefede) Dorulua yaklam dere
cesi. Bu anlamda: 1- Ortaya kmas zorunlu olmayan bir olayn ortaya
kma olanann en yksek derecesi. 2- O zamana dein yaplan deney
lerle bir olayn ortaya kmasnn beklenilmesi, ama yine d e salt bir ke
sinlii bulunmamas d u r u m u. 3- B i r eyin doru saylmas iin yeterince
nedenlerin bulunmamas durumu. il. (Matematikte) G venilirliin say ile
belirlenmesi ; bylece belli bir olayn ortaya kabilme olana hesap
edilebilir. ( r. Bir zar atmada alty tutturmada 1 /6 olaslk vardr.)
olgu [Alm. Faktum ] [Fr. (ait ] [ ng. fact ) [Lat. factum = yaplm olan ] [es.t.
vaka ] : Dnlm olann kart, olmu olan, gerek olan, gerekle
mi olan.
olguculuk [Alm. Positivismus ) [Fr. positivisme ] [ ng. positivism ] [es. t. ispa
tiye ] : Aratrmalarn olgulara, gereklere d ayayan, fiziktesi aklamalar
k uramsal olarak olanaksz, klgl olarak yararsz gren ; deneyle denet

l 'H
olgu dorular

lenmeyen sorular szde soru olarak n iteleyen felsefe dorultusu. / /


Terim olarak, A . Comte'u n felsefeye getirdii bir kavramdr. Olgucu
luun temel kavram olan olgu olgulcular arasnda trl anlamlarda kul
lanlagelmiti r ; ancak hepsinin birletii , doa bilimlerin i n evren tasa
rmna ve yntemlerine uyma zorunluluudur. Olguculuu d izge olarak
kuran A. Comte'd ur, ama Comte'dan nce D. Hu me, d'Alembert ve
Turgot da ayn dorultudadrlar ; baka temsilcileri : Mill, Spencer, Mach,
Avenarius vb.
olgu dorular bkz. doruluk.
oligari bkz. takmerki.
olumlu [Aln. positiv ] [Fr. positif] [ ng. positive ] [es. t. mspet, vcubi ]: 1 -
Evetleyici. (Deilleyicinin kart.) 2 - Onaylayc, dorulayc. 3 - G
venilir olan. Kart bkz. olumsuz.
olumsal [Alm. kontingent ] [Fr., ng. contingent ] [Lat. contingens ] [es. t. mm
kn ] : Rastlantsal olan ; ne zorunlu ne de olanaksz olan ; olabilir de ol
mayabilir de olan (ey).
olumsallk [Aln. Kontingenz ] [Fr. contingence ] [ ng . contingency ] [Lat.
contingentia ] [es. t. imkn ] : Olumsal olann nitelii ; olumsal olma d uru
m u ; ken dinde var olma ilkesini bulundurmayann, zorun l u olmayann ni
telii. Kart bkz. zorunluluk. Felsefede zellikle Fransz filozoflar
(Renouvier, Boutroux) bu kavram ilemilerdir. Boutroux'ya gre doa
yasalar olumsallk n itelii tarlar.
olumsuz [Alm. negativ ] [Fr. n egatif] [ ng. negative ] [es. t. menfi ] 1- Bir eyi
yadsyan. 2- Deilleyici ; ne srlen bir savn yanlln ortaya
koyan (yarg).
o l u [Alm. 1 - Werden, 2- Genesis ] [Fr. 1- devenir, 2- genese ] [ ng. 1- beco
ming, 2- genesis ] [Lat. fieri < in fiere = olu halinde ] (Yun. genesis ]
[es. t. 1- sayruret, 2- tekevvn ] : 1. Deime sreci. Bu anlamda : 1 - Bir
d u ru mdan teki d u ruma gei. 2- Olanaktan gereklie gei. 3- Srek
li deiim olay. 4- Deimez, zamand olan ze karlk iinde, gerek
liin deien, deiim iinde olan z belirtisi. 5- Deimez olan, olmu
bitmi varlkla kartlk iinde, yaamn oluma, gerekleme, kendisini
tamamlama nitelii. i l . ncelenen bir kon u n u n (bir varln, bir grevin,
bir kuru m u n) oluu ; gz nne alnan andaki durumuna dein geliip
oluma bii m i . Yaamn oluu mu, douu ya da gelimesi.
Ayrca: Tevrat'n d nyan n oluunu an latan birinci kitabnn bal.

132
ortaklaalk

oluum [Alm. Bildung ] [Fr., ng. formation ] [es t. teekkl ] : nsan ruhu ve
.

dncesinin kltr deerlerine tam bir anlayla katlabilecek bir bi


imde tinsel gelimesi ve biimlen mesi. nsan n belli lklere ve belli
rneklere gre yetimesi. 11 Gerek oluum son bulmu bir ey deil,
d urmadan gelien canl bir olutur.
ontoloji bkz. varlkb i l i m .
ontolojik kant bkz. Tanr .
ontoloj i k mantk bkz. mantk 4.
onur [Alm. Wrde, Menschenwrde ) [Fr. dignite (humaine) ) [ ng. dignity )
[Lat. dignitas ) [es. t. haysiyet ) : nsan n , d u yan, d nen ve zgr bir
varlk olarak tad deer, insan olarak insan n deeri. 1 1 Kant'a gre
onurlu bir varlk olmas dolaysyla insan hibir zaman bir ara olarak
kullanlmamal d r.
organon (Yun.) : Alet, ara. Aristoteles'in mantkla ilgili yaptlarn n btn
ne verilen ad. Aristoteles'in kendisinin mantk iin k ulland terim "ana
litik"tir. Aristoteles'te mantk doru d nmenin yntemi ve sanat,
bilimlerin yntemidir. Organon denmesinin nedeni de bu anlamla il
gili : Doru dnmenin aleti ; bilimsel bilgiye gtren ara.
ortak duyu [Alm. Gemeinsinn ) [Fr. sens commun ) [ ng. common sense ] [Lat.
sensus communis ] [Yun. koine aisthesis ] [es. t. hiss-i mterek ] : 1- (Aris
toteles ve skolastik felsefede) eitli duyu organlar n n verileri ni bir
letiren, baka bir deyile, ayn nesneden d uyularn her biri ile alnan
trl duyumlar d zenletirerek o nesneyi tek ve ayn nesne olarak alg
lan r klan yeti. 2- a. Belli bir evrede edinilmi ve herkese kabul edi
lebilir diye d nlen kanlarn toplam. b . (zellikle skoya Okulun
d a) Bilgi ve ahlakn kayna olarak salam insan anl. bkz. skoya Oku
lu.
ortaklaalk [Al m. Gemeinschaft ] [Fr. communaute ] [ ng. community ] [es.t.
cemaat ] : Ortak olann z belirtisi. Ortaklaa edinilen zdeksel ve tinsel
deerlere dayal toplu msal iliki. Bu anlamda: (Genel olarak) Aralarnda
bir ortakl k bulunan insan bei. 2- nsanlarn birlikte yaamalarnn
belirli temel biimlerine verilen ad : Tnnies'in "Gemeinschaft und
Gesellschaft" (Ortaklaal k ve Toplum) adl yaptndan !:-eri, insanlarn
doal, organik birlikteliklerinin eitli biimlerine verilen ad (aile, soy,
u l us). Usa uygu n, istence dayanan, istendiinde zlebilen bir erek ba
ll olan toplum'dan ayrt ed ilir.
orta terim

orta terim [Alm. Mittelbegriff] [Fr. moyen terme ] [ ng. middle (term) ] [Lat.
terminus medius ] [es. t. mutavasst had ] : (Tasmda ) Byk terimle k
k terim (ncller) arasnda balant kuran arac terim ; b u n u n sonucu
olarak iki nclde d e bulunan, ama sonu nermesinde bulun mayan
teri m :
nsan lmldr.
Sokrates insandr.
yleyse Sokrates lmld r.
nsan, orta terimdir. M ile gsterilir.

bek [Alm. Gruppe ] [Fr. groupe ] [ ng. group ] : 1- Grlr bir biimde bir
biriyle az ok sk ball olan okluk. 2- Toplu mbilimin temel kavra
m olarak: Toplu m u n en dar biim ine verilen ad.
br dnya bilgisi [Alm. Eschato/ogie ] [Fr. eschatologie] [ ng. eschatology ]
[Yun. eschaton = son, sonuncu ; logos = reti ] [es. t. ilm-l-ahiret ] :
Evren ve i nsanln sonu ile ilgi l i retiler. / / Tek insan n sonu ile ilgili
olarak lmden sonraki yazg (bireysel br d nya bilgisi); d nyann
sonu ile ilgili olarak, llerin d irilmesi, kyamet gn ve br d nya
konularn iler (genel br d nya bilgisi).
dev [Alm. Pflicht ] [Fr. devoir ] [l ng. duty ] [Yun. deon, katheton ] [Lat. offi
cium ] [es. t. vazife ] : Yapmak zorunda olduumuz, yapmamz gereken
ey; ahlaka ykml olduumuz ey. dev d uygusu : 1- devlere kar
sorumluluk duygusu. 2- stemelerimizin belirleyicisi olarak ahlak ya
sas zerine bilin (Kant).

e [Alm. Element ] [Fr. element ] [ ng. element ] [Lat. elementum ] [es. t.


unsur ] : 1- (Genel olarak) Bir bileiin en yaln paralarndan biri. Yapc
e olarak blnmez temel paralar. 2- (Mantkta) B i r snfa (ya da b
tne) bal olan bireylerin her biri. 3- (Bilgi retisinde) Kavram ve yar
glar (bilgi eleri). / / B i r bilimin eleri bu bilimin i l keleri ve i l k ner
meleridir, (zellikle tmdengelimli bilimlerde, rnein geometride.)
4- (Fiziktesinde) Ana zdek, i l k zdek (Thales iin su). / / Antikada
E mpedokles'ten beri drt temel e kabul edilir : Toprak, su, ate, ha
va. Pythagoraslar ve Aristoteles bunlara beinci e olarak "aether"i
eklemilerdir.

reti [Alm. Lehre ] [Fr., ng. doctrine ] [Lat. doctrina < docere = retme k ] :
retilen ey. Dinbilimsel, felsefesel y a d a bilimsel konularda doru
olarak ne srlen, doru diye retilen kuramlar dizgesi.
reti dzenleyicileri

reti dzenleyicileri [Alm. Doxographen ] [Yun. doksographoi ] : Antik


ada filozoflarn d nce ve kan larn toplayp sorunlara gre dzen
leyerek yazan yazarlar (Diogenes Laertius).
retim bilgisi [Alm. Didaktik ] [Fr. didactique ] [ ng. didactics ] [Lat. didac
tica ] [Yun. didaskein = retmek) ] [es. t. fenn-i talim- tedris, sanat-
tedris ] : 1- retme sanat ; retme bilimi. 2- Eitbilimin retim ko
nusu ile ilgi li blm.
ke [Alm. Genie ] [Fr. genie ] [ ng. genius ] [Lat. genius <gigno = yaratyorum,
meydana getiriyorum] [es. t. dhi ] : Yaratc yetenein en yksek dere
cesine u lam kii.
kelik [Alm. Genialitiit ] [Fr. genialite ] [es. t. dhilik ]: Yaratc yetenein
yeni olanaklara yol aan en yksek derecesi. // kelik ile yetenei kar
trmamak gerekir. Yetenekli kii ancak kendi olanaklarnn sn r iinde
en y ksek d zeye ulaabilir; ke ise bu snr aarak yeni olanaklar ya
ratr.
lt [Alm. Kriterium ] [Fr. criterium, critere] [ ng. criterian ] [Yun. kriterion <
krinein = ayrma, yarglama] [es. t. msdak, miyar, kstas ] : 1- (Genel
olarak) Ayrma ve yarglama arac ; doruyu yanltan ayrt etm arac.
2- (Mantk ve bilgi retisinde) Bilgide doruluu ya d a yanll ayrma
arac / / lt olarak geerli olanlar: a. Bii msel : mantksal elimezlik
ilkesi. b. Konuyla uygun d me ; kavramla grnen (algnn) rtmesi ;
apak olu.
nceden kurulmu uyu m : Leibniz'in, gerekliin dzeni n i dile getirmek
zere kulland terim. / / Bu d zen karl kl etki ya da gerek etkile
melerden olumamtr ; tam tersine, Tanr bu dzeni nceden kurmu,
btn -+ monad'larn yaam ve tasarm ierikleri arasndaki uyum ve
sralaman n d ncel d izgesi olarak nceden belirlemitir. "Tanr btn
varlklar srekli bir uyum iinde bulunacak gibi d zenlemitir." Leib
niz'e gre byle bir "nceden kurulmu uyum" ruh i le benden arasn
d a d a bulunu r. (Ruhun monad 'lar i le bedenin monad'lar arasnda hi
bir nedensellik balants yoktur.) Ruh i le beden ileyileri batan beri
birbirine ayarlanm iki saate benzer, aralarnda nceden kurulmu bir
uyum vardr.
ncel [Alm . Anteceden t ] [Fr. antecedent ] [ ng. antecedent ] [Lat. antecedens
= nde giden ] [es. t. mukaddem ] : (Mantkta) Son ucun karld ner
me ya d a nermeler. ( r. tasmda : byk ve kk nerme.) / / Her
ns e l

iermede ieren terim nceldir, ierilmi olan --+ ardldr. Varsaym


sal bir yargda ko u l u bildiren nermeye (A doru ise) ncel, koullan
m nermeye d e (B de dorud u r) ard l denir. bkz. ard l .
ncesizlik-sonraszlk [A lm. Ewigkeit ] [Fr. eternite ] [ ng. eternity ] [Lat.
aeternitas ] [es. t. eze/iyet-ebediyet ] : 1- Ba son u olmayan sreklilik.
2- Varln tam bir okluu. Bu okluk, zaman ve zamanszl ken
dinde bulundurur, ba ve son u olmayan bir biimde uzanr, kendi d n
da artk hibir ey yoktur, Tan rnn ncesiz-son rasz varoluu (her anda
hazr oluu). 3- Zamann d nda olan n belirgin zellii. 4-Zaman n
mutlak olarak ortadan kaldrlmas v e yadsn mas. 5 - Zamandan bam
sz olan ; idelerin , saylarn , mantksal olgularrn zamand olular. 6-
alarn deii kliin i zaman iinde ama, ya da bunu ne srme. ( r.
Sonsuz bar.) 7- Zaman ama (Schelling).
ncller [Al m. Priimisse ] [Fr. premisses ] [ ng. premiss ] [Lat. praemissa ] [es.t.
mukaddemat ] : Tasmda kendilerinden sonucun karld nermeler.

nerme [Alm. 5atz ] [Fr., ng. proposition ] [Lat. propositio ] [es. t. kaziye ] :
(Klasik mantkta) -+ Yargnn szlerle d ile gelii ; doru ya d a yanl ola
bilen bir anlatm. 1 1 Modern mantklar doru ya da yanl olabilen an
latm yan nda belirsiz kalan bir anlat m da bulund uuna d ikkati ekmi
lerdir. nerme mantksal terim olarak temel anlam n modern mantk
ta kazan mtr. B. Russell nermeden " l k planda bir eyi ya doru ola
rak ya d a yanl olarak dile getiren szler kuruluu." n u anlar ; rnein :
2x2 4 de 2x2 = 5 d e birer nermedi r ; "Sokrates bir insandr." "Sokra
=

tes bir insan dei ldir." de birer nermedi rler ; nemli olan nermeden
nerme grevini ayrmaktadr. nerme grevi bir anlatmda bu anla
t m kuran bir ya da daha ok belirsiz paray, bu paralara deer. yk
lendiinde bir nerme klacak olan anlatmd r. r. "X bir insan d r." X
belirsiz kald srece bu nerme ne doru d u r ne yanl; X e bir deer
verilirse b undan doru ya da yanl bir nerme kar.
nsel [Alm., Fr., ng. a priori ] [Lat. a priori = nden, nceden olan ] [es. t.
kabli ] : Deneyden bamsz olan, ana deneyle canlandrlabilen, bilin
cine varlabilen (bilgi) ; deneyin tesinde geerlii olan (bilgi). f f nsel
bilgi, Platon'dan beri felsefede zerinde d u rulan bir sorundur. Yeni
_
a bilgi retisinde nsel (a priori) ile -+ sonsal (a posteriori) temel
bir kavram ikilisidir: 1- Bilgi n i n iki kayna retisinde nsel unlarla
eanlamld r : a. Dn ceden, ustan gelen, kavramsal olan. b. Dou
tan. c. Kendiliinden (spontan) oluan ; sonsal ise bunlarn kart olan
nsezi

kavramlarla bir saylr: a. Duyusal deneyden gelen. b. Edinilmi. c. A


lnm. 2- Kant bu kartl yeniden ortaya koyup derinletirmitir.
Kant nsel deyince, deneyi olanakl klan anlar ; nk ona gre her
bilgi zaman bakmndan deneyle balar, ama yalnz deneyden tremez.
Bu anlayta nsel = kavram, d nce deildir, nk nsel olan gr
lerde (uzay ile zaman) vard r ; bunlar da deneyi olanakl klan biimler,
koullardr. 3- amzda grngbilim ve bu rn nsel olarak z
grme ilkesi, nseli yalnz kavramsal olana ballndan ayrmam, onun
biim ilkeleriyle olan ilikisini de kesmitir. Bu anlayta nsel, do
rudan doruya grlen zlklerin niteliklerini, z balamlarn ve z
ilikilerini, hem de zellikle ierikleri bakmndan belirleyen bir terim
olmutur. Kant'n biimsel nsel' ine (forma! a priori'sine) kar ieriksel
bir nsel ileri srlmtr. Ayrca d u ygusal nselden (emotional a
priori), deer nselinden (M. Scheler, N. Hartmann) ve d insel bir nsel
den de (R. Otto, Troeltsch) sz edilir.

nsezi [ Al m . Ahnung ] [Fr., ng. presentiment ] [es. t. hissikablelvuku ] : Te


mellendirilemeyen duygu. Verilmemi olann, bilinmeyenin, zellikle
gelecekle ilgili olan n nceden duyulmas, doru gibi saylmas. Yeni
felsefede jabobi ve Fries nseziyi, duyulurst olan n d uyusu olarak,
deneyle snrl bilmenin karsna koy mulardr.
nyarg [Alm. Vorurteil ] [Fr. prejug e ] [ ng. prejudice ] [Lat. praejudicium ]
[es. t. fikr-i batl, itikat- batl, pein hkm ] : Bir eyi yeterince bilme
den varlm kan ; nceden verilmi yarg.
rtk [Alm. implizite ] [Fr. implicite ] [ ng. implicit ] [es. t. zmni ] : rtl,
kapal olarak ierilmi olan. bkz. ierme.
rtk tasm [Alm. Enthymem ] [Fr. enthymeme ] [ ng. enthymeme ] [Yun .
enthymema = Dncede (en thymo) tutulan ] [es. t. kyas- matvi ] :
ncllerden birinin ak olarak d i le getirilmeyip d ncede tamam
land tasma verilen ad. // Burada ya byk nerme eksiktir : "Yalan
sylyorsunuz, yleyse size gvenilemez." ; ya kk nerme eksiktir :
"Yalan syleyenlere gvenilemez; yleyse size gvenilemez." ; y a d a
sonu eksik olabilir: "Yalan syleyenlere gvenilmez ; oysa yalan sy
lediniz."
rtme [Fr. coincidence ] [ ng. coincidence ] [Lat. coincidentia ] [es. t. teta
buk ] : ki eyin birbiriyle tam olarak uyumas ; i ki olayn ayn zamana
rastlamas. Kartlklarn rtmesi (Lat. coincidentia oppositorum) : i l k
zdek

olarak Nicolaus Cusanus'un kulland bu kavram , d nce olarak eski


d i r. Kartlklarn rtmesi u anlamlarda kullan l r : 1- Fiziktesi ve
d insel anlamda btn kartlarn kke bir birlie geri gitmesi. 2- ner
medeki elimeyi eytiimsel bir bii mde kaldran d nce ve varl k il
kesi. 3- Nicolaus Cusanus'ta Tanr, kartlklarn rtmesidir. Cusanus'a
gre, sonluda elien sonsuzda bird i r (daire ve doru izgi) ; d nyann
kendisi d e Tanrda rten kartlklarn d lamas olarak belirir.
yknme [Alm. Nachahmung ] [Fr., ng., imitation ] [Lat. imitatio ] [Yun. mi
mesis ] [es. t. taklit ] : rnek alnan eyi yeniden yapma.
yknme kuram [Aln. Nachahmungstheorie ] [Fr. theorie de l'i m itatio ] :
Sanat yaratmalarn n i lkesinin yknme ( = m imesis) olduunu ne s
ren k u ram (Aristoteles).
z [Alm . Wesen ] [Fr., l ng. essence ] [Lat. essentia ] [Yun. ousia ] [es. t. zat,
mahiyet ] : 1- Varln asln kuran ey ; temel zellik. Kart bkz. ili
nek. 2- Bir eyin ne olduu, nas!I olduu olgusu ; bir eyi o ey yapan, y
le oluun u salayan ey ; bir varln yapsn kuran ey. Kart bkz. var
olu- 3- Kalc, d eimez olan. gel i p geici olmayan, her zaman var ol
makta olan varlk. Kart : Deien, deimekte olan varlklar. 4- Bir
eyin bireysel ve gerek olan kendine zg bii m i ; kendine zg belir
tisi. 5- Fiziktesinin konusu olarak : Kendinde varlk. Kart bkz. g
rng- 6- , ekirdek. Kart : d , kabuk.
zbillm [Alm. Eidetik ] [Yun. eidostan ] : (Husserl'de) Olgu biliminin kart
olarak d nlen, z grsnde verilmi olann bilimi. bkz. grng
bilim il.

zdek [Alm. Materie ] [F.r. matiere ] [ ng. matter ] [Lat. materia, materies ]
[Yun . hyle ] [es. t. madde ] : (Yaln anlamyla) i nsann almasyla bir
erek uruna biim verdii ya d a yararland doal cisimler, nesneler.
(Felsefede) 1- Temel zellii yer kaplama olan varlk (Descartes). 2-
(Tin , ruh ve d nn kart olarak) Duyularla alglanan cisimleri k u ran
tz ; cisimsel olann paralanmaz bozulmaz tz. 3- (Aristoteles felse
fesinin zel kavram olarak) Ancak bilim yoluyla gereklik kazanacak
olan, henz belirsiz olanak d u r u m undaki ey : a. l k zdek (hyle prote
prima materia), salt zdek, btn eylerin temelde bulunan (hypokei
menon-substratum), ken d iliinden var olmayan, ancak biimle etkin
leen gereklik. b. Son zdek (hyle eskhate) ya da i kinci zdek (materia
secunda) : Biim alm zdek.
zdekbii mci l i k

zdekbiimci l i k [Al m. Hylemorphismus ] [Fr. hylemorphisme ] [ ng. hyle


m orphism ] [Yun. hy/e = zdek ; morphe = bii m) ] : zdek ve biimin,
gerekliin iki i lkesi olduunu ne sren reti (Aristoteles ve Aqui
nolu Thomas).
zdekil i k [Al m. Materialismus ] [Fr. materialisme ] [ ng. materialism ] [es.
t. maddiye ] : 1 - Her trl gerekliin -yalnzca nesnel deil, ruhsal ve
tinsel olan gerekliin de -zn ve temelini zdekte gren, zdekten
baka h ibir tzn bulun mad n ne sren d nya gr. 11 zdei ev
renin ilkesi yapan eski Yunan atomcularndan Leukippos ve Demokri
tos'tan beri zdekilik trl biimlerde ortaya kar. ngi ltere'de 1 7.
yzylda Hobbes, Fransa'da 1 8. yzylda Lamettrie ve Holbach, A lmanya'
da 19. yzylda Ludwig Bchner'le en y ksek d zeye u lamtr. 2- (Ah
/ak felsefesinde) Yalnzca yararl ve haz veren eyleri eriilmeye deer
sayan, ieriksel-zdeksel deerler d nda kendi bana var olan bamsz
bir deerler alan n kabul etmeyen d nya gr.
zdeksel [Alm . materie/I ] [Fr. materie/ ] [ ng. materia/ ] [es. t. maddi ] : z
dee ilikin olan. bkz. zdek. Kart bkz. tinsel.
zdeksizci l i k [Alm. lmmaterialismus ] [Fr. immateria/isme ] [ ng. imma
terialism ] [es. t. gayr-i maddiye ] : 1- zdein kendine zg bir gerek
lii olmad n kabul eden reti. 2- Evrenin temelinin ve genellikle
gerekliin z n n cisimsel olmad n ne sren reti. 3- Ruhun ci
s imsel olmadn ne sren reti. (zdeksizcik teriminin yaratcs
olan Berkeley, bu szc kend i felsefesi iin kullan m tr.)
zde [Al m. identisch ] [Fr. identique ] [ ng. identical ] [Lat. identicus = ayn
olan ] [es. t. ayni ] : Bir ve ayn olan ; bir ve ayn anlama gelen. ( r. Sa
bah yldz ile akam yldz zdetir, nk ayn yldzdr. Bir birey za
man iinde deimeler geirse de bir ve ayn bireydir, kendi kendi
siyle zdetir.)
zdei eyi m [Alm. Einfh/ung ] : ten duyma. Kendi d uygularn nesnelere
aktarma; kendini bir bakasnn tasar mlar d nyas n n iine yerletirme ;
kend ini baka bir varl n, rnein bir manzarann ya da sanat yaptnn
iinde d uyma. / / Bu anlamda zdeleyim, estetik yaantnn temel e
sidir.
zdeleyim kuram [Alm. Ein(hlungstheorie ] : Bakasnn d uygularn z
de!eyim yoluyla aklamaya, yaantlar veril mi d uyusal balamlar iine
yanstarak aklamaya alan kuram. // Bu kurama gre, alglanan n ite-
ze yneli k

likler, alglanan nesnelere i likin deildi r, i nceleyicinin o nesneye aktar


d kend i d u ygulard r. Theodor Lipps bu retiyi savu nanlarn ban
dad r.
zdeli k [Aln. /dentitiit ] [Fr. identite ] [ ng. identity ] [Lat. identitas ] [es.t.
ayniyet ] : Kend i kendisiyle ayn olma; deien d u rumlarda kend i kendisi
kalma, ayn kalma. / / zdelik eitlikle kartrl mamal d r ; birbirine eit
olan iki ey, zde deildir. ( r. ki masa bi rbiri n i n ayn, birbirine eit
olabilir, ama bu nlar zde deildi r.)
zdelik felsefesi [Aln. ldentittsphilosophie ] [Fr. philosophie de /'identite ]
[ ng. identity-philosophy ] [es. t. ayniyet felsefesi ] : Varlk ve d nce, do
a ve tin, nesne ve zne kartl klar n n en derin evren temelinde zde
olduklar kansna dayanan felsefe retisi. / / Salt usta alan btn bu
kartlklar bir ve ayn temel zn trl grn biimlerinden baka
bir ey deildirler. Bu reti trl bii mlerde, Parmenides, Herakleitos,
Spinoza, Alman dealizmi ve Schelling'de karmza kar. Felsefe teri m i
olarak Schelling ortaya atmtr.
zdeli k i lkesi [Al n. ldentitiitsprinzip ] [Fr. principe d'identite ] [ ng. law of
identity ] [Lat. principium identitatis ] [es. t. ayniyet prensibi ] : 1- (Varlk
bilimde) "Her nesne kend i kendisiyle zdeti r." bii minde d i le geti rilen
ilke. 2- (Mantkta) Mantn drt byk temel nermesinden biri : Her
kavram kend i kendisiyle zdet i r ; forml : A = A; bir nermenin do
ruluk deeri oldu. gibi kalr. bkz. dnce yasalar , zdelik.
zel [Aln. Besondere ] [Fr. specia/ ] [ ng. special ] [es. t. hususi ] : 1- Genelden
ayr olan ; bir nesneler beine ya da tek bir nesneye zg olan. 2- (Man
t kta) Ci nse kart olarak trle i lgili olan.
zerkli k [Aln. Autonomie ] [Fr. autonomie ] [ ng. autonomy ] [Yun. autos =
ken d i ; nomos = yasa ] [es. t. muhtariyet ] : (Genel olarak) Bir kii n i n , bir
topluluun kendi uyaca yasay bndisin i n koymas. Bu balamd a :
1 - Kendine zg bir yasas olma. ( r. Organik yaamn, anorganik o!an
kars ndaki zerklii.) 2- Dtan bir yetkenin koyduu kurallara, ele
tirmeden uyma yerine, kend i ken d i n i yneten tzel ve tresel zgr
lk. 3- Kant'ta ahlak felsefesi n i n temel i lkesi ; ahlak d zglerin i n (norm'
!ar nn) salt us istencinden kar!mas.
ze ynel ik [Aln. eidetik ] [Fr. eidetique ] [Yu n. eidostan ] : (Heusserl'de) de
lerle ilgili olan, nesnelerin zne ilikin olan, ideal zl kle i lgili olan. / /
H usserl'in i n d irgeme (reduktion) ynteminde ze ynel i k i n d i rgeme

141
zgecilik

(ayra iine alma = E i n klammeru ng) : Nesnelerin zn kavrayabilmek


iin, btn rastlantlaryla birlikte gerek d nyay, uzay ve zamanla :
gili belirlenimler bakmndan nesnede bulunan her eyi, zellikle bi reysel
varoluu, gelip geici edi mleriyle yaratc ben'i n kendisin i bile ayra ii
ne alma.
zgecilik [Alm. Altruismus ] [Fr. altruisme ] [ ng. altruism ] [Lat. a/ter = ba
kas, zge ] [es. t. dierkamlk ] : Bakalarn n iyiliini yaama ve eyleme
i l kesi yapan gr. / / Bu terimi felsefeye kazand ran Auguste Comte'du r.
Ona gre zgecilik, insanln ahlak ve kltr bakm ndan gelimesinin
kouludur.
zglk [Alm. Eigenschaft ] [Fr. propriete ] [ ng. property, propriety, owner
ship ] [Lat. proprietas ] [es. t. hassa ] : B i r nesneye zg olan ey. u tr
leri vard r : a. ze ilikin olan, ; bir nesnenin onsuz olamayaca zglk
ler. b. ze ilikin olmayan (ilineksel) ; rastlantsal olan zglkler. c.
zel olan ; yalnz o nesnede ortaya kan zglkler. d. Genel olan ; ba
ka nesnelerde de bulunabilen zglkler. ( r. i nsanda a. us, b. ak ya da
kara olma, c. glebilme, d . i k i ayakl olu.)

zgr isten [Alm Willensfreiheit] [Fr. libre arbitre ] [ ng. free will ] [Lat.
liberum arbitrium ] [es.t. irade-i cziye ] : stencin zg r oluu ; insan n
isteme ve karar verebilme zgrl. Din felsefesinde : Tanr istenci
(irade-i klliye) karsnda i nsan n istencin i (i rade-i cziye) dile getirir.
Felsefedeki anlam iin bkz. zgrlk.

zgrlk [Alm. Freiheit ] [Fr. /iberte ] [ ng. liberty, freedom] [Lat. libertas ]
[es. t. hrriyet ] : 1 - Bal olmama; d ardan etkilenmemi olma; engel
lenmemi olma; zorlan mam olma. 2- Her trl d etkiden bamsz
olarak i nsan n kendi istencine, kendi yasasna, ken d i d ncesine dayana
rak karar vermesi (seme zgrl). 3- nsan n kendi istemesi, kend i
istenci i l e eylemde bulunabilme olana ; i nsan n d tan engellenmeden
etki yapabilmesi.
sten zgrl : i nsan n istemelerin i kendisinden baka bir
eyin engellememi olmas, ya d a baka bir eyce kendisinin d nda bir
istemeye zorlanmam olmasd r. nsan istenci zgrd r demek, i nsan n
istemesinin nedeni i nsan n kendisinded i r, demektir. nsan, istemelerinde
zerk ise zgrdr. stemenin kendisi engellenmise ya da i nsan bir ba
k asnca, bilerek ya da bilmeyerek, herhangi bir istemeye zorlanmsa,
i nsanda isten zgrl eksik demektir. ( r. Uyutum yoluyla uyutu-
ru!mu insanda, istemenin kendisi engellenmi ya da ktrmletiril
mitir. Ayrca istemeleri i nsana ailesince, evresince, toplumca alan
m olabilir.)
Kiisel zgrl k : sten zgrl ile balantl. Bir insan isteme,
d nme ve eylemlerinde bir bakasnca engellenmiyor ya da bir eye
zorlanmyorsa, kendi istemesi iinde hareket ediyorsa, o insan n kii
lii zgr olarak gelitmi demektir. yleyse zgrlk, insann kiilii
nin, kendi zn n ve kendi davran biiminin etkili olmasd r. Bu an
lamda isten zgrl de kiiliin istemeye temel olmasndan baka bir
ey deildir.
Dn me zgrl : nsan n d etkilerden kurtularak d nme
zerklii kazanabilmesi. Her trl baskdan, zellikle dinsel inanlar
dan bamsz olarak d nebilme. Ancak, d nme zgrlnden an
lalan yalnzca bamsz d nebilme yetenei deildir (dnmenin
kendisi bask altna alnamaz) ; d ndn bakalar kars nd a dile ge
tirebilmektir ayn zamanda. Dnme zgrl, yleyse, yazma ve sy
leme ile birlikte gider. D n me zgrl, en kesin anlamyla basn z
grlnde gerekleir.
Trel bilin zgrl : Bir insan n kendi trel bilincine gre dav
ranabilmesi ; zellikle dinsel inanlarnda zgr olmas. Herhangi bir
dine bal olma ya d a olmamada zgr olmas.
Eylem zgrl : (Zorunluluun deil, basknn kart olarak)
D basklardan, zellikle baka birinin basksndan bamsz olarak kendi
isteine gre davranabilmek hak ve gc. Balca biimleri : 1- Fizik
zgrl k : Her trl d baskdan bamsz olarak hareket edebilme yetisi.
( r.Hapiste yatan n fizik zgrl kstlanmtr.) 2- Ruh bilimsel zgr
lk: D glerce belirlenmeden, insan n kendi doasnn eilimle
rine gre hareket edebi lmesi d urumu. 3- Ahlaksal zgrlk : Kendi ken
dini belirleyebilme yetisi. nsann ahlak eylemlerini bakasnn zoru ile
deil, kendi istenci ile gerekletirmesi. i nsan n eylemlerinden sorumlu
olabilmesi iin zgrlk, ahlakn nkouludur. B u bakmdan bir so
rumluluun olabilmesi iin, ahlaksal zgrln temelinin kiisel z
grlk olmas gerekir. Bu zgrlk basky d arda brakr, ama ykm
ll deil. 4- Toplu msal zgrl k : Yasalar n koruyuculuu altnda
ve yasalarn snrlar iinde bakalar n n zgrln kstlamadan ha
reket edebilme. Toplumsal zgrln temeli de kiisel zgrl ktr.

