You are on page 1of 3

10/11/2018 Sevan Nişanyan / En son yazıları: Bilme eylemine dair

Bilme eylemine dair

Arapçada “bilmek” anlamını karşılayan iki fiilimiz var: ˁalima, masdarı ˁilm, ve ˁarafa,
masdarı ˁirfān veya maˁrifat. Tanıdık kelimeler: ilim, irfan, marifet.

Klasik Arap dilcilerine göre bunların ilki beş duyuyla algıladığımız bilgiyi, ikincisi ise akıl ve kıyas
yoluyla kavradığımız bilgiyi ifade ediyor. Yani ikincisinde bir eylem (irfan) ve bunun sonunda elde
edilmiş bir ürün (marifet) var. Şahane bir sözlük olan Lane sözlüğü şöyle özetlemiş ( klarsanız
büyür).

El-Ragıb demiş ki, maˁrifat bir şeyi anlayarak ve sebep sonuç bağı kurarak bilmek r, bu
nedenle ˁilm’den daha özel bir anlamı vardır. ˁİlm’in eksik olduğu halde akıl yoluyla bilgiye varırız.
Mesela insanın Allahı “bilmesi” irfandır, oysa Allah alemi ilm yoluyla bilir. Kamus müellifi el-Basair
(“Insights”) adlı eserinde demiş ki, irfan akılda eksik olan bir bilginin tamamlanmasını ve bir şeyin
diğer şeylerle ilişkisinin kurulmasını ima eder. Sıhah ve Ubeyd’e göre ˁirfān ile aynı filin sekizinci
türevi olan iˁ rāf eş anlamlıymış. (İ raf burada sanırım
İngilizce acknowledge ve recognizekarşılığı oluyor.) Zıt anlamlısı inkār imiş. (İnkâr burada
reddetmekten ziyade “tanımamak” anlamında.) İlmin zıddı ise elbe e cehl.
Ama Türkçede öyle değil şöyle diye i raz etmeyin lü en. Kelimeler kayar. Ama kaysalar bile
kökenlerinin anısını bagaj gibi beraberinde taşırlar. Eski me nlerde, eski deyimlerde orijinal
anlamın izini bulur şaşarsınız.

*
La ncede aynı ayrım mevcut. Hintavrupaca *gnō- kökünden (g)noscere beş duyu yoluyla bilmek.
Türkçede bazen “tanımak” ya da “ayırt etmek, ayırdına varmak” fiilleriyle anla ğımız eylem. Eş
anlamlı türevi cognoscere, fiil adı cogni ō, “aymak” diye mi çevirsek acaba. Scire aklı da işin içine
katan daha soyut bir düzlemde bilmek, haberdar olmak, malumat sahibi olmak. Hep verilen kalıp
örnek, kör bir insan şekilleri noscere edemez ama scire edebilir. Fiil adı scien a, Arapça/Türkçe
doğru eşdeğeri irfan veya marifet olsa gerek. Fakat pra kte “ilim” karşılığı kullanılmış.
Türkçede “tanımak” dediğimiz fiille anlamı fazlaca benzeş ği için, "daha önce bilmezken şimdi
bildim" fikrini vurgulamak için re+ pekiş rici eda yla recognoscere tercih edilmiş. Fiil
adı recogni ō, yani demin değindiğimiz anlamıyla i raf.

Arkaik La ncede gnoscere kullanılmış, Klasik devirde g düşmüş, noscere yazımı standart olmuş.
Sadece öne bir ünlü gelirse g sesi canlanmış. O yüzden i-gnorare “bilmemek”. Fiil köküne t
ekleyerek yapılan perfekt sıfatları notus ve nota “bilme eyleminin sonucu, bilgi,
malumat”. Nōbilis “tanınmış”, Türkçe tam karşılığı eşraf veya ayan olmalı, “ileri
gelenler”. Notorius yine “tanınmış, meşhur” ama bu sefer kötü anlamda. Nihayet nōmen, aslı
muhtemelen notamen, “isim”. Bir kişi veya nesne nesiyle bilinir? Adıyla. Bu son türev La nceden
çok önceki bir çağda, Hintavrupa anadilinde türemiş olmalı, çünkü kardeş dillerin hepsinde
eşdeğeri var. Yunanca ónoma, Germence nāmo, Farsça nām ve saire.
Türkçe ad da hayli komplike bir tarihi olan aymak “bilmek, ayırt etmek” fiilinin arkaik biçiminden
türev olmalı sanırım.
Türkçede tanımak dediğimiz eylemi vurgulayan, yani “önce bilmezken şimdi ayırt
e m” hadisesini öne çıkaran fiil, re+ pekiş rici eda yla re-cognoscere. Fiil adı recogni o. Hem
“aa tanıdım” anlamında tanımak, hem demin değindiğimiz gibi “i raf”, hakika bilmezken
akıllanıp kabul etme.