143
zne

J.J. Rousseau toplumsal zgrl, insan n kendi yasalarn kendisinin


koymasnda grr. Kant d a Rousseau' n u n bu ilkesinden kalkarak z
grl usun-+ zerk oluuna balamtr. Marks grte zgrlk top
lumsal zoru nlulukla zdeletirilmitir. " Doaya boyun eerek (doa ya
salarna uyarak) ona egemen olunabilir." (Bacon) dncesinden kalkan
Markslarn grne gre ; doada zorunluluk geerli kte old uu gibi,
toplu m yasalar n yrten de zorun l u l u ktur. Gerekte zgrlk d iye
bir ey yoktur. Ancak bu zorunluluu gren zgr olabilir.

Doal zgrl k : nsan n evresin i deitirebilmesi yetenei.


Hayvan evresine uyar, i nsansa evresini deitirip ona biim verebilir.

zne [Al m. Subjekt ] [Fr. sujet ] [ ng. subject ] [Lat. subjectum ] [Yun. hypo
keimenon = alta d en, altta bulunan ] [es. t. fail, mevzu ] : Hypokeimeno
non-subject teri mi Aristoteles'te, sonra da ortaada tz anlamna kul
lan ! r ; ancak 1 7. yzyldan beri bugnk anlam n kazan r, ruhbilim ve
bilgi kuram asndan "ben" anlam n al r : kendini ben-olmayan n , nes
nenin (object'i n ) kars nda bulan, karsna koyan ; ya da karsna kon
d uu, kend i n i karsnda bulduu nesneye bilme ve eyleme erei ile y
nelen birey. Ruhbilim asndan : ruhsal yaantlarn taycs , d nen,
tasar mlayan, bilen, d uyan, isteyen ben. Bilgi kuram as ndan : Bilen, bil
meye ynelen, ama kendisi bilgi nesnesi olmayan varlk. Mantk-d i lbil
gisi asndan : Yklemi n taycs = zn e ; kendisi zerine bir ey syle
nen = konu .
znel [Alm. Subjektiv ] [Fr. subjectif] [ ng. subjective ] [Lat. subjectivus ] [es.t.
enfsi ] : 1 - zneye ilikin olan. 2- znede temellendirilen, zneyle
belirlen mi olan, zne iin geerli olan. Kart bkz. nesnel .

znelci l i k [Alm . Subjekti.vismus ] [Fr. subjectivisme ] [ ng. subjectivism ] [es.t.


enfsiye ] : 1- (Genel anlamda) zneyi her eyin ls yapma eilimi ;
bt n deer ve gereklik yarglarn bireysel bilin edi mlerine indirge
me eilimi. 2- (Bilgi kuram asndan) Btn bilgilerin znel olduun u
i leri sren grle r : Burada zne a . genel b i r zne, genellikle bilin, b .
bi reysel zne, tek kiinin ben'i olarak anlalabilir. 3 - (Fiziktesi asn
dan) Bt n evrenin tasar m olduunu ya d a tinsel, ruhsal znelerden
baka hibir gerekliin bulunmad n ileri sren gr. 4- (Ahlak
felsefesinde) Btn deerlerin znel olduun u kabul eden gr. 5-
(Esteti kte) Sanat yarglarnn bi reysel been ileri d i le geti rd iin i ileri
sren gr.
znitelik

znitelik [Alm. Attribut ] [Fr. attribut] [ ng. attribute ] [Lat. attributum ] [es.
t. sfat, sfat- zatiye ] : 1- B i r var olan n zle ilgili, kalc, zorunlu, yapc
nitelii ; temel belirti ; yklem. Ancak bir tzde bulunan, bir taycy ge
rektiren, deiken ve rastlantsal olandan (ilinekten) ayr olarak zce
tze bal olan ey. 1 1 Aristoteles, bir nesnenin kendisinden ayr d
nlemeyen niteliklerin i rastlantsal olanlardan ayrarak zle i lgili,
zorunlu nitelikler, zniteli kler olarak ad lan d rr. Thomas'ta d a znitelik
ayn anlamdadr. Skolastikler Tanrnn zniteliklerinin szn ederler.
Descartes'ta d a zniteli k tzn temel nitelii anlamndad r. Spinoza
tzn deimez varl k biimleri olarak znitel ikleri deiken kiplerden
(modus) ayrr. Ona gre tzde (Tanrda) sonsuz znitelikler vard r,
ama insan ancak iki tanesini bil mekted i r : Dnme, bilin (cogitatio)
ve uzam (extentio). 2- (Mantkta) Bir zneye ilikin olarak evetlenen
ya da deillenen nitelik. I I Yklemden ayrl, modern mantklarca,
yklemin daha geni olmasdr. (zniteli k : zneye "dr" koac i le bal
olan ; yklem : zneye ilikin olarak evetlenen ey ; rnein : " nsan me
melid i r." nermesinde "memeli" zniteli ktir; " nsan d n r." ner
mesinde "dnr" y klem d i r. Ama bu ayrma iyi temellendirilmemi
tir. bkz. yklem.

1 4 !'\
p

Peripatetikler [Alm. Peripatetiker ] [Fr. peripateticien ] [ ng. Peripatetics ]


[Yu n . peripatetikos = gezinenler ] [es. t. Meaiyun ] : Aristoteles'in yan
da ve rencileri. / / Aristoteles felsefe tartmalarn ve konumalarn
b i r aa bir yu kar gezinerek yapt iin, okulu Peripatos ad n almtr.
Pironcul u k [Alm. Pyrrhonismus ] [Fr. pyrrhonisme ] [ ng. Pyrrhonism ] [es.t.
Pironiye ] : 1- Yunan fi lozofu Pyrrhon'un kurd uu kukucu okul ve d
nce dorultusu. / / Temel kavram -+ yargszlk (epokhe) ve ondan
kan -+ sarsl mazl k (ataraksia)d r. bkz. kukuculuk.
.

Pitagorasl k [Alm. Pythogoreismus ] [Fr. pythagorisme ] [ ng. Pythagorea


nism ] [es. t. Fisagoriye ] : Pythagoras ve ona bal olanlarn felsefe,
matematik, ahlak ve d i n retisi . / / Bu reti n i n en belirgin grleri :
a. Say varln ilkesidir; nesnelerin z "varln ana zdei" saydr.
b. Evren yasas uyumd ur. lkin Pitagoras lar evrene, onda egemen
olan uyum ve d zenden dolay "kosmos" demilerdir. c. Ruhlar biim
deitirerek yeniden d nyaya gelirler. D nya grleri i kici (dualist)
d i r : Dn me i le duyu mlar, bedenle ru hu, nesnelerin matemati ksel
biimleri ile alglanan grnlerini kesin olarak ayrrlar.
Platonculuk [Alm. Platonismus ] [Fr. platonisme ] [ ng. Platonism ] [es. t.
Eflatuniye ] : Platon'un kurd uu, son radan kendisine bal rencilerin i n
gelitirdii ; duyulur d nya i le asl gerekl i k olan -+ idealar d nyasn n
kartl zerine temellendirilmi idealist felsefe retisi.
postulat bkz. koyut.
pozitivizm bkz. olguculuk.
p ragmaclk [Al m. Pragmatismus ] [Fr. pragmatisme ] [ ng. pragmatism ]
[Yu n . pragma = 1 - eylem ; 2- yararl ] : 1 - Doruluu ve gereklii tek
yanl olarak yalnzca eylemlerin sonular ve baarlar i le deerlendi
ren felsefe retisi ; eylemin bi lgi ve d nceye ilkece st nl gr-
psikoloji k mantk

. / / Usun temel grevi bize eyleri tantmak, eyler zerine bilgi


vermek deil, onlar zerinde eylemde bulunmamz salamaktr. 2-
(Dar anlamda) 1 9. yzylda ve 20. yzyln banda Amerika ve ngilte
re'de ortaya kan d nce dorultus u : Doruluun ltn bilginin
uygulanmasnda gr r ; bu anlaya gre, yaama yararl olan, onu iler
gtren iyidir. (Balca temsilcileri : C.S. Peirce, Dewey, James, F. S.
Schiller.) Ahlak felsefesi bakmndan -- yararclkla, bilgi kuram bak
m ndan -- aralkla zdetir: Bilgi ve doruluk yaam iin yalnzca
birer aratrlar.
problemati k bkz. sorunsal.
problematik yarg bkz. sorunsal yarg .
psikanaliz bkz. ruhsal zmleme.
psikoloji bkz. ruhbil i m .
psikolojik mantk bkz. mantk 2 .

147
R

rastlant [Alm. Zufal/ ] [Fr. hasard ] [ ng. chance, hazard ] [es. t. tesadf] :
Aklanamayan, beklenilmeyen, nceden kestirilemeyen bir olayn or
taya k.
res [Lat. res = ey ] : Res cogitans = d nen varlk, d nen z, bilin; res
extensa = yer kaplayan varlk. (Descartes felsefesi n i n tin ve zdek kar
l iki temel kavram.)
rlatif bkz. greli .
rlativizm bkz. greci lik.
Rigveda (Sanskrite) : H int din tarihinin en eski kaynaklar.
ruh [Alm. See/e ] [Fr. ame ] [ ng. soul ] [Lat. anima ] [Yun. Psykhe = soluk
alma, soluma, fleme ] : 1- Bedeni etkin klan canllk i l kesi, bedenin ya
ama gc, yaama soluu. 2- Doal-canl yaam ilkesi ; Aristoteles'te
bedeni canland ran i l ke, bedeni n --+ entelekhia's. 3- Tz olarak : a.
l msz ruh. (Beden yalnzca onun tutsak yeri saylr.) b. Usun, dn
cenin, tinin yeri. c. Yaln, zdeksel olmayan tinsel tz. 4- znel ilke o
larak: a. Usa kar gn l ve isteme i l kesi. b. Bireysel kii l i k ekirdei.
5- Bilin olaylarnn toplam ; ben'in bi rlii. 6- Dolaysz, bilinalt ndan
gelen yaam itkilerinin, yaama d urumlarnn taycs. ( zellikle mo
dern yaama felsefesi nde tin ve bilince kar d u ran bir ey olarak ortaya
kar (Klages). 7- (Bilimsel anlamda) organizmaya sk s kya bal ya
antlarn -zelli kle d u ygu ve itkilerin- toplam (ti n i n kart olarak).
ruhbi l i m [Alm. Psycho/ogie ] [Fr. psychologie ] [ ng. psycho/ogy ] [Yun. psyk
he = ruh ; logos = bilim, reti ] [es. t. ruhiyat ] : 1 - Felsefenin bir bl
m olarak: ( lkin Aristoteles bamsz bir konu olarak ele almtr). a.
Ruh fiziktesi : Ruhun zn, lmszln, bedenle ve Tanr ile ili
kisini arat ran retiler. b. Usa ve ruh yaantlarna dayanan ruhbilim
retileri ; bunlar .d a giderek duyum, tasarm, bellek, d n me, d uygu,
ruhsal zmleme

isten ruhbili mleri olarak ayrlrlar. c. (Hu me'un gelitirdii) arm


ruhbi limi olarak kendine zg bir bili msel temele dayanmaya al r ; bu
radan yeni bir ruhbilim ortaya kar. 2- Felsefeden kopmu olan, ba
msz bir bilim olarak : ruhsal olaylar, d dnyan n olaylarna benzer
bir bii mde, ayn yasalarn egemen olduu idnya olarak dnp doa
bilimlerin i n yntemleriyle i nceler. 1 9. yzyldan bu yana ruhbilimsel
aratrmalar ok gelimi ve trl dallara ayrlmt r : ocuk ruh
bilimi, hayvan ruhbi i m i , toplumsal ruhbi l i m vb. Ayrca ruhbilim ara
trmalar gn mzde fizyoloji aratrmalar ile de balant iindedir.
3- Yeniden felsefeye dnen ve felsefi insanbilim bii m i nde gelien ruh
bilimsel reti olarak u bii mlerde karmza kar : a. Tinsel bilim
lerin bir dal olarak anlama yntemini gelitiren ruhbilim (Dilthey ve
ona bal olanlar). b. Yapsal ruhbilim (Gestalt psikolojisi) aratrmalar
(Ehrenfels, Khler, Krueger vb.). c. B i l inalt ruhbilimi ve ruhsal zm
leme (Freud, Adler, Jung vb.). d. Bedenle ruh arasndaki balama d aya
narak insan n yapsn beden -ruh birliinde gren reti (Kretschmer).
e. Davran ruhbi l i m i (zellikle Amerikal aratrclar gelitirmitir.
Behaviorism). f. Kar latrmal ruhbilim ; ocuk, genlik r u h bilimi ve
toplu msal ruhbili mle, giderek hayvan ruhbi l i m i ve ilkeler ruhbilimi
(Levy Bruhl) denen ruhbilimle balant iinded i r.
ruhbi l i mcilik [Alm. Psychologismus ] [Fr. psychologisme ] [ ng. psychologism ]
[es. t. ruhiyatlk ] : 1- zellikle tinsel ve kltrel olaylar (di n , sanat,
ahlak vb.) tek yanl olarak yalnzca ruhbilimsel adan i nceleme ve akla
ma. 2- Ruhbilimi btn bilimlerin ve felsefenin temeli yapma eilimi.
3- Mantksal ruhbilimci l i k : Mant ruhbi l i m ile eit klan, mantn
temeli n i ruhbilimde bulan reti.
ruhsal zmleme [Alm. Psychoanalyse ] [Fr. psychonalyse ] [ ng. psychoanal
ysis ] [Yun. psykhe = ruh, analysis = zmleme ] [es. t. tahlil-i ruhi ] :
Freud'un gelitirdii , ruh saaltmnda kullanlan b i r kli n i k aratrma
yntemi ve sonradan yine Freu d ' u n bu yntemin verdii sonulara d aya
narak kurmu old uu ruhbili m retisi. / / Ruhsal zmleme yntemi,
ruhu n derinliklerinde, bilinaltnda kalm olan tasarm , istek ve karma
alar (kompleks) bulup ortaya karmay bylece bunlarn ruhu tedirgin
ve hasta eden basklarn gidermeyi amalar. Bu yntemle alan Freud
tm ruhsal, tinsel ve kltrel yaam ie itilmi olan cinsel itkilerin
biim deitirmesi, inceli p ycelmesi olarak aklayan bir reti kurmu
tur. Adler, cinsel itki n i n yerine temel itki olarak->- gllk itkisini
koymutur.
s

sama [Alm., ng. Absurd ] [Fr. absurde ] [es. t. abes ] : Mantk kurallar n bo
zan, tersine eviren. / / Sama bir d nce, eleri birbirini tutmayan,
bi rbiriyle badamayan d ncedi r. Sama bir yarg kend i iinde tutarsz
olan ya da tutarszl ieren bir yargd r. Samay anlamszdan ayrmak
gerekir. nk samann bir anlam vard r, ama bu anlam eliiktir,
yanltr. Oysa anlamsz olan ne doru ne de yanltr.
saduyu [Alm . Gesunder Verstand ] [Fr. bon sens ] [ ng. good sense, common
sense ] [es. t. hasse-i selime ] : 1- (Descartes'ta) Doru i le yanl bir
bi rinden ayrma ve doru yarglama gc. Usla eanlaml. 2- (Gnmz
de) G n l k yaamda iyi yarglama gc. (Yerd ii yarglardan her za
man dorul u k beklenemez. )

san [Al m. exakt ] [Fr., ng. exact ] [Lat. exigere = bir eyi tam olarak yap
mak, bir lye gre yapmak ; exactus=tpatp, tam tamna, yetki n ; tpa
tp llebilen] [es. t. sahih ] : 1 - Szn anlatlmak istenene tam karlk
olmas, tam uygun d mesi nitelii (san anlatm). 2- lnn llene
ok az d a olsa bir ayrm brakmakszn, tpatp uymas nitelii (san
l).
san bili mler [Alm. exakte Wissenschaften ] [Fr. sciences exactes ] [ ng.
exact sciences ] [es. t. ulum-i sahiha ] : Denetlenebi l i r l ve hesaplara
dayanan bilimler. Bunlar -+ san nermelerle ku rulan bili mlerdi r. Dar
anlam d a : Matematie dayanan bilimler (mekanik, fizik).

salt [Alm. re in ] [Fr. pur ] [ ng. pure ] [Lat. purus ] [es. t. srf, saf, mahz ] : 1 -
ine, kendisine yabanc baka hibir ey karmam olan ; ar. 2- Uygu
lamayla i likisi olmayan bilimler. ( r. salt matematik.) 3- Baka bir ye
tiye bal olmayan. ( r. Descartes'ta salt anl k duyulara gereksinme gs
termeyen, bylece de salt olan bilgiyi salar.) Salt us (Kant'ta) : Deneyden
bamsz, iinde d uyudan hibir ey bulun mayan us.
sanat felsefesi

salt gr [Al m. re ine Anscha1111ng ] [Fr. intuition pure ] [ ng. pur intuition ] :
Kant' n felsefeye yerletirdii bir kavram. Duyum ieriklerinden arn
m, yalnzca d uyarln bii m i olan gr. (Duyumlarla ve nesneyle i li
ii olan deneysel gr n kart.) inde d uyu mlar n dzene girdikleri
salt gr , bilginin nsel koulud ur. Bu gibi salt grler -ya d a gr
biimleri- Kant'a gre, uzay i le zaman d r. Uzay ile zaman btn d uyum
larn koulud u r, ama bunlar kavram deil grdrler.
saltk [Al m. absolut ] [Fr. abso/11 ] [ ng. absolute ] [Lat. absoluus = zk ]
[es. t. mutlak ] : 1 - Kendi bana var olan ; hibir eyle bal olmayan ;
bamsz, koulsuz. 2- Hibir eyle snrlan mayan. 3- Baka bir eye
i l i ntisi olmayan. 4- (Fiziktesi anlamda) Gerekte olduu gibi d ncede
de hibir baka eyle bal olmayan ve varlk nedenini kendinde tayan
ey ; b u n u n son ucu olara k ; kendi bana var olan varlk ; kendinde ey.
Her kouldan bamsz olarak var olan. Kart bkz. grel i .
saltkl k [Alm. Abso/11tism11s ] [Fr. absolutisme ] [ ng. abso/utism ] [es. t.
mutlakiyet ] : 1- lkeleri, normlar, kavramlar dogmatik bir biimde
saltk olarak koyan gr. 2- Saltk de erlerin, saltk dorularn bulun
d uunu savunan reti. 3- Devlet retilerinde : Devletin gcn n
snrsz, saltk olduunu n e sren gr.
salt us [Alm. reine Vernunft ] : nsel bilgi yetisi, deneyden bamsz bilme
yetisi iin Kant'n kulland teri m ; iinde d uyuyla i lgili hibir ey bu
l u n mayan us. bkz. us.
sanat [Alm. Kunst ] [Fr., ng. art ] [Lat. ars ] [Yun. tekhne ile ean laml ; Yu
nanca tekhne szc, erei bir ey ortaya koyma olan, yaratma olan,
doru bir plana gre yneti l mi bir davran anlamna gelir. Ancak tekhne
sanatn yalnzca bir blmn karlar.] : 1- (En geni anlamyla) Belli bir
yetkinlie eriti rilmi olma (r. yemek piirme sanat). 2- Bir eyi kend i
i yasalarna gre zgrce biimlendirme yetenei. 3 - nsan n , yaratt
yaptlarla ken d isini ycelten ve l mszletiren yaratc yetenei. Sa
natn temel trleri : mi marlk, resim, plastik sanatlar, musiki, sz - yaz
sanat : yazn, sahne oyu n u (tiyatro) ve dans. Sanat sorunu ve sanatn n
yaratmalar zeri ne felsefe tari hinde ok eitli aklamalar yaplmtr :
yknme, yanslama = mimesis (Aristoteles), fantazi (romantikler),
oyu n trnden bii mlend i rme at lm (Schillcr), simgeletirilmi yarat
ma atl m (Alman idealizmi) vb.
sanat felsefesi [Alm . Kunstphilosophie ] [Fr. philosophie de /'art ] [ ng. philo
sophy of art ] [es. t. fe/sefe-i sanat ] : Sanatn, sanat yaratmalarn n ve sa-
saplant

nat been ilerinin z ve anlam n konu olarak alan felsefe dal. Estetik'
ten ayrl : Estetik d ndaki etkenleri ve balamlar d a (dinsel, ahlak
sal, toplu msal) gz nne aldndan, estetikten daha geni, ama te
yandan doadaki gzeli deil de, yalnzca sanat yaps gzeli konu ola
rak ald ndan ondan daha dard r. bkz. estetik.
saplant [Alm. fixe /dee ] [Fr. idee fixe ] [ ng. fixed idea ] [Lat. fixus = sabit,
deimez ] [es. t. fikr-i sabit ] : Bilinci n takl p kald , k u rtulamad ve
d zeltemed ii yanl bir tasarm.
sarslmazl k [Alm. Ataraxie ] [Fr. ataraxie ] [ ng. ataraxia ] [Yun. ataraksia ]
[es. t. itminan-r nefs ] : zellikle stoa felsefesi nde i nsan n davranlary
la ruhsal eitiminin erei, lks olarak beliren ve en yksek iyi olarak
nitelenen ruh dinginlii, tutkulardan arnm olma d u r u m u .

sav [Alm. These, Thesis ] [Fr. these ] [ ng. thesis ] [Yun. thesis = koyu m, koy
ma eylemi ] [es. t. mddea, tez ] : 1- Koyum, konulmu olan. (Yun. thesei
= konulmu olan : yasalar, kurallar vb. Kart : physei = domu olan,

doadan olan.) 2- Tantlan mas gereken bili msel ne srm. 3- (Kant'


ta) Usun iine d t -+ atklarda (antinomi) birinci e. (Kart :
i kinci e = karsav = antithesis.) 4- (Hegel'de) -+ Eytiimsel srete
(sav-thesis, karsav- antithesis, bi rei m-synthesis) birinci evre.
sayg [Alm. Achtung ] [Fr., ng. respect ] [es. t. hrmet ] : Bir kiiye, bir d
ne, bir eyleme, bir baarya y ksek deer vermekten doan zel
bir d u ygu. 1 1 zellikle ahlak deerlerine kar duyulur. Ahlak felsefesin
d e Kant'la nem kazanmtr. Kant ahlakn temeli n i ahlak yasasna say
gda bulur.

say [Alm. Zah/ ] [Fr. nombre ] [ ng. number ] [Lat. n umerus ] [Yun. arithmos ]
[es. t. adet ] : Bir okluun bir birimle belirle n i m i . 1 1 Sayma eylemi i le
ortaya kar. Ama sayma zamanla i lgili bir olayd r, oysa saynn kendisi,
hibi r niteliksel belirleni m i olmad gibi, zaman belirleni minden d e
syrlmtr, zaman n d ndad r. (Felsefede) Nicel bakmndan gz n
ne alnm eyler topluluunu l p karlatrarak soyutlama ile elde
edilen temel kavram. 11 Sra say : sray, d izeyi belirtir (birinci, i kinci) ;
baya say : n i celii belirti r (bir , i ki). Sayy temel ilke yapan Pita
goras retiye gre nesnelerin z, gerei , varln ana zdei say
dr. Her ey say balantlarna gre d zenlenmitir. saylarla bilinebi
l i r. Aristoteles, sayy llebilen n iceli k olarak tan mlar; bu yzden
"bir" henz bir say deildir. Oysa Locke'a gre say, birimin ya d a bir' i n
sevgi

er 1al n tasarmdr; birin yinelenmesinden ve bu ikisinin birletirilme


si,den 2 ile gsterilen tasarm oluur. Berkeley, sayy bi r d nme r
n olarak aklar. Kant'a gre de say, bir anlk kavramdr, ama so
mut olarak ancak zaman ve uzay kavramlarnn yard m yla gereklee
bilir.
seenek [Alm., Alternative ] [ ng. alternative] [Fr. alternatif] [Lat. o/ter = iki
den biri ] [es. t. k, terdit ] : 1 - ki olanak arasnda zorunlu bir seme yap
ma d u r u m u . Seenekli nermele r : kisinden birini kabul edi nce teki
darda kalan, geersiz saylan nermeler. ( r. Bir ey ya byledir ya
yledi r. Bir ey byledir veya byle deildir.) 2- Seilmesi gereken iki
yoldan ; i ki olanaktan biri.
semeci (Yu n. eklektikos < eklegein = semek ] : 1- Kurulmu olan dizgeler
den deiik d nceleri seip alan ve bun lar birletirerek kendi
retisi durumuna getiren (yntem, dnce, filozof). 2- Bir reti ya da
dizge ku rmak istemeyip, ortalkta olan dnceler daarcndan ken
d ilerine uygu n gelen bir bu, bir u dnceyi alarak beni mseyen.
semecil i k [Alm . EklekticismusJ [Fr. ec/ectisme ] [ ng. ec/ecticism ] [es. t.
iktitafiye ] : Kurulmu olan dizgelerden deiik d nceleri seip al ma
ve kendi retisinde birletirme yntemi ve bu yntemle alan filo
zoflarn retisi.
semantik bkz. anlambil i m .
sembol bkz. si mge.
sembolik bkz. s imgesel.
sembolizm bkz. simgecilik.
semiotik bkz. gstergebi l i m .
sensualizm bkz. duyumculuk.
sentetik bkz. b i reimsel.
sentez bkz. birei m .
septisizm bkz. kukuculuk.
sevgi [Alm. Liebe ] [Fr. amour ] [ ng. /ove ] [Lat. amor, caritas ] [Yu n . Philia,
eros, agape ] [es. t. ak ] : 1- (Genel olarak) Hoa giden bir eye eilim ;
tutkuya dek varabilen bir ruh d u ru m u . Trl biimleri : a. Kar cinse
kar d uyulan sevgi. b. ocua kar d uyulan sevgi. c. Bir nedene dayan
d rlamayan duygudalk (sympathie). d. Uzun sre iinde oluup gelien
sezgi

kiisel gn l dostluu. e. Doaya vb. !erine d uyulan sevgi . 2- (Felsefede)


Eski Yunan felsefesinde sevgi evrende birletirici ilkedir (Empedokles),
Platon'da gzele d uyulan sevgi (Eros) idealarn bilgisine gtren yoldur.
H ristiyanl kta : yard m elini uzatma anlamndaki sevgi (Caritas) ve has
talara, ac ekenlere, yoksullara duyulan sevgi (agape), yakn sevgisi,
giderek hibir ayrma yapmakszn .tm i nsanlara gsterilen sevgi (insan
l k sevgisi) ve Tanr sevgisi ; a mzda Max Scheler'in felsefesinde sevgi
temel kavramlardan biri d i r ; Scheler'in ba sorunu olan kiiliin asl z
sevgi olduu gibi, i nsanlar birbiri ne balayan da sevgidi r ; kendi iine
ekilmi ayrk yaayan kii dei l, dnyaya ve i nsanlara sevgi ile ynelen
kii, yine byle kendisi gibi sevebi len kiilerle kendini bir - duyan kii
deer tar.
sezgi [Alm. Anschauung ] [Fr., ng. intuition ] [Lat. intuitio-intuitus < in-tueri
= iini grme ] [es. t. hads, tehadds ] : 1- Bir eyin birden almas. 2-
Bir balant n n birden, dorudan doruya, aracsz bulun mas. (kefedil
mesi), yakalanmas. 3- --+ Gidimli dnmenin usavurmann tersine, bir
bt n n b i r bakta dolaysz kavranmas ; varlklar bize kendilerinde ol
d uu gibi aan bilgi ; dolaysz kavrama; bir anda yakalama; sezme. sezip
kefetme. Bergson'da : Gerei kavrama yetisi ; bir anda yakalama, kavra
ma, sezme, sez i p kefetme. Sezgi, igd ve anlan bir bire i midir, ger
ei birden kavramada igdden yararlanr, anlak da igdde uyku
halinde olan bilinci uyandrr ve onu tutkularndan kurtarr; yleyse
sezgi, kendi bilincine varm igdd r.
sezgicil i k [Alm. lntuitionismus ] [Fr. intuitionisme] [ ng. intuitionism, intuition
alism ] [es. t. tehaddsiye ] : 1- Sezgiye us, anlk, kavramsal d nme
karsnda st nlk vere n ; sezgiyi bilginin, zellikle felsefe bilgisinin,
temeli olarak gren reti (Bergson). bkz. sezg i . 2- {Ahlak retisi ola
rak) Eylemlerin iyi ya da kt olularnn, onlarn deerleri ve sonu
lar zerine herhangi bir d np tanma ile deil, dorudan doruya
sezgiyle bilinebileceini sa-tunan gr. 3- (Matematikte) M atematiin
temellerinin sezgi yoluyla dorudan doruya kesi nlikle kavrandn
ileri sren gr (mathematical i ntuitionism ; kurucusu : L. E.J. Brouwer) ;
bu gre gre, i nsan anl n n yapclndan doan "matematiksel var
o!ular" ancak sezgi yoluyla snanabilirle r ; bu grte matematiin
mantk ve felsefe karsnda stnl d e kabul edilir, nk ne bilim
ne felsefe ne de mantk matematik iin bir ndayanak olabilirler.
sezgisel [Alm. intuitiv ] [Fr. intuitif] [ ng. intuitive ] : Btn bir anda yakala
maya , kavramaya ynelen {d nme yolu).
simge

snf [Al m. Klasse ] [Fr. c/asse ] [ ng. c/ass ] [Lat. classis ] : 1- (Mantkta)
Belli o rtak belirtileri olan tek tek nesneler bei . 2- (Dirimbilimde}
Dallarn alt blm ; her bir altbl m kendi iinde beklere ayrlr.
( r. Memeliler, kular, balklar vb.leri omurgallar dalnn birer s n f
d rlar.) 3- (Toplumbi limde) : a. Aralarnda ortak bir kltr ve yaama
d zeyi olan bireyler topluluu, b. Topl u m u n yapsnda ayn ekonomik
koullar ve ilikilerle birbirine bal olan tabaka.

snfland rma [Alm. Klassifikation ] [Fr., ng. classification ] [es. t. tasnif ] :


Konular v e kavramlar dizgesel olarak blmleme v e sraya koyma.

snr [A lm. Grenze ] [Fr. limite ] ( ng. limit ] (Lat. limitis ] [es. t . hat ,hudut ] :
1 - Biti m , bitme. sona erme, ; bir eyin sona erdii nokta. 2- Varlk ya
da etki alan n n d evresi . 3- Uzayda iki blgeyi ayracak biimde belir
tilen nokta. izgi ya da yzey. 4- ki zaman dnemini ayrmaya yarayan
nokta. 5- Eyleme olanann kalmad nokta (gcn snr, bilimin sn
r, usun snr).
snr-durum [Alm. Grenzsituation ] : Felsefeye jaspers'in getirmi olduu bir
kavram. nsann, varoluunun kaldrlamaz s n rna dayand d u rum
(lar). B u d u rumlarda insan, varoluun kendisini bir snr, bir kmaz, bir
baarszl k olarak yaar, ama ancak bununla varolu olarak uyanr. n
san her zaman belli bir d urumda bulun u r ; bu d u ru m almaz bir d uvar gi
bi karsna d i kildi mi snr-durum olur; bu d u ru mda insan kalakalr, ama
ite bu kalakalmada varolu olmak zere uyanr. "Snr - duru mlarn
yaamak ve v a r olmak ayn eyd ir". nsan n zorunlu olarak durumlar
iinde bir varlk oluu ; bel li balantlar iinde deimez bir belli insan
olduu olgusu bir s n r-durumdur. Bu temel snr-d urum yan nda u
zel snr -duru mlar var : a. Edilgin olarak : lm ve ac ekme. b. Etkin
olara k : Savama ve su.
sn r-kavram [Alm. Grenzbegriff] : Bilin meyene kar bilmeyi s n rlayan
kavram ;-+ aikn olan , deneyin tesinde bulunan gsteren, ama bunun
la deneyde balant kurulamayacan gsteren kavram. Baka deyile :
Biliyi snrlayan. ama ayn zamanda bu snrn tesinde b i r eyin bu
lunduunu d a gsteren kavram. ( r. Kant'ta "noumenon = kendinde
ey" yalnzca bir snr-kavramd r, bilgimizin snrn gsteren bir kav
ram d r.)
simge [Alm. Symbol ] [Fr. symbo/e ] [ ng. symbol] [Yu n . symbolon ] [es. t.
remz ] : 1- Belli bir i nsan beinin uzlam yoluyla kendisine belli bir an-
simgebi l i m

lam verdii gsterge. 2- Bir eyi gsteren, bir anlam, bir d nceyi
grlenebilir klan gsterge. 3- Grlmez bir gereklii canlandran
imge ya da zdeksel nesne, rnein, gvercin barn si mgesidir.

simgebil i m [Alm. Symbolik ] [Fr. symbolique ] [ ng. symbo/ics ] : 1 - Si mgelerin


kullanlmas. 2- Gstergeler dili. 3- Si mgelerin anlam zerine re
tibilim ; simgeler bi limi, si mgeler k u ram. 4- Belli bir alana ilikin
si mgeler btn ya da dizgesi.
simgeci l i k [Alm. Symbolismus ] [Fr. symbolisme ] [ ng. symbolism ] : 1- An
latm arac olarak si mgeleri kullanma. 2- (Sanat alan nda) ->- Doalcla
kar kp dorudan doruya nesnel olarak verilmi olan aarak, akn
olan , d uyusal olmayan, sonsuz olan, gizemli olan dile getirmeye ve be
timlemeye alan akm.
simgesel [Alm. symbolisch ] [Fr. symbolique ] [ ng. symbolic ] [es. t. remzi ] :
1 - Bir simge ile dile geti rilen. 2- Si mgeler k ullanan ya d a si mgeler ko
yan. 3- Kendi bana bir deeri ya da etkisi olmayp, bir baka eyi anm
satan : s imgesel bir toplu l u k.
simgesel mantk [Alm. symbolische Logik ] [Fr. symbolique "/ogique " ] [ ng.
symbolic logic ] : bkz. mantk 6.

sistem bkz. dizge.

skolastik (felsefe) [Alm. Scho/astik ] [Fr. scolastique ] [ ng. scho/astic] [Lat.


scholasticus < scho/a = okul ] : nan ile bilgiyi, kilise retisiyle zel
l ikle Aristoteles'in . bilimsel dizgesini uyumlu bir biimde birletir
meye alan ortaa felsefesi. // Erei, usu dinin dorularna uy
gulayarak i nan kon ularn kavran lr klmaktr ; Aristoteles mantna
ball bu yzdendir. Skolastik felsefe dneme ayrlr: 1 -Erken sko
lastik (yaklak olarak 800-1200). 2- Yksek skolastik (yaklak olarak
1 200-1 300). 3- Ge skolastik (yaklak olarak 1 300-1 500). Balca temsil
cileri : ( lk dnemde) Johannes Scotus Eriugena, Anselmus, Abaelard u s ;
(ykseli dneminde) bni S i n a (Avicenna), bni Rd (Averroes) ; (Bat'
da) Albertus Magnus, Aq u inolu Thomas ; (son dnemde) Ockhaml
William.
sofistler [Alm. Sophist] [Fr. sophistes ] [ ng. sophist] [Yu n . sophistes = bilgici ]
[es. t. sofistaiye] : Yunanistan'da . . 5. Ve 4. yzyllarda, kamusa! ve zel
ilerde genlere doru d nme, konuma ve eylemeyi retme sav
ile kent kent dolaarak para karl dersler veren ve bu yolla baarl
sorun

yurtta yetiti rmeyi zerine alan kimselere verilen ad . / / Bilgi anlayn


d a grecidirler. E n nlleri : Protagoras (nl sz : " nsan her eyin
lsdr.") ve Gorgias (nl sz : "Bir ey yoktu r ; bir ey olsa da
bilemezdi k ; bilseydik de bakalarna bild iremezdik.")
solipsizm bkz. tekbenci l i k.
somut [Alm. konkret ] [Fr. concret ] [ ng. concrete ] [Lat. concretus ] [es. t.
mahhas ] : 1- Belli bir zamanda, belli b i r yerde bulunan, doal, g
rlebi lir, elle tutulabilir, d uyular ya da i mgelem ile alglanabilir, btnl
iinde verilmi olan bamsz gereklik. 2- (Felsefede) zneyi gz
nnde bulunduran, zneyi belirten gerek varlk. Bu varla genel bir
n itelik verilmesi onu soyut klabili r :
somut terimler soyut terimler
var olan varolu
insan insan l k
bilge bigelik
ak aklk
son erek [Alm. Endzweck ] [Fr. fin ultime, fin derniere ] [Lat. finis ultimus ]
[es. t. gaye-i aksa ] : Baka bir eree bal olmayan, baka bir eree
gereks i n me duymayan erek. / / nsan n belirlenimi (dinsel adan : tm
yaratl) b u eree u lamakla gereklemi olur.
sonsal [Lat. a posteriori ] [es. t. bdi ] : Deneyden kan ve deneye bal olan
(bilgi).
sonsuz (Alm. unendlich ] [Fr. infini ] [ ng. infinite ] [Lat. infinitus ] [es. t. na
mtenahi ] : 1 - Sonu d nlemeyen , s n rlar tasar mlanamayan. 2-
(Matemati kte) Verilmi olan her byklkten daha byk olan.
sonu (Alm . Schluss, Schlussatz, Konklusion ] [Fr., ng. conclusion ] [Lat. conc
lusio ] [es. t. netice:] (Mantkta) Tasmn nc nermesi ; verilen
ncllerden karlan nerme. / / ncller doru ise sonu d a kesi n
olarak doru d u r, sonu yanlsa ncller doru olamazlar.
sorumluluk [A lm. Verantwortung ] [Fr. responsabilite ] [ ng. responsability ]
[es. t. mesuliyet ] : Kiin i n kendi eylemleri n i ya da kendi yetki alan na
giren herhangi bir olayn sonularn stlenmesi.
sorun [Alm. Problem ] [Fr. probleme ] [ ng. problemj [Yu n. problema < pro =
ne, bal/ein =atmak ] [es. t. m esele ] : 1- Bilimsel yntemlerle zlmek

1 !;7
sorunsal

zere ortaya atlan soru. 2- z msz kalan kuramsal ya d a klgl her


trl glk.
sorunsal [Alm . problematisch ] [Fr. problematique ] [ ng. problematic ] [Yu n .
problematikos ] [es.t. ihtimali ] : 1 - zm belli olmayan. 2- Doru ol
ma olana olmakla birl i kte kuku uyand ran, kesin olmayan.

sorunsal yarg [Alm. prablematisches Urteil J [Fr. problematique (proposition)]


[ ng. problematic (proposition) ] [es. t. ihtimali hkm ] : Mantksal olana
bildiren yarg. (Forml : S P olabilir.) Kant'ta yargnn ->- ki pliinden
biri.->- Yaln (assertorik) ve -+ zoru nlu (apodiktik) yarglarn karsnda
yer alr.

sosyalizm bkz. toplumculuk.

soysuzlama [Alm. Entartung, Degeneration ] [Fr. degenerescence ] ( ng.,


Lat. degeneration ] (es. t. tereddi ] : 1- Bir trn, daha az yetkin
bir duruma gelmeye, bozulmaya, dalmaya yol aacak bii mde de
imesi. 2- Yaama bii mi ve grevlerinde gerileme ve yozlama.
3- Doal gelime yetenein i n yitirilmesi. 4- Bir organizma ya da bir or
gan n, soyun doal gelimesin i d u rduracak bii mde bozulmas.
soyut [Alm. abstrakt ] [Fr. abstrait ] [ ng. abstract ] [Lat. abstractum = eki p
karlm, syrlm ] [es. t. mcerret ] : -+ Soyutlama ile elde edilmi
(bir kavram, bir dnce). Soyut kavramlar : a. Nesnelerin n itelii gibi
gerekte kendi bana var olmayan, nesnelerin nitelii olarak var olan,
ancak nesnelerden ekilip karlarak tasarmlanabilen kavramlar (b
yk, mavi). b. Alg lanamayan eyleri gsteren kavramlar (tze). c. Nes
neleri n zellikleri nden syrlm olan btn genel kavramlar. Soyut
d nce: Duyulur ve alglan r olandan syrlm, kavramsal dnme
i le varlan d nce.
soyutlama [Alm. Abstraktion J [Fr., ng. abstraction ] [Lat. abstractio abst-
rahere = ekip karmak, soymak, ayrmak ] [Yu n . aph-hairesis ] [es. t.
tecrit ] : 1 - Gerekte ayrlamaz olan dncede ayrma eylemi. ( r.
Biimi, rengi, boyutlar zdekten ayrp d nme.) 2- Ger.eli ve z
olan ar n m bir bii mde elde etmek iin zle ilgili olmayan bir yana
brakma. Bir tasar m n ya da bir kavram n n itel ik ve bant gibi e
leri n i gz nne al mayarak d ikkati dorudan doruya kavrama eken
d nme eylemi. ( r. gen kavramnda ; genin byk , kk, eke
narl ya da d i k al olu u n u gz nne almamak gibi.)
s r e

sylence [A lm. Mythos ] [Fr., ng. mythe ] [Yu n . mythos = sz, sylenen ve
d uyulan sz ; masal, yk ] [es. t. sture ] : 1 - Tanrlar, kahramanlar, n
ceki alarn olaylar zerine anlatlanlar, masallar, ykler. 2- Bir top
lumda yk bii minde canl olarak yaayan eski gelenek ve grenekler
balam , insanln en eski yaant ve d ncelerinde d i le gel m i olan
ykler. 3- mgelem rn olarak estetik i n celemen i n kon usu olan
ykler. 4- Uluslarn en eski yaantlarnn simgesel olarak dile gelii
(Bachofen).
sylenceb i l i m [Alm. Mythologie ] [Fr. mythologie] [ ng. mythology ] [Yu n . myt
hologia ] [es. t. il m-i esatir ] : Sylenceler bili m i : 1 - Bir halkn sy!ence
lerini, tan rlar zerindeki ykleri n i btnl iinde toplama. 2- Sy
lenceler zerinde b i l i msel arat rma.
szleme [Alm. Vertrag ] [Fr. contrat ] [ ng. contract ] [es. t. mukavele ] :
ki ya d a daha ok kiinin bir eyi yapmak ya d a yapmamak zere aralarn
da anlamalar n d i le getiren balayc uzlama. Toplum Szlemesi (Cont
rat Social) : j.j. Rousseau' n u n temel kavram. nsanlarn bir toplum kur
mak, zgrl ve eitlii herkese salamak ii n , zgrl genel isten
ce aktarmak zere kend i istekleriyle uzlamalar.
Spinozac l k [Alm. Spinozismus ] [Fr. spinozisme ] [ ng. Spinozism ] : Spino
za'n n felsefe retisi ve d nce biimi : a. Btn bireyleri tek bi r tzn
grnleri (moduslar) olarak gren tek tz retisi. b. Btn olup
bitenlerin tek bir tzden tremesi zorun l u l uu zerine reti. c. Tan
r i le doay zdeletiren -+ tmtan rclk.

spirituai izm bkz. tinselci l i k .


stoaclk [A lm. Stoizismus ] [Fr. stoicisme ] [ ng. stoicism ] [es. t. revakiye ] :
Usun egemenliini, doaya uygun yaamay, ruhu n -+ sarslmazl n -+
d uyumsamazl ve d nya yurttal lks n erek olarak koyan , Kb
rsl Zenon'un ( . . 4. yzyl) k u rd uu felsefe okulu. / / Zenon, okulu
nu Atina'da stoa Poikile'de ( = resimlerle ssl, direkli bir galeri) a
t ndan (stoa, Yunancada d i rekli galeri demektir,) okul bu ad almt r.
strktralizm bkz. yapsalc lk.
sje bkz. zne.
sre [Al m. Dauer ] [Fr. duree ] [ ng. duration ] [es. t. mddet, sayrure ] : 1-
Kendi btn iinde aln m, sn rl bir zaman paras ; akp giden zama
iinde belli bir blm. 2- Yukardaki anlama kart anlamda Bergson'un
sre

kulland teri m : Uzaydaki nesnelerin birbiri ard n a sreksiz sralan


na ve ayn zamanda imdi noktalar n n nesnel bir d izilii olarak kabul
edilen zaman emasna (bilimin uzay ve d u ru m noktalar ile aklad
zaman kavramna) kart olarak, gemi, imdi ve gelecein iinde yit
tii, dorudan doruya yaan m olan srekli ak.
sre [Alm. Prozess ] [Fr. processus ] [ ng. process ] [Lat. processus ] [es. t.
vetire ] : 1- Belli bir sonuca u laan d nce ak. 2- Olaylar n ya d a i
lemlerin belli bir son u ca doru gidii.
srekli [Alm. kontinuierlich ] [Fr. continu ] [ ng. continuous] [Lat. continuum ]
[es. t. mtemadi ] : Kendi iinde kesintisiz olarak srp giden (uzay, za
man).
srekl i l i k [Alm. Kontinuitiit ] [Fr. continuite ] [ ng. continuity ] [Lat. continui
tas ] [es. t. temadi ] : 1 - (Genel anlamda) Kesintisiz olarak srp gitme.
Srekli olma. 2- (Felsefede) Ayr elerden kurulu olmayan bir gerek
l i k kurma. zellikle uzay iin kullanlr. Sreklilik yasas Leibniz'de fel
sefenin temel ilkesi olmutur : Her yerde srekli bir gidi vard r, doa
da hibir srama yoktur, her ey bir btn iinde rlmtr.

1 60

ey [Al m. Ding ] [Fr. chose ] [ n;. thing ] [Lat. res ; skolastikte : ens ] : (Gn l k
d ilde) Herhangi bir d nce kon usu n u gstermee yarayan belirsiz
terim. (Felsefede) 1- Dnen bilincin konusu olabilen, gerekte var ol
mayp da yalnzca d nlm olan her ey. Bu anlamda: dnce nes
nesi = ens rationis. 2- Kiiye kart olarak : Bilinten yoksun varlk.
3- Gerek olan , bilincin dnda, kendi bana var olan tek nesne (ens
reale). Byle bir var olan, tek nesne olarak n iteliklerin taycs tz
diye de anlalr. 4- Duyu larla kavranabilen cisi msel nesne.

161
T
tabu (Polinezya dilinden) : Dokunulmaz olan, kendi iinde bell i bir g (mana)
tayan ; her bakmdan dokunulmas yasaklan m olan. Tabu olarak gz
nnde tutulan nesne ya da kii ya bu gle dolu d u r, o zaman kutsal
d r ; ya da bu gcn boyunduruu altndadr, o zaman da temiz deildir
ve tehlikelidir.
tabula rasa [Lat. = Bo, izerine hi bir ey yazlmam kat ] : Deneyci ve
d uyumcu retilerin, her trl deneyden nce ruhun d ur u m u n u gster
mek iin kulland kavram / / Bu retiler, bilen znede doutan
kavramlar ve nsel bilgiler olmad n , her bilginin yalnzca d tan ge
len duyu izlenimlerinden olutuun u savunur.
takmerki [Alm. . Oligarchie ] [Fr. o/igarchie] [ ng. o/igorchy ] [Yun . oligarkhia
< o/igoi = birka kii, arkhein = egemen olma ] : Bir ka kiinin ege men
lii ; devlet gcn n az sayda kiilerin ya da ailelerin elinde bulund uu
devlet biimi.
tamalg [Alm., Apperception ] [Fr., ng. apperception] [Lat. percipere ] [es. t.
drak-i dakik ] : 1- Bir tasar m ya da alg ieriin i n bilinli olarak kavran
mas. Bilinli alg 2- ( Leibniz'de) Bilinsiz ve bilinalt tasarm olan yaln
algdan ayr olarak bir tasarmn. bilince karlmas. 3- (Kant'ta) z
bilin, ; kend i kend i n i n bilincine varma, i nsan n kendi znesinin bilincine
varmas.
tamevirme [Aln., lnversion ] [Fr., ng. inversion] : Mant kta : znenin eliik
kavrarnnm zne yaplmas yoluyla yaplan karm.
Her A B d i r
Kimi A olmayanlar B olmayandr.
"Btn insanlar lmldr", "kimi i nsan olmayanlar lml olmayan
lardr".
tanm [Aln., Definition ] [Fr. definition ] [ ng. definition] [Lat. definitio ]
[Yun. horos, horismos ] [es. t. tarif] : Bir kavramn ya da bir nesnenin

162
tantlama

snrlan mas, belirlenmesi ; kavramn ieriin i kuran belirtilerin gste


rilmesi ; bir kavramn ya da bir szcn anlam n n belirtilmesi. Tan m
t rlerinden e n nemlileri unlardr :
1 - Szc k tan m (verbal tan m) : a. Szcn anlam n dildeki anlam na
geri giderek belirtme. ( r. demokras i : halk egemenlii.) b. Bir szc
n anlam n bilinen baka bir szc kle belirtme. ( r. mselles : gen)
2- Ad tan m (nominal tan m) : Yanl anlalmalara yol amamak iin
tan mlanacak olan belli bir szce ya da szcklere balanarak sap
tama. (Uzlamsal d r, yasalar yazlrken Ye felsefede gereklidir.) 3-
Kavram tan m (Aristoteles'te) : Bir kavramn daha yksek yakn cinsi
(genus proxi m u m) i le onu bu cinsten ay rt eden tr ay r m n (differen
tia specifica) belirtme. 4- Nesne tan m (real tan m) : (nesnenin aklan
mas) Aristoteles'in kavram tan m i le rtr. Bir nesneyi yalnz ba
kalarn dan ayrmakla kalmayp, anlamn i ve zl ayrmlarn ortaya
karmay amalar. Nesne tan m , ksa olmal , gereksiz belirlen imlerden
kan mal ; tam olmal , zorun l u olan btn belirtileri vermelidir. 5-
Balamsal tan m : Modern mantkta: nermeni n tam olmayan bir dil
-simgesi olarak anlalan ku rucu paralar n n tan m lanmas. / / Kend i
bana bir anlam olmayan, t a m tersine ancak kuatc bir balam
(contexte) ierisinde bir anlam olan, tam olmayan bir dil-simgesi olarak
anlalan, btn nermenin k u rucu paralar olan anlatlarn, deyim lerin
tan mlanmas. Belirgin bir rnek : dorul u k izelgeleri aracl i le ya
plan mant ksal balant gstergeleri nin ("ve", "veya", vb.) anlambili msel
tan m lard r.
tant [Al m. Beweis ] [Fr. preuve ] [ ng. proof] [Lat. probare = snamak, gs
termek, tantlamak) ] [es. t. ispat ] : 1- ne srlen bir eyin doruluu
nu gstermede izlenen d ncel sre. 2- Tantlamada ne s rlen
ey ; tantlaman n dayand temel.
Tan tlamak : Usavurma yoluyla ya d a tan k gstererek bir eyin doru
.
l uu n u ortaya koymak .
tantlama [Al m., Demonstration ] [Fr. demonstration ] [ ng. demonstration] [Lat.
demonstratio ] [es. t. brhan ] : 1- ne srlen bir savn dorul uun u
mantksal yntemle gsterme ; sonucun doruluunu gstermek iin,
doru olarak bilinen ya d a doru saylan ncllere dayanarak yaplan
karm (kavramsal tantlama). 2- Grlebilir bir bii mde verilmi olan
bir nesnenin ya da bir olayn grye dayanarak (deney yoluyla) ortaya
konmas (grsel tantlama).

163
Tanr

Tanr [Alm. Gott ] [Fr. Dieu ] [ ng. God ] [Lat. deus ] [Yun. theos ] [es. t. Allah ]
Dinsel i nanta: Dost ve olaanst n itelikleri, gleri olan yet
kin bir z olarak en yksek varlk. Tanr kon usunda temel anla
y vardr : 1- Tanrlar ya da tanrsal gler okluu kabul edilir: oktan
rc l k = politeizm. 2- Bir tek Tanrsal olan vard r, bu da evren ile ayn
eydi r : t mtanrclk = panteizm (her ey Tanr) ; Tanrsal olan evrenden
daha fazla bir eydir, evreni kuatr : Pananteizm = herey Tan rda.
3- Tektanrc:lk = Monoteizm. Yaratc Tan r. Evrenin nedeni, bala
tcs olarak Tanr. Tanr yalnzca evrenin nedeni, balatcs olarak anla
l p da, her zaman etkileyen bir Tanr sz kon usu deilse, buna yaratan
clk (deizm) denir. Btn bu anlaylarn kars nda: Tanrtanmazlk
= ateizm vard r. Felsefedeki ve Tanrbilimdeki Tanr anlaylar arasn
daki temel ayr l klar Tanrya giden yolu n nerede olduu ya d a nerede
aranmas gerektii sorusundan doar. (Her zaman kesin ayrlklar grl
meyebilir de.)

a . Tanrya giden yol speklatif d'nme aracl ile d nya zerinden


geebil i r ; Tanr i l k neden, son erek, en yksek, en yetkin varlk, nce
siz-sonrasz anlam temeli, koulsuz ve saltk olan diye anlalr. b. Ele
tirel d nceni n yard m yla baklacak olursa: Tanr s n r olandr, idea
list adan de'd i r, gereki adan ise btnyle baka olan d r, bundan
dolay akn olan d r. c. Tan r, gizemsel yaantda, ru hun arn m i
ten liinde bulun ur. Bu yaantda ruh ve Tanr kartl alarak ortadan
kald rlr. d. Tanrya gtren bir yol da somut anlamad r (vahiy). Bu
rada Tan r, evrensel ya d a tarihsel ve kiisel bir biimde (ya d a ayn za
manda her iki biimde) yaratc, temellendiri lemez bir her eye gc
yeten olarak, ama ayn azamanda insan n kars nda koulsuz bir "Sen"
olarak bulun maktadr. Anlana d i n leri : H iristiyan ! k (burada Tanr,
sa'nn kiiliinde insan bii minde gr nr), M slmanlk (Tanr, elisi
olan M u hammet'e Kuran' indirmitir.)
Tanr ka n t l ar : Felsefede en nemlileri : 1 - Varlkbili msel (ontolojik)
kant : Bu kantta Tanr kavram ndan Tan rn n varl kar l r : Tanr,
kavram gerei en yetkin varlkt r ; var olmasayd, en yetkin varl k :>!
maktan kacakt, nk varl k yklemi ol mayac.akt ; yleyse, Tanr
n n en yetkin varl k olarak, varlnn da olmas gerekir. 2- Evrenbilim
sel (kosmolojik) kan t : Bunun eitli d zenlemelerine rastlan r. Bu ka
n t, d nyan n devin iminden bir i l k k m ldatc, nedenler zincirinden bir
i l k neden, d nyadaki eylerin deikenlii, koulluluu ve rastlantsal
l ndan d nyan n i l k nedeni olan, deimez, koulsuz, zorunlu bir var-

164
tarih

l n bulunduu sonucunu karr. 3- Ereksel (teleoloji k) kan t : Burada


d nyadaki ereklilik ve dzenden, bu erek ve d zenleri koyan bi r us
varl olduu sonucu karlr. 4- Ahlaksal kant : imizdeki ahlak ya
sasnn varl olgusundan ve d n yadaki ahlak d zeninden, b u n larn ne
deni olan yksek bir istencin varl karlr.
Tanr b i l i m [Alm. Theologie ] [Fr. theo/ogie ] [l ng. theology ] [es. t. ilahiyat ] :
1 - (Genellikle) Tanr ve Ta.nrlar zerine, Tanrsal olan zerine retiler.
2- (Dar anlamda) Tanrsal anlamaya dayanan Tan r retisi.
Tanrclk [Alm. Theismus ] [Fr. theisme ] [ ng. theism ] [Yu n . theos = Tan r ]
[es. t. ilahiye ] : Bir Tanrya i nan ma.
Tanrtanmaz l k [Alm. Atheism11s ] [Fr. atheisme ] [ ng. atheism ] [Yun . a
theos ] [es. t. that ] : Tanr n n varoluu n u yadsyan reti. / / Bu reti
ye felsefe asndan u anlaylar temel olabi lir : a. Gerein z zdekse,
evrende Tan rnn yeri yoktur (zdekilik). b.- Tanr olursa insan n
zgrl ortadan kalkar (idealizm). c- Yal n kukuculuk.
tapncaklk [Al m. Fetischismus ] [Fr. fetichisme ] [ ng. fetichism ] [es. t.
p11tperestlik ] : 1 - Kend ilerinde doast glerin bulund uuna i n an
lan nesnelere tapma. 2- (Cinsel alanda) Sevi len i nsann kendisi yerine
onun giysilerin i v.b. taparcasna sevme.
tarih [Al m . Geschichte ] [Fr. histoire ] [ ng. history ] [Yu n . historia < historein
= bilmeye almak, bil mek, anlatmak ] : 1. O l u p biten eyler olarak ta

rih : 1- (En geni anlamnda) Zaman iindeki deimelerin tm. (Bu an


lamda yeryz tarihinden de szed ilir.) 2- nsan n d nyasnda olu p bi
tenler, i nsanla ilikin olay sreleri. 3- Sonluluu ve zamanll ; plan
layarak, yaratarak, eyleyerek ve inanarak gelecee ynelmilii, ayn za
manda gemie olan bants iindeki i nsan varoluu nun kendine zg
bir boyutu. 4- (Dar anlamda) : Gemi olan. a. Yiti rilmi olan, artk bu
lun mayan. b. Yinelenmeyen, bir kezlik olan. c. Olmakta olan, zaman n
gid ii iinde ortaya kan d u rumlar. d . Gemite olmu olan, a m a ayn
zamanda imdi de bulunan.
il. Bilgi ve bilim olarak tarih : Gemiin incelenmesi.
1 - Aktarlan gelenekler yoluyla yaplan aratrma. 2- Olaylarn anlatl
mas ya da belgelenmesi ile yaplan aratrma. 3- Tarih bilimi olarak :
a . Eletirerek (eletirel yntemle) aratran ; b. Betimleyen ve yorum
layan incelemeler.
tarih b i l i nci

tarih bilin<. [Alm. historisches Bewusstsein ] [Fr. conscience historique ] [ ng.


historica/ consciousness ] [es. t. tarih uuru ] : 1- (Genel olarak) nsan d
d ncesinin kendi tari hine olan ilikisinin d ile gelii olarak tarih bilgisi.
Bir gemiim iz olduu n u , bir gemiten geldiim izi bilme ; bu, tarih bi
li mlerinde daha ak olarak ortaya kar. 2- (Dar anlamda) Tarih i n ge
mi bir d nya olarak nesnel bilgisi. Tarih bilinci n i -+ tarihsel bilinten
-
ayrmak gerekir. bkz. tarihsel b i lin.
tarih felsefesi [Alm. Geschichtsphilosophie ] [Fr. philosophie de I' histoire )
[ ng. pfilosopfy of fistory ) [es. t. felsefe-i tarihiye ) : Konusu tarih ve
tarihsel bilgi olan bir felsefe dal. / / Deyim olarak i lkin Voltaire k ullan
mtr. (La philosophie de l'histoire, 1 756) ; ama gerekte tarih felsefesi
tarihsel olaylarn nedenlerini arat rma olarak Antik felsefeye dein geri
gider. Augustinus ve G.B. Vico'n u n tek tek tarih felsefesi denemelerin
den sonra Herder'den Hegel'e dein uzanan Alman d ncesi yoluyla
tam bir felsefe dal olmutur. Bundan son ra toplumbilim (Comte, Marks
lk, Spencer), kltr eletirisi (Nietzsche, Troeltsch, Max ve Alfred We
ber, Spengler) ve bilim kuram (Windelband, Rickert, Simmel, Spranger)
ile kaynamtr. Gnmzde hem bamsz bir aratrma alan olarak (N.
Hartman n, Heimsoeth, Rothacker), hem de insann kendisini btn
olarak yeniden anlamasnn dile getirilii olarak yeniden canlanmtr.
(York von Wartenburg, Di lthey, Heidegger, Jaspers ve O rtega y Gasset.)
Tarih felsefesi u biimlerde karmza kar: 1- Tarih fiziktesi ; tarihin
tm aknn ve anlamnn yorumlanmas. (Buna ieriksel tarih felsefesi
de denir.) 2- Kendine zg bir varlk alan olarak tarih varl kbilim i ;
tarihin znn ve gidiinin, yapsnn, ana biimlerinin ve tarihsel ger
ekliin kurulu yasalarnn aratrlmas. 3- Yaamn tarih asndan
yorumlanmas ; i nsann kendi tarihsel varl n n bilincine varmas ve
kendini anlamasnn ayd nla karl mas. 4- Tarihsel bilgi retisi , tarih
biliminin bilim kuram ve mant. (Buna bii msel tarih felsefesi de denir.)