https://nisanyan1.blogspot.com/2018/10/bilme-eylemine-dair.html 1/3
10/11/2018 Sevan Nişanyan / En son yazıları: Bilme eylemine dair

*
Üçüncü bir fiil var, evrimi ilginç. La nce sapere esasen “tatmak, koklamak”, İngilizcesi savor, “ımff,
enfes” gibisinden. MÖ 2. yy’da cahil Romalılara Yunan şiirini ve felsefesini ilk tanıtan Baba Ennius,
Yunanca sophós “bilge, arif” sözcüğünü La nceye sapiens diye çevirmiş, sanırım “ağzının tadını
bilen, connaisseur, ilim gurmesi” gibi bir şey kastetmiş. Bilinçli üre lmiş bir edebi deyim. Tutmuş.
Özellikle Grek hayranı Scipio çevresinde ve Cicero’nun yazılarında pek popüler olmuş. MS ilk
yüzyıllarda peyderpey halk kültürüne girmiş. Sapere fiili “alim olmak, derin malumat sahibi
olmak” gibi bir ikinci anlam kazanmış.

Modern Roman dillerinde “haberdar olmak” için kullanılan fiil scire türevleri
değil, saperetürevleri: Fransızca savoir, İspanyolca ve Portekizce saber, İtalyanca sapere. Scire fiili
modern dillerde ölmüş, ancak science ve plebi-scitum gibi yüksek dile ait türevleri
kullanılıyor. Noscere/cognoscere grubu ise halen son derece canlı: Fransızca connaître,
İsp. conocer, Port. conheser, İt. conoscere “bilmek, tanımak, ayırt etmek”.
*
Hintavrupa anadiline ait *gnō- fiili İngilizcede know şeklinde karşımıza çıkıyor. Bir gerilim romanı
kadar heyecanlı olan macerasını OED’den okuyoruz:
[A Com. Teut. and Com. Aryan vb., now retained in Eng. alone of the Teut. languages: OE. (ᵹe)cnáwan,
pa. tense (ᵹe)cnéow, pa. pple. (ᵹe)cnáwen = OHG. -cnâan, -chnâan, -cnâhan, ON. pres. ind. kná,
pl.knegum, Gothic type *knáian, *kaiknô, *knáians, a redupl. vb. not found in exis ng remains.
Outside Teut., = OSlav. zna- , Russ. zna-t to know; L. *gnō-, whence the incep ve (g)nōscĕre,
perf. (g)nōvi, pa. pple. (g)nōt-us; Gr. *γνω-, whence redupl. and incep ve γι-γνώ-σκειν, 2 aor. ἔ-γνω-
ν; Skr. jnā- know. Generally held to be from the same root (gen-, gon-, gn-) as can v., and ken. Already
in early mes the simple vb. had sustained various losses; in L. and Gr. the pres. stem survived only in
derived forms; in Gothic the word is not recorded; in ON. the pres. inf. was obs.; in ON. and OHG. the
orig. strong pa. tense and pa. pple. were lost; in OHG. and OE. the vb. was app. known only in
composi on, as in OE.ᵹecnáwan, oncnáwan, tócnáwan. The first of these may be considered as the
historical ancestor of ME. and mod. know, for although it came down in southern ME. as i-knowen, y-
knowe, the prefix was regularly dropped in midl. and north., giving the simple stem
form cnawen, knawe(n, knowe(n, which was well-established in all the main senses by 1200 (a single
instance being known a 1100). The verb has since had a vigorous life, having also occupied with its
meaning the original territory of the vb.wit, Ger. wissen, and that of can, so far as this meant to
‘know’. Hence Eng. know covers the ground of Ger. wissen, kennen, erkennen, and (in part) können, of
Fr. connaître and savoir, of L. nōvisse, co-gnōscĕre, and scīre, of Gr. γιγνώσκειν and εἰδέναι (οἶδα). But
in Sc. the verb ken has supplanted knaw,and come to be the sense-equivalent of ‘know’ in all its
extent of significa on. As ᵹecnáwan came down as late as 1400 in form iknowen yknow, the pa. pple
in i-, y-, in southern ME., may belong to either form.]