tarihsel b i lin [Al m. geschichtlicfes Bewusstsein ] [es.t. tarihi uur ] : nsann


kendisinin tarihsel bir varlk olduunu bi lmesi ; kendi zerinde bugn
de etkisi ve basks olan taihselliinin bilincinde olmas.
tarihselci l i k [Alm. Historismus ] [Fr. historisme ) : 1 9. yzyln ortalarnda,
zelli kle Almanya'da tarih bilimleri n i n ba msz gelime srecinde or
taya kan d nce akm. Olaylarn aklanmasnda tarihe ncel i k veren
ei li m ; tarihsel d nme eilimi. Bu balamd a : 1- Btn olaylar, ba
arlar ve deerleri, iinde doduklar tarihsel durumlardan ve tarihsel
tarihsel zdeki l i k

koullardan kalkarak anlamaya alan, giderek hu olaylarn nesnel ie


riklerinin ve bugnk anlamlarnn a klan masn da ancak bu gemie
bak iinde elde edeceine inanan dnce bii mi. 2- nsan varoluu
nun zn onu n tarihselliinde' gren, tarihsellii insan yaam n n canl
temeli diy .. anlayan, bylece de d nyay tarih olarak kavrayan felsefi d
nme dorultusu. / / zellikle Dilthey, York v. Wartenburg ve varolu
u felsefede karmza kar; -+-tarihsel okul'da doruuna eriir. 3-
Tarihi yalnzca kendisi iin inceleme ; tarih eiti mine ar nem ve
rerek geliigzel gemi deerleri yeniden canlandrma uruna bug n
feda etme. Tarih kltr v e bilginliinin, yaama v e eylemeyi felce u
ratacak biimde a rl. 4- Tarihin i lkece olduundan deerff grlme
s i ; tarih gereklerinin deimez yetkeler olarak saltklatrlmas.
tarihsellik [Alm. Geschichtlichkeit ] [Fr. historicite ] [es. t. tarihilik ] : 1 - Ta
rihsel olan n varl k bii m i . 2- Zamana ballk, gel i p geicilik. 3- Tarihsel
koulluluk, tarihe bal olma. ( r. Tinin, trenin tarihsellii.) 4- Bir
eyin gerekten tarihsel olarak var olduu olgusu. ( r. sa'nn tarihsel
lii.) 5- (Varoluuluk felsefesi nde) i nsann iinde bulunduu zel d urum,
insan varoluunun temel yasas.
tarihsel okul [Alm. Historisc e Schule ] [Fr. eco/e historique ] [ ng. historical
schoo/ ] [es. t. tarihi mektep ] : 1- (Dar anlamda) 19. yzyln balar nd a
kurulan (Savignhy, Eichhorn vb.) tarihsel hukuk o k u l u . Aydnlanman n
usu h u k u k anlayna kar, h ukuku tarihsel gelimenin bir sonucu v e
u l u s t i n i n i n organi k bir biimde gelimi rn olarak grr. 2 - (Geni
anlamda) Hamann , Herder, Mser, Lessing'le balayan ve Grimm Kar
deler ile Ran ke'nin almalar nd a doruk noktasn bulan bili msel geli
m e ; bu gelimeyle Alman tarih bilimleri, yalnzca tek tek bilimle r olarak
kla:;ik biimlerine ulamakla kalmayp, ayn zamanda yen i bir tarih bi
li nci ve d nya gr yaratmlard r. Bu okulun yntem ve anlay zel
li kle Hegel'in tarih felsefesi i le atr. Bu okula gre, tarihte olumu ola
n n bal bana bir deeri vard r. Tarihin oluturd uu devlet, hukuk, sa
nat gibi bii mler, bir u lusun ya da bir an zel r u h u n u n (tininin) yarat
malar olarak anlalmaldr.
tarihsel zdekil i k [Alm. historischer Materialismus ] [Fr. materia/isme his
torique ] [ ng. historical materialism ] [es. t. tarihi maddecilik ] : Marks
ln tarih anlayna verilen ad (Engels' i n koyd uu terim). Eytiimsel
zdekiliin toplum felsefesi. Eytiimsel zdekiliin genel i l kelerini in
san tarihi n i n belli bir alanna, insan toplu m u n u n gelimesi alanna uygula-

167
tasarm

ma. J / Bu anlay, idealist, ide' den kalkan tarih fizi ktesine kart olarak,
tarihsel toplu msal gelimeyi, bu gelimeni n temelindeki ekonomik s
relerden, insan varoluun u n zdeksel gerek koullarndan kalkarak
kavramay dener. Bu retiye gre : Btn tarihsel ve toplumsal olay
larn belirleyici nedeni ve temeli ekonomik olaylard r. bkz. eytiim, z
deki lik, eytiimsel zdekilik.
tasarm [Alm. Vorste//ung ] [Fr. representation ] [ ng. representation ] [Lat.
repraesentian ] [es. t. tasavvur ] : 1- (Geni anlamda) Bilin ierii, alg.
2- Daha nce alglanm olan bir nesne ya da bir olayn bilinte sonradan
ortaya kan kopyas (imgesi). 3- nceden grlenmi olana kart
olarak salt i mgelem yoluyle varl k kazanan ey.
tas m [Alm. Sy//ogismus ] [Fr. syllogisme ] [ ng. syllogism ] [Yu n. syllogismas ]
[es. t. kyas ] : ki ncll karm (dolayl kar m) : Ortak bir -->- orta
terimle birbirine balanabilen iki -->- nermeden (iki nermede ortak
bir terimin bulun mas i le) yaplan karm. Verilmi iki nermeden, bu
nermelerin ierdiini iinde bulundu ran bir nc nermeyi karma
ilemi. Kendilerinden kar m yaplan nermelere ncller (praemissa),
b unlardan karlan nermeye sonu (conclusio) denir. Tasmn emas
yled i r :
M - P (byk nerme)
ncller
S - M (k k nerme)

S - P sonu
Byk terim = P ile, kk terim = S yi balayan orta terim = M d ir.
Orta terimin ncllerde bulunduu yere gre deien drt tasm
ekli (figr), her bir eklin de kipleri (mod us) vard r (toplam olarak 1 9
kip). Her tasm belli bir kipe gre kurulm u tur ve tasmn kipi i l e ekli
arasnda bir ilgi vard r :
1 . ekil il. ekil i l i . ekil iV. eki l
M - P P - M M - P p - M
S - M S - M M - S M - S

s - p s - p s - p S - P
rne k :
Birinci eklin kipleri (ncllerin tmel ya da tikel, olumlu ya d a olumsuz
oluuna gre 4 kipe blnr) : B a r b a r a , c e 1 a r e n t, O a r i i,
Fe r i o .
tekerkl i k

Bun lar da a tmel olu mlu


e t mel olu msuz
tikel olumlu
o tikel olu msuz'u gsterirler.
( r. Barbara : a i le nermenin de t mel olumlu old uu n u gste
riyor.)
tekanlaml [Alm. eindeutig ] [Fr. univaque ] [ ng. univocal ] [Lat. univocus ]
[es. t. vahid-l-mana ] : 1- Yalnzca bir anlam olan (szc k ya da kavram)
Kart bkz. esesl i . 2- Belirli, kesin olarak belirlenmi.
tekanlaml l k [Alm. Eindeutigkeit ] [Fr. nivocite, univocation ] [ ng. univo
vocation ] [Lat. univocatio ] [es. t. tek manal/ k ] : 1- Bir szcn ya da bir
kavram n tek, belirli bir anlam olmas zellii. 2- Belirlilik, kesi nlikle
belirlenmi olma d u r u m u .
tekbenci lik [Alm. Solipsismus ] [Fr. solipsisme ] [ ng. solipsism ] [Lat. solus =
yalnz, tek ; ipse = ben ] [es. t. eneiye ] : "Yalnz ben var m, benden ba
ka her ey yalnzca ben im tasar m md r." d iyen ; znel ben'i bilin ierik
leriyle birlikte tek gerek, tek var olan olarak kabul eden felsefe gr
(kuramsal benci llik). 2- Felsefede yntem as ndan k noktas ola
rak ben'i alan gr (yntemsel tekbencilik. Descartes, Driesch). 3- Ah
lak asndan yalnzca kendinin yaama sav n tanyan, kendi ben'ini ya
am n ve gerekliin zei yapan gr (ahlaksal bencillik. Stirner).
teki l i k [Alm. Monismus ] [Fr. monisme ] [ ng. monism ] [Yun . monos = tek ]
[es. t . vahdetiye ] : 1 - Gerekliin temeli olarak yalnzca tek bir ilkeyi
rnein yaln zca zdei (zdeksel tekilik), yalnzca tini (tinsel tekilik)
vb. kabul eden d nya gr. Tekiliin kar kavram olarak -+ i kici
l i k ; iki teme! ilkeyi ; okluk, i l kelerin ya da temel glerin okluunu
kabul eder. 2- Birlikli bir d nya tablosuna varmaya alan d nya g-
. r.
tekelci nerme [Alm. exc/usives Urteil ] [Fr., ng. exc/usive proposition ]
[es. t. kaziye-i hasra ] : Bir zneye, btn teki zneleri d ta bra
karak bir y klem balayan nerme. Forml : Yalnzca S P d i r. ( r. "Yal
n zca bu yzk alt ndr.")
tekerkli k [Al m., Fr. Monarchie ] [ ng. monarchy ] [Yu n . Monarkhia < monos
= te k ; arkhein = egemen olmak ] : Tek kii nin egemenlii ; devlet g
cnn tek kiin i n elinde bulunduu devlet bii m i .
teki l

tekil [Alm. Singu/ar ] [Fr. singulier ] [ ng. singular ] [Lat. singularis ] [es. t.
mfret ] : Tek olma d u ru m u gsteren (szc k , terim, nerme). Kart
bkz. oul . Tekil kavram : Tek nesneyi gsteren kavram ; tek bir birey
olabilir (Sokrates) ya da bir tr olabilir (koyun).
Te!<il nerme ya da yarg : znesi tek bir nesneyi gsteren nerme.
( r. "Sokrates bir filozoftur.")
tekn i k [Alm. Technik ] [Fr. technique ] [ ng. technics ] [Yun. tekhne = klgsal
yapabilme gc) ] : 1- nsann, doal g ve gereleri kendisi iin yararl
klma sanat. 2- Ku ramsal bilginin karsnda bilimin uygulamalar, bi
li msel bilgiye daya! uygulamalar. (Gnmzdeki anlam budur.) Bilimin
amacn n bilgi olmasna karlk, tekniin amac ortaya bir ey koymadr,
retimdir. 3- Bir yapt ortaya koyma, bir ii baarmada kullanlan yn
tem, yol ; yaratma biimi (dnme teknii. alma teknii vb.)
tektanrcl k [Alm. Monotheismus ] [Fr. monotheisme ] [ ng. monotheism ]
[Yun. monos = tek, theos = Tanr ] [es. t. vahdaniye ] : Tek bir Tan rnn
varln kabul eden d i n ve felsefe retisi.
teleoloji bkz. erekbi l i m .
temel [Alm . Grund, Grundlage, Fundament ] [Fr. (ondement ] [ ng. (oundation ]
[Lat. (undamentum ] [es. t. esas ] : 1 - (Genel anlamda) Bir eyin zerinde
temellendii, kuruld uu ey (bir evin temeli, bir kuru m u n temeli vb.).
2- Tinsel n iteli kte bir eyin varsayd ve kendisine dayand i l ke. Ma
tematiin temeli , hukukun temeli, eiti min temeli, ahlakn temeli vb.
Ahlakn temeli, bir ahlak retisi nde, ahlaksal dorularn kendisinden
karld i l ked i r ; (r. Epikuros'un ahlak felsefesi nde bu ilke haz'd r).
3- Btn bir bilgiler balamnn kendisinden karlabildii en genel
ve en yal n nerm e ; en genel nermelerden ve en genel dncelerden
kurulmu bir d izge. ( r. Tmevarmn temeli, kend isinden biimsel
olarak olaylardan yasalara geme hakk n n karlabi lecei bir ilkedir.)
temel bi l i m [Al m . Grundwissenscha(t ] [Fr. Science fondamenta/e ] [es. t.
esas ilim ] : 1- Btn br bili mler iin temel koyucu nitelikte olan
bilim. 2- Felsefe dallar arasnda temel olduu kabul edi len dal. 1 1 Bu
temel dal, yntemsel adan, -+ mant k ya d a -->- bilgi kuram. olgusal
adan ise >- varl kbilimd ir.
temel kavramlar [Alm . Grundbegriffe ] [Fr. concepts (ondamentaux ] [es. t.
esas mefhumlar ] : 1- Bir bilimin temel koyucu ilk kavramlar. 2- Dn
menin temel biimleri. Bunlar btn deyi biimlerinde ndayanak ola
rak konulan kavramlard r.
tin

temel lendirim [Alm. Begrndung ] [Fr. fondement ] [ ng. foundation ] [es. t.


esas ] : 1- leri srlen bir sav iin temel, dayanak, gereke verme. 2-
Temel dayanak : Bir eye varoluunu ya da varlk nedenini Yeren ey.
3- Kant, dayanak, ipucu. Bilgi ya da davran kurallarnn kendisinden
tretilebilecei daha genel ve daha yal n nerme.
temellendirmek [Alm. begrnden ] [Fr. fonder, fonder en raison ] [ ng. ground,
found ] : Salam bir dayanak koymak, temel koymak ; bir nermeyi, bir
kural , bir gereklilii, kendisini dorulayacak herhangi bir ey zerine
dayamak ; nedenlerini gstermek, belli gerekelerle dorulamak.
temel nerme [Fr. proposition fondamentale ] [es. t. esas kaziye ] : Kendisin
den baka nermelerin karld, kendisi daha fazla geri gtrleme
yen nerme. bkz. belit.
tersevirme [Alm. Kontraposion ] [Fr., ng. contraposition ] [Lat. contrapo
sitio = karsna koyma ] [es. t. aks-i mrekkep ] : (Mant kta) Yklemin
eliik kavramnn zne yaplmas yoluyla bir yargnn yapma olarak de
itirilmesi : Her A B d i r ; her B olmayan A olmayand r. " Btn i nsanlar
lmldr.", " lml olmayanlar insan deildir."
tikel [Alm. partikular ] [Fr. particulier ] [ ng. particular ] [Lat. particu/aris ]
[es.t. czi ] : (Mant kta ) Bir trn btn bireylerine deil de bir ya d a
birka bireyine ilikin olan. / / nermelerin o l u m l u y a da olumsuz olu
una gre ve O simgeleri i le gsterilir. Forml : Baz S ler P d i r ; ba
z S ler P dei ldir. Kart bkz. tmel.
tikel kavram : Kapsamna ald nesnelerin tmn deil de bazlarn gs
teren kavram. ( r. Baz insanlar, baz aslanlar.) Kart bkz. tmel kav
ram.
tikel nerme : Kon u n u n kapsamna giren bt n bireyler iin deil de bazla
r iin belli bir ey bildiren nerme. Forml : Baz S ler P d i r. Kart bkz.
tikel nerme.
tin [Alm. Geist ] [Fr. esprit ] [ ng. spirit ] [Lat. spiritus ] [Yun. pneum a, nous =
soluk. nefes ] [es. t. ruh ] : 1 - Evren ilkesi. zellikle stoa felsefesinde:
Evren usu, evren ruhu ; etki yapan, biim veren, canland ran i lke. 2- a .
Doal yaam ilkesinden ayr olara.k, yksek, doast, Tanrsal i l ke. b.
Tanrnn dolaysz yaratc etkinlii. 3- Felsefeye Anaxagoras' n yer
letirmi olduu "nous", Herakleitos'un getirmi olduu "logos" an
lamnda: a- Dnyann usa uygun dzen il kesi ; b. Zamandan bamsz
olan n , zamand olan n , zamansz olan n i l kesi. c. Ruhun uslu yan . (Ay-
tinsel b i l i mler

n zamanda: logistikon.) 4- Yaamdan ayr olarak d n me ve bilin


ilkesi (Descartes'ta cogitatio). 5- Dnen i nsan n etkin lii ; d nce
i l kesi . zde e, fizi k etkinlie ve i gdsel etkinlie kart. 6- Ken d i n i
igdlerin belirlen miliinden kurtaran , zgr olan, deerlere, an
lam ieriklerine kend i n i aan. M . Scheler'de i nsan i nsan yapan ilke ;
usun yan nda d uygu ve isteme edimlerini de iine alr.

7- Tin, zaman zaman usa (ratio'ya) i nd i rgenerek ruha kar olan, cansz,
"yaama d man" bir i l ke olarak grl r (ludwig Klages). 8- Bireyse!
ruh anlamna (zelli kle dinbili msel anlamda) "ti nler ya da us tayan
ruhlar" (Les esprits ou ames raisonnables) Tanrln i mgelerid i rler
(Leibniz). Ti ni (spiritus-pneuma) ru htan (ani ma-psykhe) ayrmak gere
k i r. Ruh, organ i k ve d uyusal yaam n ilkes i d i r (hayvanlarn da ruhundan
szed ilir), tin ise yalnz i nsana zg d nme yetisidir. Ancak Trke'de
ruh szc tin yeri ne de kullanlagelmitir, rnein Hrstiyanlktaki
"kutsal ruh" (le Saint Esprit).

tinsel bilimler [Alm. Geisteswissenschaften ] [Fr. sciences mora/es ] [ ng.


moral sciences ] [es. t. manevi ilimler ] : Kltr bilimleri ya da i nsan bilim
leri. Kart kavram : doa bilimleri. / / nsan n tarihsel, kltrel ve top
l umsal d nyas i le ilgili bilimleri iine al r. nsan ti n i n i n yaratmalar n
(d nce tarihi) ; sanat, d i n , devlet, i ktisat, hukuk v b . gibi kltr kuru
lularn aratran bilimler. Buna gre : Felsefe, tarih, filoloji , toplum
bilim, d i n bilim, ahlak felsefesi , sanat felsefesi , tinsel bilimlere girerler.
Ruhbilim, doabili mleri i le tinsel bilimlerin arasnda saylyor gn mz
de. Tinsel bili mlerin nemlerine eilerek, onlar bilinli olarak, zel bir
yntemle i nceleme ii 1 9. yzyln ortalarnda balamtr.

tinselci l i k [Alm. Spiritualismus ] [Fr. spiritualisme ] [ ng. spiritualism ] [Lat.


spiritus = ti n ] [es. t. ruhiye ] : 1 - Btn gerekliin zn n tin olduunu,
her gerek olan n tinsel old uunu ve cisimsel olan n yalnzca tinsel
gerekliin bir grn oldu u n u , ya da salt bir tasarm olduunu ileri
sren fizi ktesi reti. 2- (Descartes'ta) zdekten zce ayr bir ruhun
bulunduunu ne sren gr.
Tomas l k [Alm. Thomismus ] [Fr. thomisme ] [ ng. Thomism ] : Aqui nolu
Thomas ve ona bal olanlar n : a. Aristoteles felsefesi i le H ristiyan
d nya grn uyum ii nde birletirmeye alan ; b. nsan istenci
i le Tanr n n nceden belirlenmesini doal-doalst bir varl k d zen i
iinde bi rleti ren ; c . Usun st n l n, isten ve isten zgrl
totemci l i k

zerindeki egemenliini ne sren reti leri. / / Tomaslk Katolik ki


lisesinin temel felsefesi olmutur.
toplum [Al m. Gese//schaft ] [Fr. societe ] [ ng. society ] [Lat. societas ] [es.t.
cemiyet ] : 1- Bilinli bireylerden ve zelli kle aralar nda rgtleme
balar ve kar l kl grevler bulunan kiilerden kurulu topluluk. 2- (Dar
anlamda) Doal eilimlere deil, szlemeye dayanan, belirli erkeklere
ulamak iin isteyerek ku rulan, istenildiinde dalabilen insan toplulu
u, birlii. Bir i l ke zerine kurulmu birlikteli k = ortaklaalk (Gemein
schaft - Com munaute'nin kart olarak. Tnnies).
toplumbi l i m [Alm . Soziologie ] [Fr. sociologie ] [ ng. socio/cgy ] [es. t. itimai
yat ] : Toplumsal oluumun ve toplumsal yaam n zn bii mlerini i l ke
lerini ve yasalar n inceleyen bilim. / / Ba msz bir bilim olarak 1 9. yz
ylda A. Comte kurmutur. Trl yntemlerin uygulanmasyle h zla
gelimi ve modern d nce d nyasnda temel bir bilim olarak ortaya
km tr.
topl umculuk [Alm. Sozialismus ] [Fr. socia/isme ] [ ng. socia/ism ] [es. t. i
tirakiyun mezhebi ] : 1- (En geni anlamda) nsanlarn birlikte yaayla
rnda toplu msal adaletin salanmas iin gsterilen her trl aba. 2-
(Kuramsal adan) Her i nsana, insana yara r bir yaam salamak zere,
kiiler ve snflar karsnda topluma st nlk tanyan grler. 3- retimi
devletin d zenlemesini ve reti m aralarnn kamu latrlmasna savu
nan reti. Kart bkz. erkinci lik. 4- (Dar anlamda) retimde ve
retilenlerin datmnda tek tek kiilerin, snflarn dei l, toplumun ya
rar n gz nnde bulund u ran toplu msal dzen.
toplum felsefesi [Al m . Sozialphilosophie ] [Fr. philosophie socia/e ] [ ng. socia/
philosophy ] [es. t. cemiyet felsefesi ] : 1- Toplumun ve toplu msal olay
larn z ve anlam zerinde felsefe arat rmalar. 2- Toplum.n z ve
nasl olmas gerektii zerindeki felsefe reti leri.
toplumsal ahlak felsefesi : 1 - nsanlarn toplumsal ilikilerinden doan t
re ve ahlak sorunlarn ve ahlaksal grevleri inceleyen retiler. 2- Top
l u m u ahlaklln ta ycs olarak gren ahlak felsefesi. Kart bkz. bi
reysel ahlak felsefesi .

toplum szlemesi [Fr. contrat social ] : bkz. szleme.

totemci l i k [Alm . Totemismus ] [Fr. totemisme ] [lng. totemism ] : 1- ilkel bu


d un larda, zellikle Amerika ve Avustu ralya yerlilerinde bel li i nsan top-

n
totoloj i

l u l u klar n n kendileri n i n b i r hayvan tryle, bazan d a b i r bitki ile, doal


bir nesne ile soyca akraba old1.1klar inanc. Bu hayvan tr ya da nesne
(totem) sonradan kutsal saylmtr. 2-(Durkheim'da ve Freud'da) To
tem inancn n d i n i n i l kel bii mi, toteme dayanan --+ tabularn da ahlakn
ilkel biimi olduunu ne sren grler.
totoloji bkz. esz.
tre [Alm. Sitte ] [Fr. moeurs ] [ ng. coston ] [Lat. mos-mores ] [es. t. rf ] :
1 - Bir topluluka ben i msen mi, yerlemi eyleme v e yaama biimleri
nin, kurallarn, grenek ve geleneklerin, ortaklaa alkanl klarn , tu
t u lan yollarn tm. 2- (Dar anlamda) Bir toplumdaki ahlaksal davran
biimleri.
trel b i lin [Alm. Gewissen ] [Fr. conscience morple ] [ ng. conscience ] [Lat .

conscientia ] [es. t. vicdan ] : Ahlaksal bilin, iyi ve kt zerine bilin.


yi ile ktn n doru i le yanln ne olduu zerindeki d uygu, iten bir
bil me. 1- nsann ahlak deerleri zerine dolaysz ve ken d iliinden yar
glama yapma gc (yetisi). 2- nsann kendi davranlarnn ahlaka de
erli olup olmad zerine znel bilin. Bu bilin yapmay ya da yap
mamay tleyerek, uyararak, sulayarak, yarglayarak, onaylayarak,
ve knayarak kend ine zg bir biimde yaam ve eylemlerimize elik
ediyor gibidir. 3- imizdeki bir ses ya da Tanrnn sesi olarak da yorum
lan r, ama burada (zellikle son d u r umda) yan lan trel bilinci n de oldu
u n u ve trel bilinci n bir sava alan na dnebileceini de u nutmamak
gerek. Trel bilincin kkeni konusunda birbirine kart i ki gr var
d r : 1- Trel bilin b i r gelime r n d r ; hayvanda da bulunan ba
lang d u r u m u ndan gelimi biimine eitim ve alkanlk yoluyla u la
lr. 2- a. Trel bilin gerekte i nsana zg bir eyd i r ; temel i n i insan n
znde bulur. Ama trel bilinci i nsanda temellendiren anlay d a eiti
mi gerekli grr ve gelime olanan d arda brakmaz. b . Toplumda ka
zan l r ; i nsan n toplumsal benlii ile ilgilidir. c. Tan r insan trel bilinle
donatmtr.
trel b i lin zgrl [Alm . Gewissens(reiheit ] [Fr. liberte de conscience ]
[es. t. vicdan hrriyeti ] : bkz. zg rlk.
tretanmaz [Alm. immoral, unsittlich ] [Fr., ng. immoral. ] es. t. gayr-i
ahlaki ] : Daha stn sayd bir tre adna geerli treyi tanmayan.
tretan mazl k [Alm. lmmoralismus ] [Fr. immoralisme ] [ ng. immoralism ]
es . t. gayri ahlakiye ] : 1- Ahlaksal deerlere, trelere ve il k'elere kar
tutku

kaytszlk, aldrszlk. 2- Genellikle ahlak ilkelerini kabul etmeme


ve onlarla savama. 3- Belli bir ,ada belli bir kltr evresinde iyi ve
kt olarak geerli olan deerleri ya da yrrlkte olan ahlak gr
lerini kabul etmeyip onlara kar sava ama (Nietzsche).
tz [Alm. Sulstanz ] [Fr., ng. substance ] [Lat. substantia ] [Yun. hypostasis,
hypokeimenon = altta bulunan ] [es. t. cevher ] : (Yunanca'da ousia = z
de ayn anlamda kullan l r.) Deien d u rumlar ve niteliklere kar ka
lc olan ; bir baka eyle ya da bir baka eyce deil, ken d i kendisiyle,
kendi kendisinde var olan. znede deil, kendinde var olan. Bamsz
ca Kendi iinde var olan. Spinoza' n n tan m i le "Varoluu iin baka bir
eye gereksinme duymayan ey." Ballak kavram ilinek. Modern
doa bilimleri iin tz, grnglerin taycs anlamnda biimsel hir kav
ramdan baka bir ey dei ldir.
tzclk [Aln. Sub$tartialismus } [Fr. substantialisme ] [ ng. substantialism ]
[es. t. cevheriye ] : 1- Bir ya da ok tzn varl n kabul eden retiler.
2- Ruhun bir tz olduunu kabul eden reti, Kart bkz. etkinci
lik.
transsendental [Alm. transzendental ] [Fr., ng. transcendental ] [Lat. tran
cendere = amak, teye gemek ] [es. t. mteali ] : (Kant'ta) Usu ele
tirme yntemi ; "Nesnelerle deil de, genel olarak nesneleri nsel olarak
bil ii mizle uraan her bilgi." / / Bu gibi kavramlardan kurulu bir d iz
ge "transcendental felsefe"d i r ; deneyle ilgili kavramlardan hi biri
bu bilimce yer almaz; transsendental kavram deneyin kart olduu
gibi --+ :ranscendent = akn'n da kartd r bir bakm a : "akn bilgi",
olabilir bilginin snrn aan bilgi d i r ; oysa "transsendental bilgi", bu
snrlar amayp, arat ran bilgidir.
transsendental mantk bkz. mantk 3 .
tutarl [Alm. konsequent ] [Fr. consequent ] [ ng. consequent ] [Lat. consequen:; ]
[es. t. insicaml ] : Mantk kurallarna uygun olan usavurma.
tutarsz [Al m. inkonsequent ] [Fr. insonsequent ] [ ng. inconsequent ] [es. t.
insicamsz ] : 1- Dnmede mantk eksiklii. 2- Davranlarnda kendi
kendisiyle uyum kurmayan (insan). 3- ki nerme arasndaki balantda
ikinci birincinin sonucu gibi gsterilir, oysa gerekte birinciden byle
bir sonu karlamaz.
tutku [Alm . Leidenschoft ] [Fr., ng. passion ] [Lat. passio ] [Yun. pathos ] [est.
ihtiras ] : 1- Bir insan n isteme, duyma ve d n mesine egemen olan

175
t mdengel i m

gl eilim. 2- Uzun sreli, kalc v e gl d uygulanm. / / Tutkular


erek ve dorultularna gre olumlu ve olu msuz, yapc, yaratc ve yk
c olabilirler. Olumlu tutku baarya, olu msuz tutku ktle gt
rr. Hegel tutku olmadan hi bir by k iin baarlamayacan syler.
tmdengeli m [Alm. Deduktion ] [Fr. deduction ] [ ng. deduction ] [Lat. deduc
tio ] [es. t. talil ] : 1 - Varlan son ucun zorunlu ve kesin olarak geerli
olduu (kesin sonuca vardran) mantksal ilem. Bu karm biiminde
ncller doru ise sonu nermesi de zoru nlu olarak dorudur. 2- T
mel olandan tikelin, genel olandan zelin karlmas. Tmel bir nerme
aracl ile somut bir olayn bilgisine ulama. Tmdengelimin mantksal
biimi : tasm (syllogismus) ve tasma dayanan kanttr. Kart bkz. t
mevar m . 3- -->- Tmdengelimli yntemle eanlaml. 4- Tmdenge
limli yolla birbirine bal nermeler topluluu. Deneyst tmdengeli m
(transsendental ded u ktion) : Kant' n kulland deyim. nsel kavram
larn d uyu d nyasndaki nesnelere nasl uygulanabileceini necsnelerle
nasl i likisi olabi lecei ni aklama bii mi.

tmdengelimli [Al m. deduktiv ] [Fr. deducti(] [ ng. deductive ] [es. t. talili ] :


1 - Varlan sonucun zorunlu olduu ve kesin olarak geerli olan karm.
Tmelden kalkan usavurma biim i . 2- Gelimesi boyunca deneye ba
vurmada kar mlar yapan dnme biimi. Trdengelimli yntem :
karma dayanan yntem. Bu ynteme, doruluu bilinen nerme
lere dayanarak karmlar yapyorsa koulsuz tmdengelimli (katego
rik dedu ktif), yalnzca varsaym olarak konmu ncllere d ayanarak
karrnlar yapyorsa koullu tmdengelimli (hypothetik deduktif) de
nir. Varsay m yanlsa, kar mn kendisi doru olmakla birlikte, var
lan sonu yanl olacaktr.
tmel [Alm., ng. universal ] [Fr. unversel ] [Lat. universalis ] [es. t. klli ] :
(Mant kta) Belli bir snfa bal bireylerin tmn iine alan. Btn kap
samyle al n m olan (nerme). Bir nermenin tmellii " btn " ya
da "her" szcyle gsterilir. Genellik bir teri min kapsamn ; t mel
lik nermede kon u n u n btn kapsamyla alndn gsterir.
tmel kavram: Kapsam na ald btn nesneleri gsteren kavram (btn
i nsanlar, btn aslanlar). Kart bkz. tikel kavram.
tmel nerme [Fr. proposition universelle ] [es. t. klli kaziye ] : Kon u n u n
kapsamna giren btn bireyler i i n belli b i r ey bildiren nerme. For
ml : Btn S ler P dir. Kart bkz. tikel nerme.
treyimsel tan m

tmevarm [Alm . lnduktion ] [Fr., ng. induction ] [Lat. inductio ] [Yun. epa
goge ] [es. t. istikra ] : Tekil olandan, zel olandan genel olana giden,
tek tek olgulardan genel nermelere varan yntem ; burada ve imdi gz
lenilmi olanlardan belli bir trn btn d u ru m lar iin geerli olan yasa
ya gider. Tam olan tmevarm (Lat. inductio comp/eto)'da olanakl olan
btn d u ru m lar aratrlmtr, bundan dolay mantka zorlayc bir
n itelii vard r ; tam olmayan, bundan byle olasl olan tmevarmdan
(Lat. inductio incompleta) tam olan ayrmak gerekir.

tmtanrclk [Alm. Pantheismus ] [Fr. pantheisme ] [ ng. pantheism ] [Yun.


pan = her ey, hep, t m ; theos = Tanr ] [es. t. vcudiye ] : Tanr ile
evreni bir klan, her eyi Tanr olarak gren retilerin genel ad . / / u
bii mlerde ortaya kmt r : 1 - Evren btnnn (tm evren) Tanrlk
olduunu savunan gr. Bu anlay Parmenides ve Ksenophanes'te
vardr, daha sonra G. Bruno'da ve zellikle "Tanr tek gerektir." d
ncesiyle Spinoza'da rastlanr. 2- Evreni Tanrln bir grn ve
gelimesi olarak kabul eden gr. Hegel'de ve bir lde. E. von Hart
mann'aa grlr. 3- Tek gerein evren olduunu, Tanrnn var olan
her eyin toplam olduunu ne sren gr ; Holbach ve Diderot bu
gr savunurlar. 4- (Felsefe d nda) Doay canl bir birl i k olarak
tasarmlayan anlay.

tr [Alm. Art ] [Fr. espece ] [ ng., Lat. species ] [Yun. eidos ] [es. t.
nevi ] : 1- Birbirinden reyen ve d irimbilimsel adan akraba olan canl
varlklar bei. ( r. Arslan ya d a insan). 2- Kendi iinde bir birim
olan ve zerinde cins kavramn n bulunduu mantksal kavram. / / Ama
bu cins kavram, kendi zerinde bir baka cins varsa, yeniden tr duru
muna gelir ve bu b yle srp gidebilir. Mantk d iliyle : Bir A snf,
bir baka snfn, B snfn n kapsam iindeki bir blm kurd uunda:
B cinstir, A d a tr. ( r. Hayvan canl varlk karsn d a trd r, arslar>
karsnda cinstir.}

treyimsel [Alm. genetisch ] [Fr. genetique ] [ ng. genetic ] [Yu n . genesis =

olu ] : Olua ilikin olan. bkz. olu.

treyimsel tan m : Bireyi treyiine, oluuna gre belirleyen tanm. ( r.


ember, bir d zlem zerindeki bir nokta, ayn d zlem zerindeki bir
baka noktaya gre deimez bir aralkla d evindiinde ortaya kan iz
gidir.)

177
trm

trm [Alm., Emar,ation ] [Fr. emanation ] [ ng. emanation] [Lat. emanatio ]


[es. t. sudr ] : Aa olan n daha yukar olandan - kmas ; ok olan n
(her eyin) "bir olan"dan kmas. B i r olan yetkin olandr Ye kendi var
l iinde azalmadan ve deimeden kalr, ondan treyen_ ise k kay
nan:lan olan uzaklnn lsne gre gitgide yetkinliini yitirir. Buna
karlk evrim'de (evolution) gelimemi bir ey, gitdgide daha yetkinlie
doru geliir ; yetkin olan yetkin olmayandan doar. Trm Yen i Plan
tonculuun ana i l kesidir. Trn dncesini gelitirmi olan Plotinos,
tzce azalma olmadan olup biten trm srecini anlamay kolaylatrmak
iin yan gne i mgesini kullanr. (Yun. perilampsis = yaylan gne
n.)
u
umursanmayan [Yun. adiaphora = aldr edilmeyen, katysz kalnan ] :
Kyniklerden ve stoallardan beri, n e deerli n e deersiz olan, ahlak y
n nden kaytsz kalnacak eyleri belirtmek iin kullanlan kavram.
( r. Salk, gzellik, zenginlik vb.)
U paniad [Sanskrite = ustan n yan ndakiler < Upa = yannda, sad = otur
mak ] : Vedalarn son bl m. Hint d ncesinde felsefe ve d i n retisi.
upuygun (Al m. adquat ] (Fr. adequat ] [ ng. adequat ] [Lat. adaequatus ] [es.
t. mutabk ] : 1- Eit klnm, birbiriyle uyuan. 2- Konusu n u tam olarak
karlayan (dnce).
us [Al m. Vernunft ] [Fr. raison ] [ ng. reason ] [Lat. ratio ] [es. t. akl ] : 1.
(Geni anlamyla) Duyarln kart olarak, dnme, anlama, kavrama
yetisi ; usavurma, karmlar yapma yetisi ; olaylar ya da kavramlar arasn
da zorunlu bantlar kurma yetisi ; balantlar alglama ve kavrama ye
tisi. Bu balamda: 1 - nsan hayvandan ayran zniteli k. nsan genellikle
usu olan bir hayvan olarak tan m lanr. (Hayvanlarda belli bir anlak -intel
lingence- olduu, ama us olmad kabul edilir.) 2- Evrenin nesnel d
zen i l kesi. (Anaksogoras'ta : "nous'', Herakleitos'ta: "logos") ; Hegel'de:
nesnel-mant ksal bii mlerin btn : btn var olanlarn temelinde bu
lu nan i l ke .
il. (zel anlamda) 1 - Ortaa n sonlarndan 1 7. yzyla dein, bilgi ye
tileri olan d uy u algs (sensatio) ; us (ratio), anlk (intellectus) dizisinde,
us (ratio) anla (intellectus) gre daha aa bir sraya konmutur, d uy u
alglarn kavramlar altnda toplayan yeti olarak gsterilmitir. bkz.
anlk (intel lectus) ; skolastik ada akl ayn zamanda fiziktesi bilgi
yetisi olarak kabul edilen anlktan (intellectus) ayr olarak karm
lar yapan d nme yetisi olarak d a anlalr. 2- Aydnlanma'dan, zel
li kle Kant'tan bu yana yukardaki (il, 1) anlam n tersine, us yksek bir
bilgi yetisi olarak anla l r : bylece us kavramlar yetisi deil, anln kav-

179
usavurma

ramlarn i l keler altnda birletirme yetisid ir, ksaca ilkeler yetisidir; usun
i l kelerine ya d a kavramlarna fiziktesi nesneler, yani deneyin tesinde
de bulunan nesneler karlktr. Usun bu kavramlarna da Kant "ideler"
ad n verir. Hegel'de : Kartlarn birlii ve btnl zerine eytiim
sel d nme yetisi.

usavurma [Alm. Vernunftsch/uss ] [Fr. raisonnement ] [ ng. reasoning ] [es. t.


muhakeme ] : Bilinen ya da doru olarak kabul edilen belli nermelerden
baka nermeler karma. / / Trl bili mlerde trl usavurma yollar ve
uygulamalar, her biri n i n de kendine zg yntemleri vard r ; ama hepsi
i ki temel ynteme indi rgenebilir. : = tmdengelim ve tmevarm.
Tmdengelimli bir usavurmada karm zorunludur (kesin) ; tmevarml
usavurmada olasl ya da yanl olabilir.

usuluk [Alm . .Rationa/ismus ] [Fr. rationalisme ] [ ng. raticnalism ] [Lat. ratio


= us ] [es. t. akliye ] : Us bilgisine dayanan, doruluun ltn d uyu

larda deil, d n mede ve tmdengelimli karmlarda bulan retilerin


genel ad . // 1 - Bilgi retisinde uscul uk, bilgi n i n usa, anla, d n
ceye dayan d n i leri srer. Usta gerekliin bilgisin i veren nsel kav
ramlar ve nsel nermeler vard r. Eski Yunan filosozoflarndan bir ou,
zelli kle Parmenides ve Platon usud urlar. Yen iada Descartes usu
l uu temellendirmitir. Ona gre, dorul u k d uyusal alglarda deil, us
kavramlarnda, doutan kavramlarda (ideae innatae'de) verilmitir. Bu
gibi kavramlar matematiin kavramlar ile tz, nedensellik gibi d n
ce kavramlard r. Bunlar doutandrlar, baka deyile usa dayanrlar,
doruluklar d uyusal algda deil, d ncede temellendirilmektedir.
nk "Ak ve seik olarak kavranan her ey dorud u r.", bu rada do
ru, gerek oluu da dile getirir. Baka usu filozoflar: Spinoza, Leibniz,
Kant, Hegel. Hegel usul uun doruuna ulamtr. Ona gre asl ger
ee , hi deneye bavurmadan, yalnzca d n menin snrlar iinde ka
lnarak varlabilir ; " Usa uygun olan gerektir, gerek olan da usa uy
gundur." 2- Tm gerekliin yapsn usa dayanarak kurmaya alan
retiler (1 7. yzylda modern bilimlerle bal l k iinde olan fizi ktesi
eilimlerin us lks olarak .) 3- Yntem bakmndan usu l u k : a. M ate
matie ve onun yntemlerine ynelen almalar : Bilgiyi, zellikle fel
sefe bilgisini, az sayda temel nermelere, ilkelere dayanarak, az say
da i l kelerden kararak usa uygun bir d izge olarak oluturma abas.
( r. Spinoza' n n " Ethica" ad l yaptnn alt bal "geometrik ynteme
gre tantlanm" szlerini tar.) b. Salt dnmeni n iinde kalarak,
uygarl k

yalnzca kavram n kendi kendine ilemesiyle bilginin olumasn sala


yan yntem. ( r. Hegel'in eytiimsel yntemi, kaplam en geni olan
kavramdan kalkarak btn d nlenleri birbiri ardndan ayn yntem
le gelitiri r ; eytiim , hem dnmenin hem de tm varln (gerein)
gelime biimid i r ; bylece eytiim Hegel'de evrensel bir yntem olu r.)
c . Bilgi kazanmada ve yaam bii mlendirmede tek ara olarak usun tu
tarl bir biimde uygulanmas (eilim olarak rnein modern p ragma
clkta).
usd [Alm., ng. irrational ] [Fr. irrationnel ] [es. t. gayr-i akli ] : Usla kavra
namayan. " Ratio"ya verilen anlama gre deiik anlamlar al r : 1 - (Ratio
= neden) Temelsiz, bir nedene balanamayan, rastlantsal. 2- (Ratio =
us) us d ; usa yabanc ; usa kar. 3- (Ratio = bilme) Bili nemeyen.
4- (Ratio = kavramsal dnme) Bilinse de kavramlarla balanamayan ;
mantkla belirlenemeyen. 5- (Ratio = hesaplama) Hesaplanamayan. 6-
(Ratio = gereklie egemen olma yetisi) nsan aan (g).
usdcl k [Alm. lrrationalismus ) [Fr. irrationa/isme ) [ ng. irrationalism ) :
Yaamada ve bilgilerde usd elere tek yanl olarak a rl k veren
gr. 1 1 u t rleri vard r : 1- (Bilgi retisinde) Gr, sezgi, sevgi,
d uygu ve igdleri bilginin kayna sayan gr. 2- (Fiziktesinde)
Usd bir evren temelinin bulunduunu kabul eden grlere verilen
ad.
us dorular bkz. doruluk.
uti litarizm bkz. yararclk.
uyar ses [Yun. daimonion ] : Sokrates'in iinde d uyduu uyarc ses ; bu ses
onu yapmamas gereken (usa u ygun olmayan, kiilii ile badamayan)
eylemlerden alkoyar, ancak ne yapmas gerektiini de hibir zaman
sylemez.
uygarl k [Alm. Zivilisation ) [Fr. civi/isation ) [ ng. civilization ) [Lat. civis =
y urtta, kentli ) [es. t. medeniyet ) : 1 - (Szc k anlam) Barbarl k duru
m undan kp trelere bal olarak bel i rli bir yurt iinde birlikte yaama.
2- (sonradan kazand anlam) Bilim ve tekniin i lerlemesi i le yaratlan
yaama koullar ve bunun son ucu ortaya kan yaamada kolay l k sa
lama, ussallama (rasyonelleme) ve yetkinleme, yaama bii mlerinin
daha bir incelmesi d u ru m u . 3- (Daha geni olarak kltr durumu anla
m na) Geni bir topl u m u n btn bl m lerinde ortak olan d insel, ah
laksal, estetik, teknik ve bili msel nitelikteki toplumsal olaylarn bir b
tn.

181
uyum

uyum [Alm., Harmonie ] [Fr. harmanie] [ ng. harmony ] [Yun. harmonia =


balam, birlik, uygu n l u k ; birlikte ses veren ; d zen ] [es. t. ahen k ] :
okluun ve kartln d zenl i bir birlik oluturmas. / / Pythagoras ve
Herakleitos'tan beri fiziktesinin bir temel kavram (Plotinos, Cusanus,
Kepler, Giordano Bruno) ; ayn zamanda ahlak felsefesinin (Aristoteles,
Shaftesbury) ve zellikle sanat felsefesi n i n (estetiin) de temel bir kav
ram d r. ( r. bi'i m ve ieriin u y u mu.)

uyutum [Alm., Hypnose ] [Fr. hypnose] [ ng. hypnosis ] [Yun. hypnos =


uyku) es. t. nevm-i snai ] : 1- i nsann istencinin, uyutucu n u n istencine
bal ve ayn zamand a btn baka etkilere kapal olduu, yapma olarak
oluturulmu d u rum. 2- Bu d u ru m u n oluturulmas.

uzam [Alm. Aussdehnung ] [Fr. etendue, extension ] [ ng. extension, extent ]


[Lat. extensio ] [es. t. hayyiz ] : 1 - Yer kaplama; alglanan cisimsel nes
nelerin temel n itelii ; uzayda yerlemi olan ve uzayn bir bl m n
dolduran cisimlerin nitelii. / / Descartes, cisi msel varl, dnen var
l k (res cogitans) olan ruhun karsnda, yer kaplayan gerek (res exten
sa) olarak belirlemitir.

uzay [Alm. Raum ] [Fr. espace ] [ ng. space ] [Lat. spatium ] [es. t. mekn ] :
inde bir cismin bulunabilecei yerlerin tmn gsteren kavram ;
btn var olanlar iinde bulunduran ey. / / Felsefenin temel bir kavram
olarak daha eski Yunan atomcularnda bile vard r. Bun unla birlikte
uzayn z ve gereklii bakmndan ne olduu, kendinde bir varl
olup olmad , yalnzca znel bir ey mi olduu, nesnelerden nce m i ,
yoksa onlarla birlikte mi bir gereklii olduu, sonl u mu, sonsuz m u
olduu gibi sorularla uzay, felsefenin en ok tartlan sorunlarndan
biridir. G n m zn felsefe, matematik -doabilimi ve ruhbilim tart
malarnda deiik uzay kavramlar ortaya kmtr : 1- Matematiksel
uzay : Alglanmaya gereksinme gstermez, yalnzca kavramlarla d n
lebilir, boyutlar ten ok olabilir. 2- Fiziksel uzay : Gerek nesnelerin
dzenlenme biimi. 3- Alg uzay : Algn n koulu. 4- Yaant uzay :
Somut ben'le ilgili ve kiisel deerlemelerle belirlenmi. 5- Fizi ktesi
uzay : Bilimlerden nce var olan ve uzay algmzn, uzay yaantmzn
ballak kavram.

uzlam [Alm . Konvention ] [Fr., ng. convention ] [Lat. conventio ] [es. t. iti
bar ] : Belli b i r evrece kabul edilmi olan kurallar, rnein toplumsal
uzlamlar; treler, gelenekler. Felsefe tarihinde ilkin sofistler, toplum-
uzlamsal

daki yasalarn, deerlerin trelerin doal yasa olmad n, i nsanlarca ko


n u l mu olduunu, bire r uzlam olduun u i leri srmlerdir.
uzlamclk [Alm . Konventionalismus ] [Fr. conventionna/isme ] [ ng. con
ventionalism ] : Btn ilkelerin , kavramlarn, belitlerin uzlamsal old uu
nu ileri sren reti. 11 Balca temsilcisi H . Poincare'di r ("Bilim ve
Varsaym") ; ona gre zellikle geometri n i n btn belitleri uzlam
saldr.
uzlamsal [Al m. konventionel/ ] [Fr. conventionnel ] [ ng. conventional ] [es. t.
itibari ] : Uzlama dayanan.

183

lk [Alm. deal ] [(Fr. ideal ] [ ng. ideal] [es. t. mefkure ] : 1- Ere k ; yarg
ls, klavuz i l ke ; rnek, i nsan d uyular d nyasnn stne ykselten
en yksek erek. 2- Yetkinliin tm ; en y ksek, en yetkin gereklik.
3- Soyut olarak d nlm ey.
l kclk bkz. idealizm 1.
lksel [Alm., ng. ideal ] [Fr. ideal ] [es. t. mefkurevi ]: 1- Bir lkye uygun
olan, rnek olarak geerli olan. 2- Yalnzca l k olarak var olan.
st-dil [Alm. Metasprache ], [Fr. metalangue ] [ ng. metalanguage ] : Modern
mantkta: Konu - dil iin geerli olacak kurallar koyan d i ld i r. / / st
d ilde konu-dil zerindeki btn ku ramsal sonular formle edilirler.
Genelli kle gnlk dil st-di l olarak kullanlr. Dilbilimde konu- ve st
d i ller ounlukla zde olmalarna karlk (rnein franszca d ilbilgisi
zerinde Fransz d ilinde bir aratrma ya d a i ngilizce deyi mlerin anlam
zerinde ngiliz dilinde bir inceleme yapldnda) mantkta bu ayrma
anlambilimsel elikilerin ortaya kmasn nlemek amacyla - kesin ola
rak yaplr.

:u.
v

varg [Alm . Konsequenz, Folgerung ] [Fr. consequence ] [ ng. consequence ]


[Lat. codsequentia ] [es. t. netice ] : 1 - Verilen bir -+ ncelden (olgu ya
da nerme) karsama yolu ile varlan sonu. Verilmi ncllerden bir
sonucun karlmas ; kar m son ucu ; varlan son u A nermesine B
nermesinden varlyorsa, B doru ise mant k yasalar gereince A n n
d a doru olarak tantlan mas gerekir. 2 - nclleri son u nermesine
balayan mantksal bant.
varlk [Alm. Sein ] [Fr. etre ] [ ng. being ] [Lat. ens, esse ] [Yun. to on, einai ]
[es. t. mevcudiyet ] : Felsefenin temel kavramlarndan biri ; i l ki n Parme
n ides kullan m. 1 - Var olan ey ; var olduu sylenen ey ; var olan n var
oluu. (Var olan eylerle varl k arasndaki ayrm, doru ile dorul u k
arasndaki ayrm gibid i r ; doru olan birok eyler vardr, a m a doruluk
bu birok dorularda bir ve ayndr.) Aristoteles'te "var olanlarn var
l ", var olanlarn okluu iinde ortak olan, zde olan. 2- Olu ve
yok oluun kart olarak : Kalc olan. gelip geici olmayan. 3- Btn
var olanlar iine alan en genel kavram. 4- Grntnn kart olarak
gerekten var olan. / / Varlk, gerek (real) varlk, d ncel (ideal)
varl k olarak ayrlr: Gerek varl k ounlukla varolu (existentia)
olarak, d ncel varl k z (essentia) olarak gsterilir. Gerek varl k
gerekliini nesnelerden, olaylardan, kiilerden alan eydir, uzay-zaman
iinded i r, bireyseldi r, tektir ; d ncel varlk ise uzay-zamanddr,
d uyularla alglanamaz, elle tutul u r gereklii yoktur ; bu anlamda deer
ler, matematik ve mantn kavramlar dncel varlklardr.
varl kbi l i m [A lm., Fr. Ontologie ] [ ng. ontology ] [Lat. ontologia ] [Yun. on,
ontos = varlk ] [es. t. mehbas-i vcut ] : Var olan olarak var olan (yalnz
ca var olmas asndan) zerine reti, var olan n varl ve genel var
olma i l keleri zerine 1 7. yzyldan beri kullanlari kavram. Konu olarak
eski Y u nan felsefesi nden beri ele alnan ve Aristoteles'in "ilk felsefe"
ad n verdii var olanlarn z zerine bilim. Felsefeye, varlk fiziktesi
varolu

karl, geellikle fizi ktesinin teme!i olarak Christian Wolff'un ge


tirdii teri m : temel ilkeler bilimi. amzda -+ grngbilimle z
bilimi olarak) ve zelli kle, var olanlarn (deerler alan da iinde) bilgi
den ba mszln k noktas olarak alan N. Hartmann'la yeniden
canlandrlmtr.
varolu [Alm. Dasein, Existenz ] [Fr., ng. existence ] [Lat. existentia ] [es.t.
vcut, mevcudiyet ] : 1- Var olan, geree dayal olarak var olan, gerek
varl k ; zn kart, bir eyin ne olduu, nasl olduu d eil, var olduu
olgusu. yle ya da byle bii m alm her trl zelliklerin d nda bu ra
da olma, nitelike belirlenmemi salt var olma olgusu. 2- (Skolastik
felsefede) Her var olan n , her gerek olan n (Tanrdan k u m tanesine
dein) gereklii. 3- (Dar anlamda) Uzay ve zamanca, bu rada ve imdi,
var olan. (Dncel nesnelere ve Tanrya uygulanmaz.) 4- (Varolu fel
sefesinde) G n mz varolu felsefesinin kurucusu Kierkegaard 'a bal
olara k : Btn var olanlardan, btn doal ya da dncel olarak veril
mi varlk d zenlerinden ve varl k balar ndan ayrlarak tek bana kal
may, Tanrya da hilik nnde yapayalnz olmay gze alan i nsan n var
oluu ; bunun yannda hibir zaman bir nesne gibi verilmemi olan, hi
bir zaman olmu bitmi bir varl k olarak hazr bulunmayan, tam tersine
yalnz zgrce bir kendi kendini gerekletirme yoluyla gerek ve yaa
nabi l i r olan, insan varoluunun kend i kendisi olma ya da olmama olana ;
kiinin ken d i kendisi olarak (kendisi y a d a Tanr nnde) saltk b i r so
rumluluun ciddiyetiyle eylemesine ve d nmesine yol aan kaynak.
varolu aydnlanmas [Al m. Existenzerhellung ] : Jaspers'in koymu olduu
bir varolu felsefesi kavram : Yaln deneyi (yaanty) ap i nsann kendine
zg varln aydnla karma. Bu kavramla, insan n gerekte ne
olduun u ve ne olabi leceini anmsatmaya ve canlandrmaya allr,
giderek i nsan, nesneletirid ve saptayc ilkelerden yz evirerek zgr
olmaya arlr, n k bu tr ilkeler, varoluun asl gerekliini . tarih
selliini ve zgrln zorunlu olarak yozlatrrlar.
varol u biimleri [Al m. Existenzia/ien ] : Heidegger'i n varolu felsefesinin
kavram : nsan varlnn ya da varoluun u n varl k (var ol ma) belirtileri
ya da temel yaplar. 11 Bunlar nesnel dnce belirlenimleri olan ka
tegorilerin kart olarak, i nsan varoluuyle ilgili belirlenimlerd i r. ( r.
Dnyada olma, birlikte olma, anlama, d u r u m , kayg, korku). nsan n
d nyas nesnel leklerle llemez, n iteli ksel belirleni mler olan var
olu biimleriyle llebilir ancak. Dnyada-olma uzayla ilgili bir belir
lenim deil, bir varolu bii midir.

1 Bl
varoluul u k

varolua [Alm . existenzial ] [Fr. existential ] : Heidegger'in koymu olduu


bir varoluu l u k felsefesi kavram : nsan yaamnn varlna (var ol
masna) ilikin olan, varoluun u kuran ey. nsan n var olma bii m i ; in
san varoluunun yapsn d i le getiren 2- Varolusall iindeki kend i
varoluunu anlama olarak varl anlamaya ilikin ; varolusalla ilikin.
varoluu l u k [Aln. Existenzialismus ] [Fr. existentialisme ] [ ng. existentia
lism ] : amzn bir felsefe akm. Varoluu felsefe d ncesini temel
olarak alan btn dnsel uralara verilen ad. Danimarkal d nr
Kierkegaard'n byk lde balatt, ayn zamanda felsefenin teden
beri ele ald sorunlar kkten yeni lemeye alan, gn m z Avrupa's
nn bir ok d nrnn yaatt akm. / / Varol u felsefesinde, varl k
sorunu insan olma sorunuyla b i r balant iine geti ril i r ; bunun yannda
felsefe yapman n kayna olarak insan, varoluu, son luluu, zamana bal
oluu ve tarihsellii iinde, yeni bir d nme tutum u ile ele aln r ; zel
likle i nsan varoluunun anlam sz konusu d u r. Varoluul u k d nyada
bulunan insan varoluundan kalkarak onu kendine yabanclamadan kur
tarmay ister; zgrl iinde i nsan n varoluu ve insan n kend ini ger
ekletirmesi sz konusudur bu gelsefede. 1- Gn mz Fransa'snda bir
felsefe - edebiyat ak m olarak bii m almtr. Balca temsilcisi J. P.
Sartre'a gre : "Varolu zden nce gelir." ve her bir ki mseye bir z ka
zandrmay salayacak zgrlkle zdetir ; " nsan ne ise o deildir, ne
olm usa odur." nsan kend ini kendi yapar, daha nce kazand baz be
lirlenimlerin elverdii lde kendine bii m verir, kendini oluturur.
(Fransa'da baka temsilcileri : A, Camus, Merlaeu-Ponty, Simone de
Beauvoir) ; H ristiyan varoluu luun balca temsilcisi : Gabriel Marcel.
2- Almanya'daki balca temsilcileri : Martin Heidegger ve Kari jaspers.
Heidegger'e gre " nsan n z varoluundad r." yani "dnyada-olma"
sndadr. Yalnzca i nsan "gerek varolu"tur. nk yalnz i nsan var
olan n (kendisin in) snrlarn ap varla ad m atabilir. Yalnz insan
var olan olarak kalmaz, kendini var olan olarak anlayabili r : btn teki
eyleri anlayabilmesinin temeli de bud ur. Byle olunca->- varlkbilim b
tn teki bili mlerin dayana d r ; Heidegger arlk zei ahlak felsefesi
ve_,. insanbilim ile ilgili sorunlar olan her varoluu felsefenin karsna
bilinli olarak bir varoluu varlkbilim koymak iste r ; bylece varl var
oluta arayarak felsefenin temel sorun u olan varlk felsefesine dnm
olur. Varl n (Sein) aratrlmas gereken yer varolutur (Existenz).
nsan n z varoluunda olduuna gre, varolutan kalkarak varlk so
rusu yeniden dzenlen melidi r. Ancak Heidegger bir varlkbilim deil

I H7
varolusal

de, yaln zca ilerideki evrensel varlkbilime olanak salayacak bir hazrlk
olmak zere bir "temel varlkbilim" (Fundamentalontologie) kurmak
ister. Varolu (Existenz) de Heidegger'e gre : nsan n varlk sorusu n u
sormakla dorudan doruya b i r balant k u rd uu kend i varld r. Bu
n a karlk Jaspers, her varl kbilimde, varolusal o!an n bir katlamas
ve yozlamas tehlikesini grr ; onun yntemi varoluu ama, ayd n l a
karma (--+ varolu ayd nlan mas) yntemi d i r ; ama, kendi felsefesinin
salt bir varolu felsefesi olduu n u ileri srmekle birlikte, kendisi de
bilinci n tesine geen (transsendens) bir fiziktesine yneliiyle varolu
felsefesinin d na kar.
varolusal [Alm. existenziell ] [Fr. existentiel ] [ ng. existential ] : Varolua ili
kin. Varolu felsefesi n i n kavram olarak ; yalnz var olmayla aa ka
rlan, yalnz var olmada kavranan ve yaan lan ; i nsan n kendi varoluunu
kavramasna ilikin (anlay).
varolusal zmleme [Alm. existenziale Analytik ] : nsan n , kendi varo
luun u k urmasna bakarak yorumlan mas. nsan varoluun u kavrama
i le ilgili zmleme.
varolusal dnme [Alm. existenzielles Denken ] : Dnen zneye ve o n u n
varoluuna kaytsz kalan h e r trl d n menin kart olarak, kendi
varoluuyle ilgi ii n de olan, ona iten bal olan d n me.
varolusall k [Alm. Existenzialitiit ] : Heidegger'i n kavram : Varoluun var
l (var olmas), insan varoluunu k u ran ve belirleyen temel yaplarn
balam.
varolusal yarg [Alm. Existenzialurteil ] : Bir eye yalnzca varolu ykleyen
yarg : "S var olutad r." (S ist existent). Yaln bir forml kullan ld nda:
"S vard r." (S ist), bu rada "dr" hem koatr, hem de varoluu ne
srer.
varsaym [Alm. Hypothese ] [Fr. hypothese ] [ ng. hypothesis ] [lat. Supposi
tio ile eanlaml ] [Yun. hypothesis= alta konan, temel, i l ke, ndayanak.
koul, varsay m < hypo = alt, altta; thesis = koy u m) ] [es. t. faraziye ] :
1 - (Matematikte v e mantksal karmlarda) Mantksal sonular kar
mak zere ndayanak olarak ne srlen nerme ya da nermeler bi r
lii. 2- (Deneysel bilimlerde) Belli bilgilere olanak salamak, balant
lar anlalr kl mak, olaylar aklamak zere geici olarak konmu
bilimsel neri ; olaylar geici bir aklama bii m i ; ama ancak deneyle
yntemli bir biimde denetlendikten sonra geerlilii kabul edilebilir.
Viyana evresi

3- D n menin temellendirilmesi olarak varsaym : dnmenin, her


hangi bir konuda ileri srd bir sav tantlamak zere koyduu nda
yanak. (Bu anlamda Yeni Kantlardan Cohen ve Natorp'ta d nmenin
temel ilkesi, temel yntemidir.)
veda (Sanskrite : bilme) : Eski H int kltrnn kutsal yazlar ; d insel metinler
ve bunlarla ilgili aklamalar.
vicdan bkz. trel bilin.
vitalizm bkz. d i ri mselcilik.
Viyana evresi bkz. yeni olguculuk.
y

yaderklik [Aln. Heteronomie ] [Fr. heteroncmie ] [ ng. heteronomy ] [Yun. he


teros = bakas, nomos = yasa ] [es. t. itiyar ] : Kendisinin dnda, ba
kasnn koyd uu yasaya bal olma. Kart : bkz. zerklik.
yads ma [Aln., Negation ] [Fr. negation ] [ ng. negation] [Yun. apophasis ]
[Lat. negatio ] [es. t. nefiy ] : ne srlen bir sav tanmama.
yaln (nerme) [Aln. assertorisch ] [Fr. assertorique ] [ ng. assertoric ] [Lat.
.asserere den = salamlatrmak, gven verme k ] [es. t. vakiiye ] : Yaln
olarak gerei dile getiren, doru o!an ana zorunlu olmayan (nerme).
.
(Forml : S P d i r ; S P deildir.)

yanlma [Aln. lrrtum ] [Fr. erreur ] [ ng., Lat. error ] [es. t. hata ] : Yanl
olan doru olarak kabul etme ya d a tersi.

yan l mal tas m [Aln. Fehlschluss, Parologism,s ] [Fr. paralogisme ] [ ng.


paralogism ] [Yun. para/ogismos ] [es. t. kyas- fasit ] : Yanlmaya daya
nan tasm. / / Kastl olarak yaplan --+ yanltmacadan ayrlr. Yanllk,
tasmn kendisinde olabilir; ya da ncllerin yanllndan gelebilir.

yanlsama [Aln. 11/usion, Tauschung ] [Fr., ng. i//usion ] [Lat. illusio= yanlma
aldanma, kuruntu ] [es. t. vehim ] : 1 - Duyu yanlmas, yanl alglama.
(Sanr = ha!lucination'dan ayrl ; alglanan eyin gerekten var olma
sd r.) 2- Yan l tasar m ve u mut ; kuruntu. 3- Bize gerek d nyay bir
sre iin de olsa u nutturan, sanat yoluyla yaratlm grnt. (K.
Lange sanatn kkenini insan n yanlsamaya d uyduu gereksinme ile
aklamaya alr. "Das Wesen der Kunst", 1 91 1 .).