Significa on. From the fact that know now covers the ground formerly occupied by several verbs, and
s ll answers to two verbs in other Teutonic and Romanic languages, there is much difficulty in
arranging its senses and uses sa sfactorily. However, as the word is etymologically related to
Gr.γιγνώσκειν, L. (g)nōscere and (g)nōvisse, F. connaître (< L. cognōscĕre) to ‘know by the senses’,
Ger.können and kennen, Eng. can, ken, it appears proper to start with the uses which answer to these
words, rather than with those which belonged to the archaic vb. to wit, Ger. wissen, and are
expressed by L. scīre and F. savoir, to ‘know by the mind’.

Unutmayalım ki 19. yy’da, Hintavrupa araş rmalarının emekleme aşamasında yazılmış bir me n,
o yüzden Teutonic, Aryan gibi modası geçmiş tabirler kullanıyor. Ezcümle, eski İskandinavca (ON)
ve Eski Yüksek Almancada (OHG) eşdeğeri olan bir fiil, şimdi Germanik dillerden sadece
İngilizcede canlı kalmış. Eski İngilizce orijinali ge+ önekli geknawan (= Lat. cogno-scere)
iken yknowe > know biçimine evrilmiş. Aynı arkaik kökten gelen İngilizce ken =
Almance kennen fiilinin alanını is la etmiş. La nce scire ve Fransızca savoir eşdeğeri olan to wit =
Alm. wissen fiilini de ezip geçmiş. Böylece bilumum Avrupa dillerinde “bilmek” anlamını
karşılayan iki temel fiil varken İngilizcede bir tane kalmış. Orijinal anlamı “ayırdına varmak,
aymak” iken şimdi her türlü ilim ve irfanı kapsar hale gelmiş.

Kapsama alanı o kadar geniş olunca çeviride dikkatli olmak lazım. I knew them at first
sight:burada “bildim” değil “tanıdım” demek oluyor. To know good from evil: “iyiyi kötüden ayırt
etmek” doğru çeviri.
“Bilmek” anlamında ken fiili İngiliz ağızlarında marjinalleşmiş r, Amerika’da pek bilinmez. Ad
olarak da ancak edebi dilde karşımıza çıkar: It’s beyond my ken = “bildiğim konu değil”. Ama aynı
fiil can yazımıyla hepimizin malumu, Türkçe +ebilmek karşılığı yardımcı fiil. I can do it = “yapa-

https://nisanyan1.blogspot.com/2018/10/bilme-eylemine-dair.html 2/3
10/11/2018 Sevan Nişanyan / En son yazıları: Bilme eylemine dair

bilirim”. Almancası kennen ile eş kökenli können. Shakespeare zamanında know’dan daha yaygın
bir fiil olan wit ise, fiil olarak ancak bir iki deyimde kalmış. To wit = “yani”.
*

Türkçe bilmek, dilin en eski katmanına ait temel fiillerden biri. 8. yy’a ait Orhon yazıtlarında fiil
olarak defalarca geçiyor (bilmedükin üçün, bilmez er , ança biliŋ). Ayrıca türevleri: bilge “bilgili,
akıllı”, bilig “bilgi, hikmet”.
Bildirmek 11. yy Orta Asya Türkçesinden beri kayıtlı. Bilgi, bilgiç ve bilmece Türkiye Türkçesinde
nispeten geç dönemde (17. yy ve sonrası) belirmiş türevler. Bilgin, bilim, bilinç, bilişim, bildiri,
bildirim ve bildirge Cumhuriyet döneminde ortaya a lan yeniliklerden.
Belirmek fiiliyle – dolayısıyla onun türevleri olan belirli > belli ve bellemek sözcükleriyle – yapısal
bir ilişkisi var mı, varsa nedir, çözemediğim konulardan biri.

https://nisanyan1.blogspot.com/2018/10/bilme-eylemine-dair.html 3/3

You might also like