yanltmaca [Aln. Trugschluss, Fangschluss ] [Fr. sophisme ] [ ng. sophism,


fa/lacy ] [Yun . sophisma ] [Lat. fal/acia ] [es. t. safsata ] : Doru gibi
grnen, gerekte ise bakasn aldatmak ya da kstrmak iin bile bile
doru olmayarak yaplan karm.
yapsalclk

yanl [Alm. falsch ] [Fr. faux ] [ ng. wrong ] [Lat. fa/sus ] [es. t. hatal ] : 1-
Doru olmayan, biimsel d nme yasalarna uymayan. 2- Dnlen ey
le uyumayan. Kart bkz. doru 1 ,2.
yapnt [Alm. Fiktion ] [Fr., ng. fiction ] [Lat. ficitio ] [es. t. tasni ] : 1- (Genel
anlamda) Kuruntu ; uyd u ru k ; uydu rma. Gerekle elitiini, gerek
lie uymad n bile bile, tasarlanan ey. 2- (Bilgi kuramnda ve varlk
bilimde) Geree uymayan, ancak belirli bir kuramsal ya da klgl ama
iin kullanl mas sakncasz olan tasarm. // Dil bak mndan yapnt "san
ki" bii minde d ile gelir. Yapnty varsaymdan ayran, varsay m n doru
olma ya da doru olmama sorun u n u ak brakmasna karlk -varsaym
da her i kisi de olabilir- yapt n n doru olmamasnn bilerek kabul edil
mesidir. 3- Geree uymadn bile bile mantk ya d a sanat asndan
kurulan yap.
yapntc l k [Alm. Fiktionalismus ] : Duyumlar yoluyla gsterilmeyen ve gz
terilemeyen her eyin birer yapnt olduun u ; ancak bu yapntlarn,
gerek olmasalar d a d nme ve yaamada gerekli olduun u ne sren,
Vai hi nger'in gelitirdii felsefe gr.
yapsalclk [Alm. Struktura/ismus ] [Fr. structuralisme ] [ ng. structuralism ]
[Lat. structura = yap) ] : Son yllarda zelli kle Fransa' da gelien, temel
bir gerr,eklik olarak yapya dayanan, yap zerine kurulan bilim k u ram.
Yap, eleri birbirine ve kendisine bal olan , ama eleri n i n toplamn
dan daha fazla bir ey oluturan bir bt ndr. k noktasn d ilbi!im
den alan yapsalclk, bu etki i le, insan bilimlerinin yntemi olmutur ;
gerekliin yaps n kavramada di!i rnek alr, d i l rnei i nsan davran
lar n n tm alan na, zellikle de toplumsal olaylara, belli bir ynteme
uyularak, u ygulan r. Yapsalc yntem ele ald konuyu , btnletii
yap iine koyarak, sonra da daha geni kapsaml yaplar iine koyarak
ayd nlatmaya alr. Bugne dek bir yapsalc felsefe olmamtr, ama
yapsalcla ynel m i toplumbilim, ruhbi lim, i nsanbilim aratrmalar
vardr. Yapsalcln balca temsilcileri : Dilbilimde: Saussure, Jakobson ;
budun bilimde : Levi-Strauss ; ruhsal z mlemede : J. Lacon ; felsefede :
M. Foucault, ; Marks k u ramda: L. Althusser'dir.
Yapsalclk, yapya (btne) yneli olarak i l k i n 1 9. yzyln sonu ile
20. yzyl n balarnda Ehrenfels, Werthei mer, Khler ve Koffka'n n
gelitird i kleri biim-kuram (Gestalttheorie ) nda kendi n i gsterir. Bi
im (Gestalt) grde verilmi olan btn demektir ; rnein alg bir
bt n d r, bir btnselliktir ; elere ayrl m olan alg birlii elerin
yaradancl k

toplamndan daha fazla bir eydi r, bundan dolay zel b i r btnsellik


nitelii vardr, rnein bir melodi, notalarn toplamndan daha fazla
bir eydi r ve kendine zg bir btn oluturur.
yaradanclk [Alm. Deismus ] [Fr. deisme ] [ ng. deism ] [Lat. deus = Tanr) :
Tanr'ya inan makla birl i kte, belli bir d i n i n dogmalar n ve ilkelerini
beni msemeyen ; Tanrnn evreni yaratt ktan sonra onu , kendi yasasna
gre ilemek zere kendi bana braktn ne sren reti. 1 1 Yara
danclk XVI. yzylda -+ Tanrtanmazln kart oiarak ortaya k
mtr. Sonradan, Ayd nlan ma dneminde kilise retisini eletirerek
us dinini savunanlarn retisi olmutur. Belli bal savunucular : jean
Bodin, Herbert of Cherbury , John Toland, Shaftesbury, Voltaire, J. J.
Rousseau.
yararclk (Alm. Utilitarismus ] [Fr. utilitarisme ] [ ng. utilitarism ] [Lat. uti
lis = fayda, yarar ] [es. t. nefiye ] : 1 - Yararn yaam ilkesi yaplmas. 2-
Ahlaksal eylem ve davranlarda yararn i l ke yaplmas : Yararl olan
iyid i r : a. tek kiinin, ya da b. topl u m u n yarar gz nnde bulundurulur.
3- zellikle Bentham ve J. S. M ill'in ahlak ve siyasa retisi, temel il
kesi : "Olabildiince ok sayda insan n olabildiince ok m utluluu."
yarg [Alm. Urtei/ ] [Fr. jugement ] [ ng. judgement ] [Yun. apophasis ] [Lat.
iudicium ] [es. t. hkm ] : Bir eyin ya da iki ey arasndaki bant n n
gerekliin i evetleyen ya d a deilleyen d nsel edim ; dille anlatm -+
nermedir. Temel forml : S P d i r. Yargnn yaps : Yargda (nermede)
a. kendisi iin bir ey sylenen = konu (subjectum), b. bu konu zerine
sylenen = yklem (praedikatu m). bu kon u i le yklemi birbirine ba
layan = koa (copula) vard r. Yarg bii m leri (Aristoteles'ten gelen
gelenekle, Ortaada ve sonra yeniden Kant'ta) drt bekte toplan r :
a. Niceliine gre : Tmel, tikel, tek i l yarglar. b . N iteliine gre : Evet
leyici ya da olumlu yarglar, deilleyici ya da olu msuz yarglar, snrlayc
yarglar. c. Bantlarna gre : Koulsuz (kategorik), koullu (hipotetik),
ayrkl (disj u n ktif) yarglar ; d. Kipliine gre : sorunsal (problematik)
yarglar, gereklik yarglar ya da yal n yarglar (assertorik), zorunlu
(apodiktik) yarglar. Kant yarglar bir de z mleyici ve birerimsel ola
rak ayrmtr : a. zmleyici (analitik) ya da aklayc yarglar: yk
lemi konuda zaten verilmi olan yarglar. ( r. " Btn cisimler yer kap
lar.") b. Birei mli (sentetik) ya da geniletici yarglar: konuya konuda
d nlmemi olan baka bir yklem veren, kon u n u n d na kp onu
baka kavramlarla birletiren, aralarnda ba kuran yarglar. ( r. "Cisim
ler ardr.")
yaama at l m

yargszl k [Yun. epokhe, ep - ekhein = d urmak, kendinde kalmak ] : 1 - (Ge


nellikle) Yarg vermeme tutumu. 2- (Kukucularda) Kesin hi bir ey
bilinemeyecei iin genellikle bilgiden vazgeme ilkesi. 3- (G n mz
grngbilimde) Bak salt olarak ze evirebilmek iin gereklik zeri
ne yarg vermeme.
yasa [A lm. Gesetz ] [Fr. /oi ] [ ng. law ] [Yu n . nomos ] [Lat. lex ] [es. t. kanun ] :
1 - Olaylar arasnda dzenli bir banty saptayan v e bir eyin zorunlu
olduunu dile getiren genel nerme. Olaylarn gidiinde olaandna
yer vermeyen , deimezli k ve zoru n l u l u k gsteren kural (doa ya
sas). 2- Deimezlik ve zorun l u l u k nitelii tamayan, ancak bir ykm
ll, ieren, zg r bir istence dayal kural (gereklilik yasas). / / B u tr
yasa: a- H u k u kta: Toplumda bireyler aras ilikileri d zenlemek ama
cyla devlete kon m u ynerge ve kurallar. b- Ahlakta: Trelerle ilgili
davranlar d zenleyici buyruklar ve ynergeler ; bir davrann nasl
olmas gerektiini, ne yapmak gerektiini gsteren kurallar. 3- Dn
cenin mantksal bir deeri olmas iin uyulmas zorunlu olan temel _
belitler; mantk kurallar (dnme yasalar).

yaam [Alm. leben ] [Fr. vie ] [ ng. /ife ] [Yun. bios ] [Lat. vita ] [es. t. hayat ] :
Cansz zdekten de, tinsel varlktan d a ayr olarak canllarn (organiz
malarn) varlk biimi ve varlk alan ; canllarn temel zellii. Belir
tileri : kend i kendine devin i m , beslenme, oalma, reme, etki ve tepki
gsterme. Ancak, canl i le cansz arasndaki kesin snr gstermek iin
henz bilimsel aralar tam yeterli deil. rnein, virslerin en aa
basamaktaki canl varlklar m, yoksa kimyasal bir zdek mi olduu he
nz aratrma konusu ; gnmzde canl sorun u Aristoteles'in entelek
heia kavram ile ya da dirimsel etken (dirimselcilik) aracl ile zl
meye uralyor. 2- l m n kart : Varlklarn doularndan lm
lerine dek uzanan her trden (zellikle beslenme, oalma) olaylarn
btn. 3- (Fiziktesi bir ilke olarak:) a . Tini, d nceyi de iine alan
tmyle doal varlklar. b. Doa ve tin i l kesi olarak, her i kinisinin kk.
c. Doaya da egemen olan tinsel g ya da doay da yaratan Tanrsal

g olarak evrensel dirimlilik ilkesi. 4- zel olarak insan yaay iin


de kullanlan teri m : a. Belli bir zaman snr iinde yaanm olan beden
sel, ruhsal, tinsel olaylarn birlii. b. Biim kazanm yaantlarn tm.
c . Deerleri gerekleti ren, insann varoluuna anlam veren ilke. d .
i nsann tinsel, tarihsel eylemlerinin tm (Dilthey'de).

yaama atl m [Fr. elan vital ] [es. t. hayat hamlesi ] : (Bergson'da) Yaam

193
yaama felsefesi

ileri gtren i g; yaamn her trl yaratc gelimesinde kendi n i


belirten, yaratmadan yaratmaya sramay salayan g, evrenin ana,
temel gc. / f Bergson bu teri mi "Yaratc Evrim" adl yaptnda kul
lanm tr.
yaama felsefesi [Alm. Lebensphilosophie ] [Fr. philosophie de la vie ] [ ng.
philosophy of life ] [es. t. hayat felsefesi ] :-+ Usuluun ve -+ olgucu tuun
usa stnlk veren dorultularna karlk, doal verilmilii ve tarih
sellii iinde somut yaam n aratrlmasna arlk veren, insan yaam
nn anlam, deeri, erei ve doru yaama bii mi zerine retiler. " D
nyorum."un yerini "Yayoru m." "genel olarak bilinc"in yerini "ger
ek bilin" alyor bu retilerde. Yaama felsefesi u bii mlerde karm
za kar : 1 - Dirimbilirnsel yaamay deerli sayan ve tini, dnceyi
ruhun kart bir ey olarak deerden d ren doalc yaama felsefesi
(Darwin, Haeckel ve Nietzsche). 2- Tinsel yaamay her eyin stn
de bir g diye tanyan idealist yaama felsefesi (Dilthey, Bergson, C roce,
Ortega y Gasset).
yaama gc [Alm. Lebenskraft ] [Fr. force vitale ] [es. t. kuvve-i hayatiye ] :
1 - Dirimselci retilerce yaam srdrmeni n e n temelli nedeni olarak
kabul edilen i l ke (Driesch'de entelekheia). 2- Canllk.
yaant [Alm. Erlebnis ] [Fr. experience vecue ] [ ng. experience ] : 1 - Kiilii
zenginletirdii kabul edilen, bir anlam olan btn yaanm deneyler.
2- Kendileri araclyla ben'in bir eyin bilincine vard btn ruhsal
olaylar. 3- Bir kezli k olan, bir daha yinelenemeyen ruh olaylar. Fel
sefede : 1- (Geni anlam nda) a. Dorudan doruya olan bilin ierii,
b. Bilin olay, bilin edimi (Husserl'in ynelmilik yaants - "inten
tionales Erlebnis"). c. Bir eye ynelmi d u ygu. 2- Soyut d nce ve
kurama kar, ben'in d nya ile dorudan doruya karlamas ; gereklik
le dolaysz balant kurmas.

ya:.gcl k [Alm . Fatalismus ] [Fr. fatalisme ] [ ng. fatalism ] [es. t. cebriye ] :


Her eyin alnyazsna gre nceden beli rlenmi olduuna, i nsan n bu
nceden belirlenmi olan alnyazs n deiti remeyeceine i n anan d nya
gr.
yeni dirimselcil i k [Aln. Neuvitalismus ] [Fr. neo-vitalisme ] [ ng. neo-vita
lism ] : Dirimselciliin modern biimi. 1 9. yzyln sonunda doa bilim
leri aratrmalarna dayanarak d iri mselciliin yenilen mesi : Nedensellik
ilkesinin 'le doa bilimlerindeki yasa i l kesinin tan nmas yan nda yaamn

194
yeni olguculuk

mekanikst olan kendine zg bir yasalll da bulunduunu kabul eden


grler. Temsilcileri : Uexkll, Reinke, Driesch.
yeni gerekilik [Alm. Neurea/ismus ] [Fr. neo-realisme ] [ ng. new realism ] :
amzda Cambridge'de doan ngiliz felsefe ak m ; ku rucusu : G . E.
Moore. 11 Yen i gerekil i k her eyi tinle aklayan idealist fizi ktesinin
geni etkisine kar yeniden bir tepki ile balam, zellikle Yeni Hegelci
Jikle, savamtr. Doay temel olarak gren yeni gerekiler, felsefe so
runlarn doa bilimlerinin yntemi olan zmleme ile incelemek ister
ler. Felsefe dizgeleri bir yana braklr; mantk, bilgi retisi, d i rimbilim
ve fizik, felsefenin balca konular olur. Temsilcileri : G. E. Moore, B.
Russell, Whitehead, S. Alexander, Broad, C. L. Morgan. Yeni olgucu
lua yakn olan bir baka yeni gerekiler beinin nderliini d e A.
]. Ayer yrtyor.
yeni H egelcil i k [Alm. Neuhegelianismus ] [Fr. neo-hegelianisme ] [ ng. Neo
-Hegelianism ]: 20 yzylda Hegel felsefesi n i yeniden canlandran, Hegel'
in eytiimsel yntemine ve fiziktesine dayanarak kltr ve tarih felse
fesine yeni bir yn vermeye ve doa bilimleri karsnda yeniden tinsel
bilimleri glendirmeye alan akm. // zellikle Almanya'da, ayrca
Fransa, talya, ngiltere, Rusya, skandiynavya ve Amerika'da gelimi
bir akmdr. Temsilcileri : Freyer, Glockner, Litt, Bosanq uet, Bradley,
Croce, Gentille vb.
yeni idealizm [Alm. Neuidealismus ] [Fr. neo-idealisme ] [ ng. neo-idealism ] :
1 9. yzyln ikinci yarsndan sonra zdekilik, olgucu l u k ve doalcln
egemenlii karsnda -+ idealizmi yeniden canlandrmaya alan akm
lar. B u ad ilkin talya'da -+ yeni Hegelciler (Croce, Gentille) kullan
mlardr. Balca temsilcileri : Lotze, Eucken, Dilthey, yeni Kantlar
ve yeni Hegekiler.
yeni Kantlk [Alm. Neukantianismus ] (Fr. n eo-kantisme ] [ ng. Neo-Kantia
nism ] : 1 9. yzylda felsefeyi kten kurtarmak zere zellikle bilgi
eletirisi ve bilgi kuram asndan Kant'a ynelen almalar; en yksek
noktasna 20. yzylda eriir. 11 eitli yeni Kant okullar : Marburg
Okulu (Cohen, Natorp, Cassirer). G ney-Bat-Almanya Okulu (Windel
band, Rickert, Lask) ; ayrca: Alois Riehl, H. Vaihinger ve Fransa'da:
Renouvier.
yeni olguculuk [Alm. Neupositivismus ] [Fr. neo-positivisme ] [ ng. nec-posi
tivism ] : 20. Yzylda Avusturya'da M. Schlick"in rencilerinin kurd uu

195
yeni Platonculuk

"Viyana Okulu" "Viyana evresi" (Wiener Kreis)nde domu olan felse


fe akm. " Mantksal olguculuk" olarak da adlandrlr. (Ksa srede
Avrupa ve Amerika'ya yaylm ve gelimitir.) Lojistiin matematiksel
dnme yntemleriyle felsefeye gvenilir yeni bir temel salama aba
sndadr. Balca temsilcileri : Schlick, Carnap, Wittgenstein, Reichen
bach.
yeni Platonculuk [Alm. Neuplatonismus ) [Fr. n eo-platonizme ) [ ng. Neo
-Platonism ] [es. t. n ev Eflatuniye ] : Platon'dan baka Aristoteles'e sto
allara, Pitagoraslara da dayanan ayrca dou dinlerinden ve H risti
yanlktan da etkilenmi olan, btn bunlar kendi iinde kartrp eri
ten felsefe okulu. / / .S. 2-6. yzyllar arasnda trl biimlerde orta
ya kmtr. Kurucusu Am monias Sakkas saylr, bu okulun dizgesel te
mellendirilii n i onun rencisi Plotinos yapmtr.
yeter neden i l kesi [Fr. raison suffisant ] [Lat. principium rationis suffic ientis ]
[es. t. sebeb-i kllfi] : Leibniz'in, d nmenin ana ilkesi olarak eli
mezli k ilkesinin yanna koyd uu ilke. En genel biim i : Her eyin yeter
bir nedeni vard r. Mantk i l kesi olarak : Her yargnn, doru olmas iin,
yeter bir nedene gereksin mesi vard r.
yeti [Alm. Vermgen ] [Fr. faculte ] [l ng. faculty ] [Lat. facultas ] [es. t. mele
ke ] : nsanda bulunan bir eyi yapabilme gc (bilgi yetisi, isteme yetisi,
d nme yetisi).
yfn [Alm . Masse ] [Fr. masse] [ ng. mass ] [Lat. massa ] [es. t. ktle ] :
Toplumsal ruhbilim kavram olarak : 1 - Kendi iinde ayrmlamam, ya
gel i p geici d uygulan mlarla (ayn trden itki, d uygu ve heyecanlar yo
luyla), ya da bir d gcn etkisiyle bir btn oluturan insan kalabal,
2- Yalnzca d tan bir rgtlenme ile bir araya gelmi, kiiliklerinden
syrlm insanlar topluluu.
yorum [Alm. Interpretation ] [Fr. interpretation ] [ ng. interpretation] [Lat.
interpretare = yorumlamak ) [es. t. tefsir ] : Bir metnin anlam zerine
yaplan aklama. bkz. yorumsama.
yorumsama [Alm. Hermeneutik ] [Fr. hermeneutique ] [ ng. hermeneutics ]
[Yu n . hermen euti ke < hermeneuein = yorumlamak, t ekhn e = sanat ] :
1 - Aklama, yorumlama sanat. 2- Bir metni anlamaya ynelen, metin
yorumlamasn konu olarak alan reti. 3- Yorumlayc bilimler olarak
tarihsel-tinsel bilimlerin yntem retisi. 4- G n m zde bir felsefe
kavram olarak: a. nsan n tarihsellii iinde felsefe asndan kendini an-

196
ynelmilik

lamas. (Anlama yntemi. Dilthey) b. nsan n, varoluuna ynelerek fel


sefe yoluyla aklanmas ve yorumlanmas yntemi. ( r. Heidegger'in
varolu felsefesinde.)
yneli m [Alm. /ntention ] [Fr., ng. intention] [Lat. intentio ] : Bir eye
ynelm e ; bir eyi erek edin me. Skolastik felsefede : D n menin
bir bilgi konusuna ynelmesi. (Ynelinen kon u n u n gerekte var
olmas gerekmez ; tasarlanan bir eye de ynelinebilir.) Brentano ile
bu kavram yeniden felsefe alanna kmt r ; Bilin olaynn z bu
ynelimdedir. Bilin olaylar hep "bir ey zerinde bilin"tirler ; "bir
eyi" grmeden "gremem", "bir eyi" d n meden, "d nemem" ;
her bilin her zaman bir "konu (nesne) bilinci"dir.

ynel i msel [Alm. intentional ] : Grng bilimde ku llanlan teri m. / / a. Bir


eye ynelmi olan, rnein : ynelimsel edi mler (intentionale Akte)
b . Ynelinen (intendiert), rnein : ynelimsel nesne (intentionaler
Gegenstand), d nlm olan nesne. c. Ynel i msel birli k : Ynel i m
sel edimlerin okluuna kar bir anlam n zde ierii. H usserl szck
lerin anlam n aklamasnda l bir anlam zmlemesi yapar: a. Y
nelinen anlam (intendierender Sinn = Bedeutungsintention). b. Dol
d u ru lan, gerekletirilen anlam (Erfllende Sinn = Erfllungsintention).
c . Ynelimsel anlam (intentionale Sinn) : anlama ynelimle, gerekleti
rilen yneli m i n rtmesi. rnein, pencerenin nnde oturan biri
bana" Arkadan Ahmet geiyor." dese, ben i m d ncem belli bir yne
evrilecek ve bende bir tasarm belirecek; ancak bu tasarm, caddeyi
grmediim iin, bir gr ile doldurulmamtr. a. Bu ynelinen anlam
henz "bo bir yneli m"di r, b. Caddeye bakar "Ahmed"i grrm, bo
yneli m bir gr ile doldu rulmu olur. -c. Ynel i msel anlam, bu anlama
ynelimle doldurulmu olan ynelimi (Ahmed'i tasarlamamla, Ahmed'i
grmemi) ikisinin kastettii konuda (nesnede) rttrr. Bilgi d e an
cak bo ynelimin gr ile doldurulmasnda ve bunlarn rtmesinde
ortaya kar. bkz. apakl k.

ynel milik [Alm. lntentiona/itiit ] [Fr. intentionalite ] : Bilincin bir konuya y


neliini, b i r eyle i l iki k urmasn dile getiren grngbilim terimi. J /
Brentano' n u n s kolasti k felsefeden al p k ulland bu teri mi sonradan
H usserl gelitirmitir. "Duyuyoru m.", "Dnyoru m.", "Seviyorum."
gibi bilin edi mlerini d ile getiren szlerin bir anlam kazanmas iin bu
yaantlarn bir eye balanmas, bir eyle i l iki kurmas gerekir : "Bir
eyi seviyoru m.", "Bir eyi dnyorum." vb. Burada nemli olan, bilin

197
yntem

edimi i_e bilin konusu arasndaki ilikidir. Fizik alanda bir ynelmilik
yokt u r ; bir kaya paras bir eyle balant k u rmadan kendi iinde var
ln srd r r.-+ ynelimsel yaantlar ise ruhsal olaylardr, bilin olay
lardr.
yntem [Alm. Methode ] [Fr. methode ] [ ng. method ] [Lat. methodus ] [Yu n .
methodos ] [es. t . usul ] : Bir eree erimek iin izlenen, tutulan yol.
Bilimlerde belli bir sonuca erimek zere bir plana gre gidile n yol. ( r.
tmdengelimli, tmevarml yntemler.)
yntembil i m [Alm. Methodologie, Methodenlehre ] [Fr. m ethodologie ] [ ng.
methodology ] [es. t. usu fiyat ] : zellikle felsefe ve bilim alannda yntem
aratrmak ve yen i yntemler yaratmak zere ilkeler gelitiren bilim. / /
Bilim olarak, ancak yeniada ortaya kmtr.

yce [Alm. erhaben ] [Fr., ng. sublime ] [Lat. sublimis ] [es. t. ulvi ] : Genel
likle insanca lleri aan,_ bundan dolay ok byk olan. Sanat, ahlak,
din, d nce alannda stn bulunan, kendisinde st n l k grlen ey.
1 1 Kant'n estetiinin iki ana kavramndan biri : Kant gzeli n yanna
yceyi d e temel bir estetik kavram olarak koyar. Ancak , ona gre her
trl ln n dna kan, ezici byklkte olan ey d u yular aar. Bu
d a yceyi d uyular ile kavranan d nyan n stne ykseltip onu ahlak
alanna kaydrr.
yklem [Alm. Priidikat ] [Fr. predicat ] [ ng. predicate ] [Lat. praedicatum ]
[Yu n . kategorema ] [es. t. mahmul ] : Bir nerme ya da yargda zne ze
rine sylenen, onu evetleyen ya da deilleyen ; zneye yklenen ey.
Mantkta forml P i le gsterilir.
z
zaman [Alm. Zeit ) [Fr. temps ] [ ng. time ] [Lat. tempus ] [Yun. khronos ] :
Felsefe kavram olara k : olu, gelip gei, deime ve sreklilik bii m i ;
dn olmayan b i r dorultuda birbiri ardndan gitme. / / Zaman, s
rp giden doru bir izgi olarak dnlebili r ; geriye doru sonsuza
dein uzan r (gemi), ayn zamanda ileriye doru (gelecee) akp gider.
Nesnel (objektif) zaman : llebilen zaman, ama kendi iinde deil, ci
simlerin devinimiyle llebilir. Uzaydaki devinimlerin sralanmas, za
mann da zaman kesimlerine bln mesini salar. Modern fizik nesnel
zaman n olmad n ileri srer. bkz. greli k kuram . znel zaman :
Zaman bilincine d ayanr, yaantlara baldr ; nesnel olarak llemez ;
d u r u ma gre, yaanlan zaman ksa ya da uzun grnebilir.
zeka bkz. anlak.
zi ncirleme tas m [Alm. Kettenschluss ] [Fr. sorite J [ ng., Yun. sorites )
[es. t. kyas- mselsel ) : Her biri n i n sonucu sonraki n i n ncl olan
tas mlar zinciri. Birinci nermenin yklemi sonra gelenin znesi
olan ve bylece, biri ncinin znesi i le son u n u ncun u n ykleminin birletii
sonuca dein srp giden karmlar (tasmlar) zinci ri . r. "Her A, B
d i r ; Her B, C d i r ; Her C, D d i r ; Her D, E dir. yleyse Her A, E d i r."
zorunlu (nerme) [Alm. apodiktisch ] [Fr. apodictique ] [ ng. apodictic ] [Yu n .
apodeiktikos ] [es. t . zaruriye-i m utlaka ] : Zorunluluu d i le getiren (ner
me) -+ Yal n ve -+ belkili nermelerin karsnda yer alr. r. " gen
zorun l u olarak kelidi r." Form l : "S zorunlu olarak P d i r." / /
Bu terim Kant'n, yargnn modalitelerini e bl mesiyle yaygnlk ka
zanmtr.
zorunlu koul [Lat. conditio sine qua non onsuz olunamayan koul ] :
=

Braklamayan, vazgeilemeyen koul. Forml : A olmazsa B d e olmaz.


zorunluluk [Alm. Notwendigkeit ] [Fr. necessite ] [ ng. necessity ] [Lat. neces
sitas ] [es. t. zaruret ] : Olduundan baka olmama durumu. 1- Mantk-

199
sal-matematiksel zoru n l ul u k : Kavramlarn ve nermelerin mantksal
balantsnda ve karmlarnda bulunur; d nce bakmndan zorunlu
dorular -+ elimezlik i l kesine dayanan dorulard r ; eliii d nle
meyen dorulard r ; bu anlamda zorunlu, elimeye d meden baka
trl d nlemez olan ey. 2- Fizikse i zorunluluk: Neden-etki balan
tsndaki zoru n l u l u k (doa yasalar). 3- Ahlaksal zoru n l u l u k
= Bir
toplumda yrrlkte olan ahlak yasalarna uyma zorunluluu. Burada
doal bir zorun l u l u k deil, gereklilik sz konusu olduundan ahlaksal
zorun l u l u k ykmllk biiminde kendini gsterir.

200
KAYNAKA

APEL-LUDZ : Philosophisches Wrterbuch von Dr. Max Apel, Fnfte, vllig


neuberarbeitete Auflage von Dr. Peter Ludz, Berlin 1 958, Gruyter.
BRUGGER, WALTER : Philosophisches Wrterbuch, 1 3. berarbeitete und
erweiterte Auflage, Freiburg 1 967, Herder.
E I SLER, RUDO L F : Wrterbuch der philosophischen Begrif(e, 3 B de., 4. vllig
neubearbeitete Auflage Berlin 1 927-1 930.
FOULQU E PAUL-SA NT-JEAN, RAYMON D : Dictionnaire de la langue phi
losophique, 2 E d. revue et augmentee, Paris 1 969, Presses U niversitai
res de France.
HOFFME STER, JOHANNES (HERAUSG EBER) : Wrterbuch der philosophisch
en Begrif(e, 2. Aufl., Hamburg 1 955, Felix Meiner.
LALANDE, AN D RE : Vocabulaire technique et critique de la philoscphie, 9. E d .
Paris 1 962, Presses U niversitaires d e France.
M ETZKE, ERW N : Handlexikon der Philosophie, 2. Aufl., Heidelberg 1 949,
F.H. Kerle.
N EUHAEUSLER, ANTON : Grundbegrif(e der philosophischen Sprache, Mn
chen 1 963.
RUNES, DAGOBERT D : Dictionary of Philosophy (Ancient-Medieval-Modern),
reprinted 1 956, U.S.A., Littlefild, Adams.
SCHM DT-SCH SCH KOFF: Philosophisches Wrterbuch, begrndet von Hein
rich Schmidt, 1 8. Aufl., neu bearbeitet von Professor Dr. Georgi
Schischkoff, Stuttgart 1 969, Alfred Krner.

ASTER, ERNST VON : Bilgi Teorisi ve Mantk (ev. M. Gkberk), 2. bask, lst.
1 972, Ed. F. Y.
BATUHAN-GR N BERG : Modern Mantk, 2. bask, st 1 971 , M.E.B.

201
BR H ER, M L E : Histoire de la Philosophie 1-1 1 , Paris 1 950-57, Presses U n iver
sitaires de France.
EUCKEN, R U DOL F : Geschichte der philosophischen Terminologie, Hildesheim
1 964, Olms.
G KBERK, MAC T : Felsefe Tarihi, Geniletilmi 2. basm, Ankara 1 967, Bilgi
Yay.
R E CHENBACH, HANS : Lojistik (ev. H. Vehbi Eralp), st. 1 939, Ed, F. Yay.
U E B E RWEG - H E N Z E : Grundriss der Geschichte der Philosophie B de.
1-V, 1 4. Aufl., Basel-Stuttgart 1 958.
UYG U R, N E!lM : Edmund Husserl'de Bakasnn Ben'i Problemi, 2. bask, st.
1 972, Ed. F. Yay.
ALM A N CA DZ N

A analog benzeen
Abhangigkeit bam l l k Analogie benzeim
absolut saltk Analyse zmleme
Absolutismus saltklk Analytik analitik
abstrakt soyut analytische Methode zmsel yn
Abstraktion soyutlama tem
absurd sama analytische Phi losophie zmle-
Achtung sayg yici felsefe.
adaquat u puygun analytisches U rteil zmsel yarg
Affekt d uygulan m Anamnese an msama
Affektion d uygulan m angeboren doutan
affirmativ evetleyici angeborene ldeen doutan fikirler
Agens etmen Angst idaralmas
Agnosie bilisizli k Animismus canlclk
Agnostizismus bilinemezcilik Anschauung gr, sezgi
Ahnlich keit benzerlik an sich kendinde
Ahnung sezgi Antecedent ncel
Akademie akademi Anthropologie insan bilim
Akt edim
Anthropomorphismus i nsanbiim-
Aktion eylem
cilik
aktiv etkin
Anthropozentrismus insaniincilik
Aktivismus eylemcilik
Antinomie atk
Aktivitat etkinl i k
Aktualisierung edi mselletirme Apathie d uyumsamazl k
Aktualismus etkincilik apodi ktisch zorunlu (nerme)
aktuell edimsel, gncel Aporie kmaz
akzidentell ilineksel
aposteriori sonsal
Akzidenz i li ne k
Apperception tamalg
allgemein genel
Alternative seenek Apprehension kavray
Altruismus zgecilik a priori nsel
aquipollent egeerli Besondere zel
aquivalent edeer Besti mmung belirlenim
aquivalenz edeerlilik Bewegung devinim
aquivok esesli Beweis tant
Archetyp ilkrnek Bewusstsein bilin
Argument kant Beziehung ba nt
argumentation kantlama Bild imge
Aristotelismus Aristotelesi 1 i k Bildung oluum
Art tr Biologismus dirimbilimcilik
Askese ilecilik Bse kt
Asketik ilecilik Buridans Esel Buridan'n eei
assertorisch yaln (nerme)
c
Assoziation arm
Astheti k estetik Cartesianismus Dekartlk
Ataraxie sarslmazlk Chaos kaos
Atheismus Tanrtanmazl k Charakter karakter
Atom atom D
Atomismus atomcul u k
Attribut znitelik Darwinismus Darvincilik
Aufklarung ayd n lanma Dasein varolu
Augustinismus Augustinusul u k Dauer sre
Ausdehnung uzam Deduktion tmdengelim
Ausdruck d avurum, anlatm deduktiv tmdengelimli
Aussenwelt d dnya Defi n ition tan m
Autonomie zerkli k Degeneration soysuzlama
Axiologie deer retisi Deismus Yaradanc l k
Axiom belit Demokratie halkerki
Axiomatik belitsel dizge Demonstration tantlama
Denken d nme
B
Denkform d nme biimi
Bedeutung anlam Denkfreiheit d nme zgrl
Bedingung ko u l Denkgesetze d nme yasalar
Begriff kavram Deontologie deontoloji
begrnden temellendirm mek Deszendenztheorie dnmclk
Begrndung temellendirim Determinismus belirlenimci i i k
Behauptung i leri s rme Dialektik eytiim
bejahend evetleyici Dialektischer Materialismus ey-
Bejahung evetleme tiimsel zdekil i k
Beobachtung gzlem Didaktik retim bilgisi
Beschaffenheit nitelik Differenz ayrm
Beschreibung betimleme Dilemma i kilem
Ding ey Emotion heyecan
Ding an sich kendinde ey E motionales Denken d uygusal d-
Disjunktion ayrklk nme
disjunktiver Schluss ayrk kar m empfindlich d uyusal
d isjunktives U rtei l ayrk yarg Empfindlichkeit d uygululuk
diskontinuierlich kesikli empfindsam duygusal
diskursiv gidimli Empfindsamkeit d uygusallk
Dogma dogma Empfindung d uyum
Dogmatik dogmatik E mpi rismus deneycilik
dogmatisch dogmatik Endursache ereksel neden
Dogmat.ismus dogmaclk Endzweck son erek
D>xographen reti d zenleyicileri Energie erke
Dualismus i kici l i k Energiesatz erkenin korunmas ya-
sas
dynamisch devimsel
Enneaden dokuzluklar
Dynamismus devimselcilik
Entartung soysuzlama
E Entelechie entelekheia
Enthusiasmus oku
Effekt etki
Enthymem rtk tasm
Egoismus bencillik
Entscheidung karar
Egozentrismus ben iincilik
E ntwicklung evrim
Eidetik zbilim, ze yneli k
Enzyklopadie ansiklopedi
Eigenschaft zglk. Epikureismus Epi kurosul u k
Einbildung dlem, d lemgc, ku- Epistemologle epistemoloji
runtu. Epoche yargszlk
E inbildungskraft i mgelem equ i rok esesli
eindeutig tekan lam l Erfahrung deney
E indeutigkeit tekanlamllk Erfah rungssatze deney nermeleri
Eindruck izlenim. E rfahrungsurtei le deney yarglar
Einfhlung zdeleyim E rfahrngswissenschaften deney
Einfhlungstheorie zdeleyim ku- bilimleri
ram. Erfolgsethi k baar ahlak
Einheit birlik Erhaben yce
Einschliessung iinde bulunma E ri nnerung an
Einteilung blme Eristik d idiim
Eklektizismus semecil i k Erkenntnis bilgi
Ekstase esrime Erkenntnisgrund bilgi nedeni
Eleaten Eleallar Erkenntnislehre bilgi retisi.
Eleatismus Eleaclk Erkenntnisproblem bi lgi sorunu
Element e E rkenntnispsychologie bilgi ruh-
Emanation trm bilimi

205
Erkenntnissoziologie bilgi toplum- Extention kapsam
bilimi Evidenz apaklk
Erkenntnistheorie bilgi k u ram Evolution evrim
E rklarung aklama Evolutionismus evrimcili k
E rlebnis yaant Ewigkeit ncesizli k-sonraszlk
Erscheinung grng
F
Erziehung eitim
Erziehungswissenschaft eitimbi Faktor etken
lim Faktum olgu
Eschatologie b r d nya bilgisi falsch yanl
Esoteriker irekiler Fangschluss yanltmaca
esoterisch irek Fatalismus yazgclk
Essentia z fehlschluss yanlmal tasm
Etatismus devletilik fetischismus tapncaklk
Ethik ethi k Fiktion yapnt
Eudaimonismus m utulk Fiktionalismus yapntclk
Euhermerismus Euhemerosul u k Finalismus erekilik
exakt san. Finalitat ereklilik
exakte Wissenschaften san bilim fixe ldee saplant
ler. folgerung varg.
Existenz varolu Form biim
Existenzerhellung varolu aydn forma! bii msel
lanmas Formalismus bii mcilik
existenzial varolua formell biimsel
existenziale Analytik varolusal fortschritt ilerleme
zmleme frele Wille zgr isten
Existenzialien varolu bii mleri Freiheit zgrl k
Existenzialismus varoluu l u k fundament temel
Existenzialitat varolusallk Funktion grev
Existenzialurteil varolusal yarg
existenziell varolusal G
existenziel les Denken varolusal Gattung cins
d nme Gebrauchsdefinition balamsal ta-
Existenzphilosophie varoluuluk nm
exklusivesurteil tekelci (nerme) Gedanke d nce
exoterisch d rak Gedachtnis bellek
Exoteriker draklar Gefhl d u yg u
Experiment deney, deneyim Gefhlsmoral d uygu ahlak
Explikation aklama Gegensatz karo l u m
explizit belirtik Gegenstand nesne
Expressionismus davu rumculuk Gehei mnis gizem
Geist tin G renzbegriff snr -kavram
Geisteswissenschaften tinsel bi G renze snr
l imler Grenzsituation snr - durum
Geltung geerlilik G rund neden, sebep, temel
Gemeinschaft ortaklaalk, topluluk Grundbegriffe temel kavramlar
Gemeinsinn ortakduyu Grundlage temel
Gemt gnl G rundwissenschaft temel bilim
Generalisation genelletirme G ruppe bek
Generation kuak Gut iyi
Genesis olu Gut (das) deerli nesne
genetisch treyimsel Gterlehre deerli nesneler retisi
Genialitit kelik
Genie ke H
Gerechtigkeit adalet, doruluk
Handeln eylemek
Geschichte tarih
Handlung eylem
Geschichtlichkeit tarihsellik
Harmonie uyum
Geschichtsphi l osophie tarih felse-
Hass nefret
fesi
hlisslich irkin
geschichtliches Bewus.tsei n tarih
Hedonismus hazclk
sel bilin
Hegelianismus Hegelcilik
Geschmack beeni
heilig kutsal
Gesellschaft toplu m
Heraklitismus Herakleitosuluk
G esetz yasa
Hermeneutik yorumsama
Gesinnung dn
Herrenmoral efendi ahlak
Gesinnungsethik d n ahlak
h eterogen ayrk
gesunder Verstand sad uyu
Heteronomie yaderklik
Gewissen trel bilin
Heuristik bulgulama
Gewissensfreiheit _trel bilin z
heuristisch bulgusal
grl
H ierarchie aama d zen i
Gewissheit kesinlik
H istorische Schule tarihsel okul
Gewohnheit alkanlk
Glaube inan, i nan h i storlsches Bewusstsein tarih bi
G leichheit eitlik l i nci
Gl ck mutluluk h i storischer Materialismus tarih
G nade kayra sel zdekilik
H i storismus tarihselcil i k
Gnoseologie gnoseoloji
homogen bada k
Gnostikler gnostikler (bilinirci ler)
homonym ead l
Gnostizismus gnostisizm (bilinirci
l i k) hchste G ut (das) en yksek iyi
Gott Tan r H umanlsmus i nsanclk

207
t-J umanitat i nsanlk l ndividualisierung bireysel letirme
Hylemorphlsmus zdekbiimcilik lndividuallsmus bireycilik
Hylozoismus can l zdekilik l ndividualist bireyci
Hypnose uyutum lndividualitiit bireysellik
Hypostase dayant l ndivlduation bireyleme
Hypothese varsaym i ndividuell bireysel
hypothetischer l m perativ koullu lndividuum birey
buyruk l nduktlon tmevar m
hypothetisches U rteil koullu yarg lnformation bili i
lnhalt ilem
l nhiirenz ayrlmazlk
leh ben
lnklusion iinde bulunma
idea idea
i n konsequent tutarsz
ideal d ncel, lk, lksel
l nnenwelt idnya
ldealismus idealism
i nnerer Sinn iduyu
ldealitiit d ncellik
l nstinkt igd
ldeation ideletirme
lnstrumentalismus aralk
ldeeierung ideletirme
lntellekt anlk
ldeell d ncel
lntellektualismus anlklk
dentisch zde
lntelligenz i ntelligentia
ldentitiit zdeli k
l ntelligible Welt d nlr d nya
ldentitiit sphllosophie zdelik fel-
lntentlon ynelim
sefesi
intentional yneli msel
ldentitiitsprinzip zdelik ilkesi
l ntentlonalitiit ynel milik
ldeologe ideologlar
l nterpretation yorum
ldeologie ideoloji
l ntuitionismus sezgicilik
ldol idola
intuitiv sezgisel
l llusion yanlsama
l nversion tamevirme
i m manent ikin
l ronie abyslama
l mmaterialismus zdeksizcilik
i r rational usd
i mmoral tretanmaz
l rratlonalismus usdcl k
l mmoralismus tretan mazlk
l rrtum yan l ma
l mperativ buyruk
l mplikation ierme K
l m plizite rtk Kabbala kabala
l mpressionismus zleni mcilik Kanon kanon
l mpuls itki Kantianismus Kantl k
indefinlt belirsiz Kategorie kategori
l ndeterminlsmus belirlen mezcilik kategorisch koulsuz
l ndifferenz aldrmazlk Kategorischer l m perativ koulsuz
l ndividualisieren bireyselletirmek buyruk
kategorisches U rtei l koulsuz yar- Kulturanthropologie kltr i nsan
g bilimi
Katharsis arnma Kulturkreis kltr evresi
Kausalitat nedensellik Kulturphilosophie kltr felsefesi
Kettenschluss zincirleme karm Kunst sanat
klar und deutlich ak ve seik Kunstphilosophie sanat felsefei
Klasse snf Kybernetik gdmbilim
Klassifikation snflandrma Kynismus Kyni kler Okulu
Koharenz balam Kyrenaiker Kyrene Okulu
Kom m unismus kom n izm
Komprehension anlay L
Konfuzianismus Konfyslk Lamarckismus Lamarklk
konjunktiv bititirici (yarg) Leben yaam
konkret somut Lebenskraft yaama gc
Konsequent tutarl, ard l Lebensphllosophie yaam felsefesi
Konsequenz varg Lehre reti
Kontingent olu msal Lei b beden
Kontingenz olu msallk Leidenschaft tutku
kontinuierlich sre kli Liberal ismus erkincilik
Kontlnuitat sreklilik Liebe sevgi
kontradi ktorisch eliik Logik mantk
Kontrapositlon tersevirme logischer Empirismus mantksal
kontrar kart deneycil i k
Konvention uzlam logischer Positivismus mantksal
Konventionalismus uzlamclk olguculuk
konventionell uzlamsal Logismus mantklk
Konversion evirme Logistik lojistik
Konzeptualismus kavramclk Logizismus mantklatrcl k
Koordinaten d zenleik Lust haz
Koordination d zenleim
M
Korrelation ballam
korrelativ ballak Machiavellismus Makyavelizm
Kosmogonie evrendoum Macht erk
Kosmologie evrenbilim Maieutik dourtma
Kosmos evren Maior byk nerme
Krper cisim Manichaismus Maniheizm
Kraft g Marburger Schule Marburg Okulu
Kriteriu m lt Marxismus Markslk
Kritik eletiri Masse yn
Krltizismus eletiricilik materiale Wertethi k ieriksel de
kultur kltr erler ahlak

209
Materialismus zdekilik Mythologie sylencebilim
Materie zdek Mythos sylence
Materiell zdeksel
N
Maxime maksim
Mechanismus mekani kilik N achahmung yknme
Mensch insan Nachahmungstheorie yknme
Menschheit i nsanlk k u ram
M enschenwrde onu r Natur doa
Metaphysik fiziktesi Naturalismus doalclk
Metasprache st-di l N aturphi l osophie doa felsefesi
Methexis methexis (payalma) Naturwissenschaften doa bilimleri
Methode yntem N aturzustand doal d u r u m
N egation deilleme, yadsma
Methodenlehre yntembilim
negativ deilleyici, olu msuz
Methodologie ynte m bilim
N eigung eil i m
M i l ieu evre
N euhegelianismus yeni Hegelci l i k
M i lieutheorie evre retisi
N euidealismus y e n i idealizm
M inor kk nerme
N eukantianismus yeni Kantl k
Mittel evre
N euplatonismus yeni Platonculuk
M ittelbegriff orta terim
N eupositivismus yeni olguculu k
Modalitat kiplik
N eurealismus yeni gerekilik
Modus kip
N euvital ismus yeni d i ri mselcilik
Monade monad
N ichts hilik
Monarchie tekerklik
N ihi lismus hiilik
Monismus tekilik
Nominalismus adl k
Monotheismus tektanrcl k N orm d zg
Moral ahlak Notwendigkeit zorun l u l u k
moralisch ahlakl, ahlaksal
moralische Gefhle ahlak d uygusu o
moralischer Sinn ahlak d uygusu Oberbegriff byk terim
Moralismus ahlaklk Obersatz byk nerme
Moralist ahlak Objekt nesne
Moralitat ahlakl l k objektiv nesnel
Moralprinzip ahlak ilkesi Objektivation nesnelleme
Morphologie bii m bi l i m Objektivierung nesnelletirme
Motiv gd Objektivitat nesnellik
Motivation gdlen im Objektsprache konu dil-

Mglichkeit olanak Okkasionalismus aranedenci l i k


Mysterium gizem Oligarchie takmerki
mystisch gizemsel Ontologie varl kbilim
Mystiismus gizemcilik Opposition karolum
Optimismus iyimserlik Problematisches U rteil soruns11?
Ordnung dzen yarg
Prozess sre
p
Psychoanalyse ruhsal zmleme
Pantheismus tmtanrclk Psychologie ruhbilim
Parallelismus koutluk Psychologismus r u h bilimcilik
Paralogismus yanlmal tasm Pyrrhonismus Pironcul u k
parti kular tikel Pythagoreismus Pitagorasl k
passi v edilgin
Peripatetiker Peripatetikler Q
Person kii Qualitlit niteli k
personal kiisel Quantitlit nicelik
Personalismus kiiselcilik Quietismus d ingincil i k
persnlich kiisel
R
Personalitat kiilik
Persnl ichkeit kii lik Radikalismus kktencil i k
Pess i m ismus ktmserlik Rationalismus usu l u k
Pflicht dev Raum uzay
Phanomen grng real gerek
Phanomenalismus grngclk Real ismus gerekilik
Phanomenologie grngbilim Rechtsphilosophie h u k u k felsefesi
Phantasie dlem gc Reduktion i n d i rgeme
Philosophie felsefe Regel kural
Platonismus Platoncu l u k rein salt
Plural oul reine Anscshauung salt gr
Pluralismus okuluk reine Vernunft salt us
Polytheismus oktanrc l k Relation bant
positiv o l u m l u relativ greli
Positivismus olguculuk Relativismus grecilik
Postulat koyut Relativitlit greli l i k
Potenz gizilg Relativitlitstheorie grelilik kuram
Pradikat y klem Religionsphilosophie din felsefesi
Pragmatismus pragmaclk Revolution devrim
Praktisch klg l Rezeptivitlit alrlk
praktische Vernunft klgl us reziprok karlkl
Prlimisse oncller richtig doru
primitiv ilkel Richtigkeit dorul u k
Prinzip ilke
Probabilismus olasc l k s
Problem sorun Satz nerme
problematisch sorunsal Schluss karm

211
Schlusssatz sonu Subjektivismus znelcilik
Scholastik skolastik (felsefe) subkontriir altkart
Schottische Schule skoya Okulu Subordination altasralama
Sclentismus bili mcilik subsistenz kalclk
schn gzel Substantialismus tzclk
Seele ruh Substanz tz
Sein varlk Substrat dayanak
Semantik anlambilim subsumption altakoyma
Semiotik gstergebilim Syllogismus tasm
sensibel duyulur Symbol si mge
Sensibilitiit d uyarl k Symbolik simgebil i m
sensitiv duyusal symbolisch simgesel
Sensualismus d uyumcu l u k symbolische Logik si mgesel mantk
sentlmental d uygusal Symbolismus simgecil i k
Sentimentalitiit d uygusallk Sympathie d u ygudal k
Singular tekil synthese bireim
Sinn anlam, d uyu Synthesis bireim
Sinnlichkeit d uyarlk synthetische Methode bireimsel
Sitte tre yntem
Sittengesetz ahlak yasas synthetisches U rteil bireimsel yar
Sittenlehre ahlak retisi g
Sittlich ahlakl, ahlaksal System dizge
Sittlichkeit ahlakllk
T
Situation d u ru m
Skeptizismus kukucu l u k Tiiuschung yanlsama
Sklavenmoral kle ahlak Tautologie esz
Solipsismus tekbencilik Technik teknik
Sophlsten sofistler Teleologie erekbilim
Sozialismus toplumculu k Theismus Tanrclk
Sozialphilosophie toplum felsefesi Theologie Tan rbilim
Soziologie toplu mbilim Theorie k u ram
Spinozismus S pi nozaclk theoretisch k uramsal
Splritualismus tinselcilik These sav
Spontaneitiit kend iliindenlik Thesis sav
Sprachphl losophie dil felsefesi Thomismus Tomas l k
Stoizismus stoaclk Toleranz hogr
Strukturalismus yapsalc l k Totemismus totemci l i k
subaltern altk Traditionalismus gelenekilik
Subalternation altklk Transformationstheorie dn m-
Subjekt zne clk
subjektiv znel transzendent akn

212
transzendental transsendental . Vorstellung i mge, tasarm
Trieb itki Vorurteil nyarg
Trugschluss yanltmaca
Tugend erdem w

u Wahr doru
Wahrhaftigkeit dorucu l u k
U mfang kapsam
Wahrheit doruluk
U mwalzung devri m
Wahrnehmung alg
unbestimmt belirsiz
Wahrscheinlichkeit olaslk
unendlich sonsuz
Wechselseitigkeit karlkl olu
u niversal t mel
Weisheit bi lgelik
unsittlich ahlaksz, tretanmaz
Welt d nya
U nterbegriff kk terim
Weltanschauung d nya gr
U nterordnung altasralama
Werden olu
U ntersatz kk nerme
Wert deer
U rsache neden
Wertethik deer ahlak
U rtei l yarg
Wertgefh l deer d uygusu
Utilitarismus yararcl k
Wertobjektivismus deer nesnel-
cilii
Wertph ilosophie deer felsefesi
bel kt
Wertpsychologie deer ruhbilimi
berindividuell bireyst
Wertrelativismus deer grecilii
bernatrlich doast
Werturteil deer yargs
bersinnlich duyust
Wesen z
Widersprechend eliik
v
Widerspruch elime
Velleitat gelge istek Wille isten, i rade
Verantwortung sorum l u l u k Willensfreiheit zgr isten
Verbalismus boszc l k Wille zur Macht erk istenci
Verhalten davran wirklich gerek
Verifikation dorulama Wirklich keit gereklik
verifizieren dorulamak Wirkung etki
Vermgen yeti Wissen bilme
Vernunft us Wissenschaft bilim
Vernunftschluss usavurma Wrde onur
Verstand anlk
z
Verstehen anlama
Vertrag szleme Zahl say
Vitalismus d i ri mselci lik Zeichen gsterge
Voluntarismus isteni lik Zeit zaman

213
Zirkelbeweis ksr dng Zurechnungsfaehigkeit ahlaksal so
Zivilisation uygarlk rumlu!uk
Zusammenhang balam
Zufall rastlant
Zweck erek
FRA NSIZCA DZ N

A analogue benzeen
absolu saltk analyse zmleme
absolutisme saltl k analytique analitik
abstraction soyutlama angoisse idaralmas
abstrait soyut animisme canlclk
absurde sama antecedent ncel
academie akademi anthropocentrisme i nsaniincilik
accident i li nek anthropologie insanbilim
accidentel i l i neksel anthropomorphisme insanbiimci
acte edi m lik
actif etkin antinomie atk
action eylem apathie d uyumsamazl k
activisme eylemci lik apodictique zorunlu (nerme)
ativite etkinlik aporie kmaz
actualisation edi mselletirme a posteriori sonsal
actualisme etkincil i k a priori nsel
actuel edimsel, gncel apperception tanmalg
adequat u p uygun apprehension kavray
affection d u ygulan m archetype i l krnek
affirmatif evetleyici argument kant
affirmation evetleme argumentation kantlama
agent etmen aristotelisme Aristotelesilik
agi r eylemek art sanat
agnosie bilisizli k ascetisme ilecil i k
agnosticisme bilinemezci lik assertorique yaln nerme
aire de civilisation kltr evresi assertion ileri srme
alternative seenek association arm
altruisme zgecilik ataraxie sarslmazlk
lime ruh atheisme Tanrtanmazlk
amour sevgi atome atom
analogie benzeim atomisme atomculuk

215
attribut znitelik concept kavram
augustinisme Augusti n usulu k concepts fondamentaux temel
autonomie zerklik kavramlar
axiologie deer retisi conceptualisme kavramc l k
axiomatique belitsel dizge condusion sonu
axiome belit concret somut
condition koul
8
condradiction elime
beau gzel confucianisme Konfyslk
bien iyi conjunctif bititirici (yarg)
biologisme d irimbilimcilik connaissance bilgi
bonheur mutl u l u k conscience bilin
b o n sens sad uyu conscience historique tarih bilinci
conscience morale trel bilin
c
consequence varg
cabale kabala
consequent ard l, tutarl
canon kanon
contingence olumsallk
caractere karakter
contingent olumsal
cartesianisme Dekartlk
continu srekli
categorie kategori
continuite sreklilik
categorique koulsuz
contradiction elime
catharsis arn ma
contradlctoire eliik
causalite nedensellik
contraire kart
cause neden
contraposition tersevirme
cause finale ereksel neden
contrariete kartl k
cerde vicieux ksr dng
contrat szleme
certitude kesin l i k
contrat social toplu m szlemesi
chaos kaos
convention uzla m
chose ey
conventionnalisme uzlamclk
chose en soi kendind e ey
conventionnel uzlamsal
civilisation uygarlk
conversion evirme
dair et distinsct ak ve seik
coordination d zenleim
dasse snf
coordonne d zenleik
dassiflcation snflan d rma
corps beden, cisim
coherence balam
correlatif ballak
coincidence rtme
correlation ballam
communaute ortaklaalk, toplu l u k
cosmogonie evrendoum
communisme komnizm
cosmologie evrenbilim
comportement davran
comprehension anlay, ilem cosmos evren
comprendre anlama critere lt

216
criterium l,.t dogmatisme dogmaclk
critique eletiri dogme dogma
criticisme eletiricil i k dualisme i kicilik
croyance inan duree sre
culture kltr dynamisme dinamizm
cybernetique gdmbilim E
cynique Kynikler Okulu
cynisme Kynikler Okulu eclectisme semecil i k
cyrenaisme Kyrene Okulu ecole de Marbourg Marburg Okulu
ecole ecossaise i s koya Okulu
D
ecole historique tarihsel okul
darwinisme Darvincilik education eitim
decision karar effet etki
deductif tmdengelimli egalite eitl i k
deduction tmdengelim egocentrisme beniincilik
definition tan m egoisme bencillik
definition contextuelle balamsal eidetique ze ynelik
tan m elan vital yaama atl m
degenerescence soysuzlama eleatisme Eleaclk
deisme Yaradanclk element e
democratie halkerki emanation trm
demonstration tantlama emotion h eyecan
deontologie deontoloji empirisme deneycilik
dependence amllk encyclopedi e ansiklopedi
description betimleme energie erke
determinatlon belirleni m en sol kendinde
determinisme belirlenimci l i k entelechie entelekheia
devenir olu entendement anlk
devoir dev enthousiasme oku
dialectique eytiim enthym eme rtk tasm
didactique retim bilgisi epicurisme Epiku rosuluk
Dieu Tanr epistemologie epistemoloji
difference ayrm equipollent egeerli
dignite onur equ i roque esesli
dilemme i kilem equivalence edeerlilik
discontinu kesikli equivalent edeer
discursif gidimli (dnme) eristique didiim
disjonction ayrl k erreur yanlma
d ivision blme eschatologie br d nya bilgisi
doctrine reti esoterique irek
dogmatique dogmatik esoteriques irekiler

217
espace uzay fatalisme yazgclk
espece tr faux yanl
esprit tin fetichisme tapncaklk
essence z fiction yap nt
esthetique estetik fln erek
etat de nature doal d u r u m finalisme erekilik
etatisme devleti lik finalite ereklilik
etendue uzam fin derniere sonerek
eternite ncesizli k-sonraszl k fin ultime sonerek
ef-hique ethilc: foi inan
etre varl k fonction grev
eudemonisme mutul u k fondement temel, temellendirii
euhemerisme E uhemerosul u k fonder temellendirmek
evidence apaklk fonder en raison temellend irmek
evolution evrim force g
evolutionisme evri mcilik force vitale yaama gc
exact san formation oluum
exclusive proposition tekelci ner- forme biim
me formel biimsel
existence varolu formalisme biimcilik
existential varolua fondement temel
existentialisme varoluuluk
G
existentiel varolusal
exoterique drak ge neral genel
exoteriques d raklar generalisation genelletirme
experience deney generation kuak
experience vecue yaant genialite keli k
experimentation deneyim genie ke
explication aklama genre cins
explicite belirtik gnoseologie gnoseoloji
expression anlatm, d avurum gnosticisme gnostisizm (bilinircilik)
expressionisme d avurumculuk gnostiques gnostikler (bilinircifer)
extase esrime goilt beeni
extention kapsam, uzam grace kayra
extent uzam groupe bek

F H

facteur etken habitude alkanlk


faculte yeti haine nefret
fait olgu harmonie uyum
fantaisie d lem, dlem gc hasard rastlant

21 8
hedonisme hazclk i mmaterialisme zdeksizci lik
hegelianisme Hegelcilik i mmoral ahlaksz, tretan maz
hermeneutique yorumsama i mmoralisme tretan mazlk
heterogene ayr k imperatif buyruk
heteronomie yaderklik imperatif categorique koulsuz buy
heuristique bulgulama ruk
heuristique bulgusal
imperatif hypothetique koullu
hierarchie aama d zen i
buyruk
h istoire tarih
i mplication ierme
historicite tarihsellik
i mplicite rtk
historisme tarihselcilik
impression izlenim
homme insan
i mpressionisme izle n i mcili k
homogene badak
i m pulsion itki
homonyme eadl
i nclination eilim
h u manisme insanclk
i nclusion iinde bulunma
humanite insan l k
inconsequent tutarsz
hylemorphisme zdekbiimcilik
i ndefini belirsiz
hylozoisme zdekilik
i ndeterminisme belirlenmezcilik
hypnose uyutum
indifference ald rmazlk
hypostase dayant
i nd ividu birey
hypothese varsaym
i ndividualisation bireyselletirme
individualiser bireyselletirmek
i ndividual isme bireycilik
ideal d ncel, lk, lksel individualiste bireyci
idealisme idealizm i ndividualite bireysellik
idealite d ncellik i ndividuation bireyleme
ideation ideletirme i ndividuel bireysel
ldee idea i nduction tmevarm
idee fixe saplant i nference kar m
ldees i nnees doutan ideler i nfini sonsuz
dentique zde information bilii
identite zdelik i nherence ayrlmazl k
ideo!ogie ideoloji i nne doutan
ideologues ideologlar instinct igd
idole idola instrumentalisme aralk
i l l usion yanlsama i ntellect anlk
i mage i m ge intellectualisme anlklk
imagi nation imgelem i ntelligence anlak, i ntelligentia
i mitation yk n me i ntention ynelim
i mmanent ikin i ntentionnalite ynelmilik

:: 1 1)
i ntentionnel ynelirnsel logistique lojistik
i nterpretation yoru m loi yasa
intuitif sezgisel loi morale ahlak yasas
i ntuition gr, sezgi lois de l 'esprit d nme yasalar
i ntuition pure salt gr l u mi ere naturel le doal k
i ntuitionisme sezgicilik
M
i nversion tarnevirme
i ronie alayslama machiavelisme Makyavelizm
i rrationallsme usdclk majeur byk terim
i rrationnel usd majeure byk nerme
mal kt
manicheisme Maniheizm
jugement yarg marxisme Marksl k
j ugement analytique zmsel yar masse yn
g materialisme zdekilik
jugement categorique ko ulsuz yar materialisme dialectique eytiim-
g sel zdekilik
jugement hypothetique koullu materialisme h istorique tarihsel
yarg zdeki l i k
jugement de valeur deer yargs materiel zdeksel
jugement (proposition) syntheti matiere zdek
que b i reimsel yarg maxime maksim
justice adalet, dorul u k mechanisme mekanikil i k
memoire bellek
L
metalangue st-di l
laid irkin metaphysique fiziktesi
lamarckisme Lamarklk methode yntem
langage objet konu-d i l methode analytique zmsel yn
le souverain bien en yksek i y i tem
l i beralisme erkinci l i k methode synthetique birleimsel
l iberte zgrlk yntem
liberte de conscience trel bilin methodologie yntembilim
zgrl mi l ieu evre
l i berte de pensee d nme zgr- m i neur kk terim
l m ineure kk nerme
l i b re arbitre zg r isten modalite kiplik
l imite s n r mode k i p
logicisme mant klat rcl k moeurs tre
logique mantk moi ben
logique symbol ique simgesel man monade monad
tk monarchie tekerklik
monde d nya notion kavram
monde exterieur dd nya
o
monde i nterne idnya
objet nesne
monde i ntelligible dnlr d nya
objectif nesnel
monisme tekilik
objectivation nesnelleme, nesnel-
monotheisme tektanrcl k
letirme
moral ahlakl, ahlaksal
objectivite nesnellik
morale ahlak
observation gzlem
morale du sentiment d uygu ahlak
occasionalisme aranedenci lik
moralisme ahlaklk
oligarchie takmerki
moraliste ahlak
ontologie varlkbilim
moralite ahlakllk
opposition karolu m
morphologie biimbilim
optimisme iyimserlik
motif gd
ordre d zen
motivation gdlenim
mouvement devi n i m p

moyen terme orta terim pantheisme tmtanrcl k


mystere gizem parallelisme koutl u k
mysticisme gizemci l i k paralogisme yan l mal tas m
mystique gizemsel particulier tikel
mythe sylence passif edilgen
mythologie sylencebi l i m passion tutku
pensee d nce, d nme
N
pensee existentielle varolusal d-
naturalisme doalcl k nme
nature doa perception alg
neant hilik peripateticien Peripateti kler
necessite zoru n l u l u k personalite kii lik
negatif deilleyci, olumsuz personnalisme kiilselcilik
negation deil leme, yadsma personne kii
neo- hegellanisme yeni Hegelcilik personnel kiisel
neo-idealisme yeni idealizm pessimisme kt mserlik
neo-kantisme yen i Kantl k phenomenalisme grngcl k
neo-platonisme yen i Platonculuk phenomene grng
neo-positivisme yeni olguculuk phenomenisme gr ngc l k
neo-realisme yen i gerekil i k phenomenologie grngbilim
neo-vital isme yen i d i ri mselcilik philosophie felsefe
nihi lisme hii l i k philosophie analytique zmleyici
nombre say felsefe
nominalisme adcl k phi losophie de la nature doa fel
norme d zg sefesi

221
phi losophie de la religion d i n fel probleme sorun
sefesi processus sre
philosophie de l 'art sanat felsefesi progres ilerleme
phi losophie de la vie y aama fel proposition nerme
sefesi proposition disjonctive ayrk yar
phi losophie de l 'histoire tarih fel g
sefesi proposition problematique sorun
phi losophie de l 'identite zdelik sal yarg
felsefesi proposition universelle tmel -
phi losophi e du d roit h u k u k felse- nerme
fesi propriete zglk
philosophie social toplu m felsefesi psychanalyse ruhsal zmleme
plaisir haz psychologie ruh bilim
platonisme Platoncu l u k psychologisme ruhbilimcilik
plural oul puissance erk
p!uralisme okul u k pur salt
polytheisme oktan rcl k pyrrhonisme Pironculuk
positif olu mlu pythagorisme Pitagorasl k
positivisme olguculuk
Q
possibil ite olanak
postulat koyut qualite n itelik
potentiel gizilg quantite nicelik
pouvoi r erk quietisme d ingincilik
pragmatisme pragmaclk
R
pratique klgl
radicalisme kktencilik
predlcat yklem
raison neden, us
prejuge nyarg
raisonnement usavurma
premisses ncller
raisonnement disjonctif ayrk -
pressentiment nsezi
karm
preuve tant
raison pratique klgl us
pri mitif i l kel
raison pure salt us
principe i l ke
rationalisme usuluk
principe d'identite zdeli k ilkesi
realisme gerekilik
principe de la conservation de
realite gerekl i k
l 'energie erken in korunmas
receptivite alrlk
yasas
reciprocite karlkl olu
principe moral ahlak ilkesi
reciproque karlkl
probabilisme olasclk
reduction indirgeme
probabilite olaslk reel gerek
problematique sorunsal regle ku ral
relatif greli sentimental duygusal
relation bant sentimentalite d uygusallk
relativisme grecilik si ecles des lumieres aydnlanma
relativite grelilik signe gsterge
reminiscence anmsama signification anlam
representation tasar m singul ier tekil
respect sayg situation durum
responsabilite sorumluluk socialisme toplumculu k
responsabilite moral ahlaksal so- societe toplum
rumluluk sociologie toplumbilim
ressemblance benzerlik solipsisme tekbencilik
revolution devrim sophisme yanltmaca
s sophistes sofistler
sagesse bilgeli k sorite zincirleme tasm
saint kutsal souvenir an
savoi r bilme special zel
scepticisme kukuculuk spinozisme S pinozacl k
science bilim spiritualisme tinselci lik
science de l 'education eiti mbilim spontaneite kend iliindenlik
science fondamentale temel bilim stoicisme stoacl k
sciences exactes san bilimler structuralisme yapsalcl k
sciences experimentales deney bi- subalternation alt klk
limleri subalterme altk
sciences morales tinsel bilimler subcontrai re altkart
sciences naturelles doa bilimleri subjectif znel
scientisme bilimcilik subjectivisme znelcilik
scolastique skolastik sublime yce
semantique anlambilim subordination altasralama
semiologie gste rgebilim subsistance kalclk
semiotique gstergebilim subsomption altakoyma
sens anlam, duyu s ubstance tz
sens commun ortakduyu substantialisme tzclk
sensation duyum substrat dayanak
sensibilite d uyarlk, d uygululuk, d uy- subsumption altakoyma
gusallk sujet zne
sensi ble duyul u r surnatural doast
sens i nterne id uyu syllogisme tasm
sensitif d uyusal
symbole simge
sens moral ahlak duygusu
sensualisme d uyumculuk symbolique simgesel, simgebilim
sentiment duygu symbolisme si mgecilik

223
sympathie d uygudal k transcendental transsendental
synthese bireim transformisme dnmc l k
systeme dizge
u
T
unite birlik
tautologie esz universal tmel
technique teknik univocation tekanlamllk
teleologie erekbilim unlvocite tekanlaml l k
temps zaman univoque tekanlaml
theisme Tanrcl k utilitarisme yararclk
theologie Tanrbilim
v
theoretique kuramsal
theorie kuram valeur deer
theorie de la connaissance bilgi velleite gelge istek
kuram veracite dorucul u k
theorie de la relativite grelilik verbalisme bcszcl k
kuram verification dorulama
theorie de l ' i mitation yknme ku verifier dorulamak
ram verlt e doruluk
theorique kuramsal vertu erdem
these sav vie yaam
thomisme Tomaslk vitalisme d irimselcilik
tolerance hogr volontarisme istenilik
totemisme totemci l i k volonte isten
traditionalisme gelenekilik volonte de puissance erk istenci
transcendant akn vrai doru
NG I LIZCE DiZi N

A analytic analitik
absolute saltk analytical phllosoph l e z mleyici
absolutism saltkl k felsefe
abstract soyut anguish idaralmas
abstraction soyutlama anlmlsm canlclk
absurd sama antecedent ncel
academy akademi anthropocentrism i nsaniincilik
accident ilinek anthropology insanbilim
accidental i lineksel anthropomorphism insanbiimcilik
act edim antinomy atk
act eylemek apathy d uyumsamazlk
action eylem apodictic zorunlu
active etkin aporia kmaz
activism eylemcilik a posteriori sonsal
activity etkinlik, eylem appearance grng
actual edimsel, gncel apperceptlon tamalg
actualism etkincilik apprehension kavray
actualizing edimlselletirme a priori nsel
adequat u puygun archetyp i l krnek
aesthetics estetik argument kant
affection d uygu lanm argumentation kantlama
affirmatlon evetleme Arlstotelianism Aristotelesilik
affirmative evetleyici art sanat
agent etmen ascetism ilecilik
agnosia bilisizli k assertion ileri srme
agnosticism bilinemezcilik assertoric yal n nerme
alternative seenek association arm
altruism zgecilik aesthetic estetik
analogous benzeen ataraxia sarslmazlk
analogy benzeim Atheism Tanrtanmazlk
analysis zmleme atom atom

225
atomism atomcul u k community ortaklaalk, toplu l u k
attribute znitelik comprehension anlay, ilem
Augustinism Augustin usuluk conception kavram
autonomy zerklik conceptuallsm kavramclk
axiology deer retisi conclusion sonu
axiom belit concrete somut
axtomatics belitsel d izge condition koul
conjunctive bititirici (yarg)
B
conscience trel bilin
beautiful gzel consciousness bilin
becoming olu consciousness of responsibi l ity ah-
behaviour davran laksal sorum l u l u k
belng varlk consequence varg
belief i nan
consequent ardl, tutarl
body beden, cisim
consistancy balam
c contextual definition balamsal ta
cabala kabala nm
canon kanon contingency olumsallk
Cartesianism Dekartlk contingent olumsal
categorical koulsuz continuity sreklili k
cateorical judgment koulsuz yarg continuous srekli
category kategori contract szleme
catharsis arnma contradiction elime
causality nedensellik contradictory eliik
cause neden contraposition tersevirme
cause final ereksel neden contrary kart
certainty kesin l i k convention uzlam
certitude kesinlik conventlonal uzlamsal
chance rastlant conventionalism uzlamclk
chaos kaos conversion evirme
character karakter coordinates d zenleik
civi lization uygarl k coordination d zenleim
class snf correlation ballam
classification snflandrma correlativ ballak
clear and distinct ak ve seik cosmology evrenbilim
cognition bilgi cosmogony evrendoum
coherence balam cosmos evren
coinddence rtme criterion lt
common sense ortak d uyu, saduyu criticism eletiricil i k
communism komnizm critical eletiri
culture kltr E
customs tre
cybernetics gdmbi l i m eclecticism semecilik
Cynics Kynikler O k u l u ecstasy esrime
Cynism Kynikler Oku l u education eitim
Cyrenaics Kyrene Okulu effect etki
egocentrism beniincilik
D egoism bencillik
Darwinism Darvincilik Eleatism Eleaclk
decision karar element e
deductlon tmdengelim emanatlon trm
deductive tmdengelimli emotion heyecan
definition tan m empiriclsm deneycilik
d engeneration soysuzlama encyclopedia ansiklopedi
deism Yaradanc l k end erek
democracy halkerki energy erke
demonstratlon tantlama engllghtment ayd n lanma
deontology deontoloji entelechy entelekheia
dependence bam l l k enthusiasm oku
descrlption beti mleme enthymeme rtk tasm
determinatlon belirlenim Epicurism Epikuros u l u k
determinlsm belirlenimcilik epistemology epistemoloji
d ialectic eytiim equality eitlik
dialectlcal materiallsm eytiimsel equipollent egeerli
zdekilik equivalency edeerlilik
d ldactics retim bilgisi equivalent edeer
dlfference ayrm equivocal esesl i
dlgnity onur eristic didiim
d ilemma ikilem error yanlma
discontunuous kesikli eschatology br d nya bilgis
discursive gidi m l i (dnme) esoteric irek
disjunct.ion ayrklk essence z
dlvision blme eternlty ncesizlik-sonraszl k
doctrine reti ethlcs ethik
dogma dogma eudaemism m utul u k
dogmatic dogmatik Euhemerism Euhemerosul u k
dogmatlsm dogmacl k evidence apaklk
dualism ikicilik evil kt
d u ration sre evolution evrim
duty dev evolutionism evrimcilik
dynamism devimselci l i k exact san

227
exact sciences san bilimler G
exclusive (proposition) telkelci -
general genel
nerme
generalization genelletirme
existence varolu
generation kuak
existential varolusal
genesis olu
existentialism varoluuluk
genetic treyimsel
exoteric d rak, c raklar
genius ke
experience deney, yaant
genus cins
experiment deney, deneyim
gnosiology gnoseoloji
explication aklama
gnostic gnostisizm (bilinircilik)
explicit belirtik
gnostics gnostikler (bilinirciler)
expression anlatm, d avurum
God Tanr
expressionism d avurumculuk
good sense saduyu
extension kaplam, uzam
good iyi
extent uzam
grace kayra
extention kapsam
ground temellendirmek
external world d dnya
group bek
F
H
fact olgu
factor etken habit alkan l k
faculty yeti happiness m utluluk
faith inan harmony uyum
fallacy yanltmaca hasard rastlant
fantastic d lem, d lem gc hate nefret
fatalism yazgcl k hedonism hazcl k
feeling d uygusall k Hegelianism Hegelcilik
fetichism tapncaklk hermeneutics yorumsama
fiction yapnt heterogeneous ayrk
finalism erekilik heteronomy yaderklik
finality ereklilik heuristic bulgusal
fixed idea saplant hierarchy aama d zeni
form biim historical material ism tarihsel z
formal biimsel dekil i k
formalism bii mcilik historical consciousness. tarih bi-
formation oluum linci
found temellendirmek historical school tarihsel okul
foundation temel, temellendirim history tarih
freedom zgrlk holy kutsal
free will zg r isten homogeneous badak
function grev h u manism insanclk
h u manity insan l k i ndefinite belirsiz
hylemorphism zdekbii mcilik i ndeterminism belirlen mezcil i k
hylozoizm zdekil i k indifference ald rmazl k
hypnosis uyutum i ndivudual birey, bireysel
hypostasis dayant i ndividualism bireycil i k
hypothesis varsaym i ndividualist bireyci
hypothetical i mperativ koullu individuality bireysellik
buyruk i ndividuation bireyleme
hypothetical judgement koullu i ndividualization bireyselletirme
yarg i nduction tmevarm
i nference kar m
i nfinlte sonsuz
idea idea
i nformation bilii
deal d ncel, l k , lksel
inherence ayrlmazlk
idealism idealizm i n-itself kendinde
ideality d ncellik
i nnate doutan
ideation ideletirme
i nnate ideas doutan ideler
identical zde
instinct igd
identity zdel i k
instrumentalism aralk
identity- phi losophy zdeli k fel-
i ntellect anl k
sefesi
intell ectualism anlklk
ideology ideoloji intelllgence anlak, intelligentia
idol idola
i ntelligible world d nlr d nya
i llation karm
intention ynel i m
i llusion yanlsama
i ntentionality ynelm il i k
i mage i mge i nterpretation yoru m
i magination i mgelem
i ntuition gr, sezgi
imitation yknme intuitionalism sezgicil i k
i m manent ikin i ntuitionism sezgicilik
i m materialism zdeksizcilik i ntuitive sezgisel
i mmoral ahlaksz, tretanmaz
i nversion tamevirme
i mmoralism tretan mazlk
i rony alays lama
imperative buyruk
i rrational usd
i mplication ierme i rrationalism usdc l k
i mplici t rtk itself kendinde
i mpression izle n i m
i mpressionism izlen i mcilik
judgement yarg
i mpulse itki
justice adalet, doruluk
i nclination ei l i m
inclusion i1,.inde bulunma K
i nconsistent tutarsz knowing bilme

229
knowledge bilgi middle (term) orta terim
minor (premiss) kk nerme
L
m inor (term) kk terim
Lamarckism Lamark l k modallty kiplik
law yasa mode kip
law of identity zdelik ilkesi monade monad
laws of thought d nme yasalar monarchy tekerklik
l i beralism erkincilik monism tekilik
llberty zgrlk mood ki p
l ife yaam monotheism tektanrc l k
l i keness benzerlik moral ahlakl, ahlaksal
l i m lt snr moral ism ahlakl k
logic mantk moralist ahlak
logicI empiricism mantksal deney morality ahlakllk
cilik moral law ahlak yasas
logical positivism mantksal olgu- moral sciences tinsel bilimler
culuk moral sense ahlak d uygusu
logicism mant klatrcl k morphology biimbilim
loeistic lojistik motion devinim
love sevgi motivation gdleni m
M motive gd
move devi n i m
Machiavell ism Makyavelizm
movement devinim
maieutics dourtma
myself ben
major (premiss) byk nerme
mystery gizem
major (term) byk terim
mystic gizemsel
man insan
mystical gizemsel
Manichaeism Maniheizm
mysticism gizemcilik
Marxism Markslk
mythe sylence
mass yn
mythology sylencebilim
material zdeksel
materialism zdekilik N
matter zde k naturallsm doalclk
max i m maksim natura! sciences doa bilimleri
meani ng anlam nature doa
mechanism mekanikilik necessity zoru n l u l u k
memory bellek negation deilleme, yadsma
metalanguage st-dil negative deilleyici, olumsuz
metaphysics fiziktesi N eo-H egelianism yeni Hegelcilik
method yntem neo-idealism yeni idealizm
methodology yntembilim N eo-Kantianism yeni Kantlk

230
N eo-Platonism yen i Platonculuk pessimism kt mserlik
neo-positivism yen i olgucul u k phantasy d !em, d lem gc
neo-reallsm yeni gerekilik phenomenalism grngc l k
neo-vitalism yeni diri mselcilik phenomenologie grngbilim
nihilism hiil i k phenomenon grng
nominalism adc l k philosophy felsefe
non-being hilik philosophy of art sanat felsefesi
norme d zg philosophy of h istory tarih felsefesi
nation kavram philosophy of life yaam felsefesi
n umber say phi losophy of nature doa felsefesi
o
philosophy of science bilim felse-
fesi
object nesne Platonism Platonculuk
objectivation nesnelleme, nesnel- pleasure haz
letirme plural oul
objective nesnel pluralism okuluk
objectivity nesnellik polytheism oktanrclk
objectlanguage konu-dil positive olumlu
observation gzlem positivism olguculuk
accasionalism aranedencilik possibility olanak
oligarchy takmerki postulate koyut
ontology varlkbi l i m potentiality gizilg
operate eylemek power g, erk
opposition karolum practical klgl
optimism iyimserlik practical reasan klgl us
order d zen pragmatism paragmaclk
ownership zgl k predicate yklem
p prejudice nyarg
premiss ncller
pantheism t mtanrclk pressentiment nsezi
parallelism koutluk primitive i l kel
paralogism yan lmal tas m principle ilke
particular tikel probabi lism olascl k
passion tutku probability olaslk
passive edilgin problem sorun
perception alg problematic sorunsal
Peripatetics Peri pateti kler
problematic proposition sorunsal
person kii
yarg
personel kiisel
personalism kiiselcilik process sre
personality kiilik progress ilerleme

231
proof tant revol ution devrim
property zglk rule kural
proposition nerme
s
propriety zglk
saint kutsal
psychoanalysis ruhsal zmleme
scepticism kukucul u k
psychologism ruhbilimcilik
scholastic skolast i k
psychology ruhbilim
selence bilim
pure salt
scientific empiricism bilimsel de-
pur intuition salt gr
neycilik
purpose erek
Scottish phi losophy s koya Okulu
Pyrrhonism Pironculu k
semantics anlambilim
Pythagoreanism Pitagoraslk semlotic gstergebilim
sensation duyum
Q
sense anlam, d uy u
quality niteli k sensibillty duyarlk, d uygusallk,
quantity nicelik d uygu! u l u k
q uletlsm d ingincilik sensible d uyulur
sensitive d uyusal
R
sensitiveness duygululuk
radicallsm kktencilik sensualism d uyumculuk
rationalism usu l u k sentiment d uygu
real gerek sentimental duygusal
realism gerekilik sign gsterge
reality gereklik signification anlam
reason us, neden similarity benzerlik
reasoning usavurma singular tekil
receptivity alrlk situation durum
reciprocal karlkl socialism toplumcu lu k -
reciprocity karlkl olu social philosophy toplu m felsefesi
reduction indirgeme society toplum
relatlon bant sociology toplumbilim
relative greli solipsism tekbencilik
relativlsm grecilik sophism yanltmaca
relativilty grelilik sophists sofistler
remembrance an sorites zincirleme tasm
reminiscence anmsama soul ruh
representation tasarm space uzay
respect sayg special zel
responsability sorum l u l u k species tr
ressemblance benzerlik Spinozism Spinozaclk
spirit tin theory of knowledge bilgi kuram
spiritualism tinselcil i k theory of relativity grelilik ku
spontaneity kendiliindenlik ram
state of nature doal d u ru m thesis sav
Stoicism Stoaclk thing ey
structuralism yapsalclk thing i n itself kendi nde ey
subaltern altk Thomism Tomaslk
s ubalternation altklk thought dnce, dnme
subcont.rary altkart time zaman
subject zne tolerance hogr
subjective znel totemism totemcilik
subjectivism znelcilik traditionalism gelenekilik
sublime yce transcendent akn
subordination altasralama transcendental transsendental
subsistence kalcl k transformism dnmclk
substance tz true doru
substantialism tzclk truth doruluk
substratum dayanak u
subsumption altakoyma ugly irkin
supernatural doast understanding anlk, anlama
syllogism tasm unity birlik
symbol simge universal tmel
symbolic simgesel univocal tekanlaml
symbolic logic simgesel mantk univacation tekanlamhhk
symbolics simgebil i m util ltarianism yararclk
symbolism simgecilik
v
sympathy d uygudalk
value deer
synthesis bireim
vell eity gelge istek
synthetic judgement bireimsel yar
veracity dorucu l u k
g
verbalism boszcl k
system dizge
verification dorulama
T verify dorulamak
virtue erdem
taste been i
vitalism d i ri mselcilik
tautology esz
voluntarism istenilik
technlcs teknik
teleology erekbilim w
Theism Tanrc l k w i l l isten
Theology Tanrbilim wisdom bilgelik
theoretic k uramsal worth deer
theory kuram wrong kt, yanl

233
ESK TER M LER D Z N

A araz i linek
abes sama arazi ilineksel
adem hilik Aristetalisiye Aristotelesilik
adem-i irtibat ayrl k ak sevgi
ademiyun mezhebi hiilik ayni zde
adet say ayniyet zdelik
afaki nesnel ayniyet felsefesi zdelik felsefesi
afakileme nesnelleme ayniyet prensibi zdelik ilkesi
afakiletirme nesnelletirme B
ahenk uyum bldi sonsal
ahlaki ahlaksal, ahlakl bahsi gidimli (dnce)
ahlaki kanun ahlak yasas batni irek, irekiler
ahlaki mesuliyet ahlaksal sorumlu- batiniye irekiler
luk bedahet apaklk
alakiyat ahlak retisi bedbinlik ktmserlik
ahlakiye ahlaklk bedi iyat estetik
ahlakiyet ahlakl l k beeriyat insanbil i m
ahlakszlk mezhebi i mmoralizm beeriyet i nsan l k
ahlak u mdesi ahlak ilkesi bilfii l edimsel
akl us bizatihi kendinde
akis evirme bizatih i ey kendinde ey
akliye usuluk brhan tantlama
aks-i mrekkep tersevirme byk had byk terim
alem d nya
c
ilem-i makulat dnlr c nya
Allah Tan r cebriye yazgcl k
amel edim cedel eytiim
ameli klgl cemaat ortaklaalk, toplu l u k
ameli akl klgl us cemi ou l
amil etken cemiyet toplum
ananeviye gelenekilik cemiyet felsefesi top l u m felsefesi

234
cevher tz F
cevheriye tzclk faal etkin
cezrlye kktencilik faaliyet etkin l i k
cihet kip fai l zne
cmle-i emriye-yi artiye koullu failiyet etkinlik
buyruk faraziye varsaym
czi tikel fas l ayrm
cz-i ferdiye atomculuk fasit daire ksr dng
cz-i fert atom fasl- l<arip ayrm
faydac l k yararclk
D
feh m anlama
dahi ke felsefe-i diniye d i n felsefesi
dah i l bulunma iinde bulunma felsefe-i Elyaviye Eleaclk
dah i l i irekiler felsefe-! sanat sanat felsefesi
dah i l i alem id nya felsefe-i tarihiye tarih felsefesi
dah i l i k keli k fenn-i mnazara eytii m
Darveniye Darvincilik fenn-i tali m tedris retim bil-
delil kan t gisi
devr-i batl ksr dng ferdi bireysel
dierkaml k zgecilik ferdi letirme bireyselletirme
ferdi letirmek bireyselletirmek
E ferdiye bireycilik
ferdiyet bireysellik
Eflatuniye Platonculuk
ferdiyeti bireyci
emir buyruk
fert birey
ene ben
fevk-at-tabia doast
eneiye tekbencilik
enfsi znel fkdan- hassasiyet d uyumsamazlk
fkdan- marifet-i hissiye bilisizlik
enfsiye znelcilik
ftri doutan
enmuzec-i evvel ilkrnek
ftri fikirler doutan ideler
Epikuriye Epikurosuluk
fii l edim, eylem
ervahiye canl clk
fi i l i edi msel, gncel
esas temel, temellendirim
fiiliye eylemcilik
esas i l i m temel bilim
fi kir dnce, d n me
esas kaziye temel nerme
fikir kanunlar d n me,yasalar
esas mefhumlar teme! kavramlar
fikr-i iptidai kavray
esbab- adiye mezhebi aranedenci-
fi kr-i batl nyarg
lik
fikr-1 sabit saplant
eser etki
ezeliyet-ebediyet ncesizlik-sonra fikriyat ideoloji
szl k Fisagoriye Pitagoraslk

235
G hayat yaam
hayat felsefesi yaama felsefesi
gai i llet ereksel neden
hayatiye d i ri mselcilik
gaiye ereki lik
hayat hamlesi yaama atlm
garize igd,
hayr- ali en yksek i yi
gaye erek
hay r iyi
gaye-i aksa son erek
haysiyet onu r
gayr-i ahlaki ahlaksz, tretanmaz
hayyiz uzam
gayr-i ahlakiye tretanmazlk
h ikmet bilgelik
gayr-i akli usd
his d u ygu
gayr -i kabil-i hal mesele kmaz
his ahlak d u ygu ahlak
gayr-i maddiye zdeksizcilik
hisbaniye kukuculuk
gayr-1 m uayyen belirsiz
h issi d uygusal, duyusal
gayr-i mtecani s ayrk
hissikablelvuku nsezi
H h iss-i mterek ortak d uyu
hodkamlk bencillik
had snr
hudut snr
hadise grng
hususi zel
hads gr, sezgi
hkm yarg
hafi irekiler
hkmet-i amme halkerki
hafza bellek
hrmet sayg
hakikat doruluk
h rriyet zgrlk
hakiki gerek
hakiki gerek
hakikiye gerekilik iade-i mana esz
hal kip icabi evetleyici
hamli koulsuz icabiye belirlenimcilik
hareket devinim icap evetleme
harici d rak itimaiyat toplumbilim
harici alem d d nya i ddia i leri srme
hars kltr i d ra altakoyma
hasisa karakter idrak alg, anlama
hassa zglk id rak-i daki k tamalg
hassasiyet d uyarlk, d uygu l u l u k ifade anlatm, d avurum
hasse d uyu iftikari d ncel
hasse-i selime saduyu iftikariye idealizm
hat snr iftikiriyet d ncelik
hata yan lma itiyar yaderkl i k
hatal yanl i hsas duyum
hatra an i hsasiye d uyumculuk
hayal i mge i htibariye deneycilik

236
i htimali sorunsal i rade-i cziye zgr isten
i htimali hkm sorunsal yarg i rade-i kudret erk istenci
i htimaliyet olaslk i rade-i zaife gelge istek
i htira bulgu iradiye istenilik
i htirai bulgusal irca indirgeme
i htiras tutku i rfaniyan gnosti kler (bilinirciler)
i ktidar erk i rfaniye gnostisizm (bilinircilik)
i ktitafiye semecilik skoua Mektebi skoya Okulu
lahiyat Tanrbilim ismiye adcl k
lahiye Tanrclk ispat tant
i lca itki ispatiye olguculuk
lhat Tan rtan mazlk istidlal karm
i l i m bilim istidlali gidimli (dnce)
i l i mci l i k bilimcilik istihaliye dnmclk
illet neden istihza alayslama
i l liyet nedensellik istikra tmevarm
i l m-i ahlak ethik istilat dourtma
i l m-i cedel eytii m istisadiye mutul u k
i l m-i esati r sylence bilir . . i aret gsterge
i l m-i h i l af cedel eytii m itirakiyun mezhebi toplumculuk
i lm-i suver-i akliye ideoloji itibar uzlam
i l m-i terbiye eitimbilim iti bari uzlamsal
i l m-i tasavvu r ideoloji iti kat inan
i l m-i vezaif deontoloji itikad- batla nyarg
i lm-l-ahiret br d nya bilgisi itiyat alkanlk
i man inan itminan- nefs sarslmazl k
imkan olanak, olu msallk izafet bant
i nayet kayra izafi greli
i nfisal ayrlk izafiye grecilik
inkar deilleme izafiyet grelilik
i nkari deilleyici , izafiyet nazariyesi grelilik kura
inklap devrim m
i nsaniyet insanlk
K
i nsicam balam
insicaml tutarl kabiliyet-i ahz alrlk
i nsicamsz tutarsz kabli nsel
i nsiyak igd kaide dzg, kanon, kural
i ntiba izlenim kaide-i klliye maksim
i ntikadiye eletirici lik kainat evren
iptidai i l kel kamus ansiklopedi
i racie isten kanun kanon, yasa

27
Kayrevaniye Kyrene Okulu M
kaziye nerme
mabad-et -tabi iye fiziktesi
kaziiye-i hasra tekelci nerme
madde zdek
Kelbiye Kynikler Okulu
maddi zdeksel
kemal-i evvel ente!ekheia
maddiye zdekilik
kemiyet nicelik
mahib-il-kvam dayanak
kesret-i i lah meslei oktanrclk
mahiyet z
kesretiye okul u k
mahmul yklem
kevniyat evrenbilim
mahsus duyulur
keyfiyet n itel i k
mahz salt
kstas lt
makul alem d n l r d nya
kyas tasm
makule kategori
kyas- fasit yan lmal tasm
malumat bilgi
kyas- matvi rtk tasm
malzeme gere
kyas- mukassi m i kilem
mana anlam
kyas- mselsel zincirleme tasm
manevi i l imler tinsel bilimler
kymet deer
manzume d izge
kymet hkm deer yargs
marifet bilgi
kymet nazariyesi deer retisi
marifet nazariyesi bilgi kuram
kiyaniyat evrendoum
mebde i l ke
kudret erk, erke
mebhas-i gayat erekbilim
kutsi kutsal
mebhas-i vcut varlkbilim
kuvve-i hayatiye yaama gc
mebhas-l-ekal biimbilim
kuvve-i mekniye gizilg
medeniyet uygarlk
kuvvet g
mefh u m kavram
kuvviye devimselci lik
mefhumiyet kavramc l k
kbra byk nerme
mefkQre lk
kk had kk terim
mefkOrevi lksel, ideal
klli tmel
mefkurecilik lkclk, idealizm
klli kaziye tmel nerme
mekan uzay
ktle yn
mektum ierikiler
L meleke yeti
laedriye bilinemezci lik menfi deilleyici, olumsuz
lafziye boszcl k mesel maksim
laicabiye belirlen mezci l i k mesele sorun
lakaydi ald rmazl k meslek d izge
lazm- gayri- mfarik ayrlmazl k mesul i yet sorum l u l u k
ezzetiye hazclk Meaiyun Peripatetikler
li-1-beeriye insaniincilik mevcudiyet varl k, varolu
li-1-eneiye beniincilik mevsukiyet kesinlik
meyelin eilim msavat eitlik
mevzu zne mspet olumlu
mevzua koyut mabehet benzerlik
mezheb-i skGn d inginci lik magabe d idiim
msdak lt mahede gzlem
mihanikiye mekanikilik mahhas somut
misal idea mebbihe insan biimcilik
miyar lt mteal akn
muadelet edeerli l i k mteali transsendental
muadil edeer, egeerli m tearife belit
mucibe evetleyici mtecanis badak
muhakeme usavurma mtedahi l altk
muhayyi le i mgelem mtekabil karlkl
muhit evre mtekabiliyet karlkl olu
muhtariyet zerklik mtekabil izafet ballam
muhteva ierik mtekatti kesikli
mukaddem nce! mtemadi srekli
mukaddemat ncller mtenakz eliik
mukkaddes kutsal mtenasip ballak
mukavele szleme mtenazr ballak
munfas l kesi kli mvazat koutluk
munfas l istidlal ayrk karm mveccehiyet kiplik
mutabk u puygun
N
mutavasst had orta terim
namtenahi sonsuz
mutlak saltk
nass dogma
mutlak emir koulsuz buyruk
nassi dogmatik
mutlak hkm koulsuz yarg
nassiye dogmaclk
mutlakiyet salt klk
nazari k uramsal
muttasl bititirici
nazariye kuram
mcerret soyut
nefiy deilleme, yadsma
mddea sav
nefiye yararcl k
mddet sre
nesil kuak
mdrike anl k
netice sonu, varg
mfret tekil
nev Eflatuniye yeni Platoncu l u k
mmasil benzeen
nevi t r
mmkn olumsal
nevm-i snai uyutum
mnasebet ballam
nikbinlik iyimserlik
mndemi ikin
n i m rahattr anmsama
mnfai l edilgin
mntesik d zenleik nizam dzen
msamaha hogr numune d zg

239
nur-i tabii doal k sudur trm
sugra kk nerme

suret biim
rf tre
suri biimsel
p snaiye i kicilik
Pi roniye Pironculuk
putperestlik tapncaklk
ahs kii
R
ahsi kiisel
remz simge
ahsiye mezhebi kiiselc.ilik
remzi simgesel
ahsiyet kiilik
revakiye stoacl k
art kou l
reybiye kukuculuk
arti h k m koullu yarg
r u h tin
artl emir koullu buyruk
ruhiyat ruhbilim
ekliye biimci l i k
ruhiyatlk ruhbilimcilik
eniyet gereklik
ruhiye tinselcilik
er kt
s
ey nesne
saadet mutluluk eyi nesnel
saf salt
eyil i k nesnellik
safsata yanltmaca
k seenek
sah i h san
uur bilin
saik gd
mul kapsam
sanat- tedris retim bilgisi
sanem dola T
sarih belirtik tabiat doa
sayrure sre, olu tabiat felsefesi doa felsefesi
sebeb-i kafi yeter neden i l kesi tabiat i li mleri doa bilimleri
sebep neden tabi i i l i mler doa bilimleri
seciye karakter tabiiye doalclk
selb deilleme tabiyet altasralama
selbi deilleyici tahkik dorulama
serbestiye erkincilik tah l i l zmleme
sevktabi i igd tah l i l i hkm zmsel yarg
sdk doruculuk tahli l-i ruhi ruhsal zmleme
sfat zniteli k tahli l i usul zmsel yntem
sfat- zatiye znitelik taht- mtezar altkart
sr giz, gizem taklit yknme
s rf salt taksim blme
s i lsi le-i meratip aama d zen i tali kaziye ardl
sofisiaiye sofistler talil tmdengelim

240
tal i l i tmdengelimli tekamliye evrimcilik
tami m genelletirme tekevvn olu
tanzim dzenleim tek manallk tekanlamllk
tarif tan m tekif bulgulama
tari h i l i k tarihsellik tekifi bulgusal
tarih i maddecilik tarihsel zdeki- tekifi faraziye bulgusal varsaym
lik tekifi usul bulgusal yntem
tarihi mektep tarihsel okul temadi sreklilik
tarihi uur tarihsel bilin temayl eil i m
tarih uuru tarih bilinci temsil benzeim
tasavvuf gizemcilik tenakuz elime
tasavvufi gizemsel tenevvr ayd nlanma
tasavvur tasarm tenkidiye eletirici lik
tasavvur-i sazec kavray tenkit eletiri
tasni yapnt terakki i lerleme
tasnif snflandrma terbiye eitim
tasvir betimleme terd it seenek
tavr k i p tereddi soysuzlama
taviyet kendiliindenlik terkibi hkm bireimsel yarg
tavsif betimleme terkibi metod (usul) bireimsel
tayin belirlenim yntem
tazammun ierme, ilem terkip bireim
tecazp d uygudal k tertip dzenleim
tecrip deney i m tesadf raslant
tecrit soyutlama tesamuh hogr
tecrbe deney tesavi-i nakizeyn atk
tecrbi ilimler deney bilimleri tesir etki, eylem
tedahl altklk teabh benzerlik
tedai arm teekkl oluum
teessr d uygulanm teekkl-i alem evrendoum
tefehhm anlay tetabuk rtme
tefekkr d nme tez sav
tefekkr hrriyeti dnme zgr- tezat karol u m, kartl k
l
tefkir ideletirme u
tefrit bireyleme uknum dayant
tefsir yorum ulum-i sahiha san bilimler
tehadds gr, sezgi ulvi yce
tehaddsiye sezgicilik umde i l ke
tekabl karolum u m u m i genel
tekaml evrim unsur e

241
usul yntem vicdan trel bilin
usuliyat yntembilim vicdan h rriyeti trel bilin zgr-
l

vukuf bilme
fule grev
vcubi olumlu
sture sylence
vcudiye tmtanrc l k
v vcut varolu
vahdaniye tektanrc l k y
vahdet birlik yakin kesinlik
vahdetiye tekilik
z
vahid-l-mana tekanlaml
vaka olgu zahiriye grngcl k
vaki gerek zayf i rade gelge istek
vakiiye yal n (nerme) zaruret zorunluluk
vazh ve mtemeyyiz ak ve se- zaruriye-i mutlaka zorunlu (ner-
ik me)
vazife grev, dev zat z
vaziyet d u ru m zeki anlak
vecit oku, esrime zevk beeni
vehbi doutan zddyet kartlk
vehbi fikirler doutan ideler zmni rtk
vehi m yanlsama zt kart
vesilecilik aranedencilik zihniye anlk l k
vetire sre zhdlye ilecilik

242

You might also like